Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURfYET 26 TEMMUZ 1999 PAZARTESİ
HABERLER - , - , • ' , •
Ecevitin
koruma müdürü
• ANKARA(AA)-
Başbakan Bülent Ecevit'in
Koruma Müdür
Yardımcılığı'nı yapan
Zekai Baloğlu'nun Ankara
Emniyet Müdür
Yardımcılığı 'na atanması
üzerine bu görevi, atama
yapılıncaya kadar
Başbakanlık Koruma Ekip
Amiri Başkomiser Bülent
Kantar yürütecek.
Yetkililerin yaptığı
açıklamaya göre,
Başbakanlık Koruma
Müdür Yardımcılığı'na
önümüzdeki günlerde
atama yapılması
bekleniyor. Bir ay önce
Başkomiser olan Bülent
Kantar. aynı zamanda eski
görevi olan Başbakanlık
Koruma Ekip Amirliği'ni
de sürdürüyor.
Tokarta
operasyon
• TOKAT (AA) - Tokat'ta
sürdürülen operasyonda,
yasadışı TKP-ML TİKKO
örgütünün kuryesi olduğu
öne sürülen 'Erinç' kod
adh Ersin Eroğlu (22)
• yakalandı. Alınan bilgiye
göre, Tokat Emniyet
Müdürlüğü Terörie
Mücadele Şubesi
ekiplerinin kent
merkezinde yaptığı
operasyonda Eroğlu, kırsal
kesımde bulunan örgüt
mensuplanna götürmek
üzere hazırladığı bol
miktarda gıda, giyecek ve
tıbbi malzemelerle birlikte
ele geçirildi.
Banğ'da saldrı:
İkişehit
• ELAZIĞ(AA)-
Elazığ'ın Karakoçan
ilçesinde, arazi taraması
yapan güvenlik güçlerine,
terönstlerce düzentenen
silahlı saldında. jandarma
onbaşı Bekir Yapar ile
jandarma er Necip
Özdemır şehit olurken
ısimlen açıklanmayan 2 er
de yaralandı
llıcak Erdoğan'ı
ziyaret ettj
• İstanbul Haber Servisi -
FP Milletvekili Nazlı
llıcak, 120 gün hapis
yattıktan sonra tahliye olan
eski tstanbul Büyükşehir
Belediyesi Başkanı Recep
Tayyip Erdoğan'ı
Üsküdar'o'aki evinde
ziyaret ederek yaklaşık 2
saat görüştü. "Böyle genç
bir insanın, yasak koyarak
önünü kesmek mümkün
değil" diyen llıcak.
Erdoğan ile yeni birparti
kurması konusunda bir şey
konuşmadıklannı söyledi.
Erdoğan ise hakkındaki
yasak nedeniyle şu anda
siyasete dair
konuşamayacağını, gerek
duyduğunda yazıli
açıklama yapacağmı ifade
etti.
Ozon tabakası
içlnönlem
• ANKARA (AA) - ÇevTe
Bakanlığı'nın "Ozon
Tabakasını Incelten
Maddeterin Azaltılmasına
Dair Yönetmelik". Resmi
Gazete"nin dünkü
sayısında yayımlanarak
yürürlüğe girdi.
Yönetmeliğe göre. ozon
tabakasını incelten bazı
maddelerin kullanımı 2000
yılında yasaklanırken
halen kullanılan bu
maddeleri içeren ürünlerin
üzerine de büyük harflerle
"Ozon tabakasına zarar
verir" uyansı yazılması
uygulaması getirildi.
TRT yayınları
Avustralya'da
• SYDNEY(AA)- TRT
yayınlan, Avustralya'ya
kadar ulaştı. Türk
toplumunun olduğu her
yere ulaşmaya çalışan
TRT-ÎNT kanalı dün yerel
saatle 17.00"den itibaren
Avustralya ve Yeni
Zelanda'dan da izlenmeye
başlanSdı. TRT-İNT
yayınlan. 65-90 santimetre
çapında antenlerle 24 saat
süreyle her iki ülkeden
izlenebilecek.
Sualtında
konser
• ANTALYA(AA)-
Dünyanın en iyi 4
orkestrası arasında yer alan
Alman Alfred Lauer
Bigband Orkestrası,
Antalya'nın Kemer
ilcesindeki turistik belde
Çamyuva'da bulunan
Robinson Club'ın plajında,
8 metre derinlikte "Nevv
York New York" isimli
parçayı çalarak Guiness
Rekorlar Kitabf na girdi.
FP'li Abdullatif Şener: Uzlaşma niyeti olmadığı sürece tahkime destek yok
'Ihaleler peşkeş çekflecek'ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - FP
Grup Başkanvekili Abdullatif Şener,
uluslararası tahkime yönelik anayasa
değişikJikleri ile Danıştay ve Meclis
denetiminin bir yana bırakılarak,
katrilyon liralık ihalelerin belirli
çevrelere "peşkeş" çekilmek istendiğini
söyledi. Şener, uzlaşma niyeti olmadığı
sürece tahkim konusunda destek
vermeyeceklerini bildirdi.
FP Grup Başkanvekili Şener, dün
düzenlediği basın toplantısında, 57.
hükümetin özgürlükleri kısıtlamadan
yana bir tavır sergilediğini savundu.
Şener, öğrencilerin 5. sınıftan sonra yaz
tatillerinde Kuran kurslanna
gidebilmeleri yolunu açan yasanın
anayasa ve uluslararası anlayışa uygun
olacağını ileri sürdü.
Sosyal Güvenlik Yasa Tasansı ve
memur maaş zammını da eleştiren
Şener, hükümetin çalışanlan ezmek
istediğini söyledi.
Sosyal Güvenlik Yasa Tasansrnuı
"çanşırken hiç Idmsenin ernekü
obunayacağı'' anlamına geldığını
belirten Şener, "Yapmak istedikleri,
emekülik hakkmı çabşanlaruı elinden
almakür. Memuru sefalet ücretine
mahkûm ediyor. Çakşanlara da ancak
mezarda emekli olabüirsiniz diyor. Bu
hükümet kime ve neye çalışıyor? Her
gün rantryeye 30 trüyonun üzerinde faiz
ödüyor" dedi. Özelleştirme ve tahkim
konusunda Anayasa'nın 47, 125 ve 155.
maddelerinde yapılmak istenen •
değişikliklere de değinen Şener, •
"Iktidann gündeminde büyük enerji
ihaleferi vardır. Bunlardaki engelleri
aşabitanek amacıyia iktidar degişikliğe
gHmeyi hedefiemiştir" diye konuştu.
Altında şaibe bulunan ihalelerin
yapılmasının amaçlandığını
bildiren Şener, "Danıştay, Meclis
denetimi bir yana bırakılarak,
katrilyonluk ihaleler beOi çevrelere
peşkeş çekikcek. Ana muhalefet partisi
olarak buna ran olmayız. İktidar halkl
ekonomik olarak ezryor, arkasından
rantiyeye kaynak aktanyor. Uzlaşma
niyeti olmadığı sürece bteden destek
bekJemesinJer" dedi.
Şener, MHP'li Bayındırlık ve tskân
Bakanı Koray Aydın'ın FP'ye ilişkin
olarak "din fizerinden siyaset yapüklan,
partüerinin kapandıgL fakat riâlâ
akıllanmadıklan" yönündeki sözlennin
anımsatılması üzerine "Baskıcı
anlayışlara karşı çıkanlan susturma
gayretL. Muhalefetin sesini nasıl kısanz
diye çözüm anyoriar. Hemen 'dini
siyasete alet etmeyın' gibi bayatlamış,
hiçbir manbğı, makul tarafi olmayan
cûmleiere stğmıwrlar" diye konuştu.
Kaçmkm üd öğvetmenden haberyok
• Van'ınErek
Dağı'ndan kendilerini
'ERNKgerillalan'
olarak tanıtan kişilerce
kaçınlan iki
öğretmenden dokuz
haftadır haber ahnamadı.
tPEKYEZDANİ
Van'ın Erek Dağı'ndan
kendilerini "ERNK gerUlatan"
olarak tanıtan kişilerce
kaçınlan, Van Çıraklık Eğitim
Merkezi'nde dört yıldır torna-
tesfıye öğretmenliği yapan
Eğitim-Sen üyeleri Cengiz Tan
ile İbrahim Tannoğlu'ndan
yaklaşık dokuz haftadır haber
alınamıyor. Cengiz Tan'ın
öğretmen eşi Rfc Tan'ın
gözleri önünde "Bu"kac gün
sonra bırakacagu" diyerek
kaçınlan öğretmenlerden
bugüne dek haber çıkmadı.
ERNK'nin 'kucaguıda
bebeğiyie biriikte Van'a geri
gönderdiği' Filiz Tan, kaçınlma
olayıyla ilgili sorulanmızı
yanıtladı:
- Otay günü vaşadıkknnızı
anlanr mısnuz?
- 16 Mayıs günü Van'dan
hareket ettik. Erek Dağf ndaki
eski kilise kalıntılannın
bulunduğu piknik alanına
vardık. Orada bizim gibi piknik
yapan 60-70 köylü vardı. Saat
15.00 sıralannda gitmek üzere
toparlandık. Bu sırada oradaki
insanlann da yansı gitmişti. Biz
de çantalanmızı sırtımıza alıp
hareket ettik. Tam birkaç adım
gitmiştik ki yan tarafımızda eli
silahlı iki kişi belirdi. Köylü
tipliydiler, orada hemen hemen
bütün köylülerde silah olduğu
için aklımLza herhangi bir şey
gelmedi.
Bize. "Birdakikadurun"
dediler, durduk. "Herhalde
görünüşümûz ve kıyafetimiz
farklı olduğu için bizûnle sohbet
etmek isthorlar" diye
düşündük. Eşım hemen kendini
tanıttı, "Setamın aleyküm, siz
Yedi Kilise köyünden misiniz?"
dedi. bir tanesi "Evet, evet
doğrudur" diye kısa bir cevap
verdi. Bize "Niye buraya
geliyorsumız, Van'da ne iş
yapıyorsunuz" diye sordular.
Biz de "Oğretmeniz. gezmeye
geldik" dedik. Sonra 4yi
günler" deyip hemen hareket
ettik. Birkaç adım gitmiştik ki
tekrar "Biraz dunm, beldeyin,
sizinie sohbet edeceğiz" dediler.
Cengiz, "Buynın, ne sohbeti
edeceksek konuşahm" dedi.
Fakat herhangi bir şey
söylemediler, "Arkadaşlar
gekcek, öyle sohbet edeceğiz,
bekleyin" dediler. Oturmamızı
istediler. Ben sırtımda bebekle
oturamayacağımı söyledim.
Bunun üzerine birden sertleşip
indığini gördük. Daha sonra
bızimle konuşan kişi,
üzerindeki kazağı çıkardı;
kazağm altından bombalar,
şarjörler birtakım silahlar çıktı.
Kendilerinin ERNK gerillalan
olduğunu söylediler.
Ayaklannda Mekap ayakkabı
olduğunu gördük.
Dağdakilerin hepsinin ayağında
bu ayakkabı lardan olduğunu
duymuştuk. Bizimle sohbet
olduğumuzu sordular,
kimliklerimize baktılar. Cengiz
öğretmenlik kartını verdi. Daha
sonra gelen diğer kişilerin de
kimliklerini aldılar. Onlarla
Kürtçe, bizle Türkçe
konuşuyorlardı. Sık sık Kürtçe
bilip bilmediğimizi sordular.
Biz de bilmediğimizi söyledik.
Ondan sonra yeteri kadar
kalabalık gördüklerinde
propagandaya başladılar;
"Su-aya geçMi" diyerek silahı
üzerimize doğrulttular. Böylece
onlann sıradan köylüler
olmadıklannı anladık. Bizi
kuytu bir köşeye götürdüler.
Çantalanmızı aldılar,
içindekilere baktılar. "Oturun,
arkadaşlarmuzı bekUyonız"
dediler. Bu sırada uzaktan üç
kişinin koşa koşa dağdan
edeceklennı, sonra
bırakacaklannı söylediler.
"Tamam" dedik; zaten başka
şansımız da yoktu. Bir süre
sonra dağdan inen diğer üç kişi
bizim yanımıza sağdan-soldan
köylüler göndermeye başladılar.
Yaklaşık 30 kişi oldu gelenler.
Herkesi bir yere oturttular. Tek
tek ne iş yaptığımızı, nereli
Cengiz Tan ve
öğretmen eşi
FflizTan
muthı
günlerinde.
Teröristlerin
'kucağında
bebeğiyle
biriikte Van'a
geri
gönderdiği'
FdizTan,
kocasuu
kaçtranlann
sersbest
btrakma
sözlerini yerine
getirmediğini
söyledi
yaklaşık 15 dakika Türkçe,
arkasından da Kürtçe
propaganda yaptılar. Daha
sonra köylüleri gönderdiler,
Cengiz'Ie lbrahim'i yanlanna
çağırdılar, benim uzakta
kalmamı istediler. Bir süre
sonra Cengiz beni çağırdı, "Biri
götürüyorlar" dedi. Ben,
"Neden götürüyorsunuz,
amaanız ne" diye karşı çıktım.
"Biz sizin öğretmen oiduğunuza
inanmryonız, birkaç gün
misafırimiz olacaklar, öğretmen
olup ounadığuuzı araşaracağtz"
dediler. Benim bir an önce
gitmemi istediler. Bu arada
köylülerin arasından iki kişiyi
ayırmışlardı. O iki kişiyi benim
yanımda tehdit ettiler, "Eğer bu
hanunla çocuğu sağ salim evine
kadar götürmezseniz kendinizi
ötmüş büin" dediler. Ben karşı
çıktım, "Ben de sizinie getanek
istiyonım, gitmek istenüyorum"
dedim. O sırada saat 18.00'di.
"Hayır, karanhk olacak, bir an
önce gjtmeniz gerekiyor"
dediler. Fakat ben ısrarettim,
"Eğer bizim öğretmen
olduğumuza inanmıyorsanız
hjrahim'in cep telefonu var,
tdefon açıp öğrenebilirsiniz"
dedim. Fakat zannediyorum
çocuktan ötürü beni götürmek
istemediler. Önce Yedi Kilise
köyüne gittik, oradan da
arabayla eve kadar geldik.
Güvenlik güçlerine ne zaman
haber verdiniz?
- O akşam hemen polise haber
vermedim. Eşimin ve
lbrahim'in silahsız olması
nedeniyle yapılacak herhangi
bir operasyonda onlann da
başına bir iş geleceğini
düşündüm. Sabah erkenden saat
08.00'de emniyete gittim,
durumu anlattım. Jandarmayla
biriikte hemen operasyon
düzenlendi, o bölge tarandı,
herhangi bir şeye rastlanmadı.
Jandarmanın bilgilendirmesine
göre o bölgeyi kanş kanş
aramışlar, -Baslanna bir iş
geuniş olsaydı mutlaka bir ize
rasttardık" dediler. Ama o
günden bugüne dokuz hafta
geçti, hiçbir haber alamadık.
Çevreden bir şey duydiınuz mu?
- O günden sonraki günlerde
çok fazla dedikodu duyduk,
bırakıldıklanna dair,
öldürüldüklerine dair
söylentiler çıktı. Arada
Jandarma ll Komutanlığı'na
gidiyorum, fakat ellerinde
onlann nerede olduğuna, nasıl
olduklanna dair hiçbir somut
bilgi yok. Onun dışında lran
Kelereş Kampı'nda olduklanna
ve bırakılacaklanna dair Dem
Ajansı tarafından açıklama
yapıldığını duyduk. Fakat bu
bilgileri resmi makamlar
onaylamadı.
Paramn siyasete etkisi tarbşması
Siyaset bilimci, Yardımcı Doç. Dr. Ömer Faruk Gençkaya, siyasetin
finansmanının da parti içi demokrasi gibi önem kazandığını söyledi
BARIŞ DOSTER
Siyasetin finansmanı konusunda
çalışmalar yapan Bilkent Üniversitesi
Ögretim Üyesi, Yardımcı Doç. Dr.
Ömer Faruk Gençkaya. bu konunun da
parti içi demokrasi gibi giderek önem
kazandığını belirterek, paranın siyasette
öne çıkmasının siyasetin özüne aykın
olduğunu söyledi.
Siyasetin finansmanı konusunda "Sivasi
Partüere ve Adayiara Devlet Desteği,
Bağışlar ve Seçim Giderlerinin
Suuriandınlması-Karşılaştınnal] Bir
Inceleme ve Türkiye İçin Bir Oneri" adlı
bir çalışması da bulunan Gençkaya,
siyasette para etkksinin, karar alrna
sürecini etkilemesi açısından önemli
olduğunu vurguladı. Siyasetin
çeşitlendiğine, karmaşıkJaştığına ve
teknolojik boyut kazandığına dikkat
çeken Gençkaya, "Rekabetçi anlamda
siyasetin var olmasında temel aktör olan
siyasi partilerin. seçmenleriyle ilişkiye
geçmelerini sagla> acak olan kaynaguı
temini çok önemli. Eğer siyaset, burjuva
demokrasüeri olarak nitelenen
dü/lemde yapılıvorsa, maddi imkânı
olan kişilerin öne çıkması da kaçınılmaz
oluyor. Ama sürec içinde dar anlamdaki
kabhm genişledi. Işçiler ve varsıl
olma>anlar da siyasete kanknava
• Gençkaya, siyasette para etkisinin, karar alma sürecini
etkilemesi açısından önemli olduğunu vurguladı. Gençkaya,
sorunun gelişmekte olan ülkelerde çok daha önemli olduğunu
belirterek "Ekonominin devlet eliyle yürütüldüğu ülkelerde de
siyasetin finansmanı ciddi bir sorundur" diye konuştu.
başladT diye konuştu. Para ve paraya
çevrilebilecek olan mallara sahip
olanlann siyaseti doğrudan
etkilemelerinin her zaman mümkün
olmadığının altmı çizen Gençkaya,
"Mesela bir parti delegesi, varsıl olmasa
bile karar alma sürecinde çok etkili
olabiüyor" dedi. Dünyada da parasal
kaynaklan çok olan kişilerin siyaseti
etkilemelerinin önlenmesi için
çalışmalar yapıldığını, özelIikJe
tngiltere ve ABD'de bu tür çabalann
yoğunlaştığını vurgulayan Gençkaya,
sorunun gelişmekte olan ülkelerde çok
daha önemli olduğunu söyledi.
Gençkaya. "Sermaye birikiminin suurlı
olduğu ve sermave birikiminin devlet
eünde olduğu ülkelerde, en önemli
kaynak sahibi olarak görülen devletin
yönetiminin, siyaset yoluyla ele
geçiriunesi çok önemlidir. Ekonominin
devlet eliyle yürütüldüğu ülkelerde de
siyasetin finansmanı ciddi bir sorundur"
diye konuştu. Partilerin, sadece kendi
üyelerine ve yandaşlanna değil,
potansiyel seçmenlerine
ulaşabilmelerinin de önemli bir sorun
olarak ortaya çıktığını ve ciddi bir
kaynak gerektirdiğini anlatan Gençkaya,
"Öyle bir sistem olmalı ki partiler
seçmenleriyle yozlaşma olmaksızm ilişki
kurabilmeûler
n
dedi. llk bakışta
partilerin, kaynaklannı öncelikle
kendilerinin sağlamasının en mantiklı
yol olarak görülebileceğini vurgulayan
Gençkaya, fakat para işleriyle uğraşan
birer şirket haline gelmelerinin de kabul
edilemeyeceğini kaydetti.
Partilerin özerk ve parasal açıdan da
bağımsız olmalan gerektiğini söyleyen
Gençkaya, " Fakat bir parti bağımsız
ohnak için de fabrika açamaz" diye
konuştu. Gençkaya, Türkiye'de
partilerin devlet yardımı dışında üye,
milletvekili ve milletvekili
adaylanndan aldıklan aidatlar
olduğunu, bu yöntemin genellikle
dünyada da uygulandığını vurgulayarak
"Clkemizde tüm partilerin gelir
kaynaklannuı yansuıdan fazlası devlet
yardunuıa dayamyor. Devlet yardunı da
genel bütçeden, milletvekili sayısnıa göre
veriliyor'' dedi.
Gençkaya. devletten yardım alan büyük
partilerin giderek devletle
yakınlaştıkJannı, siyasetin merkezine
yaklaştıklannı ve devlet partisi haline
geldiklerini belirterek, partilere özel ve
tüzelkişilerce yapılan bağışlann da hem
yaratacağı siyasi etki, hem de
denetimde sorunlara yol açmalan
nedeniyle tartışmalara neden olduğuna
işaret etti. Gençkaya önerileri şöyle
sıraladı:
# Parti ve adaylann, harcamalannın
kaynağı konusunda açıklama yapmalan
sağlanmalı. Bu konuda saydamhk
ilkesine uyulmalı.
# Belirli kaynaklardan, mali yardım
almak ve kaynak sağlamak
yasaklanmalı.
# Genel olarak harcamalara bir üst
sınır getirilmeli.
# Siyaset bir kamu hizmeti olduğu için
bazı kamu hizmetleri belirli bir süre için
bedelsiz verilebilir. Mesela, adayın
seçmenlerine yolladığı tanıtıcı mektup
ve broşürlerin bedeli alınmayabilir.
# Partilere anlaşılabilir oranda devlet
desteği verilmeli.
# Tüm partilere, minimum yaşamsal
bir devlet katkısı verilmeli.
BİZ BİZE
ERDAL ATABEK
- "Çocuğunuz çok zeki."
Bir aileyi en çok mutlu eden sözler bunlar olabi-
lir. Çocuklanmızın "sağlıklı", "iyi", "uyumlu"olma-
lannı isteriz ama "Çocuğunuz çok zeki" sözlennin
anlamı daha farklıdır. Bu sözler, anne baba olarak
bizlerin de "çok zeki" olduğumuza ilişkin bir de-
ğinmeyi de içerir. Çocuğumuzdan bize dönen ödü-
lü de sessiz bir gururla içimize doldururuz.
- "Ama zekâ nedir?"
Işte can alıcı soru budur. "Zekâyı nasıl tanımlar,
nelehe ölçeriz?" Bu sorunun yanrtında en önemli
ölçek "matematik ve fen bilimleri"ne akıl erdirmek
olmaktadır. "Bu çocukta matematik zekâsı var"
dendiği zaman akan sular durur, başka bir kanrta
gerek kalmadan "çocuğumuzun çok zeki" olduğu
onaylanır.
Endüstri toplumunun "matematik ve fen bilim-
leri" üstünlüğü, mühendislik mesleklerine duyu-
lan gereksinmeden doğmuştur. Çeşitli alan mü-
hendislikleri (mühendis, hendese bilen anlamına
gelmektedir), toplumların artan gereksinmelerini
karşılayan uzmanlık dallannı simgelediği için, hem
mühendislik meslekleri (bugün de), hem de mate-
matik- fen bilimleri "üstünlük ve seçkinlik ifadesi"
olmuştur. Matemtik-fen bilimleri ve mühendislik
meslekleri, birinci sınrf zekâlan ve uğraşlan temsil
etmişterdir.
Sosyal bilimler ve bu alan meslekleri ikinci sınıf
zekâlan ve meslekleri temsil eder sayılmışlardır.
Sanatla ilgili meslekler ise meslek bile sayılma-
mış, hobi olarak kabul edilmişler, bunlara ilgi du-
yanlar da "avare çocuk" olarak nitelendirilmişler-
dir.
Çocukları ve insanlan "birbirinin aynı" gören,
"aynı çizgi üzerinde ileri gidenler ve geri kaianlar"
diye değeriendiren, bu nedenle de zekâlannı aynı
yöntemle "ölçen" anlayış, son yıllardaartan oran-
da eleştirilere hedef olmuştur. ,. .
Hovvard Gardner Harvard Üniversitesi ve Bos-
ton Üniversitesi oğretim üyesi psikoloji profesörü;
işte bu "tek zekâ tipi"ne karşı çıkarak "çoklu ze-
kâ" teorisini ortaya atıyor. (Multipl intelligence te-
rimine "çoklu zekâ" denebilir. Ancak terimi daha
iyi açıkladığını düşündüğüm "değişik alanlar zekâ
st'nı yeğliyorum.) Prof. Gardner, zekânın kişiye öz-
gü olduğunu, standart tek bir zekânın olmadiğını,
onun için de değişik alanlarda "daha zeki" olanla-
nn varlığının bilinmesini öneriyor. İnsanın daha ba-
şarılı olduğu değişik alanlar bulunduğunu, çeşitli
insanlann bu değişik alanlarda zekâya dayalı bü-
yük beceriler gösterdiğini belirtiyor. Bir alanda çok
başanh olan birisinin öteki alanlarda "sönük" ola-
bileceğini ya da birkaç alanda "pariak zekâ" gös-
teren kişilerin olabiteceğini açıklıyor. Konunun öne-
mi çok büyüktür, çünkü hem insanlara yeni bir ba-
kış açısı sağlıyor hem de eğitimde, aile içinde, iş
yaşamında yeni boyutlara ulaşma yollannı açıyor.
Gardner'in çalışmalanna göre 'zekâ alanlan'şöy-
le:
1. Dilsel zekâ: Yazma, konuşma, espriter yap-
ma, okuma.
2. Mantıksal/matematiksel zekâ: Problem
çözme, sorgulama, hesap yapma, deney yapma.
3. Görsei/aiansal zekâ: Boyama, çizme, hari-
ta okuma, motif çizme, örnek yaratma.
4. Bedensel/kinestetik zekâ: Dans, egzersiz,
spor yapma, mümkün olduğunca hareket etme.
5. Müziksel/rttmik zekâ: Şarkı söyleme, tem-
po tutma, müzik dinleme, enstrüman çalma.
6. Sosyal zekâ: Gruplarla çalışma, aracılık et-
me, birinin duygulannı anlama.
7. Kişiye dönük zekâ: Derin düşünce, hayal
kurma, hedef koyma, yalnız olma.
Bu görüşlerin eğitim programlannda, öğretmen
tutumlannda önemi öyle büyük ki belki de bütün
eğitimin eksenlerinin yeniden gözden geçirilmesi
gerekiyor. Ailelerin çocuklarını artık yeni açılardan
değerlendirmesi gerekiyor. 'Matematiğe pek aklı
ermiyor' sanılan çocuklann bir yana itilmeteri de-
ğil, "hangialanlarda zeki olduklan"n\n araştınlma-
sı gerekiyor. Gençlerin mesleğe yönelişlerinde bu
teorinin bilinmesi özel bir önem taşıyor.
Howard Gardner de Daniel Goleman gibi çığır
açıcılardan. Nasıl "duygusaJzekâ" ile insanla ilgili
alanlar sarsıldı ise şimdi de "değişik alanlar zekâ-
sı"\\e yeniden sarsılacak. Bunlar doğru sarsıntılar-
dır ve pek çok yanlış bu sarsıntılarla düzelecektir.
Howard Gardner'in kitabını yayımlayan Enka
Okullan'nın yöneticilerini ve kitaba emeği geçen-
leri yürekten kutluyorum. Endüstri ve eğitim ku-
rumlannın çok önemli yayınları iletmesınin önemi-
ni vurgulamak istiyorum. Eczacıbaşı, MESS, Boy-
ner Holding ve Enka Okullan bu kuruluşlar arasın-
da yer alıyor. Aslında her kuruluş bu alanda ken-
disinde sorumluluk görmelidir.
Geteceği yeni bakış açılanyla görebilmeliyiz.
e-mail: erdalata@cumhuriyetcom.tr
Kenan Budak
ıııezan başında aıııldı
Istanbul Haber Servi-
si - 12 Eylül cuntasının
yönetimde olduğu 1981
yılında sokak ortasında
kurşunlanarak öldürülen
DlSK'e bağlı llerici De-
ri-lş Sendikası Genel
Başkanı Kenan Budak,
Silivrikaprdaki mezan
başında anıldı.
Kenan Budak'ın kar-
deşi eski DİSK Genel
Başkanı ve DSP tstanbul
Milletvekili Rıdvan Bu-
dak, törende yaptığı ko-
nuşmada, Anayasanın 15.
maddesinin 12 Eylül fa-
şizmini gerçekleştirenle-
ri koruduğu gibi, Kenan
Budak'ın katillerini de
konıduğunu söyledi. 400
bin hür insanın Ankara'da
toplanmasının haksızhk-
lann devam ettiğini gös-
terdiğini belirten Rıdvan
Budak, "Kemal Türkler
veKenan Budak kuru va-
tansever, yurtsever değil,
halkseverdiler. Sermaye
için gayret içine ginnedi-
ler. Ulusal Kurruluş Sava-
şı'nın değerlerine sahip
çıknjar" dedi. Törene
Budak'ın yanı sıra DİSK
Genel Başkanı Vahdettin
Karabay, 1980'de faşist-
lerce öldürülen DİSK Ge-
nel Başkanı Kemal
Türkler in eşi Sabahat
Türkler, Deri-Iş Sendi-
kası Genel Başkanı Ye-
ner Kaya, Birleşik Me-
tal-lş Sendikası Genel
Başkanı Kamil Kinkır,
Tekstil-lş Genel Başkanı
Süleyman Çelebi, Dev-
rimci Sağlık-lş Genel
Başkanı Doğan Halis,
Nakliyat-Iş Genel Başka-
nı Ali Rıza Küçükosma-
noğlu'nun da aralannda
bulunduğu kalabalık bir
grup katıldı.
Törende Sabahat Türk-
ler, kısa bir süre baygın-
lık geçirdi. Direniş gaze-
tesinden yapılan açıkla-
mada ise Kenan Budak
için mezan başında saat
lO.OOtta gerçekleştirilen
ayn bir anma töreninden
dönen grubun, sivil polis-
lerin sopalı saldınsına uğ-
radığı ileri sürüldü.