24 Kasım 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
26 TEMMUZ 1999 PAZARTESİ CUMHURİYET SAYFA J^ K . O N O ] \ X I ekonomiCâ cumhuriyet.com.tr 11 Turizm sektöründe yaşanan olumsuzluklar kumarhanelerin yeniden açılması tartışmalannı alevlendirdi Casinolara kapı aralanıyor• Başbakanlık tarafından hazırlanan raporda kumarhanelerin serbest bölgelerde yeniden açılması gerektiği ileri sürüldü. TÜRSAB'ın araştırmasına göre ise sektörde yaşanan darboğazm kumarhanelerin kapatılması ile ilişkisi bulunmuyor. İSTANBUL (AA) - Turizmde yaşanan sıkıntılann aşilması için kumarhanelerin yeniden açılmak istenmesi, sektörde farkli görüşler ortaya çikardı Başbakanlık tarafindan hazırlanan "Turizm Sektörü ve Turizm BakanlığTnın Faaliyetterine tlişkin Genel Bir Değerlendirme" adlı raporda. REFAHYOL döneminde kapatılan casinolann serbest bölgelerde yeniden açılması gündeme getirildi. Türkiye Seyahat Acentalan Birliği "nin (TÜRSAB) yaptığı bir araştırmada ise "Turizm sektörünün içine girdiği darboğaz ve yaşanan sıkıntılann, kumarhanelerin kapatılması ile hiçbir ilişkisi olmadığT savunuldu. Tûrkiye'de 1866'sı işletmede, 1309'u da yatınmı devam eden olmak üzere, Turizm Bakanhğı'ndan belgeli toplam 3 bin 175 tesisin var olduğu bildirilen araştırmada, bunlardan nitelikli ve yasalann öngördüğü koşullara uygun kumarhane açabilme hakkına sahip olanlann sayısının 193, bu hakkı kullanan tesis sayısının ise yalnızca 79 Mağdur üretici korunacak îthalatta haksız rekabete önlem EkonomiServisi- Dampingli ya da süpvan- siyonlu ithalattan dolayı zarar gören üretim dalı korunmaya alınıyor. "İthalatta Haksız Rekabetin Önlenmesi Hakkındaki Kanunda Değişiklik YapılmasH na İlişkin kanun" Resmı Gazete'nın dünkü sayısında yayımlandı. Kanun üç ay sonrayü- rürlüğe girecek. Kanundaki değişiklikler özetle şunlar: • îthalatta haksız rekabet hallerinden dam- pinge veya sübvansiyona konu olan ithalatın sebep olduğu zarara karşı. zararla karşı kar- şıya kalan üretim dalı korunacak. • Bu korumada yapılacak işlemlere. alı- nacak önlemlere, gerekli uygulamalara karar verecek bir kurul oluşturuldu. Kurul, İthalat Genel Müdürü'nün veya görevlendireceği genel müdür yardımcısının başkanlığında. Tanm ve Köyişlen Bakanlıgı. Sanayi ve Ti- caret Bakanlıgı, DeVlet Planlama Teşkilatı ve gümrük müsteşarlıklan, Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği ve Türkiye Ziraat Odaları Birliği'nin. birer yetkıli temsılcısı ile İthalat Genel Müdürlüğü'nün ılgili daire başkanın- dan oluşacak. • Kurul, dampinge ya da sübvansiyona konu olan ithalatın Türkıye'de bir üretim da- lında maddi zarara yol açmast ya da maddi tehdit oluşturması durumunda devreye gire- cek. • İthalat Genel Müdürlüğü, şikâyet üze- rine veya gerektiğinde resen damping veya sübvansiyon incelemesi yapabilecek. Zarar gördüğünü iddıa eden üreticiler ile üretim dalı adına hareket eden, gerçek veya tüzelki- şiler, yazılı olarak genel müdürlüğe başvuru- da bulunabilecek. • Dampingli ya da sübvansiyonlu ithalat saptandığında, damping marjı ya da sübvan- siyon miktan kadar vergi ahnacak. Dampin.- ge karşı vergi konulmuş olması, ilgili malın ithalatını engelleyemeyecek. Kumarhanelerin yeniden açılmak istenmesi turizm sektöründe farklı görüşler ortaya çıkanu. Turizmdsokağa dökülmenoktastnda SELAHATTİNŞAHİN NEVŞEHİR- Türkiye Seyahat Acentalan Birliği (TÜRSAB) Başkanı TaDıa Çamaş, hükümetin turizm sektörüne karşı duyarsız tutumunun turizmcileri sokağa dökülme noktasına getirdiğini söyledi. Nevşehir'in Ürgjiip ilçesinde dün başlayan TÜRSAB Genişletilmiş Bölgesel Yürütme Kurullan Toplantısı'nın kapanış konuşmasmı yapan Çamaş, turist sayısında ve bıraktıklan döviz miktannda önemli bir azalma olduğunu belirtti "Buna karşın. Turizm Bakanlıgı yapav ryimserük göstererek pembe tablo çiziyor. Bu iyimserlik acı gerçeği ortadan kaldırmaz" diyen Çamaş, bu yıhn ılk altı ayında Antalya ve Dalaman havaalanlanna 690 bin turist gelirken, geçen yıl aynı dönemde 1 milyon 214 bin turist geldiğini hatırlatn. Çamaş sözlerini şöyle sürdürdü: "Sesimizi duyan çıkmıyor. Aylardır yaptlan tüm çağnlara karşın. kamu yönetimi eğer sektöre böyle duyarsız kalabiliyorsa. o zaman başka bir şey yapmak gerekir. Belld de Ankara'da Kızılay Mevdanf nda toplanan insanlar gibi sokağa dökülüp sesiınizi baykınnalıyız. Ne yazık ki turizmciler Cumhuriyet tarihi boyunca flk kez sokağa dökülme noktasına gektt." Çamaş, özellikle Almanya ve ingiltere"den son dakikacı müşterilerin Türkiye'ye yönlendirilmesi için güçlü bir tanıtım kampanyası düzenlenmesi, pazarlama kesimine fınansman desteği sağlanması gerektiğini bildirdi. Çamaş, Türk turizmini baltalamaya yönelik kampanyalara anında karşılık veriknediğini de savundu. DUNYA EKONOMİSİNE BAKIŞ / ERGİN YILDIZOĞLU LONDRA Bir süredir, ne zaman Wall Street borsası gerilese, ya da Federal Reserve Bo- ard Başkanı Alan Greenspan enf- lasyon, borsa, ya da faizler üzeri- ne ağzını açsa ABD ekonomisi üzerine tartışmalar canlanıyor. Diğer taraftan bu tartışmaların kapsamı ABD ekonomisini çok aşıyor. Zira, kısa dönemde dünya ekonomisinin geleceği, içinde bu- lunduğumuz konjonktürde, ABD ekonomisinin performansına bağ- h. Yeni gelişmeler var Geçen hafta hem Wall Street borsası belirgin bir şekilde gerile- di, hem de FED Başkanı Greens- pan, para potitikasını belirleyecek olan yan yıllık Humphey - Haw- kins raporunu açıkladı. Salt bu iki- si bile tartışmaları canlandırmaya yeterdi ama, ABD ekonomisınde büyüme döneminin sonuna yak- laşılmakta olduğunu savunanları destekleyen bir seri başka geliş- me de su yüzüne çıktı. Geçen haftaya 11209.84'le gi- ren Dow Jones Industrial Ave- rage endeksi (DJIA) salı günü düş- meye başladı, haftayı, toplam yüz- de 2.66 değer kaybederek 10910.96'dan kapadı. Böylece DJIA'da son haftalarda görülen toplanma büyük ölçüde silinmiş oldu. DJIA'nin gerilemesinde II. Dönem'e ilişkin şirket kârlannın, özellikle yüksek teknoloji sektö- ründe, zayıflığı büyük rol oynadı (Wall Street Joumal 21/07). An- cak, borsanın gerilemesinin arka- sında başka etkenler de var. Salı günü açıklanan iki göster- ge piyasalan şaşırttı. Birincisi, ABD mayıs, dışticaret açığı 21.3 milyar dolara ulaşarak yeni bir rekor kır- mıştı. Ikinci gösterge, Atlantik'in öbür yakasından, Almanya'dan geliyor ve Nisan'dan bu yana yük- selme eğilimi gösteren Ho (Iş çev- relerinin beklentilerıni ölçen en- deks) endeksi Haziran'da beklen- medik güçte bir artış sergiledi (Wall Street Journal). Böylece Alman ekonomisinde başlayan toparlan- manın güçlendiğini gösteriyor, Av- rupa'da genel olarak bir ekono- mik toparlanmanm yaşandığını doğruluyordu. Esas olarak, Alman- ya'dan gelen haberie, doğuşundan bu yana sürekli düşen Euro ilk kez yön değiştirdi, yükselmeye baş- ladı. Aynı gün gazetelerin ekono- mi sayfalan Japonya'nın, ülkesin- deki ekonomik toparlanmayı des- teklemek için Yen'i dolar karşısın- da düşük tutma politikasına devam Dikkatler Yine ABD Ekonomisi Uzerinde etmeye karar verdiğini bildiriyordu. Perşembe günü Greenspan Humphey - Hawkins raporunu sunarken, yaptığı konuşmada, FED'in "Enflasyon riski konu- sunda özellikle uyanık olması gerektiğini"... "Ekonominin aşı- n düzeyde ısınabileceğini"... ve- riler enflasyonıst baskının arttığı- nı gösterırse FED'in "hemen ve güçlü bir şekilde davranması gerekebileceğini" (abç) açıkladı. Böylece. Morgan Stanley ana- listi Davis Greenlavv'ın tespit et- tiği gibi Greenspan, "Beklenen- den çok daha şahince bir teb- liğ sunuyur... yeni önleyici faiz arttırmalann gündemde oldu- ğunu" ima etmiş oluyordu (The Global Ec. Report. 23/07). Döviz piyasalarında ve serma- kor düzeye yükselmesi, Avrupa'da ekonomik toparlanma işaretleri- nin güçlenmesine ilişkin göster- geler, sermaye hareketlerinde ABD aleyhine bir yön değiştirmenin güç- lenebıleceğıni düşundürüyor. Dış ticaret açığı: ABD dış tica- ret açığı, MayıstaGSMH'nin yüz- de 21.4'üne ulaştı. Bu yalnızca it- halatın artmasından kaynaklanmı- yor. Geçen yedi ay içinde altı kez gerileyen ihracatın katkısı da bü- yük. Böylece Morgan Stanley'den, David Roach'ın endişeyle belirt- tiği gibi "ABD'nin dış dengesin- deki bozulma, ekonomik büyü- menin öbür karanlık yüzü ola- rak, hızla ortaya çıkmaya baş- ladı" (Global Report 21/07). Şim- di sorun şu: Hızla artan dış ticaret açığı karşısında bir seri faiz arttı- ye hareketlerinde belirmeye baş- layan gelişmeleri de düşündüğü- müzde FED'in faiz arttırma eğilimi- nin giderek güçlenmesini bekleye- biliriz. Şimdi bu gelişmelere kısa- ca bakahm. Şermaye hareketleri üzerine Geçen ay dünya ekonomisınde hassas dengeler (Cumhuriyet 28/06) yazımda Asya krizinden ABD ekonomisinin ve borsasının büyük ölçüde faydalandığını, ama şimdi Asya'da toparlanma ışaret- leriyle biriikte, ABD'ye gelen ser- mayenin. ABD borsasının da "çok değerlenmiş" olduğunu da göz önüne aldığımızda, Asya'ya dön- meye başladığına ışaret etmiştim. Bu hem ABD borsası, hem de ABD dış ticaret açığının finansmanı açı- sından olumsuz bîr gelişmeydi. Bu hafta ABD dış ticaret açığının re- rımı devreye girmezse dolar değe- rini daha ne kadar korumaya de- vam edebilir? Geçen ay yayımlanan The Tic- king dept Bomb (çalışmaya de- vam eden borç bombası) adlı araş- tırması bu soruya cevap arıyor ve ABD'nin dünyanın en büyük dış borç stokuna sahip ülkesi olarak, bu açığı daha uzun süre taşıyamay- cağını ileri sürüyordu (Robert A. Becker, Economic Policy Unit, Briefing Papers: www.epi- net.org/briefingpapers/). "ABD ekonomisinin büyümesi, tüke- tici talebinin zayrf temelleri üze- rinde duruyor, bu ise ABD dış ti- caret açığının dış borçla finans- manıyla, borsadaki bir köpüğün birteşiminden bekleniyor" diyen Becker, ABD dış borçlanma eği- limi böyle devam edemez... Bu eninde sonunda devalüasyona, ya da yüksek faizlere yol açar diyor. Kısaca, dış ticaret açığının büyümeye devam etmesi halinde, hem dış fınansman, hem dolann değeri, hem de bor- sanın geleceği tehlike altına giriyor. Borsadaki sert bir düzeltmenin ise ABD ekonomisinde bir "yumuşak iniş" olasılığını ortadan kaldırarak, sert bir ressesyona yol açabile- cek özellikleri olduğuna daha ön- ce de değinmiştik. Avdupa'da ekonomik topar- lanma: Alman Ifo endeksindeki güçlü artış Euro'daki yükselme, Avrupa sermayesinin, ABD ve ge- lişmekte olan piyasalardan geri- ye, iç piyasaya dönmeye başlama- sına yol açma olasılığına sahip. Bu noktada 1) 1998'de tüm dış port- föy yatırımlannın (Ingiltere hariç) yüzde 53'ünün Avrupa'dan gekdi- ği, 2) Avrupa sermayesinin geliş- mekte olan ülkeleri terk etmeye başlamasının burada da ekono- mik toparlanmayı yavaşlatabile- ceği, böylece bu bölgelere ABD ih- racatının zorlaşacağını, buralarda (örneğin Çin'de) yeni devalüasyon olasılıklannın gündeme gelebile- ceğini düşünürsek, dolar ve ABD borsası uzerinde çok olumsuz ba- sınçların oluşmaya başlayacağını görebiliriz. Avrupa ve Asya'da ekonomik toparlanma, sermayenin spekü- lasyondan gerçek ekonomiye dön- meye başlayacağını, hatta başla- dığını düşundürüyor. Buna paralel faizlerde bir yük- selme eğilimi var. Her ikisini bir araya koyduğumuzda uluslarara- sı mali/spekülatif piyasalarda ba- sınçların artmaya başlayacağını düşünebiliriz. Morgan Stanley Baş Ekonomisti David Roach da zaten küresel düzeyde tekrar bir likidite sıkışıklığının ortaya çıkmaya baş- ladığını tespit ettiklerini söylüyor. (Global Report 19/07) Tüm bunlar dünya ekonomisi- nin ABD'deki bir ekonomik gerile- menin arkasından, tekrar çok sar- sıntılı bir döneme girmek üzere ol- duğunu gösteriyor. Bu tür bir ka- ramsartığı Financial Times yo- rumcusu, tecrübeli ekonomist ve yazar Samuel Brittan'da da gör- mek mümkün. Brittan, bugün VVall Street'te yaşanacak bir çöküntünün özel sektör bilançolanndaki sıkışıklık, hisse senedi fıyatlanyla, özel sek- tör harcamaları arasındaki bağ, göz önüne alındığında, 1987'de- kinden daha çok 1929'dakine ben- zeyeceğini ve 2000'e girerken dün- ya ekonomisinde çok daha büyük birtahribat yaratabileceğini düşü- nüyor. (22/07). olduğuna dikkat çekildi. Bu kumarhanelerin 26'sının Istanbul'da, 18'inin Antalya'da, 7"sinin Ankara'da, 6'sının Muğla'da geri kalanının ise Nevşehir, Adana, Mersin, Aydın ve Izmir illerinde bulunduğu belirtilen araştırmada, "Kumarhaneler kapandığı için turizm köriiye gidiyor olsaydı, Istanbul'dald durum en kötüsü olmabydı'" denildi. Kumar oynamak için gelenler Öte yandan, geçen yıl Türkiye'ye kumar oynamak için geldiği öne sürülen Rus ve Israillı turist sayısındaki gerilemenin, diğer ülkelere göre daha az olduğu belirlendi. Araştırmada, 1998 yılında Türkiye'ye gelen yabancı ziyaretçi sayısındaki azalmanın, BDT'den yüzde 13.3, Israil'den yüzde 9.5 iken en büyük azalmanın tatil için geldiği bildirilen turistlerin ülkelerinden kaynaklandığı vurgulandı. Non'eç'ten gelenlerde yüzde 37.4, Danimarka'dan gelenlerde yüzde 27.4, Avusturya'dan gelenlerde yüzde 23.5 azalma olduğu kaydedildi. Araştırmada, kumarhanelerin ekonomiye ve turizm tanıtımına büyük katkısı olmadığı savunuldu. TÜRSAB Başkanı Talha Çamaş da turizmde yaşanan sıkıntmm nedenlerini ve çözümünü talih oyunlanna bağlamanın saglıklı bir yaklaşım olmadığını söyledi. Turizm Yatınmcılan Derneği (TYD) Başkanı Tavh Köletavitoğlu da Tûrkiye'de casinolann kapanması ile Israıl, Yunanistan, Malta, Güney Kıbns'ta hareketlenmeler olduğunu ve ciddi olarak müşterilerin oralara kaydığını belirtti. Türk tesislerinin önemli bir gelir kaybının yanı sıra devletin de vergi ve fon gelirinin azaldığını kaydeden Köletavitoğlu, turistik yörelerde oluşturulacak serbest bölgelerde belli sayıda casinolann açılmasınm yararh olacağını bildirdi. ANKARAPAZARI YAKUP KEPENEK Kuptarıcı Tarihe kurtancı olarak geçmek, kuşkusuz insana özgü dürtülerden biridir. Burada önemli olan, kimleri ya da neleri kurtardığınızdır. Hükümetin aldığı ekonomik ön- lemler bu çerçevede değerlendiril- melidir. • • • Ekonomik önlemler, topluma bir IMF dayatması biçiminde sunuldu. O kadar ki en yetkili ağızlar, bu ön- lemler alınmaz ise devlet batar di- yebildiler. Yetmedi, kimi gazete ya- zartan, TV yorumculan ve de öğre- tim üyeleri, IMF önerilerini ve alına- cak önlemleri birer Tann buyrvğu sa- yan bir tutum sergilediler; ya ön- lemlere evet dersiniz ya da suçla- madan suçlama beğenin türünden bir ortam yaratıldı. Tarihe geçecek bir örnekle halkın çıkariannı savun- maksuç sayıldı. Dayatmacı demok- rasimiz kendine özgü süreçleri iş- letti; gereğini yaptı. Sonuçta, son ekonomik karariara giden yolda, ne eleştirel bir bakış getirilebildi ne de ülke koşullanna uygunluk tartışma- lan yapılabildi. Sonra, bu tür önlemlerin, olmaz- sa olmaz bir önkoşulu vardır: Ön- lemlerin, hangi toplum kesimleri- nin ve ne ölçüde yaranna ya da za- ranna işleyeceği, hükümetçe ka- muoyuna açıklanmalıdır. Demok- rasinin küçük harf d'sinin geçerli olduğu her ülkede, hükümetler bu açıklamayı yapmak zorundadır; bu- nu toplumsal sorumluluğunun ka- çınılmazbirgereğisayar; dahadoğ- rusu saymak zorunluluğu duyar. Hükümet bu görevini yapmadı. Hiç zaman yitirilmeden yapılma- sı gereken, hükümetin, bu önlem- lerin, dolaylı değil, doğrudan sonu- cu olarak ekonominin hangi kesim- lerine ve ne miktarda çıkar sağla- dığını açıklamasıdır. Burada, doğ- rudan çıkann iki boyutu var; birin- cisi, alınmasından vazgeçilen ver- gilerdir. Hükümet, yeni çıkarılan Vergi Yasası'nın kimi hükümlerini bir yana bırakarak, ne kadar vergi almayacaktır? Bu vergiler kimler- den alınmıyor? Asıl önemli nokta, vergi alınmamasından doğan ağır toplumsal maliyettir. Alınmayan ver- giler nedeniyle doğacak bütçe açı- ğı nasıl kapatılacaktır? Bu nedenle doğacak artı borçlanmanın bütçe- ye yükleyeceği faiz maliyeti ne ka- dardır? Bu soruların yanıtı kamuoyuna açıklanmadan, alınan önlemlerin tam bir değertendirmesi yapılamaz. Önlemlerle çıkar sağlamanın ikin- ci boyutu, kredi kolaylıklandır. Hü- kümet, sağladığı kredi kolaylıklan- nın, üretim, iş bulma ve dışsatım üzerine olası etkilerinin hesabını ön- ceden yapmış olmalı ve tıpkı vergi- ler gibi, kredileri de, artısı ve eksi- siyle kamuoyuna açıklamalıdır. Bunlar yapılmazsa ne olur? Bunlar yapılmazsa, ekonomik ön- lemlerin toplumsal ya da siyasal yü- zü doğru görülemez, eksik kalır. Emeğiyle geçinenlerin, yani halkın değil, para ticareti yapanlann çıka- nna olan önlemlerin, asıl saklan- mak istenen yönü de budur. ••• önlemlerin ekonomik yönü, da- ha başlangıçta, kendi mantığı için- de bile tartışma yaratmıştır; ekono- mik sonuçlan bakımından tartışma- lı bir doğum söz konusudur. Ancak burada belirtilmesi gere- ken bir nokta var. Eğer, pek çok yo- rumcunun belirttiği gibi, önlemler yalnızca kimi şirketieri kurtarmayı amaçlıyorsa bunun, serbest piya- sa ilkelenyle nasıl bağdaştınldığı da açıklık kazanmalıdır. Serbest piya- sa ekonomisinin temel kurallanndan biri, başansız işletmeierin kapan- masıdır. Yıllardır, Kamu Iktisadi Te- şebbüsleri'ne (KİT) yöneltilen eleş- tiri ya da özelleştirmeye gerekçe yapılan kural budur. Çelişkiye ba- kın, hükümet, kendisinin batırdığı KlT'e göstermediği kolaylığı özel şirketlere gösteriyor; serbest piya- sa adına onlan kurtarıyor. Aynı hükümet, örneğin, tanm ürünlerinin destekleme alımı fiyat- lannı saptarken, ikide bir, ekono- minin kurallarını ve serbest piyasa ilkelerini gerekçe olarak öne sürü- yor. Üstelik bunu, Fransa'dan ABD'ye tanmsal üretimin olağanüs- tü yöntemlerie korunduğu ve des- teklendiğibir dünyada yapıyor. Ne- den aynı ilke öbür başansız işletme- ler ve sahiplerince içi boşaltılan ban- kalara geçerli olmuyor? Neden ba- şansız bir grup para sermayedarı- nı kurtarmak için özel önlemler alı- nıyor? Son bir soru daha var, şirket kurtarmalannı IMF mi istiyor? ••• Hükümet, bu ve benzer sorulara açık yanrtlar vermelidir. Sorular açık- ça tartışılmazsa, hükümet belki ki- mi paradan para kazananlan kurta- nr, ancak kendisini toplumsal ve ta- rihsel sorumluluktan kurtaramaz. e-posta: yakup(n metu.edu.tr COLGATE PALMOLİVE TÜRKİYE ANNOUNCEMENT Colgate - Palmolive Haci Sakir Sabun Sanayi ve Tic. A.Ş.is merging into Colgate - Palmolive Temizlik Urunleri Sanayi ve Tic. A.Ş. This will bring Colgate - Palmolive's entire Turkish portfolio, including the povverful Hacı Sakir brand, under one company, thereby strengthening Colgate's position in the market and demonstrating its commitment to Türkiye. This Merger follovvs the acquisition in May by Colgate - Palmolive of the shares in Colgate - Palmolive Haci Sakir that was ovvned by the Ozsuer family, Colgate - Palmolive and the Ozsuer family established the Haci Sakir joint venture in 1991. All relationships that third parties have with Colgate - Palmolive Haci Salcir will continue with Colgate - Palmolive Temizlik without any operational or procedural changes. We would like to use this opportunity to thank the Ozsuer family for the outstanding co-operation and support they have granted Colgate throughout the years of a successrul partnership. Hans Brouwer ... VP & Managing Director/CP - Türkiye ••>.'• DUYURU Colgate Palmolive Hacı Şakir Sabun Sanayi ve Tic. A.Ş. ve Colgate Palmolive Temizlik Urunleri Sanayi ve Tic. A.Ş. birleşme kararı almışlardır. Bu birle$me ile Colgate Palmolive'in Türkiye'deki tüm marka portföyü, çok kuvetli Hacı Şakir markası dahil, tek şirket altında toplanmış ve böylece Colgate Türkiye'ye olan inancını göstermis ve aynı zamanda pazardaki Konumunu da kuvvetlenairmiştir. Bu birleşme 1991 yılında oluşturulan Colgate Palmolive ve Hacı Şakir şirketieri ortaklığının kendine ait hisselerinin Mayıs 1999 tarihinde Ozsuer ailesinden Colgate Palmolive Temizlik Urunleri San.ve Tic.A.Ş.'ne devrinin devamı niteliğini taşımaktadır. Tüm üçüncü şahıs ilişkileri Colgate Palmolive Hacı Şakir San.ve Tjc.A.Ş.'ae olduâu gibi aynen Colgate Palmolive Temizlik Ürünleri San.ve Tic.A.Ş. adı altında devam edecek olup, iş akışı veya operasyon açısından bir değişiklik olmayacaktır. Gerek geçmişteki son derece güçlü olan ilişkilerimiz, gerekse bir ortak olarak vermis oldukları destekleri nedeniyle Ozsuer ailesine Colgate Palmolive şirketi olarak şükranlarımızı sunar ve teşekkür ederiz. Hans Brouvver Başkan Yardımcısı & Genel Müdür
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle