20 Mayıs 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 19 AĞUSTOS 1999 PERŞEMBE 14 KULTUR [email protected] Yeni Türkü grubu, değişen kadrosuyla etnik ve yöresel yelpazesini genişletiyor 'Başarıyı içtenlik yakaladı'• 1997'deaynlanüçeski elemanın yerine gelen isimlerle yaptığı 11. albümüne 'Yeni' adını verdi Yeni Türkü. Albüm 'alışıldığı üzere' Derya Köroğlu'nun ünlü şairlerin dizelerine yazdığı bestelerden oluşuyor. AHSEN ERDOĞAN 1970'li yıllarda 'geleneksel folk müzi- ği ezgflerinin çağdaş anlayışla ve modern teknikkrteyenidendiizenlenmesi'yle ye- ni bir müzik akımı bütün dünyayı sarmış- tı. 1979 yılında iki genç müzisyen, Der- ya Köroglu ve Sdim Atakan bu akımı ge- leneksel Türk halk mûziği ezgilerine ilk kez uygulayarak özgün çalışmalar orta- ya çıkardı. Ünlü şair Yaşar Miraç, Zer- rin Atakan'ın da katıldığı gruba kendi ede- biyat dergısinin adını verdi: 'Yeni Tür- kü: Aradan tam yirmi yıl geçti. Topluluk ardında on albüm, onlarca film, dizi fılm, belgesel ve tiyatro müziği; birçok yurt içi ve yurtdışı konser, ödül bırakarak geldi bugünlere. Cstelik, aynlmalara, dağıl- malara rağmen... Sonçözülmeyi 1997'de yaşayan grup bugün yepyeni kadroyla, yepyeni albümle ve yepyeni çehreyle kar- şıliyor yirminci yaşını. Birkaç gün önce •Yeni' adlı on birinci albümünü piyasa sü- ren topluluğun yeni kadrosunda Derya Köroğlu'nun (gitar ve vokal) yanı sıra Er- kin Hadimoğlu (klavye). Raci Pişmişoğ- lu (bass gıtar), Furkan Bilgi (kemençe), Erdinc Şenol (davul) ve Fatih Ahıskah (ud) yer alıyor. Albümdeki alan on bir şarkı- nın dokuzunun bestesi Köroğju'ya ait. Şar- kılann sözlerinde ise MeteÖzgencfl, Yıl- dınm Tiirker, Sibel Ergülen, Murathan Mungan. Turgay Fişekçi ve Funda Ak- süt'ün imzalan yer alıyor. Nefesli sazlar ustası Yahya Dai'nin de önemli katkılannın bulunduğu albümde mey, tulum, duduk, kanun, perküsyon gibi geleneksel sazlarla müziğindeki yö- resel ve etnik tatlann yelpazesini daha da Grupta Derya Köroğlu, Erkin Hadimoğlu, Raci Pişmişoğiu. Furkan Bilgi, Erdinç Şenol ve Fatih Ahıskah yer alıyor. genişleten grup, unutulmaya yüz tutmuş Çerkezceyi 'VVahayra' adlı birdans par- çasıyla anımsatıyor. Rumelihisarı Konserleri çerçevesinde geçen cumartesi bir konser veren toplu- luk. yeni albümlerinden parçalann yanı sıra, yirmi yıllık geçmışinin müzikli ta- rihini sundu. 'Başka Türlü Bir Şey'den 'Çember'e, 'Yeşilmişik'ten 'Yedikule'ye kadar onlarca şarkı. izleyıcileri hem mü- ziğin büyülü dünyasına götürdü hem de geçmişin anılan arasında gezintiye çı- kardı. Konser öncesinde yirminci yaşını dev bir pasta keserek kutlayan topluluk. bir gün önce aramızdan aynlan Can Yü- cel'i de unutmadı. Yücel'in görüntüleri konser sırasında dev ekrana yansırken 'KaranfiT şarkısı da ona adandı. Yeni Türkü'nün yeni yolunu Derya Köroğlu anlattı bize : -Yirminci yıhm 'Yeni' adh bir albüm- le ve yenilenmiş bir toplulukla kutluyor Yeni Türkü. Topiulukta ve müziğİDde 'ye- ni' olan nedir? KÖROĞLU- Yeni birkaç nokta var as- lında. Bu albümde yerel sazlara çok ge- niş yer verdik. Örneğin ilk kez akustik da- vul kullandık, bu da müziğe 'rock' duy- gusu verdi. Daha önceleri rock motifle- rini kullanırken daha çekimser davranı- yorduk. Örneğin 1985'te Can Yücel'in bir şiirinden bestelediğimiz 'Yaprak Dö- kümü'nde böyle bir tedirginlik yaşamış- tık. Şimdi bu konuda çok daha rahatız. Yeni Türkü, Türk müziği makamlan- nı ve enstrümanlannı çağdaş müziğe uyarlayarak ve Akdenizliliği vurgulaya- rak bugünkü konumuna geldi ama mer- kezde hep lstanbul vardı. Şimdi, yerel çerçeveyi biraz daha genişlettik. Karade- niz'e, Çerkez kültürüne gittik. -Bugün, çok popüler olan etniğe yasla- narak müzik yapan pek çok grup ve yo- rumcu var. Ancak zamanla. ortava çıkan işler birbirinin benzeri olnıaktan öteye geçmemeye başladı. Siz bunu nasıl aşnğj- nıza inanıvorsunuz ? KÖROĞLU- Bence buradaki Idlit söz- cük 'içtenlik.'' İçtenliğinizle, çevrenizden, bastığınız toprakla olan ilişkilerinizden, gerçeklerden yola çıkarak müzik yapıp, bunu insanlara sunabilirseniz o zaman sa- natın gerçek değerlenne ulaşabilirsiniz. Son zamanlarda,'Yaptiğınızmüziknedir' diye sorduğunuz zaman pek çok kişi ge- leneksel müzikten dem vurarak birtakım tarifler yapıyor. Biz de bir zamanlar ken- dimizi açıklamak için çok kullandık bu tarifleri. 1979'da ilk kez yola çıktığımız- da hangi göle nasıl maya çaldığımızı tam olarak bilmiyorduk. Ancak kulağımızda daima, ayağı bu topraklara basan çağdaş bir müzik vardı. Çıkış noktamız da bu ol- du. O zamanlar halk müziği gündemdey- di, ancak biz daha sonralan klasik Türk müziğine yöneldik, ki bu o güne dek hiç yapılmamış bir şeydi. Bu arada Akdeniz- lilik de kendini gösterdi. Şimdi ise yerel ezgilere daha belirgin bir yöneliş var. Bü- tün bu yollan kat ederken başanyı yaka- layabilmişsek bunun nedeni içtenliktir sanıyonım. -Grupta yıllar içerisinde pek çok deği- şiklik oldu. Dağdmalar, yeniden topar- bnmalar derken Yeni Türkü'yü çıkış nok- tasından sapüracakohı msuzluklaryaşa- dınızmı? KÖROĞLU- Topluluğa yeni katılan- larla birlikte tabii ki yenilikler de geliyor. Bugün grubumuzda caz yapan insanlar var ve onlarla birlikte müziğimize Afro- Cuban ritimleri de girdi, yani tarzda kıs- mi bir değişiklik oldu. Önemli olan. ne- yi hangi ruhla ortala koyduğunuzdur. Za- ten grup olarak müzik yapmanın inceli- ği de burada yatıyor. Ben ilk günkü iç- tenliğimizi kovduğumuzu düşünüyorum. Aslında çok şanslı bir dönemden geçiyor grup; yalnızca müzik için yaşayan in- sanlarla çalışıyoruz şu anda. Öte yan- dan. daha önceleri balta girmemiş or- manlar içinde yeni patikalar anyorduk, şimdi yerleşik bir yapmın üzerine kuru- yoruz müziğimizi. Ancak bu aynlıklar ınsanı manevi olarak yoruyor. İki buçuk yıl önce dağılmalar olduğunda o kadar çok üzülmüştüm ki. bir köşeye çekilmiş- tim ve artık müzik yapmamayı bile dü- şünmüştüm, ama sonuçta müzik galip geldi. Yirminci yılın onuruna da, kasım ayı içerisinde topiulukta bugüne kadar yer almış bütün müzisyenleri bir araya getir- meyi arzuluyorum. Aynca aynı ay 12 Ey- lül darbesinden dolayı yasaklanan ilk al- bümümüz 'Bugday'ınTurküsü'nü de ye- niden çıkarmayı planlıyorum. NTKREDi JUÜR SANAT• "VAYINCIUK P R Q G R A M ELEŞTİRMENLERtN GÖZDESt Pl KREDI RTS FESTIVAL I KREDI ıNAT STIVALI lstanbul Büyükşehir Belediyesi CRR Senfoni Orkestrası Konseri Orkestra Şefi: Jonathan Darlington Solist SARAH CHANG (Keman) 3 Eylül 1999 Cuma Saat: 20.30 Cemal Reşit Rey Konser Salonu Bilet Flyatlan: 8.000 000 TL. 6.000.000 TL Jose Antonio Yönetiminde ENDÜLÜS FLAMENKO DANS TOPLULUĞU Koreograflar: Manolete ve Marla Pages 13-14 Eylül 1999 Pazartesi, Salı Saat: 21.00 Cemil Topuzlu (Harbiye) Açıkhava Tiyatrosu Bllet Flyatlan: 10.000.000 TL, 8.000.000 TL, 6.000.000 TL. ASSAD BROTHERS (Grtar İkilisi) 18 Eylül 1999 Cumartesi Saat: 20.30 Cemal Reşit Rey Konser Salonu Bilet FJyatlan: 5.000.000 TL, 4.000.000 TL. ''• E Y L U L JOCHEN KOVVALSKI (Altus-Erkek Artosu) Piyanoda: Shelley Katz 25 Eylül 1999 Cumartesi Saat: 20.30 Cemal Reşit Rey Konser Salonu Bilet Ryatlan: 5.000.000 TL, 4.000.000 TL. Yapı Kredi Sanat Festivali artık "bütün yıl" sürüyor! Türkiye'de festival anlayışını değiştiren, belirli bir zaman aralığıyla kısıtlı kalmayıp bütün yıla yayılan Yapı Kredi Sanat Festivali, 1999 yılında da nitelikli ve zengin programıyla sanatseverleri bir araya getirmeye devam ediyor. Yapı Kredi Sanat Festivali 1999 a tüm sanatseverleri bekliyoruz. YAPI W KREDİ BHetSabfNokUian: 20 Ağustos 1999 tanhındetı ıtıbaren bıletlerini- zı aşağıdakı satış noktalanndan alabılırsımz. • Yapı Kredi Yayınlan Galatasaray Kıtabevı (0212) 252 67 45 • Taksım Vakkorama (0212) 252 79 36-37 • Akmerkez Vakkorama (0212) 282 09 65 • Suadıye Vakkorama (0216) 360 90 90 • Cemal Reşit Rey Konser Salonu (0212) 23154 97-98 - Gösten mekânlarındakı gışeler, gösten gün- letınde saat 17.00'den başlama saatme ka- dar açık olacaktır. - Cemıl Topuzlu (Harbıye) Açıkhava Tiyatro- su ndakı göstende % 20 ındırimlı öğrend bi- let satışı F ve P Bloklan ıle sınırtıdır. - Cemal Reşct Rey Salonundakı Sarah Chang konsermde, öğrencılere son kademe bilet fi- yatı üzerinden % 20 indirim yaptlır. - Cemıl Topuzlu (Harbıyeı Açıkhava Tıyatro- su'nda, hava yağışlı olsa dahi, sahnemn ûzen kapalı olduğu ıçın, göstenler gerçekleş- tırilecektır. • Kurumumuz, ılan edılen bilet satış noktaia- nndan satın alınmamış bıletlerden sorumlu değıldır. • Telefonla rezervasyon yaptırmak için (0212) 249 18 29'u arayabılırsınız • Rezervasyonunu yaptırdığınız biletlen,48 sa- at ıçinde.lstıklal Caddesı No: 285 Beyoğlu adresındekı Yapı Kredi Yayınları Galatasaray Kıtabevı nden almanız gerekmektedır • Rezervasyonlarınızda kredi kartı kullanabılır- sınız. • Ayrılan bıletienn tümûnün alınması zorunlu- dur. • Satılan bilet gen alınmaz. http://wvw.superonline.com/ykykultur H.Jod Osment, Sixth Sense'de Bruce VVillisle oynuyor. Tam Oscarlık 'harika çocuk' Kültür Servisi- Dahayaşı on bir ve bilimkurgu yapıtlan çok seviyor; Amerikalı eleştirmenlerin dediği çıkarsa 2000 yılının mart ayında evine 'EntyiErkekOyuncu Oscan'nı götürebilir ve bugüne kadar hiç gerçekleşmemiş bir olayı başarabilir. Daha önce kız çocuklara (Shirley İempie, Tatum O'Neal, Anna Paquin) Oscar verildi ama ama hiç bir erkek çocuk heykelciğe uzanamamıştı. Bu çocuk oyuncunun adı Haley Joel Osment; The Sixtfa Sense filminin başrolünde Bruce Willis'le oynuyor. Doğaüstü güçleri olan ve onJan gören, ölülerle konuşan bir çocuğu carüandınyor. Willis ise ona yardımcı ohnaya çalışan çocuk psikoloğu rolünde. Bir korku gerilim filmi olan yapım, ağustos ayı için rekor sayılabilecek bir gişe hasılatı yakalayıp şu ana kadar ABD'de prodüktöiüne 27 milyon kazandırmış durumda. Daily News fılmin başansıru haber yaparken bu hasılatın altında Willis'ten çok, kûçûk Haley Joel'ın imzasının olduğunu iddia ediyor. New York Post, onun performansını tûm zamanlann en iyi çocuk- oyuncusu' diye nitelendirirken ünlü sinema dergisi Vwiety 'benzersiz' başlığını kullanıyor. Eleştirmenler ise daha da ileri gidip Osment'e yalnız kuru bir adaylık verilerek kesilemeyeceğini, hakkının Oscar olduğunu söylüyorlar. Newsday"in yorumu ilginç; gazete yazarlan ufaklığa heykelciği vermemenin büyük haksızhk sayılacağını iddia ediyor. Tabii herkes aynı fikirde değil; Hollywood'da yıllannı geçirmiş birçok isim dururken, bir çocuğun sırtından yanşmayı ilginç hale getirmek istendiğini söyleyenlerin sayısı da hayli fazla. Aynca Amerikan Film Akademiside 1993'te Piyano'nun minik yıldızı Anna Paquin'e giden 'En İyi Yardımcı Oyuncu Oscan'ndan sonra doğan polemiği hâlâ unutabilmiş değil.... Öğretmen annesiyle menajerliğini üstlenen babası Osment'in diğer çocuk oyunculannın yaşadığı krize düşmemesi için ellerinden geleni yapmaya kararlı olduklannı belirtiyor. Örneğin basında pek fazla gözükmesini istemiyorlarmış; ama film çalışması olunca akan sular duruyormuş. Bugüne dek VVhoopi GoJdberg'le Bogus'da. Candice Bergen'le Murphy Brown'da rol alan Osment için Bruce VVillis 'dogustan oyuncu' diyor. Filmin yönetmeni Night Stayamalan ise bu yaşta bu derece profesyonel davranması karşısında büyük şaşkınlık yaşadığını anlatıyor. Osment, birçok korku sahnesi öncesi şıddetle duvarlara vurarak suratının alacağı hali saatlerce çalıştıktan sonra kameranm önüne geçiyormuş... IŞILDAK VE YELPAZE ATİLLA BİRKİYE Gerçek Acı... Can Yücel'i yitirdik. Ölüme çare yok, ama üzülme- mek elde mi? O "şarabi isyankâr"ın ölümü, edebi- yat dünyamız için ciddi bir deprem felaketiydi. Büyük bir edebiyatçıydı; şairtiğıyle çevirileriyle. Ki- şiliğiyle de, zekâsı ve bilgisiyle de çok renk katmıştı küttür dünyamıza. Ödün vermez bir solcuydu; bilinçli bir yaşam biçi- mini yeğlemişti: Çok farklı boyutlarda, çok farklı yer- lerde olmak varken, böylesine bir olanak varken -pa- ra, pul, ün, iktidar- şiiri seçti. Şiiri ve yalın bir hayatı seçmişti. Günümüzde kolay kolay rasüanmayan bir tavıralıştı onunkisi. Öyle olsun diye değil, hiç özenti ya da kîır- maca değil, yüreğinin ve aklının sesiydi bu. Gerçek bir şaire yakışan bir "tavır alış"t\ özcesi. Kendine özgü bir yaşama biçimi çattı, öyle yaşa- dı; kendine özgü bir şiir kurdu, öyle yazdı. Kahramandı ve biricikti. Bir Can Yücel daha gele- meyeceği gibi, Can Yücel'i de bütünüyle -şiiri ve ya- şama biçimiyle- unutmak olanaksız... Yüreğimize bir acı saplandı... ••• Edebiyatın yaşadığı deprem felaketini, toplum, ül- ke de yaşadı. Ve çok ciddi kayıplar vererek. Istanbul'da, 17 Ağustos'un ilk saatlerinde, saba- ha doğru, insanlar kendilerini korku ve dehşetle ev- lerinden caddelere, sokaklara, açık alanlara attılar. Yüzlerde korku ve kaygının yanı sıra büyük bir şaş- kınlık da vardı. Tekrar içeri girmek olanaksızdı; ne yapacağını bilememenin şaşkınlığı ile dışanda kalma- nın kararlılığı birlikte okunuyordu. Elektriklerin kesilmesiyle kenfn karanlığa bürün- mesi. insanlar üzerinde belki de açığa vuramadıkla- n ciddi bir moral bozukluğuna, kofkuya yol açtı. İlk anlar, şaşkınlığın ve habersizliğin getirdiği tuhaf bir "boşvermişlik" vardı. Kimileri, o telaş ve korkuyla evden dışan çıkarken, sogukkanlılıklannı koruyabilenler, üstlerine başlanna bir şeyler giyebilmişlerdi. Kimileri de küçük radyolardan, vvalkman'lerden ilk haberleri almanın dikkatine bürünmüşlerdi. Haberler peşi sıra geliyor, saatler ilerledikçe haber- ler felaket anlamına bürünüyordu. Radyo kanallannın birinde -sabah sekiz civanydı- , Avcılar'da bir binanın çöküntüsu altından çıkmış bi- ri, donuk, ama "isyankâr" bir ses tonuyla konuşuyor- du: Binanın üst katlannda olduğu için kurtulmuştu, et- raftan yetişen komşular elleriyle beton parçalannı kazıp insanlan çıkarmışlardı. Ancak daha üç kat var- dı ve göçük altında insanlann sesleri geliyordu. Dört saat geçmişti, ne gelen vardı ne giden; elleri kolları bağlı, iğneyle kuyu kazar gibi kazıyorlardı, alt kattaki insanlan kurtarmak için... Sonra öğrendik ki, bu tür durumlar felaket bölge- sinin birçok yerinde görülüyordu. Doğal bir felaket, bir deprem, ihmallerie, kaçakya- pılaşmalarla daha da vahim boyutlara ulaşıyordu. (Bu satırlann yazıldığı salı öğleden sonra, dehşe- tengiz haberler durmuyordu...) Kurtarma seferberliği de başlamıştı; ama, ne acı- dır ki, bu kurtarma girişiminin yetersizliğine -dona- nım yetersizliğine- de, toplumca, ülkece tanık olduk. Hepimizin içi kan ağlıyor; zaten böylesine bir sah- ne karşısında başka ne olabilir ki? Ama gerçek acıyı yaşayanlar da, hiç kuşkusuz ki, başta yakınlannı kaybedenler olmak üzere, bedenen ve maddeten onarılmaz hasar görenler. Yani, felaketin "masum" özneleri. IstanbulMa konserler iptal Kültür Servisi- Yurdun kuzeybatısında yaşanan deprem felaketi, bütün Türkıye'yi yasa boğdu. Depremde uğranılan can kayıplan nedeniyle tstan- bul'da Harbiye Açıkhava Tiyatrosu ve Rumelihisa- n'nda düzenlenen kon- serlere birkaç gün ara ve- rildi. Most Production tara- findan düzenlenen Açık- hava Konserleri kapsa- mında ilk olarak Yaşar'ın 17 Ağustos'taki konseri 7 Eylül'e ertelendi. Fı- mur Selçuk'un dün vere- ceği konser ile Uğur Yü- cel'in bugünkü gösterisi ise iptal edildi. Most Pro- duction'dan alınan bilgi- ye göre, her iki sanatçının programlannın ileriki bir tarihte, büyük olasılıkla da farklı mekânlarda ger- çekleştirilmesi planlanı- yor. Açıkhava Konserleri'ne yann Mazhar-Fuat-Oz- kan üçlüsünün konseriy- le devam edilecek. Öte yandan Most Pro- duction Yönetim Kuru- lu, son gelişmeler üzeri- ne Açıkhava Konserle- ri *nin bundan sonraki bö- lümünden elde edilecek gelirin büyük bir bölü- münü depremzedelere ba- ğışlama karan aldı. Bu konuda ilk olarak Fahir Atakoğlu'yla temasa ge- çen yetkililer, Atakoğ- lu'nun karara çok olum- lu yaklaşhğmı bildirdiler. Diğer sanatçılarla da gö- rüşmeler sürüyor. lstanbul Production'ın düzenlediği Rumeli Hi- san Konserleri kapsamın- da da 17 Ağustos tarihli Erkan Oğur-tsmail De- mircioğlu konseri iptal edildi. Dün öğleden sonra, haf- ta sonuna kadar olan kon- serlerin akıbetini görüş- mek üzere bir araya gelen şirket yetkilileri büyük olasıhkJa cumartesiye ka- dar olan konserlerin iptal edileceğini bildirdiler. Konser programında dün Kubat'ın. bugün Rafet El Roman'ın, yann da Mus- tafa Sandal'ın konserleri yer alıyordu. Dün Parkorman'da ger- çekleşmesi gereken Iricky konseri ise deprem nedeniyle henüz belli ol- mayan bir tarihe ertelen- di. Konser tarihi önümüz- deki günlerde yetkililer tarafından açıklanacak. » Meg Ryan, Richard Loncraine'm fflminde pol alacak • Kültür Servisi - Ünlü ABD'li oyuncu Meg Ryan, 'This Man This Woman' adlı bir filmde oynamaya hazırlanıyor. Senaryosunu 'Eyes Wide Shuf filminin senaristi Frederick Raphael'in yazdığı filmin çekimlerine ocak ayı içerisinde başlanacak. Senaryosu, Esquire dergisinde çıkan bir yazı dizisinden esinlenerek yazılan film, atlattığı iki acıh olaydan sonra aşklannı yeniden keşfeden bir çiftin öyküsünü anlatıyor. Yönetmeniiğini, 'III. Richard' filminden de hatırlayacağmız Richard Loncraine'in yapacağı filmin dağıtımı ise Sony'ye bağlı bir kunıluş olan Screen Gems Pictures tarafindan . yapılacak. Uzun zamandır nitelikli bir senaryo arayışı içerisinde olan Meg Ryan, bir süreden beri bu film üzerinde düşünüyordu. Ryan, son olarak 'Mesajınız Var' adlı filmle sinemaseverlerin karşısına çıkmıştı.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle