Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
13HAZİRAN 1999 PA2AR CUMHURİYET SAYFA
17
Turistik
oyunlar
£ Turizmci
dostlardan biri
ı; yıllardır
Türkiye pazan için
Almanya'da uygulanan
"damping"i anlattı.
Almanya'dan
Türkiye'ye tatile
gelecek turistlere
olağanüstü düşük fiyat
verilmesinin altında
halı ve mücevher satışı
yapan bazı büyük
turistik alışveriş
merkezlerinin
bulunduğunu açıkladı.
Dostumuz, seyahat
acentalannın kişi
başına 100-120 mark
zaranna tur
düzenlediğini ve
aradaki farkı alışveriş
merkezlerinin
kapatmayt taahhüt
ettiğini belirtti. Ne ki,
havaalanına inen her
turist için 50 mark,
dükkâna gelen her
turist için de 100 mark
vermeyi taahhüt eden
tekel durumundaki
turistik alışveriş
merkezleri sözlerini
tutmayınca birçok
seyahat acentasının
battığını bildirdi.
Turizmde yıllardır
uygulanan "damping"e
Almanya'nın göz
yummasının da dikkat
çekici olduğunu
belirtti. Düna kadar
Almanya'dan transfer
dahil beş yıldızlı tesiste
yarım pansiyon bir
haftalık fiyatı merak
ediyorsanız: 299 mark.
JL
Tel: 0.212.512 05 05 Faks: 0.212.512 44 97Elektrorek posta: sorneposta.cumhuriyet.com.tr
- Memur, maaş zammı için
meydanlara inecekmiş...
"Hükümet yine
COD sınavmda!"
A
nkara'dan Veli Yıldınm, Dünya Hristiyan-
lığını Birleştirmek İçin Kutsal Ruh Cemiye-
ti'nin ya da kısaca Birleştirme Kilisesi'nin
kurucusu Sung Myung Moon'un "zama-
nı geldiğinde dünyayı yönetmek için" çalışmalarına
40 yıl önce Amerika Birieşik Devletleri'nde başladı-
ğını hatırlatıyor. Yıldırım anlatıyor:
Moon tarikatı da denilen bu örgütlenme içinde
şirketler, okullar, üniversiteler, yayınevleri, gazeteler,
hoşgörü kuruluşlan bulunuyor. Parasal kaynaklan ka-
rantık ve güçlü olan tarikat, çevresinde çok sayıda
politikacı, yazar, sanatçı besliyor.
Örgüt, Birleştirme Kilisesi olmasına karşın Hristi-
yanlığın ötesine geçiyor ve Yahudilerle Müslüman-
ları da kucaklıyor. Ortak buluşma noktası Ibrahim
peygamber oluyor.
Dinlerarası Federasyon, Dünya Üniversiteleri Fe-
derasyonu, Profesörler Dünya Barış Akademisi, Ba-
rış Kadınları gibi Moon tarikatının yan kuruluşlan
ABD'de inziva
Latin Amerika'nın borç sorunundan Ortadoğu'daki
barış sürecine kadar dünya genelinde etkinlik gös-
teriyor. Profesörler Dünya Barış Akademisi'nin Tür-
kiye'deki temsilcisinin bir süre önce ölen eski bir po-
litikacı Kasım Gülekolduğu biliniyor. "Akademi"nin
Türkiye'dedüzenlediği ve Yunanistan'la ilişkileri ko-
nu olan "konferans"ına katılanlar arasında Emre
Gönensay, Sabahattin Zaim, Ekrem Akurgal gi-
bi isimler bulunuyor. Deniz Baykal bile ABD'de Mo-
on'un konuğu oluyor.
Mr. Moon, Kore'den Amerika'ya kapağı atarak
cemaatini kurarkan aynı yıllarda Türkiye'de Kürt
Sait (Said-i Nursi) dinsiztere (komünistlere) bayrak
açarak Amerika'ya yaslanmaya çalışıyor; Kore'ye sa-
vaşmaları için Nur talebeleri göndermeyi öneriyor;
Papa'ya risalelerini postalıyor. Ama gözden ırak ol-
duğu için gönülden de ırak kalıyor; beceremiyor.
Kürt Sait'in rüyasını yıllar sonra bir talebesi hayata
geçiriyor. Amerika keşfedildikten sonra VVashing-
ton'da konferanslar başlıyor. Papa'ya mektup yazı-
lıp üç büyük dinin işbirliği için Vatikan'da el sıkışılı-
yor. Şirketler şirketleri, okullar okülları izliyor. Kitap-
lar, dergiler, gazeteler yayımlanıyor, radyo ve tele-
vizyonlar kuruluyor.
Mr. Moon'un izinden aynı taktikler uygulanıyor.
Katolik üniversitesinden profesörler, liberal dünya-
dan yazariar, entel kesimden sanatçılar, her düzey-
de politikacılar besleniyor; ödüller dağıtılıyor.
Mr. Moon "mesih" olma sevdasını yaşarken Kürt
Sait'in talebeleri "mehdfyi bekliyor. AmaTürkiye'nin
sağı solu belli olmuyor. Bir aksilik oluyor. Birilerinin
kalbi sıkışıyor. Kalbi sıkışan Amerika'ya kapağı atı-
yor... Yeni kıbleleri Amerika'da inziva, hele "Moon"
ışığında pek ruhlara ferahlık veriyor!
SESSİZ SEDASIZ (!) NVRÎKURTCEBE Çanakkale'den Girne'ye ödül öyküsü
Çanakkale 18 Mart Universite-
si'ndeki şeriatçı ve ülkücü faaliyet-
leri anımsıyor olmalısınız... Işi, Ata-
türk'ün fotoğrafını duvardan indir-
meye kadar götürmüşlerdi. Mızrakçu-
yala sığmayınca da YÖK, 18 Mart
Üniversıtesi Rektörü Prof.Dr. Abdur-
rahman Güzel'i görevinden uzaklaş-
tırmak zorunda kalmıştı. Güzel'e he-
men Girne Amerikan Üniversitesi
sahip çıkmış ve Türk Dili ve Ede-
biyatı Bölümü'ne başkan yapmış-
tı. Geçenlerde gazetelerde bir ha-
beryayımlandı. Girne Amerikan Üni-
versitesi Abdurrahman Güzel'den son-
ra "Atatürkçü düşünce ve davranış"la-
nndan ötürü Yekta Güngör Özden ve
Aydın Doğan'ı ödüllendirmişti!
Okuldaki dayak gizlenmeli miydi?
Alanya'daki Ayşe Melahat Erkin
Anadolu Usesi'nin tarih öğretmeni
Nasuh Göksu, velilerin anlattığına
göre derste cennete nasıl gidileceği,
cehennemde nasıl yanıldığı gibi ko-
nulardân arta kalan zamanında tarihi
konuşmalar yapıyor ve gerektiğinde
yumruklarını konuşturuyor. Göksu,
geçen hafta yedinci sınıftaki bir öğ-
renciyi fena halde dövüyor. öğren-
cinin avukat annesi Halime Şenli
suç duyurusunda bulunmak üzere
Alanya Cumhuriyet Savcılığı'na gidi-
yor. Savcılık öğrenciyi doktora sevke-
diyor ve "üç gün iş ve güçten kalır, ye-
dı günde iyileşir" şekilde dayak yedi-
ği saptanıyor. Konu yerel basınayan-
sıyor. Veli, öğretmenden şikâyetçi ol-
mak üzere okuta da dilekçe veriyor.
Ancak okul müdürü Mevlüt Uysal
veliye çıkışıyor:
"Niye gazeteye bildirdin?"
ÇED KÖŞESİ
OKTAY EKINCI
Bayındırlık Bakanı Koray Aydın
Karadeniz'i 'seviyor' mu?..
Bayındırlık ve Iskân Bakanı Ko-
ray Aydın, Trabzon'daki bir ye-
rel televizyona yaptığı açıklama-
da; "Karadeniz Kıyı Yolu" ko-
nusunu en kısa zamanda ele ala-
cağını ve-tüm ilgililerin bir araya
geleceği toplantılarda "tarafla-
rın görüşleriyle netleşecek doğ-
rulara göre" hareket edileceğinı
bildirmiş. Arkadaşımız Ahmet
Şefik'in haberine göre olayın çok
boyutlu olduğunu söyleyen Ko-
ray Aydın: 'bu aşamada proje
hakkında olumlu ya da olumsuz
bir görüş belirtmck istemediği-
ni' de vurguluyormuş... (Cumhu-
riyet. 9/06' 1999)
Sayın Bakan'ın "olay çok bo-
yutlu" sözünden neyi ve hangi
ilişkileri kastettiğini biz de me-
rakla bekliyoruz.
Ancak bu yol ınşaatının "önce-
ki "itiraf " etmiş oluyordu. Çün-
kü o "devireceğiz" dediği dağlar
(ki gerçekten şimdi deviriyorlar)
Karadeniz'i 'Karadeniz' yapan
kültür ve doğa zenginliğinin be-
şığıydı. Yıne o "dolduracağız"
dedi|i (ve şimdı gece gündüz dol-
durulmakta olan) deniz ve kıyı
kuşağı da zaten Karadeniz'in
"kendisiydi..."
Derken. siyasal sürec öyle işle-
di ki MHP'nin "ya sev ya terk et"
sloganı sanki Topçu'nun da yaz-
gısını belirledi. Memleketinin dağ-
lannı. denizlerini sevmek yerine
"otomotiv tekellerinin karayo-
lu dayatmasına" gönül veren bu
Bayındırlık Bakanı. sonunda kol-
tuğunu "terk etmek" zorunda
kaldı...
Şimdi ise aynı slogan, "MHP'li
bakan'" Koray Aydın'ın yakası-
kı\ ı v olu cinayetinin vadilerdeki tahribannın resmidir... Bu de-
re "Fırtına Deresi". Kayalar ise denizi doldurmak için dina-
mitlenen yamaçların parçaları... (Fotoğraf: OKTAY EKlNCl)
likli bir boyutu" var ki o da her
geçen gün Karadeniz'in "kim-
lik" değerlerini hızla ve acımasız
bir şekilde "yokediyor" olması.
Dahası, sadece kıyı kuşağında
değil, denize dolgu malzemesi el-
de edebilmek için hemen tüm akar-
su boylannın bağnnda açılan "taş
ocaklanyla" birlikte Karadeniz'in
eşsiz güzellikteki "vadilerinde"
de akıl almaz bir doğa tahribatı-
nın aynı hızla sürmesi...
Eğer Koray Aydın, bu büyük
çevre ve kültür katliamına neden
olan "projenin"(!) sahiplerini ve
uygulayıcılannı dinlemeden önce
"olayı yerinde incelemeyi" yeğ-
lerse ve kıyı kuşağı boyunca he-
likopterle alçaktan uçup olanabi-
tene şöyle bir "insan gözüyle" ba-
kabilirse, tam da "'bu aşamada"
yapılacak tek şeyin "inşaatı dur-
durmak" olduğunu hemen göre-
cektir...
• • •
Karadeniz bölgemizin başına
böylesı bir "felaketi" getıren bu
uygulamayı (üstelik tartışmalı iha-
lelerle) başlatan 55. hükümetin
Bayındırlık Bakanı Yaşar Top-
çu, kendini övmek için şu ben-
zetmeyi yapmıştv. "Dağlarıdevi-
receğiz, denizi dolduracağız..."
Topçu aslında 'Sinoplu' olma-
sına rağmen, bu sözleriyle mem-
leketinin dağlannı ve denizlerini
hemen hiç "sevmediğini" de san-
na yapışmış durumda. Ortada bir
"proje" bile olmadığı için adını
da tam koyamadığımız bu "dol-
gu yol vahşeti", hem doğa sevgi-
sinden, hem kültür sevgisinden,
hem Karadeniz sevgisinden, hem
ülke sevgisinden. hem vatan sev-
gisinden ve hem de insan sevgi-
sinden tümüyle "yoksun" bir uy-
gulama. Bilime, uygarhğa, gele-
cek kuşaklara ve tüm ulusal değeT-
lerimize karşı ise "yasalar çiğne-
nerek" işlenen bir büyük "hu-
kuk ve insanlık suçu" niteliğin-
de...
Bu ürkütücü gerçek her gün
gözler önünde açıkça yaşanırken.
MHP'li Bayındırlık Bakanı'nın
da önünde "iki seçenek" var. Ya
bu ülkeyi "sevdiğini" bir an ön-
ce kanıtlayacak ya da seçimler-
den önce haykırdıklan sloganın
"geregini" yerine getirecek...
• • •
Diyorlar ki; "Peki, yol soru-
nunu nasıl çözelim?"
Hele siz öncelikle şu cinayeti
Karadeniz'i daha fazla katletme-
den bir durdurun. Sonra sakin ka-
fayla oturup konuştuğumuzda gö-
receksıniz ki "yurtsever çözüm-
ler" de var.
Ama önce şu denize, kıyıya ve
yeşil vadilere gece gündüz saldı-
ran damperli kamyonlannızı Ka-
radeniz 'den hemen ve "bugün"
uzaklaştınn...
HAYVANLAR ÎSMAIL GVLCEÇ
KİM KİME DUM DU3WA BEMÇAK behicak@turk.net
ÇtZGlLtK KÂMtL MASARACI
HARBİ SEMtH POROY
TARİHTE BUGÜN MÜMTAZARIKAN
~P£MAGONUN KİRLİ ÇAMA$IRUW
13 Haziran
fS7/'0£ 8U6ÜN. YİSTHAMS*V*p İl£ İLSUJ "ÇOKOau'
, ne NEWVOBC TIMES MKJ AueeMN
İ
, ASD SAVUUUA S*tX_
M ROB£gT IUCAJ<U44£4
FHtCAN HA2teiAMMÇn. BU KUfSULA &A6LI ÇAUÇAN İKİ
TILDt&N/ SÖSrEX£AJ DOSYALAI? YAHMtANINCA.YET-
Arckm Stmb 7Wto Hcmj
TlKLARlNI AÇUCLJyACAKlABPi
ml Kuttnay 8apentbğı veSatuma
PANO
DENtZ KAVUKÇUOGLU
Kadınlar Niçin Daha
Uzun Yaşıyop?
Köln Üniversitesi'nin yaptığı bir araştırma, sana-
yi toplumlannda kadınların erkeklerden ortalama
yedi yıl daha fazla yaşadıklannı ortaya koyuyor. Ay-
nı araştırmaya göre, bu süre Rusya'da on üç yılı bu-
luyormuş. Bu araştırmadan yola çıkan bilim adam-
lan, çok uzak olmayan bir gelecekte, dünya üze-
rindeki birçok toplumun 'azerkeklikadın toplumla-
n'na dönüşeceğini söylüyorlar. Peki, erkekler açı-
sından bu 'şanssızlık' nereden kaynaklanıyor?
Bilim adamlan, erkeğin, toplumun kendisine da-
yattığı belirli beklentilerin üstesinden gelebilmek
için 'gücünü aşan' sorumluluklar yüklendiğini söy-
lüyorlar. Erkeğin üstlendiği 'eş', 'baba've 'meslek'
rolü onda, başta kanser ve kalp hastalıklan olmak
üzere çeşitli hastalıklara yol açan sürekli streslerya-
ratıyor. Kadınlarda ise tam tersine, çalışma ve aile
yaşamına bağlı 'artı yükler' onlann sağîığını olum-
lu etkiliyor. Kadınlar, erkekleri strese sokan bu 'yük-
ler'\ yeni bir 'yaşam tasanmı' ya da yeni bir 'proje'
olarak algılayıp, bunlann altından daha kolay kal-
kabiliyorlar. 'Rol değişimleri' kadınların dimağlannı
daha uzun bir süre açık tutmalanna, bedensel zin-
delik kazanmalanna yaradığı gibi onlan beyin ka-
naması, enfarktüs gibi erkeklerde çok daha fazla
görülen hastalıklara karşı da koruyor.
Uzmanlar, özellikle duyguya dayalı dostluklann in-
san sağlığı üzerinde olumlu etkileri olduğu konu-
sunda birleşiyorlar. Erkeklere oranla dostluk ve ar-
kadaşlık ilişkileri daha yoğun ve daha yaygın olan
kadınlar burada da şanslı konumdalar. Kadınlann
kadınlarla arkadaşlıklan çoğunlukla duygu temelin-
de kurulup gelişirken, erkeklerin kendi aralannda-
ki arkadaşlıklan 'stafü eşitliği', 'çıkarortaklığı', 'ilgi
biriiği' gibi farklı temellerde kuruluyor. Kadınlar duy-
gulannı daha kolay, daha açık olarak dışa vururken
erkekler bundan kaçınıyoriar. Erkek dostluklan ço-
ğu zaman yeni streslere de kaynaklık ediyor. Ote
yandan kendilerini sağlık sorunlarına karşı daha
duyarlı hisseden kadınlar, olası bir hastalık belirti-
sini, kendilerini sürekli ve düzenli işleyen ve hep öy-
le kalacak bir 'makine' olarak gören erkeklere kı-
yasla çok önceden ciddiye alıp, bunu önlemenin yol-
lannı araştınyorlar. Köln Üniversitesi'nin araştırma-
sına bakılacak olursa, dünyamız, bir 'kad/n/ardün-
yası'na dönüşme yolunda hızla ilertiyor. Ne kadar
yaşayacağımı bilmiyorum, ama böyle bir dünyada
'az rastlanan bir cins' olarak yaşamaya benim b'ır
itirazım yok! Ama madalyonun bir de öbür yüzü
var... Dilerseniz bir göz atalım...
Tokyo kaynaklı bir AP haberine göre Japon hü-
kümeti kadınlara karşı uygulanan 'şiddet'e karşı et-
kili bir savaşım başlatacakmış. Başbakanlık Müs-
teşan Bay Hiromu Nonaka, konuyla ilgili olarak yap-
tığı açıklamada, önce ülke genelinde kapsamlı bir
kamuoyu araştırmasının yapılacağını ve 'şiddetfe-
nomeni'nm yaygınlık derecesinin saptanmasına ça-
lışılacağını ilan etmiş. Japon basını, hükümetin bu
karannın, geçen mayıs ayında açıklanan bir rapor-
da, Japon toplumunun 'kadına şiddete' hoşgörüy-
le baktığı gerçeğinin yer almasına bir misilleme ol-
duğunu yazıyor.
Bir AFP haberi ise bizim hep 'zarif', 'nazik', 'ki-
bar' insanlar olarak bellediğimiz Fransız erkekleri-
nin ise aslında nasıl 'bencii', 'haris' ve 'maço' ol-
duklannı dünyaya duyuruyor. Paris'te yayımlanan
L'Express dergisinin yaptığı birsoruşturmayı yanrl-
layan kadın okuriar, Fransız erkeklerini bu srfatlar-
la nitelemişler.
Almanya'nın sosyal demokrat Federal Aile Baka-
nı Bayan Christine Bergmann, eşlerine karşı şid-
det kullanan en\ekler için süreli 'eve girmeyasağı'
konulacağını açıklamış. Alman Haber Ajansı DPA,
RTLTelevizyonu'nun bu konudaki soruşturmasına
katılan 15 bin 789 izleyicinin yüzde 81.7'sinin ya-
sağı 'olumlu' bulduğunu bildiriyor. Haberde aynca
benzer bir yasağın bir yıldan beri Avusturya'da uy-
gulandığı ve bu süre içinde konulan yasak sayısı-
nın 2 bin 500'ü bulduğu yer alıyor. Avrupa Parla-
mentosu milletvekili Bayan Lissy Gröner ise 16
bin Avrupa yurttaşı üzerinde yapılan bir araştırma-
nın sonuçlannı duyurmuş. Buna göre 'Avrupalı' her
iki kişiden biri herhangi bir 'ev içi şiddet' olayına ta-
nık olduğunu söylüyor... Şaşırdıntz değil mi?
Ya bizde?..
Erkeklerin kadınlara 'şiddet' kullanmalannın il-
kellikten aşağılık kompleksine kadar bilinen sayı-
sız nedeni var. Bir neden de, erkeğin, kadının ken-
disinden daha uzun yaşamasına karşı duyduğu bi-
linçaltı kıskançlık olmasın! Ne dersiniz?
(Faks:0216-418 8410)
B U L M A C A SEDAT YAŞAYAN
1 2 3 4 5 6 7 8
SOLDAN SAĞA:
1/ tzmir'ın bir
ilçesi. 2/ Afh-
ka'da yetışen ve
parlak kerestesi 2
mobilyacılıkta o
kullanılan bir
ağaç... Bir tür- 4
de ya da birey-
de bulunan, ay-
nı cinsten başka 6
hiçbir türde ya
da bireyde rast-
lanılmayan. 3/
Peru'nun baş-
kenti... Dağke- 9
çisi. 4/ lcraat...
Dinsel ınançlan olma-
yan. 5/Kuzusesi...Kır- 1
sal kesimde büyük top- 2
raklan olan, varlıklı ve
sözü geçerkimse... Ital-
ya'da bir ova. 6/ Yaşan-
mış olaylann anlatıldığı
yazıtürü..."Akşam..Le- 5
kesiz, —, iyi bir yüz gi- -,
bi akşam" (Yahya Ke-
mal). 7/Parlaklığı geçi- 8
ci olarak artarak patla- 9
yan yıldız... Asker. 8/
Verme, ödeme... Kaynağı din şarkısı olan orkestra par-
çası. 9/ Bir organ ya da organizma kesitinin röntgenle fil-
mini çekme yöntemi.
YUKARIDAN AŞAĞIYA:
1/ Hidratlı doğal kalsiyum borat. II Ağızda güç eriyen
bir şeker... Yapısına girdiği sözcüğe "kendi kendine"
anlamı katan yabancı önek. 3/ Gaziantep yöresinde ye-
tişen beyaz bir üzüm cinsi... Halkın aşağı tabakası. 4/ Göz-
leri görmeyen... Maksim Gorki'nin bir romanı. 5/ Be-
rilyum elementinin sımgesi... Zehir... Bin gramın kısa ya-
zılışı. 6/ Derebeylik Japonyası'nda en aşağı sınıfı oluş-
turan halk... Hastalık, dert. II Bir elektrik devresindeki
akımı, başka bir devreden geçen akımdaki değişiklıkler
aracılığıyla denetleyen aygıt... Limonluk. 8/ Israil yapı-
mı bir tür tabanca... Kısa imza. 9/ ölmüş kımselerle cm-
sel ılişki kurma şeklinde kendini gösteren sapıklık.