25 Kasım 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
21 KASIM 1999 PAZAR CUMHURİYET SAYFA KULTUR kultur(« cumhuriyet.com.tr 15 Reha Erdem'in ikinci uzun metrajlı filmi 'Kaç Para Kaç' 17 Aralık'ta gösterime girecek 'Ulkede giindemi para beKrtiyor' GÜLERÇETİN Hiç. paraçaldınızmı? Ya da baska bir şey, çocukken fılan... Kaldığımz otelden bir havlu da mı at- madınız çantanıza? Cebinize, sanki yanlışlıkla olmuş gi- bi, birarkadaş çakmağı da girmedi mi? Hiç fıkirde mı çalmadınız? Fazia verilen bir para üstünü bile ce- binize attığınız olmadı mı? Peki para için yapabileceklerinizin bir sının varmı? Reha Erdem'in ikinci filmi Kaç Pa- ra Kaç'ın tanitımı bu sorularla başlıyor. 17 Aralık'ta gösterime girecek filmde 'küçük' bırhayata giren. 'büyük' bir pa- ranın 'küçûk' bir suçu, 'büyük' bir tra- jediyedönûştürmesi anlatılıyor. Yapım- cılığını Atlantik Film'in. dağıtımını War- ner Bross'un üstlendiği yapıtın başrol- lerini Taner Birsei, Zuhal Gencer ve Bennu Yddınmiar üstleniyor. Pans'te sinema ve plastik sanatlar eği- timi gören, 1990 yilından bu yana rek- lam Filmi yönetmeniliği yapan Erdem. Fransız-Türk ortak yapımı ilk uzun met- rajlı filmi "A Ayia Nantes Film Festi- vali'nde ödül almıştı. Mütevazı bir büt- çeye sahip olan 'A Ay'ın aksine Kaç Pa- ra Kaç'ın maliyeti bir milyar iki yüz milyon dolar. Ülkemizde çekimleri ta- mamlandıktan altı yıl sonra sadece tek sinemada. ikı hafta gösteri len 'A Ay'dan on yıl sonra kamera arkasına geçen Er- dem'in bir sonraki projesi televizyonda- ki komedilere hiç benzemeyecek, türü tırnak içinde komedi olacak bir film. -Fragmanından gördüğümüz kada- nyla 'Kaç Para Kaç'ın.ağırbulunan "A Ay'a oranla hızu bir temposu var. Ara- daki on yıl içinde sinema anlayışınızda bir değişiklik oldu mu? REHA ERDEM - Yok olmadı. Gör- düğünüz fragman, fragman olduğu için hızlı. Kısacası bize yabancı olan bir ma- lın reklam filmini hazırlar gibi yaklaş- tık fragmana. İkı filmim arasındakı on yılda sinema anlayışım genel anlamıy- İa değişmedi. Sinema yapma isteğim hâlâ o 'kenarükta'. Sonuçta filmin büt- çesi büyük olsa da oyuncular arasında star yok. Bu neyi, niye yapmak istedi- ğimizin bir göstergesi. 'Kaç Para Kaç' kesinlikle para kazanmak için yapılmış bir film değil. -Oyunculann hepsinin tiyatro köken- li ounası sizîn oyunculuğa bataşmtzı mı yansıtıyor? ERDEM-Öncelikle iyi ve oyunculu- ğa kendisini adamış oyuncularla çalış- mak istiyorum. Tiyatrocular da hayatla- • Özellikle bizim ülkemizde başka değerler yok oldukça sadece paranın kaldığına ve her şeyin onun etrafında döndüğüne inanan Reha Erdem, "Zevklerimizden bile çabuk sıkılıyoruz; vakit kaybetmek istemiyoruz, çünkü vakit para demek" diyor. nnı oyunculuk üzerine kurmuş insanlar. Bu filmde beğendiğimiz. istediğimiz oyuncular tıyatrocu oldu. Tiyatrocu ol- mayan bir tek Ara Güler var. Bu tiyat- rocu olmayan iyi oyuncu olmaz demek değil, arrta biz hazır elimizin altında bu kadar iyi oyuncular varken filmin me- sajının iktilmesinde daha rahat çalışa- cağımız insanlan yeğledik. 'Deprem nedenivle erteledik' - 'A Ay' da ev bir karakterdi. Bu film- de de paraya bu türden bir rnl veriyor mu- sunuz? ERDEM - 'A Ay'daki ev oradaki her oyuncu gibi. martı gibi, çocuk gibi tek başma bir elemandı. Para ise bir eleman değil, fılmm konusu. Para madde ola- rak da filmin ortasında sürekli görünü- yor. -Büyük maliyetleyapılan bu f3mde pa- raya nasıJ bir yorum getiriyorsunuz? ERDEM - Tam bir yorum getirmiyo- rum aslında. Paraya iyi ya da kötü de- mek çok anlamsız. Sonuçta bunun üze- rine film yapmak da anlamsız. Özellik- Filmde 'küçûk1 bir hayata giren, 'büyük' bir paranın 'küçük' bir suçu, 'büyük' bir trajediye dönüştürmesi anlaülıyor. le bizim ülkemizde başka değerler yok oldukça sadece para kalıyor ve her şey onun etrafından dönüyor. Zevklerimiz- den bile çabuk sıkılıyoruz; vakit kaybet- mek istemiyoruz, çünkü vakit para de- mek. Sonuçta bunlan da düşündürttüğü için her gün gündemimizde olan bu ko- nuya değindik. - Filmin daha önce gösterime girmesi bekleniyordu— ERDEM - Geçen sezona yetiştireme- dik, çünkü on ay çekimler sürdü, dött bu- çuk ay da montaj yaptık. Bunlar buraya göre uzun süreler, ama bütün dünyada fılmler böyle yapılıyor. Görüntü mon- tajı tstanbul'da, ses montajı ve miksajı Paris'te, negatif montajı ve kopya bas- kılan Brüksel'de yapıldığı için süre bi- raz daha uzadı. Bir de filmi biz finanse ettiğimiz için arada sıkıştık bir reklam filmi aldık. Sonbahara bitirip ekimde gösterime sokmayı planlarken deprem nedeniyle biraz erteîemek istedik. - Reldamcıhgı süıemayı finanse etmek için mi yapryorsunuz yoksa ondan da ke- vif abvor musunuz? ERDEM - Reklam sinema gibi keyif vermez. vermesine imkân yok. Biri be- nim için para kazanma yolu. Diğeri in- sanı faaliyetim. Sonuçta on senedirya- pıyorum reklamcılığı, o da sevilmeden yapılabilecek bir şey değil. İlk başladı- ğımda açıkçası beni rahatsız ediyordu. 'Benim asıl işim bu değil' diyordum, ama sevmeden on yıl yürütemezdim. Yîne de sinemayı sevmek gibi değil bu kesinlik- le. Tilm inanç üzerine kunıltT - İki görüntü yönetmeniyle çalışmış- sınız. 'A Ay' gibi görüntünün ön plan- da olduğu bir film mi' Kaç Para Kaç1 ERDEM - 'A Ay' duruşunu büyük oranda görüntüyle kazanıyordu. Kaç Pa- ra Kaç'ta da her karenın bir hesabı var. Filmin gerektirdiğı anlam dorultusunda özel birestetiği ve filmime çalışan özel fotoğraftan var. Ancak 'A Ay' film olâ- rak da öndeydi. Kaç Para Kaç'ta ise fil- min çizgisi çok ön planda olmasa da öy- küyle gidiyor. tkisinin ortak özelliği iki- sinin de inanmak ve inanç üzerine ku- rulu olması. lnançlann kaybolduğu yer- lerde iyi ya da kötü şeyler yapmak için iyi ya da kötü olmak gerekmiyor. Hepi- miz iyi çocuklanz, ama inançlanmız kalmadığ\ için en masum şekilde - o masumiyet aslında çok tehlikeli- her tür- lü kötülüğü yapabiliyoruz. - Yeni dağıtım olanaklanna bakılırsa, tamamlandıktan altı yıl sonra ancak iki hafta gösterilen A Ay'a göre daha geniş bir Uley iciye ulaşma imkamna ulaşacak- sınız... ERDEM-Kaç Para Kaç'ın böyle çık- ması çok olumlu. Ancak öte yanda fil- min dağıtılması durumunda bile yerine girebilecek ve çok iyi gelir getirecek ya- bancı filmlerin baskısını hissediyorsu- nuz. Sınemanın kaderi bu. Keşke Istan- bul'da bir tane de gişe kaygisı olmadan beş altı salonda filmleri uzun vadede gösteren bir sinema olsa. Pek çoğumuz *şu kadar bdeyici içinfiunyapıyoruz' di- ye çıkmıyoruz yola, ama bir yandan da bir yerde dursun da isteyenler gelip bak- sm istiyoruz. Gişe yapmaması değil de filmlerin gösterilmemesi kıncı bir şey. Yönetmen Da\id Fincher. yeni filmi 'Dövüş Kulübü'nde keskın bir ırkçılık portresi çıkanyor. Başrollerdeki Brad Pitt ve Edvvard Norton, filmde faşist, psikopat katiUeri canlandınyorlar. 'Erkeklik acıyla kazanılır' KüKürServisi-David Fincher'ın 'YediVOyun' gibi fılmlerini izleyenler. onun sinemasında ger- çekçilik aramanın güç olduğunu bilirler. Finc- her'ın filmleri karanhk, düşsel kentlerde geçen, mahşer gününe dair masallardır adeta. Yönetmen, yeni filmi 'Dövüş Kulübü'nde de (FightClub) iz- leyiciyi çökmüş bir karakterin ıç dünyasmda yol- culuğa çıkanyor. BaşoyunculâV Brad Pitt ve Ed- ward Norton, filmde faşist, deli ve psikopat ka- tilleri canlandınyorlar. Chuck Palahniuk'un romanından esinlenilerek sinemaya aktanlan Dövüş Kulübü. aynı tür film- lerde 'şeytan' ya da şeytanın temsilcisı olarak gö- rünen bir yabancmın, kahramanın yaşarnına gir- mesiyle gelişen kurgu geleneğıni sürdüriiyor. An- cak JamesHogg'un 1824tanhli 'Confessionofa Justified \Vinner' kitabıyla başlayıp Poe, Dickens ve Dostoyevski aracılığıyla Martin Amis'ın 1984 yılında yayımlanan 'Money'sine dek uzanan ro- mantik geleneğin etkisiyle, Dövüş Kulübü'nün kahramanlan daha sorunlu karakterler olarak çı- kıyorlar izleyicinin karşısına. Otuz yaşındaki 'yuppienin hayati Filmin isimsiz anlatıcısı Edward Norton, ilk olarak boş bir odada ağzma bir tabanca dayamış olarak geliyor beyazperdeye. Ardından kendi se- siyle ak'tanlan geri dönüşlerle bugüne nasıl ulaş- hğını anlatıyor. Ünlü bir otomobil şirketinde ça- lışan ve lüks evinde. tüketime adanmış biryaşam süren bu 30 yaşındaki 'yuppie'nin hayatı, 'uyku- suzluk' hastalığına yakalanmasıyla alt üst oluyor. Ancak doktoru ona. 'gerçek acı'nın ne olduğunu görmek istiyorsa, kanser hastalannm katıldığı bir terapı grubunu ziyaret etmesıni önenyor. Sonun- da, ölmek üzere olan ınsanlann bir araya geldiği bu gruplar bir bağımlıhk yaratıyor filmin anlatı- cısında. Her gece farklı bir grubu zivaret ederken, şunlan söylüyor: "İnsanlar, ancak ölmek üzerey- sen seni gerçekten dinliyorlar.'' Bazı eleştirmenler, Dövüş Kulübü'ndeki espri anlayışının, DavidCro- nenberg'in 'Çarpışnıa'sını anımsattığını savunu- yorlar. Anlatıcı, yaşamını tümüyle değıştirecek. olan ka- rizmatik yabancı Tyler Durden'la (Brad Pitt) ise bir uçak yolculuğu sırasında tanışıyor. tşte bura- da. Raymond Chandkr' ın 'Strangers ona Train' senaryosuna düştüğü not geliyor insanın aklına: "Eğer bir manjakla el sıkışıyorsanız, ruhunuzu şe\- tana satmış olmanız gerekir." Durden filmde en kontrol edılemez haliyle, Freud'un id'inı, yanı in- sanın bilinç- dışı olan doğal ıstekleri ve eğilimle- rini içeren alt-ben'i simgeliyor. Durden, burjuva konformizmine düşman bir karakter olarak. Terry Southernın 'MagicChris- tian'mdaki Guy Grand'i arumsatıyor. Felsefesi, in- sanın ilkel çağlanna duyulan özleme dayanıyor. "Biz, kadınlar tarafindan büyütülüp \rtistirflen bir kuşağız" diyor Durden, "Bizirn büyüksavaşımız, tinsel bir savaş. Bizim depresyonumuz. kendi ya- şamlanmız— Gelişme veflerleme,sadece bir tat- min! Bunaverüeceken iyi yanıtise kendünizi mab- vetmek olabilir". Anlatıcı'yla birlikte. erkekler için Dövüş Kulübü'nü kuran Durden, erkekliğin yeruden kazanılmasmın yolunun, aslında şiddet kul- lanmaktan değil, çekilen acılann bilinçli bir şe- kılde özümsenmesinden geçtiğine değiniyor. Anlatıcınınaklıise,Durden'inkapvtalisttoplu- ma karşı 'Mayhem Projesi' başiıklı bir gerilla sa- vaşı sürdürdüğünü öğrendiğinde iyice kanşıyor. Özetle Dövüş Kulübü, bu tüyler ürperten yüzyı- lın sonunda insanın yaşamdan duyduğu memnu- niyetsizliği irdeleyen rahatsız edici bir film ola- rak izleyiciyı düşündüreceğe benziyor. 'Her bedenin dili vardır' Vücudun özgürce kullanılmasını amaçlayan Roxy 'Hareket Atölyesi' herkese açık FECtRALPTEKİN Roxy'Hareket Atöl- yesi', çalışmalanna ya- nn başlıyor RoxyCİub bünyesinde Zeynep Günsür tarafindan dü- zenlenen Hareket Atöl- yesi, danstekniklerinin öğretildiği bir kurstan çok, beden dilinin keş- fine ve özgürce kullanı- mınayönelik 'süreklili- ği olan bir »orkshop' olarak tanımlanıyor. Boğaziçi Üniversite- sı'nde sosyoloji eğitimi gördüğü yıllarda, üni- versitenin Tiyatro Kulü- bü'nde bedenin kulla- nımına dayah çalışma- lara başlayan, iki yıl Geyvan McMiUan'dan modern dans derslerı alan, ardından araştır- ma bursuyla Hindis- tan'a giderek bir yıl kla- sik Hint danslan üzeri- ne çalışan, Türkiye'ye döndüğünde 'Yeşil Üzümler Dans Tiyatro- su'nu kuran ve daha sonra Londra'da göste- ri sanatlan üzerine iki yıllık bir master prog- ramma katılan Zeynep Günsür. 1996yılından bu yana bağımsız olarak ses ve beden kullanımı üzerine performans ça- lışmalan yapıyor. Gün- delik yaşamm kıstıncı- lığı içinde bedenimizi unuttuğıımuzu, sıkıntı ve gerginliklerin hıncını be- denimizden çıkardığımızı ve farkında olmadan ona ezıyet ettiğimizı belirten Günsür, Roxy Hareket Atöl- yesi'nin hedeflerini şöyle özetliyor: "Benim bu atöl- yedeki amacım, bedenlerimize bir nefes aldırmak. onu rahatlatmakve kendünizi ifade etmede beden di- liniyeniden hatırlatmaya çalışmak. Çocukken hiç çe- kinmeden tüm duygulanmızı, bedenünizin her par- çasuiı kullanarak aktanyorduk. Sonra ondan sakın- mayı öğrendik; bize dayahlan birtakım standart es- tetik kaygüarla davranmay a şartlandınldılv. Oy sa her bedenin kendine ait bir estetiği vardır ve her beden güzeldir. Sadece hatırianıaya ve onu kullanmaya ih- tiyacımız var." Profesyonel sanatın, aslında insanı sanattan uzak- laştırdığına inanan Günsür, atölyede 'profesyonel' ekip oluşturmak gibi bir amacının olmadığını; her yaştan her kesimden ve her meslekten, fark- lı beden yapılanna sa- hip insanlann çalışma- lara katılabileceklerini belirtiyor. 'Dayatma- h' bir kurs niteliğinde olmayacaği önemle vurgulanan Hareket Atölyesi'nde her çalış- ma iki bölümden olu- şuyor. Birinci bölüm, bedenin rahadatılması, kaslann çalıştınlması, kondisyon ve esneme hareketleri; ikinci bö- lüm ise' Bedeni kulla- narakneyin nasıl ifade edilebileceğini' düşün- dürecek, değışık şekil- lerde kurgulanmış kü- çük denemelerden olu- şan, bedenin eğlence- si ve yaratıcıhğını keş- fetmeye yönelik hare- ket çalışmalan üzerine kurulu. Günsür, atölye ça- lışmalan Türkiye'de henüz yerleşmiş olma- sa da bu çalışmalara ilgi gösterebilecek öfnemli bir potansiyel kitle bulunduğuna ina- nıyor. Kent yaşamının giderek taharnmül edil- mez bir hal aldığına değinen Günsür, çok yoğun bir günün ardın- dan, bedene yönelik benzeri bir atölye çalış- masına katılan herke- sin. salondan dinlen- mış biçimde aynlacağmı vurguluyor: "Sözün tekdil olduğuna inanmryorum. Biz hâlâ anlaşabümek için dö\ üşen bir toplumuz. Şiddete bu denli eğilimli olma- mızınya da dokunmaktan korkmamızın nedenlerin- den biri. yaşadığımız kültürün beden dilini göz ardı etmesi. Bedenleriyle rahatolan insanlann, psikolojik anlamda da daha rahat olacaklan kamsındayım." Roxy Hareket Atölyesi'nde çalışmalar, pazartesi ve çarşamba olmak üzere haftada iki gün, 18.00- 20.00 saatleri arasında gerçekleştiriliyor. Günsür, atölyede gelecekte Latin danslan ve oryantal üzeri- ne çalışmalara da yer vermeyi tasarladığını belirti- yor. Hareket Atölyesi'nin tanıtımı için hazırladığı yazıda Günsür, konuyla ilgilenenlere şöyle sesleni- yor: "Bu çalışmalara ister beden terapisi, ister bede- ni rahadatma çalısmalan, isterseniz de dans deyin._ Sadece bedeninizi kullanmak isteyin yeter!" -__ --. (Fotoğraf: LĞLRDEMİR) JLhareket Atölyesi'ni düzenleyen Zeynep Günsür, amaçlannın "bedenlerimize bir nefes aldırmak, onu rahatlatmak ve kendimizi ifade etmede beden dilini yeniden hatırlatmaya çalışmak" olduğunu söylüyor. Ceyhun Atuf Kansu Siir Ödülu 2000 yılı için katılma koşullan açıklandı ANKARA (Cumhuri- yetBürosu)-Ceyhun Atuf Kansu Şiir Ödülü'ne 2000 yılı için katılma koşullan açıklandı: - Ödüle aday olan yapıt- larda Ceyhun Atuf Kan- su'nun şiir anlayışı göz önüne alınarak çağdaş bir dünya görüşü ve dil bilin- ci temel ölçüt olacaktır. -15Ocak 1999-1 Şu- bat 2000 tarihlen arasında yayımlanan bütün şiir ki- taplan ödüie katılabilir. Ay- nca ödül yazmanlığı, bu kitaplar arasından. çeşitli nedenlerle katılamayan ki- mi > apıtlan da ödüle aday olarak gösterebılir. - Çeşitli nedenlerle kitap halinde basılmamış, ancak kitap bütünlüğü taşıyan şi- irlerle de ödüle aday olu- nabilir. - Seçici kurul: Salih Bo- lat. Abdülkadir Budak, Müslim Çelik, Refık Dur- baş, Şükrü Erbaş, Bahar Gökler (Ailesi adına). Emin Ozdemir'den oluş- maktadır. - Ödül kazanan yapıt, Ceyhun Atuf Kansu'nun ölüm yıldönümü olan 17 Mart 2000 günü açıklana- caktır. - Ödüle son katılma ve aday gösterılme tarihi 1 Şub'at 2000'dir. - Ödül. tek bir şiir yapı- tına (kitap ya da kitap bü- tünlüğü taşıyan şiirlere) verilecektir. - 2000 yılı için ödülün parasal tutan 100 milyon Türk Lirası'dır. - Ödüle aday olacak ya- pıtlar, şairin adı, açık ad- resi ve kısa yaşam öykü- süyle birlikte 7 adet kitap ya da 7 kopya dosyayla "Ayhan Gökler, Selanik Caddesi No: 48/3, Kızı- lay/ANKARA" adresine gönderilecektir. Ceyhun Atuf Kansu - - Ödüle katılan yapıtlar, sahiplenne gen gönderil- meyecektir. Daha önce ödülii alanjar 1986 yılında konulan Ceyhun Atuf Kansu Şiir Ödülü'nü ilk olarak 1993 yılında Sıvas'ta yitirdiği- mız Behçet Aysan,''Evlül'> yapıtıyla kazanmıştı. Ar- dından sırasıyla 1987'de Şükrü Erbaş, "Yokuluk"; 1988de Emirhan Oğuz, "Ateş HırsBİan Söylence- si"; 1989da Müslim Çe- lik, "Peryavşan"; 1990'da Salih Bolat -Karsılaşma". 199 ldc Ahmet Ada, "Aşk Her Yerde"; 1992 de Hü- seyin Yurttaş, "Kod Adı Mansur"; 1993 te Hida- yet Karakuş. "Sesini Bana Bırak~ve 1994te AbdüW kadir Budak, "İmzasıGül" adlı yapıtlarıyla ödül al- mışlardı. 1995 yılında da ödül, "SürekAvında Dün- ya" adlı kitabıyla AliCen- gizkan'a verildi. 1996'da Gültekin Emre, "Taşı Su- la": 1997de OyaUysal, "Uçuruma Düşen Nehir" adlı yapıtlanyla ödülü ka- zandılar. I998'de "Suyla Smanmış Şiirler" ile Ah- met Uysal ve 1999"da da "Suç Duyunısu" ile Hkri İzgören ödülü alan son ozanlarotmuşlardı. Depremzedeler için sanat • Kültür Servisi -Galeri Baraz'ın Borsa Menkul Kıymetler Sanat Galerisi'nde organize ettiği Hayat İçin Sanat resim sergisinde 15 sanatçının eserlerinin satışından elde edilen 11 milyar 300 milyon TL gelir depremzedelere ulaşmak üzere Iş Bankası'na yatınldı. Hayat Turan Erol'un yapın. İçin Sanat sergisinde eserleri satılan 15 sanatçı arasında Salih Acar, Ismail Acar, Ahmet Fazıl Aksoy, Yüksel Aydın, Habib Aydoğdu, Resul Aytemir, Ferruh Bas^ğa, Hüseyin Bilişik. Şadan Bezeyiş, Faruk Cimok. Turan Erol, Can Göknil, Balkan Naci Islimyeli. Utku Varlık, Gülgün Haksal yer alıyor. Sergilenen tablolar arasında en yüksek fiyatla alıcı bulan Turan Erol'un yağlıboya tablosuydu. FakirBaykurt anılacak • Kültür Servisi - Türkiye Yazarlar Sendikası, geçen günlerde yitirdiğimiz yazar Fakir Baykurt'u doğumunun 70. yılında anacak. Yann saat 18.30'da Atatürk Kültür Merkezi Sinema Salonu'nda yapılacak toplantıda yazarlar, şairler, eğitimciler, Köy Enstitülüler, tiyatro ve sinema sanatçılan ile müzisyenler, Fakir Baykurt'un sanatmı, eğitimciliğini ve kişiliğini anlatan konuşmalar yapacak ve gösteriler sunacaklar. İzmir'den Pire'ye rembetiko • Kültür Servisi - Compania Ketencoğlu, Muammer Ketencoğlu. (akordeon-vokal), Orhan Osman (buzuki-vokal), Suat Berkay (vurmalı çalgılar), Stelyo Berben (vokal), t\i Dermancı (vokal) bugün saat 20.00'de Muammer Karaca Tiyatrosu'nda bir konser verecek. Konserde iki sembolik Türkçe türkü dışında klasik rembetiko repertuvarlanndan oluşan örnekler sunulacak. Davetiyeler gişeden temin edilebilir. (252 05 56) Mehmet Gün, Vtfeimar'da • Kültür Servisi - Mehmet Gün'ün yapıtlan 1999'da A\Tupa'nın kültür kenti Weimar'da sergileniyor. Alman Elektronik Müzik Vakfı, Aralık 1999'da yapacağı yüzyılın son toplantısını VVeimar şehrinde gerçekleştiriyor. Toplantı için özel konserler düzenlenmiş ve seçkin bir kurulun seçimi sonucu çok az sayıda sanatçı davet edilmiş. Bu sanatçılardan biri olan Mehmet Gün, bir video elektrokustik müzik çalışmasını sergileyecek. BUGUN • BİLGİ ÜNİVERSİTESİ'nde saat 14 OO'te L'nagi', 16.00'da 'Yiagem ao Prıncıpo Do Mundo' adlı fılmler izlenebilir. (216 00 00) • BABYLON'da Ray Anderson konseri yer alıyor. (292 73 6H) • 15. İFSAK FotoğrafGUnleri kapsamında İTÜ Taşkışla Kampusu'nda 'Fotoğrafınla gel' projesi gerçekleştirilecek. • ADA KÜLTÜR MERKEZl'nde saat 15.00'te Tiyatro Oyunevi'nın 'Hizmetçiler' adlı oyunu izlenebilir.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle