Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
7 MART1999 PAZAR CUMHURİYET SAYFA
HABERLER
Anneler: Polis
tehdit ediyor
• İstanbul Haber Servisi -
Cumartesı Anneleri, 199.
eylemlerini de ÎHD tstanbul
Şubesi'nde gerçekleştirdıler.
Cumartesi Anneleri, son 7
aydır yaşadıklan baskıları
Avrupa lnsan Haklan
Mahkemesf ne (AtHM)
götürdüklenni anımsatarak
"Oturmak, çıçek bırakmak
derken kapının önüne
çıkmak da yasaklandı. Polis,
'Galatasaray da Beyoğlu da
yasak' diyerek bizi tehdit
ediyor" dediler. "Türkiye,
kayıplann nerede?" başlıklı
bir bildıri yayımlayan
Uluslararası Af Örgütü'nün
dünyanın çeşitli
bölgelennde bulunan
temsılcilıklerinde Cumartesi
Anneleri'yle dayanışma için
aynı anda oturma eylemi
düzenlendıği belirtildi.
Fransa'da Evry Fransız-
Anadolu Demokratık Kültür
Merkezi de kayıp yakmlan
ıçin mücadele eden
Cumartesi Anneleri'ne ödül
vernıe kararı aldı.
Gülçin İlci
Kütuphanesi
• BURDUR(Cumhuriyet)
- Burdur Belediyesi'nde
oluşturulan kütûphaneye,
trafik kazasında vefat eden
gazetecı Gülçin Bozkurt
Hcı'nın adı verildi. Burdur
Belediyesi Basın ve Halkla
İlışkıler sorumluluğu
görevıni yürüten, Anadolu
Ajansı ve gazetemızin
muhabırlığını yapan tlci'nin
beledıye bınasındaki
çalışma odası kütûphaneye
dönüştürüldü. Burdur
Beledı>e Başkanı Hulusi
Büyükyörük. kütûphanenin
açılış törenınde yaptığı
konu^mada, "Güla&geTçek
bır gazeteciydt. Güfçin
çevrecıydı. Atatûrkıjü idi.
Burdur sevgisiyle doluydu"
dedı.
Bakırköy'de
yasadışı gösteri
• İstanbul Haber Servisi -
Bakırkoy lncırlı
Caddesi'nde dün saat 13.45
sıralannda yûzleri maskeli 6
kişılık bir grup tarafından
"Shop in Shop" adlı giyım
mağazasına
moîotofkokteylli saldında
bulunuldu Bazıeşyalann
yanmasma yol açan küçük
çaplı yangın, görevliler ve
yurttaşlar tarafından
söndürülürken olay yerinden
yaya olarak kaçan
saldırganlar Vakıfbank
Şubesi'nın gırişine de
molotofkokteylı attı.
Çevre eylemi
• tstanbul Haber Servisi -
Doga Savaşçılan Çevre
Örgütü, bogazlarda
yaşanması olası kazalara
karşı kamuoyunun dikkatini
çekmek, ilgilileri uyarmak
amacıyla 19 yıl önce bir
Rumen tankennin yandığı
Haydarpaşa açıklanndaki
mendireğe afiş astt. Orgût
başkanı Murat Çetintaş
yaptığı açıklamada, tarihi
bir dokuya sahip olan
İstanbul Boğazı'nın çeşitli
medeniyet ve kültürû
banndıran özelliğiyle de
dünyanın kabul ettiği bir
SÎT alanı olduğunu söyledi.
Eğrtimdeki şiddet
• tstanbul Haber Servisi -
"Eğitimde Şıddete Hayır"
kampanyası başlatan füm
Öğrencı Velilen Dayanışma
Derneğj (ÖV-Der) Başkanı
Enver Onder, velilerden
yakınarak "Eğitimdeki
şiddetten yakmıyorlar,
ancak 'çocuğum zarar
görür' endişesiyle çözümün
kendileri dışında
bulunmasını bekliyorlar"
dedi. Önder, tek tek
çekinilen hak arama,
haksızlığa başkaldırma
etkinliğinin birlikte
gerçekleştırilmesi
durumunda, kendilerine
kimsenın zarar
veremeyeceğini söyledi.
Sezer ttatya'da
• tstanbul Haber Servisi -
Orman Bakaru Arif Sezer,
Birleşmiş Milletler Gıda
ve Tarım Teşkilatı (FAO)
tarafından yann ve salı
gûnü Roma'da
düzenlenecek "Orman
Bakanlan Toplanhsf'na
katılmak üzere Roma'ya
gitti.
Kültürel mirasın korunması, aynlıkçı 'şovinist politikalara' alet edilmek isteniyor
HasankeyPte ırkçı gölgeOKTAYEKtNCİ
GAP kapsamındaki lhsu
Barajı projesinde sular altın-
da kalması öngörülen tarihi
Hasankeyf yerleşmesinin
"kurtanlması" yönündeki
duyarh çabalar, "Kürt şovi-
njzmine" dayalı ırkçı ve ay-
nlıkçı siyasete "alet" edil-
mek isteniyor.
Ünlü tngiliz gazetesi The
Guardian'ın 1 Mart 1999 ta-
rihli "Europe" (Avrupa eki)
sayfasında "manşet haber"
olarak yer alan bir yorum ya-
zısında, Ilısu Barajı projesi-
nin "çevre" açısından eleşti-
risi yapılırken "Türk Planı
Kürt ToprakJannı Tehdit
Ecüyor" başliğı kullanıldı.
Hasankeyf in de "5500
nüfuslu bir Kürt yerteşmesT
oldugu belirtilen Paul
Brovvn imzah yazıda, kendi-
lerine "Yeryüzü Dostlan" dı-
yen bir gruptan Tony Juni-
per adlı bir çevrecinin,
"Kürt halkımn anayurt top-
raklanndan bir bölümünü
yokedecek" şeklinde tanım-
ladığı Ilısu Projesi'ni dur-
durma çağnsına da yer veril-
di.
The Guardian'daki habe-
rin genel "söylemine" bakı-
hrsa, Türkiye bu projeyi
enerji gereksinmesvni sanki
"bahane" ederek "Kürtierin
yasadıgı bölgeyi haritadan
silmek için" geliştirmiş. tn-
gDtere'nin de bu projeye des-
tek olmasının; "pek çok
Kürt kasabası ve köyleriyle
birlikte Hasankevf iıi de yok
edilmesine katkı" anlamına
geldiği belirtilen haberde,
"yapılması planlanan baraj,
Kürt nüfusunun yoğun ola-
rak yerleşim gördüğü bölge-
nin tam kalbtnde-." gibı ırk-
çı ve şovinist propaganda
ifadelen de sıkça yer ahyor...
Konımacriar
'küItürierT aymnaztar
Türkiye'de tarihsel ve do-
ğalçevremirasıjıakarşı du-
yarlı olan çevrefer,' Dudeğer-
leri tahnp eden \ e "uluslara-
rasısermayeden" de genelde
destek gören yağmacı yer se-
çimı ve "yaünm politikala-
nna" karşı yıllardır mücade-
le ederken, özellikle "kühü-
rel miras" konusunda bugü-
ne dek hiçbir zaman "ırkçı"
ya da "etnik köken" aynmı
yaçmadılar ve yapmı yorlar...
Ulkemizm genelde aydın
ve ilerici kesimlerini oluştu-
ran "korumacı" kişi ve ku-
rumlan, sözgelimi Istan-
bul'da hem Bizans'a hem de
Osmanh'ya nasıl "aynı du-
yarülıkta" sahip çıktılarsa.
Ege'deki Rum evlerme.
Kayseri'deki Ermeniyapıla-
nna, Cumahkızık'taki Türk
mimarisine, Mardin'deki
Kürt evlerine, Midyat'daki
Süryani konaklanna. Kara-
deniz'deki Lazyapılanna ve
Anadolu ile Trakya'dakı bin-
lerce yıllık kültürel mirasın tüm birikim-
lerine de "eş saygmlıkta" bakarak kucak
açtılar, korunmalan için çaba gösterdiler.
Hasankeyf de ışte bu "aydınlanmacı"
anlayış içersınde Türkiye'nin "ıdusal ve
evreraeP bir mirası olarak korumacı çev-
nlü îngiliz gazetesi The Guardian'ın 1 Mart 1999 tarihli "Europe"
(Avrupa eki) sayfasında "manşet haber" olarak yer alan bir yorum yazısında,
Ilısu Barajı projesinin "çevre" açısından eleştirisi yapılırken "Türk Planı Kürt
Topraklannı Tehdit Ediyor" başhğı kullanıldı. Hasankeyf Türkiye'nin "ulusal
ve evrensel" bir mirası olarak korumacı çevrelerin ve kültür kurumlannın
öteden beri "üzerinde titrediği" uygarlık değerlerimiz arasında yer aldı.
o kadar ki bölgede "arkeolojik kazılar" yapmak için kamp kuran
arkeologlarımız PKK'nin "ırkçı terörüne" hedef yapılıp yaşamlannı
yitirirlerken bile başka arkeolog ve sanat tarihçisi uzmanlanmız "can
güvenliklerini tehlikeye atarak" Hasankeyf te kurtarma kazılannı sürdürdüler,
kültürel miras için her türlü olumsuz koşula göğüs gerdiler...
Hasankeyf te çalışmalar yapan arkeologlanmı/ PKK'nin aynlıkçı terörü yuzünden yıllardır kur-
tarma kazılannı "can güvenliğinden yoksun olarak" \aparken, aynı aynlıkçı hareketin dış propa-
ganda kaynaklan tarihi kentin " K ü r t yerleşmesf" oldıığu için su altında bırakılacağını söylüyor.
relerin ve kültür kurumlannın öteden be-
ri "üzerine titrediği" uygarlık değerleri-
miz arasında yer aldı.
O kadar ki bölgede "arkeolojik kazı-
lar" yapmak için kamp kuran arkeolog-
larımız PKK'nin "ırkçı terörüne" hedef
yapılıp yaşamlannı yitirirlerken bile baş-
ka arkeolog ve sanat tarihçisi uzmanlan-
mız "can güvenliklerini tehlikeye atarak"
Hasankeyf "te kurtarma kazılannı sürdür-
düler, kültürel miras için her türlü olum-
suz koşula göğüs gerdiler...
Nitekim, son birkaç yıldır
da, yine duyarlı bilimsel çev-
reler ve kültür kurumlan ara-
sında, Hasankeyf'ın su altın-
da kalmasım "bütünüyle en-
geOeyecek" çabalar yoğunluk
kazanıyor.
"Hasankeyf GönüUüleri"
olarak yıllardır etkinlık gös-
teren gruplar, Ilısu Barajı
projesine "8116111801" proje-
leri ünıversıteler ve meslek
odalan işbirliğiyle geliştirir-
ken, GAP ldaresı'nin Hasan-
keyf'in önemli bir bölümünü
"gözden çıkarma" anlamına
gelen "bazı yapdan taşıma"
projestne katkı koyan uz-
manlarla, bu tarihi kenti ol-
duğu gibi kurtarmak geregi-
ni savunan uzmanlar arasın-
da da ciddi bilimsel tarüşma-
lar yapılıyor...
Amaç kültür mü,
siyasetmi?^
tşte böylesi bir süreçte,
The Guardian'ın bütün bu
çabalan göz ardı ederek, Ha-
sankeyf'i sadece "Kürt Idm-
liğrj'te" öne çıkaran geniş bir
yazıya manşetinde yer ver-
mesi, acaba ne anlama geli-
yor?
Türkiye'deki "bûtün kül-
türlere ah uygartak mirasını"
korumak ıçin büyük özveri-
lerle ve inançla çaba gösteren
korumacı çe\Teler şimdiye
dek bu tür bir "öestegr hiç
görmemişken, tngiliz gaze-
tesinin "Kürt yurdu imha
ediliyor" şeklındeki çıkışı
hangı beklentilere hizmet
ediyor?
Doğu ve Güneydoğu arke-
olojik kazılar PK.K terörü ne-
deniyle yapılamazken ve ar-
keologlanmız öldürülürken,
aynı bölgedeki diğer kentle-
nmizın tanhı dokulan, anıt
eserlen, sivil mımarlık ör-
nekleri "Kürt kökenM" bele-
dıye yönetimlen ve yine
"Kürt kökenH" yap-satçı
müteahhitler ile toprak rantı-
na el koyan "ağalann" apart-
man özlemlen yuzünden yıl-
lardır yok edılirken, The Gu-
ardian'daki yazıyı yazanlar
ne yaptılar?
Benzer şekilde ülkenin di-
ğer bölgelennde de bu kez
"Türk kökenti" belediyeler
ve ımar çeteleri, hatta "lngi-
liz ortakb" turizm yatınmcı-
lan tarihsel ve kültürel zen-
gınliği ortadan kaldıran imar
yağmasını sürdürürken, bu-
na karşı direnen korumacıla-
nmız, mimarlanmız, aydm-
lanmız, The Guardian'dan
neden benzer bir "katkı" ala-
madılar. Ya da aynı yazarlar.
"Türk topraklan ve küttürü
tabuıedfliyor" diye neden ba-
ğırmadılar?..
Evet. Türkiye'de koruma-
cılar, galiba şimdi de zorlu
bir "ideolojik mücadeleye"
girmek üzereler.
Bu mücadele, ülkenin uy-
garlık kimliğiyle bağımsızlı-
ğını "birlikte" koruma anla-
mına geliyor.
UNESCO'nun "bütün kürtürlerortak
mirasunızdır" ilkesinı de öyle görünüyoT
ki önce şu "aydmlanmanın beşiği" olan
ülkelerdeki kimi önyargıh çevTelere ye-
niden öğretmek gerekiyor.
CuMHURlYET M \HALLESİ'NDEN
DUYURULAR
O.lumsuz hava koşullan nedeniyle şubat aymda
yapılması planlanan ağaç dikimi günümüz 7 Mart
1999 Pazar günü gerçekleştirilecektir.
Daha öncede duyurduğumuz gibi mahallemizin
kurulacağı arazide buluşacak, tanışacak,
arsalanmıza fidanlarımızı kendi ellerimizle bir
şenlik havasında dikeceğiz. Dikimde yardımcı
olacak elemanlan ve bedelini ödeyerek satm
alabileceğiniz fidanlan biz sağlayacağız.
Cumhuriyet m a h a 11 e s i
"Doğayla uygarlık buluşuyor
Canlı
bombanın
kimliği
belirlendi
DtYARBAKIR / BAT-
MAN (Cumhuriyet) - Bat-
rnan kent merkezindekı po-
lis karakolu önünde taşıdı-
ğı bombayı patlatması so-
nucu ölen genç kadının
PKKIi terörist "Şehristan"
kod adlı Nezahat Koyuncu
(22) olduğu açıklandı.
Batman Cumhuriyet ala-
nındaki Şehit Kaplan Kı-
ran Polis Karakolu'na yak-
laştığı sırada polislerin
uyansı karşısında üzerinde
taşıdığı bombanın pimini
çekerek intihar eden ve
parçalanarak ölen terörist
kadının kimliği dün Bat-
man Valisi Temel Koçak-
lar tarafından düzenlenen
toplantıda açıklandı.
Koçaklar, "Örgütetema-
nı olduğu anlaşılan ve kod
adının 'Şehristan' olduğu
öğrenîlen Nezahat Koyun-
cu 1977 Cizredoğumludur.
Güvenlik görevlilerimizin
kadını erken fark etmeieri
ve üzerindetaşıdığı bomba-
lardan bazılannın patla-
maması büyük bir faciayı
önlemistir" dedi.
DÜ1NYADAN
HÜSEYtS BAŞ
OptadoğıCda
TehHkeli Gelişmeler
Inciriik'ten kalkan Amerikan uçakları tarafından
birbiri ardından iki kez üst üste Kerkük-Yumurta-
lık boru hattı vurulmasaydı, Irak'ı Tann'nın hemen
her günü bombalayıp durduklan gerçeği günde-
me gelmeyecekti. Ateş düştüğü yen yakar. Was-
hington'un, pek işe yaramadığı ortaya çıkan son
'Çöl Tılkisi' harekâtından sonra benimser görün-
düğü ve bu konuda yoğun hazırlıklar içinde oldu-
ğu yeni politikası, bilindiği üzere "yojjun saldın-
lar' yerine 'taciz' saldınlarıyia Saddam rejimini
'yıpratarak' dize getirmek. Söz konusu plan, bir
yandan kuzeydeki Kürtlerle, güneydeki Şii muha-
lefetin güven içinde örgütlenmesini sağlamak için
'uçuşa yasak' olarak buyurduğu bölgeleri güven
arlına almak, öbür yandan da halkın temel ihtiyaç-
lannı yetersiz ölçüde de olsa karşılayan BM 'Gı-
da karşılığı petrol' programını sekteye uğratarak
halkla rejimin karşı karşrya getirilmesini içermek-
tedir.
Irak Başbakan Birinci Yardımcısı'nın Ankara'yı
ziyareti sırasında en azından diplomatik bir neza-
ket olarak bile, Incirlik'ten kalkan uçaklanyla Irak'ı
vurmakta sakınca görmeyen Birleşik Devletler'in
durduk yerde kalkıp 'Yumurtalık boru' hattına art
arda saldırmalan kuşkusuz bir rastlantı değildir. Bu
saldınlann, Amerika'nın Saddam'ı köşeye sıkıştır-
ma planının bir parçası olduğundan kuşku yok-
tur. Zira Kerkük-Yumurtalık boru hattı Irak'ın 'G;-
da karşılığıpetrol' programında önemli biryere sa-
hiptir. Nitekim boru hattmın bombalanmasıyla
Irak günde on milyon dolan aşan zarara uğratıl-
mıştır. Bu, diğer taraftan sekiz yıldan bu yana sü-
ren 'ambargo 'dan en azından kırk milyar dolar
zarara uğrayan Ankara'nın önüne de ek bir fatu-
ra daha sürülmesi anlamına gelmektedir.
Türkiye, anlamsız bir biçimde, bizzat kendi top-
raklarından kalkan uçaklann ulusal çıkarlarına sal-
dırmalan gibi sineye çekilmesi olanaksız bir du-
rumla karşı karşıya bırakılmıştır. Daha da beteri,
Ankara'nın güçlü müttefikinin "Kötü niyetimizyok-
tu. Bir daha yapmamaya gayret ederiz " türünden
ipe sapa gelmez 'özürüyle 'yetinmek zorunda kal-
mış olmasıdır. Bu konuda, ne yazık ki, eli kolu
bağlıdır. Daha doğrusu 'pastadan pay kapma'
sevdasına kapılan Ozal tarafından bir kez 'elini de
kolunu da' kaptırmıştır. Ama yine de her şeyin bir
haddi olmalıdır.
•••
Aslında ne yapılsa Birleşik Devletler, Saddam'ı
köşeye sıkıştırarak devirme planından vazgeç-
meye niyetli değildir. Anımsanacağı gibi, Was-
hington dişe dokunur sonuç vermeyen 'Çöl 77/to-
si' harekâtından ve Richard Butier'ın yöneti-
mindeki Irak'ın kitle imha silahlanndan arındınlma-
sını denetlemekte görevli UNSCOM'un- Ameri-
ka'nın saldirt1arına'±emın hazıriamak tAr'yaha, b6
ülke yaranna düpedüz 'casusluk' faatiyetteri sûr-
dürdüğünün ortaya çıkmasryla BM'nın prestijıni i-
ki paralık eden skandaldan sonra 'büyük güçler'
Irak soaınunun iki aylık bir süre içinde 'bûtün ola-
rak değeriendirilmesi' için BM bünyesinde üç ko-
misyon kurulmasını kararlaştırmışlardır. Böylece
bir bakıma Irak'la ilgili herhangi bir tartışmayı en-
gelleyerek bugünkü belirsiz statükonun devamı-
nı sağlayarak, bır bakıma VVashıngton'un Sad-
dam'ı deviımeye yönelik çabalarında, Güvenlik
Konseyi'nin olası engellemelerinı ortadan kaldır-
mışlardır. Nitekim 'Çöl Tılkisi' harekâtı sonrasın-
da, Rusya ve Fransa'nın Irak sorununun çözümü-
ne ilişkin önerileri 'gündeme' alınmamıştır.
Biraz da bu nedente, meydanı boş bulan Birle-
şik Devletler şu sıralar 'Gıda karşılığı petrol' prog-
ramını bütünüyle çökertmenin peşınde görün-
mektedir. Diğer taraftan Savunma Bakanı Willi-
am Cohen'in Suudı Arabıstan, Umman, B.Arap
Emirlikteri, Katar, Kuveyt, Israil, Ürdün ve Mısır'ı
kapsayan Körfez gezisıni de aynı çerçeve içinde
görmek gerekmektedir. Suudi Arabıstan, Emirlik-
ler, Kuveyt, Israil ve her yıl cebine üç milyar dolar
indiren Mısır bu konuda cepte kekliktir. Ancak
'plana' karşı çıktığını açıklayan Umman'ın yola
getirilmesi, Ortadoğu'da dengeleri kollayan Kü-
çük Kral'ın yerine gelen ve son günlerde başba-
kan değiştiren yeni kralının Ürdün'ün de aynı çiz-
gide yer alması, kanımızca, sorun yaratmayacak-
tır. Türkiye için ise bu konuda 'endışeye' gerek
yok. Her şey, Ankara'nın 'zaranna da olsa' aynı
politika içinde kalacağını göstermektedir.
BM'nin Irak tarafından kabul edilen 'Gıda kar-
şılığı petrol' ihracatına ilişkin 986 numaralı karan,
bu ülkeye, BM denetiminde her altı ay için 2 mil-
yarlık petrol ihraç etmesi olanağı sağlamaktadır.
Ancak bu rakam, ekonomik altyapısı yerle bir edi-
len, 22 milyonluk bir nüfusun gıda, ilaç ve petrol
üretimi için gerekli yedek parça ihtiyaçlanna ce-
vap vermekten uzaktır. Bunun için her yıl en az al-
tı- yedi milyar dolara gereksinim vardır. Ekonomik
altyapının yeniden ayağa kaldınlması için ise 50
milyar dolar gerekmektedir. Gıda ve ilaç yokluğu
yedi yılda 500 bin çocuğun ölmesine yol açmış-
tır. Bugün, her ay 5-6 bin çocuk ölmektedir. Ge-
len paranın yüzde 40'ı Kuveyt'e, işgal tazminatı
olarak ödenmektedir. Amerika'nın yıpratma bom-
bardımanlan, şu sıralar zaten yetersiz olan 'Gıda
karşılığı petrol' programını bütünüyle çökertmek
üzeredir. Nitekim, BM'nin insani yardım programı
koordinatörüHansvonSponeckgeçen 1 Mart'ta
Amerika sürekli hava saldırılanna devam ederse,
yardım programının askıya alınabileceğini açıkla-
mıştır. Ote yandan, aşı yokluğu Irak'ın 'hayvan
variığını' da tehdit etmektedir. BM Gıda ve fanm
Örgütü (FAO) bu konuda, hayvan hastalıklannın sı-
nırlan aşarak komşu ülkelere sıçrayabileceği ko-
nusunda alarm vermiştir.
Dünya UluslarTopluluğu, herkesin gözü önün-
de oynanan bu 'soykınm' karşısında ne zamana
kadar suskun kalacaktır?
'Ana Baba Okulu' semineri
İstanbul Haber Servisi - Ülker'in sponsorluğunda
gerçekleştirilen ikişer günlük "Ana-Baba Okulu"
seminerleri devam ediyor. Kadıköy Büyük Kulüp'te
yapılan ve çok sayıda davetlinin katıldığı seminerde
konuşan İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi
Eğitim Bilimleri Bölümü Öğretım Üyesi Prof. Dr.
Haluk Yavuzer, bu semineTİerin amacının çocuklar
ve gençlenn gelişimine ışık tutarak ebeveynlerin
çocuklannı daha yakından tanımalannı sağlayacak
bilgileri aktarmak olduğunu söyledi.