23 Aralık 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 13 HAZİRAN 1999 PAZAR OLAYLAR VE GORUŞLER Devrim Yasalarının Buyruğu... Dr. Engİn Ü N S A L Hukukçu, Eski MUletvekili H ukuk, bireylerin öz- rihli ve 430 sayılı ögretimin birleştiril- gürlüklerinin sınırla- nnı belırleyen ve top- lum içinde birlikteba- nş içinde yaşamalan- nı sağlayan kurallar demetı olarak da tanımlanabilir. Baş- langıçta bu ışlev ı dinsel kökenli kural- lar yerine getırmeye çalışmıştır. Za- man içinde hukuk gökyüzünden yeryü- züne indirilmiş: kutsal kitaplann. pey- gamber söyiemlerinın yerini, atanmış ya da seçilmiş parlamentolann alması ile hukuk kurallan çagdaş bir boyut ka- zanmıştır. Bir anlamda uygarkk. hu- kukun çağdaşlaşması ik doğru orantı- lı olmuştur. Osmanlı döneminde dinsel kökenli hukuk anlayışı egemendir. Mecelle, bi- reysel ve toplumsal sorunlann çözü- münde ölçektir. Batı'ya açılma ve ça- ğa uyum saglama girişımleri. dayat- macı dinsel anlayışın baskısı ile sürek- li ertelenmek istenmiştir. Osmanlının küllerinden yeni bir devlet yaratan bü- yük öncü Atatürk'ün, Batı'nın tüm em- peryalıst güçlerine kabul ettirdiği Lo- zan Antlaşması Türkiye ıçin yeni bir ça- ğın ilk anıtı olmuştur. Lozan. eşzaman- lı olarak, Türk hukuk dizgesinin de ılk anıtıdır. Türkiye'nin varlıgmın ulusla- rarası alanda kabul edilmesinden son- ra büyük önderin ilk atılımlan, huku- kvın çağdaşlaştınlması ile ilgilidir. Top- lumun uygarlıkla tanışmasını amaçla- yan buyasalan -devrim yasalannı- kı- sacaanımsamaktayararvardır: 1924 ta- mesi yasası, 1925 tarihli ve 671 sayılı şapka giyilmesi yasası. 1925 tarihli ve 677 sayılı tekke ve zaviyelerle türbele- rin kapatılması ve türbedarlık ile birta- kım unvanlann kaldınlması ve yasak- lanması yasası, 1926 tarihli ve 743 sa- yılı evlilik sözleşmesinin evlenmeme- murunun önünde yapüması yasası, 1928 tarihli ve 1288 sayılı uluslararası sayı- lann kabul edilmesi yasası, 1928 ta- rihli ve 1353 sayılı Türk harflerinin ka- bulü ve uygulanması yasası. 1934 ta- rih ve 2690 sayılı bazı lakap ve unvan- lann kaldınlması yasası ve 1934 tarih- li ve 2596 sayılı bazı kisvelerin (giysi- lerin) giyilemeyeceğine ilişkin yasa. Devrim yasalan olarak bilinen bu yasalar. Anayasamızm 174. maddesin- de sayılmıştır. Milletvekili seçilen ve ant içenler bu yasalara da bağlı kalacakla- rı konusunda toplum önünde ant iç- mektedirler. Ne kadar üzücüdür ki cumhuriyetin kuruluşunun 75. yıhnda çağdaş bir top- lum olmanın temellerini oluşturan Ke- malizmi ve bu ilkelerin ışığında oluş- turulan devrimleri ortadan kaldırmak için oluşturulan çabalar olanca bağnaz- lığı ile sürüp gitmekte ve karşıdevrim- cilerin çabalan TBMM"nin çatısı altı- na bile taşınabilmektedir. Bugün gelinen nokta nedensiz de- ğıldir. Üzülerek vurgulamak gerekir ki devrim karşıtı güçleri, tutarsız politika- cılar. nabza göre şerbet vermek sevda- sından bir türlü vazgeçmeyen çıkarcı- lar bugünlere getirmişlerdir. Çok par- tili demokratik yaşama geçişimizin (14 Mayıs 1950) daha üçüncü ayında De- mokrat Parti. Türkçe ezanı Arapça okut- maya karar vererek kartopunu dağın yamacından yuvarlamaya başlamıştır. Öysa "Tann ûludur, Tann uludur, Tan- n'dan başka yoktur tapacak" söylemi ile başlayan o güzelim Türkçe ezan, tüm ınananlann anladığı ne güzel bir çağn idi. O Meclis'te olup da bu karann alın- masına oy verenler Pandora'nın kutu- sunu açtıklaruıın ayırdında mıydılar. Hiç sanmıyorum. Onlar, nabza göre şerbet vermenin kısır döngüsüne ya- kalanmış, adlan çoktan unutulmuş. ama ettikleri kötülük çığ gibı büyümüş tek boyutlu insanlardı. Sanki ülkenin sonsuz imam ve hoca- ya gereksinimi varmış gibi imam-ha- tip okullannın yüzde seksen beşini aç- makla öğünen SüJeyman DemireJ'e. bu okullan açmaya devam eden, Atatürk'ün kurduğu CHP yöneticilerine ne deme- li? Turgut Özâl'ı ve imam hatiplilere yüksekokul kapılannı açarak bugün adliyeleri, hastaneleri. devlet daireleri- ni, üniversiteleri, imam hatip mezun- lan ile dolduran ve devletin hızla yoz- laşmasına yol açan Kenan Evren'i iyi- liklerle anmak olası mı? Atatürk de\Tİmlerine dayalı. demok- rat, laik. çağdaş Türk cumhuriyeti bu- gün yaşam savaşımı veriyor. Bu sava- şımda Türkiye'yi teokratik birdevlet ola- rak Arap kültürünün boyunduruğuna ve ortaçağ karanlığma atmak isteyen- ler azımsanmayacak kazanımlar elde et- mişlerdir. Islam dayatmacı değildir. Inanmak ve inancın gereğini yapmak bir gönül ışidir. Gelin görün ki oruç tutmadığı için öldürülen öğrenciler, ba- şını bağlamadıgı için asağılanan ka- dınlar vardır. Islam siyasallaşmıştır. Her siyasal eylemin birsimgesi vardır. Nasıl gama- lı haç Nazi Almanyası'nın simgesi ol- muşsa türban da günümüzde siyasal lslamın simgesi olmuştur. Amaç, inanç özgürlügünün ardına sıgmarak siyasal Islamı yaygınlaştırmak ve iktidar ol- maktır. Gerisi kolaydır onlara göre. Siyasal tslamın amacı bellidir. De- mokratik laik cumhuriyeti yıkmak ve çağdaş hukuku yadsımaktır. TBMM'ye kadar taşınarak yatagın- dan çıkanlmak istenen bu eylemler di- zisi karşısında konuşması, önde dur- ması gerekenlerin susması, başını de- vekuşu gibı kuma gömmesi, ınsanı ge- lecege kuşku ile bakmaya zorluyor. Si- yasal tslamın mızrağı olarak TBMM'ye sokulan türbanh bayanın görüntüsünü sessizce seyreden MHP'üler. ANAPIı- lar ve DYP'liler, bağlı kalacaklanna ant içtikleri, Anayasa'nın 174. madde- si karşısında ne diyecekler? Cumhuri- yeti kuımak için 76 yıldıruğraş vermiş, Kurtuluş Savaşı'nda can vermiş yüz bınlerin anısı önünde yüzleri kızarma- yacak mı? Ya çagdaş hukuk düzenini, bireyin öz- gürlüklerini savunmak yükümünde olan barolar?.. Sadece Türkiye Barolar Bir- ligi'nin genel başkan yardımcısı, Ko- caeli Barosu ve Ankara Barosu tok ses- le toplumun önüne çıkabildiler ve 'sus- mamn kabul etmek ve yenflmek oldu- ğunu' söyleyebildiler. Ankara Barosu Başkanı HakJaSuhaOkay/TBMM'de ve Malatya lnönü L niversitesi'nde la- ikiiğe karşı başkaldın yaşandığraı, şe- riat özlemcilerinin laik ve demokratik cumhuriyeti yıkarak yerine teokratik devletkurmaheveskrinin sürdüğünü", konumuna yaraşırbir biçimde ve kim- seden korkmayarak dile getirdi. Yöne- timde bulunduldan süre içinde yıkılmak istenen laik demokratik cumhuriyet ve Atatürk ilkelerini savunan tek bir cüm- le söylememiş baro yöneticileri; çağ- daş hukuk düzenini savunmak birincil görevinizken susmanız hiç yüzünüzü kı- zartmıyor mu? Ya Türkiye'nin önünde- ki bu büyük tehlike karşısında susan ba- rolann üyeleri, sizin bu suskunlukta bir sorumluluğunuz yok mu?.. Demokrasilerin güzelliğı, sonınlan kendi kurumlan içinde çözebilme ola- nağında yatar. Parlamentosundan baro- suna kadar demokrasi için yaşamsal bir sorun olan siyasal Islam sonınunu çözmekten, ona karşı direnmekten ka- çanlann varlığı demokrasinin ülkemiz- de işlerliği konusuna da gölge düşüre- cek niteliktedir. Demokrasi için ordu müdahalelen kabul edilemez bir gerçektir. Bugün halkın devrimci kesimi, ülkemizde or- duyu, demokrasi ve laikliğin korunma- sı için çok önemli bir güvence olarak görmeye başlamıştır. Bu çelişkidir, ama güzel bir çelişkidir. Bu çelişkinin yaratıl- masına neden olanlar şapkalannı ön- lerine koyup ciddi olarak düşünmeye baslamalıdır. Okan'a 2 trilyon 125 milyar! . Arif e, Fatih'e, Alpay'a. Feyzi'ye vb. 2'şer trilyon!.. Bir trilyonda kaç sıfır var, biliyor mu- sunuz? Ben yazmaya kalksam yanlış yaparım. Bu gencecik futbolculara biçılen fiyat bu! Tril- yonları alacaklar, öyle sahaya çıkacaklar! Ger- çi bu paranın hepsi onların cebine girmeyecek; kulüp alacak, vergiciler alacak, yine de yüzler- ce milyar kalacak oyunculara... "Zenginin parası züğürdün çenesini yorar." öyledir... Insanlarhayallerle kendilenni uyutma- sını sever. Niye piyangolara, altılı ganyanlara, "sayısal lotolara milyonlarca insan koşuyor? Cumartesiden cumartesiye heyecanla, umut- la zengin olmayı düşlüyor? lyi mi kötü mü bil- miyorum. halkımız, insanlarımız zenginlere laf söyletmez, kendisi de söylemez. Allah vermiş zengin olmuş, der. Nasıl, ne biçimde zengin ol- muş, umurunda değildir. "Komşuda pişen bir gün bize de düşer" diye ömrünii geçirir! Şu günlerde. memurlara, işçilere, emeklile- re verilecek temmuz zammı söz konusu... Aiı- nan karara göre, yıl ortasmda enflasyon ora- nındazam yapılacak! Enflasyon hangı çizgide, EVET/HAYIR OKTAY AKBAL Toplumdaki Uçurum herhalde yüzde ellinin, altmışın üstünde... Me- mur zammı da en azından yüzde otuz olma- malı mı? Ama olacak gibi değil, iç ve dış birik- miş borçları ödemeye uğraşan devlet, çalışan- lara olsa olsa yüzde on, hadi hadi on beş bir zam yapabilecek... Milliyet'te Ooğan Heper'in yazısında ilginç bir lıste vardı. Devlet memurları ne kadar ma- aş alıyor? Okurlar, hele memur, işçi, emekli olan okurlar bunu iyi bilirler, ama ben Heper'den birkaç örnek almakta yarar görüyorum. En yüksek maaş askerlere verilendir! Bir or- general 600 milyon, kıdemli albay 400 milyon alırken, birprofesör381 milyon, birvali473, bir hâkim 460, bir kaymakam 230, bir uzman dok- tor 246, bir hemşire 112 mityon alabiliyor... Ya sigorta emeklileri? Ortalama 70 milyon! Emekli Sandığı emeklisi 95, Bağ-Kur emeklisi 38 milyon!.. Yüzde on-on beş artma olsa ne- ye yarar? Yoksulluğun sürüp gitmesine... Heper, Finlandiya'yı yenen Milli Takjm oyun- cxılanna yirmişer milyar lira prim dağıtıldığını yaz- dıktan sonra şöyle diyor: "Gelir dağılımı adaletsizliğine örnek çok, bu en göz önünde ve en güncel olanı. Türkiye zen- ginler ülkesi mi, fakirier ülkesi mi? Işte fonksi- yonlar, işte rakamlar, siz karar verin." Toplumda uçurum günden güne derinleşiyor. En büyük tehlike budur. Yoksulun daha yok- sul, zenginin daha zengin olması... Bir yanda gecekondular, bir yanda özel korumalı, demir parmaklıkiar içinde köşkler, villalaıi.. Istediğin kadarAtatürk'ün "Bizyoksulbirhal- kız, ne olduğumuzu bilelim" uyansını anım- sat!.. Batı'nın en zengin yaşantısına kendini kaptırmış bir umursamazlaryığını var! Kimi ga- zetelerin pazar eklerinde görüyoruz onlan! Fa- lan beyefendiyle falan hanımefendinin lüks ya- şantılannın, bilmemhangi Akdeniz koyundaki yatlannda keyif sürmelerinin öyküleri... Iki kişilik bir akşam yemeğine ödenen para asgari ücretin çok üstünde!... Biryerde ekmek