Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 7 MART 1999 PAZA
10 PAZAR YAZJLARI
Ölü Komedyenler Derneği...Londra gibi büyük bir kente soluk
aldıran yüzlerce parktan biri de Highgate
VVood Parkı'dır. Bu paıka adımmızı
attığınız anda kendinizi şehir
merkezinden kilometrelerce uzakta bir
orman içinde sanabilirsiniz. Çünkü bu
park geniş bir alanda kuruludur ve çok
sessizdir. Oysa gürültüden kaçıp kafa
dinlemek isteyen berkesin uğrak yeri
olan bu park kentin tam ortasındadır.
Ünlü Ingiliz komedyen Peter Sellers,
1936 ile 1940 yıllan arasında işte bu
parkm karşısında sıra sıra dizilmiş küçük
evlerden birinde kirada oturmuş. Evin,
herkesin görebileceği ön cephesine asılı
mavi plaketinde böyle yazıyor. Bu
büyük sanatçının dört yıl gibi kısa bir
süre burada yaşamış oluşunun dışında,
öyle ahım şahım bir özelligi yok evin.
Ama Ingilizlerin gururu olmuş büyük
bir sanatçı buranın kapısını aşındırmıştır
ya bu, evi değerli kılmaya yeter de artar
bile. Bir vefa örnegi gösterip eve plaketi
asan da Ölü Komed>enler Derneği.
Derneğin, özellıkle adından ötürü bende
uyandırdığı hoş çağnşımlan şimdilik
geçiyorum. Sellers ölmüş, bir sanatçı
olmasma karşın bu derneğin üyesi. Bunu
îngilizlerin pek sık rastlanan
gariplikJerinden biri mi saymalı,
bilmiyorum. Büyük bir sanatçı olarak
tanınması bir yana Sellers her şeyden
önce bir komedyendi. Sanatçının sanki
unutulacakmış gibi öne çıkanlma gereği
duyulan bu tarafım, öldükten sonra
özellikJe ifade etmek zorunJuJuğu
duyulmuş, bunu tam da komedyenlere
yakışır bir ada sahip Ölü Komedyenler
Demegi üstlenmiş olmalı diye
düşünüyorum. Sellers'ın kendi
toplumunda kolay kolay unutulacaği yok
tabii ki. Ama o artık yaşamıyor ve
yaşarken üyesi oldugu dernekJer için
artık bir anlam da ifade etmiyor. ölüp
gitmek, nereden bakarsanız bakın
sahipsiz kalmak. unutulmak demek biraz
da. Ölmüş komedi sanatçılannın doğal
üyesi olduklan Ölü Komedyenler
Derneği işte bu yüzden var belki de.
Adının böyle korunuş olması da ölü
komedyenlere sahipienmeye vurgu
yapmak için elbette. Onlann bu
dünyadan göçû'p gitmiş olmalan, toplum
içinde örgütlü bir biçimde anılmalanna
engel degil. Demek biraz da bunu ima
ediyor sanki. Ölümünden sonra da onlan
anmak, haklannı savunmak. onlan
doğru tanıtmak gibi görevleri var bu
derneğin. Sanatçılık elbette tek başına da
büyük bir sıfat, ama komedi sanatçısı,
Sellers'ı daha iyi tanımlıyor. Ingiltere
gibi bir toplumda bile tanımlann da
kimlikJerin de çok açıklayıcı ve doğru
saptanması önemli bir gereksinim.
Jngiltere'de, sanatçıyım demiş olmak
yeterli değil çünkü. Burada örneğin
hiçbir sinema oyuncusuna sadece sanatçı
denmiyor. Yaptığı sanatı tamlayan ikinci
sıfatın konması mutlaka gerekli. Bizim
toplumumuzda: herkese sanatçı
dendiğinden gerçek sanatçının
sanatçılığı arada kaynayıveriyor, bir
düşünsenize. Ölü Komedyenler Derneği,
Seller'm bir komedyen olarak
anılmasına önem veriyor.... Tanımlann
uygun olması gerektiğine inandığından
ötürü. Bizimse kimi tanımlamalardaki
toptancılığımız birçok kavramı ve o
kavramın gerek anlamını yanlış
anlamamıza yol açmıyor mu? Yaptığı ış
sanat sayılır mıydı bilmiyorum, ama
dünyaca ünlü illüzyonistimiz Zati
Sungur, Fatih Özgüven'le yaptığı bir
söyleşide (Yeni Gündem, 1-15 Ağustos,
1984, sayı: 7) böyle bir toptancılığın
kendisini nasıl etkilediğinden yakınıyor
1936 yılında Buenos Aires'teyken
mesleğini Türkiye'de icra etmeyişinin
gerekçesini soran bir Türk karıkocaya
"Ne yapayım, hokkabaz dememeieri için
gttnrnonım" yanıtını verdiğini söylüyor
ve şunlan ekliyor: "Hokkabaz aslında
fena kefime degil; mesleğin ustası demek
Farsçada, ama bizde hokkabaz dendi mi
hakaret olmuş.'* Peter Sellers. adı geçen
derneğin de yardımıyla ne tür bir sanatçı
olabildigini kanıtlamada sıkmtı çekmedi.
Bir de Türk tuluatının en büyüklerinden
Büyük Naşit'ı düşünün. Sizin de
kulağınıza çalınmış olduğunu sandığım
hoş bir öykü vardır onunla ilgili. Güler
misiniz. ağlar mısınız. siz karar verin.
Her büyük sanatçı gibi geçim sıkıntısına
düşünce ona da bir Milli Piyango gişesi
açmışlar. Hayranlanndan yaşlı bir
Ermeni teyze, adını duyduğu, zamanm
gazetelerindeki sıyah beyaz
resimlerinden hayal meyal anımsadığı
gişedeki bu sanatçının, Büyük Naşit
olup olmadığından emin olmak için o
güzelim şivesiyle üstelik sevgı dolu bir
ifadeyle aynen şöyle sonnuş: "Soytan
Naşit sensin?" Büyük sanatçı. bir
komedyenin de sanatçı olduğunu
anlatamadı, anlayabilecek toplumda da
yaşamadı. Sellers'ın sadece dört yıl
kirada yaşadığı evde bir plaket var.
Büvük Naşit'in mezartaşmda ne yazıyor
acaba? Bir şey yazmıyorsa bırileri akıl
etse de şu yazılsa keşke: "Büyû'k
komedyendi. Arkasında çok kahkaha
bırakö™"
Namık Kema]
Kütüphanesi
25 yaşında
BERLIN
GÜRKAN
KEStCÎ
' Tango bir sevda gibi
kucaklıyorher yeri'Buzullu bir Kanada kjşının, beyazlara
büründüğü o suskun gece, bir yıldız düştü
Arjantin'den. Bir ölürnsuz dans türünün,
geceyle, özlemle, serüven ve tutkuyla iç içe
olan bir görkemin buketiydi izlediğimiz. Ta
Arjantin'den, sevdanm tüm
boyutlannı haykıran bir güzellikler
senfonisiydi karşımızda. Evrensel müziğe.
Arjantin'in armağan ettiği tangoydu bizi kuc
aklayan. Çellonun dey virtüözlerinden biri o
lan Luis Bravo'nun "ÖKimsüz Tango" adıyla
sunduğu iki saatlik gösten, evrensel gezisine
Toronto'da başlamıştı: "Bir küçük gemide
biiinmeze doğru /
Yann ansızın e/veda derken / Adın
tekrarhnır dudaklanmda /
Kalbimi geride bırakjp giderken."
"Manana zarpa un barco - Yann gemi
giderken" adlı unutulmaz bir Arjantin
şarkısıyla başlayan "ötömsüz Tango", bir
özlem folklorunun, yürek dağlayan
ezgılenyle örgülenmışti; "TuteUerimden
başlavahm tangoya / Oziem demek için vakit
biraz erken / Seni dalgalara sonra anlatınm /
Salun ağiama genüm giderken.''
19. yüzyılm son 25 yılında, sosyal ve siyasal
depremJer içindeki Avrupa'dan Güney
Amerika'ya göç edenlerin öyküsüydü tango.
Tüm köprüleri atıp, yannlara yelken
açanlann sesiydi. Yurdunu gerilerde bırakan
göçmenlerin, yalnızlıgın ve üzgünün
çığlığıydı tango. Napoli'den, Cenova'dan,
Marsilya ve Hamburg'dan yola çıkanlann
yaşam öyküsüydü. tçeriğinde. bir tutam
Belfast. bir tutam Liverpool, bir tutam da
Istanbul vardı. Ellerinde tahta bavullarla
gemilere binenlerin ortak dramıydı. Geride
bırakılmış, belki de bir kez daha
görülemeyecek sevgililerin öyküsünü
tanımlıyordu. Ceplerinde sararmış ya da
yirtık fotoğraflarla. yaban sahillerde ufuklan
düşJeyenlerin antolojisiydi tango.
TORONTO
ENGİNAŞKEV
Gemıler, Buenos kıyılannda inmeyen
yolculannı Uruguay'a götürecekti.
Riachuelo'da ya da El Cerro'da. yoksulluk
ve pislikle iç ıçe olan bir gecekondu
sefaletiyle tüm düşler darmadağın olacaktı.
Gece, tüm zamanlann en çekici bölümüydü.
Italyan, Alman, Fransız, lrlandalı
göçmenler, tstanbullu Türk Musevileri, 5-6
kişinin yaşamak zorunda olduğu odalannın
önünde, ucuz şaraplarla söyleşiye dalarlardı.
Napolitenler, Endülüs şarkılan yankılardı
tüm geceyi. Daha sonra gecenin ezgisi olan
tango doğdu. Gecenin özöyküsüydü tango.
Karanlığın ürpertisi, üzgünün simgesiydi
yaratılan müzik. lçkinin ve kokaınin
tuzağma düşenler. tangonun yeşerdiği
korkulu sokaklarda şiddet ve kavgayla ömür
sürdüler. "Compadrones" diye anılan eli
bıçaklı kabadayılar, ilk kez ortaya çıkan
tangonun bir parçası olacaktı. "Gaucbos''
adıyla bilinen Arjantin kovboylanyla
birlikte, gecekondulara fıziksel aşkı getiren
fahişeler de girdi tangoya. Büyük çoğunlugu
bekâr göçmenlerin içinden çıkmak
bilmedif i "Enramadas'' tanımlı genelevler,
tüm içeriğiyle şehvetin coşkusuna adanan
tangonun gösteriye dönüstüğu yerler
olacaktı. Bir rüzgâr hızıyla, gerilmiş
yüzlerle başlayan tango, gerçekte, dansı
sunan erkek ve kadının ritminde bir
fahişeyle onun müşterisini yankılayan ilk
başlangıcın nüanslannı arumsatır. Ayaklann
birbirine düğümlendiği, şehvetin
dayanılmazcasına yogunlaştığı, bir tutku
ftrtınasıdır tango. Bu dansı yapılması
gereken biçimde becerenler, ellerin,
ayaklann ve gözlenn kenetlendiği bir
cinselliği simgelerler. Arjantin sosyetesi çok
uzun yıllar tangoyu "bavagılıkla"suçlamıştı.
Emekçinin, ayaktakımı diye anılan
insanlann müziğini horlayan sosyete, 1.
Dünya Savaşı'nın ardından Paris'e
yaptıklan yılhk gezilerinde tangonun her
yeri bir sevda gibi kucakladığını görünce
tavır değiştirdi. Birkaç Arjantin turistmden
tangoyu öğrenmiş olan Parisliler, tüm
Arjantin'e şok geçirtecekti. Daima
Avrupa'ya bakan, hep Avrupalılığa öykünen
Arjantin sosyetesi tangoyu, Paris'ten Buenos
Aires'e getirdi. îtalyanca konuşmaya
bayılan, Fransa'ya tutkun olan ve "Keşke
Ingiliz okaydınT diye düş kuran Arjantinlı,
sadece alt düzey toplum kesimının müzıği
olan tangoya sahip çıkıverdi birdenbire. En
saygın salonlann, ulusal törenlerin dansı
olmuştu tango. Luis Bravo'nun Toronto'da
sunduğu tango şöleni, Istanbul'un arabeske
tutsak düşmediği gizemli yıllan anımsattı.
Şimdilerde, yaşı 60'a yakJaşanlann Istanbul
amlannda yaşayıp giden Ceİal İnce'ler,
Secaattin Tamerti'ler. Ayten Alpman'lar
canlanıverdi gözlerimizın önünde. Istanbul
Radyosu'nda, 1950'lerdegitanyla Arjantin
tangolan söyleyen Musevi kökenli o seçkin
sanatçının sesini duyar gibi olduk. "Adios
Ninos", " U Cumparsta" ve "La Tabtada"
adlı unutulmaz parçalan yeniden dinlerken
gözlerimiz nemlenmişti. "Ölümsüz
Tango"nun yaratıcısı Luis Bravo,
Kanada'ya veda ederken topluluğunun
yakışıklı şarkıcısı Alfiredo Saez'in kadife
sesini duyuyorduk:
"Sen de aniayacaksın her şey yaiandı /Aska
adanan bütün sözcükJer / S üreginı gece>ie
çjçekJere kandı /Dünya dönsc de boşuna
öpöcükler."
İ Clnudin
U n l ü A i m ! ı n
manken Claudia Schif-
^UUtUlU f e r - b a h ç e c ü c e s r o l d u . A l m a n J a n n
süsleme amacıvla bahçelerine ko>duklan bahçe cüceleri önümüzdeki giinler-
de Vhana'da sergilenecek. Myana Güzel Sanatlar Akademisi Seramik Bölü-
mü öğrencileri "Bahçe Cüceleri 2000" sergisi için 49 bahçecücesi yapfılar. 70
sanrimefrt boyundaki Claudia cücesi 1200 marka satılacak. (REUTERS)
İyi dosttur kitaplar. Içlerinde ne varsa
dökerler önümüze çekinmeden.
Kullanılma korkulan da yoktur.
Cesaretleri, elindekini paylaşmayı
biimeleri, insana bağlanmalan
bundandır belki. Dedikodu yapmazlar.
Arada bir tozlan alındı mı. ne
ekmek isterler ne de su. Okunmaktır
tek beklentileri. Bunun için de ya size
gelirler ya da kendi evleri olan
kütüphanelerde ağırlarlar sizi.
Küfüphaneye gidip bana *--
yatıya gel derseniz, sizi kırmaz, belir/i
bir süre için de olsa gelir konuğunuz
olurlar. Biz de geçen pazartesi günü bu
evlerden birine, Kreuzberg
(nam-ı diğer "küçük Istanbul")
ilçesindeki Namık Kemal
Kütüphanesi'ne konuk olduk.
Çünkü kütüphane
25. yaş gününü kutladı.
Ama ben burada bir parantez açıp,
kütüphanenin öyküsünden söz etmek
istiyorum ilkin. Kütüphane 1 Mart 1974
tarihinde, bir deneme kütüphanesi
olarak açılır ve aynı yılın 28 Ekimı'nde
bugünkü adını alır. Açılışının hemen
ardından da buraya çalışmaya gelen
insanın kitap okuyup okumayacağı,
Alman toplumuna alışmaya çalışan bu
insanlann kendi dıllennde kitap
okuyabilecekieri bir kitaplığa sahip
olmalannın bir gettolaşmaya yol açıp
açmayacagı konusunda projeyi
finanse edenlerce kaygılar yaşanır.
Kütüphane Müdürü Umtt Mergen'in
savaşımı daha o günlerde başlar. Bu
görüşlerin tümüne karşı çıkar ve insanla
kıtabı buluşturmanın herhangi bir
köfülüğe yol açmayacağını savunur. O
zamanlar tek isteği vardır Ümit
Mergen'in, kütüphanesinin
25. yaş gününü kutlamak.
Bunun için de geçirdıği kalp ameliyatı
sonucu hak kazandığı erken
emekliliği elinin tersiyle iter, tüm
ekonomik kısıtlamalan sineye çeker ve
bu yaşa getirir kütüphanesini.
Bugüne kadar bir milyon iki yüz bin
kitap ödünç.veren bu çalışkan
kütüphane, dostlanyla birlikte biraz da
burukkutladı 25».yafŞftnünü^ . . , , f f M
Bu burukluğun nedeniyse 3TOcak
2001 'de emekli olacak Kütüphane *
Müdürü Omit Mergen'in yerine yeni
birinin atanmayacak olması. Bir başka
deyişle, ekonomik kısıtlamalardan pay
alıp (bir mucize olmazsa) kapatılacak
olması. Kente ilk geldiğimde büyük bir
kısmım Türkiye'de kalmıştı. Buraya
göçerken yanıma yaJnızca dört tane
kitap alabilmiştim. O zamanlar bir
kişinin dışında kimseyi tanımadığım bu
kentte. yalnızlığıma Namjk Kemal
Kütüphanesi'nin kitaplan yoldaş
olmuştu. Eğer siz önümüzdeki günlerde
Berlin'e göçmeyi düşünüyorsanız kitap
alın yanınıza.
PR0GRAM
10:00-19.00
10.00-19.00
11.00-12.00
13.00-14.00
15.00-16.00
17.00-18.00
SEHGİ
İMZA
DANS TİYATR0SU
MÛZİKAL
MÜZİK
FLAMENKO
ÇVDD Kadın Eğitimi Programı'na katılan
hanımlardan özgün nakışlar
ÇYOD Okuma - Yazma Kursu'nda
okuma - yazma öğrendikten sonra
şiir kitabı yazan Zeynep Baygören.
Pera Happening
Pera Müzikal Grubu
Rene Macaroğlu yönetiminde,
Caz Konseri
Pera Flamenko Grtar ve Dans Grubu
Yer: Takslm, The Marmara Oteli önü
ÇVDD
PROF. FEYZİOĞLU KARDEŞLER VAKFI
FEYZİ FEYZtOĞLU
ANISINA
ARAŞTIRMA - İNCELEME ÖDÜLÜ
1999 YILI İNCELEME KONUSU:
Karşılaştırmalı Hukuk Açısından
Temelden Sarsılraa Nedeniyle
"BOŞANMA ve YASAL MAL REJİMİ"
ODUL JURİSİ
Prof.Dr.lsmetSUNGURBEY
Prof.Dr.AydınAYBAY
Prof.Dr.ÖzerSELİÇİ
Prof. Dr. Curahur ÖZAKMAN
Doç. Dr. Osman GÜRZUMAR
ODULLER
Birincilik Ödülü
İkincilik Ödülü
CçÖDCÜIük Ödülü
450.000.000 TL.
300.000.000 TL
250.000.000 TL.
KATILMA KOŞULLARI
Yan;maya bütün hukukçular kablabüir.
incelemeler çift sralıklı satırla, makina ile yazılmış 7 nüsha olarak 31 Mart 1999
güniine kadar. \azarlann kısa yaşam öykösü ve bir foloğrafını içeren bir zarfla
birlikte, \ akfın aşagıdaki adresine ulajtınlmış olacaktır.
Incefemenin daha önce >a>ımlanmamış veya bir tez çalışması olarak herhangi bir
kuruma sunulmamij olması gerekir.
Prof. Bedi ve Prof. Feyzi FEYZİOĞLD KARDEŞLER VAKFI
Ijtiklal Cad. 230 K. 5 80050, Beyoğlu - tslanbul
TeL (0212) 244 13 67 - 249 25 72 Faks: 249 34 17
YARIŞMA SONUÇLARI HAZİRAN 1999 AY'I İÇERİSİNDE
ACIKLANACAKTIR
ÇORLU İCRA DAİRESİ
DosyaNo: 1998''616Tal.
Menkulün Açık Artırma
İLAN1
Bir borçtan dolayı hacizli ve aşağıda cins. miktar ve kıymetleri yazılı maJlar satışa çı-
kanlmıştır.
Bınncı arttırmada 24/03-1999 günü saat 15.00/15.15'te KUZEY CAD. NO: 46 ÇOR-
LU'da yapılacak ve o günkü kıymetlerin %75'ine istekli bulunmadagı takdirde 25/03' 1999
günü aynı yer ve saatte 2. arttırma yapılarak satılacağı. Şu kadar kı, arttınna bedelının
malın tahmın edilen kı>Tnetının yüzde kırkını bulmasmın ve satış isteyenin alacağına rûç-
hanı olan alacaklının toplamından fazla olmasınm ve bundan başka paraya çevirme ve
paylann paylaştırma masraflarını geçmesinın sart olduğu, mahcuzun satış bedelı üzerin-
den %... oranında K.D. V'nm alıcıya aıt olacagı ve satış şartnamesinin ıcra dosyasında gö-
rülebıleceğ), masrafı venldıği takdirde şartnamenin bir örneğinin isteyene gönderilebi-
leceğı. fazla bilgi almak ısteyenlenn yukanda yazılı dosya numarasıyla Dairemize baş-
vurmalan ılan olunur.
Muhammen kıymeti
Un
3.000.000.000.-
7.000.000.000.-
5.000.000.000.-
7.000.000.000.-
7.000.000.000.-
3.000.000.000.-
8.000.000.000.-
8.000.000.000.-
Adedi Cinsi (Mahiyetl ve önemli niteükler)
1 Rekord Yeşil renklı Balkancar plavdıv forklift
4 CEmak 15 tonluk kırmızı renkli pervane
1 R 30 Maxima turuncu Böv,
r
e makinesı
1 Böwe 0 360 60 kg. Per 105 Böwe mk.
1 Böwe marka 70'lik makine.
1 Dermaksan Bilgısayarlı den ölçme makinesi.
1 Dermaksan Vfavı tren büyük deri pistole makinesi.
1 Dermaksan deri çıvi makinesi.
(Basın: 9382)
KAYSERİ 3. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
Sayı: 1998.177
Davacı Hurşit kızı. Yüksel'den olma. 1971 d.lu Kayseri ili Sanz ilçesi lmırzaga köyû
nüftısunda kayıtlı Şenfe Koç tarafından, aynı yerde nüfiısa kayıtlı bulunan Paşa oğlu,
Selver'den olma. 1961 d.lu Bılal Koç aleyhine 5.3.1998 tarihli dilekçesi ile şiddetli ge-
çimsizlık nedeniyle boşanma davası açılmıştır.
Halen devam etmekte olan boşanma davasında, davalı Bilal Koç ve adresi aramalara
rağmen bu güne kadar bulunamamıştır.
Hakkındaki boşanma davasının devam ettiği. duruşmasının 25.3.1999 günü saat
10.00'da mahkememızde yapılacağı, duruşma günü bizzat gelmedigı veya vekil gön-
dermediğinde, cevaplannı ve delillerini suranadığında yokluğunda yargılama yapılarak
karar venleceği ılan olunur. 19.2.1999
Basın: 9262
DİGOR ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
Sayı: 1998/268
Davacı Mal Müdürlüğu tarafindan davalı Yahya San-
dağ aleyhine açılan tapu tptali ve tescıl davasının yapılan
yargılaması sırasında verilen ara karan gereğince,
Da\acı tarafından davalılar aleyhine açılan ve halen
devam etmekte olan tapu iptali ve lescil davasında dava-
Iının adresinin araştırmalara ragmen bulunamadığından
ilanen tebligat yapılmasına karar verilmiş olup,
Davalının aleyhine halen devam etmekte mahkememi-
zin 1998/268 esas sayılı dosyasının duruşma günü olan
06.04.1999 günü saat 09.00'da duruşmaya gelmediği ve-
ya kendisıne bir vekille temsil ettirmesi. ettirmediği tak-
dirde yokluğunda duruşma yapılacağı ve karar verilece-
ği ilanen teblig olunur. 29. l" 1999
Basın: 9615
DİGOR ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
Sayı: 1998/254
Davacı Mal Müdürlüğu tarafından davalı Bayram San-
dağ aleyhine açılan tapu iptali ve tescil davasının yapılan
yargılaması sırasında verilen ara karan gereğince.
Davacı tarafından davalı aleyhine alınan ve halen de-
vam etmekte olan tapu iptali ve tescil davasına davalının
adresinin araştırmalara ra|men bulunamadığından ilanen
tebligat yapılmasına karar verilmiş olup.
Davalımn aleyhine halen devam etmekte olan mahke-
memizin 1998/254 esas sayılı dosyasının duruşma günü
olan 06.04.1999 günü saat 9.00'da duruşmaya gelmediği
veya kendisine bir vekille temsil ettirmediği takdirde yok-
luğunda duruşma yapılacağı ve karar venleceği ilanen teb-
liğ olunur. 29.1.1999.
Basın: 9620
DENİZLİ1. ASLİYE HUKUK
MAHKEMESÎ
EsasNo: 1998/820
Davacı Koçbank AŞ vekili tarafından mahkememizde
açılan çek iptali davasının yapılan açık yargılaması sıra-
sında: Toprakbank Bankası Dudullu Şubesı'ne aıt
2294138 seri numaralı 19.8.1998 vadeli, 502.000.000.-
TL'lik çekin davacı banka tarafından kaybedıldiği. bu ne-
denle çekin iptaiine karar verilmesı ıstenılmiş olmakla, iş
bu çeki bulanlann veya yerini biienlerın ilan tarihinden
itıbaren 3 ay içinde mahkememize bilgı vermeleri, bilgi
venlmediği takdirde veya itiraz edilmediği takdirde ış bu
çekin iptaiine karar verileceğı hususu ilanen teblığ olunur.
Basın: 9184
BURSA-YENİŞEHİR ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
EsasNo: 1998/021
Karar No: 1998/332
Davacı Burhan Cahit Sel tarafından davalı Emine Sel aleyhine açılan boşanma dava-
sında verilen karar uyarınca;
B-YenışehırKöprühısarkövüC:049S: 1 K: 46'da nüfusa kayıtlı Hüseyin oğlu 1934
doğumlu Burhan Cahit Sel ile aynı yer nüfusuna kayıtlı Mehmet kızı, 1939 doğumlu
Emıne Serın M. K.'nın 132. maddesı uyannca davalının terkı sebebiyle boşanmalanna
karar verilmiştir.
26.11.1998 tarihli bu karanmızın davalıya tebligat kanununun 28,29,30. ve 31. mad-
deleri uvarınca ılanen teblığıne, yasal süresi içerisınde temyız olunmaması halinde da-
vaiı >önünden kesınleşeceğının ıhtarı ilanen tebliğ olunur. 11.01.1999
Basm: 3429