23 Aralık 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 19 AĞUSTOS 1999 PERŞEMBE DEPREM Binalann yüzde 60'ı kaçak, yasa ve yönetmeliklere uyanlar azınlıkta Lışaat sektörü 'başıboş 9 • Istanbul başta olmak üzere büyük şehirlerde konut fiyatlan Londra'dakileri geçerken söz konusu konutlann kalitesinden emin olunamıyor. Uzmanlar, bir yapının sağlamlığının anlaşılmasının güç olmadığmı vurgulayarak denetimin meslek odalanna bırakılması gerektiğini ifade ediyorlar. Ekonomi Servisi - Inşaat sektöriindeki başıboşiuk, Türkıye'de yaşanan her sar- sıntının faturasının kat kat ağırlaşması- na neden oluyor. Istanbul başta olmak üzere büyük şehirlerde konut fıyatlan Londra'dakileri geçerken söz konusu ko- nutlann kalitesinden emın olunamıyor. Ülkenın en büyük sektörlen arasında sa- yılan ınşaattaki kârlılık. pek çok firma- yı bu alana çekıyor. Lzmanlar. bır yapı- nın sağlam olup olmadığınm anlaşılma- sının güç olmadığmı v urgulayarak dene- tımm meslek odalanna bırakılması ge- rektığını ıfade edıyorlar. Türkıye tnşaat Müteahhıtleri lşveren Sendıkası (TtM-SE) Başkanı SamiSan. Türkıye'dekı yapılaşmanın yüzde 60'ının kaçak olmasından hareketle sektörde ka- yıtsız çalışanlann sayısının çok yüksek olduğunu kabul ederken firma adı açık- lamanın mümkün olmadığmı ve bu ko- nuda herhangi bır çalışma yapmadıkla- nnı söy ledı Sarı. müteahhıdın malzeme- den çalmasının söz konusu olmadığmı. ancak kalıtesız malzeme kullanılabıldi- ğını söyledı. Garanti belgesınin Türkıye tçın lüks olduğunu belırten San, bunun sektördeki büyük fırmalarca kendı çıkar- lan doğrultusunda gundeme getırildıği- nı, ancak Türkıye'de yapılamayacağını sa\undu Sarı. sıgorta fırmalannın da deprem nskını sıgortalayabılecek güçte olmadığmı kaydettı. Garanti belgesı ve sıgorta zorunlulu- ğunun getınlmesı halınde. orta büyük- lüktekı işletmeler ile daha küçüklenn sektörden eleneceğıni dıle getıren San "O zaman da büyükfirmalaristedikleri fîvatlan de\ reye sokacaklar. Bu bir reka- bet aracı olarak kullamlıyor" dedı. "Demirin inşaat roalzemelerindeki maliyetpayi >üzde 5'tir. Müteahhit bunun yüzde 1-2'sini çalsa ne olur" dıyen San. "Bu tamamen kalitesiz malzeme kullan- mayla ilgin"' dıye konuştu f MMOB inşaat Mühendıslen Odası tstanbul Şubesi Başkanı Cemal Gökçe Depremin korkunç sonuçlannı artüran en önetnli etkenlerin başında yasa ve yönetmeliklere uymadan yapdan binalar geliyor. ıse meslek odalannm denetıme katılma- masınm faturasının ağır olduğunu dile getırerek "Zemin etüdü \e projenin geliş- tirUmesiıün ardından dcnetim belediyele- re kalıyor. Oysa, beiediyelerde çalışanla- nn yetertiliği olması söz konusu değil. Çünkü 1998'de çıkanlan Yeni Deprem Şartnamesi'ne göre eğitim almalan için mezun olduklan ünhersitekrde deprem kürsüsü bile yok" dedi. Gökçe, "Kamu ihalelerinde inşaaü üst- lenecek firmalar, kalitesiz ya da eksik malzeme hesabrt la yüzde 60'lara varan oranda indirimler yapıyor. Kimsenin na- sıl olacak di\e sorduğu vok. Çöken has- taneler bunun göstergesi" dıye konuştu. Destek Reasürans Tekmk Müdürü Ke- mal Kürklü çoğu hasarlann sigorta kap- samı dışında olduğunu ve deprem nede- nıyle oluşan hasann ancak yüzde 10- 15 'inin sıgortalı olduğunu tahmin ettiği- nı söyledi. Adana'da yaşanan depremin ardından sigorta şirketleri ev değerinin yüzde 5'i altında olan hasarlan karşıla- madığı ıçın cıddi bır tepkiyle karşılaşıl- dığını. Hazine'nın bu tepki nedenıyle oranı yüzde 2'ye kadar çektığini belırten Kürklü "Sigorta şirketleri yüzde 2'ye ka- dar olan hasarlan karşılamak için tüke- tidden iki kat prim ödemesi istryorlar. Tfi- keticiler de bu orandan ödenen prim pa- halı okluğu için fazla tercih etmiyorlar. Eğer primler daha düşük olsa hasann da- ha büyük bir oranı karşılanabilirdT dı- yerek görüşlennı dıle getirdı. inşaat Mühendıslen Odası (İMO) An- talya Şube Başkanı Ibrahim Koç, Türki- ye'nin depreme karşı dayanıklı yapı üret- me ile deprem sonrası kurtarma ve yardım organızasyonunda, denetimsızlık ve başı- bozukluk içinde olduğunu bildırdi. Koç, yapı üretim sürecinın sıkı bir denetim al- tına alınması gerektiğini kaydettı. Karabük Demir Çelik Sanayi ve Tica- ret A.Ş. (KARDEMİR) Genel Müdürü Yalçın Amanvermez. "Depremin vaşan- dığı bötgekrde, yurtdışından ithal edilen kalitesiz kütük ve ray lardan yapılan biıu- lar yıkdnuş&r" dedı. Jeofızik Mühendisleri Odası (JFMO), suçlunun deprem değil, bilinçslzlik oldu- ğunu savunarak, deprem anında bilinç- sizliğin yarattığı paniğin ne ölçüde can kaybı ve yaralanmalara neden olduğu- nun görüldüğünü kaydettı. TMMOB İnşaat Mühendıslen Odası (İMO), ilgili bakanlar ve yetkililer ile ye- rel yönetıcileri suçladı. İMO Yönetim Kurulu üyesi Fikri Kaya, 1991 'den bu ya- na yaptıklan uyanlann dıkkate almma- dığını belirterek "Birkaç müteahhit ile birkaç mühendisi suçlamakla ülkemizin deprem sorunu çözüinJenemez" dedı. TMMOB Mimarlar Odası Yönetim Kurulu, depremde en büyük can kaybı- nın "ruhsatiı" yüksek katlı apartmanlar- da gerçekleştığinı belirterek, "yağmaci ünar süreçlerine" son verebilmek için, denetim ve yaptınm eksıkliklerinın bir an önce gıdenlmesini istedi. Mımarlar Oda- sı, tüm ımar ve yapılaşma alamnda "ka- mu ve meslekflkeleriadına denetim üst- lenmeyi" talep ettı. Oda, yerel yönetici- leri "yağmaya rutsak ohnakla". merkezı yönetımleri de ımar aflan ile bunlan meşrulaştırmakla suçladı. Türkiye Odalar ve Borsalar Bırliğı (TOBB) Yönetim Kurulu Başkanı Fuat Miras. Başbakan ve yardımcılanna birer mektup göndererek. depremde yıkılan binalann kanun ve yönetmeliklere uy- gun inşa edılıp edilmediğinin ıncelenme- sini istedi. Miras, yasa ve yönetmelikle- re aykın olarak inşa edilen evleri yapan müteahhitlerin karnelerinuı iptal edilme- sıni ve bu binalara ruhsat veren yetkili- ler hakkında idari ve hukuki işlem baş- latılmasını talep etti. Hükümet müteahhit affindan çark ettiANKARA (Cumhuriyet Bürosu)-Türkıye'nin ya- şadığı deprem afetinde yaşanan büyük can kaybının sorumlusu olarak göstenlen müteahhıtlere af olanağı tanıyan madde, af yasa tasansından çıkartılacak. Hü- kümet ortaklannm üzennde uzlaşma sağladıklan af tasansı ışkence, görevı ıhmal ve suııstımal suçlannın yanı sıra "matzemeden çalan" müteahhitlerin de af- fedilmesıne olanak sağlıyordu. Ancak. yıkılan birçok bınada müteahhitlenn sorumlu tutulması ve toplum- dan gelen yoğun eleştın nedeniyle hükümet. bu mad- dede çark ettı ANAP Grup Başkanvekilı Beyhan As- lan. kusurlu müteahhit affının, tasannın komisyonda görüşülmesı sırasında v ereceklen önergelerle kapsam dışı bırakılacağını söyledı. Başbakan ^ ^ ^ ^ ^ ^ Bülent Ece\it ıse müteahhıtlen doğ- rudan suçlamaktan kaçmdı. Yer yer müteahhit kusurlannın bulunduğunu belırten Ecevıt, hatalı malzeme, eksik malzeme kullanılan binalann dışın- dakı yapılarda da çökmeler olduğu söyledi. Ecev it. Istanbul'a hareketin- den önce gazetecılenn, depremde ha- sar gören binalann müteahhit kusur- lanna ılışkın olduğu yönündeki bir soru üzenne. bu konuda bır aksaklık olduğunun öteden ben bellı olduğu- nu, bazı binalarda gereklı denetimin yapılmadığını söyledi. j ^ ^ — ^ ^ — Ecevit. sözlerinı şöyle sürdürdü: "Örneğin Göl- cük'teki Deniz Kuv\erJeri"nin merkezinde, tabii emi- nim ki silahlı kuvvederimizin titizliği nedeniyle bina- lar çok dikkatii yapümışür. Fakat en büyük hasar da Gölcük'te bu askeri tesislerde. Yani sadece müteahhit hatası değiL müteahhit hatalanmn yer yer olduğu doğ- ru. ama onun dışındada etkenler var. Mesela sapasağ- lam köprüler geçilmez hale geldi. Gökük'ün içûıdeki >ollar da artık taşıt sürütemez halde. Çünkü asfalüar da patlamış durumda. Sorun tek bovutlu bir sorun de- ğil. Elbette birtakım yolsuzluklann vapıküğını biliyo- ruz inşaattarda." irjfarmara Bölgesi'nde etkisini gösteren 7.4 şiddetindeki depremden sonra büyük can kayıplannın artmasıyla müteahhitlere af olanağı sağlayan madde tasandan çıkartılacak. Özellikle deprem sonrası kalitesiz ve yetersiz mal- zeme kullanarak bına yapan müteahhitler hakkında genellikle Türk Ceza Yasası'nın (TCY) "tedbirsizlik nedeniyle ölüme sebebiyet vermek" suçunu düzenle- yen hükmü uyannca soruşturma yürütülerek dava açı- lıyor. Söz konusu madde 4 yıldan 10 yıla kadar ağır hapis cezasını öngörüyor. Hükümet ortaklannın uzlaştıklan tasannın ikinci maddesıyle 12 yıl ya da daha az hürriyet bağlayıcı ce- za alanlar af kapsamına alınmıştı. Tedbirsizlik nede- niyle ölüme sebebiyet vermek de affedilecek suçlar arasında yer alıyordu. Ancak af tasansı 18 Nisan'a kadar işlenen suçlan kapsadığı ıçın Marmara depreminde tedbirsizlik nedeniyle ölüme sebe- biyet vermek suçlarmı işleyen müte- ahhitler olası aftan yararlanamaya- caktı. Adana ve Ceyhan'da 27 Hazıran 1998"de meydana gelen depremin Ceyhan'da yargılanan sanık müteah- hitleri ise af kapsamında yer alıyor- lardı. Ancak, depremde yıkılan bır- çok bınada müteahhit kusuru bulun- ması ve toplumdakı yoğun eleştin nedeniyle hükümet bu maddenin ta- sandan çıkanlmasına karar verdı. ANAP Grup Başkanvekili Bey- han Aslan, müteahhitlere affi sağlayan Türk Ceza Ya- sası'nın 552, 553 ve 554. maddelerinin, Af Yasa Ta- sansı'nda sehven (yanhşlıkla) yer aldığını savundu. Aslan, son deprem felaketınde örneği ortaya çıkan. kusurlu bina yaparak insanlann ölümüne yol açan müteahhitlenn af kapsamı dışma almacağmı söyledi. Aslan. "Kusurlu müteahhide affi, tasannın komisyon- da görüsülmesi sırasında vereceğimizönergelerle kap- sam dışına alacagız" dedi. Beyhan Aslan, daha sonra da verecekleri bir yasa teklıfiyle, dayanıksız bina yapan müteahhitlere ver- ılecek cezalann arttınlmasım ısteyeceklerini belirtti. 30?IRMIK /AYDIN ENGİN aengin@doruk.net.tr. Kapat çeneni; kır şu kalemi; at bilgisayan. Gel tut şu taşın ucundan. Altında bebeğirrr yatıyor. İki kışi olursak kaldırırız belki. Belki yaşıyordur hâlâ. Belki... Belki... Belki... (Yolun sonunun görünmedıği biryokuşta, önündeki bütün arabalan sollayıp gazlayan sürücü, karşıdan çıkıveren kamyonun altma gırdiğınde bu bir kaza mı, yoksa intihar mı, arabada yalnız değilse hatta bir cinayet mi? Peki birinci dereceden deprem bölgesin- de dere yatağına, sel çukuruna, moloz tepe- sine iki karış temel atıp ev yapan, çok katlı apartman dikenin, o sürücüden farkı ne?) Ah sus! Konuşma! Hiç olmazsa bugün, susmayı becer. Köyüm yakılırken neredeydin sen? Mera yasağı konup dağın başında açlığa hüküm kesildığinde de böyle konuşuyor; bilgiç bil- geliğinle akıllar öğretıyor muydun? Atalarımı mezarlarında bırakıp, doğup bü- yüdüğüm topraklardan kopup, iki sırt den- gimle kentlere aktığımda "ucuzişgücü "nden başka neydim ben senın için? Bala üşüşen an örneği niye fabrika çevrelerinde yuvalan- Bir îşe Yaramaz Yazı Daha... dım sanki? Sel yatağıymış, hazine toprağıy- mış, moloz döküm sahasıymış, dibi çürük, eski çöplük alanıymış... Seçecek halim mi vardı? Başımı soktuğum eksik demirii, krt çi- mentolu gecekondu azmanı çok katlı ev, köy- deki yığma kerpiç damdan daha muhkem değil miydi? Bin yıllık, çok bin yıllık barınma kültüriim, bir gecede kentlilik bilinciyle donanabilir miy- di? Hem o arsayı bana satan kentliler değil miydi? (Discovery Uzay Mekiği'nin komutanına "Uzaya fıriatıldığınız andaki ilk düşüncenizi anımsıyor musunuz?" diye sordular. Acı acı güldü. "Tabiı" dedi, "Komuta tablosundaki binlerce hassas aygıta baktım ve aman Al- lahım dedim, bunlan en düşük fiyatı veren fir- malar yaptı". Şu "müteahhitlik sistemi'ni baştan sona ve çok köklü, çok karartı gözden geçirmek için daha kaç bin ölü, kaç bin yıkım gerek?) Vazgeç, kuzum ne olursun vazgeç şimdi sistemtartışmaktan. Buna vaktin olacak, çok vaktin olacak. Yeni ölümlerden kurtulmak, yeni yıkımlar yaşamamak önemli biliyorum. Ama şu yıkığın altında, şimdi, şu anda, hâlâ bebeğim, çocuğum, kocam, karım, anam, babam yatıyor benim ve kör karanlıkta bü- yümüş gözleri ile çaresiz bekliyor. Onlar için yapabileceğin bir şey yok mu? Hiç mi yok? Sahi hiç mi yok? (Bu ülkenin Başbakanı yıkım bölgelerin- den devlete ulaşamıyor, sesini duyuramıyor. TRTkameralanndan medetumuyor. Meyda- nı boş bulunca "devletimiz güçlüdür" kof övüncesine başvuranlar, "Türkiye özellikle telekomünıkasyonda çağ atladı" diye şişi- nenler, kendilerine ve hepimize yalan söyle- mişliklehnin utancını yaşıyohar mı dersiniz?) Muhalifliğin batsın, senin toplumsal eleş- tirinin canı cehenneme! Görmüyor musun? Geceydi. Gecenin yarısını da devirdiydik. Sancılanm tuttu. Gece 03.02 idi. Bebeğim doğdu. İlk çığlık yaşama bir selamdır derier. Benim bebeğimin ilk çığlığı, çöken hastane- nin betonlan arasında ezilenlerin korku ve acı çığlıklarında yankılandı. Ben yaşıyorum. Bebeğim de. Şimdi, bura- da körfezden, rafinerinin oradan ağır birdu- man yükseliyor, zehir soluyoruz ve ben ve be- beğim yıkıntılar arasında, bir kuru şiltenin üs- tünde, koşuşan ve sadece koşuşan çaresiz kalabalığın arasında yapayalnızız. Bebeğim çabuk yaşlanıyor. Bak iki günlük oldu bile. Bi- zim için yapabileceğin bir şey yok mu? Eleş- tiri yapmaktan, "muhalif duruş almaktan" başka yapabileceğin bir şey yok mu? Sahi yok mu? Hiç mi yok? ••• Dipten gelen o kısa, kesik vuruşun ardın- dan, "Geçti ve ben yaşıyorum. Bana bir şey olmadı" sevinci elbette insanidir. Ama izleyen saatlerde seni kasıp kavuran çaresizlik bu sevinci gölgeler, örter, eritir ve yok eder. Hak etmediğin bir utançla çaresiz kalakalır- sın... PERŞEMBE ORHAN BURSALI Bur İstanbul Depremi Değil! Cehalet kadar zarartı başka şeyler de vardır ta- bii. Ama bazen, cehaletten daha zararlı ne olabilir, diye soruyor ınsan. Büyük gazetelerimizden biri- nın İstanbul ekinin dünkü manşetine bakın: "İstanbul dayandı. Uzmanlar 177 bin konut yıkı- lacak, en az 9 bin kişi can verecek diyordu. Ama sadece 38 bina yıkıldı ve 160 ölü var". Bu manşeti atan ve bu sayfalan hazıhayanlar, yanlış ve yalan bilgiyle: 1) Zaten kafası karışık olan, çarpuk çurpuk ev- lerinde oturarak aklı sadece Allahına dua etmeye yeten İstanbul halkının büyük çoğunluğu ile 2) İstanbul bir depremle yıkılmadan önce kılını kıpırdatmamaya yemınli politikacılann ve 3) Onlann yönettiklen, akıl, bılim, bilgi, gelecege yönelik projeler bakımından içi kof ve boş bır dev- letin içini ferahlatıyor sadece. Sevgili meslektaşımız, aklınca, bunca felaket haberieri içinde belki de "iyimser bir haber" verdi- ğini ve gazetecilik yaptığını sanıyor. Zararsız ko- nularda suya tirit iyimser gazeteciliğin bir zaran ol- mayabilir; okurla, al gülüm ver gülüm alışverişi içinde ıdare eder gidersin. Ama vurdumduymazlığı körükleyen, İstanbul için önlem almanın gereksizlığini duyuran bu ya- lan yanlış haberin ve yorumun yaptığı kötülüğü, bin tane iyi haberle bile temizlemen mümkün ol- mayabilir. • • • Bu yalan haberi düzeltmek gerekir: a) Bu bir İstanbul depremi değildir. Merkezi Göl- cük- Izmit- Adapazarı bölgesinde bir yerde olan, Istanbul'dan 100 km uzaklıktaki bir depremdir. b) Bılim insanlanmızın hazırladıkları ve gazete- nin veri olarak kullandığı "İstanbul Depremi Se- naryosu"nda deprem merkezi, Yassıada civarın- dadır. Yassıada, Istanbul'a 10 km uzaklıktadır! c) Kuzey Anadolu boyunca Batrya doğru uza- nan Kuzey Anadolu Fayı'nın ana kolu, Izmit - Göl- cük üzerinden Yalova- Çınarcık'a ve oradan Mar- mara Denizi'ndeki Yassıada'nın altından Trakya'ya uzanıyor. Bugün, Avcılar, Halkalı gibi bölgelerdeki hasann büyüklüğü, çarpık yapılaşmanın yanı sıra, bu bölgelerin, fay hattının ana doğrultusu üzenn- de bulunmasından ileri geliyor. Prof. Mustafa Er- dik, "Fay hattının doğrultusu önemlidir, ömeğin Dogu Anadolu bu depremi hissetmeyebilir, ama çok uzaktaki Halya hissedebilir" demektedir. d) Bugünkü depremin, 32 yıl önceki Adapazan depremi olarak kayrtlara geçen depremin devamı niteliğınde olduğu görülüyor. Bilım adamlanmıza göre, olay aynı fayın üzerinde yaşanıyor. Fay üze- rindeki enerji binkimi, 32 yıl önce Adapazıarı ve çevresini sarsarak, bölgeyi yeniden yerine oturt- muştu. Geçen 32 yıl boyunca fay hattında yeni- den biriken enerji ile bu defa Gölcük merkezli, Adapazan'ndan Yalova'ya kadar uzanan bölgede, toprak ana, yeni düzenlemeler yapmıştır. e) Deprem, aynı fayın üzerinde, doğru yolunda ilerlemektedir. f) Büyük bir olasılıkla yeni kınlma bölgesi, Yalo- va- Trakya doğrultusunda olacaktır ve senaryoya göre Yasstada çevresinın merkez üssü olma olas»- lığı da çok yüksektir. g) Yassıada, Istanbul'a 10 km uzaklıktadır. Yas- sıada merkezli depremi, İstanbul, 3 gün önce ya- şadığı depremin 10 mislı büyüklüğüne yakın yaşa- yacaktır. Yani, Izmit, Adapazan, Gölcük, Yalova'da gör- düğümüz, tüylerimizi ve yüreklerimizı titreten, sey- rettikçe ağlatan manzaralann hepsini bu defa Is- tanbul'da yaşayacağız. Bir bilim insanımızın TVde söylediği gibi "İstan- bul doğaya büyük bir deprem borçludur". İstanbul bu borcu eninde sonunda ödeyecektir. Bu bilımsel öngörüden ve gerçekten kimse kaça- maz. Bılim, depremi şjmdilik önceden kestiremi- yor, ama Kuzey Anadolu fay hattının dinamizmini keşfedebiliyor ve bu fay hattında muhtemel dep- remleri bilebiliyor. (KAF'ı saptayan rahmetli Insan Ketin'e hep gönül borcumuz olacak!) h) Ancak, bilim kafası asla olamayacaklar. ap- tallar, geri zekalılar, cahiller, yaygaracılar, eyyamcı- lar, içinde insan sevgisi taşımayanlar, bu ülkeyi gerçekten sevmeyenler, yeteneksiz ve iktidarsız- lar, tann işi diyerek milleti uyuturuz biçiminde dü- şünenler, tann işi deyip uyuyanlar ile bir de kasrtlı- lar Istanbul'u bekleyen büyük deprem olasılığını görmezden gelebilir ve elini kolunu bağlı tutabilir. g) Ama en tehlikesi ve tehlikelisi, biiimin elini kolunu bağlayanlardır. Biiimin verilerini görmezden gelenlerdir. Bilime kulak vermeyenlerdir. Bilimsel düşünmeyenlerdir. ••• Karar verici konumda olup da, şimdi ve şu an, bilim insanlanmızı çağıracak, onlarla oturup, uzun toplantılar yapacak ve şunlan söylecek adamlar, yöneticiler- insanlar, bu ülkeyi ve insanlan seven politikacılar, bürokratlar vb aranıyor: "Yahu ne diyorsunuz, gelin bir daha anlatın, Şu İstanbul için ne gerekirse onu hep bihikte yapalım. Konutlan deprem karşı nasıl inşa edelim? Nasıl bir denetim mekan'ızması kuralım ki, inşaatçı çalama- sın, ev sahibi ucuza çıksın diye malzemeden ve kaliteden tasarruf edemesin, belediye veya devlet yetkilisi yiyemesin ve üzerine düşen görevi yapa- bilsin... Bunun için hemen hangi yasalan çıkarta- lım? İstanbul'da binalan yeniden gözden geçire- lim, sağlamlaştıralım, yıkılması zorunlu olan binala- n bir plan çerçevesinde yıkalım... Nasıl bir sMI sa- vunma mekan'ızması kuralım ki, bugünkü cehaleti- miz, ayıbımız bir daha ortaya çıkmasın. Deprem olduktan hemen sonra kurtarma ekipleh hazır ve nazır olabilsin; insanımızın yardımına koşabilsin; doğantn verdiği acı ve hüzün, büyük dramlara ve. trajedilere dönüşmeden dayanabilir ve kaldınlabilir ölçülerde tutulabilsin...." ••• Heyyü! Bu insanlar var mı, varsa neredeler ve niye orta- ya çıkmazlar? Niye Meclis'te göstermelik özel toplantılar yapartar.. Niye "Devletimiz büyüktür..." diye içi boş konu- şuriar da, büyüklüğün akılda, bilimde, geleceği planlamada olduğunu görmezler? Heyy! Bize bugünkü depremdeki perişan halimizden utanacak, yüzü kızaracak, özürler dileyecek, artık son kez ders aldığını gösterecek ve kanıtlayacak adam gibi adamlar gerek! Bize politika hayatında ülkeyi depreme karşı hazırtayacak hiç bir etkin eylem yapmadığı için içi kan ağiayarak özürler dileyecek adam gibi politi- kacılar gerek! Heyy! Bunlar var mıdırlar ve varsalar nerede- ler!?
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle