Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 22 AĞUSTOS 1999 PAZAR
14 kultur@cumhuriyetcom.tr
ÖZEL YETENEK SINAVLARI TARTIŞILIYOR (1)
6
Tarîh bizden hesap sorar'HÜSAMETTİN KOÇAN
(Marmara Üniversitesi Güzel Sanat-
lar Fakültesi Dekanı)
Yeni sınav yöntemleri arayışlannı gün-
deme getirdiği için Özel Yetenek Sınav-
lan'nıntartışılmasını olumlu buluyorum.
Fakat Özel Yetenek Sınavlan etrafında
oluşan kayırma (?) söylentilerini dayanak
alan ve bu sınavlann kaldınlmasına ka-
dar uzanan yaklaş,ımlar, yeni model ara-
yışlannın önüne engel koymamalıdır. Ak-
si durumda sanatçı potansiyeline sahip
olan genç insanlann bu yetenekleri yok
sayılıp yûkseköğretimin sanat eğitimi id-
diası başmdan reddedilmiş olur.
Duyma yetisi olmayana müzisyen, gör-
sel anlatım yetisi olmayana ressam, hey-
keltıraş.. seramik sanatçısı, tekstil sanat-
çısı ol demek o insanlara haksızlıktır.
Dûnyada bu konuda farklı yöntemler
uygulanıyor ve her yöntem kendi altya-
pısını da birlikte hazırlıyor. Ama hiçbir
ülkede özel yetenek göstergeleri saptan-
madan insanlar bu eğitime yönlendiril-
miyor.
Bir ba$ka yaklaşım ortaöğretimi be-
lirleyici bir konuma getirmek. Bu yakla-
şımın dünyada ömekleri yok değil. An-
cak ülkemizde ortaöğretimde özel yete-
neği gelıştirici kurumlar güzel sanatlar li-
seleridir. Ne yazık ki bu liselerin sayıla-
n 15'i geçmemekte; eğitim kadrolan ve
eğitim koşullan da yetersiz birdüzey sun-
uyor. Öteki üselerde ise özel yeteneğe
ilişkin elle tutulur hiçbir örneğe rastlan-
mıyor. Yani ortaöğretim belirleyici yay-
gınlığa ve düzeye sahip değil. Kanımca
özellikle özel yetenek eğitimini ilk ve or-
taöğretimde ciddi bir biçimde ele almak
gerekiyor. Sonra bu eğitimi belirleyici
kılmayı düşleyebiliriz.
Çağdaş Türkiye'de sanatı yaygınlaş-
ürmak, sanatçının yaratıcılığının önünü
açmak hepimizin görevi. Bu da bir yanı
ile yaratıcı bireylerin yetişme koşullan-
nı sağlamakla gercekleşecektir.
Özel Yetenek Sınavlan model olarak
tabu olamaz. Ama özel yeteneğe karşı
çok duyarlı olmalıyız. Yoksa tarih bizden
yetenekli insanlannın duyarlılıklannı ve
yaratıcılıklannı hiçe sayanlar diye bah-
sedebilir.
NİLÜFER ERCİN
(l luslararası Ptastik Sanatlar Derne-
ğiBaşkanı)
Ülkemizde güzel sanatlar eğitimi ve-
ren liseler henüz yaygınlaşmamış ve eği-
tim programlan oturmamıştır. Ortaöğre-
nim öğrenciye kişısel eğilimlerine yön-
lenebilme ve mesleğini belirleyebilme
' olanağı tanımamaktadır. Bu durumda
YÖK'ün sınavlarda torpil yapılmasını
gerekçe göstererek almak istediği karar
önemli sakıncalar doğuracaktır. Sanat
eğitiminde ortaöğrenımi belirleyici hale
getirmek doğrudur ama bu durumda ön-
celikJe ortaöğrenimin çok sistemli bir bi-
çimde yeniden yapılandınlması gereği
vardır. Bu yapılmadan üniversite giriş sı-
ESRA A1İÇAVUŞOĞLU
Yüksek Öğretim Kurumu'nun
(YÖK), güzel sanatlar fakülteleri, kon-
servatuvarlar ve beden eğitimi ile il-
gili bölûmlerine girişte uygulanan Özel
Yetenek Sınavlartnı 'kayırma iddiala-
nnı' gerekçe göstererek kaldırmak is-
temesine sanatçılardan, eğitimciler-
den ve öğrencilerden tepkiler yağıyor.
YÖK, her üniversitenin kendi bünye-
sinde gerçekleştirdiği özel yetenek sı-
navlannı 2000-2001 öğretim yıhndan
itibaren kaldırmayı planlıyor. Geçen yıl-
larda adaylar önce ÖSYM taraftndan
gerçekleştirilen Öğrenci Seçme Sına-
S U N U S
vı'na (ÖSS) giriyorlar; bu sınavdan
105 ve üstünde puan aldıklan takdir-
de girmek istediİderi bölümler için her
üniversitenin kendi bünyesinde ger-
çekleştirdiği özel yetenek sınavlanna
başvuruyoriardı. Bu sınavlarda aday-
lar, genellikle yazılı, sözlü veya uygu-
lamalı aşamalardan geçiriliyordu.
YÖK Başkanı Prof. Dr. Kemal Gö-
rüz'ün, ortaöğretimden yükseköğreti-
me geçiş sisteminde ileriki yıllarda
değişiklikler yapılabileceğini. yete-
nek sınavlannda, resim, müzik. beden
eğitimi gibi alanlarda yetenek stnavı
yerine ortaöğretimdeki öğrenci başa-
nsmı öne çıkaran bir çahşma başlatı-
lacağını açıklaması tepki yarattı. Ye-
tenek sınavı ile öğrenci alan bölümler-
de görev yapan öğretim görevlileri bu
smavlann her yıl büyük bir özveriyle
gerçekleştirildigini, eksikliklerin gi-
derilmesi yerine işin içinden çıkılmaz
bir hale dönüşeceğini belirtiyorlar.
Özel yetenek sınavlan ile ilgili olarak
öğretim görevlilerinin ve sanatçılann
görüşlerini aldık.
YÖK Başkanı Prof. Dr. Kemal Gü-
rûz konu ile ilgili sorulanmızı şirndi-
lik yanıtsiz bıraktı. Gürüz'ün açıkJa-
malannı en kısa zamanda bekliyoruz.
navlanndaki puanlanna göre gençlere,
sen, ressam, heykeltıraş, müzisyen ya da
balerin olacaksın denilemez. Sanat eği-
timi veren kurumlann öze! yetenek sınav-
lan tartışmaya açılmalıdır ve alanın uz-
maolan bu konu üzerinde yeni çözümler
üretmeli ve eleme sistemi çağdaş sanat
üretimi noktasında yeniden oluşturul-
malıdır. Ama bu merkezi birkararla eleme
sisteminin yok sayılması demek değil-
dır.
ALİAKAY
(Mimar Sinan Üniversitesi Edebiyat
Fakültesi Sosyotoji Bölümfi)
YÖK'ün yetenek sınavlannı kaldınp be-
lirli bir puan ile öğrenci almaya kalkma-
sı bana her zaman olduğu gibi toplumun
homojenleştirilmesi ve onu homojen ola-
rak görme zihniyeti ile alakalı gibi geli-
yor. Yoksa yetenek sınavlannın yapılı-
şında bazı düzensizliklerin olduğunu dü-
şiinmek tuhaf bir şey. Bu anlamda her
şeye kansma, merkezden yönetme, üni-
versitelere ve camiasına olan güvensiz-
lik bana ciddi problemlen doğurur gibi
geliyor ki bunu kabul etmek mümkün gi-
bi durmuyor. Hatta uyum aradığımız bir
sırada sanki çatışmaya çağıran kışkırtıcı
bir hareket gibi yorumlamak bile müm-
kün bunu. Umanm yanlış algılamışımdır.
CANAN BEYKAL
(Sanatç»- Sanat Yazan)
Bu ülkede öğrenim çağmdaki çocuklar
ve gençler üzerinde yapılan denemeler
eğitim sistemimizin en içler acısı yanıdır.
YÖK'ün güzel sanatlar fakültelerine gi-
rişte özel yetenek sınavlannı torpil yapı-
lıyor gerekçesiyle kaldırma karan büyük
bir yanlışhktır. Gerekçe ideolojiktir, ger-
çeği yansıtmaz. Eğer YÖK'ün ideolojisiy-
le sorunlara yaklaşılırsa, YÖK'ün kendi
içindeki atamalarda siyasi ağırlıklar ve
yakınlıklan da gündeme getirmemiz ge-
rekir. Sadece bu söylentiler yüzttnden
YÖK'ü kaldıralım denmiyorama. Özel Ye-
tenek Sınavlan uzmanlartarafından enter-
nasyonal standartlara adapte edilebilir.
Sanattan anlamayan kişilerin tepeden in-
me vereceği bir karar olmamalıdır. Bu sı-
navlar olmadan bu öğrencileri seçmek ola-
naksızdır. Özel yeteneğı olmayan öğren-
cilerin de bu kurumlarda başanlı olabil-
meleri olanaksızdır.
1
TAMER LEVENT
(Tobav Genel Başkanı)
Sanat kavramının bir etik ve estetik
değer felsefesi olduğu hâlâ anlaşılmamış
gözüküyor. Bu değeri oluşturacak mes-
lek okullannda bu değere farkında ol-
madan sahip olan kişileri değerlendire-
cek yetenek sınavlan kaldınlmak isteni-
yor. Zaten eğitim ve öğretimde büyük
eksiklikleri olan tiyatro okullanna gir-
mek için üniversite seçme yerleştirme sı-
navında iayık görülen puanı tutturmak
mı yeterli olacak? Öğrenciler. bu meslek-
leri gerçekleştirebilecek, estetik yetenek-
lerini açığa çıkaracak bir yetenek sınavın-
dan geçirilmeyecek mi? Bizler, bu konu-
larda düsüncelerine başvurulmayacak ki-
şiler miyiz? Bu ülkede bu mesleklerin
uzmanlan bulunacak fakat başka birile-
ri bu uzmanlara hiç danısmadan bu mes-
leklerin kaderini belirleyecek kararlar
alacaklar. Bu hangi gelişmiş demokratik
ülkede görülebilir? Şaşkınım!
ENCİN ATAÇ
(Anadohı Üniversitesi Rektörü)
Böyle bir iddianm Anadolu Üniversi-
tesi açısından geçerli olduğunu düşünmü-
yorum. Üniversitemizde yapılan özel ye-
tenek sınavlannda hiçbiröğrencmin hak-
kmın yenilmediği düşüncesindeyim. Zi-
ra bizim amacımız, üniversitemize en ni-
telikli öğrencileri almaktır. Yetenek sı-
•navlannın kaldınlması yerine bunun ge-
liştirilmesinin daha doğru olacağı kanı-
sındayım. Anadolu Üniversitesi'nin özel
yetenek sınavı ile öğrenci alan bazı bö-
lümlerinde görsel algılama ve genel kül-
tür ölçen sınavlar yapmaktayız. Bu sı-
navlar belli ağırlıkla özel yetenek sınavı
içinde yer almaktadır. Buna ÖSS puanı
da belli bir ağırlıkla katılabilir. Tabii en
doğrusu ve mümkün olduğu takdirde,
dosya değerlendirilmesinin esas olması-
dır. Özel Yetenek Sınavlan'nı açık ve ön-
ceden belli edilen objektif ölçüler doğ-
rultusunda yapmak 'torpfl yapddığı iddi-
alan'nı en aza indirecektir.
YUSUF TAKTAK
(Sanatçı)
Sanatçı olabilmek için okullu olmak ge-
rekmez. Ancak. güzel sanatlarla ilgili
eğitim veren kurumlann sanatçı yetiştir-
medeki payı çok fazladır. Sanatçı adayı-
nın saptanabilmesi için herdönem fark-
lı yöntemler denenmiştir. Bugüne kadar
oturmuş bir sınav sisteminin olmadığını
görüyoruz. Zaten. her sınav öncesi, aday-
lann yeni sınav koşullannı öğrenme te-
laşı başlar. 5 yıllık Güzel Sanatlar Aka-
demisi, YÖK tarafından YOK edildiğin-
de çok dertienmiş,, 4 yıllık eğitimin yet-
meyeceğini söylemiştik. Akademi hoca-
lan prof. oldu, eğitimin niteliği ise içler
acısı. Mademki 116 yıldırBatı sanatı eği-
timi uygulanmakta, o halde neden Batı
okullanndaki seçme yöntemi araştınlmı-
yor... Bugünkü sınav durumunun iyileş-
mesini isterken, merkezi sınavla sanatçı
adayı saptanacağını duyunca, ister iste-
mez 'şimdi'yı korumaya çalışıyoruz, ne
tuhaf değil mi, burası Türkiye...
SÜRECEK
Brezilyalı tiyatro yönetmeni Augusto Boal, Bizet'nin ünlüyapıtını bir kimyacı gibi yorumluyor
Satnbaylahanmmkuuın Carmen• Augusto Boal, Rio De
Janerio'da sanatsal niteliği ve
sürükleyici temasıyla bilinen
Bizet'nin ünlü operasını sambayla
harmanlıyor. Carmen yorumunu
'bugüne İcadar iki zıt grup kabul
edilen müzik türlerinin bileşimi'
olarak tanımlayan Boal, ortaya
çıkan yapıtı 'sambopera' olarak
adlandınyor.
KühürServisi- Bizet'nin Carmen'i hâlâ dünya-
run en baştan çıkancı Çingene'si olarak kabul edi-
liyor... Sanatsal niteliği ve sürükleyici temasıyla ope-
ra repertuvarlannın \'azgeçilmez parçası olan ya-
pıt 125 yıl boyunca pek çok farklı yorumla ulaştı
sanatseverlere. Augusto Boal ise Rio De Janerio'da
sambayla harmanlayarak yorumluyor Carmen'i.
Brezilya'nın en ünlü tiyatro yönetmenleri ara-
sında yer alan Boal, aslında 1950'li yıllann başın-
da Colombia Üniversitesi 'nde kimya mühendisli-
ği eğitimi gördü. Ancak hayatta ne yapmak istedi-
ğine karar vermesi gerektiğinde sanatın içinde bu-
luverdı kendisini. Carmen yorumunu yine bir kim-
yacı gibi 'bugüne kadar iki zıt kutup olarak kabul
edilen müzik türlerinin bileşimi' olarak tanımlıyor:
"İki maddeyi birteşrirerek üçüncü bir madde eldc
ediyorsuntız. Ancak baslangjçtaki iki maddenin öz-
leri hâlâ korunuyor."
Ortaya çıkan yapıtı 'sambopera' olarak adlan-
dınyor sanatçı: "Ne samba ne de opera. Ancak her
ikisinin en i>i özeüklerini bir araya getirme çaba-
sı".
"Bizefe saygı ve havranlık göstergesi'
Sambanın swingleri ve dogallığı ile operanın dra-
matik yanı ve görkemi bir araya getiriyor sambo-
perasında.
Brezilyalı izleyiciler Carmen'in ilk birkaç da-
kikalık bölümünde gülümseyip bir birlerine baş
sallarken, nasıl tepki vermeleri gerektiğini kestı-
remiyorlar. Ancak Boal ve birlikte çahştığı sanat-
çılar bu çalışmanın gırgır geçme amacı taşımadı-
ğın ısrarla vurguluyorlar. Bu ciddiyetleri yapıma
da yansıdığından ilk şaşkınlığm yerini ağırbaşlı
bir kavrayış alıyor.
Yapımın Müzik Direktörü ve Sanat Yö-
netmeni Marcos Leite bu projeyi "Bi-
zet'esaygıgöstergesi" olarak nitelen-
diriyor: "Eğer Bizet'e büyük bir
saygı ve hayranlık duymasaydık
böyle bir projeyi gerçekleştiremez-
dik. Yapıt Fransız bir yazann İs-
panyol bir Çingenenin başından ge-
çenleri anlatması nedeniyîeçok kül-
türlülüğü daha başından beri içinde
banndırryor. BrezÛya gerçekligine bu
kadar kolay uyarlanmasuun temelinde de
buvar."
Boal ve Leite Carmen'de Bızet'in melodileri-
ne neredeyse hiç dokunmamışlar. Bunun yerine. ope-
rayı sambanın yanı sıra ülkede son yüzyıl içinde
ortaya çıkan bütün yerel müzikleri ekleyerek Bre-
zilyalılaştırma yolunu yeğlemişler. Hatta Ar-
jantin'in yerel müziği olan Tango ezgi-
lerinin izleri bile görülebiliyor
Carmen'de.
tşin garip yanı proje- ^
nin tohumlarının
Brezilya'da değil
de Bizet'in ana. ,-t
Boal'ın da se- ^
kiz yıllık sür- *_.-^ .
gün yurdu olan
Fransa'da atılmış olması. Boal bugün hâlâ sık sık
ziyaret ettiği Paris'te 1980'lerin başında düzenle-
diği bir festivalde iki Brezilyalı erkek sanatçı Car-
men kılığma girerek bir gösteri sunmuşlar. Do-
ğaçlamayla gelişen bu parodiyi izlerken "Neden
olmasuı?" diye sormuş Boal ve Carmen'i bir Bre-
zilyalı'nin bakış açısıyla sahneye taşımaya karar
vermiş.
Carmen'in Brezilya versiyonu aslında 68 yaşın-
daki Boal'ın 45 yıl önce başlattığı bir tarzın deva-
mı. Sanatçı Brezilyalı yazarlan kendi tema ve ka-
rakterlerini bularak klasikleri yerelleştirmeye teş-
vik etmişti. Sonuçta Shakespeare'den Moliere'e
Euripides'ten Vega'ya çok sayıda yazar Brezilya
humuruyla yoğurulmuşru.
Geçen yıl "Merkez İstasyonu" adlı fılmdeki ro-
lüyle en iyi kadın oyuncu dalında Oscar'a aday gös-
terilen Fernanda Montenegro Augusto'nun önemi-
ni tek cümleyie anlatmak gerekseydi en uygun ifa-
de 'Brezilya trvarrosunu renklen-
diren isim' olurdu diyor. Ülkesin-
de sanatçılığinın yanı sırasol-
cu ve teorisyen kimliğiyle
de tanınıyor Boal. 'Bastı-
nlmışlann Tiyatrosu' ad-
lı kitabı büyük ilgi gö-
ren sanatçı yurt içinde
ve yurtdışında 'Top-
lumsal dö-
nüsümde
tiyatronun rolü' konulu atölye çalışmalan düzen-
liyor.
' Yasa Koyucu Tiyatro: Performansın Politika'da
Kullanılması" adlı kitabında "Dinin kiliseterin içi-
ne hapsedilemeyeceği gibi, tiyatroda salonlara hap-
sedilemez" dıyor: "Tiyatronun diü ve ifade yön-
temleri aktöıierin özel mülkieri olamaz. Tıpkı di-
nin rahipierin ve papaziann özel mülkü oimadtğı
gibL."
'Kadınlar Carmen rolünü reddedemez
5
Augusto Boal'ın bu türden teorileri elbette ül-
keyi 1964-85 yıllan arasında yöneten generallerin
hoşunagitmemişti. 1971 yılındaturuklandı,işken-
ce gördü. yapıtlan yasaklandı. Amerika ve Avru-
pa'daki yazar ve oyunculann yoğun protestolan
üzerine serbest bırakıldıktan sonra ömrünün 15 yı-
lını Portekiz, Arjantin ve Fransa'da geçirdi.
Samboperası'nda Carmen'i canlandıranCTaudia
Ohana ile de Fransa'da tanıştı. Ohana başrolünü
üstlendiği, GabrielGarciaMarquez'in romanın-
dan uyarlanan filmin galası için Fransa'ya gel-
mişti. Aynı romanı tiyatro yorumunu sahnele-
yen Boal galada Ohana'ya bir gün Carmen'i
oynamak isteyip istemediğini sordu. Ohana
ilk duygulannı şöyle aniatıyor: "Henüz 18
yaşundaydım. Carmen oynamak için çok
genç bir yaşo. Ama Carmen öyle büyühl bir
karakter ki hiçbir kadın bir gün Carmen
rolü oynamavi reddedemez. Bu nedenle
Augusto'nun gelecek için teklifîni geri çe-
viremedim."
Boal'ın yapıtlannı yorumlayan eleştir-
menler, oyunlannda rol alan oyuncular
sürekli teorisyen yanının sahneye gerçek
bir şov koymasını engellemediğini ve sa-
nat adamlığı ile teorisyenliği bünyesinde
bürünleştirdiğini vurguluyorlar. Bütün
oyunculannın aynı zamanda hocası Boal.
Carmen'den önce hiçbir şarkıcılık dene-
yimi olmayan Ohana'dan gerçek bir Car-
men yaratan isim de yine kendisi.
Carmen'in başansının ardında Boal ve
Leite, Figaro'nun Düğünü ve Sevil Berbe-
ri'nin de samba yorumlannı yapmak için
kollan sıvadılar. "Yeni bir rüryaratıyonız,
bu nedenle tek bir örnek yeterli değil ken-
dimizi kanırlamamız için".
f'Â P t Y 0 R L A R ?
Steven Spielberg ve
Stephan King ortaklığı
• LenllTın özel
hayatını konu alan
"lnanç, Umut ve Kan"
adlı filmin Finlandiya
çekimleri tamamlandı.
Manna Dubrovina'nın
yönettiği fılm, 1907-
1919 yıllan arasındaki
dönemi işliyor. Lenin'i
Rus aktör Igor
Muzhzhukhin,
sevgilisini de
Finlandiyalı aktrist
Maria Yarvenhelmi'nin
canlandırdığı
çekimlerde
Finlandiya'da sürgünde
bulunan genç
Lenin'in yerli bir kızla
yaşadığı aşk, kızın
hamile kalması
işleniyordu. İleriki
bölümlerde ise ünlü
komünist lideri, Alman
aktör Klaus Maria
Brandauer
canlandıracak. Kremlin
Sarayı ve diğer tarihi
mekânlann çekimler
için kullanılmasına izin
verilmesine karşın film
Rusya'da politik
tartışmalara neden
oluyor.
• Lauryn Hlll ile
Nine Inch Naıls
topluluğu, 9 Eylül'de
gerçekleşecek MTV
Video Müzik
Ödülleri'nin konuk
sanatçılan olacak.
Lauryn Hill'in son
albümü 'The
Miseducation of
Lauryn Hill' ödülün beş
dalında da aday. tlk kez
bir ödül töreninde
sahneye çıkacak olan
Nine Inch Nails
topluluğu da Kasım'da
yayımlancak yeni
albümleri 'Fragile'dan
parçalar seslendirecek.
• Leonardo
Dicaprlo
Almanya'da kendi adını
kullanan bir satıcıya
karşı açtığı davayı
kazandı. Mahkeme,
genç yıldizın en önemli
özlük haklanndan olan
isim hakkının ihlal
edildiği gerekçesiyle
satıcıyı tazminat
ödemeye mahkûm etti.
Hamm kentinde açtığı
dondurma salonuna 'Di
Caprio' adını veren
Gerhard Bentrup ise bu
adm Italya'da çok
yaygın olduğunu ve
cezalandınlmasını
anlayamadığını belirtti.
• Brahms Vakfı ıo
bin mark değerindeki
Brahms Ödülü'nün bu
yıl 26 yaşındaki Alman
bariton Stephan Genz'e
verileceğini açıkladı.
Genç sanatçı, Johannes
Brahms'ın yapıtlannın
yorumuna yaptığı
katkılar nedeniyîe
kazandığı ödülü 26
Eylül'de Kuzey
Almanya'nın Heide
bölgesinde düzenlenen
bir törende alacak.
Törenin açılış
konuşması
Almanya'nın ünlü
şarkıcılanndan
Elisabeth Schwarzkopf
tarafından yapılacak.
• George
HarrlSOII'ın gitan
Londra'da düzenlenen
bir açık arttırmada alıcı
bulamadı. Beatles'ın
üyelerinden Harrison'ın
gitan beklenenin
yansından az bir fiyat
olan 100 bin poundun
üzerine bile çıkamadı.
Harrison gitannı
Beatles'ın son albümü
Let It Be'nin
kayıtlannda ve '
topluluğun son
konserinde kullanmıştı.
• Steven
Spielberg ve Stephen
King bir araya geliyor.
Ünlü yönetmen ve
yazar, King'ın 1984
yılında Peter Straub ile
yazdığı 'The Talisman'
adlı romanı ABC
televizyon şirketi için
dört bölümlük bir diziye
dönüştürecek. Roman
annesinin hayatını
kurtaracak bir tılsımın
peşinden giden bir
çocuğun, babası
tarafından keşfedilen
paralel gezegendeki
zorlu mücadelesini
aniatıyor. Filmin
yapımcılığını Steven
Spielberg'ün de
ortaklan arasında yer
aldığı DreamNVorks ile
Kennedy-Marshall
şirketleri üstleniyor.
Romanlannın hemen
tamamı televizyon için
fılm ya da diziye
çekilen King'in geçen
temmuz ayında
geçirdiği trafik kazası
nedeniyîe projeye ne
kadar yardımcı
olabileceği henüz
bilinmiyor.
• isabelle Allende
istediği her erkeği,
kaleminin gücüyle
etkileyebileceğini iddia
ediyor. Kitaplan tüm
dünyada inanılmaz satış
rakamlanna ulaşan
Şilili yazar, "Bir seks .
objesi olabilmek için
gerekli fiziksel
özelliklere sahip
değilim. bu nedenle
elimde olanı kullanmak
zorundayım. Sahip
olduğum tek şey ise
öykü anlatma
yeteneğim" diyor.
• Helen Hunt
'Mad About You' adlı
filminin ardından
'Nice' adlı yeni bir
projenin hazırlıklanna
başladı. 'Benden Bu
Kadar' adlı filmdeki
yorumuyla Oscar
ödülünün sahibi olan
ünlü oyuncu, başrolünü
üstleneceği filmin
yapımcılan arasında
yer alacak. Hunt, filmde
erkek arkadaşlanndan
sıkıldığında
'kibarlığindan dolayı'
onlara aynlmak
istediğini bir türlü
söyleyemeyen, bunun
yenne onlan yok etme
yi yeğleyen güzel bir i
kadını canlandınyor.
Jen Sacks'ın geçen yıl
yayımlanan aynı adlı
romanından uyarlanıyor
'Nice'. Hunt romanın
film haklannı satın
almak için yapımcı
Denise Di Novi ve
Warner Bross film
şirketi ile işbirliği yaptı.
Hunt bu filmin ardından
yapımcılığını Columbia
Pictures'ın üstlendiği
Robett B. Parker'ın
önümüzdeki günlerde
yayımlanacak
romanından uyarlanan
'Family Honor' adlı
filmde rol alacak.
• Ricky Martln
lspanyolca konuşulan •
ülkelerdeki
hayranlannın karşısına
artık Pepsi'nin
reklamlanyla çıkacak.
Ünlü şarkıcı, Pepsi'nin
reklamlannda 'Goza El
Sabor' (Kola Keyfi)
adlı bir parça
söyleyecek. 21 Ekim'de
büyük bir turneye
çıkacak olan sanatçının
sponsorluğunu da Pepsi
üstleniyor. Martin'in
anlaşma sonucunda en
az 2 milyon dolar
kazanacağı söyleniyor.