Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
26 TEMMUZ 1999 PAZARTESİ CUMHURİYET SAYFA
J^ K . O N O ] \ X I ekonomiCâ cumhuriyet.com.tr 11
Turizm sektöründe yaşanan olumsuzluklar kumarhanelerin yeniden açılması tartışmalannı alevlendirdi
Casinolara kapı aralanıyor• Başbakanlık tarafından hazırlanan raporda
kumarhanelerin serbest bölgelerde yeniden açılması
gerektiği ileri sürüldü. TÜRSAB'ın araştırmasına göre
ise sektörde yaşanan darboğazm kumarhanelerin
kapatılması ile ilişkisi bulunmuyor.
İSTANBUL (AA) - Turizmde
yaşanan sıkıntılann aşilması
için kumarhanelerin yeniden
açılmak istenmesi, sektörde
farkli görüşler ortaya çikardı
Başbakanlık tarafindan
hazırlanan "Turizm Sektörü ve
Turizm BakanlığTnın
Faaliyetterine tlişkin Genel Bir
Değerlendirme" adlı raporda.
REFAHYOL döneminde
kapatılan casinolann serbest
bölgelerde yeniden açılması
gündeme getirildi. Türkiye
Seyahat Acentalan Birliği "nin
(TÜRSAB) yaptığı bir
araştırmada ise "Turizm
sektörünün içine girdiği
darboğaz ve yaşanan
sıkıntılann, kumarhanelerin
kapatılması ile hiçbir ilişkisi
olmadığT savunuldu.
Tûrkiye'de 1866'sı işletmede,
1309'u da yatınmı devam eden
olmak üzere, Turizm
Bakanhğı'ndan belgeli toplam
3 bin 175 tesisin var olduğu
bildirilen araştırmada,
bunlardan nitelikli ve yasalann
öngördüğü koşullara uygun
kumarhane açabilme hakkına
sahip olanlann sayısının 193,
bu hakkı kullanan tesis
sayısının ise yalnızca 79
Mağdur üretici korunacak
îthalatta haksız
rekabete önlem
EkonomiServisi- Dampingli ya da süpvan-
siyonlu ithalattan dolayı zarar gören üretim
dalı korunmaya alınıyor.
"İthalatta Haksız Rekabetin Önlenmesi
Hakkındaki Kanunda Değişiklik YapılmasH
na İlişkin kanun" Resmı Gazete'nın dünkü
sayısında yayımlandı. Kanun üç ay sonrayü-
rürlüğe girecek.
Kanundaki değişiklikler özetle şunlar:
• îthalatta haksız rekabet hallerinden dam-
pinge veya sübvansiyona konu olan ithalatın
sebep olduğu zarara karşı. zararla karşı kar-
şıya kalan üretim dalı korunacak.
• Bu korumada yapılacak işlemlere. alı-
nacak önlemlere, gerekli uygulamalara karar
verecek bir kurul oluşturuldu. Kurul, İthalat
Genel Müdürü'nün veya görevlendireceği
genel müdür yardımcısının başkanlığında.
Tanm ve Köyişlen Bakanlıgı. Sanayi ve Ti-
caret Bakanlıgı, DeVlet Planlama Teşkilatı
ve gümrük müsteşarlıklan, Türkiye Odalar ve
Borsalar Birliği ve Türkiye Ziraat Odaları
Birliği'nin. birer yetkıli temsılcısı ile İthalat
Genel Müdürlüğü'nün ılgili daire başkanın-
dan oluşacak.
• Kurul, dampinge ya da sübvansiyona
konu olan ithalatın Türkıye'de bir üretim da-
lında maddi zarara yol açmast ya da maddi
tehdit oluşturması durumunda devreye gire-
cek.
• İthalat Genel Müdürlüğü, şikâyet üze-
rine veya gerektiğinde resen damping veya
sübvansiyon incelemesi yapabilecek. Zarar
gördüğünü iddıa eden üreticiler ile üretim
dalı adına hareket eden, gerçek veya tüzelki-
şiler, yazılı olarak genel müdürlüğe başvuru-
da bulunabilecek.
• Dampingli ya da sübvansiyonlu ithalat
saptandığında, damping marjı ya da sübvan-
siyon miktan kadar vergi ahnacak. Dampin.-
ge karşı vergi konulmuş olması, ilgili malın
ithalatını engelleyemeyecek.
Kumarhanelerin yeniden açılmak istenmesi turizm sektöründe farklı görüşler ortaya çıkanu.
Turizmdsokağa dökülmenoktastnda
SELAHATTİNŞAHİN
NEVŞEHİR- Türkiye
Seyahat Acentalan Birliği
(TÜRSAB) Başkanı TaDıa
Çamaş, hükümetin turizm
sektörüne karşı duyarsız
tutumunun turizmcileri
sokağa dökülme noktasına
getirdiğini söyledi.
Nevşehir'in Ürgjiip ilçesinde
dün başlayan TÜRSAB
Genişletilmiş Bölgesel
Yürütme Kurullan
Toplantısı'nın kapanış
konuşmasmı yapan Çamaş,
turist sayısında ve bıraktıklan
döviz miktannda önemli bir
azalma olduğunu belirtti
"Buna karşın. Turizm
Bakanlıgı yapav ryimserük
göstererek pembe tablo çiziyor.
Bu iyimserlik acı gerçeği
ortadan kaldırmaz" diyen
Çamaş, bu yıhn ılk altı ayında
Antalya ve Dalaman
havaalanlanna 690 bin turist
gelirken, geçen yıl aynı
dönemde 1 milyon 214 bin
turist geldiğini hatırlatn.
Çamaş sözlerini şöyle
sürdürdü: "Sesimizi duyan
çıkmıyor. Aylardır yaptlan
tüm çağnlara karşın. kamu
yönetimi eğer sektöre böyle
duyarsız kalabiliyorsa. o
zaman başka bir şey yapmak
gerekir. Belld de Ankara'da
Kızılay Mevdanf nda toplanan
insanlar gibi sokağa dökülüp
sesiınizi baykınnalıyız. Ne
yazık ki turizmciler
Cumhuriyet tarihi boyunca flk
kez sokağa dökülme noktasına
gektt." Çamaş, özellikle
Almanya ve ingiltere"den son
dakikacı müşterilerin
Türkiye'ye yönlendirilmesi
için güçlü bir tanıtım
kampanyası düzenlenmesi,
pazarlama kesimine
fınansman desteği sağlanması
gerektiğini bildirdi. Çamaş,
Türk turizmini baltalamaya
yönelik kampanyalara anında
karşılık veriknediğini de
savundu.
DUNYA EKONOMİSİNE BAKIŞ / ERGİN YILDIZOĞLU LONDRA
Bir süredir, ne zaman Wall
Street borsası gerilese, ya
da Federal Reserve Bo-
ard Başkanı Alan Greenspan enf-
lasyon, borsa, ya da faizler üzeri-
ne ağzını açsa ABD ekonomisi
üzerine tartışmalar canlanıyor.
Diğer taraftan bu tartışmaların
kapsamı ABD ekonomisini çok
aşıyor. Zira, kısa dönemde dünya
ekonomisinin geleceği, içinde bu-
lunduğumuz konjonktürde, ABD
ekonomisinin performansına bağ-
h.
Yeni gelişmeler var
Geçen hafta hem Wall Street
borsası belirgin bir şekilde gerile-
di, hem de FED Başkanı Greens-
pan, para potitikasını belirleyecek
olan yan yıllık Humphey - Haw-
kins raporunu açıkladı. Salt bu iki-
si bile tartışmaları canlandırmaya
yeterdi ama, ABD ekonomisınde
büyüme döneminin sonuna yak-
laşılmakta olduğunu savunanları
destekleyen bir seri başka geliş-
me de su yüzüne çıktı.
Geçen haftaya 11209.84'le gi-
ren Dow Jones Industrial Ave-
rage endeksi (DJIA) salı günü düş-
meye başladı, haftayı, toplam yüz-
de 2.66 değer kaybederek
10910.96'dan kapadı. Böylece
DJIA'da son haftalarda görülen
toplanma büyük ölçüde silinmiş
oldu. DJIA'nin gerilemesinde II.
Dönem'e ilişkin şirket kârlannın,
özellikle yüksek teknoloji sektö-
ründe, zayıflığı büyük rol oynadı
(Wall Street Joumal 21/07). An-
cak, borsanın gerilemesinin arka-
sında başka etkenler de var.
Salı günü açıklanan iki göster-
ge piyasalan şaşırttı. Birincisi, ABD
mayıs, dışticaret açığı 21.3 milyar
dolara ulaşarak yeni bir rekor kır-
mıştı. Ikinci gösterge, Atlantik'in
öbür yakasından, Almanya'dan
geliyor ve Nisan'dan bu yana yük-
selme eğilimi gösteren Ho (Iş çev-
relerinin beklentilerıni ölçen en-
deks) endeksi Haziran'da beklen-
medik güçte bir artış sergiledi (Wall
Street Journal). Böylece Alman
ekonomisinde başlayan toparlan-
manın güçlendiğini gösteriyor, Av-
rupa'da genel olarak bir ekono-
mik toparlanmanm yaşandığını
doğruluyordu. Esas olarak, Alman-
ya'dan gelen haberie, doğuşundan
bu yana sürekli düşen Euro ilk kez
yön değiştirdi, yükselmeye baş-
ladı. Aynı gün gazetelerin ekono-
mi sayfalan Japonya'nın, ülkesin-
deki ekonomik toparlanmayı des-
teklemek için Yen'i dolar karşısın-
da düşük tutma politikasına devam
Dikkatler Yine ABD Ekonomisi Uzerinde
etmeye karar verdiğini bildiriyordu.
Perşembe günü Greenspan
Humphey - Hawkins raporunu
sunarken, yaptığı konuşmada,
FED'in "Enflasyon riski konu-
sunda özellikle uyanık olması
gerektiğini"... "Ekonominin aşı-
n düzeyde ısınabileceğini"... ve-
riler enflasyonıst baskının arttığı-
nı gösterırse FED'in "hemen ve
güçlü bir şekilde davranması
gerekebileceğini" (abç) açıkladı.
Böylece. Morgan Stanley ana-
listi Davis Greenlavv'ın tespit et-
tiği gibi Greenspan, "Beklenen-
den çok daha şahince bir teb-
liğ sunuyur... yeni önleyici faiz
arttırmalann gündemde oldu-
ğunu" ima etmiş oluyordu (The
Global Ec. Report. 23/07).
Döviz piyasalarında ve serma-
kor düzeye yükselmesi, Avrupa'da
ekonomik toparlanma işaretleri-
nin güçlenmesine ilişkin göster-
geler, sermaye hareketlerinde ABD
aleyhine bir yön değiştirmenin güç-
lenebıleceğıni düşundürüyor.
Dış ticaret açığı: ABD dış tica-
ret açığı, MayıstaGSMH'nin yüz-
de 21.4'üne ulaştı. Bu yalnızca it-
halatın artmasından kaynaklanmı-
yor. Geçen yedi ay içinde altı kez
gerileyen ihracatın katkısı da bü-
yük. Böylece Morgan Stanley'den,
David Roach'ın endişeyle belirt-
tiği gibi "ABD'nin dış dengesin-
deki bozulma, ekonomik büyü-
menin öbür karanlık yüzü ola-
rak, hızla ortaya çıkmaya baş-
ladı" (Global Report 21/07). Şim-
di sorun şu: Hızla artan dış ticaret
açığı karşısında bir seri faiz arttı-
ye hareketlerinde belirmeye baş-
layan gelişmeleri de düşündüğü-
müzde FED'in faiz arttırma eğilimi-
nin giderek güçlenmesini bekleye-
biliriz. Şimdi bu gelişmelere kısa-
ca bakahm.
Şermaye hareketleri
üzerine
Geçen ay dünya ekonomisınde
hassas dengeler (Cumhuriyet
28/06) yazımda Asya krizinden
ABD ekonomisinin ve borsasının
büyük ölçüde faydalandığını, ama
şimdi Asya'da toparlanma ışaret-
leriyle biriikte, ABD'ye gelen ser-
mayenin. ABD borsasının da "çok
değerlenmiş" olduğunu da göz
önüne aldığımızda, Asya'ya dön-
meye başladığına ışaret etmiştim.
Bu hem ABD borsası, hem de ABD
dış ticaret açığının finansmanı açı-
sından olumsuz bîr gelişmeydi. Bu
hafta ABD dış ticaret açığının re-
rımı devreye girmezse dolar değe-
rini daha ne kadar korumaya de-
vam edebilir?
Geçen ay yayımlanan The Tic-
king dept Bomb (çalışmaya de-
vam eden borç bombası) adlı araş-
tırması bu soruya cevap arıyor ve
ABD'nin dünyanın en büyük dış
borç stokuna sahip ülkesi olarak,
bu açığı daha uzun süre taşıyamay-
cağını ileri sürüyordu (Robert A.
Becker, Economic Policy Unit,
Briefing Papers: www.epi-
net.org/briefingpapers/). "ABD
ekonomisinin büyümesi, tüke-
tici talebinin zayrf temelleri üze-
rinde duruyor, bu ise ABD dış ti-
caret açığının dış borçla finans-
manıyla, borsadaki bir köpüğün
birteşiminden bekleniyor" diyen
Becker, ABD dış borçlanma eği-
limi böyle devam edemez... Bu
eninde sonunda devalüasyona, ya
da yüksek faizlere yol açar diyor.
Kısaca, dış ticaret açığının
büyümeye devam etmesi
halinde, hem dış fınansman,
hem dolann değeri, hem de bor-
sanın geleceği tehlike altına giriyor.
Borsadaki sert bir düzeltmenin ise
ABD ekonomisinde bir "yumuşak
iniş" olasılığını ortadan kaldırarak,
sert bir ressesyona yol açabile-
cek özellikleri olduğuna daha ön-
ce de değinmiştik.
Avdupa'da ekonomik topar-
lanma: Alman Ifo endeksindeki
güçlü artış Euro'daki yükselme,
Avrupa sermayesinin, ABD ve ge-
lişmekte olan piyasalardan geri-
ye, iç piyasaya dönmeye başlama-
sına yol açma olasılığına sahip. Bu
noktada 1) 1998'de tüm dış port-
föy yatırımlannın (Ingiltere hariç)
yüzde 53'ünün Avrupa'dan gekdi-
ği, 2) Avrupa sermayesinin geliş-
mekte olan ülkeleri terk etmeye
başlamasının burada da ekono-
mik toparlanmayı yavaşlatabile-
ceği, böylece bu bölgelere ABD ih-
racatının zorlaşacağını, buralarda
(örneğin Çin'de) yeni devalüasyon
olasılıklannın gündeme gelebile-
ceğini düşünürsek, dolar ve ABD
borsası uzerinde çok olumsuz ba-
sınçların oluşmaya başlayacağını
görebiliriz.
Avrupa ve Asya'da ekonomik
toparlanma, sermayenin spekü-
lasyondan gerçek ekonomiye dön-
meye başlayacağını, hatta başla-
dığını düşundürüyor.
Buna paralel faizlerde bir yük-
selme eğilimi var. Her ikisini bir
araya koyduğumuzda uluslarara-
sı mali/spekülatif piyasalarda ba-
sınçların artmaya başlayacağını
düşünebiliriz. Morgan Stanley Baş
Ekonomisti David Roach da zaten
küresel düzeyde tekrar bir likidite
sıkışıklığının ortaya çıkmaya baş-
ladığını tespit ettiklerini söylüyor.
(Global Report 19/07)
Tüm bunlar dünya ekonomisi-
nin ABD'deki bir ekonomik gerile-
menin arkasından, tekrar çok sar-
sıntılı bir döneme girmek üzere ol-
duğunu gösteriyor. Bu tür bir ka-
ramsartığı Financial Times yo-
rumcusu, tecrübeli ekonomist ve
yazar Samuel Brittan'da da gör-
mek mümkün.
Brittan, bugün VVall Street'te
yaşanacak bir çöküntünün özel
sektör bilançolanndaki sıkışıklık,
hisse senedi fıyatlanyla, özel sek-
tör harcamaları arasındaki bağ,
göz önüne alındığında, 1987'de-
kinden daha çok 1929'dakine ben-
zeyeceğini ve 2000'e girerken dün-
ya ekonomisinde çok daha büyük
birtahribat yaratabileceğini düşü-
nüyor. (22/07).
olduğuna dikkat çekildi.
Bu kumarhanelerin 26'sının
Istanbul'da, 18'inin Antalya'da,
7"sinin Ankara'da, 6'sının
Muğla'da geri kalanının ise
Nevşehir, Adana, Mersin,
Aydın ve Izmir illerinde
bulunduğu belirtilen
araştırmada, "Kumarhaneler
kapandığı için turizm köriiye
gidiyor olsaydı, Istanbul'dald
durum en kötüsü olmabydı'"
denildi.
Kumar oynamak için
gelenler
Öte yandan, geçen yıl
Türkiye'ye kumar oynamak için
geldiği öne sürülen Rus ve
Israillı turist sayısındaki
gerilemenin, diğer ülkelere göre
daha az olduğu belirlendi.
Araştırmada, 1998 yılında
Türkiye'ye gelen yabancı
ziyaretçi sayısındaki azalmanın,
BDT'den yüzde 13.3, Israil'den
yüzde 9.5 iken en büyük
azalmanın tatil için geldiği
bildirilen turistlerin
ülkelerinden kaynaklandığı
vurgulandı. Non'eç'ten
gelenlerde yüzde 37.4,
Danimarka'dan gelenlerde
yüzde 27.4, Avusturya'dan
gelenlerde yüzde 23.5
azalma olduğu
kaydedildi.
Araştırmada, kumarhanelerin
ekonomiye ve turizm tanıtımına
büyük katkısı olmadığı
savunuldu. TÜRSAB Başkanı
Talha Çamaş da turizmde
yaşanan sıkıntmm nedenlerini
ve çözümünü talih oyunlanna
bağlamanın saglıklı bir
yaklaşım olmadığını söyledi.
Turizm Yatınmcılan Derneği
(TYD) Başkanı Tavh
Köletavitoğlu da Tûrkiye'de
casinolann kapanması ile Israıl,
Yunanistan, Malta, Güney
Kıbns'ta hareketlenmeler
olduğunu ve ciddi olarak
müşterilerin oralara kaydığını
belirtti. Türk tesislerinin önemli
bir gelir kaybının yanı sıra
devletin de vergi ve fon
gelirinin azaldığını kaydeden
Köletavitoğlu, turistik yörelerde
oluşturulacak serbest
bölgelerde belli sayıda
casinolann açılmasınm yararh
olacağını bildirdi.
ANKARAPAZARI
YAKUP KEPENEK
Kuptarıcı
Tarihe kurtancı olarak geçmek,
kuşkusuz insana özgü dürtülerden
biridir. Burada önemli olan, kimleri
ya da neleri kurtardığınızdır.
Hükümetin aldığı ekonomik ön-
lemler bu çerçevede değerlendiril-
melidir.
• • •
Ekonomik önlemler, topluma bir
IMF dayatması biçiminde sunuldu.
O kadar ki en yetkili ağızlar, bu ön-
lemler alınmaz ise devlet batar di-
yebildiler. Yetmedi, kimi gazete ya-
zartan, TV yorumculan ve de öğre-
tim üyeleri, IMF önerilerini ve alına-
cak önlemleri birer Tann buyrvğu sa-
yan bir tutum sergilediler; ya ön-
lemlere evet dersiniz ya da suçla-
madan suçlama beğenin türünden
bir ortam yaratıldı. Tarihe geçecek
bir örnekle halkın çıkariannı savun-
maksuç sayıldı. Dayatmacı demok-
rasimiz kendine özgü süreçleri iş-
letti; gereğini yaptı. Sonuçta, son
ekonomik karariara giden yolda, ne
eleştirel bir bakış getirilebildi ne de
ülke koşullanna uygunluk tartışma-
lan yapılabildi.
Sonra, bu tür önlemlerin, olmaz-
sa olmaz bir önkoşulu vardır: Ön-
lemlerin, hangi toplum kesimleri-
nin ve ne ölçüde yaranna ya da za-
ranna işleyeceği, hükümetçe ka-
muoyuna açıklanmalıdır. Demok-
rasinin küçük harf d'sinin geçerli
olduğu her ülkede, hükümetler bu
açıklamayı yapmak zorundadır; bu-
nu toplumsal sorumluluğunun ka-
çınılmazbirgereğisayar; dahadoğ-
rusu saymak zorunluluğu duyar.
Hükümet bu görevini yapmadı.
Hiç zaman yitirilmeden yapılma-
sı gereken, hükümetin, bu önlem-
lerin, dolaylı değil, doğrudan sonu-
cu olarak ekonominin hangi kesim-
lerine ve ne miktarda çıkar sağla-
dığını açıklamasıdır. Burada, doğ-
rudan çıkann iki boyutu var; birin-
cisi, alınmasından vazgeçilen ver-
gilerdir. Hükümet, yeni çıkarılan
Vergi Yasası'nın kimi hükümlerini
bir yana bırakarak, ne kadar vergi
almayacaktır? Bu vergiler kimler-
den alınmıyor? Asıl önemli nokta,
vergi alınmamasından doğan ağır
toplumsal maliyettir. Alınmayan ver-
giler nedeniyle doğacak bütçe açı-
ğı nasıl kapatılacaktır? Bu nedenle
doğacak artı borçlanmanın bütçe-
ye yükleyeceği faiz maliyeti ne ka-
dardır?
Bu soruların yanıtı kamuoyuna
açıklanmadan, alınan önlemlerin
tam bir değertendirmesi yapılamaz.
Önlemlerle çıkar sağlamanın ikin-
ci boyutu, kredi kolaylıklandır. Hü-
kümet, sağladığı kredi kolaylıklan-
nın, üretim, iş bulma ve dışsatım
üzerine olası etkilerinin hesabını ön-
ceden yapmış olmalı ve tıpkı vergi-
ler gibi, kredileri de, artısı ve eksi-
siyle kamuoyuna açıklamalıdır.
Bunlar yapılmazsa ne olur?
Bunlar yapılmazsa, ekonomik ön-
lemlerin toplumsal ya da siyasal yü-
zü doğru görülemez, eksik kalır.
Emeğiyle geçinenlerin, yani halkın
değil, para ticareti yapanlann çıka-
nna olan önlemlerin, asıl saklan-
mak istenen yönü de budur.
•••
önlemlerin ekonomik yönü, da-
ha başlangıçta, kendi mantığı için-
de bile tartışma yaratmıştır; ekono-
mik sonuçlan bakımından tartışma-
lı bir doğum söz konusudur.
Ancak burada belirtilmesi gere-
ken bir nokta var. Eğer, pek çok yo-
rumcunun belirttiği gibi, önlemler
yalnızca kimi şirketieri kurtarmayı
amaçlıyorsa bunun, serbest piya-
sa ilkelenyle nasıl bağdaştınldığı da
açıklık kazanmalıdır. Serbest piya-
sa ekonomisinin temel kurallanndan
biri, başansız işletmeierin kapan-
masıdır. Yıllardır, Kamu Iktisadi Te-
şebbüsleri'ne (KİT) yöneltilen eleş-
tiri ya da özelleştirmeye gerekçe
yapılan kural budur. Çelişkiye ba-
kın, hükümet, kendisinin batırdığı
KlT'e göstermediği kolaylığı özel
şirketlere gösteriyor; serbest piya-
sa adına onlan kurtarıyor.
Aynı hükümet, örneğin, tanm
ürünlerinin destekleme alımı fiyat-
lannı saptarken, ikide bir, ekono-
minin kurallarını ve serbest piyasa
ilkelerini gerekçe olarak öne sürü-
yor. Üstelik bunu, Fransa'dan
ABD'ye tanmsal üretimin olağanüs-
tü yöntemlerie korunduğu ve des-
teklendiğibir dünyada yapıyor. Ne-
den aynı ilke öbür başansız işletme-
ler ve sahiplerince içi boşaltılan ban-
kalara geçerli olmuyor? Neden ba-
şansız bir grup para sermayedarı-
nı kurtarmak için özel önlemler alı-
nıyor? Son bir soru daha var, şirket
kurtarmalannı IMF mi istiyor?
•••
Hükümet, bu ve benzer sorulara
açık yanrtlar vermelidir. Sorular açık-
ça tartışılmazsa, hükümet belki ki-
mi paradan para kazananlan kurta-
nr, ancak kendisini toplumsal ve ta-
rihsel sorumluluktan kurtaramaz.
e-posta: yakup(n metu.edu.tr
COLGATE PALMOLİVE TÜRKİYE
ANNOUNCEMENT
Colgate - Palmolive Haci Sakir Sabun Sanayi ve
Tic. A.Ş.is merging into Colgate - Palmolive Temizlik Urunleri
Sanayi ve Tic. A.Ş. This will bring Colgate - Palmolive's entire
Turkish portfolio, including the povverful Hacı Sakir brand,
under one company, thereby strengthening Colgate's position
in the market and demonstrating its commitment to Türkiye.
This Merger follovvs the acquisition in May by Colgate -
Palmolive of the shares in Colgate - Palmolive Haci Sakir
that was ovvned by the Ozsuer family, Colgate - Palmolive and
the Ozsuer family established the Haci Sakir joint venture in
1991.
All relationships that third parties have with Colgate -
Palmolive Haci Salcir will continue with Colgate - Palmolive
Temizlik without any operational or procedural changes.
We would like to use this opportunity to thank the Ozsuer
family for the outstanding co-operation and support they have
granted Colgate throughout the years of a successrul partnership.
Hans Brouwer
... VP & Managing Director/CP - Türkiye ••>.'•
DUYURU
Colgate Palmolive Hacı Şakir Sabun Sanayi ve Tic. A.Ş.
ve Colgate Palmolive Temizlik Urunleri Sanayi ve Tic. A.Ş.
birleşme kararı almışlardır. Bu birle$me ile Colgate
Palmolive'in Türkiye'deki tüm marka portföyü, çok kuvetli Hacı
Şakir markası dahil, tek şirket altında toplanmış
ve böylece Colgate Türkiye'ye olan inancını göstermis ve aynı
zamanda pazardaki Konumunu da kuvvetlenairmiştir.
Bu birleşme 1991 yılında oluşturulan Colgate Palmolive
ve Hacı Şakir şirketieri ortaklığının kendine ait hisselerinin
Mayıs 1999 tarihinde Ozsuer ailesinden Colgate
Palmolive Temizlik Urunleri San.ve Tic.A.Ş.'ne devrinin devamı
niteliğini taşımaktadır.
Tüm üçüncü şahıs ilişkileri Colgate Palmolive Hacı Şakir
San.ve Tjc.A.Ş.'ae olduâu gibi aynen Colgate Palmolive
Temizlik Ürünleri San.ve Tic.A.Ş. adı altında devam edecek
olup, iş akışı veya operasyon açısından bir değişiklik
olmayacaktır.
Gerek geçmişteki son derece güçlü olan ilişkilerimiz,
gerekse bir ortak olarak vermis oldukları destekleri nedeniyle
Ozsuer ailesine Colgate Palmolive şirketi olarak şükranlarımızı
sunar ve teşekkür ederiz.
Hans Brouvver
Başkan Yardımcısı & Genel Müdür