22 Kasım 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
22 ŞUBAT 1999 PAZARTESİ CUMHURİYET SAYFA EKONOMI 13 Alüminyum ünetimi anttıpdıyor • ANKARA(AA)- Türkiye'nin kamuya ait tek alümrayum üreten kuruluşu olan Eti Holding'e aıt Konya Seydişehir Alüminyum Tesisleri'nde modemizısyon ve kapasite artışına yönelik çalışmalara hız verildi. Yaklaşık 30 yıl önce Rus teknolojisi ıle kurulan tesislerde yapılacak modemizasyon ve yenileme çalışmalan ile tesislerin önemlı bir bölümü ileri teknoloji ile yenilenecek \e kapasite büyük ölçüde arttmlacak. l MaH tablolar yeniden düzenlenmeli' • İSTANBUL(AA)- Şirketler 1998yıhna ilişkin mali tablolannı açıklamaya devam ederken, bu bilançolann ne kadar gerçeği yansıttığı tartışıhyor. Uluslararası Danışmanlık Firması Arthur Andersen'in Türkiye Genel Müdürü Şaban Erdikler, mali tablolann, bir şirketin gerçek mali durumunu yansıtacak şekilde düzenlenmesi gerektiğini bildirdi. Erdikler, Türkiye'de mali tablo düzenleme gereğmin geleneksel olarak. vergi matrahının ve vergi otoritesine karşı yerine getirilmesi gereken sorumluluk tespitine yönelik bir faaliyet olarak düşünüldüğünü belirtti. Marka tescil başvuruları • ANKARA(AA)- Sanayide. tanmda ve küçük sanatlarda, bir malın üretimi veya piyasaya sürülmesı ıle ilgili başvurular, ticaret markası olarak değerlendinlecek. Sanayi ve Ticaret Bakanlığı'nın 'Marka Tescil Başvurulannm Mai we iri SC Hizmet Listelerinin Sınıflandınlmasına ilişkin Tebliğ'i, Resmi Gazete'nin dünkü sayısında yayımlanarak yürürlüğe girdi. Reklam Kuruiu ceza yağdırdı • Ekonomi Servisi - Reklam Kurulu tarafından, 1995 yılından bu yana verilen ve Sanayi ve Tıcaret Bakanlığf nca onaylanan para cezalannın toplamı, 1 trilyon 511 milyar 600 milyon liraya ulaştı. Reklam Kurulu'nca, çalışmalanna başladığı 8 Eylül 1995tarihmdenbu yana geçen süre içerisinde medya ve çeşitli yerlerde yayımlanan reklam ve ılanlar ile ilgili toplam 449 şikâyet başvunısu yapılırken bunlardan 35l'i hakkındadosya açıldı. Ocak ayından bugüne kadar da toplam 516 milyar 200 milyon liralık ceza kesildiği bildirildi. Tünkmenistan • TAHRAN (AA) - Iran, Türkmenistan doğalgazının Hazar Denizi'nin tabanından geçerek Azerbaycan ve Gürcistan üzerinden Türkiye'ye ulaştınlmasını öngören projenin kabul edilemez olduğunu savundu. lran Dışişleri Bakanlığı sözcüsü Hamid Rıza Asefı, yaptıgı açıklamada, Türkmenistan Cumhurbaşkaru Saparmurad Türkmenbaşı ile ABD sermayeli PSG Konsorsiyumu Başkanı Eduard Smith tarafından önceki gün Aşkabat'ta imzalanan Trans Hazar Doğalgaz Boru Hattı Anlaşmasrnı eleştirdi. DUNYA EKONOMÎSİNE BAKIŞ Yazanmız ERGİN YILDIZOĞLU yıllık izninin bir bölümünü kullandığından yazılarına bir süre ara vermiştir. Toplam borçlan ulusal gelirlerinin yaklaşık yüzde 93'üne denk geliyor Üçüncü dünyayı borç öldEkonomi Servisi - Üçüncü dünya ülkeleri borçlannı ödemek için uğraşırken, bu paralarla çözümleyebilecekleri sorunlar nedeniyle her gün yüzlerce insanını ölüme terk etmek zorunda kalıyor. Toplam borçlan, ulusal gelirlerinin yaklaşık yüzde 93'üne denk gelen yoksul ülkelerin borçlarının silinmesi, gelişmiş ülkelerin yılda kişı başına 19 dolan buna ayırmasına bağlı. Bu ülkelerin bir yılda silahlanmaya ayırdıklan para ise kişi başına 490 dolara ulaşıyor. 130 katrilyon borç Üçüncü dünya ülkelerinin, Dünya Bankası ve IMF'ye borçlarını ödemek için akıttığı paralar, yurrtaşlannın eğitim, sağhk gibi hizmetlerden mahrum kalmalarına yol açarak yaşam standartlannı geliştiımelerinı engelliyor. Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı'nda yer alan verilere göre, her yıl, hükümetlerinin yüklü borç ödemeleri nedeniyle yeterlı sağhk hizmeti götüremediği 7 milyon çocuk, tedav i edilebilir hastalıklardan yaşamını yitınyor. lrlandah rock grubu U2'nun solisti Bono, dünyaca iinlü boksör Muhammed Ali ve Budist lider Dalai Lama önderliğinde gerçekleştirilen "Jubife 2000" kampanyası. dünyanın en yoksul 51 ülkesinin 371 milyar dolar B,irleşmiş Milletler Kalkınma Programı 'nda yer alan verilere göre, yılda 7 milyon çocuk, hükümetlerinin, kaynakları sağhk ve eğitim hizmetleri yerine borç ödemeye transfer etmesi nedeniyle, tedavi edilebilir hastalıklardan yaşamını yitiriyor. (130 katrilyon lira) oldugu hesaplanan borçlarının 2000 yılında sıftrlanması içm çaba harcıyor. Jubile 2000 gönüllüleri, zengin Batı'nın refahını, Latm Amenka ve Afrika'nın en yoksul ülkelennin üzerinden kazandığına dikkat çekiyorlar. Eskı borçlannı ödemek için yüksek faizh yeni krediler almak durumunda kalan üçüncü dünya ülkelerinin böylece bir borç batağına girdiği kaydediliyor. Dünya Bankası ve IMF'den alınan borçlann, halkına kötü da\ ranan diktatörlere gittiği ve diktatörlenn aldıklan bu paralarla "güçterine güç" kattıklan, ceplenni doldurdukları belırtilırken, lMF'nin, kamu harcamalannın kısılma.sı için baskıcı hükümetleri özellikle özendirdiği ıfade ediliyor. 1980"li yıllardan bu yana Afrika ülkelerinde reel ücretlenn yüzde 50-60 oranında gerilediği kaydedihrken Latın Amerika ve Afrika ülkelerinde işsizliğin çığ gibı büyüdüğüne de dikkat çekiliyor. Borçlar kaynakkm eritiyor Zenginler kıüübii topUmdı • Üçüncü dünya ülkelerinin Batıh ülkelere kişi başma 250 sterhn (141 milyon lira) borcu olduğu biliniyor. Bu para, bu ülkelerdeki çoğu insanın yıllık kazancma denk geliyor. • 1997 yılmda tngiltere'nin Afrika'ya yaptığı 26 milyon sterlinlik yardtma karşm Afrika üikeTerinfh her gün bu miktarda parayı borç olarak Batıh ülkelerin • kredi kurumlanna ödemek durumunda olduklan belirtiliyor. • Afrika'nın ödediği borcun, bu ülkelerde sağlık hizmetlerine aynlan paym dört katı oldugu saptanırken Uganda'da bu oran 6 kata yaklaş\yor. • Gelişmiş ülkelerin verdikleri borçlann Zaireli diktatör Mobutu'ya verilen 8.5 milyar dolar gibı, bu ülkelerin halklanna ulaşamadığma dikkat çekiliyor. • Latin Amerika'nın 365 milyar sterlin olan toplam borcu ulusal geîirinin yüzde 36'sı iken 140 milyar sterlin borcu olan Afrika'nın Sahrâ Bölgesi için bu oran yüzde 83. Zenginler kulübü G-7'nin finans bakanlannın Almanya'nın Bonn kentindeki toplantısında, aşın borç yükü altında ezilen yoksul ülkelerin borçlarının 'bir kısmımn' silinmesi konusu, 19 Haziran"da Almanya'nın Cologne kentinde yapılacak zirveye bırakıldı. ABD'nin başı çektiği birkaç ülke, IMF'nin altın rezervlerinden 100 milyar dolarlık bölümünün satılarak üçüncü dünya ülkelerin borçlannm buna karşılık gelen bölümünün silinmesi üzerinde duruyor. Almanya ise buna karşı çıkıyor. Üçüncü dünya ülkelerinin 371 milyar dolar olan borcunun çogunlugunun Dünya Bankası ve IMF'ye, kalan kısmmın da G-7 ülkelerine olduğu biliniyor. Birçok sivil toplum kuruluşu, müzisyen, sporcu tarafından desteklenen Jubile 2000 kampanyası çerçevesinde, Haziran'daG-7'lerin toplantısı öncesinde borçlann silinmesi için baskı yapılacagı ve çeşitli eylemler gerçekleştirileceği kaydediliyor. Türkiye Ziraat Odalan Birliği Başkanı Yücel, tanma yönelik eleştirilere yanıt verdi 'Ekonomiyi batıran tanm sektörü değil' • Yücel, "Bakanlıklann bütçesinin yüzde 85'i siyasi nedenlerle istihdam edilen ya da çalışmadığı halde maaş alanlara gidiyor. Bu da tanm desteklemeleri olarak görünüyor*' dedi. Ekonomi Servisi - Türkiye Ziraat Oda- lan Birliği (TZOB) Başkanı Faruk Yücel. tanmın "ekonomiyibatu-ansektör" olarak göstenlmesini sert bir dılle eleştirdi Başkan Faruk Yücel, "Tanmı destekle- me adı altında yapılan hizmetlerte siyasi maksatiı istihdamlar yapıkyor. Bakankk- lann kadrolan şjşirilmektedir" diye ko- nuştu. Yücel tarafından ziraat odalanna gön- derilen 8 sayfalık yazıda. "tanmsaldestek- lemenin ekonomiye getirdiği yüklere" iliş- kin haberler anımsatılarak "Ülkemizdeki ekonomik sorunlann nedeni olarak tanm kesimineverilen destekler gösterilmektedir. Bu suçlamanın ne derece vanlıs, bir itham olduğu, tüm tanm camiasinca bilinmekte- dir" denildi. Bölgede izlenecek ekonomik kalkınma politikalan yeniden belirleniyor Güneydoğu'ya merkez projesi TZOB Başkanı Faruk Yücel. "Bakan- lıklann bütçesinin yüzde 85*i siyasi neden- lerle istihdam edilen ya da çalışmadığı hal- de maaş alanlara gidiyor. Bu da tanm des- teklemeleri olarak görünüyor" dedi. Tanm kesimine 1998 yılında gübre için verilen 140 trilyon liralık sübvansıyonun tamamınm tanma aktanlmadığı belirtılen yazıda, bunun bir kısmının boya sektörün- de. patlayıcı madde ola- rak da madencilik ve mü- teahhitlik sektörünce kul- lanıldığı kaydedildı. Ekonomi Servisi - Türkiye Ziraatçılar Derneği (TZD) Genel Başkanı tbrahim Yetkin. Dogu ve Güneydoğu Anadolu Bölgesi'nde izîenecek politikalann yörenin özellikleri dikkate alınarak beiirlenmesi gerektiğini belirterek "BöJgede, Merkez Köy Projesi'ne geçilmeli ve cazibe merkezleri oluşrurulmalıdır'" dedi. Öneriler Yetkin, dûn düzenlediği basm toplantısında, Türkrye'nin, Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölgesi'nde siyasal anlamda hedefıne ulaştığını ifade ederek. bu hedeftn bütün millete mutluluk verdigini söyledi. Bundan sonraki aşamada bölgenin geri kalmışhğmın tersyüz edilmesi gerektiğini anlatan Yetkin, dernek olarak. bölgenin kalkınması için önerileri bulundugunu kaydederek, bu önerilerin vakit kaybedilmeden • Türkiye Ziraatçılar Derneği Başkanı Yetkin daha önce Bolu'da uygulanan Merkez Köy Projesi'nin bölgede de yapılarak cazibe merkezleri oluşturulacağım söyledi. yerine getirilmesi gerektiğini bildirdi. tbrahim Yetkin. bölgede, daha önce Bolu'nun Mudurnu ilçesinde gerçekleştirilen "Merkez Köy Projesi'* ile dağınık yerleşim merkezlerinin bir araya toplanabileceğini kaydetti. Bölgede ekonomiyi harekete geçirecek "cazibe merkezkri" oluşturulmasını da isteyen tbrahım Yetkin, diğer önerilerini şöyle sıraladı: "Toprak ve tanm reformu bölgede gecikmeden gercekleştirilmelidir. Tanmda üretim planlamasına geçilmeli ve derhal tanm mastır planı hazırianmahdır. GAP'ın tamamlânması hızlandınlmabdır. Büyükbas ve küçOkbaş hayvancıhk destekknmeü \e meralar ıslah edilmelidir. ÖzeDeştirilen Et-Bahk Kununu, Süt Endüstrisi Kurumu ve Yem fabrikalannın yerini dolduracak yeni kurumlar ihdas edilmelidir.'' Güneydoğu'yu kalkmdıracak politika arayışlan süriiyor. TV1O alımlan Toprak Mahsulleri Ofi- si'nin (TMO) geçen yıl al- dığı ürün için üreticiye top- lam 400 trilyon lira ödedi- ği, bu paranın bulunabıl- mesı için kamunun 600 trilyon lira faiz ödemek du- rumunda kaldığı belirtilen yazıda. bu alım sistemin- den vazgeçılmesi ıstendi. Yazıda. doğrudan alım yap- mak yerine prim sistemi- ne geçilmesi önerilerek, böylece ekonominin kay- da ahnabileceği. üretici- nin desteklenmış, tüketi- cmin korunmuş olacağı. kamunun mali yükünün azalacağı ıfade edildi. Ya- zıda. "TMO'nun iiriinsa- nşı sırasmda basiretU bir tüceargibi davranmadıgı, gıda sanayisinin amban ve deposu olarak. sektörü des- teklemek için alım yapn- ğı" kaj'dedildi. Tanm kesimine uygula- nan kredinin faızinın de enf- lasyonun üzerinde olduğu- na dikkat çekilen yazıda, bu nedenle çiftçinin faiz açısmdan desteklenmiş sa- yılmayacağı belirtilerek, kamunun iç borçlanmaya- parken faizlerindeki yük- sekliğin de yanlış finans politikalanndan kaynaklan- dığı öne sürüldü. Yazıda, devletin çiftçiye doğrudan kredi vermekten vazgeç- mesi, çiftçinin istediği ban- kadan alacağı kredinin fa- izini sübvanse etmesi öne- rildi. ANKARAPAZARI YAKUP KEPENEK Sessiz 1 İşsizlik Seçimlere gıderken toplumun önemli sorunlannın gündeme gelmesi, bunların çözümlerinin tartışılma- sı ve bu çerçevede siyasal partilerin ve bunlann adaylannın durumunun irdelenmesi gerekir. Oysa. te- mel sorunlar konusunda tam bir sessızlik egemen- dir. Temel sorunlardan birincisi ise işsizliktir. Devlet Istatistik Enstıtüsü'nün (DİE), geçen günlerde ya- yımladığı veriler, işsizliğin ağırbirsorun olduğunu bir kez daha kanıtlıyor. Önce, toplam sayılara kent-kır aynmında bakıldı- ğında ilginç bir durum gözleniyor. Ekim 1997-Ekim 1998 bir yılında toplam istihdam yaklaşık 1 milyon 140 bin kişi artmış, 21 milyon 958 bine ulaşmıştır. An- cak, ilginçtir bu arhşın tamamı kırsal kesimde görül- mekte; kent istihdamı hiçbir artış göstermemekte- dir. Bir başka anlatımla, Türkiye ekonomisı, 20 bin ve üstü nüfuslu yerleşim birimlerinde geçen bir yıl- da yeni iş alanı açamamıştır. Bu olgu. kentsel kesimde işsizlik oranını bir ölçü- de de olsa arttırmış, yüzde 10'a çıkmasına neden ol- muştur. Oysa ülke ortalaması olarak işsizlik, aynı dö- nemde azalmış, yüzde 6.9'dan 6.2'ye inmiştir. Do- ğal olarak, kırsal kesim işsizlik oranı daha büyük oranda azalmış ve yüzde 4.2'den 2.8'e düşmüştür. Incelenen donemde, toplam istihdam edilenlerin ekonominin alt sektörlerine dağılımı da kent-kır ge- lişmelerıni yansıtıyor; tanmda çalışanların toplam içindeki payı, oldukça yüksek oranda artmış, yüzde 39.5'ten yüzde 43.4'e yükselmiştir. Buna karşılık, hizmet alt sektörlerinin toplamının istihdam payı az bir düşüşle yüzde 35.5'ten yüzde 34.2'ye inerken, sanayinm toplam istihdam payında büyük bir düşüş vardır; sanayi istihdamı yüzde 25ten yüzde 22.4'e gerilemişfr. Burada kimi noktalan dahayakından irdelemek ge- rekiyor. Tanm kesiminde son yıllarda genel bir dur- gunluk yaşanıyor; sektörün büyüme oranı 1997'de yüzde eksi 1.5'ti, 1998'de de büyük bir sıçrama ya- şanmıyor. Bu durumda, tanmsal iş bulmanın dört pu- an dolayında artması, kırsal kesimde tanm dışı eko- nomik faalıyetlerden kaynaklanıyor denilebilir mi? Bu soaınun yanıtı, gerek ıstihdamın ölçümü gerek- se sektörel dağılımı konusunda çok daha sağlıklı ve- rilerin derlenmesiyle bulunabılir. Bu nokta bir yana, kırsal kesimde ücretsiz aile ışçısi olarak çalışanlann sayısı bu bir yılda 1.1 milyon artmış, 4.2 mılyondan 5.3 milyona çıkmıştır. Ve bunlann tamamına yakını kadındır. Sayısal veriler, Türkiye ekonomisinin eğitilmış genç- lenn işsizliği yarasını taşıdığını, bunun süreklilik ka- zandığını gösteriyor. Eğitilmiş genç, 15-24 yaş gru- bu içinde lise ve daha yüksek eğitimli olanlar olarak tanımlanıyor. Geçerli ücretle iş arayan eğitilmiş genç- lerin, ülke genelinde yüzde 27.5'ıneişverilemiyor. Bu oran, 1998 Ekim'i öncesinin bir yılında üç puan azal- mış görünmekle birlikte, yine de çok yüksek sayıl- malıdır. Eğitilmiş gençlerin iş bulma olasılığı, kırsal kesimde, kentlerden daha yüksek görünüyor. Bu eğilimin de neden ve nasıl olduğunun açıklanması gerekiyor. İşsizlik verilen, esas olarak ekonominin tanm ve sanayi sektörlerindeki durgunluğunu ve gerilemesi- ni yansıtıyor. Bu durgunluğun giderek ya da belirli bir zaman aralığıyla hizmetlere de yansıdığı bılin- j mektedir. İstihdam ve üretimdeki bu egiümler, seçmv ı lere giderken siyasal partilerin ekonomi politikalan- na ne ölçüde yansryacak ve seçıldiklerinde uygula- maya dönüşecektir? Bu sorunun yanıtı büyük önem taşıyor. Daha büyük önem taşıyan ise, başta işsizliğin en ağır ve pahalısını çekmekte olan eğitilmiş gençler ol- mak üzere, siyasal partilerin iş bulma sorununa ge- tirecekleri çözümlerin tartışılmasıdır. İşsizlik, bireysel ezilmişlik, toplumsal geri kalmışlık ve ekonomik ka- yıptır; kısaca her yönüyle yıkımdır. Bu noktada kısa bir açmalık yerinde olacaktır. Gü- neydoğu ya da Kürt sorunu, bölgesel kalkınma çer- çevesınde çözüme kavuşturulmalıdir. Bu konuya ilerde daha aynrrtıh değinilecektir. Ancak gençlerin işsizliği kapsamında bir nokta özenle vurgulanmalı- dır. Geçmişte, bu yöreden ve lise ve yüksekokulu bi- tiren işsiz gençlerden başlayarak kapsamlı bir genç- lere iş bulma programı uygulansaydı terorün ınsan kaynağı büyük ölçüde kurutulur, çok önemli bir da- man kesilmiş olurdu. Siyasal yöneticılerin bu yeter- sizliği çok pahalıya mal oldu. Hiç olmazsa bundan sonrası için zaman yıtirilmeden böyle bir başlangıç yapılmalıdır. İşsiz, kaçınılmaz olarak örgütsüzdür ve sessizdir. Oysa, en azından seçimlere gidilirken ya da toplu- mun ses vermesı beklenirken, işsizliğe çözüm biçim- leri gündeme getirilmeliydi. Hiç kuşkusuz, yamyam ve kirli olmayan siyasetçi aramanın ağır sorumlulu- ğu altında kalan kamuoyu, bir türlü bu köklü sorun- lann tartışmasına uzanamıyor. Ve Kirli kısırdöngü de sürüp gidiyor. Önemli olan bu kısırdöngüyü kırmak; doğurgan döngüye çevirmektir. e-posta: yakup@rorqual.cc.metu.edu.tr işveren sendikası şikâyetçi İnşaat sektörü daralıyor • Libya'dan alacaklan ve Rusya krizi nedeniyle zor durumda kalan müteahhitler konut maliyetlerini arttmyor. Ekonomi Servisi - Tür- katılan firmalann da sı- kiye tnşaat ve Tesisat Mü- teahhitleri Işverenleri Sen- dikası (TİMSE) Başkanı SamiSan. 1999'u ınşaat sektörü açısından "kayıp >Tİ" olarak nitelendirerek. kaynak yetersizliği nede- niyle birçok projenin as- kıya alındığmı söyledi. TtMSE Başkanı San, inşaat sektöründeki sorun- lann global krizden önce başladığını belirterek, bu- nun temel nedeninin. büt- çeden yeterince kaynak aktanlmaması olduğunu söyledi. Kaynak yetersiz- liği nedeniyle birçok pro- jeye ödenek verilmediği- ni kaydeden San, mevcut yatırımlartamamlanınca- ya kadar yeni ihalelerin açılmaması gerektiğini ifa- de etti. Uluslararası ıhalelere kmtı içinde olduğunu an- latan San, "Libya'da mü- teahhitJerin alacaklanvar. Rusyakrizi de müteahhit- leri çok etkiledi. Ödemeler yapümıyor. Müteahhitle- rimiz şarrJar düzelir diye bekliyor" diye konuştu. Konut maliyetlennin de- vamlı arttığını, buna kar- şın konut satışlannm pek tatmin edici olmadığını belirten San. Türkiye'de- ki yüksek faiz ortamında kredi kanallan ile iş yap- manın hayal olduğunu, sektördeki cıddi daralma- nın devam ettiğini ifade etti. San, faizlerin yüksek seyrinin devamı halinde inşaat sektörünün çıkma- za gireceğini, bu yüksek tansiyona Türk ekonomi- sinin gücünün dayana- mayacağını belirtti.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle