23 Aralık 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
2 1 KASIM 1999 PAZAR CUMHURİYET SAYFA HABERLER Belediye işçüerinin açlık grevi • ERZURLTV1(AA)- Erzurum Büyük$ehir Belediyesı'nde çalışan ve 8 aydır maaşlanıu alamayan işçilerin 5 gün önce başlattıklan ölûm orucu devam ediyor. 15 işçinın başlattığı eylem sırasında rahatsızlanarak Erzunım SSK Hastanesi'ne kaldınlan tsmail Dayı ve Murat Akgûl, hastaneden taburcu edildikten sonra tekrar "ölürn orucu"na başladı. Mepve Kavakçı dondu • İstanbul Haber Servisi - Milletvekilliği tartışma konusu olan FP'lı Merve fcavakçı, bir sûre önce evlendigi işadamı Bekir Yıldınm ile balayından döndü. Önceki gece Paris'ten Istanbul'a gelen Kavakçı, Atatürk Havalimanı'nda gazetecilerin sorulannı yanıtsız btraktı. BAV operasyonu • İstanbul Haber Servisi - Polisin. Bılım Araştırma Vakfi (BAV) üyelenne yönelik operasyonlan sırasında adı tekrar gündeme gelen lösemi hastası doktor Oktar Babuna, yurt çapında düzenlenen "îlik Bankası Kampanyası"nın tümüyle yasal olarak yürütüldüğûnü savunarak bağışlann, İstanbul Tıp Fakültesı Vakfi ve İstanbul Valiliği'nce açılan hesaplarda toplandığını belirtti. % ÇembeNîtaş Kitap Fuan' • İstanbul Haber Servisi - 9. Çemberlitaş Kitap Fuan lstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ali Müfit Gürfuna tarafından aflikU/fîüöuna, fuann açllışında yaptığı konuşmada. kıtaplann bir küJtürün temel taşlanm oluşturduğunu söyledi. Sulukule'de kavgaI tstanbul Haber Servisi - Fatıh, Sulukule'de ikı grup arasında çıkan silahlı kavgada Ceyhun Demirel, Kenan Korkmaz, Muharrem Öztekin ve Necdet Üstün adlı kişiler hafif şekilde yaralandı. Yaralılar. Haseki Hastanesi'ne kaldınldı. 'Sinema ve Siyaser• TRABZON (AA)- Sosyal Demokrasi Vakfi (SODEV) tarafindan düzenlenen "Trabzon Smema Şenliği" için Trabzon'a gelen sinema sanatçısı Berhan Şimşek ve eleştirmen Vecdi Sayar, "Sinema ve Siyaset" başlıklı panele katıldı. Berhan Şimşek, sanatın, soran. değiştiren ve özûnde muhalefeti koruyan bir yaratıcılık olduğunu belirterek "Muhalefetçi öz, sanatı dinamık, dingın ve geliştirici yapar. Siyasetçi ise bunlan gözler, güzel olanı alır ve uygular. Siyasetçi, sanatı ve sanatçıyı koruma ve kollama sorumlulu duymalıdır" dedı. Su kesintisi • İstanbui Haber Servisi -Ömerli Tasfiye Tesisleri ve Şeyhli Deposu arasında yapılacak çalışmalar nedeniyle İstanbul'un Anadolu yakasmdakı bazı bölgelere 23-24 Kasım tarihlerinde 30 saat süreyle su verilemeyecek. ISKİ'den yapılan açıklamaya göre, 23 Kasım Salı günü saat 06.00'dan 24 Kasım Çarşamba günü saat 12.00'yekadarsu verilemeyecek yerler şöyle: Pendik, Dolayoba, Şıhlı, Kartal, Yakacık, Maltepe. Küçükyalı, Cevizlı Idealtepe, Gülsuyu, Esenkent, Soğanlık, Gebze, Gebze Organize Sanayi Bölgesi, Danca, Bayramoğlu, Esenyalı ve Kaynarca. Akkuyu'da meydana gelecek bir kaza Türkiye, Kıbns ve Ortadoğu için büyük bir felaket yaratacak Niildeer santral lobisi boş durmuyor • Greenpeace Akdeniz Ofisi Enerji Kampanyası Sorumlusu Melda Keskin, 1965 yılından bu yana nükleer lobi ve Türkiye'deki enerji yetkililerinin kamuoyunu yanıltmaya çahşarak ülkeyi nükleer yola itme girişimleri sergilediklerini söylüyor. CEMULUTAŞ "Nükleer santrah mutlaka \apaca- ğız. tsterlerse gökyüzüne vazı \azsın- lar, bizi Allah'tan başka kimse bu pro- jeden vazgeçiremez." Bu sözler Enerji ve Tabıı Kaynaklar Bakanı Cumhur Ersümer'e ait. Ersümer, Greenpeace eylemcilerinin 19Ekim 1999'da lstan- bul Boğaz Köprüsü'ne "Cumhur Er- sümer, stop Akkuyu" pankartını asarak protesto edilen Ersümer, kamuoyunu, nükleer santralın yapılacağı yöre hal- kının tepkilerini, bilim adamlannın uyanlannı hiçbir şekilde dikkate al- madı. Ersümer'in, "Ben bilimsel araş- ürmalann ışıgında. ülkenin ve halkın yaranna olmadığı kamtlansa bile nük- leer santral projesinden vazgeçeçek du- ruradadeğilim" anlamına gelen sözle- ri ıse eleştiri almaya devam ediyor. Parlamentodaki partiler, af, anayasa değişikliği gibi ülkenin temel tercihle- ri konusunda uzlaşmaya varamazken, nükleer santral gibi bir konu, hükümet- ler üstü bir politikaya dönüşebiliyor. Sonuç olarak enerji alanında yapıla- cak yatınmlardan biri olan nükleer santralın. partiler ve hükümetler üstü bir konumda ele alınması, uluslarara- sı nükleer lobiyle ne tür angajmanlara gınidığı sorusunu gündeme getiriyor. Greenpeace Akdeniz Ofis Enerji Kampanyası Sorumlusu Melda Kes- kin, nükleer lobi ve Türkiye'deki ener- ji yetkililerinin 1965'ten bu yana, ka- muoyunu yanıltmaya çahşarak yürüt- tükleri promosyonla ülkeyi nükleer yo- la itme girişimleri sergilediklerini söy- lüyor. Keskin, bu çabalann Türki- ye'nin yüzde 24 gibi skandal boyutla- ra ulaşan enerji kayıplannı en aza in- direbilecek verimli teknoloji yatınm- lannı da yenilenebilir enerji kaynakla- nnın gelişimini de engellediğini akta- nyor. Cumhur Ersümer ise bu eleştiri- lere karşı, "Enerji talebi yılda yüzde 8- 10 oranında artan Türkiye'nin tüm kaynaklar yüzde yüz kullanılsa bile yi- ne de nükleer santrala gereksinimi ol- dugu" yanıtını veriyor. Ancak bu kay- naklann neden öncelikle tam olarak kullanılmadığını söylemiyor. Keskin ise 100 milyar dolar dış bor- cu olan Türkiye'nin 2020 yılına kadar tanesi 5 milyar dolardan 10 adet reak- törsatın almayı planladıgını. enerji ta- lebinin resmi kaynaklarca iki kat abar- tılı, yerel enerji kaynaklanrun ise iki kat az gösterilmesi nedeniyle talep tah- minlerinin her zaman yanlış çıktığını anımsatıyor. 'Komplo teoricileri' Kimi gazetecıler de hükümetın dü- men suyuna girerek, kendilerince "ya- bana orijinir Greenpeace'in protesto eylemlerinın ardında bir komplo oldu- ğunu göstermeye çahşıyor. Batı köken- li bu örgütün, Batı'da enerjilerinin önemli bir bölümünü nükleer santral- lardan sağlayan ülkelere karşı neden mücadele etmediğini soruyor. Cumhur Ersümer'in de dile getirdiği bu kur- nazca mantık, Türkiye'ye nükleer sant- ral satmak isteyen ülkelerin yine Batı- lılar olduğu gerçeğini değiştirmiyor. "Türkiye'nin nükleer enerji üreten bir ülke olmasını istemeyen Baülılann". reaktör satışı için yanş ıçinde olması, Enerji Bakanı'nı tekzip ediyor. Türk hükümetleri, bütün çabalanna, enerji taleplerinde yapılan kasıtlı yan- lış tahminlere karşın 34 yıldır bu ha- yallerini gerçekleştiremedi. Cumhur Ersümer, Türkiye'ye nükleer santral satma yanşındaki şirketlerden nükle- er ihale sonucunun açıklanmasının yıl sonuna ertelenmesini kabul etmeleri- ni isteyeceğini açıklamıştı. Böylece, Mart 1998'de yapılması gereken açık- lama, fınansal ve teknik sorunlann ya- nı sıra yöre halkırun da tepkileri nede- niyle 6. kez ertelenmek zorunda kalın- dı. Ihaleye, Kanada'dan AECL, Fran- sa'dan Framatome ve Almanya'dan Si- emens'in oluşturduğu NPI konsorsi- yumu ile ABD'den Westhinghouse ve Japonya'dan Mitsubishi'nin oluşturdu- ğu konsorsiyum teklif vermişri. Greenpeace'den Melda Keskin, kısa bir süre önce gerçekleşen Tokaimura nükleer tesisindeki kazayı anımsata- rak bilim ve teknolojide en ileri ülke-' ler arasındaki Japonya'da bile nükleer bir tesiste kaza meydana gelebildiğine dikkat çekiyor. Akkuyu uyansı Keskin, depremden sonra insan ku-' suru nedeniyle ortaya çıkan felaket tablosuna karşın Türkiye'nin, aktif ol- duğu saptanan Ecemiş fay hattına 20 kilometre mesafedeki Akkuyu'ya nük- leer santral yapma ısrannı acı bir iro- ni olarak niteliyor. Çernobil nükleer kazasmdan sonra Türkiye Atom Ener- jisi Kurumu ve dönemin Sanayi ve Ti- caret Bakanı Cahh Aral'ın sergilediği tutum, yılbaşında Ikitelli'de meydana gelen radyasyon kazası ve son olarak Marmara depreminin sonuçlan, ülke- deki risk kültürünün sıfır olduğunu gösterirken, Akkuyu'da olabilecek bir nükleer kazanın Türkiye, Kıbns ve tüm Ortadoğu için büyük bir felaket yaratacagı kaydediliyor. Terkos'a acükoruma istendi • DHKD, İstanbul'daki önemli 10 doğal yaşam alanı arasında gösterdiği Terkos'da denizden kum çıkanlmasına karşı etkin önlemler alınmasını istedi. İstanbul Haber Servisi- Doğal neden- ler ve denizden kum çekilmesiyle Ter- kos Gölü'nü Karadeniz'den ayıran 200 metre enindeki toprak parçasırun eroz- yona uğraması sonucu istanbul, içme suyunun yanında bir doğal güzelliğini de geri dönülmeyecek şekilde kaybetme tehlikesiyle karşı karşıya. Doğal Hayatı Koruma Derneği (DHKD) Proje Yürütücüsü Gökmen Argun, Terkos'ta tatlı ve ruzlu suyun yan yana olmasının bölgenin ekolojik dengesini belirleyen en önemli unsur- lardan biri olduğunu ifade ederek "Do- ğal açtdanöoemi muazzam. Kontrol me- kamzmalan çakşmau" dedi. Denizden kum çıkanlmasına karşı etkin önlemler alınması gerektığini hatırlatan Argun, gölün tuzlanması halinde bitkilerin ya- şam ortamının kalmayacağını ve kuşla- nn da bölgeyi terk edeceğini belirtti. DHKD tarafından ilan edilen İstan- bul'daki önemli 10 doğal yaşam alanı arasında bulunan ve "çokadl" kriteriy- le koruma altına alınması istenen Ter- kos, baltalık orman, fundalık. mera, su- lakalan. kayalık ve kumul tepelerden çok geniş bir mozaik oluşturuyor. Göl çevresinde orta derecede asitik ve killi topraklarda Avrupa ve Anadolu florası- nın birleşimini temsil eden çok zengin bir su florası gelişmiş. Türkiye'nin Ka- radeniz kıyılanndaki en zengin kumul florası ve tatlısu florasının bulunduğu bölge. Türkiye'nin de imzaladığı Bern Sözleşmesi (Yaban Hayatı ve Yaşama Ortamlannı Koruma Sözleşmesi) ile korunan bitki türlerinin yaşam alanı. Bölgede yetışen kum incisi, Çatalca peygamberçiçegi, yabani sıklamen, or- kide, su eğreltisi, Karadeniz salkımı, su- kestanesi. ayıüzümü. sahil sığırkuyruğu da bu sözleşmeyle koruma altına alınan Türkiye'deki 17 bitki türü arasında yer alıyor. Bölgede yetişen ve uluslararası öneme sahip popülasyonu olan diğer türler ise Boğaziçi keteni, istanbul ke- teni, kıyı kerevizi, Kilyos moru, Kilyos peygamberçiçegi. kumul çivitotu, Riva sığırkuyruğu. sahil asperulası ve Trak- ya düğünçiçeği. tstanbul Boğazı'nın kuzeyinde yer alması ve yırtıcı kuşlar ile leyleklerin göç yolu üzerinde olmasıy- la önemli kuş alanı olarak belirlenen Terkos, zengin bitki türlerinin yanı sıra özellikle kış aylannda önemli kuş popü- lasyonlanna da ev sahipliği yapıyor. Rus bilim adamlan da bir süre önce Küçükçekmece Gölü'ndeki Idriilikle ilgfli bir araşûrma yapmıştı. (Fotoğraf: UGUR GUNYUZ) Küçükçekmece Gölü'nü koruyacak kolektörün inşaatına başlanamadı Bakanbk görüşü bekleniyor İstanbul Haber Servisi - tSKl Basın ve Halkla tlişkiler Müdürü Cafer Uzunkaya, Küçükçekmece Havzasfnın korunması için yaklaşık 20 trilyon lira maliyetli Küçükçekmece Biyolojik Atıksu Antma Tesisi ve Küçükçekmece Doğu ve Batı Sahili Atıksu Kolektörleri'nin inşaatına başlanması için Çevre Bakanlığı ile Bayındırlık ve Iskân Bakanlığı'nın görüşlerini beklediklerini söyledi. Küçükçekmece Havzasfnın korunması ve göl suyunun temizlenmesini sağlayacak tesislerin yapımına başlanabılmesi için Kültür ve Tabiat Varlıklannı Koruma Kurulu'nun karanna göre ilgili bakanlıklara 23 Eylül 1999 günü başvurduklannı belirten Uzunkaya, 01 Ekim 1999 tarihinde Turizm Bakanlığı Yatınm Genel Müdürlüğû'nden olumlu cevap aldıklannı söyledi. Uzunkaya. Çevre Bakanlığı ile Bayındırlık ve Iskân Bakanlığı'nın da görüşlerinin gelmesinin ardından tesislerin inşasına başlanacağını ifade etti. Söz konusu tesislerin yapımına en kısa zamanda başlamak istediklerini belirten Uzunkaya, "Küçükçekmece Doğu (3.5 km) ve Baü Sahili (4ü km) Aüksu Kolektörkri ihaksi, yaklaşık 4 miKon kişhe hizmet verecek Küçükçekmece Bivolojik Aüksu Antma Tesisi'ne inşaat izni verilmesinin ardından yapılacaknr" dedi. Uzunkaya, kaynaklann sağlıklı, verimli bir biçimde kullanılmasına Belediye Başkanı Özbatur göl ve çevresini kurtaracak antma tesislerinin yapılacağı 80 dönümlük Hazine arazisinin ÎSKl'ye verilmesini istedi. dikkat edilmesi gerektiğini de söyledi. Sivil toplum kuruluşlan ve çevre sakinleri tarafindan Küçükçekmece Gölü'nün kurtanhnası için çok acil harekete geçilmesi gerektiği vurgulanırken, özellikle Altınşehir bölgesındeki sazlığın, içinde banndırdığı canlılar nedeniyle bir an önce koruma altına alınması istendi. İstanbul Yelken Kanat Havacılık ve Çevre Koruma Birliği Başkanı Tayftın Karayan, göle akan derelerin ıslah edilmesi gerektiğini ifade ederek "Derefer, antma tesisine bağlandıktan sonra göle verilmeU. Göl çev resindeld kaçak yapılaşmanın önlenmesi de gereklT dedi. Küçükçekmece Belediye Başkanı Haüdun Özbatur da gerek Altınşehir bölgesındeki sazlık alanın koruma altına ahnmasınm. gerekse atıksulann temiz sulara kanşmasının engellenmesinin öncelikle "anksu şebekesi oluşturulmasına" bağlı olduğunu vurguladı. Özbatur, göl ve çevTesini kurtaracak antma tesislerinin kurulacağı 80 dönümlük Hazine'ye kayıtlı arazinin, Milli Savunma Bakanlığı tarafindan bedel karşılığı Küçükçekmece Belediyesi'ne verileceğini ifade ederek şöyle devam etti: "Oysa söz konusu tesislerin yapuabflmesi için bu arazinin tSKİ'ye tahsLs edflmesi gerekliydL Bunun için belediye olarak MüM Savunma Bakanhğı'na gerekli başvuruyu >^pnk Id hukuksal olarak beledrvenin yapabileceği tek katkı da buydu." Özbatur, göl çevresindeki kaçak yapılarla ilgili olarak Küçükçekmece Belediyesi olarak ciddi mücadeleler yürüttüklerini de kaydetti. ORAL ÇALIŞLAR oralcalislar@turk.net STRASBOURG -Avrupa Konseyi Iş- kenceyi Önleme Komitesi'nin düzenle- diği 20. yüzyılın son toplantısını izlerken Fransızlann gözü, sürekli gazetelerin manşetlerineyükselen, Fransa'da Em- niyet'le Gizli Servis arasındaki çelişme- deydi. Fransa'nın Korsika sorunu nede- niyle başı yeniden belaya girdi. Sosya- list Lionel Jospin hükümeti, daha ön- ce Korsikalı ayrılıkçıların öldürdüğü Korsika Bölge Valisi'nin katilinin Gizli Polis tarafından kaçınldığının söylen- mesi nedeniyle zor duruma düştü. Korsika adasında Korsika Ulusal Kur- tuluşÖrgütü adıylatanınan FLNCörgü- tü bölgenin valisi olan Claude Erig- nac'ı öldürmüştü. Daha doğrusu böy- le kabul edilmişti. Ancak son günlerde ortaya çıkan yeni skandal, bu cinaye- tin boyutlannın oldukça derinlere uzan- dığını gösteriyor. Erignac'ın öldürülme- si üzerine bölgeye yeni bir vali gönde- rilmişti. Sertlik yanlısı yeni vali Bernard Bonnet ve başdanışmanı Gerard Par- dini ve dört jandarma geçen yıllarda iş- birliği ettiği Gizli Servis'le bölgede bir- çok kanunsuz eylem gerçekleştirmişti. Bunlardan birisi de bir restoranın kun- daklanmasıydı. Vali ve yardımcıları bu kundaklamanın ortaya çıkması üzerine Fransa'mn Susurluk'u Büyüyor tutuklanmışlardı. Ancak skandal bununla da kalmadı. Fransa terörle mücadele eski şefi Ro- ger Marion, Fransa Gizli Servisi'ni Kor- sika Valisi Claude Erignac'ı öldüren Y- van Collona'yı korumakla suçladı. Fransa parlamento ve senatosunun kurduğu Soruşturma Komisyonu'nun Korsika'da Güvenlik ve Devlet Politika- sı başlıklı raporunda Marion, Fransız Gizli Servisi'nin katil olduğu söylenen Yvan Collona'yı haberdar ederek kaç- masına yardım etmekle suçladı. Fran- sız gazeteleri Fransa'yı kanştıran bu ra- poru günlerdir manşetlerinden veriyor- lar. Geçen yıl görevinden alınan ve bir süre tutuklanan eski vali Bernard Bon- net'in de bu iddiayı doğrulayacak şe- kilde konuşması endişeleri iyice arttır- dı. Bütün bu iddialar, Fransız iç politika- sında bomba gibi patladı. Sanki Fran- sa Susurluk yaşıyor. Ancak burada farklı olan, her şey daha şeffaf, yargı daha etkili. Bu nedenle bu iddiaların önümüzdeki günlerde Meclis'in gün- demine gelmesi ve enine boyuna tartı- şılması mümkün. . •' Onlar da ayrılıkçı eylemleri gerekçe göstererek kanunsuzluklara başvur- muşlar. Şimdi acaba Vali'nin ölümünde de Gizli Servis'in parmağı var mı soru- suna cevap aranıyor. Bu soru yüksek sesle soruluyor. Zaten bu iddia da par- lamento ve senatonun raporuyla orta- ya çıktı. ••• Nereden nereye, biz buraya işkence ile ilgili mücadelede dünya çapındaki ünlü otoriteleri, Türkiye'ye yönelik iş- kence iddialannı buradaki uzmanlann nasıl değerlendirdiklerini izlemeye gel- miştik, karşımıza yine Susurluk çıktı. Bi- zim Susurluk çetelerini buraya gönder- sek, kendi kader ortaklanna da belki bu işlerden nasıl kurtulacaklan konu- sunda akıl verirler. Tabii ki işkenceye ve idam cezasıyla ilgili mücadelenin sembol isimleriyle görüştük. Pinochet'nin Ingiltere'detu- tuklanmasını sağlayan ünlü Ispanyol hâkim Garzon Real Baltazar'la, Fran- sa'da idam cezasının kaldınlması için büyük bir mücadele yürüten ve sonun- da Mrtterrand hükümetinin adalet ba- kanı olarak bu hedefini 1981 yılında ger- çekleştiren Fransa'nın en büyük hukuk- çusu sayılan Senatör Robert Badin- ter'le, Abdullah Öcalan yakalanıp Im- ralı'ya konulduktan sonra onu ilk kez gören Avrupa Konseyi İşkence önleme Komitesi Genel Sekreteri Trevor Ste- vens'le ve Avrupa Insan Haklan Mah- kemesi Başkanı Luzius Wildhaber gi- bi çok önemli isimlerie söyleşiler yap- tk. Avrupa'nın kapısındaki Türkiye'ye nasıl baktıklannı, Türkiye'nin insan hak- lan konusundaki kamesini nasıl değer- lendirdiklerini tartıştık. Ulucanlar katli- amı dahil Türkiye'deki her gelişmeyi ya- kından izleyen ve büyük bir dikkatle ve özenle Türkiye'ye karşı objektif bir üs- lup kullanan bu isimlerin satır aralann- da neler anlatmak istediklerini sizlere önümüzdeki günlerde aktaracağız. Tür- kiye'nin de çok sayıda bilim adamı ve resmi yetkiliyle katıldığı bu önemli top- lantı, bizimaçımızdandailginçtanıklık- lara neden oldu. Merak etmeyin, kısa sürede bunlan aktaracağım. Bir haftalık aynlıktan sonra Türkiye'ye yeniden merhaba. Doc. Dr. cetin Cöksu 'Nükleer ihalenin ; altyapısı yetersiz' tstanbul Haber Servi- si - Orta Doğu Teknik Üniversitesi (ODTÜ) Mimarlık Fakültesi, Şe- hir ve Bölge Planlama Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Çeön Göksu, depremin yarattığı fela- ketin ülkenin bilimsel çalışmalara gereken önemi vermediğinin açık kanıtı olduğunu vurgulayarak "Türkh r e enerji konusunda da ül- kenin geleceğini riske so- kacak nükleer santral karannı gerekli bilimsel incelemeleri yapmadan veriyor" dedi. Nükleer enerji santra- lı ihalesinin arahk sonu- na ertelendiğini anımsa- tan Göksu, hükümetin bu ihaleyi gerçekleştir- me konusunda kararlı ol- duğuna degınerek böyle- si ciddi bir konuda karar vermek için gerekli alt- yapırnn hazır olmadığını söyledi. Devlet eliyle yü- rütülen ulusal enerji po- litikasının ekonomik ve bilimsel değerlendirme- ler açısından yetersiz ol- duğunu ifade eden Doç. Göksu şunlan söyledi: "Bu ihale basit bir enerji ihalesi değildir. Türkiye'nin bugününü vegeleceğini derinden et- kileyecekrir. Bu konunun bilim çevrelerinde, ka- ••*• muoyunda ve Meclis'te tartışılmasa, bütün yönle- riyie değerlendiriunesi gerekir. Aksi takdirde, depremk yıkılan şehirler olayında olduğu gibi, yüksek riskler ortaya çı- kabUecektir. . Nükleer santrallar,. dünya için,çe\ nesinde ya- > şayan halklar için riskB- dir. Hemen bütün ülke-) lerde kazalar olmakta ve bu nükleer sızmnlar çev- • resinde bulunan yaşamı tehlikeye atmaktadır. Çernobil'den sonra da birçok nükleer kaza meydana gelmeye devam etmektedir. Yann Türki- ve'de kurulan santralda bir sızmtı veya patiama olursa bunun sorumlulu- ğu kinae ait olacakör"- „ n Enerji Bakantıgî'nı»^ yaptığı tahminlerin ge- nelde isabetsiz çıkoğım belirten Doç. Dr. Göksu,-. 1970'lerde nükleer sant-' ral yapılmazsa ülkenin» karanlıkta kalacağı tah- 1 minlerinin boşa çıkması- nı anımsattı. Türkiye'nin elinde başta hidrolik olmak üzere çok önemli enerji j kaynaklan olduğunu be- 1 1 lirten Doç. Dr. Göksu, enerji gereksinimini dış kaynaktan karşılamaya çalışmanın doğru olma- dığını kaydetti. Tarım alanına yapılaşma Toprak ana ihaneti affetmedi İstanbul Haber Servisi - Toprak ve tanmla ilgili meslek örgütleri ile TE- MA gibi gönüllü çevTeci kuruluşlar, 17 Ağustos'ta meydana gelen deprem felaketinde, verimli top- raklar üzerindeki yapıla- nn yerle bir olduğunu anımsatarak "Toprak ana, maalesef kendineya- pılan ihaneti affetmedi'' görüşünü dile getirdi. Söz konusu meslek örgü- tü ve gönüllü kunıluş,lar, tanm arazileri üzerinde yapılaşmaya son veril- mesini ve Marmara De- nizi'nin kuzeyi için yeni bir yerleşim master plam hazırlanmasını istediler. Izmit Ziraat Odası, Türkiye Ziraatçiler Der- neği Kocaeli Şubesi, TMMOB Ziraat Mühen- disleri Odası, TEMA Vakfi Kocaeli Temsilci- liği ve Izmit Çevre tnisi- yatifi Grubu, yaptığı or- tak açıklamada, lller Bankası'nca 1970'deya- yımlanan Kocaeli Anali- tik Etütleri adlı kitabın jeolojik rapor bölümün- de, Kocaeli. Derince ve Altınova'yı içine alan ovanın eski ve yeni alüv- yon toprak olması, zemi- nin oturmaması, yeraltı su seviyesinin yüksek ol- ması gibi nedenlerle yer- leşime açılmaması yö- nünde öneriler bulunma- sına karşın bunlann dik- kate alınmadığını belirt- tiler. Bölgenin 1. derece deprem bölgesi olmasına karşın ve deprem yönet- meliğinin aynen uygu- lanması gerektiği bildi- rilmesine karşın kamu ve özel sektörün, Ford oto- mobil fabrikası örneğin- ' de olduğu gibi çok ve- rimli 1. ve 2. sınıf tannı arazilerini yoğun sanayi ve yerleşime terk ettikle- ri belirtildi. 17 Ağustos depremınde en çok zarar gören yerlerin 1. smıf ta- nm arazileri üzerinde ol- duğu vurgulanan açıkla- mada şöyle denildi: "Bu örneklerden bir tanesi de Kocaeli Üniver- srtesi'dir. Bu bilim yuvası kurumumuz da her ne hikmetse birimlerini 1. sı- nıf tanm arazileri, mera- lar veya orman alanlan üzerinde tesis etmiştir.. Depremde en çok zarar gören Veniköy.Arslanbey, veKullarbölgeJeri bunun • canlı örnekleridir. Bütün bunlara karşın şimdi de depremde açık- ta kalan yurttaşlaruı ba- nnmalan amacıyla yapı- lan prefabrik evlerin ve belki de devanunda yapı- lacak olan kancı konutia- nn 6,7 ve 8. smıf araziler üzerinde yapılması gere- Idrken, 1 2 ve 3. sınıf ta-' run arazileri üzerinde te- sis edilmeye çauşıldığı '< gözkniyor. İlgililerin bu; yerlerin geçici olarak kul-; landdığı, ileride yeniden: tanma açüacağmı söyle- meterinekarşın, buralar- daki tüm meyve ağaçlan söküklü. Tanma elverişli topraklar iş makineleri ile kazılarak taşmdı."
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle