23 Aralık 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
30 MART 1999 SALI CUMHURİYET SAYFA HABERLER DSP'nin büyükşehir belediye başkan adayı eski Maliye Bakanı Zekeriya Temizel 'Üçîstanbul'u kurtarmaya talibim'Zekeriya Temizel ismi ilk kez İstanbul Defterdarı olduğunda belleklere kazındu Üniversiteyi burslu okuduğu için askerlik dönüşü memur olarak başladığı kurtıma bu kez genel müdür olarak döndü. Defterdarhktan sonraki durağı olan Gelirler Genel Müdürlüğü 'nde de başarılı ve düriist bir yöneticiprofili çizen Temizel, 1995 seçimlerinde DSP'den politikaya atıldı ve İstanbul milienekiliseçildi. Gerek Ana-Sol hükümetindegerekse DSPazınlık hükümetinde Maliye Bakanı olarak görevlendirildL Hazıriadığı vergi reformu ile dikkaûeri olduğu kadar şimşekleri de üzerine çektL Ogüne kadar devlete tek kuruş vergi ödemeyen rant sahiplerinin boy hedefi oldu. Temizel, gerek bürokratlığı gerekse siyasi birgörev olan bakanlığı sırasında soy ismiyle müsemma bir kişilik sergiledL MİYASEİLKMJR -Rakiplerinizeoranlasiz sahayabirazgeç indiniz? Niye bu kadar geç kaldınız? Temizel: Yok, aslında ben de sahadaydım. Ana- kent belediye başkan adaylannm ortaya ciddi bir programla çıkması gerekir. Adaylığımızın açıklan- ması ve arkasından çalışmaya başlamamız arasın- daki süre o kadar uzun değildi. O nedenle program ve proje çalışmalannı gerçekleştirmeye yönelik ça- lıştık. Bu arada bir sûreden beri tstanbullulan bizar eden grip virüsü bizi de gelip yakaladı bir 7-8 gü- nümüzü de o götürdü. O sürede de ortaya çıkama- dık. Yine de hasta hasta çalışmaya çalıştık. Gerçek anlamda sahaya çıkmamız da programın açıklanma- sından sonra oldu. Gecikme bundan. - Doktor olan eşinizin uzakta olması hastalığınızın uzun sürmesine yol açtı herhalde... Temizel: Tabıi, tabii. Aslında ona kalsa daha faz- la yatmam gerekiyor. - Uzaktan sizi denetleyemediği için çabuk kalkö- nız— Temizel: Yoo denetliyor. Hem de olağanüstü iyi denetliyor. Çûnkü artık ses değişiminden bile teşhi- sini koyabilecek hale geldi. - Programuuz nerede, nasıl ve kimler tarafından hazırlandı? Temizel: Şu anda konuştuğumuz mekân bizim mutfağimız. tsim vermeyeceğim ama yerel yönetim konusunda yıllardan beri beraber çalıştığımız, ne- redeyse 15 yıldan beri beraber çalıştığımız sadece Türkiye'de değil dünyada da otorite olan bir gnıp ar- kadaşımız var. Uluslararası kuruluşlarda çalışan, özellikle de yerel yönetimler. yerel yönetimlerde halkla ilişkiler konusunda uzman olan arkadaşlan- mız var. Üniversitelerden şehircilik, ulaşım ve tra- fik, sosyal hizmetler konusunda uzman olmuş arka- daşlanmız var. Bunlarkendi alanlanyla ilgili aynn- tılı projeler hazırladılar. Bütün projeleri programı- mız içine koyma olanağımız yok ama her birisi bi- rer cümle veya paragraf olarak girdi. Aynntılan uy- gulama programlan olarak hazırlıyoruz, dolayısıy- la seçimlerden sonra eğer tstanbullu da uygun gö- rürse hemen anında yürürlüğe koyacağımız çok sa- yıda programımız olacak. Masraflar partlden - Siz kaç dolariık adaysınız? Rakipleriniz milyon- larea dolardan oluşan bütçelerle kampanya yürütü- yorlar, sizin bütçeniz ne kadar? i, Temizel: Ben saydamlık olayına çok önem veri- fryorum. Demokraside dürüstlük olayı Tûrkiye'nin gereksinme duyduğu bir alandır. Sadece söy lemde olmuyor, insan yaşamıyla. davranışlanyla bunu or- taya koymak zonında. Ben kendi kaynaklanmdan seçim için para ayıracak konumda olmadım, ola- mam da. Onun için seçim masraflannın tamamını, son kuruşuna kadar partim finanse ediyor. Seçim- lerden sonra da ortaya çıkıp, neye ne kadar harcadı- ğımızı ve nereden karşıladığımızı net olarak açıkla- yacağız. Umuyorum ki. tüm adaylar da aynı şeyi ya- parlar. Zaten ölçülü bir kampanya yürüteceğimiz için. abartılı bir bütçeye sahip olmamız gerekmiyor. - Zekeriye Temizel de programını son derece mü- tavazı bir salonda ve gösterişten uzak bir ortamda açıkladı. Böyte olmasuu siz mi istediniz? Temizel: Evet. Biz sadece bütûn adaylanmızın sı- ğabileceği bir salon arayışı içindeydik. Mümkün ol- duğu kadar tanıtım kampanyamızı mütevazı bir şe- kilde yürüteceğiz. Artık dünyada çok popüler hale gelmiş tanıtım yöntemlerini kullanma şansımız yok. Ben ona da gerek duymuyorum. Çünkü benim ye- niden topluma tanıtım gibi gereksinmem yok. Ye- niden beni tanıtmak ya da olmayan beni ortaya ko- yacak bir tanıtım modeli söz konusu değil. Bizim tek amacımız \ar, o da duyuru. Benim aday olduğumu lstanbul'da yaşayan bütün seçmenlere duyurabilme olayı. Keşke mümkün olsa da ben teker teker elle- rini sıkarak bunu duyurabilsem. Ancak lstanbul'un büyüklüğü buna olanak vermeyecek. Ben de kaçı- nılmaz olarak, seçimlerden sonra herhangi bir kir- lilik bırakmamak koşuluyla seçimler süresince be- lirli bir görsel kirlilik de yaratacak bazı afişlemeler yapmak zonında kalacağım. Bilboardlann zaten ta- mamı kapatılmış. Belki en sağhklı ve temiz tanıtım yolu oydu. Sadece bayram süresınde çok azı boş kalmış. Vergi reformu * - Geç mi kaldınız bu konuda? Temizel: Evet, geç kalmışım. Çok önceden kapa- tılmış zaten. Sadece bayram süresinde sınırlı sayı- da bilboarda çıkma olanağımız olacak. Orda söyle- yeceğiz, 'biz de burdavız' diye. - Bir ticaret merkezi olan İstanbul'da vergi mükd- lefleri için çok sevimsiz bir makam olan Maliye Ba- kanuğı'ndan geliyorsunuz. Sizin ada\lığınız bu açı- dan bir dezavantaj sayılabilir mi? Temizel: Kesınlike değil. Bu tartışmaya girmek- ten hep kaçınıyorum ama bir kez bile olsa açık açık konuşmakta yarar var. Ben. hep görevinin gereğini yerine getirmiş bir insanım. Türkiye'de bir vergi ya- sası çıkarmanın. bir vergi reformu yapmanın gere- ğini herkes birdenbire unutuverdi. Türkiye'nin öde- deği borç faizinin on katrilyon sınınna dayandığını herkes unutuverdi. Bu şekilde sürdüğü takdirde Tür- kiye'nin bir çıkmaza gıttiğini herkes unuttu. Niye vergi reformu yaptığımızı unuttu. Yapılan bu vergi reformuyla, tstanbul'daki vergi yükümlülerine ile- ride tek kuruşluk bir yük getirilmedi. tstanbul'daki esnafın, sanatkânn, tüccann üzerinden hayat stan- dardı uygulaması kalktı. * Eğer eski sistem devam etseydi, önümüzdeki ni- san ayında milyarlık matrahlar üzerinden birçok ver- gi mükellefi kazanmadıklan kazançlann vergisini ödeyecekti. Bütün bunlann hepsi kaldınldı. Bugün bir parti lideri, 'vergi oranı ya düşecek, ya düşecek' diye bilboardlara ilan vermiş. Türkiye tarihinde ilk kez vergi oranlannın, 1950'lerden beri neredeyse ge- tiri oranlannda bir değişiklik oldu. gerçek anlamda onpuan birden düşürüldüğünün farkında değil kim- se. 1999 kazançlan yüzde 25 üzerinden değil, yüz- de 15 üzerinden vergilendirilecek. Vergi reformu bunlan sağladı. Haa bu arada ne ol- du? Şimdiye kadar tek kuruş vergi ödemeyen, buna karşılık trilyonluk servet flHc prWlere de vergi gel- di, Doğal olarak bu insanlar da bağıracaklar. Fakat diğerlerinin hepsi unutuldu. sadece o insanlann ba- ğırmalan duyulur oldu. Birden çok sistemli olarak yalan ve yanlış bilgiler üzerine kampanya üretilme- ye başladı. - Basında şaüierin ve sanatçüarın defter tutması ön plana çıktı? Şairler size oy vermediği için seçimi kaybedebilir misiniz? Temizel: Kastettiğim onlar da değil aslında. O. cephe genişletme olayından başka bir şey değil. Sa- natçılara, sairlere getirilen düzenleme eskisinden kötü değil. Eskiden bir sistemin olmaması nedeniy- le, insanlar çok daha fazla etkilere ve keyfi uygula- malara açık bir konumdaydılar. Onlan bir sisteme bağladık. 7 milyar liralık bir istisna geldi. Bütün bunlann hepsi öyle yabana atılır olaylar değil. Be- nim kastettiğim onlar değil. Geçende gazetenin bi- rinde *Ayşe Teyze vergisi' diye manşetten bir haber karşısmda donakaldım. Gerçekten inanılır gibi de- ğil. Yok kardeşim böyle birolay. Maliye Bakanlığı yasada böyle bir verginin olmadığına dair açıklama- da bulundu. bu kez de aynı gazete 'yayınınuz üzeri- ne yanhştan dönüldü' diye başlık attı. İnanılır bir o- lay değil. 'Evinde nakış işleyen birine yüzde 40 ver- gi geliyor'denıldi. Bövlebir şey olabilırmı?" - Yeterince anlatamadınrz nu, buna olanak mı ve- rilmedi? Temizel: Hayır, yasa hazırlanırken, 8 ay boyunca bunlan anlattım. Vergi düzenlemesı yapan insan 'her şeyi mükemmel yapûm' deme olanağına sahip değil. Hata da yapabilirsiniz, eksikliklen de olabi- lir. Bunlar düzelmeyecek olaylar değil. Nitekim de sonradan eksikliklerini, hatalılannı düzelttiğimiz de oldu. Ancak gerçek. bazan bu küçük eksikliklere \e hatalara kurban ediliyor. Bu vergi alınmak zonında. alınmadığı zaman bu toplum gereksinmelerini borç- lanarak karşılıyor. Borçlanarak karşıladığı zaman da katlanarak maliyeti tüm topluma ödetiliyor. Ben maliyeci olarak yaşamım boyunca devlete kaynak yaratmaya çalıştım. Başkalan da o kaynaklan kul- landılar. onlar kullanırken de gerçekten onlan feci halde kıskandım. Şimdi ilk defa olarak o defteri ka- pattım, geldim bu tarafa halk yaranna kaynak kul- lanmak, tasarruflu kaynak kullanmak, on kuruşluk işi beş kuruşa yapmak nasıl olurmuş. başka bıralan- da hizmet talebinde bulundum. Şımdi kapattığım defter ısrarla açılmaya çalışılıyor. - Siz İstanbul'da defterdaruk da yaptınız. Bu süre- de çok can yaktuuz mı? Temizel: Hayır, asla can yakmak için kamu göre- vı yapmadım. Bana göre yasalar ya vardır ya yok- tur. Bir yasa varsa o yasa uygulanır. O yasa hem or- da duracak hem de belirli kişiler o yasalara uyacak, belirli kişiler hiç uymayacaklar. Bu da yapanın ya- nma kâr kalacak. Onun için defterdarlığım süresin- ce yasalar neyse onun gereğini yerine getirdim. Hiç de taviz vermedim bu konuda. Bundan sonra ver- PöRTRE 1948yılında Tokat'ta doğdu. Sıvas Lisesi 'ni ve Ankara Siyasal Bilgiler Fakülıesi 'ni bitirdi. Fransa'daStmsbourg Üniversitesi 'nde Hsansüstü eğitim yaptı. Paris 'te OECD Mali Işler Bölümü 'nde çalıştı. Maliye müfettişliği, Gelirler Genel Müdürlüğü Daire Başkanlığı ve Genel Müdür Yardımcdtğı görevinde bulundu. İstanbul Defterdarhğı na atundı ve 3 yıl bu görevi sürdürdü. Gelirler Genel Müdürlüğü yaptı. Bakanlık Müşaviıiiği, Basın İlan Kurumu Yönetim Kıırulu Üyeligiyaptı. AÎTİA Maliye Enstitüsü Lisansüstü Eğitim Programında üç yıl ders verdi. Uluslararast Yerel Yönetimler Birliği onursal danışmanlığı yaptı ve bu sırada yerel yönetımlerle ilgili çalışmalara katıldt. Diinya Yerel Yönetim ve Demokrasi Akademisi 'nin kunıcu üyeliği ve bir dönem de başkanlığım yaptı. 1995 seçimlerinde DSP tstartbtıl miltetvekili olarak parlamentoya girdi. 55. ve 56. hükümetlerde Maliye Bakanı olarak görev yaptı. Fransızca ve Almanca biliyor. Evli iki çocuk babası. ga sanayi kenti olarak geleceği sınıra dayandı. Bundan sonra Istanbul 'da oturanlar bilmem ne sa- nayi fabrikasında iş bulacak insanlar değil. Babala- n o şekilde çalışıyor ama şu anda 4.5 milyona ya- kın çocuk, babalan gibi ış bulmayacak. istanbul o noktaya geldi. Onun yenne bu ınsanlar, dünya ken- ti lstanbul'da fınans merkezlennde, turizm merkez- lerinde, ticaret merkezlerinde iş bulacak. Bu çocuk- lan da ona göre eğitmek gerek ve lstanbul'un gele- ceğini kurtarmak gerek. Bunu politika için de söy- lemiyorum. Bu bir anlamda diğer adaylara da bir ne- vi çağn. tlanihaye de beklemez bu fırsat insanın önünde. Taş çatlasa iki-üç yıllık bir zamanı vardır. İki. üç yıl sonra lstanbul'a başka bir kent, rahat ra- hat seçenek oluşturulur. Mevcut sorunlarda hanl ha- nl oralara giderler. Benim bütün çırpınışım bu ol- du. Öncelikle birinci program olarak bunu koyuyo- rum lstanbul'un önüne. İkinci olarak lstanbul'un bilinen sorunlannı koyuyorum. Bunlar eşzamanlı- dır. Ama sadece lstanbul'un geçmişten biriken so- runlannı çözelim derken lstanbul'a bu fırsatı da ka- çırtmamak gerekir. Biz nasıl olsa bu sorunlann hep- sini çözeriz. Metrosunu da çözeriz, ulaşımını da hal- lederiz. yeşil alanlannı da hallederiz. Bunlar için zamanımız var. Ve üçüncü bir istanbul daha koyu- yoruz ortaya. o da yoklann tstanbul'u. Bir sürü şey tstanbul'da gerçekten yok. Yok olduğu için de sorun olarak görülmüyor. Biz sorunlann tstanbulu'nu, bu- günün tstanbulu'nu ve geleceğin lstanbulu'nu, kı- sacası "üç İstanbul'u kurtarmaya talibiz. - Sizin üç İstanbul'unuz Mithat Cemal Kuntay'ın "Üç İstanbuPuna benzedi biraz. Temizel: Ona benzedi mi bilmiyorum ama bu üç tstanbul kavTamı kesin olarak bizde var. Bu üç ts- tanbul'u, lstanbul'un umutlannı da canlı tutarak çözmek zorundayız diye ortaya çıktık. Hayırlısı ba- kalım. - Size aday lık önerisi tebliğ ediküğinde ne kadar düşündünüz ve nasıl karar verdiniz? Temizel: Hiç düşünmedim. Tanıklan var, göste- rebilirim. Adaylık önerisi kapalı kapılar ardında da olmadı, bir sürü insanın önünde oldu. Bu bilınç ya da bilinçaltı olayıdır. tnsanın kendisini neye, hangi koşullarda hazıriadığı olayıyla da ilgili olabılir. Bu öneri geldiğinde hiç tereddüt ermeden 'onur duya- cagım'ı söyledim." - Adaylığınızı İstanbul ll Örgütü nasıl karşüadı? Temizel: Bunu bence örgüte sorun. Sankı onlann hepsinin ortak isteğiymiş gibi gördüm. Bir tanesi- nın bile 'uygun olmadı' türünden gözlerinde bir ifa- de görmedim. Hepsinin ortak isteğiymiş gibi. bunu olgunlaştırmışlar. bir yerlere iletmişler ve sonra da bu sonucu almışlar gibi bir hava vardı. - Sizin için 'çok çalışkan, dürüst, işbilir ve yaraü- cı. Ancak bir poütikacıda olması gereken esneklik- ten de yoksun' deniyor. Böyle misiniz gerçekten? Temizel: Kesinlikle. Bir kere o birinci tanımlama Zekeriya Temizel İstanbul'daki kampanyasını mütevazi bir şekilde yürütüyor. Eski bürokrata göre sorun çok ama çözümsüz değil. meyi kesin olarak düşünmüyorum. Benim için sa- dece şunu söyleyebilırler: 'Evet görevini iyi yapü.' - Bura> a gelirken bindiğinı taksinin şöförü sizden sözederken "Temizel çok dürüst ve çalışkan biri a- ma vergilerle milletin canını çıkardı. belediye baş- kanı olursa da bize yeni yükler bindirir diye korku- yorum" dedLBu korkulannasüortadan kaldıracak- sınız? Temizel: Belediyeci olarak vergi getirme hakkı- mızyok. tstanbul'un kaynağı kendisineyeter. tstan- bul'un çok büyük gelirleri var. Sorun nasıl kullana- cağınızda. Mevcut kaynaklan çok ıyı kullandığınız takdirde tstanbul'a yeter. Çocukların geleceği - Vergiler her zaman vergi adı amnda ahnmıyor, vergilerbazen de zam adı amnda aluııyor, fukara bel- ki de ondan korkuvor... Temizel: Belkı de... Asıl işte o yansımalan kes- mek gerekiyor. Bütün olay orada. lstanbul'un bir şansı, daha doğrusu potansiyeli daha var kaynak açı- sından. Şu anda sadece mevcut kaynaklar Istanbul- lunun sırtından elde ediliyor. Dığertaraftan da mer- kezi idareden lstanbul'a aktanlan pay var. Ancak burda yapılacak yatınmlardan gelecek nesiller de >ararlanacak. Gelecek nesiller. şu andaki nesiller- den çok daha zengin, varlıklı olacak. Ve onlann >a- rarlanacağı bu yatınmlann bedelini bugünkü insan- lann ödememesi gerekir. Madem hizmetlerden on- lar da yararlanacaklar. o zaman bu hizmetlerin ma- liyetini nesiller arasında paylaştırmak gerekecek. Bu da sağlıklı bir borçlanma politikasıyla olur. İs- tanbul bu kaynaklan bulur. İstanbul kendisine dün- yanın bütün kay naklannı harekete geçirecek bir yö- netim oluşturabilirse gelecekteki insanlann yararla- nacağı satınmlan bugünden rahat rahat yapar. Po- litikacı olarak değil. bunu çok samimi söylüyorum. bunu kesin olarak İstanbul sağlar, böyle bir şansı var. Biz şimdiye kadar sürekli olarak iki şeyle boğuşup durduk. Hep Istanbul'un bir yumak olarak gelen so- runlanpı nasıl çözerizi düşündük. Halbuki olay o değil. Programımızda da net ola- rak vurgulayacağız. 'Üç İstanbul' düşünüyoruz. Bir kere öncelikle geleceğin İstanbul'u var ve önce onu kurtarmalıyız. Bu İstanbul'un önünde bir fırsat ola- rak duruyor. tstanbul şu anda da bir dünya kenti a- ma birinci sınıf bir dünya kenti olması, finans, tu- rizm, ticaret merkezi olması tstanbul'un geleceği- dir. Dolayısıyla önce tstanbul için bu fırsatı çok iyi kullanmak gerek. Hiç \akit kaybetmeden kullan- mak gerek. Seçimlerin sonucu ne olur onu bilemem. ama ne olursa olsun İstanbul yerel yönetimini üst- lenen kişinin temel sorumluluğu lstanbul'un gele- cegini eantnti altına almaktır. İstanbul artık birme- içerisinde yer almak bütün yaşamımın temel amaç- lanndan birisi olmuştur. Yani kimse benim için 'işi- nin gereğini yerine getiremez, işini bilmiyor, dürüst değil' demiyorsa, bir insana yeten de bunlardır. An- cak esneklik konusu farklı bir olay. Esneklik. yasa uygulayan yani belirli kurallara bağımlı olarak iş ya- pan insanın takdir kullanma olayıdır. Takdir yetkisi az gelişmiş ülkelerde çok tehlikeli bir olaydır. Tak- dir yetkisini insan nasıl kullanır? Takdir yetkısini eğer belirli kişi ve gruplar için kullanıyor, o takdir yetkisi onlarla sınırlı oluyor ise bu, esneklik degil- dir bana göre. Ben asla öyle bir esneklikte olmadım, olamam da. 'Partizaniık yapılmayacak' Yani benim bir takdir yetkim olacak, bu yetkimi sadece bir kişi veya gnıp için kullanacağım, sonra da o yetkimi gizleyeceğim. Bende böyle bir olay yok. Ben eğer takdir yetkimi kullanacaksam, esnek- lik sağlayacaksam, o esnekliğimi aynı durumda olan herkes için kullanınm. Herkes bilir. Esneklik olarak bu kastediliyorsa doğrudur. Ancak belirli yasalan aynı durumda olan herkes için esnetme ve çözüm konusunda Türkiye'de ben- den daha esnek adam yoktur. Bunu da açıkça ilan ediyorum. - Bu söylediklerinizden "ben belediye başkanı olursam kesinlikle partizaniık yapılmayacak, hiçbir konuda benim parti örgütüm diğerlerinden öncelik- li ve ayncalıklı olmayacak" anlamun da çıkanyo- rum. Temizel: Kesinlikle... Partizaniık vekayırmacılık denen olay. zaten bizim partide. parti tarafından yö- netilen bakanlıklar da dahil olmak üzere görülme- miştir, bundan sonra da görülmeyecektir. Temel id- dialanmızdan biri de budur. Esneklik konusunda da eğer yasalaT, eğer kararlar kentte bulunan birçok in- san için düzenlemeler yapmayı gerektiriyorsa bun- lar mutlaka yapılacaktır. Kent yaranna ve halk ya- ranna olan her olayda olağanüstü esneğim. - Akçeli konularda gelen taleplcre karşı durmak kolay, ancak kadrolaşma konusunda örgütünden ge- len tepkilere karşı durmak zor oluyor nedense. Siz bu konuda örgütünüzü karşınıza almayi göze alacak nusınız? Temizel: Zaten örgütümûz bizim yaklaşımlan- mızdan farklı bir yaklaşunda bulunmayacaktır. De- mokrat, dürüst ve çalışkan kadrolarbizim kadromuz içinde yerini alacaktır. Genel tanımımız bu. Burda- ki kadrolann tamamı belirli yasalarla belirlenen kad- rolardır zaten. Bu kadrolan dolduran insanlar, de- mokratlarsa, dürüstlerse, çalışkanlarsa, bunlan da yaptıklan işlerde çok net olarak gösteriyorlarsa ke- sinlikle endişe duymalanna gerek yoktur. Bunlann hepsi bizim insanırruzdır, biz onlarla çahşınz. Da- ha önceki görevlerimizde de bunu çok net olarak or- taya koyduk. Bizim genel başkana bakın; çalıştığı özel kalem müdürünü, geldiğinde orada bulmuştur. Değiştirmemiştir. Benim için de aynı durum söz ko- nusudur. Yerine uygun insan bulmadığım zaman kadrolan bile doldurmamışımdır. Bakanlığım sıra- sında iki tane müsteşar yardımcılığım boş durmuş- tur. Uygun işe uygun adam bulamadığım zaman ata- ma yapmam. Sadece birisini bir yere atamak için ata- ma yapmadım. Ama yukanda söyledigim üç niteli- ğe uymadığı zaman o insanı orada tutmam. 'Kazanacağıma inanıyorum' - Adı Demokratik Sol olan bir partinin adayısınız. Size göre sol bir belediyecilik nasıl olmalıdırya da far- kı neler olmalıdır? Temizel: Kesinlikle olur. Zaten yerel yönetim de- mek solculuk demektir. Adı üstünde zaten. Merke- ziyetçilikten uzaklaşıp da yerel olduğun sürece ve yerel yönetimlerde demokrasiyı uyguladığınız sü- rece siz solcusunuz. Bu bir yaşam biçimidir aslın- da. Yerel yönetim, kararlann demokratik şekilde ve halk yaragna alınması olayıdır. Bu kentte yaşayan sivil toplum örgütlari ve meslek odalan var, bütün bunlann katılımıyla oluşturulacak kararlar demok- ratik kararlardır ve bu da solculuktur. lstanbul'da yoklan var etmek büyük ölçüde sosyal politikalan gerektirir. Sosyal politikalar yerel yönetimlerde yok- tur. tnsanlann bazı gereksinmelerini gidermek ama- cıyla uygulanacak sosyal politikalar solculuktur. Biz bunlann talibiyiz. - Kamuo\u sLrin İstanbul Defterdarlığınızdan ön- cesini bilmiyor. Oğrencilik \ ülarını/da öğrenci der- neklerinde çalıştığuuzı, sosyal demokrat düşüncey le ilginizin o yıUarda başladığını duymuştum. O günle- ri biraz anlaür nusınız? Temizel: Ben Mülkiye'den 1970yılındamezunol- dum. Yani 68 kuşağıyım. 68'den 1970'e değin ge- çen o sıcak yıllan Siyasal Bilgiler Fakültesi gibi bir okulda yaşadım. O zaman da demokratik sol görüş- lere sahip bir insandım. Ancak bizim daha solumuz- da olan önceki adı FKF (Fikir Kulüpleri Federasyo- nu), sonrasında Dev-Genç olan grupla hiçbir zaman çatışma içinde olmadık. O zaman biz. şiddeti ve si- lahlı çatışmayı sürekli reddeden bir gruptuk. - Sosyal Demokrasi Dernekleri mi sözünü ettiği- niz? Temizel: Evet. Daha sonra biz, Ortanın Solu Der- neği olarak, Mülkiye'de çok sınırjı sayıda insandık ama sonuç olarak orada vardık. - Kimler vardı sizinle birlikte? Temizel: Önce başkanımız Uluç Gürkan'dı. on- dan sonra Erhan Çayhan başkan oldu. Erhan'la ay- nı odada kalırdık. Onun için orayla özdeşleştik. An- cak demokrat bulduğumuz, haklı bulduğumuz bü- tün eylemlere de katıldık. - Kazanacağuuza samimi olarak inanrvor musu- nuz? Temizel: Gerçekten inanıyorum. Kesinlikle ina- nıyorum. Bir de İstanbullunun önüne bir tercih ko- yuyoruz. Buyuz, şunlan gerçekleştireceğiz, takdir sizindir diyoruz. - Aday olurken ilk olarak babamza danıştığınızı, daha doğrusu bilgi verip görüşlerini aldığınızı soyle- miştinu. Her olayda danışır nusınız babamza? Temizel: Evet, genellikle danışınm ya da bilgi ve- ririm diyeyim. Babam bakanlığı bana tapulamışlar gibi bir düşünceye sahip olacak ki, bakanlığı neden bıraktığımı sorup adaylığıma çekimser yaklaştı. - Eşiniz Almanya'da kızlarmızla birlikte kahyor. Aile ne zamanlar bir araya geliyor? Temizel: Eşimin annesi rahatsızlandığında baka- cak başka kimsesi olmadığından Almanya'ya gidip annesine bakmıştı. Bu arada kızlanmın ikisi de Al- manya'da okumayı tercih etti. Bu kez de annelik duygulan ağır bastı, onlara bakmak için çocuklann yanında kaldı. Ayda bir buluşuyoruz. Ya ben gidi- yorum ya onlar geliyor. - THY'nin en sadık müşterisi sizin aile galiba. Si- zin sayenizde kâr ediyor olmalı? Temizel: Evet haklısınız. Bizim aile karşılıklı ola- rak Almanya ile Türkiye arasında mekik dokuyor. - Yakın çevrenizde tam bir işkolik olarak tanını- yorsunuz. Daha yoğun çahştırma gerektirdiği için başkanhğa soyundunuz? Temizel: Evet tam birişkoliğim. Bu konuda ilginç bir anımı anlatayım size. Yıllar boyu hep eve geç ge- len sabah çok erken giden biri olduğum için eşim ve kızlanm da bu tempoma alışmıştır. Çiller başbakan olunca Gelirler Genel Müdürlüğü görevimden alı- nıp müşavir yapılmıştım. Yeni görevime atandığı- mın ertesi gün aileyle birlikte kahvaltı yaptım. Kü- çük kızım 'Baba işe geç kahmşsuı' dedi. Ben de geç kalmadığımı, bundan sonra bütün günümü onlarla birlikte geçirebilecek ve ara sıra telefonla aranıp da- nışılacak bir göreve atandığımı söyledim. Küçük kı- zım 'Ama babacığım bu göreve atanmak için çok ça- lışhn" demişti. Ben yaşamım boyu hep yoğun bir tempoda çalıştığım için görevim değişse de sonuç değişmiyor.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle