Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
30 MART 1999 SALI CUMHURİYET SAYFA
HABERLER
DSP'nin büyükşehir belediye başkan adayı eski Maliye Bakanı Zekeriya Temizel
'Üçîstanbul'u kurtarmaya talibim'Zekeriya Temizel ismi ilk kez İstanbul Defterdarı
olduğunda belleklere kazındu Üniversiteyi burslu
okuduğu için askerlik dönüşü memur olarak başladığı kurtıma bu kez
genel müdür olarak döndü. Defterdarhktan sonraki durağı olan Gelirler
Genel Müdürlüğü 'nde de başarılı ve düriist bir yöneticiprofili çizen
Temizel, 1995 seçimlerinde DSP'den politikaya atıldı ve İstanbul
milienekiliseçildi. Gerek Ana-Sol hükümetindegerekse DSPazınlık
hükümetinde Maliye Bakanı olarak görevlendirildL Hazıriadığı vergi
reformu ile dikkaûeri olduğu kadar şimşekleri de üzerine çektL Ogüne
kadar devlete tek kuruş vergi ödemeyen rant sahiplerinin boy hedefi oldu.
Temizel, gerek bürokratlığı gerekse siyasi birgörev olan bakanlığı
sırasında soy ismiyle müsemma bir kişilik sergiledL
MİYASEİLKMJR
-Rakiplerinizeoranlasiz sahayabirazgeç indiniz?
Niye bu kadar geç kaldınız?
Temizel: Yok, aslında ben de sahadaydım. Ana-
kent belediye başkan adaylannm ortaya ciddi bir
programla çıkması gerekir. Adaylığımızın açıklan-
ması ve arkasından çalışmaya başlamamız arasın-
daki süre o kadar uzun değildi. O nedenle program
ve proje çalışmalannı gerçekleştirmeye yönelik ça-
lıştık. Bu arada bir sûreden beri tstanbullulan bizar
eden grip virüsü bizi de gelip yakaladı bir 7-8 gü-
nümüzü de o götürdü. O sürede de ortaya çıkama-
dık. Yine de hasta hasta çalışmaya çalıştık. Gerçek
anlamda sahaya çıkmamız da programın açıklanma-
sından sonra oldu. Gecikme bundan.
- Doktor olan eşinizin uzakta olması hastalığınızın
uzun sürmesine yol açtı herhalde...
Temizel: Tabıi, tabii. Aslında ona kalsa daha faz-
la yatmam gerekiyor.
- Uzaktan sizi denetleyemediği için çabuk kalkö-
nız—
Temizel: Yoo denetliyor. Hem de olağanüstü iyi
denetliyor. Çûnkü artık ses değişiminden bile teşhi-
sini koyabilecek hale geldi.
- Programuuz nerede, nasıl ve kimler tarafından
hazırlandı?
Temizel: Şu anda konuştuğumuz mekân bizim
mutfağimız. tsim vermeyeceğim ama yerel yönetim
konusunda yıllardan beri beraber çalıştığımız, ne-
redeyse 15 yıldan beri beraber çalıştığımız sadece
Türkiye'de değil dünyada da otorite olan bir gnıp ar-
kadaşımız var. Uluslararası kuruluşlarda çalışan,
özellikle de yerel yönetimler. yerel yönetimlerde
halkla ilişkiler konusunda uzman olan arkadaşlan-
mız var. Üniversitelerden şehircilik, ulaşım ve tra-
fik, sosyal hizmetler konusunda uzman olmuş arka-
daşlanmız var. Bunlarkendi alanlanyla ilgili aynn-
tılı projeler hazırladılar. Bütün projeleri programı-
mız içine koyma olanağımız yok ama her birisi bi-
rer cümle veya paragraf olarak girdi. Aynntılan uy-
gulama programlan olarak hazırlıyoruz, dolayısıy-
la seçimlerden sonra eğer tstanbullu da uygun gö-
rürse hemen anında yürürlüğe koyacağımız çok sa-
yıda programımız olacak.
Masraflar partlden
- Siz kaç dolariık adaysınız? Rakipleriniz milyon-
larea dolardan oluşan bütçelerle kampanya yürütü-
yorlar, sizin bütçeniz ne kadar?
i, Temizel: Ben saydamlık olayına çok önem veri-
fryorum. Demokraside dürüstlük olayı Tûrkiye'nin
gereksinme duyduğu bir alandır. Sadece söy lemde
olmuyor, insan yaşamıyla. davranışlanyla bunu or-
taya koymak zonında. Ben kendi kaynaklanmdan
seçim için para ayıracak konumda olmadım, ola-
mam da. Onun için seçim masraflannın tamamını,
son kuruşuna kadar partim finanse ediyor. Seçim-
lerden sonra da ortaya çıkıp, neye ne kadar harcadı-
ğımızı ve nereden karşıladığımızı net olarak açıkla-
yacağız. Umuyorum ki. tüm adaylar da aynı şeyi ya-
parlar. Zaten ölçülü bir kampanya yürüteceğimiz
için. abartılı bir bütçeye sahip olmamız gerekmiyor.
- Zekeriye Temizel de programını son derece mü-
tavazı bir salonda ve gösterişten uzak bir ortamda
açıkladı. Böyte olmasuu siz mi istediniz?
Temizel: Evet. Biz sadece bütûn adaylanmızın sı-
ğabileceği bir salon arayışı içindeydik. Mümkün ol-
duğu kadar tanıtım kampanyamızı mütevazı bir şe-
kilde yürüteceğiz. Artık dünyada çok popüler hale
gelmiş tanıtım yöntemlerini kullanma şansımız yok.
Ben ona da gerek duymuyorum. Çünkü benim ye-
niden topluma tanıtım gibi gereksinmem yok. Ye-
niden beni tanıtmak ya da olmayan beni ortaya ko-
yacak bir tanıtım modeli söz konusu değil. Bizim tek
amacımız \ar, o da duyuru. Benim aday olduğumu
lstanbul'da yaşayan bütün seçmenlere duyurabilme
olayı. Keşke mümkün olsa da ben teker teker elle-
rini sıkarak bunu duyurabilsem. Ancak lstanbul'un
büyüklüğü buna olanak vermeyecek. Ben de kaçı-
nılmaz olarak, seçimlerden sonra herhangi bir kir-
lilik bırakmamak koşuluyla seçimler süresince be-
lirli bir görsel kirlilik de yaratacak bazı afişlemeler
yapmak zonında kalacağım. Bilboardlann zaten ta-
mamı kapatılmış. Belki en sağhklı ve temiz tanıtım
yolu oydu. Sadece bayram süresınde çok azı boş
kalmış.
Vergi reformu *
- Geç mi kaldınız bu konuda?
Temizel: Evet, geç kalmışım. Çok önceden kapa-
tılmış zaten. Sadece bayram süresinde sınırlı sayı-
da bilboarda çıkma olanağımız olacak. Orda söyle-
yeceğiz, 'biz de burdavız' diye.
- Bir ticaret merkezi olan İstanbul'da vergi mükd-
lefleri için çok sevimsiz bir makam olan Maliye Ba-
kanuğı'ndan geliyorsunuz. Sizin ada\lığınız bu açı-
dan bir dezavantaj sayılabilir mi?
Temizel: Kesınlike değil. Bu tartışmaya girmek-
ten hep kaçınıyorum ama bir kez bile olsa açık açık
konuşmakta yarar var. Ben. hep görevinin gereğini
yerine getirmiş bir insanım. Türkiye'de bir vergi ya-
sası çıkarmanın. bir vergi reformu yapmanın gere-
ğini herkes birdenbire unutuverdi. Türkiye'nin öde-
deği borç faizinin on katrilyon sınınna dayandığını
herkes unutuverdi. Bu şekilde sürdüğü takdirde Tür-
kiye'nin bir çıkmaza gıttiğini herkes unuttu. Niye
vergi reformu yaptığımızı unuttu. Yapılan bu vergi
reformuyla, tstanbul'daki vergi yükümlülerine ile-
ride tek kuruşluk bir yük getirilmedi. tstanbul'daki
esnafın, sanatkânn, tüccann üzerinden hayat stan-
dardı uygulaması kalktı.
* Eğer eski sistem devam etseydi, önümüzdeki ni-
san ayında milyarlık matrahlar üzerinden birçok ver-
gi mükellefi kazanmadıklan kazançlann vergisini
ödeyecekti. Bütün bunlann hepsi kaldınldı. Bugün
bir parti lideri, 'vergi oranı ya düşecek, ya düşecek'
diye bilboardlara ilan vermiş. Türkiye tarihinde ilk
kez vergi oranlannın, 1950'lerden beri neredeyse ge-
tiri oranlannda bir değişiklik oldu. gerçek anlamda
onpuan birden düşürüldüğünün farkında değil kim-
se. 1999 kazançlan yüzde 25 üzerinden değil, yüz-
de 15 üzerinden vergilendirilecek.
Vergi reformu bunlan sağladı. Haa bu arada ne ol-
du? Şimdiye kadar tek kuruş vergi ödemeyen, buna
karşılık trilyonluk servet flHc prWlere de vergi gel-
di, Doğal olarak bu insanlar da bağıracaklar. Fakat
diğerlerinin hepsi unutuldu. sadece o insanlann ba-
ğırmalan duyulur oldu. Birden çok sistemli olarak
yalan ve yanlış bilgiler üzerine kampanya üretilme-
ye başladı.
- Basında şaüierin ve sanatçüarın defter tutması
ön plana çıktı? Şairler size oy vermediği için seçimi
kaybedebilir misiniz?
Temizel: Kastettiğim onlar da değil aslında. O.
cephe genişletme olayından başka bir şey değil. Sa-
natçılara, sairlere getirilen düzenleme eskisinden
kötü değil. Eskiden bir sistemin olmaması nedeniy-
le, insanlar çok daha fazla etkilere ve keyfi uygula-
malara açık bir konumdaydılar. Onlan bir sisteme
bağladık. 7 milyar liralık bir istisna geldi. Bütün
bunlann hepsi öyle yabana atılır olaylar değil. Be-
nim kastettiğim onlar değil. Geçende gazetenin bi-
rinde *Ayşe Teyze vergisi' diye manşetten bir haber
karşısmda donakaldım. Gerçekten inanılır gibi de-
ğil. Yok kardeşim böyle birolay. Maliye Bakanlığı
yasada böyle bir verginin olmadığına dair açıklama-
da bulundu. bu kez de aynı gazete 'yayınınuz üzeri-
ne yanhştan dönüldü' diye başlık attı. İnanılır bir o-
lay değil. 'Evinde nakış işleyen birine yüzde 40 ver-
gi geliyor'denıldi. Bövlebir şey olabilırmı?"
- Yeterince anlatamadınrz nu, buna olanak mı ve-
rilmedi?
Temizel: Hayır, yasa hazırlanırken, 8 ay boyunca
bunlan anlattım. Vergi düzenlemesı yapan insan
'her şeyi mükemmel yapûm' deme olanağına sahip
değil. Hata da yapabilirsiniz, eksikliklen de olabi-
lir. Bunlar düzelmeyecek olaylar değil. Nitekim de
sonradan eksikliklerini, hatalılannı düzelttiğimiz de
oldu. Ancak gerçek. bazan bu küçük eksikliklere \e
hatalara kurban ediliyor. Bu vergi alınmak zonında.
alınmadığı zaman bu toplum gereksinmelerini borç-
lanarak karşılıyor. Borçlanarak karşıladığı zaman
da katlanarak maliyeti tüm topluma ödetiliyor. Ben
maliyeci olarak yaşamım boyunca devlete kaynak
yaratmaya çalıştım. Başkalan da o kaynaklan kul-
landılar. onlar kullanırken de gerçekten onlan feci
halde kıskandım. Şimdi ilk defa olarak o defteri ka-
pattım, geldim bu tarafa halk yaranna kaynak kul-
lanmak, tasarruflu kaynak kullanmak, on kuruşluk
işi beş kuruşa yapmak nasıl olurmuş. başka bıralan-
da hizmet talebinde bulundum. Şımdi kapattığım
defter ısrarla açılmaya çalışılıyor.
- Siz İstanbul'da defterdaruk da yaptınız. Bu süre-
de çok can yaktuuz mı?
Temizel: Hayır, asla can yakmak için kamu göre-
vı yapmadım. Bana göre yasalar ya vardır ya yok-
tur. Bir yasa varsa o yasa uygulanır. O yasa hem or-
da duracak hem de belirli kişiler o yasalara uyacak,
belirli kişiler hiç uymayacaklar. Bu da yapanın ya-
nma kâr kalacak. Onun için defterdarlığım süresin-
ce yasalar neyse onun gereğini yerine getirdim. Hiç
de taviz vermedim bu konuda. Bundan sonra ver-
PöRTRE
1948yılında Tokat'ta doğdu. Sıvas
Lisesi 'ni ve Ankara Siyasal Bilgiler
Fakülıesi 'ni bitirdi. Fransa'daStmsbourg
Üniversitesi 'nde Hsansüstü eğitim yaptı.
Paris 'te OECD Mali Işler Bölümü 'nde
çalıştı. Maliye müfettişliği, Gelirler
Genel Müdürlüğü Daire Başkanlığı ve
Genel Müdür Yardımcdtğı görevinde
bulundu. İstanbul Defterdarhğı na
atundı ve 3 yıl bu görevi sürdürdü.
Gelirler Genel Müdürlüğü yaptı.
Bakanlık Müşaviıiiği, Basın İlan Kurumu
Yönetim Kıırulu Üyeligiyaptı. AÎTİA
Maliye Enstitüsü Lisansüstü Eğitim
Programında üç yıl ders verdi.
Uluslararast Yerel Yönetimler Birliği
onursal danışmanlığı yaptı ve bu sırada
yerel yönetımlerle ilgili çalışmalara
katıldt. Diinya Yerel Yönetim ve
Demokrasi Akademisi 'nin kunıcu üyeliği
ve bir dönem de başkanlığım yaptı. 1995
seçimlerinde DSP tstartbtıl miltetvekili
olarak parlamentoya girdi. 55. ve 56.
hükümetlerde Maliye Bakanı olarak
görev yaptı. Fransızca ve Almanca
biliyor. Evli iki çocuk babası.
ga sanayi kenti olarak geleceği sınıra dayandı.
Bundan sonra Istanbul 'da oturanlar bilmem ne sa-
nayi fabrikasında iş bulacak insanlar değil. Babala-
n o şekilde çalışıyor ama şu anda 4.5 milyona ya-
kın çocuk, babalan gibi ış bulmayacak. istanbul o
noktaya geldi. Onun yenne bu ınsanlar, dünya ken-
ti lstanbul'da fınans merkezlennde, turizm merkez-
lerinde, ticaret merkezlerinde iş bulacak. Bu çocuk-
lan da ona göre eğitmek gerek ve lstanbul'un gele-
ceğini kurtarmak gerek. Bunu politika için de söy-
lemiyorum. Bu bir anlamda diğer adaylara da bir ne-
vi çağn. tlanihaye de beklemez bu fırsat insanın
önünde. Taş çatlasa iki-üç yıllık bir zamanı vardır.
İki. üç yıl sonra lstanbul'a başka bir kent, rahat ra-
hat seçenek oluşturulur. Mevcut sorunlarda hanl ha-
nl oralara giderler. Benim bütün çırpınışım bu ol-
du. Öncelikle birinci program olarak bunu koyuyo-
rum lstanbul'un önüne. İkinci olarak lstanbul'un
bilinen sorunlannı koyuyorum. Bunlar eşzamanlı-
dır. Ama sadece lstanbul'un geçmişten biriken so-
runlannı çözelim derken lstanbul'a bu fırsatı da ka-
çırtmamak gerekir. Biz nasıl olsa bu sorunlann hep-
sini çözeriz. Metrosunu da çözeriz, ulaşımını da hal-
lederiz. yeşil alanlannı da hallederiz. Bunlar için
zamanımız var. Ve üçüncü bir istanbul daha koyu-
yoruz ortaya. o da yoklann tstanbul'u. Bir sürü şey
tstanbul'da gerçekten yok. Yok olduğu için de sorun
olarak görülmüyor. Biz sorunlann tstanbulu'nu, bu-
günün tstanbulu'nu ve geleceğin lstanbulu'nu, kı-
sacası "üç İstanbul'u kurtarmaya talibiz.
- Sizin üç İstanbul'unuz Mithat Cemal Kuntay'ın
"Üç İstanbuPuna benzedi biraz.
Temizel: Ona benzedi mi bilmiyorum ama bu üç
tstanbul kavTamı kesin olarak bizde var. Bu üç ts-
tanbul'u, lstanbul'un umutlannı da canlı tutarak
çözmek zorundayız diye ortaya çıktık. Hayırlısı ba-
kalım.
- Size aday lık önerisi tebliğ ediküğinde ne kadar
düşündünüz ve nasıl karar verdiniz?
Temizel: Hiç düşünmedim. Tanıklan var, göste-
rebilirim. Adaylık önerisi kapalı kapılar ardında da
olmadı, bir sürü insanın önünde oldu. Bu bilınç ya
da bilinçaltı olayıdır. tnsanın kendisini neye, hangi
koşullarda hazıriadığı olayıyla da ilgili olabılir. Bu
öneri geldiğinde hiç tereddüt ermeden 'onur duya-
cagım'ı söyledim."
- Adaylığınızı İstanbul ll Örgütü nasıl karşüadı?
Temizel: Bunu bence örgüte sorun. Sankı onlann
hepsinin ortak isteğiymiş gibi gördüm. Bir tanesi-
nın bile 'uygun olmadı' türünden gözlerinde bir ifa-
de görmedim. Hepsinin ortak isteğiymiş gibi. bunu
olgunlaştırmışlar. bir yerlere iletmişler ve sonra da
bu sonucu almışlar gibi bir hava vardı.
- Sizin için 'çok çalışkan, dürüst, işbilir ve yaraü-
cı. Ancak bir poütikacıda olması gereken esneklik-
ten de yoksun' deniyor. Böyle misiniz gerçekten?
Temizel: Kesinlikle. Bir kere o birinci tanımlama
Zekeriya Temizel İstanbul'daki kampanyasını mütevazi bir şekilde yürütüyor. Eski bürokrata göre sorun çok ama çözümsüz değil.
meyi kesin olarak düşünmüyorum. Benim için sa-
dece şunu söyleyebilırler: 'Evet görevini iyi yapü.'
- Bura> a gelirken bindiğinı taksinin şöförü sizden
sözederken "Temizel çok dürüst ve çalışkan biri a-
ma vergilerle milletin canını çıkardı. belediye baş-
kanı olursa da bize yeni yükler bindirir diye korku-
yorum" dedLBu korkulannasüortadan kaldıracak-
sınız?
Temizel: Belediyeci olarak vergi getirme hakkı-
mızyok. tstanbul'un kaynağı kendisineyeter. tstan-
bul'un çok büyük gelirleri var. Sorun nasıl kullana-
cağınızda. Mevcut kaynaklan çok ıyı kullandığınız
takdirde tstanbul'a yeter.
Çocukların geleceği
- Vergiler her zaman vergi adı amnda ahnmıyor,
vergilerbazen de zam adı amnda aluııyor, fukara bel-
ki de ondan korkuvor...
Temizel: Belkı de... Asıl işte o yansımalan kes-
mek gerekiyor. Bütün olay orada. lstanbul'un bir
şansı, daha doğrusu potansiyeli daha var kaynak açı-
sından. Şu anda sadece mevcut kaynaklar Istanbul-
lunun sırtından elde ediliyor. Dığertaraftan da mer-
kezi idareden lstanbul'a aktanlan pay var. Ancak
burda yapılacak yatınmlardan gelecek nesiller de
>ararlanacak. Gelecek nesiller. şu andaki nesiller-
den çok daha zengin, varlıklı olacak. Ve onlann >a-
rarlanacağı bu yatınmlann bedelini bugünkü insan-
lann ödememesi gerekir. Madem hizmetlerden on-
lar da yararlanacaklar. o zaman bu hizmetlerin ma-
liyetini nesiller arasında paylaştırmak gerekecek.
Bu da sağlıklı bir borçlanma politikasıyla olur. İs-
tanbul bu kaynaklan bulur. İstanbul kendisine dün-
yanın bütün kay naklannı harekete geçirecek bir yö-
netim oluşturabilirse gelecekteki insanlann yararla-
nacağı satınmlan bugünden rahat rahat yapar. Po-
litikacı olarak değil. bunu çok samimi söylüyorum.
bunu kesin olarak İstanbul sağlar, böyle bir şansı var.
Biz şimdiye kadar sürekli olarak iki şeyle boğuşup
durduk. Hep Istanbul'un bir yumak olarak gelen so-
runlanpı nasıl çözerizi düşündük.
Halbuki olay o değil. Programımızda da net ola-
rak vurgulayacağız. 'Üç İstanbul' düşünüyoruz. Bir
kere öncelikle geleceğin İstanbul'u var ve önce onu
kurtarmalıyız. Bu İstanbul'un önünde bir fırsat ola-
rak duruyor. tstanbul şu anda da bir dünya kenti a-
ma birinci sınıf bir dünya kenti olması, finans, tu-
rizm, ticaret merkezi olması tstanbul'un geleceği-
dir.
Dolayısıyla önce tstanbul için bu fırsatı çok iyi
kullanmak gerek. Hiç \akit kaybetmeden kullan-
mak gerek. Seçimlerin sonucu ne olur onu bilemem.
ama ne olursa olsun İstanbul yerel yönetimini üst-
lenen kişinin temel sorumluluğu lstanbul'un gele-
cegini eantnti altına almaktır. İstanbul artık birme-
içerisinde yer almak bütün yaşamımın temel amaç-
lanndan birisi olmuştur. Yani kimse benim için 'işi-
nin gereğini yerine getiremez, işini bilmiyor, dürüst
değil' demiyorsa, bir insana yeten de bunlardır. An-
cak esneklik konusu farklı bir olay. Esneklik. yasa
uygulayan yani belirli kurallara bağımlı olarak iş ya-
pan insanın takdir kullanma olayıdır. Takdir yetkisi
az gelişmiş ülkelerde çok tehlikeli bir olaydır. Tak-
dir yetkisini insan nasıl kullanır? Takdir yetkısini
eğer belirli kişi ve gruplar için kullanıyor, o takdir
yetkisi onlarla sınırlı oluyor ise bu, esneklik degil-
dir bana göre. Ben asla öyle bir esneklikte olmadım,
olamam da.
'Partizaniık yapılmayacak'
Yani benim bir takdir yetkim olacak, bu yetkimi
sadece bir kişi veya gnıp için kullanacağım, sonra
da o yetkimi gizleyeceğim. Bende böyle bir olay
yok. Ben eğer takdir yetkimi kullanacaksam, esnek-
lik sağlayacaksam, o esnekliğimi aynı durumda olan
herkes için kullanınm. Herkes bilir. Esneklik olarak
bu kastediliyorsa doğrudur.
Ancak belirli yasalan aynı durumda olan herkes
için esnetme ve çözüm konusunda Türkiye'de ben-
den daha esnek adam yoktur. Bunu da açıkça ilan
ediyorum.
- Bu söylediklerinizden "ben belediye başkanı
olursam kesinlikle partizaniık yapılmayacak, hiçbir
konuda benim parti örgütüm diğerlerinden öncelik-
li ve ayncalıklı olmayacak" anlamun da çıkanyo-
rum.
Temizel: Kesinlikle... Partizaniık vekayırmacılık
denen olay. zaten bizim partide. parti tarafından yö-
netilen bakanlıklar da dahil olmak üzere görülme-
miştir, bundan sonra da görülmeyecektir. Temel id-
dialanmızdan biri de budur. Esneklik konusunda da
eğer yasalaT, eğer kararlar kentte bulunan birçok in-
san için düzenlemeler yapmayı gerektiriyorsa bun-
lar mutlaka yapılacaktır. Kent yaranna ve halk ya-
ranna olan her olayda olağanüstü esneğim.
- Akçeli konularda gelen taleplcre karşı durmak
kolay, ancak kadrolaşma konusunda örgütünden ge-
len tepkilere karşı durmak zor oluyor nedense. Siz
bu konuda örgütünüzü karşınıza almayi göze alacak
nusınız?
Temizel: Zaten örgütümûz bizim yaklaşımlan-
mızdan farklı bir yaklaşunda bulunmayacaktır. De-
mokrat, dürüst ve çalışkan kadrolarbizim kadromuz
içinde yerini alacaktır. Genel tanımımız bu. Burda-
ki kadrolann tamamı belirli yasalarla belirlenen kad-
rolardır zaten. Bu kadrolan dolduran insanlar, de-
mokratlarsa, dürüstlerse, çalışkanlarsa, bunlan da
yaptıklan işlerde çok net olarak gösteriyorlarsa ke-
sinlikle endişe duymalanna gerek yoktur. Bunlann
hepsi bizim insanırruzdır, biz onlarla çahşınz. Da-
ha önceki görevlerimizde de bunu çok net olarak or-
taya koyduk. Bizim genel başkana bakın; çalıştığı
özel kalem müdürünü, geldiğinde orada bulmuştur.
Değiştirmemiştir. Benim için de aynı durum söz ko-
nusudur. Yerine uygun insan bulmadığım zaman
kadrolan bile doldurmamışımdır. Bakanlığım sıra-
sında iki tane müsteşar yardımcılığım boş durmuş-
tur. Uygun işe uygun adam bulamadığım zaman ata-
ma yapmam. Sadece birisini bir yere atamak için ata-
ma yapmadım. Ama yukanda söyledigim üç niteli-
ğe uymadığı zaman o insanı orada tutmam.
'Kazanacağıma inanıyorum'
- Adı Demokratik Sol olan bir partinin adayısınız.
Size göre sol bir belediyecilik nasıl olmalıdırya da far-
kı neler olmalıdır?
Temizel: Kesinlikle olur. Zaten yerel yönetim de-
mek solculuk demektir. Adı üstünde zaten. Merke-
ziyetçilikten uzaklaşıp da yerel olduğun sürece ve
yerel yönetimlerde demokrasiyı uyguladığınız sü-
rece siz solcusunuz. Bu bir yaşam biçimidir aslın-
da. Yerel yönetim, kararlann demokratik şekilde ve
halk yaragna alınması olayıdır. Bu kentte yaşayan
sivil toplum örgütlari ve meslek odalan var, bütün
bunlann katılımıyla oluşturulacak kararlar demok-
ratik kararlardır ve bu da solculuktur. lstanbul'da
yoklan var etmek büyük ölçüde sosyal politikalan
gerektirir. Sosyal politikalar yerel yönetimlerde yok-
tur. tnsanlann bazı gereksinmelerini gidermek ama-
cıyla uygulanacak sosyal politikalar solculuktur. Biz
bunlann talibiyiz.
- Kamuo\u sLrin İstanbul Defterdarlığınızdan ön-
cesini bilmiyor. Oğrencilik \ ülarını/da öğrenci der-
neklerinde çalıştığuuzı, sosyal demokrat düşüncey le
ilginizin o yıUarda başladığını duymuştum. O günle-
ri biraz anlaür nusınız?
Temizel: Ben Mülkiye'den 1970yılındamezunol-
dum. Yani 68 kuşağıyım. 68'den 1970'e değin ge-
çen o sıcak yıllan Siyasal Bilgiler Fakültesi gibi bir
okulda yaşadım. O zaman da demokratik sol görüş-
lere sahip bir insandım. Ancak bizim daha solumuz-
da olan önceki adı FKF (Fikir Kulüpleri Federasyo-
nu), sonrasında Dev-Genç olan grupla hiçbir zaman
çatışma içinde olmadık. O zaman biz. şiddeti ve si-
lahlı çatışmayı sürekli reddeden bir gruptuk.
- Sosyal Demokrasi Dernekleri mi sözünü ettiği-
niz?
Temizel: Evet. Daha sonra biz, Ortanın Solu Der-
neği olarak, Mülkiye'de çok sınırjı sayıda insandık
ama sonuç olarak orada vardık.
- Kimler vardı sizinle birlikte?
Temizel: Önce başkanımız Uluç Gürkan'dı. on-
dan sonra Erhan Çayhan başkan oldu. Erhan'la ay-
nı odada kalırdık. Onun için orayla özdeşleştik. An-
cak demokrat bulduğumuz, haklı bulduğumuz bü-
tün eylemlere de katıldık.
- Kazanacağuuza samimi olarak inanrvor musu-
nuz?
Temizel: Gerçekten inanıyorum. Kesinlikle ina-
nıyorum. Bir de İstanbullunun önüne bir tercih ko-
yuyoruz. Buyuz, şunlan gerçekleştireceğiz, takdir
sizindir diyoruz.
- Aday olurken ilk olarak babamza danıştığınızı,
daha doğrusu bilgi verip görüşlerini aldığınızı soyle-
miştinu. Her olayda danışır nusınız babamza?
Temizel: Evet, genellikle danışınm ya da bilgi ve-
ririm diyeyim. Babam bakanlığı bana tapulamışlar
gibi bir düşünceye sahip olacak ki, bakanlığı neden
bıraktığımı sorup adaylığıma çekimser yaklaştı.
- Eşiniz Almanya'da kızlarmızla birlikte kahyor.
Aile ne zamanlar bir araya geliyor?
Temizel: Eşimin annesi rahatsızlandığında baka-
cak başka kimsesi olmadığından Almanya'ya gidip
annesine bakmıştı. Bu arada kızlanmın ikisi de Al-
manya'da okumayı tercih etti. Bu kez de annelik
duygulan ağır bastı, onlara bakmak için çocuklann
yanında kaldı. Ayda bir buluşuyoruz. Ya ben gidi-
yorum ya onlar geliyor.
- THY'nin en sadık müşterisi sizin aile galiba. Si-
zin sayenizde kâr ediyor olmalı?
Temizel: Evet haklısınız. Bizim aile karşılıklı ola-
rak Almanya ile Türkiye arasında mekik dokuyor.
- Yakın çevrenizde tam bir işkolik olarak tanını-
yorsunuz. Daha yoğun çahştırma gerektirdiği için
başkanhğa soyundunuz?
Temizel: Evet tam birişkoliğim. Bu konuda ilginç
bir anımı anlatayım size. Yıllar boyu hep eve geç ge-
len sabah çok erken giden biri olduğum için eşim ve
kızlanm da bu tempoma alışmıştır. Çiller başbakan
olunca Gelirler Genel Müdürlüğü görevimden alı-
nıp müşavir yapılmıştım. Yeni görevime atandığı-
mın ertesi gün aileyle birlikte kahvaltı yaptım. Kü-
çük kızım 'Baba işe geç kahmşsuı' dedi. Ben de geç
kalmadığımı, bundan sonra bütün günümü onlarla
birlikte geçirebilecek ve ara sıra telefonla aranıp da-
nışılacak bir göreve atandığımı söyledim. Küçük kı-
zım 'Ama babacığım bu göreve atanmak için çok ça-
lışhn" demişti. Ben yaşamım boyu hep yoğun bir
tempoda çalıştığım için görevim değişse de sonuç
değişmiyor.