Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 20 AĞUSTOS 1999 CUMA
DEPREM
Meydana gelen deprem siyanürlü altın madenciliği gibi riskli yatınmlan yeniden gündeme getirdi
'Âkkuyu'ya santral yapdamaz'IZMlR (Cumhuriyet Ege Bürosu) - Mar-
mara Bölgesı'nde yaşanan deprem felake-
tı, 1. derece deprem bölgelerinde planlanan
Akkuyu Nükleer Santralı ve sıyanürlü al-
tın madenciliği gibı çevresel açıdan riskli
yatınmlan yeniden gündeme getirdi. Ece-
miş fay hattı üzennde yapımı planlanan
Akkuyu Nükleer Santralı ile yine Batı
Anadolu fay hattının oluşrurduğu deprem
kuşağında yer alan Bergama-Ovacık altın
madenının, şiddetli bir deprem sonucu ya-
ratacağı tehlıkeye dıkkat çekildı. TÜPRAŞ
petrol platformunda çıkan yangını söndür-
mekte aciz kalan hükümetin, olası bir nük-
leer facia sonrasında tümüyle çaresiz ka-
lacağı savunuldu.
Arkadaş Çe\re Grubu'ndan Yaşar Öz-
türk. Akkuyu Nükleer Santralfnın yapı-
mının planlandıgı bölgenin, Bayındırlık
Bakanlığı haritalannda 1. derece deprem
bölgesi olarak gösterildiğine dikkat çeke-
rek. uzmanlann burada şiddetli bir deprem
olasılığını vurguladıklannı anımsattı.
Jeofızık dergısınin 1991 "de yayımlanan
5. sayısında yer alan "Alanya-Mersin Ara-
sı Bölgesel Genç Tektonik Yapdar" başlık-
lı bir araştırmada da aynı soruna dıkkat çe-
kilıyor. Araştırmayı yapan DEÜ Deniz Bi-
limleri Enstitüsü'nden Prof. Dr Sungu L.
Gökçen. Prof. Dr Nuran Cökçen ye Doç.
Dr. Erdeniz Özd ile Keele-Staffs Üniver-
sıtesi Jeolojı Bölümü'nden Prof. Dr. GU-
bert Kelling'in raporunda Akdeniz Bölge-
sı'ndekı Ecemış fay hattının büyük bir fay
hattı olduğu \ urgulanarak. "Bu fayın 20-25
kilometre batısında bir nükleer santral kur-
mak istiyorlar. Araştırmalanmız sonucun-
da Ecemiş fayının denize de Kıbns'a doğ-
ru 80-90 kilometre devam ettiğini ve bu fa-
>ın aktif olduğunu hesapladık. Fay oynar-
sa birkaç metreyle birkaç, yüz metrearasın-
da bir çökme ya da oynama yaraür. Sant-
ralın böyle bir çökme ya da o>nama sonu-
cunda çatlaması halinde büyük bir nükle-
er facia gerçekleşir" denılıyor.
Doğu Akdeniz Çevrecilen Sekreten Ok-
tay Demirkan. Adana depremınden sonra
uyanlara kulak asmayan yetkılılerin Mar-
mara'dakı bu deprem sonrası, nükleer sant-
ral konusunda ıyi düşünmeleri gerektiğini
vurguladı.
Demirkan, lzmıt'te deprem sonrası
TÜPRAŞ petrol platformunda çıkan yan-
gını söndürmekte aciz kalan hükümetin.
böyle bir nükleer facia sonrasında tümüy-
le çaresiz kalacağını savundu.
Greenpeace Toksık Maddeler Sorumlu-
su TolgaTetnuge de, Marmara Bölgesi "nde
kimya sanayiı tesıslerinin yarattığı tehli-
keye dikkat çekerek. "Burada bir de nük-
leer santral olsaydı rad>oaktivitenin yara-
tacağı tehlikeyi bir düşünün. Yine bir fa>
hattı yakınında kurulması planlanan Ak-
kuyu nükleer santralının riski ortada" dı-
ye konuştu
Creenpeace
bolgede
'Kimyasal
tesisler
tehlike
oluşturuyor'
lZMtR (Cumhuriyet Ege Bürosu) - Greene-
peace Toksik Maddeler Sorumlusu Totga Te-
muge. Izmit'te gercekleştirdikleri incelemeler-
de. depremden etkilenen kimyasal maddelerin
üretildıği tesislerin büyük bir çevTesel tehdit
oluşturduğunu söyledı. Şu anda bölgede sana-
yi tesislerinden kaynaklanan sızıntının boyut-
İan konusunda hiçbir araştırma yapılmadığını
vurgulayan Temuge. çevTeye sızma olasılığı
yüksek olan son derece tehlikeh bu kimyasal
maddelerin uzun vadelı etkilenne dikkat çek-
ti.
Temuge, konuyla ilgili Greenpeace ekibinin
izlenımlerini ve kaygılannı içeren bir raporu
Çevre Bakanlığı'na ilettıklenni belirterek,
"TOPlt^'mysüaııındaPETKİMtesisJerivar,
yangın PETKIM'e sıçrarsa, çevreye yayılacak
zehirli kimyasal maddeierin ne kadar büyük
alandaki insanlan eıkileyeceği ve öMüreböeay
ğikonusunda kaygılanmız var" dedi. Petkim'de
üretılen ACN adlı bir maddenin, Yalova'daki
Aksa firması tesıslerindeki depoda depremden
kaynaklanan bir yarık oluşması sonucunda ko-
ruma havuzuna sızmaya başladıgını belirten
Temuge, sözlerinı şöyle sürdürdü:
"Uçucu. yanıcı ve kanserojen oUn bu mad-
denin dışanya sızması üzerine,elektrik ve su ol-
madığı için üzerini su ve köpükk kapatamıyor-
lar. Firma sahipleri hemen jandarmaya ve ge-
rekli yeriere uyartda bulunuyorlar. Bunun so-
nucu çevredeki insanlar uzaklaşünlıyor. Daha
sonra da deniz suyuybı müdahale ederek flstû-
nü kapaöyorlar. Zehirti kimyasallar sağtem bir
tanka aunıyor. Yani firma yetkUueri, sorumlu
bir tavır sergjtiyoriar." Ancak, şu anda bölge-
de "haıtjp tesiste ne ohıyor" kimsenin bilme-
diği uyansında bulunan Temuge, izlenimleri-
ni şöyle anlattı:
" Her firma yönetidsi aynıseflafhkla davran-
mayabilir. Örneğin orada klor kacağı var nu,
çevreye sızdı mı, denize sızuıb var mı hiç bir bü-
gi alamadık. Bunun gibi orada binkrce sanavi
tesisivar.TÜPRAŞ'nıvakınıiHİakk)ralkalikte-
sisi. Shell. Petrol Ofısi var. PETKİM var. Eğer
sızıntı cdursa. ortank khnyasal maddeden geçil-
mez.Bizoradakiaraştınnalannuzadevam ede-
cegiz. Khnyasal maddelerin durumunu tespit
etmeye çahşacağız. Bizde gaz maskeleri var
ama orada yaşayaniann gaz maskesi yok. Kur-
tarma ekibi bileyokgttiğimiz yerlerde. Bu ara-
da, tzmit Adk Yakma Tesisi, Greenpeace'in
kam panyası sonucu kapanlnuştı. İyi ki tesis ça-
Itşmıyordu. Yoksaçokdaha korkunç şeykr oİa-
biürdL-
Yine Batı Anadolu fay hattı üzerinde
yer alan Bergama'da kurulan Ovacık Altın
Madeni 'nın şiddetli bir depremde çevre ve
yöre halkı açısmdan son derece tehlikeli ol-
duğu vurgulandı. Pergamon Derneği Baş-
kanı SefaTaşkın. tTÜ'nün verdiği bilgile-
re göre. bölgede 1939 yılında 9 şıddetinde
deprem olduğunu belirterek, "Bu depremi
yöre halkı 'Dıkılı battı' diye anar. 1939 dep-
reminde maden sahasına 18 kilometre
uzakhktaki Dikili.yeıie bir olmuştur. Bakır-
çay ovasmda Kalarga Tepesi eteklerindeki
Ovacık köyü bu deprem sonrasında yıkıi-
mıştır. Ovacık köyünün bugünkü yerine ta-
şınıp yeniden kurulması bu depremden
sonradır. Nani altın madeninin bulunduğu
tepenin bitişiğindeki Ovacık köyü, 1939yı-
lında yaşanan o korkunç depremüı ardın-
dan kurulmuş yeni bir köydür" dedi. Al-
tın madeninin atık barajında geçirimsizlik
sağlamak içın oluşturulacak kil tabakala-
nnın depreme dayanıklı olmadığını kay-
deden Taşkın, şiddetli bir depremde kil ta-
bakasının kınlmasıyla zehirli atıklann ye-
raltı suyuna kanşabileceğinı söyledi.
TMMOB Izmır ll Koordınasyon Kuru-
lu'nun hazırladığı bir raporda da, aynı yön-
de uyanyayer\enlerek, **ayTikzemin(ya-
maç molozu) ve alüvyal zemin üzerindeki
kaplamada deprem anında oturma ve çat-
lamalar olacaknr" denıldi. tnşaat Mühen-
dısleri Odası Izmir Şubesf nin aynı yön-
dekı açıklamasında da, "Bakırçay havzası,
1. derece deprem kuşağı üzerinde bulun-
maktadır. Siyanür ihti\a eden atık çamu-
runun toplandığı. 15 hektaruk büyük bir
alan kaplayan kil çanak, hem çamurun
yüklenmesi halinde düşey deformasy onlara
ve hem de depremin etkisi halinde kınl-
malara maruz kalacakör" görüşüne yer
venldi. Türkıye'nin büyük bölümü dep-
rem kuşağındakı yaklaşık 500 yerinde al-
tın madeni arama izni verildigine dikkat
çekilerek, aynı yöndeki tehlikenın sadece
Bergama'da söz konusu olmadığı savunul-
du.
AKUT eleman anyorHaber Merkezi - Sivil kurtarma ör-
gütü AKUT (Arama K.urtarma Der-
neği) acil yardım çağnsı yaptı. Dep-
remin yaralannı sarmak için günler-
dır canla başla çalışan AKUT ekibi.
dağcılık ve ilk yardım deneyimi olan.
teknik kurtarma desteği verebilecek
gönüllüler anyor.
AKUT irtıbat bürosundan yapılan
açıklamada dağcılık deneyimi olma-
yanlann ise teknik kurtarma hizme-
tindeki ekiplere geri hizmet desteği
(alet, araç gereç, yıyecek, içecek ta-
şınması ve bilumum lojistik destek)
vermek üzere görevlendirileceği be-
lirtıldi. AKUT, gönüllülen deprem
bölgelerine ulaştırmak içın belli ara-
lıklarla araç kaldınyor. Buaraçlarher
günsaat 10.00'da AKM'den, 10.30'da
ise Kadıköy'den kalkıyor. Gönüllüler
24 saat sonra tekrar aynı noktalara bı-
rakılıyor.
AKUT aynca maddi yardımda bu-
lunmak isteyenler için kampanya baş-
lattı. Kampanyanın banka numarala-
n şöyle:
İş Bankası Galatasaray Şubesi
738978 TL hesabı ve 364711 dolar
hesabı.
îhthaç duyulanlar
AKUT ihtiyaç duyduklan malze-
meleri de şöyle sıraladı:
Battaniye, su, yiyecek, i-
laç, yardım malzemelerinin
taşınması için kamyonet ve
minibüs, kurtarma çalışma-
lannda kullanılmak üzere
hertürlü malzeme; (kazma.
kürek, matkap. delıci ve ke-
sicı aletler ile kask daha bü-
yük bir öncelığe sahip) ve
yaşamı sürdürmek için ak-
la gelebilecek her türlü araç
gereç.
Yardım etmek isteyenler
AKUT'a şu numaralardan
ulaşabilirler:
TELEFON:(212)252 46
44
FAX: (212) 249 22 40-246
66 93
E-MAIL : idemir-
yol@turk.net
E-MAIL: idemiryol@hot-
mail. com
E-MAIL: akut@turk.net
BIRBAKMA
SERVER TANÎLLİ
Bir Büyük Muhalif Öldü...
Arka arkaya iki derin kayıp.
Abbas Sayar'dan, edebiyatımıza Yılkı Atı baş-
ta olmak üzere, unutamayacağımız birkaç roman
armağan etmiş büyük bir yazardan hemen sonra
onun ölümü.
Nasıl anlatmalı Can Yücel'i? . ' '
•
Bir otuz yılı aşmtş dostluğun biriktirdiği, hepsi
de birbirinden güzel anılann arasından sıynlıp o-
nun sanatçı yanını belirtmeli. "Çağın en güzel göz-
lü maarifmüfettişi"n\n oğlu, yarınlara başta o ya-
nıyla kalacak çünkü.
Her şeyden önce de şairiiğiyie...
Şiiri ayakta tutan, şairin imge ve dil gücü değil
mi? Can Yücel'de, bunlar bütün çarpıcıltğı ile önü-
müzdedir. Hele dilin olanaklarından onun kadar
yararianmış ve dille onun kadar oynamış bir baş-
ka şairimizi bulmak zor. Işin içine öfkeyi, kara ala-
yı, humoru soktuğu için, dilin üstüne alabildiğine
gitmesi kaçınılmaz oluyordu.
Ama kime öfke, kiminle alay, neyin hicvi?
Burada, Can Yücel'in içinden sivrildiği sosyal ve
siyasal koşullar önümüze çıkar.
27 Mayıs'ın açtığı, sosyal muhalefetin tarihimiz-
de ilk kez pariamentoya girdiği umutlarta dolu bir
dönemin hemen arkasından tutuculuğun, faşist
kıpırdanışlann, politikanın rayından çıkanlıp bir
boğuşmaya dönüştürülmesinin, sonra düpedüz
faşizmin karabasanlı yıllan: 12 Mart, MC'Iİ hükü-
metler, 12 Eylül...
Nasıl öfkelenmez şair? Nasıl dilini sivriltmez?
Can Yücel'in sanatının yolunu çizen, içeriğini
belirleyen bu koşullar oldu. Koşullar insafsızlaş-
tıkça şairimizin de sesi acılaştı, hırçınlaştı, top-
lumcu ve siyasal bir boyut kazandı.
Onun en güzel şiirlerinden biri "Mare Nost-
rum'dur. "Bizim Deniz" anlamına gelen şiirde, 12
Mart'ta, iki arkadaşıyla beraber, acımasızca, üs-
telik Ceza Yasası maddeleri keyfî biçimde yorum-
lanarak asılan Deniz Gezmiş'ın kişıliğınde, dev-
rimci yiğitlik ve gözüpeklik yüceltilir.
Biliyorum ezberinızdedir, bir de beraber söyle-
yelim:
En uzun koşuysa elbet Türkiye'de de Devrim.
O, onun en güzel yüz metresini koştu.
En sekmez lüverin namlusundan fırlayarak...
En hızlısıydı hepimizin, en önce göğüsledi ipi.
Acıyorsam sana anam avradım olsun ;
Ama aşk olsun sana çocuk, aşk olsun! "*
Sevgi Duvan adlı -o güzelim- şiiri, "Ne kadarya-
lansız yaşarsak o kadar iyi" diye biter.
Elhak, yalansız yaşadı Can Yücel.
Tüm yalanlann üstüne korkusuzca yürümesinin
cesaretini işte bundan alıyordu.
Büyük bir kavganın ta ortasında yerini alan şa-
ir, özlediği dünyanın başka bir dünya olduğunu da
açıkça söyler:
Başka türiü bir şey benim istediğim.
Ne ağaca benzer ne de buluta
Burası gibi değil . ,. g
Gideceğim memieket " c ^ b
Nerede gördüklerim nerde o beklediğim, ,'._
Rengi başka tadı başka. '
özetle, daha insanca bir dünyayı kurmak iste-
yenlenn şaırı oldu Can Yücel. Yalanlann iktidan-
na karşı yalansız muhalefeti sürdürdü; "Ben öm-
rümce muhalif yaşadım" diyordu.
ölümüyle büyük bir boşluk bırakmıştır ardında.
Ama büyük de bir birikim...
Yeri kolayca doldurulabilecek değildir. Yalnız
ona ait olan üslûp taklit edilemez olarak kalacak-
tır. Ne var ki söyledikleri, bunaldığımız her anda
hıncımızı bileylemede bize cesaret verecek. Dat-
ça'nın en yüksek tepesinde yatan öfke, öfkemizi
yönlendirecek.
Bir şiiri, "Sizin de içiniz rahat olsun, ey arkada
kalanlar..." diye biter.
Nastl rahat olabiliriz ki Baba?
Gittiğin daha haftasını doldurmadı. "Sanayidur-
du, işsizlikbüyüdü" diyeyazıyor gazeteler; "Tah-
kime alkışlı kabul" diye yazıyor. Hapishanelerde
<
7Wc;rsuçı/"ndan yatanlar var; ama onlara katresi
bile düşmeden "Hırsızlara, dolandıncılara ve çe-
telere af ge//yor"diye yazıyor gazeteler, "Çalan
müteahhide af ge//yor"diye yazıyor. Düşünebiliyor
musun: Bir deprem oldu üç gün önce; doğanın
gadrinden çok, ihmalin, imarda çalıp çırpmanın,
kuraldışılığın yol açtığı binlerce ölü, onbinlerce ya-
ralının acısıyla iki büklümüz.
Nasıl dilimizi sivriltmez oluruz? *
Sen olsan, küfretmez miydin Can Baba?
Dünya basını, Türldye'nin
6
çaresîzlîği'ııi anlaüyorHaber Merkezi - Marmara Bölgesi'ndeki
deprem facıasına geniş yer vermeye devam e-
den dünya basını. afet bolgesındeki ınsanlann
"çaresizliğine'' dıkkat çektiler. Türkıye'nin
deprem bölgesınde olmasına ragmen felakete
hazırlıksız yakalandığını kaydeden gazeteler,
depremden ülke ekonomisinin de büyük dere-
cede etkılendığinı belırttıler
The Daily Telegraph gazetesi. hasann bo-
yutlannın bu düzeye varmış olmasından kay-
naklanan büyük bir öfkenin yaşandığını ve bu
öfkenin gazete sayfalanna, depremde yerle bir
olan bınalann yapımını gerçekleştıren müteah-
hitlere yönelik "katiDer" gibı manşetlerle yan-
sıdığına dikkatı çekti. Gazetenin ünlü yorum-
culanndan Prof. Norman Stone tarafından ka-
lemealınanbiryorumda.
u
Llus,enhassasanuv
da felakete uğradı" denılirken. Türkıye'nin
son yıllarda ortaya koyduğu büyük ekonomik
büyümeyle üçüncü dünyayı terk etmeye hazır-
landığı anda deprem felaketı geçirdiği behrtıl-
di. Türkiye'nin dınamık bir ekonomiye sahip
olduğuna işaret edilen yorumda, uzun süredir
Avrupa'nın ana tekstil üreticisi durumunda
olan Türkiye'nin. yakın zamanda uçak ve ilaç
sanayılerinde de başa güreşmeye başladığı kay-
dedıldı. Yorumun sahibi Stone, Türkiye'nin,
bu felaketin de üstesinden geleceğine olan
inancını vıırgularken, Avrupa'ya da destek çağ-
nsında bulundu.
The Independent gazetesinde. Justin Hugg-
ler ımzalı yazıda da, Türkiye'nin üçüncü dün-
ya ülkesi olmaktan çıkmaya hazırlandığı bir
sırada deprem felaketiyle sarsıldıgına işaret et-
tı. Gazetenin bir diğer yazan Robert Fisk ise
depremın meydana geldiği bölgenin özelliğı-
ne dikkatı çekerken, daha Osmanlı dönemın-
de bu illerde betonarme yenne tahta binalarya-
pılması yolunda halkın uyanldığını. ancak son
yıllarda kimsenin bu uyanyı dikkate almadı-
ğını bildirdi.
The Guardian gazetesi, "Kadere karşıgehn-
mez" başlıklı yorumunda da. daha çok, depre-
min meydana geldiği bölgenin miman yapısı-
na işaret etti ve "Böyle evlerde yaşayaniann
fazla şanstan yoktu" diyeyazdı.
Belçıka'nm "La Libre BeJgkjue" gazetesi,
ilk üç sayfasının tamamını Türkıye'deki dep-
rem felaketine ayınrken. "Türkiyecehennem-
de yaşıyor'' başlığını kullandı.
Le Soir gazetesi, "Yardnn ayak sürûyor"
manşetiyle verdiği haberlerde. binlerce insa-
nın hâlâ enkaz altında can cekiştığine dikkat
çekti. Gazete Belçika'dakı Türk toplumunun
yardım kampanyalan için seferber olduğunu
bildirdi.
La Derniere Heure gazetesi, felaketin bi-
lançosunun çok ağır olduğunu, ölü ve yaralı
sayısının sürekli arttığını, tzmit'teki rafineri
yangınının da tehdıtkâr bir şekilde devam et-
tiğini yazdı. Türkiye'deki faciaya geniş yer ve-
ren Kanada bağımsız devlet radyosu CBC'nin
Istanbul'dakı muhabiri, yıkıntı bölgesindeki
halkın "hükümet nerede" diye yakındığmı ve
yerle bir olan bırçok yapınm çevresinde hiç-
bir yardım ekibinin görülmedığinı bildirdi.
SIFIR NOKTASII ORAL ÇALIŞLAR oralcalislar@turk.net
Her akşam eve döndüğümüzde, nerede ya-
tacağımıza bırtürtü karar veremiyoruz. Içeride mi
yatsak, dışanda mı? Çevremizdeki arkadaşlarla
konuşuyoruz, benzer durumdalar. En ihtiyatlı-
lar, hiç eve gırmiyor. Bazılan ise, ne olursa olsun,
bütün bir ömür boyu böyle yaşayamayız deyip,
vurup kafayı evinde uyuyor.
Gazete'de Bılim Teknik'ın yayın yönetmeni Or-
han Bursalı "Asıl büyük deprem oldu. Bundan
sonra daha küçük sarsıntılar olacak. Bu neden-
le dışanda yatmanın bir âlemi yok. Ben ilk gün-
den sonra içerıde yatıyorum " diyerek tavnnı bel-
li ediyor. Bunu yaparken de bilimsel bir dergiyi
yönetmenin kendine güvenli haliyle konuşuyor.
Gelın görün ki, TV kanalları ve fısıltı gazetesi
insanı rahat bırakmıyor. Her kafadan bir ses çı-
kıyor. Iddiaya göre CNN, ilk depremin şiddetin-
de yeni bir deprem daha olacak diye haber ver-
miş. Ne doğrulamak ne yalanlamak mümkün
değil. Bir spiker çıkıyor, bilim adamına soru-
yor:"Efendim ıçerıde mi yatalım, dışanda mı?"
Ölüme Değil Yaşama Yönelmek...
Bilim adamı, bundan böyle daha kuvvetli bir sar-
sıntının yakın zamanda beklenmediğini söylüyor,
ancak yine de ihtiyatlı bir cevap veriyor: "Çok az
da olsa daha kuvvetli bırsarsıntı olabilir. Ben ço-
cuklanmı ve eşimi alıp üniversite kampusunda
yatacağım."
TV başındaki insanları alryor bir düşünce. Dı-
şanda yatmak zor ve zahmetli. Sandalyeleri evi-
mizın yanı başındaki sokağa taşıyoruz. Ne ya-
palım diye düşüncelere dalıyoruz. Sonra, bir kıs-
mımız dışanda, bir kısmımız içerıde, bir kısmımız
uyanık sabahı ediyoruz.
•••
Insanlann yaşadığı büyük acı yanında, nere-
de yatalım tartışması bir bakıma lüks. TV ekran-
lannın karşısında; yakınlannı yıkıntı altında bı-
rakmış, onlara ulaşabilmenın umudu veçaresiz-
liğı ıçindeki insanlanmızla bıriikte her gün her sa-
at, ölümü ve öfkeyi yaşıyoruz. Binlerce insanı-
mızın ölümüne neden olan depremdeki insan
hatası üzerine kafa yoruyoruz.
Genel kanı, asıl suçlunun aç gözlü müteahhit-
ler olduğu yönünde. Çimentodan, demırden ça-
larak yaptıklan çürük binalarla binlerce insanın
ölümüne onlann neden olduğunu düşünüyor ve
öfkemizi onlara yöneltiyoruz. Böyle bir yöneliş
kolaycılık değil mi? Ömeğin devletin bu işteki so-
rumluluğunun daha önemli olduğu bir gerçek
olarak karşımızda durmuyor mu?
Depremle bıriikte bu ülkenin sivil savunma ör-
gütünün tamamen çökertildiği gerçeğiyle yüz yü-
ze geldik. Her an deprem tehlikesiyle yüz yüze
olan bu ülkede, bu devleti yönetenler ne gibi ön-
lemler almışlar? Sivil savunma örgütlerini mi güç-
lendirmişler? Sivil savunma örgütlerini eğitip, hal-
kı harekete geçirecek bir bilınç mı vermişler?
Trilyonlan savunmaya harcayan bu ülkenin,
bir deprem anında müdahale edecek ekiplere
sahip olmamasının günahı müteahhıtlere mı ait?
Silahtan Borsa'ya, Cumhurbaşkanı'nın her gün
uçak dolusu işadamı ve gazeteciyi yanına ala-
rak yaptığı gezilere para bulan, her seçim kam-
panyasında partilere trilyonlar aktaran bu ülke-
nin maliyesini elinde tutanlar, insan yaşamını il-
gilendiren alanlara geldiğinde neden vurdum-
duymaz oluyorlar?
Sorun yalnızca müteahhitler değil. O müteah-
hitler de bu sistemin bir parçası. Devleti dolan-
dırdığı iddiasıyla yargılanan işadamlannı "İşte
benim ailem" diye sunan bu ülkenin Cumhur-
başkanı. Müteahhidi kim denetleyecek? Onlann
sağlam ev yapmasını hangi sistem sağlayacak?
Deprem, bize bu sistemin çürüdüğünü bir kez
daha gözler önüne serdi. Nerede bu ülkede do-
ğal afetlere karşı örgütlenmiş devlet? Nerede
ihale ışlerini rüşvet dışında yapabilecek bir dev-
let örgütlenmesi? Bu kaçıncı deprem? Paralar,
neden insanı ilgilendirecek alanlara yatınlmaz
da, sırf silaha ve ölüme yatırılır?
Şu gerçeğı görelim: Bu devletehâkim olan an-
layış, bize yalnızca ölüm getiriyor. Bize yalnızca
acı getiriyor. Vatan millet sakarya nutuklan ne ka-
nn doyuruyor ne de depremlere karşı bir güven-
lik oluşturuyor.
Bu devletin, banş içinde bizi yaşatacak, sal-
dın yerine sivil savunmamızı güçlendirecek şe-
kilde yeniden yapılanması gerekiyor. Bütün bu
binalan yapan müteahhitleri içeri atsak, bu sis-
temin yenilerini üreteceğinden hiç şüpheniz ol-
masın.
ölümü değil yaşamı sağlayacak olan, hırsızlı-
ğı değil topluma hizmeti esas alacak bir devle-
te ve sisteme ihtiyacımız olduğu bir kez daha
gözler önüne serildi. öfke ve acımızı aynntıya de-
ğil esasa yöneltirsek çözüm üretebiliriz.