ya da gıda paketleri dağıtılmasın, yalnız Ana- dolu'nun yoksul bölgelerinde değil. Istanbul'un içinde, halkımız bir kapışmaya kaptırıyor ken- dini! Bir de açık açık sergiliyoriar bu utanılası görüntüleri! Bir futbolcuya, bir türkücüye, bir alaturkacı- ya bu toplum büyük olanaklar sağlıyor... Eline mikrofon geçiren küçüklü büyüklü insanlan- mız kolay yoldan para kazanmak derdine dü- şürülüyor. Çocuklannı şarkıcı, türkücü ya da fut- bolcu yapmak, ailelerin baş sorunu oluyor. Var- sın okumasın, varsın cahil kalsın, ama çok çok para kazanmanın yollannı bulsun! Ister yasal, ister yasadışı yoldan... PENCERE Ülkücülerin Sınavı... "18Nisan Seçimleri "nde sandıktan iki parti çık- tı; DSP birinci oldu. MHP ikinci... Yorumlar yapıldı: "Her iki parti de milliyetçi tutumlan nedeniyle oylannı arttırdılar." Milliyetçiliğimize diyecek yok!.. ' • Cumhuriyet'te üç gündür manşetten verilen ha- berleri medyada ara ki bulasın!.. Sanayileşmiş en zengin yedi ülke ile Rusya'nın oluşturduğu G-8 topluluğunun dışişleri bakanları Köln'de bir araya geldiler. Toplantının sonuç bil- dirisinde 'Küresel/eşme' eleştiriliyor. Bir özeleştiri bu! Küreselleşme, zengin ülkeler için yararlı; ama, dünyanın büyük bölümünü yoksullaştırıyor, ada- letsizlik yoğunlaşıyor, harp ve darp çoğalıyor, hiç- bir aklı başında insanın onaylayamayacağı eşit- sizlik uçurumları oluşuyor; 'sömürü düzeni' peki- şiyor. Olay öylesine doruğa tırmandı ki YDD'yi uygu- layan büyük devletler ya da küreselleşmenin ba- şını çeken zenginler bile "itiraf" ediyorlar. Bizim medyanın gıkı çıkmıyor. • YDD veya küreselleşme bir olgu! Gezegensel düzenin efendileri tuttuklan yoldan aynlmak hevesinde değiller... Peki, Türkiye ne yapacak?.. MHP gibi milliyetçilik afra tafrasında başı çeken partinin tutumu ne olacak?. 57'nci hükümet ulusal çıkarlan savunup koru- yacak mı?.. Yoksa, YDD'nin öngördüğü 'model'l kayrtsız şartsız uygulayıp milliyetçiliğe sırtını mı dönecek?.. Cam kafeste bülbül gibi konuşan Apo'ya yöne- lik milliyetçilik gösterileri başını aldı gidiyor; ama, bu kadar dar bir yaklaşım, ancak ufuksuz kişileri ardından sürükleyebilir; 65 milyonluk Türkiye'nin varoluş bilinci daha kapsamlı bir dünya görüşüne oturmah... Değil mi!.. . ', • 18 Nisan seçimlerinde sandıktan iki parti çıktı, DSP birinci oldu, MHP ikinci!.. 57'nci hükümet bu iki partinin anlaşmasıyla kuruldu; "milliyetçi mu- hafazakâr" ANAP'ı da ortaklığa kattı. Maşallah ortakların üçü de milliyetçi!.. Hele MHP'nin milliyetçiliği 'üç aylı bayrak'ta dal- galanıyor; ama, YDD'nin ulus devleti dışlayan da- yatması karşısında ülkücülerin ne yapacağı belli değil... MHP'nin önünde sınav var... Hem de zor bir sınav!.. • 57'nci hükümetin milliyetçiliğine diyecek yok... Peki, ulusçuluktan ne haber?.. Bekleyip göreceğiz. İpragaz'dan yeni bir enerji İpragaz'dan verimli, kesintisiz, ekonomik enerji: İPRAPROPAN lerinize bereket geliyor! Yeni enerjimz IPRAPROP. gıda, turizm İPRAGAZ PROPAN I P«MAB*2 B«tS * tecrübesi, uzman personeli, teknık servis, bakım ve dolum hizmetleriyle her zaman yammzda. r o p a n k u l l a n ı m ı ö z e l k u r a l l a r a t a b i o l u p , k u l l a n ı m i ç i n İ p r a g a z ' a d a n ı s ı n ı z . ÖentH Müdûrkik TW: 0212 232 04 00 (10 hat) Faks: 0212 231 01 18 IpraHat 0800 211 60 11 www ipragaz.com r e-maih ıpranetSic İPRAGAZPRIMA64Z
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle