Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 20 KASIM 1999 CUMARTESİ
OIAYLAR VE GORUŞLER olay.gorus@cumhuriyet.com.tr
Bütçe mi Rantiyeye Teslim Belgesi mi?
CengİzUZUNER KESKMerkez Yürütme Kurulu Üyesi
H
er yıl olduğu gibi bütçe kımız ekonomik abluka altına alınmak-
tartışmalan yine yoğun- tadır. 2000 yılı bütçesinde de faiz ödeme-
laştı. IMFdİTektifleriy- leri, 19.8 katrilyonu iç borç faizi olmak
le hazırianan bütçe tasa- üzere 21.1 katrilyon olarak öngörülmek-
nsını kamuoyuna açık- te. Bu, vergi gelirlerinin yüzde 88'ini fa-
layan hükümet, yine izlerin yutması, bütçe harcamalannda fa-
tartışmalan yine yoğun-
laştı. IMF dİTektifleriy-
le hazırianan bütçe tasa-
nsıni kamuoyuna açık-
layan hükümet, yine
"kaynak yok, borç çok" söylemini kul-
lanıyor. Kaynak yaratmak için özelleştir-
meyi planlıyor, borçlan Ödeyebilmek için
de ücretleri düşük tutuyor. Hükümet özel-
leştirmeyi ve ücretlerin düşük tutulma-
sını "zorunluhık" olarak göstermeye ça-
lışıyor.
Bütçeler, hükümetlerin siyasal tercih-
lerinin somut bir belgesi olma özelliğini
taşır. Dolayısıyla bütçeler sadece bir tek-
nik belge olmanın ötesinde, kaynaklann
yaratılmasından ve bunlann hangi ke-
simlere dağıtılacağına kadar geniş ke-
simleri ilgilendiren siyasal tercihlerle ya-
pılır. Kısacası bir bütçeyi doğru okumak,
o ülkeyi yönetenlerin ideolojik tercihle-
rine ayna tutacaktır.
Yapısal reformlar adı altında emekçi-
lere dayatılan dzefleştirme, tahkim, sos-
yal güvenlik\usası,tannırefonnu gibi uy-
gulamalann bir bütün olarak ulusal ve
uluslararası sermayenın çıkarianna uygün
düştüğü ortadadır. Bütün bu uygulama-
lann gerçckleştirilebilmesi için de bu büt-
çeyi kararlılıkla savunmak gerektiği ifa-
de edilmektedir. Dolayısıyla emeğiyle
geçinen halkımız, kendi aleyhine düzen-
lemeler içeren bir bütçe dayatmasıyla
karşı karşıya kalmaktadır.
Sendikalann ve hallan örgütlü kesim-
leiinin bu bütçeyi değiştirme. halkın ve
emekçilerin istemlenne uygun bir biçi-
medönüştürmegücütartışılamaz. Bugün
tartışmamız gereken konu, bu gücün na-
sıl kullanılacağıdır.
Özellikle 8O'li yıllardan sonra, borçlan-
maya dayalı ekonomik model tarifi ya-
pılmakta, iç ve dış borç sarmalıyla hal-
izlerin yüzde 45 yer tutması anlamına
gelmekte ve böylece her bir yurttaşımız
2000 yıhnda 400 milyon TL faiz yükü-
ne mahkûm edilmektedir. Halkın kamu
hizmeti olarak geri dönmesini beklediği
vergiler rantiyeye aktanlmaktadır. Dev-
let, vergi alması gereken kesimlerden
borçlanmakta, buna karşılık vergi alabil-
diği kesimlerden elde ettiği gelirleri borç-
landığı kesimlere aktarmaktadır. Vergi
yerine borçlanma tercihinin yapılması
sonucu kaynaklar hızla crimeye devam et-
mekte ve hizmetlerin gerçekleştirilmesi-
ne yönelik bütçe ödemeleri gideıek da-
ralmaktadır.
Yatınm harcamalannın bütçe içindeki
payı giderek. azalmaktadır. 1980 yıhnda
bütçe içindeyatınmlara aynlan pay yüz-
de 17.3 iken, 2000 yılmda yatınma ayn-
lan pay yüzde 5'tır. Siyasal iktidarlar ya-
tınma aynlan payı her yıl düşürerek ye-
ni istıhdamalanlannın açılmasını engel-
lemekte ve bütün alanlann özel sektöre
devrine çalışmaktadır.
1990'da bütçeden eğitime aynlan pay
519.1 iken, 2000 yıhnda ise 7. l'edûşû-
' rülmektedir. Aynı şekilde saglığa aynlan
pay da sürekli azalhlmaktadır. 1990'da büt-
çeden sağlığa aynlan pay yüzde 4.8 iken,
2000 yıhnda yüzde 2.3'e düşürülmüstür.
Bunun anlamı eğitimde ve sağlıkta özel-
leştirmeye hız verileceği demektir ki; bu
da halkı ve emekçileri eğitim ve sağlık
hizmetlerinden yoksun kılmaktır.
Diğer yandan Milli Savunma, tçişleri
Bakanlığı, emniyet, jandarma ve sahil
güvenlik bütçeleri toplamı 6 katrilyonu
bulmaktadır. Böylece, yüzde 12.8'le büt-
çenin faizden sonra en yüksek payına el
konmaktadır. Devlet yoksulluğu, işsizli-
ği, adaletsizligi önleyici önlemler yerine,
tüm önceliği silahlanmaya ve devletin
baskı aygıtlanna vermiştir.
Yüzde 25 oranında enfiasyon hedefle-
yen hükümet, hedeflediği enflasyon ora-
nıyla kamu emekçilerine ücret zammı
yapmaya çalışmaktadır. Kamu emekçile-
rinin son 10 yılın sonunda 100 lirası 20
liraya düşmüştür. Yıllardır hiçbir bütçe
hedefınin gerçekleşmemesi bir yana, ka-
mu emekçilerinin yaşam standartlannın
düşüklüğü kalıcı duruma getirilmek is-
tenmektedir. Hükümetde yüzde 25Tik enf-
lasyon hedefıni inandmcı bulmuyor ol-
malı ki; Hazine yüzde 100 ile yüzde 140
arasında faizle borç kâğıdı çıkarabiliyor.
Özetle, 2000 yılı bütçesi sermayenin
emekçilere karşı saldınlanndan biridir. Bu
bütçe gelir dağıhmındaki adaletsizligi
daha da arttırmakta, kaynaklar silahlan-
maya ve faize aktanlmaktadır.
Bu bütçe ile, yalmzca ekmeğimiz kü-
çülmemekte, eğitim, sağlık gibi en temel
sosyal haklanmız tehdit altınaalınarak ka-
mu hizmetleri çökertilmektedir.
Bu bütçe ile vergiler, adil olmayan bir
tarzda işçi ve emekçilerden ahnmakta, sos-
yal ve altyapı yatınmlan kısılarak daha
fazla işsizlik yaratılmaktadır.
Bu bütçe ile kaynaklar, dışanda ulus-
lararası emperyalist çevrelere, içerde ise
bir avuç sömürücü, tekelci rantiyeye ak-
tanlmaktadır.
Sermaye ve emperyalist çevTelere ol-
dukça cömert davranan hükümet, kamu
emekçilerine tek taraflı olarak yüzde 15
artış öngörebilmektedir. 2000'li yıllara gi-
rerken hâlâ kamu emekçilerinin ücretle-
rini tek taraflı olarak belirlemesi çağdışı
bir yaklaşımdır. Bütün demokratik ülke-
lerde, ücretlertaraflarca yapılan pazarhk-
lar sonucu belirlenir. 10 yılı askın süre-
dir yürüttüklen sendikal haklar mücade-
lesiyle örgütlülüklerini kabul ettiren ka-
mu emekçileri, TİS masasına oturma ta-
leplerini sürekli gündemde tutmuşlardır.
Artık tek taraflı ücret belirlemelerine
"cvet" demeyeceklerini, yaptıklan ey-
lemlerlekanıtlamışlardır. Kamu emekçi-
lerinin ücretleri ve çalışma koşullannın,
toplusözleşmelerle belirlenmesinin za-
manı gelmiştir. Kamu emekçileri sendi-
kal hareketi buna hazırdır.
Siyasi iktidann politikalanndan da an-
laşılacağı üzere emekçilerin ve geniş halk
kesimlerinin bir bütün olarak ve örgütlü
bir biçimde mücadele vermesi zorunlu-
dur. Bu mücadelenin araçlan ve olanak-
lan göz önüne ahndığında, sendikalann
oynayacagı rolün ne kadar önemlı oldu-
ğu ortadadır. KESK'in mücadele tarihi-
ne ve kazanımlanna bakıldığmda, sade-
ce kamu emekçileri üzerinde degil, halk
kesimleri üzerinde de geniş bir etki ala-
nma sahip olduğu görülecektir.
KESK, siyasal iktidann emekçilere ve
halka dayattığı politikalara karşı eylem
programını oluşturmuştur. Bueylem prog-
ramı, işçi sendikalannın, demokrasi güç-
lerinin ve halkın örgütlü kesimlerinin ka-
tılımına açıktır. Bu mücadelenin bir emek
ve demokrasi mücadelesi olduğunun bi-
linciyle DtSK, Türk-lş ve Hak-Iş'in bu
mücadelede yerini alması tarihsel bir so-
rumluluktur. Bu sorumluluk, sadece sen-
dika ve konfederasyon üst yönetımlerin-
de degil, aynı zamanda şube yöneticile-
rinden işyeri temsilcilerine kadar herke-
sin. Sermayenin saldmlannı püskürtme-
nin yolu, ortak sorunlar için ortak müca-
dele etmekten geçer. Kamu emekçileri bu
sorumluluğun bilinciyle hareket edecek-
lerdir.
Her ne kadar bütçeyle kamuoyunun
gündemine öncelikle kamu emekçileri-
nin maaş artışlan gelmekteyse de bilin-
diği gibi bütçe gerek vergi gelirleri, ge-
rekse yatınm, eğitim ve sağlığa aynlan
pay ile tüm halkı doğrudan ilgilendir-
mektedir. Bu bütçeyle vergi yükü tümüy-
le ücretlilerin üzerine yıkılmıştır. Aynca
dolaylı vergiler ile başta KDV oranlan-
nın ve akaryakıta yapılacak zamlarla hal-
kımız daha da yoksullaşacak ve gelir da-
ğıhmındaki adaletsizlik artacaktır. Diğer
yandan bu bütçeyle özelleştirmeden 3.2
miryardolar gelir beklenmektedir. 14yıl-
da özelleştirmeden elde edilen gelirin 4.1
milyon dolar olduğu dikkate ahndığında
2000 yılının aynı zamanda özelleştirme
yılı olacağı görülecektir.
Bu tablo bile açıkça göstermektedir ki,
bütçeye karşı mücadele yalnızca kamu
emekçilerinin sorunu değildir. Öte yan-
dan bütçeye karşı mücadele aynı zaman-
da IMF'nin egemenliğine karşı bir baş-
kaldındır. IMF görülmemiş biçimde doğ-
rudan tüm ekonomi politikalanna mü-
dahaleetmektedir. Biryandan işçilerin top-
lusözleşmelerle almaktaolduklan yüzde
5'lik refah payına gözünü dikmekte, öte
yandan daha da pervasız bir ta\ ırla asga-
ri ücretin düşük tutulmasını sağlamak
için Asgari Ücret Tespıt Komisyonu ile
görüşme ıstemektedir.
Gelinen noktada IMF'ye ve onun emir-
lerini uygulayan hükümete dur deme za-
manı gelmiştir. Çünkü bu ülke bizimdir,
bu ülkenin kaynaklannm emperyalist te-
kellere, bir avuç rantiyeye, savaş tacirle-
rine peşkeş çekilmesine izin veremeyiz.
Vereceğimiz bu mücadele, sadece ekono-
mik taleplerimizi içermeyecek, aynı za-
manda ülkemizın demokratıkleşmesinin
önünü açacaktır. IMF bütçesine teslim
olmayacağımızı, geleceğimizin belirlen-
mesinde taraf olduğumuzu siyasal ikti-
dara bir kez daha anımsatalım.
OKURLARIMIZA: Oktay Akbal
arkadaşımız bir hafta izin yapacağmdan
yazılanna ara verdi.
T
ürk toplumunun çağdaş bir top-
lum durumuna gelmesini amaç-
layan Atatürk ilke ve devrimle-
ri bir bütündur. Bu yeni atılım-
lar Türk ulusunun özelliklen,
bugünkü ve gelecekteki gereksinimleri göz
önüne alınarak gerçekleştirilmıştir.
Atatürk'ün laiklik politıkası, devlet işle-
rini dinden ayn tutmaktır. Ülkemizde laik-
lik ilkesine iki açıdan gereksinim duyulmuş-
tur. Birincisi ümmet olmaktan çıkarak ulus
olmak ve ulusal birlik- beraberliğe kaMişmak,
ikincisı çağdaş dünya uygarlığına ulaşmak-
tır. Atatürk'e göre çağdaş uygarlığa ulaş-
mak, bilim ve teknik ile mümkün olmakta-
dır.
Bir ülkenm kalkınma düzeyi, ülkenin sa-
hip olduğu veVullanabıldığı bilimsel teknik
gelışmeyle yakından ilgilidır. On beş veon
yedınci yüzyıllar arasındaki bilimsel çalış-
malar Avrupa'yı on sekizincı yüzyılda "ay-
dmlannu çağı"na getirirken aynı yüzyıllar
Kısa Sürede Çağı Yakalama...
Dr. Meral MADENOĞLU KIVANÇ/s£ Üni. Bakırköy Sağlık Yüksekokulu Öğretim Elemanı
içinde Osmanlı Imparatorluğu'nda bunun
tam karşıtı olan durum gözlenmiştir. Daha
sonra bazı yenılik hareketlen için ilk adım-
lar ahlsa da yapılan yenilikler Avrupa'daki
gibiülkeninkadenni degiştirentarzdaolma-
mıştır. Bunun nedenlennden bin, o dönem-
de yaşanan siyasal ıstikrarsızlıktır.
Atatürk, Izmir'in kurtuluşundan sonra
çevresindekilere "Asd jupıhnas geretenle-
re sıra şimdi gekü" demiştır. Atatürk"ün sö-
zünü ettiği bu "ister'', onun deyişi ile "as-
ri" yani çağdaş olmaktır. Cumhuriyetin ila-
nından sonra çağdaş olma hareketi başla-
mış ve büyük bir hızla birbmnı ıztemiştir.
Cumhuriyetin ilk yıllannda ülkemizde yük-
sekögretim kunımu olarak sadece Osman-
h'dan devralınan tstanbul Darülfünunu ol-
muştur Atatürk ûnıversıtelerle ilgih calışma-
lannı ancak 1930'lardan sonra başlatabil-
miştir. Bilimin gelişmesı konusunda, yükse-
kokullan ıçine alan 2252 sayılı yasanın 31
Mayıs 1933'te kabul edilmesi önemli bir
adım olmuştur. Bu yasa gereğince eski Is-
tanbul Darülfünunu 31 Temmuz 1933'te ka-
patılarak onun yerine 1 Ağustos 1933 tan-
hinde Avıupaörneğineuygunmodembir üni-
versitenin açılması gerçekleştirilmiştir. Bu
ünıversiteyi, Türkiye'de birçok yeni okulla-
nn açılması izlemiştır.
Atatürk. tarih ve dil alanlannda geliştir-
mek ıstediklerini Türk Tarih ve Dil Kurum-
lan'm kurmak suretiyle gerçekleştinniştir.
Hukuk sisteminde ise en önemli değişiklik,
ulusalegemenlık ka\Tamınm hukukunteme-
li olarak kabul edılmiş olmasıdır. Hukuk
devrimi, bütün yenilik hareketlerimizin ko-
runması ve daha da ileriye götürülmesinde
büyük bir rol oynamaktadır.
Atatürk 1923 tanhli bir konuşmasında da
şöyle seslenmektedir: '
l
_daha endişesiz ve
korkusuzca, daha dürüst olarak vürüyece-
ğimjz yo) vardır. Büyük Türk kadınını ileri
ahlakl sosyal, ekonomik hayatta erkeğm or-
tağı.arkadası,>-ardınKasw koruyucusuyap-
mak yoludur." Bu konuşmalar başka yeni-
lik hareketlerinin ışıklanydı. Nitekim4 FJdm
1926 tarihınde yürurlüge giren kanunlaTürk
kadınlanna ilk kez yasal olarak evlenme iş-
lemıni gerçekleştirme, tek eşlı olma ve bo-
şanma gibi çağdaş haklan kazandırmışhr.
Türk kadınma eğitim ve hukuk alanında
verilen haklanndevamı, sıyasetve sosyal alan-
da da görülmektedir. Siyaset alanında ilk
yasa olarak 3 Nisan 1930 tarih ve 1580 sa-
yılı kanun; Türk kadınına ik kez belediye se-
çimlerine katılma, seçme ve seçilme hakkı-
nın tanınmasını öngörmektedir. 5 Aralık
1934'te de 22 yaşını bıtıren kadın-erkek her
Türk; milletvekili seçme hakkına, 30 yaşın-
da ise milletvekili seçilme hakkını kazandır-
maktadır. Türkiye'nin sosyal hayatına kadın.
öğretmenlik mesleği ile ilk kez topluma ka-
Olmıştır. Bugün için sosyal ve ekonomik ha-
yatın her aşamasında ve bu asamalann heî
düzeyinde kadımn görev aldığı görülmek-
tedir
Günümüzde de Türk ulusuna düsen gö-
rev, çağdaşlaşma yolunda adımlar atan Ata-
türk'ün ilke ve devrimlenni koruyarak daha
da ileri götürmektİT.
PENCERE
'Şark Hikmetleri!./
Bağdatlı Cüneyt Sana Çölü'nde gezerken koca-
man bir köpek gördü.
Vaktiyle av peşinde yelden hızlı koşan köpeğin
dişleri dökülmüş, tüyleri kırçıllaşmış, bedeni miskin-
leşmişti; eskiden bıldırcınlan sektirmeyen, tavşanla-
n yakalayan, tilkilere soluk aldırmayan av köpeği,
yerinden kımıldayamıyordu.
Bağdatlı Cüneyt, hayvana bir lokma ekmek ver-
dikten sonra dedi ki:
- Köpek!.. Yanna ikimizden hangisi çıkarbelli de-
ğil; ama, sen benden iyisin!..
Hayvan dile gelip sordu:
- Neden?..
Cüneyt:
- Görünüşte ben insan olduğum için senden iyi-
yim; ama, kaza başıma ne getirecek, ımanımın aya-
ğıkayarda tökezlersem, başıma negelecek?.. Doğ-
ru cehenneme gideceğim. Oysa sen köpek olduğun-
dan başında böyle bir tehlike ve korku yok!..
Doğu bilgesi diyor ki: ]
Köpekler cehenneme gitmezleti..
•k •
Saraydan bir görevli, Sultan'ın yanına sokulup ete-
ğini öptü:
- Padişahım, dedi, Başvezirsizedüşman!.. Ordu-
nun büyüklehne ödûnç para veriyor, 'Suttan ne za-
man ölürse borcunuzu o zaman ödersiniz' diye ko-
mutanlan kendisine bağlıyor, ölümünüze hazırianı-
yor.
Padişah küpJere bindi:
- Çağınn Başveziri!.. - '
Başvezir gelınce, Sultan:
- Bre nabekâri diye bağırdı, huzurumda bana bağ-
lı görûnürsün, ama, içinden benim için fenalık dü-
şünürsün. Sen ne biçim başvezirsin?..
Başvezir eğilip yeri öptü:
- Padişahım, dedi, sen sordun, işin aslını anlata-
yım!.. Eyadı cihanı tutan Sultanım, borca vade ola-
rak vefatınızı gösteriyorum, tüm komutanlarda bor-
cun vadesini uzatmak için her gün yatıp kalkıp 'Pa-
dişahırruz çok yaşasın, ömrü uzun olsun' diye dua
ediyohar.
•
Sarhoşun biri üç testi şarap içti, sonra mescide gi-
rip yere kapandı:
- Yarabbi, dedi, beni Cennet'ine koy!..
:
Hoca kızdı; sarhoşu yakasından tutup silkeleye-
rek bağırmaya başladı:
- Ey dinden, imandan, namazdan, niyazdan ga-
fil! Senin mescitte işin gücün ne?.. Sarhoşa duaya-
kışırmı?.. Defol!..
Sarhoş ağladı:
- Hoca Efendi, elini benden çek, bana dokunma,
kalbimı kırma!..
Hocaşaşırdı: • ^
- Sen ne demek ist'ıyorsun?..
Sarhoş:
- Cenab-ı hakkın lütfuna günahkârtardaha çok muh-
taçtıriar. Cennet'e daha çokyakışıriah.. Hem ben sen-
den birşey istemiyorum kı!.. Aradan çek;/, yeter!..
Doğu bilgesi dedi ki hiçbir hoca kul ile Tann ara-
sına girmeye yertenmesin, günahın en büyüğü Allah
adına yetki kullanmaya kalkışmaktır; susuz kimse
suda boğulanın suya kanacağını bildiği için ölürken
derin göle düşer gibi ölür.
VeezyGo'da
Bedava Bilgisayar Standart,
Yeni Fırsatlar Seçiminize Kalmış,W •! lîTlilBÜlB
z
X
İlkgünden itibaren söyledik, söylüyoruz : VeezyGo Türkiye'de İnternet'siz
ev kalmayana kadar yeni fırsatlar sunmaya, sektörde öncü olmaya devam edecek.
Sistem değişmiyor:
Vas^f İnternet Erişim Paketi + Veezy İnternet Karîı gunde ı dolara, Bilgisayaî z
Üstelik şimdi, ihtiyacınıza uygun 2 yeni fırsat var*:
Renkli Printer
ijî
İnternet """", Renkli
Eğitim Kursu - JJ
Printer
'S3'-) v
1>£3u y
Kesintisiı Erişim
Sınırsız Alışveriş
1
Bedava
Bilgisayar
* Bu fırsaüar şu anda VeezyGo abonesi olantar için de geçeriidir.
Printer*Ur stokUmmzta stnırtıdır
Vestelnet
Mu<tert İletişim Merkezi:
help@veezy.com
Her biri farklı bir ihtlyaca, en uygun koşullarla cevapveriyor, sizi gereksiz, istemediğintz bir yökün
attına sokmuyor. Türkiye'de internet Devrimi'ni başlatan ve sürdüren VeezyGo ilk üç ayda ıoo.ooo'e
yakin aboneye ulaştı. Her gün 1000 bedava bilgisayar teslim ediyor. VeezyGo'culara katılın,
üçüncü bin yılda da sizi kimse tutamasın. Detayll bilgi İçin: WWW.veezy.com