22 Kasım 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 7 MART 1999 PAZA 10 PAZAR YAZJLARI Ölü Komedyenler Derneği...Londra gibi büyük bir kente soluk aldıran yüzlerce parktan biri de Highgate VVood Parkı'dır. Bu paıka adımmızı attığınız anda kendinizi şehir merkezinden kilometrelerce uzakta bir orman içinde sanabilirsiniz. Çünkü bu park geniş bir alanda kuruludur ve çok sessizdir. Oysa gürültüden kaçıp kafa dinlemek isteyen berkesin uğrak yeri olan bu park kentin tam ortasındadır. Ünlü Ingiliz komedyen Peter Sellers, 1936 ile 1940 yıllan arasında işte bu parkm karşısında sıra sıra dizilmiş küçük evlerden birinde kirada oturmuş. Evin, herkesin görebileceği ön cephesine asılı mavi plaketinde böyle yazıyor. Bu büyük sanatçının dört yıl gibi kısa bir süre burada yaşamış oluşunun dışında, öyle ahım şahım bir özelligi yok evin. Ama Ingilizlerin gururu olmuş büyük bir sanatçı buranın kapısını aşındırmıştır ya bu, evi değerli kılmaya yeter de artar bile. Bir vefa örnegi gösterip eve plaketi asan da Ölü Komed>enler Derneği. Derneğin, özellıkle adından ötürü bende uyandırdığı hoş çağnşımlan şimdilik geçiyorum. Sellers ölmüş, bir sanatçı olmasma karşın bu derneğin üyesi. Bunu îngilizlerin pek sık rastlanan gariplikJerinden biri mi saymalı, bilmiyorum. Büyük bir sanatçı olarak tanınması bir yana Sellers her şeyden önce bir komedyendi. Sanatçının sanki unutulacakmış gibi öne çıkanlma gereği duyulan bu tarafım, öldükten sonra özellikJe ifade etmek zorunJuJuğu duyulmuş, bunu tam da komedyenlere yakışır bir ada sahip Ölü Komedyenler Demegi üstlenmiş olmalı diye düşünüyorum. Sellers'ın kendi toplumunda kolay kolay unutulacaği yok tabii ki. Ama o artık yaşamıyor ve yaşarken üyesi oldugu dernekJer için artık bir anlam da ifade etmiyor. ölüp gitmek, nereden bakarsanız bakın sahipsiz kalmak. unutulmak demek biraz da. Ölmüş komedi sanatçılannın doğal üyesi olduklan Ölü Komedyenler Derneği işte bu yüzden var belki de. Adının böyle korunuş olması da ölü komedyenlere sahipienmeye vurgu yapmak için elbette. Onlann bu dünyadan göçû'p gitmiş olmalan, toplum içinde örgütlü bir biçimde anılmalanna engel degil. Demek biraz da bunu ima ediyor sanki. Ölümünden sonra da onlan anmak, haklannı savunmak. onlan doğru tanıtmak gibi görevleri var bu derneğin. Sanatçılık elbette tek başına da büyük bir sıfat, ama komedi sanatçısı, Sellers'ı daha iyi tanımlıyor. Ingiltere gibi bir toplumda bile tanımlann da kimlikJerin de çok açıklayıcı ve doğru saptanması önemli bir gereksinim. Jngiltere'de, sanatçıyım demiş olmak yeterli değil çünkü. Burada örneğin hiçbir sinema oyuncusuna sadece sanatçı denmiyor. Yaptığı sanatı tamlayan ikinci sıfatın konması mutlaka gerekli. Bizim toplumumuzda: herkese sanatçı dendiğinden gerçek sanatçının sanatçılığı arada kaynayıveriyor, bir düşünsenize. Ölü Komedyenler Derneği, Seller'm bir komedyen olarak anılmasına önem veriyor.... Tanımlann uygun olması gerektiğine inandığından ötürü. Bizimse kimi tanımlamalardaki toptancılığımız birçok kavramı ve o kavramın gerek anlamını yanlış anlamamıza yol açmıyor mu? Yaptığı ış sanat sayılır mıydı bilmiyorum, ama dünyaca ünlü illüzyonistimiz Zati Sungur, Fatih Özgüven'le yaptığı bir söyleşide (Yeni Gündem, 1-15 Ağustos, 1984, sayı: 7) böyle bir toptancılığın kendisini nasıl etkilediğinden yakınıyor 1936 yılında Buenos Aires'teyken mesleğini Türkiye'de icra etmeyişinin gerekçesini soran bir Türk karıkocaya "Ne yapayım, hokkabaz dememeieri için gttnrnonım" yanıtını verdiğini söylüyor ve şunlan ekliyor: "Hokkabaz aslında fena kefime degil; mesleğin ustası demek Farsçada, ama bizde hokkabaz dendi mi hakaret olmuş.'* Peter Sellers. adı geçen derneğin de yardımıyla ne tür bir sanatçı olabildigini kanıtlamada sıkmtı çekmedi. Bir de Türk tuluatının en büyüklerinden Büyük Naşit'ı düşünün. Sizin de kulağınıza çalınmış olduğunu sandığım hoş bir öykü vardır onunla ilgili. Güler misiniz. ağlar mısınız. siz karar verin. Her büyük sanatçı gibi geçim sıkıntısına düşünce ona da bir Milli Piyango gişesi açmışlar. Hayranlanndan yaşlı bir Ermeni teyze, adını duyduğu, zamanm gazetelerindeki sıyah beyaz resimlerinden hayal meyal anımsadığı gişedeki bu sanatçının, Büyük Naşit olup olmadığından emin olmak için o güzelim şivesiyle üstelik sevgı dolu bir ifadeyle aynen şöyle sonnuş: "Soytan Naşit sensin?" Büyük sanatçı. bir komedyenin de sanatçı olduğunu anlatamadı, anlayabilecek toplumda da yaşamadı. Sellers'ın sadece dört yıl kirada yaşadığı evde bir plaket var. Büvük Naşit'in mezartaşmda ne yazıyor acaba? Bir şey yazmıyorsa bırileri akıl etse de şu yazılsa keşke: "Büyû'k komedyendi. Arkasında çok kahkaha bırakö™" Namık Kema] Kütüphanesi 25 yaşında BERLIN GÜRKAN KEStCÎ ' Tango bir sevda gibi kucaklıyorher yeri'Buzullu bir Kanada kjşının, beyazlara büründüğü o suskun gece, bir yıldız düştü Arjantin'den. Bir ölürnsuz dans türünün, geceyle, özlemle, serüven ve tutkuyla iç içe olan bir görkemin buketiydi izlediğimiz. Ta Arjantin'den, sevdanm tüm boyutlannı haykıran bir güzellikler senfonisiydi karşımızda. Evrensel müziğe. Arjantin'in armağan ettiği tangoydu bizi kuc aklayan. Çellonun dey virtüözlerinden biri o lan Luis Bravo'nun "ÖKimsüz Tango" adıyla sunduğu iki saatlik gösten, evrensel gezisine Toronto'da başlamıştı: "Bir küçük gemide biiinmeze doğru / Yann ansızın e/veda derken / Adın tekrarhnır dudaklanmda / Kalbimi geride bırakjp giderken." "Manana zarpa un barco - Yann gemi giderken" adlı unutulmaz bir Arjantin şarkısıyla başlayan "ötömsüz Tango", bir özlem folklorunun, yürek dağlayan ezgılenyle örgülenmışti; "TuteUerimden başlavahm tangoya / Oziem demek için vakit biraz erken / Seni dalgalara sonra anlatınm / Salun ağiama genüm giderken.'' 19. yüzyılm son 25 yılında, sosyal ve siyasal depremJer içindeki Avrupa'dan Güney Amerika'ya göç edenlerin öyküsüydü tango. Tüm köprüleri atıp, yannlara yelken açanlann sesiydi. Yurdunu gerilerde bırakan göçmenlerin, yalnızlıgın ve üzgünün çığlığıydı tango. Napoli'den, Cenova'dan, Marsilya ve Hamburg'dan yola çıkanlann yaşam öyküsüydü. tçeriğinde. bir tutam Belfast. bir tutam Liverpool, bir tutam da Istanbul vardı. Ellerinde tahta bavullarla gemilere binenlerin ortak dramıydı. Geride bırakılmış, belki de bir kez daha görülemeyecek sevgililerin öyküsünü tanımlıyordu. Ceplerinde sararmış ya da yirtık fotoğraflarla. yaban sahillerde ufuklan düşJeyenlerin antolojisiydi tango. TORONTO ENGİNAŞKEV Gemıler, Buenos kıyılannda inmeyen yolculannı Uruguay'a götürecekti. Riachuelo'da ya da El Cerro'da. yoksulluk ve pislikle iç ıçe olan bir gecekondu sefaletiyle tüm düşler darmadağın olacaktı. Gece, tüm zamanlann en çekici bölümüydü. Italyan, Alman, Fransız, lrlandalı göçmenler, tstanbullu Türk Musevileri, 5-6 kişinin yaşamak zorunda olduğu odalannın önünde, ucuz şaraplarla söyleşiye dalarlardı. Napolitenler, Endülüs şarkılan yankılardı tüm geceyi. Daha sonra gecenin ezgisi olan tango doğdu. Gecenin özöyküsüydü tango. Karanlığın ürpertisi, üzgünün simgesiydi yaratılan müzik. lçkinin ve kokaınin tuzağma düşenler. tangonun yeşerdiği korkulu sokaklarda şiddet ve kavgayla ömür sürdüler. "Compadrones" diye anılan eli bıçaklı kabadayılar, ilk kez ortaya çıkan tangonun bir parçası olacaktı. "Gaucbos'' adıyla bilinen Arjantin kovboylanyla birlikte, gecekondulara fıziksel aşkı getiren fahişeler de girdi tangoya. Büyük çoğunlugu bekâr göçmenlerin içinden çıkmak bilmedif i "Enramadas'' tanımlı genelevler, tüm içeriğiyle şehvetin coşkusuna adanan tangonun gösteriye dönüstüğu yerler olacaktı. Bir rüzgâr hızıyla, gerilmiş yüzlerle başlayan tango, gerçekte, dansı sunan erkek ve kadının ritminde bir fahişeyle onun müşterisini yankılayan ilk başlangıcın nüanslannı arumsatır. Ayaklann birbirine düğümlendiği, şehvetin dayanılmazcasına yogunlaştığı, bir tutku ftrtınasıdır tango. Bu dansı yapılması gereken biçimde becerenler, ellerin, ayaklann ve gözlenn kenetlendiği bir cinselliği simgelerler. Arjantin sosyetesi çok uzun yıllar tangoyu "bavagılıkla"suçlamıştı. Emekçinin, ayaktakımı diye anılan insanlann müziğini horlayan sosyete, 1. Dünya Savaşı'nın ardından Paris'e yaptıklan yılhk gezilerinde tangonun her yeri bir sevda gibi kucakladığını görünce tavır değiştirdi. Birkaç Arjantin turistmden tangoyu öğrenmiş olan Parisliler, tüm Arjantin'e şok geçirtecekti. Daima Avrupa'ya bakan, hep Avrupalılığa öykünen Arjantin sosyetesi tangoyu, Paris'ten Buenos Aires'e getirdi. îtalyanca konuşmaya bayılan, Fransa'ya tutkun olan ve "Keşke Ingiliz okaydınT diye düş kuran Arjantinlı, sadece alt düzey toplum kesimının müzıği olan tangoya sahip çıkıverdi birdenbire. En saygın salonlann, ulusal törenlerin dansı olmuştu tango. Luis Bravo'nun Toronto'da sunduğu tango şöleni, Istanbul'un arabeske tutsak düşmediği gizemli yıllan anımsattı. Şimdilerde, yaşı 60'a yakJaşanlann Istanbul amlannda yaşayıp giden Ceİal İnce'ler, Secaattin Tamerti'ler. Ayten Alpman'lar canlanıverdi gözlerimizın önünde. Istanbul Radyosu'nda, 1950'lerdegitanyla Arjantin tangolan söyleyen Musevi kökenli o seçkin sanatçının sesini duyar gibi olduk. "Adios Ninos", " U Cumparsta" ve "La Tabtada" adlı unutulmaz parçalan yeniden dinlerken gözlerimiz nemlenmişti. "Ölümsüz Tango"nun yaratıcısı Luis Bravo, Kanada'ya veda ederken topluluğunun yakışıklı şarkıcısı Alfiredo Saez'in kadife sesini duyuyorduk: "Sen de aniayacaksın her şey yaiandı /Aska adanan bütün sözcükJer / S üreginı gece>ie çjçekJere kandı /Dünya dönsc de boşuna öpöcükler." İ Clnudin U n l ü A i m ! ı n manken Claudia Schif- ^UUtUlU f e r - b a h ç e c ü c e s r o l d u . A l m a n J a n n süsleme amacıvla bahçelerine ko>duklan bahçe cüceleri önümüzdeki giinler- de Vhana'da sergilenecek. Myana Güzel Sanatlar Akademisi Seramik Bölü- mü öğrencileri "Bahçe Cüceleri 2000" sergisi için 49 bahçecücesi yapfılar. 70 sanrimefrt boyundaki Claudia cücesi 1200 marka satılacak. (REUTERS) İyi dosttur kitaplar. Içlerinde ne varsa dökerler önümüze çekinmeden. Kullanılma korkulan da yoktur. Cesaretleri, elindekini paylaşmayı biimeleri, insana bağlanmalan bundandır belki. Dedikodu yapmazlar. Arada bir tozlan alındı mı. ne ekmek isterler ne de su. Okunmaktır tek beklentileri. Bunun için de ya size gelirler ya da kendi evleri olan kütüphanelerde ağırlarlar sizi. Küfüphaneye gidip bana *-- yatıya gel derseniz, sizi kırmaz, belir/i bir süre için de olsa gelir konuğunuz olurlar. Biz de geçen pazartesi günü bu evlerden birine, Kreuzberg (nam-ı diğer "küçük Istanbul") ilçesindeki Namık Kemal Kütüphanesi'ne konuk olduk. Çünkü kütüphane 25. yaş gününü kutladı. Ama ben burada bir parantez açıp, kütüphanenin öyküsünden söz etmek istiyorum ilkin. Kütüphane 1 Mart 1974 tarihinde, bir deneme kütüphanesi olarak açılır ve aynı yılın 28 Ekimı'nde bugünkü adını alır. Açılışının hemen ardından da buraya çalışmaya gelen insanın kitap okuyup okumayacağı, Alman toplumuna alışmaya çalışan bu insanlann kendi dıllennde kitap okuyabilecekieri bir kitaplığa sahip olmalannın bir gettolaşmaya yol açıp açmayacagı konusunda projeyi finanse edenlerce kaygılar yaşanır. Kütüphane Müdürü Umtt Mergen'in savaşımı daha o günlerde başlar. Bu görüşlerin tümüne karşı çıkar ve insanla kıtabı buluşturmanın herhangi bir köfülüğe yol açmayacağını savunur. O zamanlar tek isteği vardır Ümit Mergen'in, kütüphanesinin 25. yaş gününü kutlamak. Bunun için de geçirdıği kalp ameliyatı sonucu hak kazandığı erken emekliliği elinin tersiyle iter, tüm ekonomik kısıtlamalan sineye çeker ve bu yaşa getirir kütüphanesini. Bugüne kadar bir milyon iki yüz bin kitap ödünç.veren bu çalışkan kütüphane, dostlanyla birlikte biraz da burukkutladı 25».yafŞftnünü^ . . , , f f M Bu burukluğun nedeniyse 3TOcak 2001 'de emekli olacak Kütüphane * Müdürü Omit Mergen'in yerine yeni birinin atanmayacak olması. Bir başka deyişle, ekonomik kısıtlamalardan pay alıp (bir mucize olmazsa) kapatılacak olması. Kente ilk geldiğimde büyük bir kısmım Türkiye'de kalmıştı. Buraya göçerken yanıma yaJnızca dört tane kitap alabilmiştim. O zamanlar bir kişinin dışında kimseyi tanımadığım bu kentte. yalnızlığıma Namjk Kemal Kütüphanesi'nin kitaplan yoldaş olmuştu. Eğer siz önümüzdeki günlerde Berlin'e göçmeyi düşünüyorsanız kitap alın yanınıza. PR0GRAM 10:00-19.00 10.00-19.00 11.00-12.00 13.00-14.00 15.00-16.00 17.00-18.00 SEHGİ İMZA DANS TİYATR0SU MÛZİKAL MÜZİK FLAMENKO ÇVDD Kadın Eğitimi Programı'na katılan hanımlardan özgün nakışlar ÇYOD Okuma - Yazma Kursu'nda okuma - yazma öğrendikten sonra şiir kitabı yazan Zeynep Baygören. Pera Happening Pera Müzikal Grubu Rene Macaroğlu yönetiminde, Caz Konseri Pera Flamenko Grtar ve Dans Grubu Yer: Takslm, The Marmara Oteli önü ÇVDD PROF. FEYZİOĞLU KARDEŞLER VAKFI FEYZİ FEYZtOĞLU ANISINA ARAŞTIRMA - İNCELEME ÖDÜLÜ 1999 YILI İNCELEME KONUSU: Karşılaştırmalı Hukuk Açısından Temelden Sarsılraa Nedeniyle "BOŞANMA ve YASAL MAL REJİMİ" ODUL JURİSİ Prof.Dr.lsmetSUNGURBEY Prof.Dr.AydınAYBAY Prof.Dr.ÖzerSELİÇİ Prof. Dr. Curahur ÖZAKMAN Doç. Dr. Osman GÜRZUMAR ODULLER Birincilik Ödülü İkincilik Ödülü CçÖDCÜIük Ödülü 450.000.000 TL. 300.000.000 TL 250.000.000 TL. KATILMA KOŞULLARI Yan;maya bütün hukukçular kablabüir. incelemeler çift sralıklı satırla, makina ile yazılmış 7 nüsha olarak 31 Mart 1999 güniine kadar. \azarlann kısa yaşam öykösü ve bir foloğrafını içeren bir zarfla birlikte, \ akfın aşagıdaki adresine ulajtınlmış olacaktır. Incefemenin daha önce >a>ımlanmamış veya bir tez çalışması olarak herhangi bir kuruma sunulmamij olması gerekir. Prof. Bedi ve Prof. Feyzi FEYZİOĞLD KARDEŞLER VAKFI Ijtiklal Cad. 230 K. 5 80050, Beyoğlu - tslanbul TeL (0212) 244 13 67 - 249 25 72 Faks: 249 34 17 YARIŞMA SONUÇLARI HAZİRAN 1999 AY'I İÇERİSİNDE ACIKLANACAKTIR ÇORLU İCRA DAİRESİ DosyaNo: 1998''616Tal. Menkulün Açık Artırma İLAN1 Bir borçtan dolayı hacizli ve aşağıda cins. miktar ve kıymetleri yazılı maJlar satışa çı- kanlmıştır. Bınncı arttırmada 24/03-1999 günü saat 15.00/15.15'te KUZEY CAD. NO: 46 ÇOR- LU'da yapılacak ve o günkü kıymetlerin %75'ine istekli bulunmadagı takdirde 25/03' 1999 günü aynı yer ve saatte 2. arttırma yapılarak satılacağı. Şu kadar kı, arttınna bedelının malın tahmın edilen kı>Tnetının yüzde kırkını bulmasmın ve satış isteyenin alacağına rûç- hanı olan alacaklının toplamından fazla olmasınm ve bundan başka paraya çevirme ve paylann paylaştırma masraflarını geçmesinın sart olduğu, mahcuzun satış bedelı üzerin- den %... oranında K.D. V'nm alıcıya aıt olacagı ve satış şartnamesinin ıcra dosyasında gö- rülebıleceğ), masrafı venldıği takdirde şartnamenin bir örneğinin isteyene gönderilebi- leceğı. fazla bilgi almak ısteyenlenn yukanda yazılı dosya numarasıyla Dairemize baş- vurmalan ılan olunur. Muhammen kıymeti Un 3.000.000.000.- 7.000.000.000.- 5.000.000.000.- 7.000.000.000.- 7.000.000.000.- 3.000.000.000.- 8.000.000.000.- 8.000.000.000.- Adedi Cinsi (Mahiyetl ve önemli niteükler) 1 Rekord Yeşil renklı Balkancar plavdıv forklift 4 CEmak 15 tonluk kırmızı renkli pervane 1 R 30 Maxima turuncu Böv, r e makinesı 1 Böwe 0 360 60 kg. Per 105 Böwe mk. 1 Böwe marka 70'lik makine. 1 Dermaksan Bilgısayarlı den ölçme makinesi. 1 Dermaksan Vfavı tren büyük deri pistole makinesi. 1 Dermaksan deri çıvi makinesi. (Basın: 9382) KAYSERİ 3. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ Sayı: 1998.177 Davacı Hurşit kızı. Yüksel'den olma. 1971 d.lu Kayseri ili Sanz ilçesi lmırzaga köyû nüftısunda kayıtlı Şenfe Koç tarafından, aynı yerde nüfiısa kayıtlı bulunan Paşa oğlu, Selver'den olma. 1961 d.lu Bılal Koç aleyhine 5.3.1998 tarihli dilekçesi ile şiddetli ge- çimsizlık nedeniyle boşanma davası açılmıştır. Halen devam etmekte olan boşanma davasında, davalı Bilal Koç ve adresi aramalara rağmen bu güne kadar bulunamamıştır. Hakkındaki boşanma davasının devam ettiği. duruşmasının 25.3.1999 günü saat 10.00'da mahkememızde yapılacağı, duruşma günü bizzat gelmedigı veya vekil gön- dermediğinde, cevaplannı ve delillerini suranadığında yokluğunda yargılama yapılarak karar venleceği ılan olunur. 19.2.1999 Basın: 9262 DİGOR ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ Sayı: 1998/268 Davacı Mal Müdürlüğu tarafindan davalı Yahya San- dağ aleyhine açılan tapu tptali ve tescıl davasının yapılan yargılaması sırasında verilen ara karan gereğince, Da\acı tarafından davalılar aleyhine açılan ve halen devam etmekte olan tapu iptali ve lescil davasında dava- Iının adresinin araştırmalara ragmen bulunamadığından ilanen tebligat yapılmasına karar verilmiş olup, Davalının aleyhine halen devam etmekte mahkememi- zin 1998/268 esas sayılı dosyasının duruşma günü olan 06.04.1999 günü saat 09.00'da duruşmaya gelmediği ve- ya kendisıne bir vekille temsil ettirmesi. ettirmediği tak- dirde yokluğunda duruşma yapılacağı ve karar verilece- ği ilanen teblig olunur. 29. l" 1999 Basın: 9615 DİGOR ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ Sayı: 1998/254 Davacı Mal Müdürlüğu tarafından davalı Bayram San- dağ aleyhine açılan tapu iptali ve tescil davasının yapılan yargılaması sırasında verilen ara karan gereğince. Davacı tarafından davalı aleyhine alınan ve halen de- vam etmekte olan tapu iptali ve tescil davasına davalının adresinin araştırmalara ra|men bulunamadığından ilanen tebligat yapılmasına karar verilmiş olup. Davalımn aleyhine halen devam etmekte olan mahke- memizin 1998/254 esas sayılı dosyasının duruşma günü olan 06.04.1999 günü saat 9.00'da duruşmaya gelmediği veya kendisine bir vekille temsil ettirmediği takdirde yok- luğunda duruşma yapılacağı ve karar venleceği ilanen teb- liğ olunur. 29.1.1999. Basın: 9620 DENİZLİ1. ASLİYE HUKUK MAHKEMESÎ EsasNo: 1998/820 Davacı Koçbank AŞ vekili tarafından mahkememizde açılan çek iptali davasının yapılan açık yargılaması sıra- sında: Toprakbank Bankası Dudullu Şubesı'ne aıt 2294138 seri numaralı 19.8.1998 vadeli, 502.000.000.- TL'lik çekin davacı banka tarafından kaybedıldiği. bu ne- denle çekin iptaiine karar verilmesı ıstenılmiş olmakla, iş bu çeki bulanlann veya yerini biienlerın ilan tarihinden itıbaren 3 ay içinde mahkememize bilgı vermeleri, bilgi venlmediği takdirde veya itiraz edilmediği takdirde ış bu çekin iptaiine karar verileceğı hususu ilanen teblığ olunur. Basın: 9184 BURSA-YENİŞEHİR ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ EsasNo: 1998/021 Karar No: 1998/332 Davacı Burhan Cahit Sel tarafından davalı Emine Sel aleyhine açılan boşanma dava- sında verilen karar uyarınca; B-YenışehırKöprühısarkövüC:049S: 1 K: 46'da nüfusa kayıtlı Hüseyin oğlu 1934 doğumlu Burhan Cahit Sel ile aynı yer nüfusuna kayıtlı Mehmet kızı, 1939 doğumlu Emıne Serın M. K.'nın 132. maddesı uyannca davalının terkı sebebiyle boşanmalanna karar verilmiştir. 26.11.1998 tarihli bu karanmızın davalıya tebligat kanununun 28,29,30. ve 31. mad- deleri uvarınca ılanen teblığıne, yasal süresi içerisınde temyız olunmaması halinde da- vaiı >önünden kesınleşeceğının ıhtarı ilanen tebliğ olunur. 11.01.1999 Basm: 3429
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle