19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 20 AĞUSTOS 1999 CUMA OLAYLAR VE GORUŞLER 'Küreselleşme' ve Yerellik Prof. Dr. İ. Reşat ÖZKAN Ç ağımızın ozellıkle son yıl- lanna damgasını vurmuş bır sozcuk var "Global- leşme" (Globalısm) Bu sozcuk dılımıze "kuresel- leşme'olarak yansımış As- lında yabancı kokenlı "gtobaT sozcu- ğununtamkarşılığıbudeğıl Sozcuk Ba- tı dıllennde genel olarak sınırsız, sını- n olmayan, yerel özellığı bulunmayan \ e yerellıkten etkılenmeyen anlamında kullanılıyor Bu sozcuğun en çok kul- lanıldığı yerler oncelen matematıksel ve fızıksel kuramlar ve kurallann bır sınırlama altında olamasımn ıstendığı durumlardı Kuramsal yetmezlık ya da uygulamada karşılaşılan olanaksızlık- lann olumsuzluklannı yok saymaya ola- nakverenbırdeyım, bır kılıftır Çunku yaşadığımız evrenın -en azından dun- yanın- tum fızık kuralları doğrusal ol- mayan (lıneer olmayan) bır yapı>a ve ozellıklere sahıptır Gorulmektedırkı bu sozcuk, fen bılımlerı alanında bıle uy- durma bır sozcuktur gerçekhğı yoktur Sozcuk daha sonralan toplumsal alan- larda da uygulanma> a başlandı !lk kul- lanılış bıçımı ıle daha çok "uluslarara- sı ortak kullanım alanlan" ve "ulusla- rarası bovutta gcverliBk" gıbı masum an- lamlan çagnştıran bu sozcuğun kulla- nım alanlan gıderek önce genışletıldı Emeklı Musteşar daha sonra da bıçım ve ıçenğı değıştı- nlerek çokuluslu şırketlenn (Yazar Ü- han Sdçukbunlara "ÇÜŞ" dıyor) ve bun- lann ardındakı dev letlenn denetımınde olan uluslararası tekelcı sermayenın pe- şınde olduğu "sömürû" ışlev ını tanım- layan bır sozcuk konumuna donuştu Şımdılerde ıse admdan başka hıçbır şe- yı yenı olmayan ve sınırlara, görunur- de, dokunmaksızın dunya sıyasal coğ- rafvasını yenıden oluşturmayı ve bı- çımlendırmeyı amaçlayan "venidürrya duzeni"nın -ben buna Şeniimparator- luk dûzeni" dıyorum- ekonomık alan- dakı duzeneğını (sıstemmı) oluşturu- yor Bu surece yonelık olarak, son yıl- larda, yoğun eleştınler gundeme getı- nlıyor Bunlardan bınsı de geçen ay Bırleşmış Mılletler (BM) Kalkınma Programı (UNDP), tarafindan yayımla- nan "1999 tnsani Getişim Raporu"dur Çarpıcı sayılann yer aldıgı bu rapor, ıçenk olarak, kureselleşmeyı ıncelıyor Varsıl ve yoksul ulkelenn aralannda ekonomık gelışmışlık bakımından ucu- rumlann oluştugunu ortaya açık olarak koy an rapor, dunya banşını tehdıt eden bır durumla karşı karşıya kalındığına vurgu yapıyor Iletışım, bılgısayar ve ulaştırma tek- nolojılennde meydana gelen başdon- durucu teknolojık gelışme, ozellıkle bılgının yayılması ve bılgıye ulaşmak konulannda dunyadakı sunulan altust ettı Çağımızın yükselen değerlen olan "hukuk", "demokrasi'' ve u insan hak- lan" konulannda dunyada bır ortak bı- lınçlenme surecı yaşartdığı bır gerçek ancak bu konularda bazı çok açık ıkı- yuzluluklenn ızlendığıne ve sergılendı- ğıne de kuşku yok Ekonomı alanında kuresel bır surecı dayatmaya kalkan zıhnıyet, sozunu ettığımız yükselen de- ğerlenn temel ılkelennı yerelleştırmek- ten kaçınmıyor Bunlan dunyanın bazı yorelen ve ba- zı uluslan ıçın bır hak olarak goren bu anlayış, otekı uluslar v e ülkeler ıçın ge- reklı gonnuyor Bunun adı "ildyüzJü- luk"tur (hıpokrası) Hatta, bazen daha da ılen gıdıp bu değerlen de somure- rek gızlı emperyal amaçlannın onûnde, bır kalkan olarak kullanmaktan da ge- n kalmıyorlar Turkıye'nın başına yıl- lardan ben bela olan bolucuterorun ar- dında olduklan açıkça ortaya çıkan ve suçustu yakalanan bazı sozum ona uy- gar ulkelenn durumlan bunun açık bır kanıtıdır Kullanılan alan bazen etnısı- te, bazen mezhep farklılıklan ve bazen de ırtıca oluyor Amaç hep aynı, amaç bolmektır Hedefıse ulus dev letıleulu- sal çıkarlan çağdaş değerler, normlar ve olçütlerzemınınde korumayı amaçlayan çağdaş "ulusakılık" anlayışıdır Şımdı kımse kalkıp da bıze "Efendim,diîırya- da ulusal sınırlar kalkıyor. Şimdi arük devletler arası ekonomık ilişkiler söz ko- nusu değil, bunlar şirketker arasmda oluyor.O zaman değerlerle (herhakk ba- ğımsızlık, egemenlik ve ulusal çıkarlan korumava vönelik duyariılık kastedili- yor) değiL olgusal -ne demekse- davra- nalım" sozunü etmesın Bunu kım mı söyluyor9 Guncel konulardan bınsı olan "uluslararası tahkim" ûzenne ozel bır televızyon kanalında yapılan tartışma- ya kaülan sozdeaydınbırbılım adarruO) Evet, kımse bu masalı bıze anlatma- sın' Çunku dunyada korumacılık son bulmadı, aksıne daha da guçlenıyor Ulusal tekellere saldın var ama ÇUŞ'la- nn tekellen dunyadakı venmlı alanla- n ele geçırmeye kararlı gozukuyor "Lluslararası tahkimi" sankı çağdaş bır enstrumanmış gıbı paralannın gu- vencesı olarak gehşmekte olan ûlkele- re dayanmakta olanlar, o gelışmekte olan ulkelenn yatınm alanlan olmaz- sa, paralannın hıçbır ışe yaramayacağı gerçeğını gormezden gelıyor Hukuk- tan soz edılıyor ama örneğın Kıbns'ta bır toplumun ve bağımsız bır devletm, geçerlı uluslararası antlaşmalardan kay- naklanan haklan. Avrupa Bırlığı (AB), G-8 ve BM Güvenlık Konseyı önderlı- ğındekı baskılarla yok edılmeye çalışı- lıyor Evet, dunyadakı hızlı gelışme surû- yor Bu süreç berabennde bır başka sü- recı de koşut olarak ortayaçıkanyor Bu- nun adı ıse "değişim''dır Değışım oy- lesıne guçlu brr olgu kı dışında kalabıl- mek olanağı yok. Gelışmeyı, dunyada- kı oluşumlar ve dunyanın gerçeklen ıle bırlıkte ıyı algılayıp değerlendırmek gerekıyor Bunu beceremeyenler değı- şımın sûreklı bır toplumsal sureç oldu- ğunu anlayamayanlar, y a değışımle hıç- bır ılgısı olmayan bır "başkalaşma" su- recı ıçıne gırerek sahıp olduklannın el- lennden gıtmesı tehlıkesı ıle karşı kar- şıya kalacaklar ya da genlerde kalıp korelecek ve kohneleşeceklerdır Tur- kıye Cumhurıyetı, laık ulus devlet ve bu dev letın bağımsızlığı ve egemenhğı ko- nulanndakı Tûrk devnmını gerçekleş- tırmeyı başarmıştır "Adaletvehukuk" ıle "insan haklan ve demokrasr konu- lannda bazı eksıklıklenmızın olduğu bır gerçek ama bu ulus, bu eksıkhkle- nn bır an önce gıdenlmesı yolundakı ıs- tem ve kararlılığını çok açık olarak or- taya koyuyor Bunugerçekleştırmekde sıyasılere duşü>or Gelın bunlara şata- fatlı ama gerçekdışı "kureseUeşme'' gı- bı söylemlerle yenı zaaflar eklemeye- lım Sıyasal anlamda "ulusal" (kuram- sal anlamda "yerd") çıkarlannı gerek- nğı gıbı korumayanlar "küresdeşme'Mın sonuçlanndan çok olumsuzca etkılen- mek nskı ıle karşı karşıyadır ve bunun bedelı de oyle kolay kolay ödenebıle- cek bır bedele benzemıyor ARADABİR GÜLTEKİN ERDAL Resım ögretmem, Sanat ve Doğa Bırçoğumuz ıçın 5 Hazıran pek bır şey ıfade et- mez Ama çevrecıler Dunya Çevre Gunu olduğunu bılırler 5 Hazıran, yalnız çevrecıler ıçın değil, tum ın- sanlıkadınaonemlı bırgundur Ulkemızadına, 5 Ha- zıran'ın onemını bılmek gurur vencı olmalı Zira ılk ve orta derecelı okullann onemlı gun ve haftalar programı gereğınce, tum okullarda bugun ve haf- tası boyunca, oğrencılere çevrecılık, doğa ve hay- vaniar başta olmak uzere canlılar hakkında bılgıler verılır Yalnız bununla mı kalır^ Hayır Okulun en gorunur panosuna, bu onemlı gun ıle ılgılı afışler, sloganlar ve oğrencılenn yazdık- ları kompozısyonlar, şıırler de asılır Benım çalıştı- ğım okulda da aynı ozen gostenlmış Guzel gorsel bır pano hazırlanmış Bellı kı asılan afişlerve slogan- lar Turkıye Çevre Koruma Derneğı'nden gondenl- mış Panoya asılan sloganlardan bın dıkkatımı çektı "Sanat yanılabılır ama doğa hıç yanılmaz " Orhan Hançertıoğlu, Turk dılı sozluğunde, ya- nılmak sozcuğunu ıkı anlamda kullanıyor "1- Tanı- mayarak, rutelığını ıyı anlamayarak, aldanmak, 2- sonucunu duşunmeden ya da bılmeden uygunsuz bır davranışta bulunmak " ismail Tunalı'nın deyışı ıle sanat yaprtı, "bır estettk ob]e olarak yonımlan- mış bır varlığı ıfade eder" Bu da kuşkusuz bılgı demektır Yine de sanat hak- kında pek fazla bır şey bılmeden uğraşanların, sa- nat adına nasıl bır uygunsuzluk yapabıleceklennı de duşunmeden edemıyorum Buradan sanatın gu- vensız ve tehlıkelı olduğu yorumu yapılıyorsa, ulke- mızdekı sanat ve sanat egıtımının nerelerde oldu- ğunu daha kolay anlayabılır, pedagojık açıdan lıselerdekı zarartannı tahmın edebılınz sanınm Umıt edıyorum kı burdakı "yanı- labılır" ıbaresı, sanatın değışkenlığıneyorumlansın Sanattakı değışımlenn, sanat akımlannın on hazır- lıklan olduğunu, her değışıklığın donemıne gore ku- bızm, futurızm, dadaızm, surrealızm gıbı adlar aldı- ğını -en azından konu ıle ıkjılı kışılenn- bılmesı ge- rekır Açık deyımle tum okullarımızda etkınlıklere neden olan boylesı onemlı gunlenn, tanıtımlannda kullanılacak afış ve sloganlan hazırlayacaklann, sa- natın ne olduğunu daha da onemlısı ne olmadığını bılen kışıler olması gerekır Incı San, Sanat Eğıtımı Kuramlan" adlı kıtabın- da sanatı soyle tanımlıyor Genış bır tanımla sanat bılımı, ınsanın estetık etkınlığının sanat eğıtımı ozel formlannı, yenı sanatı ve sanatın temelınde yatan nes- nel duzenlılıklen ırdeleyen, ortaya koyan ve sanatın gelışımıne de etkınce yardım eden bırtoplumsal bı- lım duzencesı (dısıplın)dır Bununla bırlıkte Polyk- let Vıtruv, Dıderot Geothe Plato Hegel gıbı bır- çok fılozof, yazar ve sanat tarıhçı de sanatı bılım ola- rak tanf edenlerdendır Ayla Ersoy ıse "Sanat Kav- ramlanna Gınş" adlı kıtabında sanat ve bılım ılışkı- sı ıçın şoyle yazıyor "aslında sanat, bılımın ortaya koyduğu somut gerçeklerden ve olanaklardan ya- rarlanır Sanatçı, kendı gelışımı ıçınde gereklı her şeyı bılımden alır fakat bunu farkında olmadan ya- par Bılımsel araştırmalann ve gelışımlenn heradı- mını sanat ızler, sanatçı butun bunlan yaparken bılımı aklına bıle getırmez Çunku bılım adına de- ğil, sanat adına hareket etmektedır" Burada esas olan sanatın ve bılımın aynı gerçek- len yansıtmaya çalışmasıdır Fark ıse yansıtmanın kendılenne ozgu olmasındayatıyor Sanat bunu du- yularla (hıslerle) yaparken, bılım deneylere, gozlem- lere ve antmetık venlere dayandınyor Başka bır de- yışle, bılım, maddı dunya ılışkılennı daha ıyı anlama- ya çalışıren sanatın ılışkılerı bu dunya ıle ılgılı değıl- dır Sanat, duşsel dunyanın yaratıcılığını ustlenmış estetık kaygılarla gorselleştırmıştır Anlatılmak ıste- nen sanatın değışmez hıçbır yasasının olamayaca- ğıdır Zıra sanatta çoğu zaman eleştınye bıle yer yoktur Turk Dıl Kurumu'nun "Turkçe Sozluğunde" kaza ıçın, can veya mal kaybına veya zaranna neden olan kotu olay tanımı getırılıyor Doğanın bız canlılar ıçın kotu olaylannın olmadığını soyleyemeyız Aşın ya- ğışları, sellen ve zamanından once açan çıçeklenn nedenlennı yıne bız ınsanlara bağlasak bıle, deprem- ler lav puskurten dağlar vs kıme ya da neye bağ- lanabılır kı' Buna gerçekten kaza mı yoksa yanıl- ma mı denır o bıle açık değıldır Kusursuz bır duze- ne sahıp olan doğanın, bu tur kazalanna çoğumuz kader dıyoruz da, neden kadenmız olduğunu soy- leyemıyoruz Öte yandan doğanın sanata, sanatın da ınsanlığa ogretecek bırçok gızemı olduğunu du- şunuyorum Zaten sanat ve sanat eğıtımı derslen, yıllarca branşı dışındakı oğretmenlerle geçıştırılme- sınden buyuk yaralar aldı Bugun hâlâ bu yaralar ne- denlyle bırçok yonetıcı, ana-babalar oğrencıler ve hatta eğıtımcıler bu dersler ıçın "eften puften" ta- bırını kullanabılıyor 2000'lı şu gunlerde, çok onem- lı bır kurumun, onemlı bır gunde seçtığı sloganın, sanatı korkulması gerekılen gıbı gostenmesı, sana- ta karşı tepkı yaratabılır RTÜK'ün Özerkliği... Cengiz ÖZDİKER T urkıye Cumhunyetı Anayasası' nda basın ve yayınla ılgılı hukumler "Basuı hurdur, sansur edikmez_." söylemıyle başlamakta olup, aynı maddenın 3 tıkrasında "Devlet, basın \e haber alma hürriyetleri- nisagla>acaktedbiıierialır"denıln>ektedır 1990 yılından bu yana radyo ve televızyon alanında yaşanan karmaşa sonrasında TC Anayasası'nın 133 maddesınde yapılan 8 Temmuz 1993 tanh- lı değışıklıkJe u Radyo ve tetevizvon istasyonlan kurmak ve işletmek, kanunla duzenlenecek şart- larçerçevesinde serbesttir'* hukmu getınlmış ve 3984 sayılı kanunla "duzenleme ^örevi" Radyo ve Televızyon Ost Kurulu'na (RTUK) venlmış- tır Ülkemızın yenı yayın alanı ıle ıdan yapımız- la "özerk ve tarafeız" bır kamu kuruluşu olan RTUK., Turk pozıtıf hukukuna yenı hukuksal dû- zenlemeler getırmış, böylece kapsamh yayın alanının duzenlenmesı, denetımı. uygulanacak yaptınmlar, Ust Kurul'un gorev ve yetkı alanı ıçıne gırmıştır Kamu tûzelkışılığıne sahıp olan RTUK. "ozerkJiğini" TC Anayasası'ndan al- maktadır Basın Kanunu'nda (15 Temmuz 1950 tanh ve 5680 sayılı) Umumı Hûkümlerbaşlığı altında ba- sının tanımı, "Basın serbesttir. Basümışeseıier- le bunlann neşri. bu kanunda >azılı hukumlere tabıdır (Md. 1). Bu kanun hukumlenne gore ba- sılmış eserlerden maksat, neşredılmek uzere ba- sım aletleriyle basılan veva saır her turlu vasıta- larla çoğalülan yaalar ve resimler gibi eserler- dir" dıye yapılmıştır Basın Kanunu, çıktığı 1950'lıyıllarda televız- yon yayıncıhğı olmadığından yasalar veya yo- netmelıkler mevzuat ağırhklı olarak yazılı ba- sın üzenne kurulmuş olduğu halde, "Basdmış eserlerin herkesin gorebileceği veya girebileceği yerterde gosterilmesi veya asüması vtya dağrtıl- ması veya dinletilmesı veya satdması veya satışa ara 'neşır' sayıhr" (Md 3) söylemıyle gunumüz vayıncıhğınıdakapsamaktadır Bugûn "basm" tenmının yenne "medya" tenmı yoğunlukla kullanılmakta olup, etkınlık sırası açısından te- levızyonlar onde gelmekte. daha sonra gazete ve dergıler ıle radyolar sayılmaktadır, RTUK'un kurulduğu 3984 sayılı Radyo ve Televızyonlann Kuruluş ve Yayınlan Hakkında Kanun'un amacı. (md 1) "Radyo ve tetevizvon yayınlannn duzenlenmesineve Radyo veTeteviz- yon Ust Kurulu'nun kuruluş, görev, yetki ve so- rumluluklanna ilişkin esas ve usulleri belirle- mek'' olarak hukme bağlanmış v e kanunun kap- samı (md 22) "her tıirlü teknik, usul ve araç- larla ve her ne ısım altında olursa olsun elektro- mameük dalga ve diğer \oUaria yurtiçıne ve dı- şına v apıian radyo ve tetevizvon yayınlan ile flgi- ü hususlan kapsar" bıçımınde duzenlenmıştır Radyo ve televızyon yayıncıhğı açısından "düzenleme" ve "denetfeme" gorevlennı RTUK'e veren yasa koyucu (TBMM), başlıca "ya>iıı B- keteri"nı, (Md 4) radyo ve televızyon yayınla- nnın kamu hızmetı anlayışı ıçensınde, (a) Tûr- kıye Cumhunyetrnm varlık ve bağımsızlığına, devletın ulkesı ve mılletıyle bolunmez butûnlü- ğune, (b) Toplumun mıllı ve manevı değerlen- ne, (c) Anayasanın Genel Esaslar kısmında yer alan ılkelere, demokratık kurullara ve kışı hak- lanna, (d) Genel ahlak. toplum huzuru ve Tûrk aıle yapısına, (e) Anlatım özgurlüğune, ıletışım ve yayında çoğulculuk esasma, (f) Insanlann ırk, cınsıyet, sosyal sınıf veya dını ınançlan do- layısıyla hıçbırşekılde kınanmaması ılkesıne, (g) Toplumu şıddet, terör ve etnık aynmcıhğa sev- keden ve toplumda neftet duygulan oluşturacak yayınlara ımkân venlmemesı ılkesıne aykın ol- mamak gıbı belırlerken yayınlann belırlen- mış obur yasa hükumlenne uygun olarak yapıl- ması da açıkça tanımlanmıştır Radyo ve televızyon faalıyetlennı dûzenle- mek amacıyla özerk ve tarafsız bır kamu tuzel- kışılığı nıtehğınde kunılan (Md 5) Radyo ve Te- levızyon Ust Kurulu'nun görev ve yetkılen de- ğerlendınldığınde, RTÜK un Turk hukuk sıste- mı ıçensınde basının (medyanın) duzenlenme- sı yonünden özel bır konumu olduğu gorulmek- tedır (Md 8) Bu düzenlemenın hukuksal çer- çeve dışında bağımsız bir otoritetarafindan ger- çekleştınlmesı, ışlevsel duzenleme yanında ta- raflann haklanmn korunması açısından da onem taşımaktadır RTUK uyelennın "atama" yoluyla değil, ya- sama organının 550 uyesı tarafindan "seçflme- si" kuruluş amacı ve ışlevlenn yenne getınlme- sı yanında özerklık ve tarafsızhğı korumak ba- kımından da çok onemlıdır Seçımle kazanılan bu kamusal gorevlendırme, 'RTÜK uyefigfne ozel yetkı ve sorumluluklar yüklemektedır 3984 sayılı kanunla RTUK'ûn görev alanı öbûr kamu kuruluşlanndan farklı bır yaklaşım- la düzenlenmış olup, genel anlamda gorev ala- nına gıren başlıca konular gorsel ve ışıtsel ya- yıncılıkla ılgılı duzenleme (araştırma, ıncele- me, yonlendırme) ve denenmlen (ıdan, malı, tek- nık) kapsamaktadır Kapsamın genışlığı 65 mıl- yon vatandaş ve evlerde (konutlarda) bulunan 25 mılyonu aşkın televızyon ve radyo cıhazıyla su- nulan yayın ve yayınlann etkısı boyutundadır Kurulduğu 12 Mayıs 1994'tenbu yana duzen- leme ve denetım etkınlıklennı sürduren RTÜK de, bır yandan teşkılatlanma faalıyetlen yüru- tulürken ote yandan hukuksal duzenlemelere ılışkın son derece yoğun çahşmalar yapılmış, çı- kartılan yönetmelıklerle yasanın ve yasal arayış- lann gerekürdığı ılk duzenlemelertamamlanmış- tır_ OzerkKk, kamu tûzelkışısının "işlevi' 1 ıle bağ- lantılı olarak pek çok bıçımde tezahür edebılır RTUK'ün anayasal ışlevlennın başında "kamu yaran"nın gozetılmesı ve korunması gelmekte- dır Bu durumda, radyo ve televızyon yayıncılı- ğının duzenlenmesı ve yayıncı kuruluşlann de- netlenmesınde u kamu yaran"nın gozetılmesı ve korunması özerklığın ıçenğını belırlemekte, kapsam ve sınırlannı göstennektedır RTÜK'ün anayasamızdan kaynaklanan ışle- vını yenne getırebılmesı, ancak tam bır idari ve mali serbestBğe ve iştevine uvgun bir örgunleş- meye sahıp olması durumundamümkundur Bu- na göre, 3984 sayılı kanunun yayımlandığı ve uygulandığı beş yıllık süre ışığında yayıncıhğı duzenleyen ve denetleyen konumuyla bırlıkte RTÜK'ün "özerkKkdeğerini" taşıyıp taşımadı- ğı tartışılmalıdır Ülkemızde 1990 sonrası özel yayıncıhğin ge- lışımıne koşut (paralel) hukuksal duzenleme arayışlan hûkümetlenn, yayıncılann, akademıs- yenlenn ve vatandaşlann gûndemınde yoğun olarak yer almış, RTUK'un kurulmasından son- ra da doğal olarak uygulamalar sureklı tartışıl- mıştır RTÜK Kamuoyu ve Yayın Araştırmalan Da- ıresı Başkanhğı'nca yapılan "imaj araşürma- a"nda Üst Kurul'un radyo ve televızyon kanal- lan ve yayınlan hakkında yaptığı değerlendır- meler ıle verdığı "uyan" ve "geçici bir sure ik durdunna" kararlanna yonelık vatandaşlann görüşlenne başvurulmuştur Araştırma sonuç- lanna göre RTUK yaptınmlanyla (müeyyıdele- nyle) ılgılı olarak 7 385 örneklemde 5 288^kı- şı, kanlanlann yüzde72'siohımlu,2 097 kışı, yüz- de 28'ı ıseolumsuzkanı bıldırmıştır Türiayege- nelınde 7 coğrafi bolgede ve 22 ılde 6 614 kı- şıyle yapılan başka bır araştırmada, müeyyıde- len olumlu karşılayanlann oranı yuzde 74^3 olarak sonuçlanmıştır Vatandaş RTÜK'ü be- nımsemıştır ve bu kurumdan beklentfler ıçen- sındedır Nıtekım RTUK tarafindan kurulan Alo RTUK özel telefon hattını 1 yıllık surede 16 937 vatandaş arayarak 23 779 konuda mesaj ıletmış- tır RTUK, Turk basını ve yayıncıhğı bakımından onemlı bır gereksınım olup, gorsel ve ışıtsel ya- yıncılığın yapıldığı tum demokratık ülkelerde RTUK benzen kunıluşlar (bağımsız otonteler) yer almakta ve bu ulkelenn hemen tûmûnde ya- yındurdurmacezalanbulunmaktadır Vazgeçıl- mez olan, bır tur bağımsız otonte nıtehgındekı bu kuruluşlann ışlev len, ıdan-malı özerklıgı ve etkınlığıdır Özerklik, RTÜK'ün ışlevımn kaynağından gelen kamu yaran, hak ve sorumluluklar çerçe- vesınde kaynağı güçlendırmek ya da ıyıleşnrmek- te anlam kazanacaktır Örneğın, hıç kımse ya da kurum RTÜK'ten kanun ve yonetmelıklennde yer alan çerçevenın dışına çıkılmasmı ısteme hakkına sahıp değıldır Turk kamuoyunda "ka- patma" ya da "ekran karartma" adıyla tanınan ışlemlere gelınce, ülkemızde bu açıdan yaşanan sorun, RTÜK'ten çok, radyo ve televızyon ya- yınlannm nıtelık ve nıcelığınde, daha onemlısı de bazı uygulamacılann kural tanımazlığında, başka bır ıfadeyle özdenetim yoksunluğunda aranmalıdır RTUK'ûn sureklı olarak kamuoyunun gunde- mıne getınlmesı ve dayanaksız eleştınlere ko- nu edılmesının hakJılığı tartışmalıdır Son gun- lerde hükumet duzeyınde sürdurulen yapısal de- ğışım arayışlan, demokrasının ozûne, hukukun üstunlugune, devletın devamlılığına ve kurum- sal özerklığe zarar vermeyecek bır bıçımde de- ğerlendınlmelıdır Öte yandan gerekçesıne olur- sa olsun TBMM Plan ve Bütçe Komısyonu Ge- nel Kurulu'nda kabul edılen ve RTÜK butçesın- den başka bır fona yapılan onemlı mıktardakı kay- nak aktanmı tartışmalı bır gelışme olup, anaya- sal bır düzenlemeden hareketle kuruluş amacı, ışlevı ve yapısı yönunden onemlı bır konumu olan RTÜK'ün özerklığıne malı açıdan onemlı bırdar- be vurmaktadır Özerklık, malı açıdan gûçlüluk ve tam bır ba- gımsızlık gerektınr Özerklığın malı yönü değer- lendınlırken parasal dönuşümun özerklığın kay- nağma yönelmesını sağlamak, yayıncıhğin du- zenlenmesı bakımından çok onemlıdır Zıra, ül- kemızde yayıncıhğin gelışımı, özdenetımm ve "kamu yaran"nın egemen olduğu, sektorün doğrudan ve dolaylı yollardan sağladığı parasal kaynaklann akılcı (rasyonel) kullanımı yanın- da daha çok araştırma ve egıtıme yönelınmesı ıle yuksek teknolojının kullanılmasından ve ulu- sal değerlerle, vatandaş memnunıyetını "odak noktası" almaktan geçmektedu- Ulusal Güvenlık ve Stratejık Araştırmalar Derneğı Başkanı / RTÜK Kamuoyu ve Yayın Araştırmalan Daıresı Başkanı ÎLAN T.C. İZMİR 1. tŞ MAHKEMESİ'NDEN Sayı 1997'612 Davacı Uluır Kuy Gıda Inş San vekılı tarafindan davahlar SSK ve dahılı davalılar aleyhlenne açılan tespıtın ıptalı davasında Çukur Mahallesı 192 Sok No 12 Gurçeşme Izmır adresınde Mevlüt Ince ıle 3997 Sok No 6 Cennetçeşme- Izmır adresınde Murat Tath'ya duruşma gunu tebhğ edılememış, za- bıtaca yapılan tahkıkata rağmen ıkamet adresı tes- pıt edılememış oldugundan duruşma gununün ken- dılenne ılanen teblığıne karar venldığınden, Adı geçenlenn davalı olarak 22 9 1999 gunu saat 9 15'de İzmır 1 Iş Mahkemesı'nde hazır bulunma- sı veya bır kanunı vekıl göndermesı aksı takdırde davanın yokluğunda devam edıp karar venleceğı hususlan davetıye yenne kaım olmak ûzere ılanen teblığolunur 4 6 1999 Basın 39771 İLAN T.C. BURDUR SULH HUKUK HÂKİMLİĞİ'NDEN 1997/746 Davacı Kezıban Evcıl vekılı Av Sım Çoksak tarafindan davalı Halıl Tanm aleyhıne açılan ızaleı şuyu davası 23 6 1999 tanh, 1997/746 esas, 1999/426 sayılı kararla, Bur- dur Merkez Bağlar Mahallesı Hacı Hüseyın köprüsü Dorumdede mevkıınde kaın tapu- nun cılt 17, sahıfe 1648, pafta 80, ada 108, parsel 20 numarasında 89 hısse ıtıbanyla 56 hıssesı Salıh oglu Halıl Tanm, 33 hıssesı Mehmet kızı Kezıban Evcıl adlanna İcayıtlı 575 m2 mıktanndakı taşınmazın açık arttırma ıle ve umumı müzayede ıle satışına ka- rar venlmıştır Tapu mal ıkı ve davalı Halıl Tanm mırasçılan, Salıh ve Sıdıka kızı 1311 doğumlu Ha- üce, Hasan ıle Havva kızı 1928 d.lu Haüce Erdem, Hasan ıle Havva kızı 1934 d lu Du- du Özdemır, Hasan ıle Havva kızı 1937 d lu Fatma Ekıncı, 1943 d lu Kezıban Oral, 1340 d lu Ayşe Yıldınm. 1933 doğumlu Suleyman özdemır 1963 d lu Yalçın Kaya, 1926 d lu Şenfe Özdemır, 1945 d lu Alı Özdemır, 1948 d lu Müşerref Kökçû, Huseyın ve Şenfe kızı 1951 d lu Hatıce Turel, 1957 d lu Fatma Turel, 1955 d lu Ahmet Özde- mır, 1958 d lu tbrahım Özdemır, 1964 d lu Tombak Gumüşay ın adreslen bılınmedığın- den ve tüm araştırmalara rağmen tespıt edılemedığınden, venlen satış karanna karşı ılan tanhınden ıtıbaren HUMK'de behmlen yazılı süre ıçensınde temyız ıtırazlannı bız- zat yazılı olarak veya tutacağı bır avukat vasıtası ıle yaptırması gerekçelı karar yenne kaım olmak üzere ılanen tebhğ olunur Basın 39620 PENCERE 17Ağustos'tan0nce ve Sonra... Depremde yıkıntılann altında kalan ınsanlanmı- zı kurtaracak orgutlenme devletımızde yokmuş1 Eksık olmasınlar çeşıtlı ulkeleryardım ekıplennı yol- ladılar Dostlaria konuşuyorduk. Içımızden bın dedı kı - Bızımkılerşaşkın, şımdı bunlan kım karşılaya- cak, nereye yollayacak? Soylenen çıktı. Ertesı gun yayımlanan gazetelenn yazdıklanna gore, dışardan gelen kurtarma ekıplenyle pek ıl- gılenen olmamış, saatlerce bekletılmışler Yine gazetelenn yazdıklanna gore, enkaz altın- da kurtanlmayı bekleyen 10 000 kışı varmış Na- sıl hesapladılar, bılemem, ama, 10 000 olmasın da 1 000 olsun1 Hepımızın enkaz altında kurtanl- mayı bekleyenler ve yakınlarıyla bırlıkte soluk alıp vermesınden doğal ne olabılır^ Ancak toplumda egemen olan ne?. Şaşkınlık Keşmekeş. Kararsızlık.. Ne yaptığımızı bılmıyoruz Devlet şaşkın' • Doğaldır.. ' ' Her ışyerınde, fabnkada, kışlada, gökdelende, otelde, okulda, vb kurumlarda yangına karşı on- lemler alınır, yonetmelık duzenlenır, belıriı aralık- larla alarm venlır, herkes tehlıkeye karşı onceden uyanlır ve hazırtanır Daha onceden hazırlıklı olmayan kurumda yan- gın çıktı mı, ne olur? Kargaşa Keşmekeş Deprem kuşağında yaşayan, ama, depreme karşı hazırlıklı olmayan ulkede ve devlette 17 Ağus- tos'tan ben yaşananlara şaşmak gereksız Japon ne demış - Sızdekı doğa olayı değil. - Pekı, nedır^. - İnsan olayı' Devlet buyuklenmız daha olayı algılayamadılar, kavrayamadılar • Türkıye bır savaşa gırseydı, uç beş yıl etkılı bır duşmanla çattşma surseydı, ne olurdu? Fuze saldınlan ortalığı yıkıp yakardı, en buyuk yapılar yerle bır olurdu, ınsanlar olurdu, sanayı merkezlerı bombalanırdı ekonomık yıkım başlar- dı, duşman guçluyse ağır tahrıbat olurdu Bır savaştan çıkmış gıbıyız Oysa Turkıye ekonomık knz ıçındeydı ve IMF'nın en ağır koşullannı da harfi harfine uygulayıp bu- nalımdan kurtulmak ıstıyordu Yaşadığımız depremın boyutlannı ve sonuçla- nnı şımdıden hesap etmek çok guç, ama, depre- mın ekonomıde ve polıtıkada, belkı de rejımdefa- turası ağır olacak • Ulkeyı yonetır gıbı gorunenler, ama umutlarmı tumuyle dışarıya bağlamış olanlar ne duşunüyor- lar'' Yaşadığımız ağır gerçeğın bılıncıne enşırter- se, halkı uyarmak olanağına da kavuşurtar Turkıye'de hıçbır şey 17 Ağustos'tan oncekı gıbı olamayacak İLHAN SELÇUK KİTAPLARI ENELHAKK'IN HAKKI 2. BASI 2 500 000 TL İSKELE SANCAK 2. BASI 900 000 TL DUVARIN ÜSTÜNDEKİ TİLKİ 3. BASI 1 100 000 JAPON GÜLÜ 7. BASI 1100 000 ZİVERBEY KÖŞKÜ 13. BASI 800 000 TL DÜŞÜNÜYORUM ÖYLEYSE VURUN 24 BASI 900 000 TL GÖRÜLMÜŞTÜR 8 BASI 900 000 TL AĞLAMAK GÜLMEK 10 BASI 900000TL YÜZBAŞI SELAHATTİN'İN ROMANI (İKİ CİLT) 6. BASI 3 000 000 TL Cumhuriyet Kitap Kulubu Cag Pazorlcma A.S. Turkocagı Cad. No:39/'4l (34334) Caöcılog'u İstonbul Tel:5l4 01 96 Faks:5l4 01 95 NEVŞEHİR SULH HUKUK MAHKEMESt'NDEN Davacı Hazme tarafindan açılan mahlulen ıntıkal dava- sıylâ ılgılı olarak Nevşehır Sulh Hukuk Mahkernesı'nın 1998/755 esas, 1999/487 karar sayılı 22 7 1999 tanhlı ka- ran huküm ozetı olan Nevşehır Raşıtbey Mahallesı, Nıg- de Caddesı 41 pafta, 275 ada 17 parselde bulunan 32/768 hısselı Penbe oğlu Hacımehmet adına İcayıtlı bulunan ta- şınmazın Hazıne'ye ıntıkalıne yasa yollan açık olmak uze- re kım olduğu tespıt edılemeyen ve mırasçılan bulunama- yan Penbe oglu Hacımehmet ıle ılgılılenne ılanen tebhğ olunur Basın 39595
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle