25 Kasım 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
22 AĞUSTOS 1999 PAZAR • • • • CUMHURİYET SAYFA HABERLERİN DEVAMI 19 GUNCELcÜIVEYT ARCAYÜREK • Baştarafi 1. Sayfada önlemleri öven Cumhurbaşkanı'na, sabah bir kez, akşama doğru ikinci kez Başbakanlığın önünde basınagörünen Başbakan'agöre, "koordinasyon" tamam. Demirel, "devletin bütün bakanlıklannın, Silah- lı Kuvvetler'in ve polisin, milletiyle 'seferberlik' ha- linde" olduğunu söylüyor. Evet ama, düne kadar Cumhurbaşkam'nın gör- kemli seferberlik tanımıyla izlenen somut gerçek- ler biribirini tutmuyor. Bir kez; görüldü ki devletin temel kurumlan ara- sında çözüm arayışında eşgüdüm yok! Eşgüdüm tartışmasındaki gerçeği, emekli orge- neral Kemal Yavuz ortaya çıkardı.özel bir TV'de "yönetimin bittiğini, seferberlik ya da sıkıyönetim ilan edilerek koordinasyonun 1. Ordu Komutanı 'na devredilmesi gerektiğini" söyiedi. öneri, Başbakan Ecevit e göre "bir emekli ge- neralden geldiği için" önemsenmemeliydi. Oysa, general Yavuz'un, çoğu sorunda ifade ettiğı görüş- ler askerterin düşünceleriyle örtüşüyor. Emekli orgeneralin önerdiği "formülü" uluorta ortaya atmadığı bir gün sonra ortaya çıktı. Başbakan Ecevit, sert bir ifadeyte "Askerden böyle biristeğin 'kesinlikle' getmediğini" söyleye- rek öneriye karşı çıktı.. Fakat Ecevit'in açıklaması üzerinden bir iki saat geçti geçmedi. Genelkurmay Başkanı Orgeneral Kıvnkoğlu, Başbakan'ı doğrulamayan bir demeç verdi: "Hükûmet olağanüstû hal ve sıkıyönetime gerek kalmadan 'bu işin yüriitüleceği kanısına vardığın- dan' buna (sıkıyönetim veya olağanüstû hale) ge- rek göımedi" dedi. "Genelkurmay bu konuda teklifte bulundu mu?" Kıvnkoğlu'nın yanıtı açık ve net. "Tabii görüşül- dü, tartışıldı, tartışılıyor." "Askerden bir talep gelmediğini" söyleyerek içe- riği çarpıtan Ecevit'e karşı; olaydaki doğru, Orge- neral Kıvnkoğlu'nun yadsınması olanaksız açıkla- malan ile ortaya çıktı. Hükümet, Kıvnkoğlu'nun açıkladığına göre "ba- zı valilere bazı yetkiler vermek suretiyle olağanüs- tû hale veya sıkıyönetime gerek kalmadan bu işin yürütülebileceğine" inanıyor ve bu yolda ileriiyor. Bu yolda ilerlesin hükümetimiz; ilerlesin de, ne ki örneğin New York Times, "Çok fazla yardım, dü- zenleyici otorite olmadığı için kanşıkiığa neden olu- yor" diyeyazdı. Fakat... Askerlerin "biran önce acil ve yeterli çözüm " için tartışmaya açtığı öneriler kabul görmedi. Fakat deprem bölgelerinde askerlerin işe başlamasıyla biıiikte, düne kadar yer yer gözlenen kargaşa, ye- rini düzene bırakıyor. Canlı yayın yapan kimi özel TV'ler "as/cerier el koyduktan sonra" bir gün öncesine oranla kentte gözlenen olumlu farkın altını çiziyorlar. Nereden gelirse gelsin hertürlü malzeme asker- lerin gözetim ve denetimindekı depolara yerleştiri- liyor. Insanlar güncel gereksinimlerini yine düzen içinde depolardan alıyoriar. Binlerce insanın enkaz altında olduğu, enkazın ne zaman ve ne kadar sürede kalkacağının hâlâ bi- linrnedigt ortamda hükümet başkanı, "Moralbozu- cu haberiere inanmayın" diyor. TFTT 1, "moral bozmayan haberier vermeye" başlıyor. Cumhurbaşkanı,"Yrfcan depremi bırakıp, devlet- ten davacı olmanın, devleti küçültmeye çalışma- nın manası yok" diye konuşuyor. Ama, günlerdirhalkladoğrudan ilişki kuramayan Demirel'in korktuğu başına geliyor. Düzce ilçesin- de devletin yardımda geciktiğini belirten vatandaş- ları sakinleştirmeye çalışan Demirel, başanlı olama- yınca olay yerinden ayrılıyor. Cumhurbaşkanı: Devleti küçültmeye çalışan yok! Işte karşılaştığınız örnek olay ortada: Halk, devletten değil, apışıp kalan, başta zat-ı âliniz, yöneticilerden davacı! Yanıt bekleyen sorular I Baştarafi 1. Sayfada J^T0 II ve ilçelerde ku- nılan kriz masalan neden başıboşluk içindeydi? Devletin böylesi olaga- nüstfl durumlarda devre- ye sokacağı planlan yok mu? & TUPRAŞ'ta çıkan yangını söndürmek için yabancı ülkelerden ekipler gelmesi beklendi. Türki- ye'de gerekli araç gereç yok muydu? 5. 9. "• Atatürk Havalima- nı'na yurtdışından gelen yabancı uzmanlar ve kur- tarma ekipleri saatlerce havaalamnda bekletildi. Bu ekipler neden organi- ze biçimde deprem yöre- sine gönderilmedi? Koor- dınasyonu sağlamakla görevli olan kurumlar ne- den görevlerini yerine ge- tirmedi? • Rafineri için en bü- yûk tehlikenin yangın ol- duğu bilinmesine karşın neden gerekli önlemler alınmadı, 1 tanktabaşlayan yangının 8 tanka yayılma- sına göz yumuldu? 10. 6. 'm TSK50binki- şilik gücüyle deprem böl- gesinde enkaz kaldırma çalışması yaparken hükü- met bunu neden görmez- den geldi? Afet, savaş ve nük- leer patlama gibi büyûk tehlikelerde sivil halkı uyarmak ve kurtarmak amacıyla oluşturulan Si- vil Savunma Örgütü ne- den etkisiz kaldı? 11. 7.• AKUT'u gösteri yapmakla eleştiren, "Ya- bancı doktorlar gelsin, bizden bu işin nasıl yapı- lacağını öğrensin" diye- bilen Sağlık Bakanı ne- den görevini yapmadı? Bakan, sadece yardım et- mek amacıyla kilometre- lerce uzaktan gelen ya- bancı doktorlara karşı ne- den böyle bir tutum içine girdi? Sağlık ekiplerinin dep- retnden etkilenen belde ve köylere ulaştınlmasın- da neden bu kadar gecik- me yaşandı? Depremin 5. gününde bile bölgelerde niçin sağlık malzemesi sı- kıntısı yaşandı? Depremin bü- yüklüğünün hesaplanması konusunda yaşanan çelişki- lerin sorumlusu kim? Tûr- kiye'de deprem büyüklûğü- nü ölçen ve karnuoyuna açıklayan tek kurum olan Kandilli'de teknolojik ye- tersizlikler mi yaşanıyor? 11<• Bir deprem bolgesi üzerinde olan Tûr- kiye'de bundan sonra yaşa- nabilecek olağanüstû du- rumlar için hükümet ne gi- bi somut önlemler almayı düşünüyor? 13. MGK Genel Sekreterliği bünyesinde zaman zaman yapılan, do- ğal afetlerde sivil halka yö- nelik arama kurtarma, ilk- yardım ve tahliye tatbikat- lanna sivil yöneticiler gereken ilgiyi neden gös- termedi? Yaraları sarma zamanıANKARA (Cumhuri>i et Büro- su) - Marmara'yı sarsan deprem sonrası yıkıntılann arasında ka- lanlann kurtanlması için çalışma- lar yoğunlaştı. Askerlerin, kamu kuruluşlarının, sivil toplum örgüt- lerinin ve dünyarun dört bir yanın- dan gelen uzmanlann oluşturduğu kurtarma ekipleri deprem bölgele- rinde yoğun bir çaba içinde. Dep- remin üzerinden 90 saati aşkın sü- re geçmesine karşın önceki gece yıkıntılar arasından 10 kişi daha canlı çıkarıldı. Bölgeye Türkiye'deki çeşitli il- lerden ve yurtdışından yardım ya- ğıyor. Başbakanlık Kriz Yönetim Merkezi de depremin hemen ar- dından alması gereken önlemleri gecikmeli olarak uygulamaya ko- yuyor. Kriz Merkezi, dün yayım- ladığı talimatla, bölgedeki kamu kuruluştan, özel ve tüzelkişiler, el- lerinde bulunan cenaze taşıma araçlan ile iş makineleri ve perso- neli bugün akşama kadar valilerin emrine verecek. Kurumlar kendi bünyelerinde oluşturduklan kriz merkezleriyle sorumluluk alamna giren aksaklıklan gidermeye çalı- şıyor. Bayındırlık Bakanlığı'nın dabu hafta başında hasartespit çalışma- lanna başlayacağı öğrenildi. Ge- nelkurmay Başkanı Grgeneral Hüseyin Kıvnkoğlu depremden etkilenen Yalova ve Adapaza- rTnda incelemelerde bulundu. Başbakanlık Kriz Merkezi dep- remin ardından alması gereken önlemleri dün almaya başladı. Merkezden yapılan açıklamada, deprem bölgesinde bulunan bütün ekipman ve personelin valilikle- rin emrine girmesi istendi. Kriz merkezinin, enkaz altında kalanla- nn yaşama olasıhklannın azalma- ya başlamasından sonrabu önlem- leri alması tepkiye neden oldu. Bölgedeki enkaz kaldırma çalış- malannda araç, gereç, iş makine- leri ve personele gerek duyulduğu belirtilen açıklamada şöyle dendi: "Bu nedenle, kamu kurum ve kuruluşlan ile her çeşit özel ve tü- zelkişiler, eUerinde bulunan cena- ze taşıma araa, seyyar tamir araç- lan, ekskavatör, dozer, her çeşit trayler, greyder, kompresör, jene- ratör, vinç,seyyar kaynak makine- si, 12 ton ve daha fazla yük taşıma kapasitesine sahip kamyon ve TIR'lann personeU üe birlikte 22 Agustos 1999 Pazar günü saat 20'ye kadarbulunduklan UvaHBk- leri emrine vereceklerdir." Valüiklerin kendi emirlerine ve- rilen araç gereç ve personel liste- sini en kısa sürede Başbakanlık Kriz Merkezi'ne bildirmesi iste- nen açıklamada, bunlann gerek- sinme olan yerlerde kullanılması için yönlendirileceği kaydedildi. Açıklamada, ilgililerin bu konuda üzerlerine düşen görevi aksaksız ve gecikmesiz yerine getirmeleri istendi. Deprem sonrasında ilgili kuruluşlann başlattığı çalışmalar sürüyor. Başbakarüık'tan yapılan açıklamada, deprem sonrası yan- gm çıkan TÜPRAŞ'ta durumun yüzde yüz kontrol altma almdığı ve yangınm tehdit olmaktan çıktı- ğı kaydedildi. Kriz Merkezi'nden yapılan açıklamalara göre, bakan- lıklar ve kurumlar şu çahşmalan yaptılar: Bayındırhk ve Iskân Bakanhğı: Deprem bölgesine toplam 137 muhtelif iş makinesi gönderildi. Yardım malzemelerinin taşınması için de 57 adet trayler ve uzun kamyon görevlendirildi. lller Ban- kası, Sakarya, Kocaeli ve Yalova valiliklerine 100'er milyar gön- derdi. Afet Işleri Genel Müdürlü- ğü acil yardım olarak bölgeye 285 milyar lira gönderdi. 48 adet pre- fabrik tuvalet ünitesi Izmit ve Adapazan'na gönderildi. Sanayi veTicaret Bakanlığı: Ba- kanhğa bağlı MKEK Genel Mü- dürlüğü'nce elektrik jeneratörü 5 personeli ile birlikte deprem böl- gesine gönderildi. Pancar ekim sözleşmesinde yeri olan yaklaşık 1 trilyon liralık ikinci avansın dep- Yalova: Akaryakıt sıkıntısıyok ANKARA (Cumhurh/et Bûrosu) - Devlet Bakanı Yfiksel Yalo- va, yaptığı açıklamada, TÜPRAŞ yangınının ardmdan ahnan ön- lemlerle >-urtta akaryakıt sdantısı yaşanmayacağını söyledi. Yan- gm nedeniyle yurttaşlarda ilk gün beliren stok eğüiminin de kı- nldığını savunan Yalova, •'Muhtenıel akaryakıt krizinin önüne geçihniştir. Şn anda hiçbir jıkıntı ounamasına rağmen, 40 bin ton motorin,40bintonbeıızinve28büıtonuçakyakıtıiçinithatetbağ- bntdan yapıhnak üzeredir'' dedi. Yalova, POAŞ bütçesınden 250 miryar lira yardım yapılması ta- lımatı verdiğini, 1-5 Eylül arasında depolardan ikmal yapacak her tankerden depremzedeler için 5 miryon lira kesilecegini bildirdi. rem bölgesindeki çiftçilere 23 Ağustos'ta ödenmesine başlanıl- ması planlanıyor. Enerji Bakanhğı: Deprem böl- gesindeki yerleşim kesimlerine enerji verilmeye devam ediliyor. Anzalı durumda olan trafo mer- kezleri için gerekli malzemelerin sevki yapılarak ekiplerin çalışma- sı başlatıldı. Yalova kent merke- zinde sokak aydınlatmalannın ta- mamına elektrik verildi. Izmit, Gebze ve köyleri ile sanayi bölge- lerine yüzde 95 oranında enerji ve- rilirken, Gölcük'e verilemiyor. Ulaşnrma Bakanhğı: Haydarpa- şa-Ankara tren yolu açık olup bü- tün seferler çalıştınlıyor. Adapa- zan'nm ana haberleşmesini sağ- layan sistem devreye almdı. Pa- mukova ile Tarakirnm tüm köyle- ri ve Dörtyol, Kemalpaşa, Sapan- ca, Hendek, Geyve, Ferizli, Söğüt- lü ve Karasu merkezleri ile sant- ral irtibatı sağlandı. Kent içi ha- berleşmelerin sağlanması amacıy- la Izmit'e 16 adet el telsizi, bir adet telsiz rolesi gönderildi. Bölgede- ki tüm cep telefonlan ve araç tele- fonlan çalışıyor. Miffi Eğitiın Bakanhğı: Bölge- deki bütün idareci ve öğretmenler her türlü komitede görevlendiril- di. Okullann acil onanmı için böl- geye 625 milyar lira gönderildi. Köy Hizmetleri Genel Müdûr- lüğü: Deprem bölgesindeki köy yollannın açılması, hasar gören iç- me ve sulama şebekelerinin en kı- sa zamanda yapılması için planla- ma çahşmalannı yürütüyor. DenizcUik Müsteşarüğı: Deniz kirliliğinin önlenmesı için bariyer döşenmesi, Kıyı Emniyeti ve Ge- mi Kurtarma Işletmeleri Genel Müdürlüğü'nce yapılacak. 6 Önciîl deprem saptanmadı9 • Baştarafi 1. Sayfada si "öncül" depremler saptadı. Ra- sathane Müdürü Prof. Dr. Ahmet Mete Işıkara da konuyu çok etkili bir hükümet üyesine bildirdi. An- cak hükümet*üyesi "panik yaşan- maması" gerekçesiyle bu bilginin gizlenmesini istedi. Boğaziçi Üniversitesi Kandilli Rasathanesi Deprem Araştırma Enstitüsü Müdürü Prof. Dr. Ahmet Mete Işıkara, bu savı yalanladı. 7.4 büyüklügündeki deprem öncesi -oncor* saynaDiieceK aeprcmicr saptanmadıgını vurgulayan Işıka- ra, sorumuz üzerine şu açıklamayı yaptı: "Ben ilk kez bu uyanyı perşem- be akşanu GemHk'te saptanan sar- sıntüar üzerine > aptım. Ve >apma- dan önce devletimi aradım. Başba- kan Yardımcısı Hüsamettin Öz- kan'la görüştüm. Kamuoyuna da- ha sonra yansıtoğım üç olasıuğı an- larnm. Gemlikte betirienen sarsın- ûlar konusundaki üç olasılık şöyle idi: Birinci olasıhk Kuzey Anadohı zonunun kuzey ucunun uzantısı olabih'r. lkincisi deprem fırtınası olabilir. Cçüncflsü de öncü deprem aktrvitesi olabiUr. Bu bilgüerden . sonra 'Hocam açıklama yap' de- nikli, yaptım. Devletim de bana sa- hip çıkn." Işıkara "Merkez üssü Kocaeli olan 7.4 büyüklüğündeki deprem öncesi öncü deprem aktrviteleri var mıydı"' sorusuna kar^ılık da "H»- yır böyle öncü deprem aktrviteteri kaydedilmedi" yanıtını verdi. Kandili Rasathanesi'ndekayde- dilen sismikverilerin toplanmasın- da, ilk değerlendirihnesinde ve yo- rumlanmasında görevli uzmanlar ve bilim adamlan, 7.4 büyüklüğün- deki deprem öncesi öncül olarak yorumlanabilecek normalin öte- sinde bir deprem aktivitesine rast- lanmadığını belirttiler. Kandilli'de Sismoloji bölümü- nün yöneticisi Dr. Ali Pınar, "Fay kınhna noktası Kocaeli'dir ve dep- rem öncesinde, büyük depremin habercisi sayüabilecek sismolojik bir veri yoktu" dedi. Pınar, Koca- eli'nde büyük depremden önceki sismik aktivitenin normal ölçüler- de seyrettiğini, bölgede her gün kaydedilen yüzlerce küçük ölçekli mikro depremlerin büyük depre- min habercisi olarak yorumlana- mayacağını söytedi. ~ Prof. Dr. Mustafa Erdik de ön- cül deprem olarak değerlendirebi- lecekleri bir veriye rastlamadıkla- nnı belirtti. Barka ise ABD'deki bi- limsel kurumlann, Türkiye'de Richter ölçeğine göre 4 ve üstübü- yüklükteki bütün depremleri kay- dettiğıni. lntemet'te yayımlanan bu verileri araştırdığını, Izmit ve çev- resini de kapsayan Marmara Böl- gesi'nde 80 kadar istasyonda en küçük sismik aktiviteleri kaydeden aletsel ağlar bulunduğuna işaret et- ti. Barka, "önümüzdeki gûnlerde bu bflgUerin değeriendirflmesi so- nucu, büyük deprem öncülü olarak kabul edbebilecek yorunuarda bu- lunup bulunmayacaklannm' 1 orta- ya çıkacağını belirtti. Yerbilimciler, önemli depremle- rin yüzde 80'den fazlasının öncül işaret vermeden başladığına dikkat çekerken, bazı büyük depremler "Oncesifldeflormal sismik aktivite- lerin dışında bir yoğunlaşma sap- tanabildiğini de vurguluyorlar. Bu işaretler küçük ölçekli deprem fir- tınası olabileceği gibi, bu firtınay- la birlikte seyreden 5 büyüklüğün- de depremler de olabiliyor. Prof. Dr. CelalŞengör, bufirtınalannön- cül işaretlerin, büyük depremden 1 -2 gün veya birkaç saat önce or- taya çıkabileceğini belirtti. 'Cadır-kentler bir an önce kunılmalr ANKARA (Cumhurryet Bûrosu) - Deprem bölgelerine yanlanna malzeme alarak giden ba- zı cerrahlar, 'gerek yok' diyerek geri çevrilme- lerine tepki gösterirken Türk Tabipleri Birliği (TTB) ise doktor gereksinimi olmadığını açık- layan Sağlık Bakanlığı'nı eleştirerek, görev ya- pan doktorlann fiziksel ve psikolojik olarak çöktüklerini, dinlenmeleri gerektiğini söyledi. TTB 2. Başkanı Sedat Abbasoğlu, ishal ve sa- nlık uyansında bulunarak salgın hastalıklan ön- leme açısından, bölgede çadır kentlerin bir an önce kurulması gerektiğini vurguladı. Bütün bu sorunlann eşgüdüm eksikliğinden kaynaklandı- ğını belirten Abbasoğlu, "Çöp toplamak için çevre belediyelerle iletişime gecmeteri gerekiyor. Ama böyle bir görevlendirme yok. Belediyeler lçişleri Bakanhğı'na bağh olduğu için, oradaki- ler hâlâ araç istemekle, ödenek çıkartmakla uğ- raşryoriar. Burada kriz merkezinin bekdiyelere kesin talimat vermesi gerekiyor. Ama orada ne yapıkfağı beüi dep. Kriz merkezinin sorunlan söylemesi değil, çözmesi gerekiyor'' dedi. Sağlık Bakanlığı'nın sürekli olarak bölgede doktora gereksinim olmadığını açıklamasmın üzücü olduğunu belirten Abbasoğlu, bölgede 72 saattir dinlenmeden görev yapan hekimlerin bulunduğunu, bunlann kesinlikle dinlenmesi gerektiğini söyledi. Her şeyde olduğu gibi he- kimlerin dağılımında da sorun olduğunu kayde- den Abbasoğlu, "Hekime ihtiyaç yok deyip işin içûıden çıkmak sorunu çözmüyor. Önemh' olan bu organizasyonu kurmak. Biz organizasyon bo- zukluğu falan demiyoruz, bölgede zaten organi- zasyon yok. tlaçlann kime nasıl dağmlacağı bel- li değfl, halk sağhğı hizmetleri hâlâ başlamadı. Bakanhk salgın hastahğa karşı kapsamlı bir ça- lısma başiatmadı. Orada her an sanok, ishal gi- bi salgın hastahklar baslayabilir" dedi. Türk Eczacılar Birlığı Başkanı (TEB) Meh- met Domaç da afet bölgesinde yeterli miktarda ilaç ve doktor bulunduğunu, ancak koordinas- yonsuzluk nedeniyle sıkıntılar yaşandıgını söy- ledi. Domaç, "Bir yerde çok miktarda olan şey, diğer tarafa aktaniamıyor. Gereksiz y ıgümalar oluyor. Koordinasyon, yönetim bozuklugu en önemli sorun" dedi. Sağlık sorunlan konusunda koordinasyonun çok önemli olduğunu vurgulayan Domaç, bu aşamada acil olarak bulaşıcı hastalıklara karşı önlem alınması gerektiğini söyledi. Domaç, böl- geye gönderilen sağlık yardım malzemelerinin tasnifı için eczacılann afet illerine dağıldığını belirterek "Bölgeye gitmek isteyen meslektaşb- nnuz TEB'le bağlantı kursunlar. Kendilerini ih- tiyaç olan ilfere yöntendirelim" dedi. (TEB'in telefonlan: 312-467 25 12-13-14. Faks: 467 75 85) Istenen flaçlar Domaç, ilaç toplama kampanyalan ve bölge- ye gönderilecek ilaçlarla ilgili olarak da TEB'e başvurulmasmı istedi. Domaç, "Bu aşamada, kronik hastahklaıia ilgili ilaçlar gerekiyor. Kalp, diyabet, astım ilaçlan gibi. Eczaneler göçük al- tında kaldı, 7 meslektaşımızı kaybettik. Bu ne- denie kronik hastalıklan olanlann acü ihtiyaç- lan var. Aynca çocuk ishaUeri için ilaçlar, çocuk maması ve kadın pedi de gerekiyor'' dedi. Domaç, aynca TEB olarak bir afet fonu he- sabı açtıklannı belirterek, yardım çağnsında bu- lundu. (Türlciye İş Bankası Farabi Şubesi, 4240304400154005). Izmit depreminin çok önemli birkaç özelliği var. Bunlann ba- zıları sosyal, bazılan deprem- sel, bazılan bilimsel: a) Depremin bütün aynntıla- nnı bütün Türkiye'nin canlı ya- yın olarak sabaha kadar izle- mesi. Kitle iletişim araçlannın, gazetelerin, tv'lerin ve radyola- nn istanbul ve Marmara bölge- sinde yoğunlaşmış olmasının bunda etkisi büyük. b) Türkiye'nin hem nüfus hem de ekonomik bakımdan candaman olan Marmara Böl- gesi'nin depremi iliklerine ka- dar yaşaması. Izmit ve çevresi İstanbul'la sosyal açıdan da en sıkı ilişki içinde olan bölge. c) Depremin büyük tahriba- tı: Nüfus ve ekonomik bakım- dan yoğun olan bu bölgede, uyduruktan, üflesen yıkılacak özelliklerde yapılaşmanın da hasan dehşet boyutlara çıkar- ması. Can kaybı hükümetin BM'ye verdiği kayıp rakamı olan 40 binlerde durabilir mi? Enkazın sadece yüzde 5'i kaldınldığına göre enkaz altında daha kaç kişinin bulunabileceğini var- saymaya çalışın! Bu nedenle ORHAN BURSAU Polîtikacı ve Devlet Çıplak! şu günler, kurtanlabilecek bü- tün canların kurtanlması açı- sından büyük önem taşıyor. d) Üstüne üstlük, Izmit ve civarında ve Istanbul'da bir deprem beklentisi içinde ol- duğumuzun da bilinmesi. Önümde örneğin Cumhuriyet Bilim Teknik'te yayımlanmış bir yazı duruyor (28 Eylül 1996, sayı 497): Aykut Barka ve arkadaşlan, Kuzey Anado- lu Fay'ı (KAF) üzerinde yap- tıkları araştırmaların sonucun- da, özeilikle Izmit ve çevre- sinde gerilimin arttığını, enerji birikiminin yoğunlaştığını ve bu durumun da bölgede ciddi bir deprem beklentisine yol açtığını açıklıyortar. Yani aşa- ğı yukarı 3 yıl önce! e) Sadece bu değil, deprem, son yıllarda Türkiye basınında, radyo ve televizyonlarında en çok konuşulan konulardan bi- ridir. En son Adana depremini yaşadık. Bu deprem boyunca Türkiye'de neler konuşuldu? Hemen hemen her şey. Istan- bul'daki deprem beklentisi, Iz- mit ve civanndaki deprem biri- kimi, Kuzey Anadolu Fay hat- tı.. Türkiye'nin aktif bir deprem kuşağında yaşaması... Depre- me karşı önlemler alınması. Örneğin dayanıklı yapılann ya- pılması. Sigorta sistemine gi- dilmesi, yapılann denetimine yeni sistemler getirilmesi vb.. Bir yıllık, iki yıllık, üç yıllık gazeteleri, dergileri, televiz- yonlan, radyolan, bilimsel kon- feransları, sempozyumları vb taradığımızda, önümüze dep- remle ilgili dağlar gibi bilgi yığı- lır. (Bütün bunlar toplumda ni- çin tartışıldı? Niçin yazıldı ve çizildi? Niçin bilimsel araştır- malara o kadar para döküldü? Niçin onlarca panel, toplantı, kongre düzenlendi?) f) Sonuca varırsak: Bu dep- remin en önemli özelliği bence şu: Bu depremle artık devletin de çıplak olduğu apaçık ve iyice ortaya çıktı, politikacının da. Siyasi partiler, liderleri ve devleti yöneten politikacılar, el- lerinden gelse, bütün diğer depremler gibi bu felaketin de üstünü örtecekler. Tıpkı, daha önce, koleraya bağırsak enfeksiyonu diyerek; vebalı sığırlan Ceyhan nehrine atarak; radyasyonlu çayı bu millete içirerek.. büyük olayian örtbas etme yoluna gittikleri gibi. Ama artık bu felakette bu şanslannı ve olanaklannı tama- men yitirdiler. Kaçacak, sığına- cak bir yerleri olmadığı gibi, söyleyecek bir sözleri de yok. Artık, bundan önceki dep- remlerdeki gibi ne Tann'ya sı- ğınabilirier, ne de yaralan sara- cağız, devlet büyüktür edebi- yatına. Bugünkü krallar artık tama- men çıplak! Türkiye'nin, yöneten, sorun- lan gören ve cesaretle çözen yeni politikacılara ihtiyacı var. G U N D E M MUSTAFA BALBAY • Baştarafi 1. Sayfada "Derin değil gibi. Yokyok derin değil. Zaten suda sakin akıyor." Paçaları sıvamaya gerek görmeden dereye giriyo- ruz. Yola kaygısız devam ediyoruz. Derenin ortasına doğru su belimizi aşıyor. Duruma bakıp karar veri- yoruz: "Galiba bu su biraz yüksekçe. Paçalan sıvamak gerekir." Eğilip, ellerimizi ayaklanmıza götürüp, paçalan sı- vamaya başlıyoruz. Insan beline kadar suya girer de sonra başını suya sokarsa, vücudunun az bir bölü- mü dışanda kalır ve garip bir görüntü oluşur. O sıra- da biri çıkar, "Paçalan sıvamanın zamanı geçti. Bu- nu önceden yapman gerekirdi. Suya batmış panto- lonun davası olmaz" derse, sert bir karşjlık alır. "Ne demekistiyorsun? Amacın beni küçûk düşür- mekmi?" Kimse alınmasın, devtetin ve toplumun görünümü buna benziyor. Aradan beş gün geçmesine karşın, değil depre- min yarattığı hasan saptamak, enkaz altında kalmış kişi sayısını bile bilmiyoruz. Tıpkı, depremin büyük- lüğünü ölçmedeki güvensizlik gibi resmi rakamlara kuşkuyla bakıyoruz. Yetkililer, "O/ü sayısının 10 bini bulmasından korkuyorvz" derken, BM'den haber alıyoruz: "Türkiye'de enkaz altında 35 bin kişi vari" Olay çok büyük, acımız büyük. Ancak, olayın fo- toğrafinı çekebilmek, böylesi acılarla bir kez daha karşılaşmamak için eksiklikleri de acımasızca orta- ya koymak, saklamamak gerekiyor. Devletin tepesinde temel bir yaklaşım çelişkisi dik- kati çekiyor. Depremin yarattığı hasara bakıp yorum- luyorlar "Bu, yüzyılın en büyük felaketidir." Yapılması gerekenlere bakıp yorumluyorlar "Olağanüstü hal ilan etmeye gerek yok. Afet du- rumuyla bu işi hallederiz!" Hangisi doğru? Kriz masasındaki numaralar Pek çok büyük sorunda olduğu gibi burada da ön- celikle olayın adını koymakta zorlanıyoruz. Genel özelliklerimiz yine kendini gösterdi. Nedir bunlar? Birincisi "Ucuzatlattık" edebiyat. Depremin mer- kez üssü Izmit'miş, eğer İstanbul olsaymış, daha bü- yük zarar oluımuş. Bu yüzden ucuz atlatmışız. Bugüne kadar başımıza hangi felaket gelmişse, u- , cuz atlatmış oluyoruz. Bu da öyleyse pes! TÜPRAŞ yönetimındeki beceriksizler, ilk gün "Ko- lay söndürülür" denen yangını yedi tanka sıçrattık- tan sonra, uluslararası yardımla ancak söndürebildi- ler. Kendilerini öve öve bitiremiyorlar. Tesislerde mil- yar dolan bulan zarar var, onlara göre de ucuz atlat- tık! Her şey bu kadar ucuzladıktan sonra, elbette ba- ; şımıza gelen her bela ucuz atlatılmış olur. ' lkincisi, "derin soruşturma" edebiyatı. Ben bugü- ' ne kadar derin olmayan soruşturma görmedim. Biz • ne olursa olsun, derin soruşturuyoruz. Çok derine in- diğimiz için mi bilinmez, gün ışığına bir şey çıkmıyor. Ortalıkta bu kadar "kâr anlık"ç\ olunca, elbette her şey "karanlık'ta kalıyor! Üçüncüsü "kriz masası" edebiyatı. Ayağa kalkıp koşmaya niyetimiz olmadığından mıdır bilinmez, bu tür krizierdeişe "masadan" başlanz. Hemen bir ma- sa, Depremfelakeftiyle ilgili de, neredeyse herbakan-. lık bir kriz masası kurdu. Masadakilere baksanız, Türkiye'yı onlar kurtanyor. Ama ne yapılması gerek- tiğini sorarsanız, şu karşılığı veriyorlar: "Telefonunuzu verin, biz sizi aranz." Ankara'da pek çok kişi, kriz masalanna adını yaz- dırdı; bir an önce ne yapabilirim, beklentisine girdi. Masalarda numara çok, ama iş yok. Son numara da "Devleti küçültmeyin" edebiyatı. Deprem bölgesindeki dağınıklığa bakınca söylen- meden edemiyoruz: Olmayan şey küçülür mü? îyi yazarlar, ülkelerini yarınlara hazırlar... "Yazma Seminerlerimize" bu yıl da 30 Eylül 1999 tarihinden itibaren devam ediyonız. ' • Yazmaya Hazırlık Semineri • U?gulamalı Yazarlık Semineri •"••"• • Felsefeye Giriş - Felsefe Yazın İlişkisi • Sinema Tarihi ve Senaryo Yazma Teknikleri • Toplum Onünde Soz Soyleme Semineri • Radyo-TV Metin Yazarlığı Semineri Düşündüklerinizi yazı ile doğru ve güzel bir biçimde aktarma yeteneğinizi geliştirmek, her biri kendi alanında deneyimli eğitimcüerle metinler arasında meraklı bir yolculuğa çıkmak istiyorsanız, seminerlerimizle ilgili daha geniş bilgiyi Vakfımızdan edinebilirsiniz. Son başvunı tarihi 17 Eylül 1999"dur. mu uğuı mcu UİARAŞTIRMACI GAZETECİLİK P.rij CnMıd No: 14 UHH K.. »klııitrt ANKARA F>ks: (U12) 417 57 46 Nüfus cüzdanımı kaybettim. Hükümsüzdür. DUYGU TAMER Nüfus cüzdanımı kaybettim. Hükümsüzdür. AYLA DİKMEN fcifoOtitoly6opart.com Tte»fa>c 03X1229 30 37
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle