Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 21 KASIM 1999 PAZAR
HABERLERİN DEVAMI
G Ü N CELcÜNEYT ARCAYÜREK
• Baştara/ı 1. Sayfada
Ikinci vadi, "Bizim Vadi": Çiller ailesinin kurdu-
ğu, sınırsız zenginliklerine kaynaklık eden yapı ko-
operatifinin adı.
Tansu Çiller, DYP Büyük Kongresi'nde konuşu-
yor, ama...
"Adnan Hoca lakaplı Adnan Oktar, polise ver-
diği ifadesinde, Kandilli malikânesinde gerçekle-
şen gizli buluşmayı şöyle anlattı: Tansu Hanım
benden, büyük kongre öncesi DYP içindeki mu-
halefetisindirmemi istedi'. Adnan Hocayöneltilen
'Maddi beklentiniz var mıydı?' sotvsunu, 'Meyve-
leri önümüzdeki günlerde toplayacaktık' diye ya-
nıtladı".
(Hürriyet'teki 'Şantajcının kadınları' başlıklı ha-
berden). . -
• • • ' s
54 ülkenin imzaladığı 43 maddelik Avrupa Gü-
venlik Şartı'nın temel maddeleri arasında şu ilke-
ler yer alıyor:
Insan haklan, temel özgüıiükler, demokrasi ve
hukukun üstünlüğü AGlT'in güvenlik konseptinin
merkezinde yer alır.
Herhangi bir azınlığa karşı şiddet kınanır. Azın-
lıklarta ilgili sorunlar demokratik siyasi çerçevede
çözülebilir".
Dışişleri Bakanı ismail Cem'in AB dışişleri ba-
kanlanna verdiği yemekte "Beklentıler 'nezaketle'
anlatıldı" başlıklı haberden: (Milliyet)
"Robin Cook, (Ingiltere)- 'Insan haklan konu-
sunda hassasiyetimiz sürüyor. Sık sık Türkiye'de
Kürtçe konuşma konusunda bir sorun olmadığını
söylüyorsunuz. Madem öyle, medya ve eğitim gi-
bi alanlarda diilere ilişkin özgürtükler yasa ile gü-
vence altına alınabilir.'
Anna Lîndh, (Isveç)- 'Kürt diline özgürtüktanın-
malı, Kürtçe radyo ve TV yayınlarına izin verilme-
lidir'".
Imzalanan sori Insan Haklan Şartı ve yabancı dış
bakanlardan kimilerinin demeçlerinden sonra:
AGlTin anlamı üzerinde Cumhurbaşkanı Demi-
rel'den -yazannın ifadesiyle- "çok çarpıcı bir de-
ğeriendirme": (Yalçın Doğan'ın 'Günlük' köşesin-
den)
"Artık hiçbir devlet kendi ülkesinde karşılaştığı
bir sorunla ilgili olarak, 'bana kanşamazsınız, bu
benim iç sorunumdur' diyemez. AGlTişte budur".
• • •
"Düşünebiliyor musunuz; AGİTsınavında Baş-
bakan Ecevit değil de tanıdığımız başkalan olsay-
dı başrol Demirel'e bırakılmak istenilir miydi?"
(Doğan Heper-Milliyet-Tvof' köşesi)
Imzasız yazının başlığı: "Demirel, Ecevit'i gölge-
de bıraktı" (Hürriyet) ve:
"AGtTzirvesinde Başbakan Ecevit'igölgede bı-
rakan Cumhurbaşkanı Demirel, geçmişte Cum-
hurbaşkanı Özal'/ dış politikadaki etkinliği nede-
niyle sert bir şekilde eleştirmişti. AGlT'in 1990'da-
ki toplantısına Özal ağırlık koymuş, muhaiefet li-
deri Demirel bu tavra karşı çıkmış, bu nedenle zir-
veye özal'ın yanı sıra Başbakan Akbulut da katıl-
mıştı. Aynı Demirel, dün zirvede bütün anlaşma-
lara cumhurbaşkanı olarak tek başına imza attı.
1992'de Karadeniz Ekonomik Işbihiği zirvesin-
deki anlaşmaya Cumhurbaşkanı Özal imza koy-
makisterriş, ancakDemirel, 'Başbakan benim' di-
yerek özai'ın imza koymasını engellemişti"'.
• • •
"ABD Başkanı Clinton'/n Izmit'teki çadırkenti
ziyareti sırasında kucağına alıp sevmesiyle biran-
da dünya medyasının gözdesi olan 7 aylık Erkan
bebek 'su ve soğuk geçiren derme çatma çadır-
da' hastalandt" (Hürriyet).
Bu alıntılar, "biz bize kaldığımızın" resmi, değil
mi?
Kıslalı sorusturması
Bir ayda ikinci
tutuldama
ANKARA (Cumhuri-
yet Bürosu) - Gazetemiz
yazan AhmetTanerKışla-
iı'nın katledildiği suikasta
ilişkin soruşturmanın 1.
ayinda 2. tutuklama dün
gerçekleştirildi. Soruştur-
ma çerçevesinde birçok ki-
şi gözaltına alınıp bırakı-
lırken yürütülen operas-
yonlar sonucunda Konya
Akşehir'de IBDA-C'nin
yöneticisi olduğu belirti-
len Mustafa Kıbç çıkanldı-
ğı DGM tarafindan tutuk-
landı. Bir genç kız da em-
niyet güçlerini yanılttığı
gerekçesiyle tutuklanmış-
tı. Büyûk bir gizlilik için-
de yürütülen Kışlalı su-
ikasü sorusturması kapsa-
mında gözaltına alınıp bı-
rakılanlann sayısı 27'ye u-
laştı. Operasyonlar sonu-
cunda Konya Akşehir'de
İBDA-C örgütü üyeliğin-
den Mustafa Kılıç adlı ki-
şinin yakalanarak tutuk-
landığı belirtildi. Dahaön-
ce de aynı suçlamayla tu-
tuklanan Kıhç'uı suikast-
tan 10 gün önce cezaevin-
den çıktığı belirtildi. Em-
niyet yetkilileri, Kıhç'ın
ifadesine dayanılarak ope-
rasyonlann sürdürüleceği-
ni belirttiler.
21 Ekim'de meydana
gelen suikastın ardından
Emniyet Genel Müdürlü-
gü, Jandarma Genel Ko-
mutanlığı. MtT ve DGM
eşgüdümünde 5 ayn çalış-
ma grubu oluşturuldu. Ça-
hşma gruplarında MtT.
emniyet ve jandarmadan
konusunda uzman olan
görevliler yer aldı, edini-
len bilgiler birleştirilerek
değerlendirildi.
Bombanm el yapımı ol-
ması ve bu yöntemın bir-
çok terör örgütü tarafindan
kullanılması nedeniyle ça-
lışmalar geniş kâpsamlı ve
ayrıntılı olarak sürdürüldü.
Suikastuı ardından Tür-
kiye'den çıkış yapmak is-
terken şüphe üzerine gö-
zaltına alınan 3 Iranlı 12
saat sorgulandıktan sonra
serbest bırakıidı. Iranlıla-
nn gözaltına alınmaları
Ankara ile Tahran arasın-
da yoğun diplomatik giri-
şimlere neden oldu. Tran
"Gereksiz yere gözaltına
aldınız" derken Türkiye,
"Bu kisüerden resmi pasa-
port çıkmadı. Polis görevi-
ni yerine getirdi" yanıtuu
verdi.
Emniyetin istihbarat ka-
nadı bâşta irticai örgütler
olmak iizere "yerli örgüt-
leri" de değerlendiriyor.
MlT ise merkezi Lüb-
nan'da bulunan ve Ortado-
ğu ülkelerinde yaptığı kan-
h eylemlerle tanınan Hiz-
bullah ÖTgütü üzerinde du-
ruyor.
Birimlerin çalışmalann-
da suikastı gerçekleştiren-
lerin hata yaparak iz bırak-
tnış olabilecekJeri olasılıgı
değerlendirilerek örgüt ya
da örgütlerin açık vermesi
beklenıyor. Genellikle ör-
gütlerin kendi ıç çatışma-
lan sırasında bu tür açıkla-
n verdiği de biliniyor.
Özellikle şeriatla yöne-
tilen ülkeler açısından
Türkiye'nin kimı özgür-
lükler açısından kendileri-
ne "kötü örnek" obnası
nedeniyle bu ülke destek-
lı terör örgütlerine de ağır-
lık veriliyor. Ancak soruş-
turmada yalnız Islami te-
rör örgütleri üzerinde du-
rulmadığı. tüm yasadışı
örgütlerin mercek altına
alındığı belirtiliyor.
Ankara II Jandarma Ko-
mutanlığı, soruşturmanın
13. gününde görgü tanık-
lannın ifadeleri doğrultu-
sunda ] 'i kadın 3 kişinin
çızilen robot resimlerini ve
eşkâl bilgilerinı dağıttı.
Finlandiya Cumhurbaşkanı Ankara'da temaslarda bulundu
AlıtisaarTdeıı dosttuk ziyareti
ANKARA (Ctımhuriyet Bürosu) -
AGÎT zirvesi nedeniyle Istanbul'da
bulunan Finlandiya Cumhurbaşkanı
MarttiAhtisaari, Cumhurbaşkanı Sü-
leyman Demirel'in daveti üzerine res-
mi bir ziyaret için Ankara'ya geldi.
Demirel, Ahtisaari ile birlikte düzen-
lediği ortak basın toplantısında
AGlT'in Istanbul zirvesi sırasında
görüştüğü liderlerden hiçbirinin, ken-
disine, Yunanistan ile ilişkilere dair
bir jest beklediklerini söylemedikle-
rini bildirdi.
AGİT zirvesine katılmak için Is-
tanbul'da bulunan Ahtisaari'vi Esen-
boğa Havaalanı'nda Devlet Bakanı
MehmetAH trtemçelikkarşıladı. An-
kara'daki temaslan çerçevesinde ilk
olarak Anıtkabir'e giden Ahtisaari.
Atatürk'ün kabrine çelenk koyarak.
saygı duruşunda bulundu.
Ahtisaari, daha sonra TBMM Baş-
kanı Yıklınnı Akbulut'u ziyaret etti.
Akbulut, Ahtisaari ve beraberindeki heyet için
TBMM'deki Mermerli Salon'da kokteyl, daha
sonra da şeref salonunda yemek verdi.
Yemekte yaptığı konuşmada, Finlandiya ile
uzun geçmişe dayanan bir dostluk bulunduğunu
belirten Akbulut, Osmanlı Devleti'nin Finlandi-
ya'nın bağımsızlığını tanıyan ülkelerden bıri ol-
duğunu hatırlattı.
Ahtisaari, Akbulut'u ziyaretinin ardından ika-
metine aynlan Camlı Köşk'te Başbakan Bülent
Ecevit'i kabul ettı. Kabulde, Dışişleri Bakanlığı
Protokol Genel Müdürü Büyükelçi fihan Yiğitba-
şıoğlu ile Türkıye'nm Helsinkı Büyükelçisi Onur
Gökçe ve Finlandiya'nın Ankara Büyükelçisi B-
jörn EkMom de bulundu.
Martti Ahtisaari için, Çankaya Köşkü'nde res-
mi karşılama töreni düzenlendi.
Törende, Cumhurbaşkanı Demirel ve Ahtisa-
ari, iki ülke milli marşlannın çalınmasının ardın-
dan onurkıtasını denetlediler. Ahtisaari, onur kı-
Finlandi>a Cumhurbaşkanı Demirel tarafindan askeri törenle karşılandı
tasını Türkçe olarak "Merhaba asker5
* sözleriy-
le selamladı. Törende, aynca Ahtısaari'nin onu-
runa 21 pare top atışı da yapıldı. Cumhurbaşka-
nı Demirel, törende yaptığı konuşmada, Finlan-
diya'nın halen AB'nin dönem başkanlığmı yürüt-
tüğünü hatırlatarak bunun, Ahtisaari'nin ziyare-
tini aynca anlamlı kıldığını söyledi. Türkiye-
Finlandiya arasında köklü bir dostluk bulundu-
ğunu söyleyen Cumhurbaşkanı Demirel, yapıla-
cak görüşmelerde ikili ilişkilerin tüm veçheleri-
nin ele ahnacağını ve işbirliğinin daha da güçlen-
dirilebilmesi için neler yapılması gerektiğinin
birlikte araştınlacağını kaydetti.
Ahtisaari de yaptığı konuşmada, Türkiye'de
bulunmaktan duyduğu memnuniyeti dile getire-
rek Istanbul'daki Avrupa Güvenlik ve Işbirliği
Teşkilatı (AGİT) zirvesini başanyla tamamlama-
sından dolayı Türkiye'yi kutladı. Türkiye'ye gel-
meyi çok istediğini belirten Ahtisaari. geçen ma-
yıs ayında gelişinin planladığını. ancak Koso-
va'ya ilişkin geİişmelerin bu ziyaretini engelle-
diğini kaydetti. TürkyetkilileTİeyapa-
cağı görüşmelerde ikili ilişkilerin her
alanda geliştirilmesi konusunu ele ala-
caklannı söyleyen Ahtisaari, ülkesinin
AB Dönem Başkanı olması nedeniy-
le, doğal olarak Türkiye-AB ilişkileri
konusunu da görüşeceklerini belirtti.
Törenden sonra iki cumhurbaşkanı,
baş başa görüşmeye geçtiler. İki ülke
heyetlerinin görüşmelerinin ardından
da Cumhurbaşkanı Demirel ve Fin-
landiya Cumhurbaşkanı Ahtisaari or-
tak bir basmtoplantısıdüzenledi. De-
mirel. basın toplantısında, Türkiye-
Yunanistan ilişkileriyle ilgili birsoru-
yu yanıtlarken AGlT'in Istanbul zir-
vesi sırasında 20'ye yakın liderle bir
araya geldiğini hatırlatarak "Hiç kim-
se benden bir jest yapmamızı isteme-
di"dedi.
Türkiye ile Yunanistan arasındabir
diyaloğun sürdüğünü hatırlatan De-
mirel, bunun yapıcı bir diyalog olduğunu ve
olumlu bir sonuca varmasını umdugunu ifade et-
ti. Görüşmelerde, Türkıye-AB ilişkilerinin de
kapsamh şekilde ele almdığını belirten Demirel,
"Birbirimizi anlamakta zoîiuk çekmedik, Bu n-
yaretin Türkiye-AB ilişkileri açısından tarihi bir
ziyaret olarak kayda geçeceğine inanjyonım" di-
ye konuştu.
Konuk Cumhurbaşkanı Ahtisaari de, görüşme-
lerin yararlı geçtiğini söyleyerek ikili ilişkilerin
geliştırilmesine ilişkin olumlu sonuçlara vanldı-
ğını bildirdi. Türkiye'nin son dönemde uygula-
maya geçirdiği reformlann kendisini cesaretlen-
dırdiğini belirten Ahtisaari. Helsinki zirvesine
daha zaman olduğunu ve bu zaman içinde yapı-
lacak çok şey bulunduğunu söyledi. Ahtisaari,
Türkiye'deki insan haklan durumuna ilişkin bir
soru üzerine, iki ülke yetkilileri arasında bu ko-
nuya ilişkin herhangi bir yanlış anlama olmadı-
ğını ve her iki tarafin da birbirini tam anlamıyla
anladığını belirtti.
Daha güvenli ve şeffaf Avrupa
• Baştarafi 1. Sayfada
tışmanın tüm örgütün ilgi duyduğu
kaygı verici bir olay olarak değer-
lendirildiği, etnik temizlik faaliyet-
lerinin tamamen reddedıldiğı ve
üyelerin demokrasi, insan haklan-
na bağlılığı belgeleniyor. Şart,
AGlT'in "React" adı verilen sivil
bir ani müdahale yeteneği oluştu-
rurak "kriz yönetimi" sürecinde
katkıda bulunmasını da öngörüyor.
tstanbul Şaru'nda öne cıkan unsur-
lar şöyle:
• Avrupa 'da eski bölünmüşluk-
ler geride kaldı, ancak yeni riskler
ve tehditler ortaya çıktı. Bu tehdit-
ler arasında etnik çatışmalar öne
çıkıyor. Geçen yıllarda yaşanan de-
heyimler, AGİT ilkelerinin ihlal
edildiğini gösterdi. Geçmişten kay-
naklapdığını düşündüğümüz bir-
çok çatışma yaşadık. Bu 10 yıllık
süreç, bu ve benzeri çatışmalar tüm
AGİT üye ülkeleri açısından bü-
yük tehdit oluşturuyor.
• AGİT kurallan, hiçbir istisna
olmadan tüm katılımcı ülkelere eşit
olarak uygulanır. Tüm ülkelerin
uygulaması gereken bu kurallar ör-
gütün ortak kazanunlandır. Her ka-
tılımcı ülke. güvenliğini sağlama
açısından eşit hakka sahiptir. AGİT
içindeki hiçbir ülke, ülkeler grubu
ya da organizasyonlar, AGİT böl-
gesini kendi nüfiız alanı olarak gö-
remez ve banş ve istikrar sağlama-
ya yönelik sorumluluk alamaz.
• Bölgemizde banş ve istikrar,
en iyi, her ülkenin demokrasiye,
hukukun üstünlüğüne, insan hakla-
nna değer vermesi ile güvence al-
tına alınabilir. Örgütün bu ilkelerin
açık, büyük ve gittikçe artan şekil-
de ihlal edilmesiyle mücadele et-
mesine yönelik etkin yollar araştı-
nlacaktır.
Azınlıklar dahil insan haklanna
tam saygının güçlendirilmesi, ül-
kelerin toprak bütünlüğü ve ege-
menliklerini tehdit etmekten çok
güçlendirir.
• Çatışma öncesi ve sonrası dö-
nemler ve kriz yönetimi süreçie-
rinde sivil ekiplerin bir an önce böl-
geye gönderilmesi gereklidir. Bu-
nun sağlanması için Acil Uzman
Yardımı ve Işbirliği Ekipleri'nin
(React) oluşturulmasında kararlı-
yız. AGlT için banşı korumada da-
ha etkin ve büyük bir rol almasını
sağlamak için olası yollan araştır-
ma karan alındı. AGİT, her buna-
lımda, üyelerin oybirliğiyle aldık-
lan kararlar doğrultusunda banşı
koruma görevlerinde Jider örgüt
olarak yer alabileceğini açıklar.
AKKA'da da uyarlama
Istanbul zirvesinde, 1990'daim-
zalanan ve 1992'de yürürlüğe giren
AKJCA Anlaşması'nın gözden ge-
çirilmiş şekli de imzalandı. Avru-
pa güvenliği ile ilgili en önemli an-
laşmalardan biri sayılan AKJCA'da
yapılan değişiklikle, NATO ile Var-
şova Paktı arasında blokiar esasına
göre kurulan denge, yerini ülke ta-
vanlanna bıraktı. Belgede yapılan
değişiklikJerden en çok Rusya et-
kilendi. Rusya, yeni anlaşma uya-
nnca Kaliningrad ve Pskov kanat
bölgelerindeki silah tavanlannı an-
laşmada belirlenen miktara indire-
cek.
Rusya, AKKA'ya ek olarak ya,-*
pılan iki protokolle Gürcistan ve
Moldova'daki askeri varlığının bü-
yük çoğunluğunu geri çekme ya da
yok etme garantisini verdi. Rusya,
Gürcistan topraklannda bulunan
Gudauta ve Vaziani askeri üslenni
1 Temmuz 2001 tarihinde kapat-
mış olacak. Buna karşılık Gürcis-
tan da, Rusya'nın Batum ve Ak-
halkalaki üslenni kullanması ga-
rantisini veriyor.
CKK'de şür ve miirik
Çetin. etkinliklerinin 5. yınnda dün akşam Cumhuriyet Kitap Kulübii Taksim Ser-
gi Salonu'nda. şiir ve miizik dinktisi gerçekleştirdiler. Bugüne kadar yurtiçi \e yurt-
dışmda çeşitli turneler düzenleyerek binlerce kişiye ulaşan ikili, etkinliklerinin be-
şinci \ıhnı kutladı. Ataol Behrâmoğlu şürierini okurken Haluk Çetin, şairin şiirle-
rinden bestelediği parçalan gitanyla seslendirdL Ataol Behramoğlu, aynca okur-
lanyla söyleşip kitâplarını imzaladı.
Faziletli belediye
kayınyor
• Baştarafi 1. Sayfada
edümektcdir.
- Yurt ve evlerde haftada
en az 2 kez olmak üzere dü-
zenli toplantılar yapılarak,
kendi ideolojileri ve siyasi
görüşlen doğrultusunda eği-
tim verilmekte ve öğrenciler
iştirak ettirilmektedir.
Toplantılara katıtaıak zo-
runludur.
- Öğrenciler kılık kryafet
konusunda sürekli olarak
baskı altında turulnıaktadır.
İl dışından gelen velilerin bü-
yük bir kısmı çocuklanna
kalacak yer bulamadıgı için.
çocuklannı kendi eUeriyle bu
şer yııvalanna teslim etmek-
tedir. Üstelik burada kalan
çocuklan için ciddi paralar
ödeyerek, bu mihraklann
amaçlanna maddi yenden
de karkıda bulunmaktadır-
lar.
- MGV gibi diğer bütün
irticai amaçlı kuruluşlar, yö-
netimleri kısmen farklı ol-
raakla birlikte, ögrencileri
elde etmek yolu bakımrndan
aynı şekilde hareket etmek-
tedirler.
Konya'dakiFP'ubeledi-
yder, MGV ve benzeri kuru-
luşlan adeta beslemektedir-
ler. Yine bu vakrfiann faali-
yetkri için belediyenin oto-
büs, salon vb. tüm imkânla-
n seferber edilmektedir.
Özellikle üniversiteyi yeni
kazanan öğrencilerin kavıt
için Konya'ya gelişlerinde,
vakfın otogar içerisinde s-
tand kurmasına yardıma
olunarak, öğrencilerin daha
kazandıklan okullan gör-
meden bu çarpık zihniyetü
grupknn kucaklanna düş-
melerinezemin hazıriamak-
taduiar.
O l a ğ a n ü s t ü k o n g r e b u g ü n t o p l n ı y o r
Kmlay kendiniaklamcıya çahşacak
MUTLUSERELİ
ANKARA - 17 Ağustos depreminin ardından
yaşanan olumsuzluklar ve eski Genel Başkan Ke-
mal Demir hakkındaki iddialar nedeniyle ka-
muoyunun gözünde yıpranan ve yoğun eleştirilere
neden olan Kızılay. bugün gerçekleştırilecek o-
lağanüstü kongresinde kendini aklamaya çahşa-
cak. Kızılay tüzüğünün genel başkan seçimini
düzenleyen maddesinde değişildik yapılması ve
genel başkanı genel merkez kurulunun kendi için-
den seçmesini kabul eden düzenlemenin yerine
saçimin delege tarafindan yapılmasına ilişkin
düzenleme getirilmesi isteniyor. Yönetıminı
"gençleştirme'' karan alan Kızılay'da istifa eden
yönetimin genel başkan yarduncılanndan Ertan
Gönen genel başkanhğa aday olduğunu acıkladı.
GeneJ Başkan YükselBozer'in ise aday olmayacağı
belirtiliyor. Ertan Gönen, yeni yönetim için
"dışandan vepyeni" isimler bulacaklannı belirterek
"Kadroyu yenflemek mecburiyetindeyiz" dedi.
Kızılay'm bugün Karayollan Genel Müdür-
lüğu'nde yapılacak olağanüstü kongresi sabah saat
09.30'da başlayacak. Açılış. kongre başkanı ile di-
van üyelerini seçimi, saygı duruşu ve lstiklal
Marşı'nın okunmasının ardından, Yüksel Bozer
17 Ağustos ve 12 Kasım depremleriyle ilgili o-
larak Kızılay'ın yaptığı çahşmalan anlatan bir
konuşma yapacak. Tüzüğün yenilenmesini veya
tüzükte değışiklik yapılmasını düzenleyen 91.
madde doğrultusunda. tüzük değişikhği ile ilgili
önerilerin görüşülerek karara bağlanmasının ardın-
dan, genel merkez kurulunun 30 asil. 30 yedek
üyeleri ve genel merkez denetçiler kurulunun 5
asil, 5 yedek üyeleri seçilecek. Seçimlerin tamam-
lanmasmın ardından kongre sona erecek.
Yaklaşık bin delege kaülacak
Kongreye Türkıye'nın çeşıtlı yerlerinden gelen
yaklaşık bin delegenin katılması bekleniyor.
Delegelerin 30 kişilik genel merkez kurulunu
seçmesinin ardından, ğenel merkez kurulu kendi
içinden 7 kişilik yönetim kurulunu seçecek. Bu
uygulamanın iptal edilmesi ve genel başkanın
dogrudan delegelerin oyuyla seçılmesi isteniyor.
Buna göre, tüzüğün genel başkanın seçimini
düzenleyen maddesine ilişkin değişiklik önerisinin
seçimlere geçilmeden önce oya sunulabileceği be-
lirtiliyor. Ancak Dernekler Yasası'na göre tüzük
değişiklikleri Bakanlar Kurulu'nun onayını gerek-
tirdiği için bu girişimin bugünkü kongrede yaşa-
ma geçirilemeyeceği ve "formalite'' olarak kala-
cağı kaydediliyor.
• Eski yönetim, kendi adayı olarak genel başkan
yardımcılarmdan Ertan Gönen'i gösterdi. Genel
başkanlığa aday olanlar arasında adı geçen Fadıl
Ünver'in adaylığının ise kesinleşmediği belirtildi.
"Genel başkanlık için aday olmayi şu aoda düşün-
mediğini" açıklayan Yüksel Bozer'ın aday olmay-
acağnıa kesin gözüyle bakılıyor. Olağanüstü kon-
grede 3 ya da 4 liste çıkabileceği belirtiliyor. U-
zlaşmayla iki lısteye indirihnesi durumunda, bu i-
kı listenin yanşacağı kaydediliyor. Genel merkez
kurulunun oluşmasından sonra genel başkan a-
daylannın sayısınm artabileceği bildiriliyor. Kızüay
ile ilgili olarak siyasi partilerin de beklentileri
olduğu ve partilerin Kızılay yönetiminde söz sahipi
olma çabasında olduklan kaydediliyor.
'Dışandan isimler'
Ertan Gönen. Kızılay'ın tüm kadrosunu yenile-
mek zorunda olduğunu belirtirken yepyeni isim-
lerle liste çıkaracakiannı bildirdi. Gönen. "Umuy-
oruz bu liste hem basuu. hem hükümeti. hem de ka-
muoyıınu tatmin eder" diye konuştu.
G Ü N D E M MUSTAFA BALBAY
• Baştarafi 1. Sayfada
derken başlamıştı. . - *":•&*?.
Ekimde yapraklar hızla sararmaya başladığında is-
ter istemez tanıştığımız günlere döndüm. Ardından
arkadaşlığımız boyunca onun geçirdiği serüvenleri
düşündüm. Martta, bir genç kızın yakasındaki men-
dil gibi serpilip gelişiveren tazeyaprak demetleri... Ni-
sanda demetlerin ucundan filizlenen çiçek kümele-
ri... Mayısta çiçeklerin dibinde düğüm düğüm bitive-
ren kestanecikler... Haziranda irileşen yapraklann or-
tasında adım adım büyüyen kestane meyveleri...
Temmuzda ceviz büyüklüğünü geçen kestanelerin
çevresindeki dikenterin kahramanlıklan... Ağustosta
kestanelerin kabuklanndan çıkmaya hazırlanışı... Ey-
lülde yapraklar sararmaya yüz tutarken, yeşil kabuk-
lann içindeki kestanelerin gözJerini dünyaya açışı...
Ekimde kestane dökümü...
Ekimdekı yapraklann sararma döneminde yeşil-
den sanya dönüş, renkli bir yolculuğu anlatır gibiydi.
Uçlardaki sararmalar adım adım içteki yeşile dogru
yürüdü. Sarıyla yeşili ayırmak neredeyse olanaksız-
dı. Belki de buna yeni bir renk adı vermeli, "sayeş"
rengi demeli...
Kasım... Sapsan bir aydınlık. Bulutlann tembellik
edip mesaiye gelmediği bir sabah, san yapraklann al-
tındaki toprağın renginin değiştiğini gördüm. Koş-
tum altına... Anlatılır gibi değil. San yapraklar güne-
şin ışıklannı ıçlerinealıyorlar. Göremedığim onlarcaiş-
lemden geçiriyorlar. Ağdalı bir damıtımla alta veriyor-
lar. Yüzümu yapraklara çevirip kana kana içtim.
Yok yok bu sonbahara, yapraklann dökülmesidir
dememeli. Yapraklardan bir şeylerin dökülmesidir
demeli... O zaman sonbahara da sombahar demeli!
Ekimde büyük yapraklann 5-10 santim altından çı-
kan yeni kuşak yapraklara haksızlık ettiğimi anlamam
fazla sürmedi. Öndeki yapraklann marttan bu yana
geçirdiği sureci düşününce onlara acımış, toplumsal
değişime katkısı olmayan kuşaklara benzetmiştim. O
küçük yapraklar başta hoyrat büyudüler. Çok geçme-
den hemen diplerinden minicik tomurcuklar belirdi.
Öndeki tomurcuklann ardından, alttan da yeni to-
murcuklar geliyordu. Ve o yapraklar tomurcukiann
büyüklüğü birkaç milimi geçince solup yere düştü-
ler. Onlar tomurcuklann neleri başarabileceğini göre-
meden daldan aynldılar. Büyük degişimi görememiş
ara kuşaklann da bir sonraki değişimin tomurcukla-
nna hizmet etmesi, en az öndeki kuşaklann işlevi ka-
dar yaşamsal olsa gerek...
Yapraklann tümü sarannca tam bir san eşitlik oluş-
tu. Küçükle büyük arasındaki farklar ortadan kalktı.
Çok geçmedi, yerdeki yapraklann sayısı daldakileri
geçti. Yapraklann üzerinde yürürken birden kendimi
binlerce metre dennliğindeki okyanusun dibinde his-
settim. Çıtırtılar, denizin derinliğindeki yaşamın, insa-
noglunun anlaması olanaksız diliydi sanki. Nefes alıp
verişime şaşırdım...
Olü yaprak canlılığı
Kasımın ikinci yarısında ağaç dailannda çok az
yaprak kalmıştı. Ontar da dala tutunmuşlar, inatla da-
ha zamanlannın geimediğini anlatmaya çalışıyortar-
dı. Her rüzgârda tir tir titrerken bunun canlılıktan ile-
ri geldiğini söylüyorlardı. Belki de doğa dilinde, "ölü
yaprak canlılığı" diye bir şey var!
Dallar çıplaklaştıkça tomurcuklann kışa hazırtık te-
laşı daha iyi görülüyor. Yapraklar döküldükten sonra
tomurcuk, dalın dibine sığınıp uykuya dalmıyor. lleri
doğrü azanip ayri bif dalctk oluyor. Yaoi her tomur-
cuk ayn bir dal. Bunu geç fark ettiğime üzuldüm. Bir
sabah, daha önceden bildiğim tomurcuğa baktm,
aaa bir dalcığın ucunda. Bu böyle değildi. Öteki to-
murcuklara gözüm kaydı, tümü aynı... Bir an, sanki
kışı, bir kamyonetin üzerinde açık havada yolculuk
ederek geçıreceklermiş gibi düşündüm. Ama herto-
murcuğun çevresine sardığı yapışkan halka, değme
korunaklı evden daha sıcak görünüyor...
Tomurcuklann her birinin içi koyu yeşil, koyu san,
koyu kahverengi bölmelerie dolu. Şimdi kim bilirora-
larda ne hareketlilik var.
Önce tomurcuk oluştu, sonra dallann ucunda ileri
doğaı gittiler. Şimdi açılma gününe hazırianıyorlar!
Geçen gün bir şeyi daha fark ettim. Tüm tomurcuk-
lann yönü yukanya, gökyüzüne dönük. Yönü aşağı
giden dallardaki tomurcuklann bile dalcıklan yukân
yönelmiş.
llahi Balbay dedim. Bunda şaşıracak ne var? Dolu
bir tomurcuk, hiç yüzünü yere çevirir mi!
Gazete Kadıköy yayın
hayatma başladı
Kadıköy Belediyesi Sağhk ve Soml Dayanışma
Vakfi'nın (KASDAV7
) katkılanyla çıkanlan Gazete
Kadıköy, yayın hayafına başladı. Gazetenin ilk sayısı
tamtım amacıvla Kadıköy'ün çeşitli noktalaruıda
ücretsiz dağmldı. Gazete Kadıköy'ün Genel Yayın
Yönetmeni Murat Öztemir, gazetenin her şeviyle
Kadıköy lülere hitap edeceğini belirtti. Gazetenin
hiçbir SİVBSİ grup ve ekonomik yapıyla ilişkisi
olmayBcağuu vurgulay an Oztemir, nesnei habercilik
anJayışı temeünde insan haklanna ve demokrasiye
sa>gıh, özgürhıkleri savunan bir yaynı çizgisi
izteyeceklerini söyledL Gazetenin yazarlan arasında
Semra Somarsan. Hadi Çaman, Menderes
Samancdar, Arslan Başer Kafaoğhı ve Mıgırdiç
Margosyan da bulunuyor.
Inönü Üniversitesi
türbanda ödün vermedi
ANKARA (Cumhuriyet Bfirosu) - Önceki öğretim yı-
lında türban yasağı nedeniyle yoğun olaylann yaşandığı
Malatya Inönü Üniversitesi'nde alınan önlemler sonun-
da irtica yanlısı gruplann önemli güç kaybına uğradıkla-
n bildirildi. Bu üniversitede gösterilen kararhlığın diğer
üniversitelerde de gösterilmesi durumunda türban konu-
sunun Türkiye gündeminden büyük ölçüde çıkacagı kay-
dedildı.
Başbakanlık Takip Kurulu'na gönderilen raporlarda,
tnönü Üniversitesi'nde irticai unsurlara karşı gösterilen
kararhlığın diğer üniversiteler tarafindan da uygulanma-
sı durumunda türban konusunun Türkiye'nin gündemin-
den büyük ölçüde çıkacagı vurgulandı.