Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
22 AĞUSTOS 1999 PAZAR • • • • CUMHURİYET SAYFA
HABERLERİN DEVAMI 19
GUNCELcÜIVEYT ARCAYÜREK
• Baştarafi 1. Sayfada
önlemleri öven Cumhurbaşkanı'na, sabah bir kez,
akşama doğru ikinci kez Başbakanlığın önünde
basınagörünen Başbakan'agöre, "koordinasyon"
tamam.
Demirel, "devletin bütün bakanlıklannın, Silah-
lı Kuvvetler'in ve polisin, milletiyle 'seferberlik' ha-
linde" olduğunu söylüyor.
Evet ama, düne kadar Cumhurbaşkam'nın gör-
kemli seferberlik tanımıyla izlenen somut gerçek-
ler biribirini tutmuyor.
Bir kez; görüldü ki devletin temel kurumlan ara-
sında çözüm arayışında eşgüdüm yok!
Eşgüdüm tartışmasındaki gerçeği, emekli orge-
neral Kemal Yavuz ortaya çıkardı.özel bir TV'de
"yönetimin bittiğini, seferberlik ya da sıkıyönetim
ilan edilerek koordinasyonun 1. Ordu Komutanı 'na
devredilmesi gerektiğini" söyiedi.
öneri, Başbakan Ecevit e göre "bir emekli ge-
neralden geldiği için" önemsenmemeliydi. Oysa,
general Yavuz'un, çoğu sorunda ifade ettiğı görüş-
ler askerterin düşünceleriyle örtüşüyor.
Emekli orgeneralin önerdiği "formülü" uluorta
ortaya atmadığı bir gün sonra ortaya çıktı.
Başbakan Ecevit, sert bir ifadeyte "Askerden
böyle biristeğin 'kesinlikle' getmediğini" söyleye-
rek öneriye karşı çıktı..
Fakat Ecevit'in açıklaması üzerinden bir iki saat
geçti geçmedi. Genelkurmay Başkanı Orgeneral
Kıvnkoğlu, Başbakan'ı doğrulamayan bir demeç
verdi:
"Hükûmet olağanüstû hal ve sıkıyönetime gerek
kalmadan 'bu işin yüriitüleceği kanısına vardığın-
dan' buna (sıkıyönetim veya olağanüstû hale) ge-
rek göımedi" dedi.
"Genelkurmay bu konuda teklifte bulundu mu?"
Kıvnkoğlu'nın yanıtı açık ve net. "Tabii görüşül-
dü, tartışıldı, tartışılıyor."
"Askerden bir talep gelmediğini" söyleyerek içe-
riği çarpıtan Ecevit'e karşı; olaydaki doğru, Orge-
neral Kıvnkoğlu'nun yadsınması olanaksız açıkla-
malan ile ortaya çıktı.
Hükümet, Kıvnkoğlu'nun açıkladığına göre "ba-
zı valilere bazı yetkiler vermek suretiyle olağanüs-
tû hale veya sıkıyönetime gerek kalmadan bu işin
yürütülebileceğine" inanıyor ve bu yolda ileriiyor.
Bu yolda ilerlesin hükümetimiz; ilerlesin de, ne ki
örneğin New York Times, "Çok fazla yardım, dü-
zenleyici otorite olmadığı için kanşıkiığa neden olu-
yor" diyeyazdı.
Fakat...
Askerlerin "biran önce acil ve yeterli çözüm " için
tartışmaya açtığı öneriler kabul görmedi. Fakat
deprem bölgelerinde askerlerin işe başlamasıyla
biıiikte, düne kadar yer yer gözlenen kargaşa, ye-
rini düzene bırakıyor.
Canlı yayın yapan kimi özel TV'ler "as/cerier el
koyduktan sonra" bir gün öncesine oranla kentte
gözlenen olumlu farkın altını çiziyorlar.
Nereden gelirse gelsin hertürlü malzeme asker-
lerin gözetim ve denetimindekı depolara yerleştiri-
liyor. Insanlar güncel gereksinimlerini yine düzen
içinde depolardan alıyoriar.
Binlerce insanın enkaz altında olduğu, enkazın
ne zaman ve ne kadar sürede kalkacağının hâlâ bi-
linrnedigt ortamda hükümet başkanı, "Moralbozu-
cu haberiere inanmayın" diyor.
TFTT 1, "moral bozmayan haberier vermeye"
başlıyor.
Cumhurbaşkanı,"Yrfcan depremi bırakıp, devlet-
ten davacı olmanın, devleti küçültmeye çalışma-
nın manası yok" diye konuşuyor.
Ama, günlerdirhalkladoğrudan ilişki kuramayan
Demirel'in korktuğu başına geliyor. Düzce ilçesin-
de devletin yardımda geciktiğini belirten vatandaş-
ları sakinleştirmeye çalışan Demirel, başanlı olama-
yınca olay yerinden ayrılıyor.
Cumhurbaşkanı: Devleti küçültmeye çalışan yok!
Işte karşılaştığınız örnek olay ortada:
Halk, devletten değil, apışıp kalan, başta zat-ı
âliniz, yöneticilerden davacı!
Yanıt bekleyen sorular
I Baştarafi 1. Sayfada
J^T0 II ve ilçelerde ku-
nılan kriz masalan neden
başıboşluk içindeydi?
Devletin böylesi olaga-
nüstfl durumlarda devre-
ye sokacağı planlan yok
mu?
& TUPRAŞ'ta çıkan
yangını söndürmek için
yabancı ülkelerden ekipler
gelmesi beklendi. Türki-
ye'de gerekli araç gereç
yok muydu?
5.
9.
"• Atatürk Havalima-
nı'na yurtdışından gelen
yabancı uzmanlar ve kur-
tarma ekipleri saatlerce
havaalamnda bekletildi.
Bu ekipler neden organi-
ze biçimde deprem yöre-
sine gönderilmedi? Koor-
dınasyonu sağlamakla
görevli olan kurumlar ne-
den görevlerini yerine ge-
tirmedi?
• Rafineri için en bü-
yûk tehlikenin yangın ol-
duğu bilinmesine karşın
neden gerekli önlemler
alınmadı, 1 tanktabaşlayan
yangının 8 tanka yayılma-
sına göz yumuldu?
10.
6.
'm TSK50binki-
şilik gücüyle deprem böl-
gesinde enkaz kaldırma
çalışması yaparken hükü-
met bunu neden görmez-
den geldi?
Afet, savaş ve nük-
leer patlama gibi büyûk
tehlikelerde sivil halkı
uyarmak ve kurtarmak
amacıyla oluşturulan Si-
vil Savunma Örgütü ne-
den etkisiz kaldı?
11.
7.• AKUT'u gösteri
yapmakla eleştiren, "Ya-
bancı doktorlar gelsin,
bizden bu işin nasıl yapı-
lacağını öğrensin" diye-
bilen Sağlık Bakanı ne-
den görevini yapmadı?
Bakan, sadece yardım et-
mek amacıyla kilometre-
lerce uzaktan gelen ya-
bancı doktorlara karşı ne-
den böyle bir tutum içine
girdi?
Sağlık ekiplerinin dep-
retnden etkilenen belde
ve köylere ulaştınlmasın-
da neden bu kadar gecik-
me yaşandı? Depremin 5.
gününde bile bölgelerde
niçin sağlık malzemesi sı-
kıntısı yaşandı?
Depremin bü-
yüklüğünün hesaplanması
konusunda yaşanan çelişki-
lerin sorumlusu kim? Tûr-
kiye'de deprem büyüklûğü-
nü ölçen ve karnuoyuna
açıklayan tek kurum olan
Kandilli'de teknolojik ye-
tersizlikler mi yaşanıyor?
11<• Bir deprem
bolgesi üzerinde olan Tûr-
kiye'de bundan sonra yaşa-
nabilecek olağanüstû du-
rumlar için hükümet ne gi-
bi somut önlemler almayı
düşünüyor?
13. MGK Genel
Sekreterliği bünyesinde
zaman zaman yapılan, do-
ğal afetlerde sivil halka yö-
nelik arama kurtarma, ilk-
yardım ve tahliye tatbikat-
lanna sivil yöneticiler
gereken ilgiyi neden gös-
termedi?
Yaraları sarma zamanıANKARA (Cumhuri>i
et Büro-
su) - Marmara'yı sarsan deprem
sonrası yıkıntılann arasında ka-
lanlann kurtanlması için çalışma-
lar yoğunlaştı. Askerlerin, kamu
kuruluşlarının, sivil toplum örgüt-
lerinin ve dünyarun dört bir yanın-
dan gelen uzmanlann oluşturduğu
kurtarma ekipleri deprem bölgele-
rinde yoğun bir çaba içinde. Dep-
remin üzerinden 90 saati aşkın sü-
re geçmesine karşın önceki gece
yıkıntılar arasından 10 kişi daha
canlı çıkarıldı.
Bölgeye Türkiye'deki çeşitli il-
lerden ve yurtdışından yardım ya-
ğıyor. Başbakanlık Kriz Yönetim
Merkezi de depremin hemen ar-
dından alması gereken önlemleri
gecikmeli olarak uygulamaya ko-
yuyor. Kriz Merkezi, dün yayım-
ladığı talimatla, bölgedeki kamu
kuruluştan, özel ve tüzelkişiler, el-
lerinde bulunan cenaze taşıma
araçlan ile iş makineleri ve perso-
neli bugün akşama kadar valilerin
emrine verecek. Kurumlar kendi
bünyelerinde oluşturduklan kriz
merkezleriyle sorumluluk alamna
giren aksaklıklan gidermeye çalı-
şıyor.
Bayındırlık Bakanlığı'nın dabu
hafta başında hasartespit çalışma-
lanna başlayacağı öğrenildi. Ge-
nelkurmay Başkanı Grgeneral
Hüseyin Kıvnkoğlu depremden
etkilenen Yalova ve Adapaza-
rTnda incelemelerde bulundu.
Başbakanlık Kriz Merkezi dep-
remin ardından alması gereken
önlemleri dün almaya başladı.
Merkezden yapılan açıklamada,
deprem bölgesinde bulunan bütün
ekipman ve personelin valilikle-
rin emrine girmesi istendi. Kriz
merkezinin, enkaz altında kalanla-
nn yaşama olasıhklannın azalma-
ya başlamasından sonrabu önlem-
leri alması tepkiye neden oldu.
Bölgedeki enkaz kaldırma çalış-
malannda araç, gereç, iş makine-
leri ve personele gerek duyulduğu
belirtilen açıklamada şöyle dendi:
"Bu nedenle, kamu kurum ve
kuruluşlan ile her çeşit özel ve tü-
zelkişiler, eUerinde bulunan cena-
ze taşıma araa, seyyar tamir araç-
lan, ekskavatör, dozer, her çeşit
trayler, greyder, kompresör, jene-
ratör, vinç,seyyar kaynak makine-
si, 12 ton ve daha fazla yük taşıma
kapasitesine sahip kamyon ve
TIR'lann personeU üe birlikte 22
Agustos 1999 Pazar günü saat
20'ye kadarbulunduklan UvaHBk-
leri emrine vereceklerdir."
Valüiklerin kendi emirlerine ve-
rilen araç gereç ve personel liste-
sini en kısa sürede Başbakanlık
Kriz Merkezi'ne bildirmesi iste-
nen açıklamada, bunlann gerek-
sinme olan yerlerde kullanılması
için yönlendirileceği kaydedildi.
Açıklamada, ilgililerin bu konuda
üzerlerine düşen görevi aksaksız
ve gecikmesiz yerine getirmeleri
istendi. Deprem sonrasında ilgili
kuruluşlann başlattığı çalışmalar
sürüyor. Başbakarüık'tan yapılan
açıklamada, deprem sonrası yan-
gm çıkan TÜPRAŞ'ta durumun
yüzde yüz kontrol altma almdığı
ve yangınm tehdit olmaktan çıktı-
ğı kaydedildi. Kriz Merkezi'nden
yapılan açıklamalara göre, bakan-
lıklar ve kurumlar şu çahşmalan
yaptılar:
Bayındırhk ve Iskân Bakanhğı:
Deprem bölgesine toplam 137
muhtelif iş makinesi gönderildi.
Yardım malzemelerinin taşınması
için de 57 adet trayler ve uzun
kamyon görevlendirildi. lller Ban-
kası, Sakarya, Kocaeli ve Yalova
valiliklerine 100'er milyar gön-
derdi. Afet Işleri Genel Müdürlü-
ğü acil yardım olarak bölgeye 285
milyar lira gönderdi. 48 adet pre-
fabrik tuvalet ünitesi Izmit ve
Adapazan'na gönderildi.
Sanayi veTicaret Bakanlığı: Ba-
kanhğa bağlı MKEK Genel Mü-
dürlüğü'nce elektrik jeneratörü 5
personeli ile birlikte deprem böl-
gesine gönderildi. Pancar ekim
sözleşmesinde yeri olan yaklaşık
1 trilyon liralık ikinci avansın dep-
Yalova: Akaryakıt sıkıntısıyok
ANKARA (Cumhurh/et Bûrosu) - Devlet Bakanı Yfiksel Yalo-
va, yaptığı açıklamada, TÜPRAŞ yangınının ardmdan ahnan ön-
lemlerle >-urtta akaryakıt sdantısı yaşanmayacağını söyledi. Yan-
gm nedeniyle yurttaşlarda ilk gün beliren stok eğüiminin de kı-
nldığını savunan Yalova, •'Muhtenıel akaryakıt krizinin önüne
geçihniştir. Şn anda hiçbir jıkıntı ounamasına rağmen, 40 bin ton
motorin,40bintonbeıızinve28büıtonuçakyakıtıiçinithatetbağ-
bntdan yapıhnak üzeredir'' dedi.
Yalova, POAŞ bütçesınden 250 miryar lira yardım yapılması ta-
lımatı verdiğini, 1-5 Eylül arasında depolardan ikmal yapacak her
tankerden depremzedeler için 5 miryon lira kesilecegini bildirdi.
rem bölgesindeki çiftçilere 23
Ağustos'ta ödenmesine başlanıl-
ması planlanıyor.
Enerji Bakanhğı: Deprem böl-
gesindeki yerleşim kesimlerine
enerji verilmeye devam ediliyor.
Anzalı durumda olan trafo mer-
kezleri için gerekli malzemelerin
sevki yapılarak ekiplerin çalışma-
sı başlatıldı. Yalova kent merke-
zinde sokak aydınlatmalannın ta-
mamına elektrik verildi. Izmit,
Gebze ve köyleri ile sanayi bölge-
lerine yüzde 95 oranında enerji ve-
rilirken, Gölcük'e verilemiyor.
Ulaşnrma Bakanhğı: Haydarpa-
şa-Ankara tren yolu açık olup bü-
tün seferler çalıştınlıyor. Adapa-
zan'nm ana haberleşmesini sağ-
layan sistem devreye almdı. Pa-
mukova ile Tarakirnm tüm köyle-
ri ve Dörtyol, Kemalpaşa, Sapan-
ca, Hendek, Geyve, Ferizli, Söğüt-
lü ve Karasu merkezleri ile sant-
ral irtibatı sağlandı. Kent içi ha-
berleşmelerin sağlanması amacıy-
la Izmit'e 16 adet el telsizi, bir adet
telsiz rolesi gönderildi. Bölgede-
ki tüm cep telefonlan ve araç tele-
fonlan çalışıyor.
Miffi Eğitiın Bakanhğı: Bölge-
deki bütün idareci ve öğretmenler
her türlü komitede görevlendiril-
di. Okullann acil onanmı için böl-
geye 625 milyar lira gönderildi.
Köy Hizmetleri Genel Müdûr-
lüğü: Deprem bölgesindeki köy
yollannın açılması, hasar gören iç-
me ve sulama şebekelerinin en kı-
sa zamanda yapılması için planla-
ma çahşmalannı yürütüyor.
DenizcUik Müsteşarüğı: Deniz
kirliliğinin önlenmesı için bariyer
döşenmesi, Kıyı Emniyeti ve Ge-
mi Kurtarma Işletmeleri Genel
Müdürlüğü'nce yapılacak.
6
Önciîl deprem saptanmadı9
• Baştarafi 1. Sayfada
si "öncül" depremler saptadı. Ra-
sathane Müdürü Prof. Dr. Ahmet
Mete Işıkara da konuyu çok etkili
bir hükümet üyesine bildirdi. An-
cak hükümet*üyesi "panik yaşan-
maması" gerekçesiyle bu bilginin
gizlenmesini istedi.
Boğaziçi Üniversitesi Kandilli
Rasathanesi Deprem Araştırma
Enstitüsü Müdürü Prof. Dr. Ahmet
Mete Işıkara, bu savı yalanladı. 7.4
büyüklügündeki deprem öncesi
-oncor* saynaDiieceK aeprcmicr
saptanmadıgını vurgulayan Işıka-
ra, sorumuz üzerine şu açıklamayı
yaptı:
"Ben ilk kez bu uyanyı perşem-
be akşanu GemHk'te saptanan sar-
sıntüar üzerine > aptım. Ve >apma-
dan önce devletimi aradım. Başba-
kan Yardımcısı Hüsamettin Öz-
kan'la görüştüm. Kamuoyuna da-
ha sonra yansıtoğım üç olasıuğı an-
larnm. Gemlikte betirienen sarsın-
ûlar konusundaki üç olasılık şöyle
idi: Birinci olasıhk Kuzey Anadohı
zonunun kuzey ucunun uzantısı
olabih'r. lkincisi deprem fırtınası
olabilir. Cçüncflsü de öncü deprem
aktrvitesi olabiUr. Bu bilgüerden .
sonra 'Hocam açıklama yap' de-
nikli, yaptım. Devletim de bana sa-
hip çıkn."
Işıkara "Merkez üssü Kocaeli
olan 7.4 büyüklüğündeki deprem
öncesi öncü deprem aktrviteleri var
mıydı"' sorusuna kar^ılık da "H»-
yır böyle öncü deprem aktrviteteri
kaydedilmedi" yanıtını verdi.
Kandili Rasathanesi'ndekayde-
dilen sismikverilerin toplanmasın-
da, ilk değerlendirihnesinde ve yo-
rumlanmasında görevli uzmanlar
ve bilim adamlan, 7.4 büyüklüğün-
deki deprem öncesi öncül olarak
yorumlanabilecek normalin öte-
sinde bir deprem aktivitesine rast-
lanmadığını belirttiler.
Kandilli'de Sismoloji bölümü-
nün yöneticisi Dr. Ali Pınar, "Fay
kınhna noktası Kocaeli'dir ve dep-
rem öncesinde, büyük depremin
habercisi sayüabilecek sismolojik
bir veri yoktu" dedi. Pınar, Koca-
eli'nde büyük depremden önceki
sismik aktivitenin normal ölçüler-
de seyrettiğini, bölgede her gün
kaydedilen yüzlerce küçük ölçekli
mikro depremlerin büyük depre-
min habercisi olarak yorumlana-
mayacağını söytedi. ~
Prof. Dr. Mustafa Erdik de ön-
cül deprem olarak değerlendirebi-
lecekleri bir veriye rastlamadıkla-
nnı belirtti. Barka ise ABD'deki bi-
limsel kurumlann, Türkiye'de
Richter ölçeğine göre 4 ve üstübü-
yüklükteki bütün depremleri kay-
dettiğıni. lntemet'te yayımlanan bu
verileri araştırdığını, Izmit ve çev-
resini de kapsayan Marmara Böl-
gesi'nde 80 kadar istasyonda en
küçük sismik aktiviteleri kaydeden
aletsel ağlar bulunduğuna işaret et-
ti. Barka, "önümüzdeki gûnlerde
bu bflgUerin değeriendirflmesi so-
nucu, büyük deprem öncülü olarak
kabul edbebilecek yorunuarda bu-
lunup bulunmayacaklannm'
1
orta-
ya çıkacağını belirtti.
Yerbilimciler, önemli depremle-
rin yüzde 80'den fazlasının öncül
işaret vermeden başladığına dikkat
çekerken, bazı büyük depremler
"Oncesifldeflormal sismik aktivite-
lerin dışında bir yoğunlaşma sap-
tanabildiğini de vurguluyorlar. Bu
işaretler küçük ölçekli deprem fir-
tınası olabileceği gibi, bu firtınay-
la birlikte seyreden 5 büyüklüğün-
de depremler de olabiliyor. Prof.
Dr. CelalŞengör, bufirtınalannön-
cül işaretlerin, büyük depremden
1 -2 gün veya birkaç saat önce or-
taya çıkabileceğini belirtti.
'Cadır-kentler bir an önce kunılmalr
ANKARA (Cumhurryet Bûrosu) - Deprem
bölgelerine yanlanna malzeme alarak giden ba-
zı cerrahlar, 'gerek yok' diyerek geri çevrilme-
lerine tepki gösterirken Türk Tabipleri Birliği
(TTB) ise doktor gereksinimi olmadığını açık-
layan Sağlık Bakanlığı'nı eleştirerek, görev ya-
pan doktorlann fiziksel ve psikolojik olarak
çöktüklerini, dinlenmeleri gerektiğini söyledi.
TTB 2. Başkanı Sedat Abbasoğlu, ishal ve sa-
nlık uyansında bulunarak salgın hastalıklan ön-
leme açısından, bölgede çadır kentlerin bir an
önce kurulması gerektiğini vurguladı. Bütün bu
sorunlann eşgüdüm eksikliğinden kaynaklandı-
ğını belirten Abbasoğlu, "Çöp toplamak için
çevre belediyelerle iletişime gecmeteri gerekiyor.
Ama böyle bir görevlendirme yok. Belediyeler
lçişleri Bakanhğı'na bağh olduğu için, oradaki-
ler hâlâ araç istemekle, ödenek çıkartmakla uğ-
raşryoriar. Burada kriz merkezinin bekdiyelere
kesin talimat vermesi gerekiyor. Ama orada ne
yapıkfağı beüi dep. Kriz merkezinin sorunlan
söylemesi değil, çözmesi gerekiyor'' dedi.
Sağlık Bakanlığı'nın sürekli olarak bölgede
doktora gereksinim olmadığını açıklamasmın
üzücü olduğunu belirten Abbasoğlu, bölgede
72 saattir dinlenmeden görev yapan hekimlerin
bulunduğunu, bunlann kesinlikle dinlenmesi
gerektiğini söyledi. Her şeyde olduğu gibi he-
kimlerin dağılımında da sorun olduğunu kayde-
den Abbasoğlu, "Hekime ihtiyaç yok deyip işin
içûıden çıkmak sorunu çözmüyor. Önemh' olan
bu organizasyonu kurmak. Biz organizasyon bo-
zukluğu falan demiyoruz, bölgede zaten organi-
zasyon yok. tlaçlann kime nasıl dağmlacağı bel-
li değfl, halk sağhğı hizmetleri hâlâ başlamadı.
Bakanhk salgın hastahğa karşı kapsamlı bir ça-
lısma başiatmadı. Orada her an sanok, ishal gi-
bi salgın hastahklar baslayabilir" dedi.
Türk Eczacılar Birlığı Başkanı (TEB) Meh-
met Domaç da afet bölgesinde yeterli miktarda
ilaç ve doktor bulunduğunu, ancak koordinas-
yonsuzluk nedeniyle sıkıntılar yaşandıgını söy-
ledi. Domaç, "Bir yerde çok miktarda olan şey,
diğer tarafa aktaniamıyor. Gereksiz y ıgümalar
oluyor. Koordinasyon, yönetim bozuklugu en
önemli sorun" dedi.
Sağlık sorunlan konusunda koordinasyonun
çok önemli olduğunu vurgulayan Domaç, bu
aşamada acil olarak bulaşıcı hastalıklara karşı
önlem alınması gerektiğini söyledi. Domaç, böl-
geye gönderilen sağlık yardım malzemelerinin
tasnifı için eczacılann afet illerine dağıldığını
belirterek "Bölgeye gitmek isteyen meslektaşb-
nnuz TEB'le bağlantı kursunlar. Kendilerini ih-
tiyaç olan ilfere yöntendirelim" dedi. (TEB'in
telefonlan: 312-467 25 12-13-14. Faks: 467 75
85)
Istenen flaçlar
Domaç, ilaç toplama kampanyalan ve bölge-
ye gönderilecek ilaçlarla ilgili olarak da TEB'e
başvurulmasmı istedi. Domaç, "Bu aşamada,
kronik hastahklaıia ilgili ilaçlar gerekiyor. Kalp,
diyabet, astım ilaçlan gibi. Eczaneler göçük al-
tında kaldı, 7 meslektaşımızı kaybettik. Bu ne-
denie kronik hastalıklan olanlann acü ihtiyaç-
lan var. Aynca çocuk ishaUeri için ilaçlar, çocuk
maması ve kadın pedi de gerekiyor'' dedi.
Domaç, aynca TEB olarak bir afet fonu he-
sabı açtıklannı belirterek, yardım çağnsında bu-
lundu. (Türlciye İş Bankası Farabi Şubesi,
4240304400154005).
Izmit depreminin çok önemli
birkaç özelliği var. Bunlann ba-
zıları sosyal, bazılan deprem-
sel, bazılan bilimsel:
a) Depremin bütün aynntıla-
nnı bütün Türkiye'nin canlı ya-
yın olarak sabaha kadar izle-
mesi. Kitle iletişim araçlannın,
gazetelerin, tv'lerin ve radyola-
nn istanbul ve Marmara bölge-
sinde yoğunlaşmış olmasının
bunda etkisi büyük.
b) Türkiye'nin hem nüfus
hem de ekonomik bakımdan
candaman olan Marmara Böl-
gesi'nin depremi iliklerine ka-
dar yaşaması. Izmit ve çevresi
İstanbul'la sosyal açıdan da
en sıkı ilişki içinde olan bölge.
c) Depremin büyük tahriba-
tı: Nüfus ve ekonomik bakım-
dan yoğun olan bu bölgede,
uyduruktan, üflesen yıkılacak
özelliklerde yapılaşmanın da
hasan dehşet boyutlara çıkar-
ması.
Can kaybı hükümetin BM'ye
verdiği kayıp rakamı olan 40
binlerde durabilir mi? Enkazın
sadece yüzde 5'i kaldınldığına
göre enkaz altında daha kaç
kişinin bulunabileceğini var-
saymaya çalışın! Bu nedenle
ORHAN BURSAU
Polîtikacı ve Devlet Çıplak!
şu günler, kurtanlabilecek bü-
tün canların kurtanlması açı-
sından büyük önem taşıyor.
d) Üstüne üstlük, Izmit ve
civarında ve Istanbul'da bir
deprem beklentisi içinde ol-
duğumuzun da bilinmesi.
Önümde örneğin Cumhuriyet
Bilim Teknik'te yayımlanmış
bir yazı duruyor (28 Eylül
1996, sayı 497): Aykut Barka
ve arkadaşlan, Kuzey Anado-
lu Fay'ı (KAF) üzerinde yap-
tıkları araştırmaların sonucun-
da, özeilikle Izmit ve çevre-
sinde gerilimin arttığını, enerji
birikiminin yoğunlaştığını ve
bu durumun da bölgede ciddi
bir deprem beklentisine yol
açtığını açıklıyortar. Yani aşa-
ğı yukarı 3 yıl önce!
e) Sadece bu değil, deprem,
son yıllarda Türkiye basınında,
radyo ve televizyonlarında en
çok konuşulan konulardan bi-
ridir. En son Adana depremini
yaşadık. Bu deprem boyunca
Türkiye'de neler konuşuldu?
Hemen hemen her şey. Istan-
bul'daki deprem beklentisi, Iz-
mit ve civanndaki deprem biri-
kimi, Kuzey Anadolu Fay hat-
tı..
Türkiye'nin aktif bir deprem
kuşağında yaşaması... Depre-
me karşı önlemler alınması.
Örneğin dayanıklı yapılann ya-
pılması. Sigorta sistemine gi-
dilmesi, yapılann denetimine
yeni sistemler getirilmesi vb..
Bir yıllık, iki yıllık, üç yıllık
gazeteleri, dergileri, televiz-
yonlan, radyolan, bilimsel kon-
feransları, sempozyumları vb
taradığımızda, önümüze dep-
remle ilgili dağlar gibi bilgi yığı-
lır. (Bütün bunlar toplumda ni-
çin tartışıldı? Niçin yazıldı ve
çizildi? Niçin bilimsel araştır-
malara o kadar para döküldü?
Niçin onlarca panel, toplantı,
kongre düzenlendi?)
f) Sonuca varırsak: Bu dep-
remin en önemli özelliği bence
şu: Bu depremle artık devletin
de çıplak olduğu apaçık ve
iyice ortaya çıktı, politikacının
da.
Siyasi partiler, liderleri ve
devleti yöneten politikacılar, el-
lerinden gelse, bütün diğer
depremler gibi bu felaketin de
üstünü örtecekler.
Tıpkı, daha önce, koleraya
bağırsak enfeksiyonu diyerek;
vebalı sığırlan Ceyhan nehrine
atarak; radyasyonlu çayı bu
millete içirerek.. büyük olayian
örtbas etme yoluna gittikleri
gibi.
Ama artık bu felakette bu
şanslannı ve olanaklannı tama-
men yitirdiler. Kaçacak, sığına-
cak bir yerleri olmadığı gibi,
söyleyecek bir sözleri de yok.
Artık, bundan önceki dep-
remlerdeki gibi ne Tann'ya sı-
ğınabilirier, ne de yaralan sara-
cağız, devlet büyüktür edebi-
yatına.
Bugünkü krallar artık tama-
men çıplak!
Türkiye'nin, yöneten, sorun-
lan gören ve cesaretle çözen
yeni politikacılara ihtiyacı var.
G U N D E M MUSTAFA BALBAY
• Baştarafi 1. Sayfada
"Derin değil gibi. Yokyok derin değil. Zaten suda
sakin akıyor."
Paçaları sıvamaya gerek görmeden dereye giriyo-
ruz. Yola kaygısız devam ediyoruz. Derenin ortasına
doğru su belimizi aşıyor. Duruma bakıp karar veri-
yoruz:
"Galiba bu su biraz yüksekçe. Paçalan sıvamak
gerekir."
Eğilip, ellerimizi ayaklanmıza götürüp, paçalan sı-
vamaya başlıyoruz. Insan beline kadar suya girer de
sonra başını suya sokarsa, vücudunun az bir bölü-
mü dışanda kalır ve garip bir görüntü oluşur. O sıra-
da biri çıkar, "Paçalan sıvamanın zamanı geçti. Bu-
nu önceden yapman gerekirdi. Suya batmış panto-
lonun davası olmaz" derse, sert bir karşjlık alır.
"Ne demekistiyorsun? Amacın beni küçûk düşür-
mekmi?"
Kimse alınmasın, devtetin ve toplumun görünümü
buna benziyor.
Aradan beş gün geçmesine karşın, değil depre-
min yarattığı hasan saptamak, enkaz altında kalmış
kişi sayısını bile bilmiyoruz. Tıpkı, depremin büyük-
lüğünü ölçmedeki güvensizlik gibi resmi rakamlara
kuşkuyla bakıyoruz. Yetkililer, "O/ü sayısının 10 bini
bulmasından korkuyorvz" derken, BM'den haber
alıyoruz:
"Türkiye'de enkaz altında 35 bin kişi vari"
Olay çok büyük, acımız büyük. Ancak, olayın fo-
toğrafinı çekebilmek, böylesi acılarla bir kez daha
karşılaşmamak için eksiklikleri de acımasızca orta-
ya koymak, saklamamak gerekiyor.
Devletin tepesinde temel bir yaklaşım çelişkisi dik-
kati çekiyor. Depremin yarattığı hasara bakıp yorum-
luyorlar
"Bu, yüzyılın en büyük felaketidir."
Yapılması gerekenlere bakıp yorumluyorlar
"Olağanüstü hal ilan etmeye gerek yok. Afet du-
rumuyla bu işi hallederiz!"
Hangisi doğru?
Kriz masasındaki numaralar
Pek çok büyük sorunda olduğu gibi burada da ön-
celikle olayın adını koymakta zorlanıyoruz. Genel
özelliklerimiz yine kendini gösterdi. Nedir bunlar?
Birincisi "Ucuzatlattık" edebiyat. Depremin mer-
kez üssü Izmit'miş, eğer İstanbul olsaymış, daha bü-
yük zarar oluımuş. Bu yüzden ucuz atlatmışız.
Bugüne kadar başımıza hangi felaket gelmişse, u- ,
cuz atlatmış oluyoruz. Bu da öyleyse pes!
TÜPRAŞ yönetimındeki beceriksizler, ilk gün "Ko-
lay söndürülür" denen yangını yedi tanka sıçrattık-
tan sonra, uluslararası yardımla ancak söndürebildi-
ler. Kendilerini öve öve bitiremiyorlar. Tesislerde mil-
yar dolan bulan zarar var, onlara göre de ucuz atlat-
tık!
Her şey bu kadar ucuzladıktan sonra, elbette ba- ;
şımıza gelen her bela ucuz atlatılmış olur. '
lkincisi, "derin soruşturma" edebiyatı. Ben bugü- '
ne kadar derin olmayan soruşturma görmedim. Biz •
ne olursa olsun, derin soruşturuyoruz. Çok derine in-
diğimiz için mi bilinmez, gün ışığına bir şey çıkmıyor.
Ortalıkta bu kadar "kâr anlık"ç\ olunca, elbette her
şey "karanlık'ta kalıyor!
Üçüncüsü "kriz masası" edebiyatı. Ayağa kalkıp
koşmaya niyetimiz olmadığından mıdır bilinmez, bu
tür krizierdeişe "masadan" başlanz. Hemen bir ma-
sa, Depremfelakeftiyle ilgili de, neredeyse herbakan-.
lık bir kriz masası kurdu. Masadakilere baksanız,
Türkiye'yı onlar kurtanyor. Ama ne yapılması gerek-
tiğini sorarsanız, şu karşılığı veriyorlar:
"Telefonunuzu verin, biz sizi aranz."
Ankara'da pek çok kişi, kriz masalanna adını yaz-
dırdı; bir an önce ne yapabilirim, beklentisine girdi.
Masalarda numara çok, ama iş yok.
Son numara da "Devleti küçültmeyin" edebiyatı.
Deprem bölgesindeki dağınıklığa bakınca söylen-
meden edemiyoruz:
Olmayan şey küçülür mü?
îyi yazarlar,
ülkelerini
yarınlara hazırlar...
"Yazma Seminerlerimize" bu yıl da 30 Eylül
1999 tarihinden itibaren devam ediyonız.
' • Yazmaya Hazırlık Semineri
• U?gulamalı Yazarlık Semineri •"••"•
• Felsefeye Giriş - Felsefe Yazın İlişkisi
• Sinema Tarihi ve Senaryo Yazma Teknikleri
• Toplum Onünde Soz Soyleme Semineri
• Radyo-TV Metin Yazarlığı Semineri
Düşündüklerinizi yazı ile doğru ve güzel bir
biçimde aktarma yeteneğinizi geliştirmek,
her biri kendi alanında deneyimli eğitimcüerle
metinler arasında meraklı bir yolculuğa çıkmak
istiyorsanız, seminerlerimizle ilgili daha geniş
bilgiyi Vakfımızdan edinebilirsiniz. Son başvunı
tarihi 17 Eylül 1999"dur.
mu
uğuı
mcu
UİARAŞTIRMACI
GAZETECİLİK
P.rij CnMıd No: 14
UHH K.. »klııitrt ANKARA
F>ks: (U12) 417 57 46
Nüfus cüzdanımı
kaybettim.
Hükümsüzdür.
DUYGU TAMER
Nüfus cüzdanımı
kaybettim.
Hükümsüzdür.
AYLA DİKMEN
fcifoOtitoly6opart.com
Tte»fa>c 03X1229 30 37