Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
Z1KASIM 1999 CUMARTESİ CUMHURİYET
17
ISIK KANSl
Abdulcanbaz'dan Topkapılı Cambaz Mehmet'e
Tuıiıan Selçuk'un çızgi romanından
uyarlanan "Abdülcanbaz" başladı.
Oyunu izlerken, Mütareke sırasında
Istanbul'dakı yozlaşmışlığa karşı mitli-
cilerin mücadelelerine doğru yolculuk
yaparken bir yeni kitap düştü aklımıza.
Geçen ay yayımlanan Seiahattin Sa-
lışık'ın "Kurtuluş Savaşının Gizli Örgü-
tü M.M. Gnıbu" adlı kitabında Istan-
bul'untüm kabadayılannı toplayıp Ana-
dolu'ya siiah, asker, insan kaçıran M.M.
(Milli Müdafaa) Grubu'nun önderi Top-
kapılı Cambaz Mehmet'in o dönem-
de neler yaptığı anlatılıyor. Bir dlay var
ki pek hoşumuza gitti, okurlarımızla
paylaşalım istedik:
"Kadıköylü Şoför Murat ve Topkapı-
lı Cambaz Mehmet, sessizce Işgal Kuv-
vetleri Komutanlığı'na doğru ilertediler.
Bu sırada içeride, General Harring-
ton, Yüzbaşı Berttte ve Pandikyan
Efendi, ertesi gün Istanbul'da 'Serse-
rilere(!) karşı girişilecek yıldınm baskın-
larını' görüşüyorlardı.
KüçükAli, sindiği köşeden, karanlık-
ta birtakım ellerin havaya kalkıp sürat-
le indiğini, ardından kopan hınltılı ses-
lerini zar zor izleyebiliyordu. Topkapılı
Cambaz Mehmet ve arkadaşı, göz açıp
kapayıncaya kadar Ingiliz nöbetçileri gık
bile diyemeden öbür dünyaya gönder-
mişlerdi. Kadıköylü Şoför Murat, Ge-
neral Harrington'un makam arabasının
direksiyonuna geçmiş, bir iki zorlama-
dan sonça çalıştırmayı başarmıştı.
'Koş Mü'
Topkapılı'nın çağnsınt duyarduymaz
Küçük Ali koştu. Şimdi General Har-
rington'un makam arabası, son sürat-
le Beyoğlu 'nun arka sokaklanna ilerliyor-
du.
On beş gün sonra Mareşal Fevzi Çak-
mak, Akşehir'deki karargâh binasında,
karşısında çakı gibi selam duran Top-
kapılı'yı gülümseyerek seyrediyor; 'Ina-
nılmaz, akıl almaz bir iş başardınız. Afe-
rin. Mustafa Kemal Paşa bu işe çok
sevinecek!' diyordu.
Ingiliz Işgal Kuvvetleri Komutanı Ge-
neraJ Hanington, otomobilinin çalınıp Bü-
yük Millet Meclisi Başkanı Mustafa Ke-
mal Paşa 'ya götürüldüğünü öğrenince
küplere binmişti. Bir hafta süreyle Istan-
bul'un altı üstüne getirildi."
Medyamız, Bitl Clinton'ın
Amerikan Bcimbank'ı
tarafından verilecek 1 milyar
dolarlık (500 trilyon lira)
kredisini yere göğe
sığdıramadı. Kimine göre,
"Ayaküstünde 500 trilyona
sahip olmuştuk", kimine
göre de "Bill bize çok
cömert davranmıştı."
Sorduk soruşturduk.
Amerikan Eximbank'ının
kredisinin perde arkası ve
anlammı şu uç noktada
özetlemek olası:
1 - Amerikan Eximbank'ı,
krediyi kimin aracıltğıyla
vereceğini kendisi belirliyor.
Örneğin, son olayda
Türkiye'den 12 özel banka
seçilmiş. Uzmanlann
ABD'nin cömertliğigöruşlerine bakılırsa bu 12
bankanın özelliği,
Amerika'nın "yeniden
yapılanma" amacına uygun,
Türkiye'deki özel sektörün
motoru haiine gelmesini
dilediği ve Amerikan finans
sektörü ile yakın ilişkiler
kuran kuruluşiar olmalan.
Böylece seçilmiş bankalann
mali piyasalarda işlem
yetenekleri güçlendirilmtş
oiuyor.
2- Amerikan Eximbank't,
krediyi kimin kullanacağına
da kendisi karar veriyor.
Örneğin, son olayda
kredinin deprem görmüş
bölgelerdeki küçük sanayi
işletmelerine dağrtılmasını
öngördü. Görüşierine
başvurduklanmız. Amerika
gibi büyük ülkelerin
gelişmekte olan ülkelerde
büyük yatınmlar yerine,
daha çok küçük
gffişimciliği teşvik etmeyi
tercih ettiğini anımsattılar.
3- Amerikan Eximbank'ı
vereceği kredileri, Amerikan
mal ve hizmeti alma
koşuluyla veriyor. Söz
gelimi, tekstil alanında iş
yapan bir küçük girişimci,
kredi ite tekstil makinesi
alacaksa, bunu Amerika'dan
getirecek. Böylelikte
Amerika, kendi iç
piyasasına 1 milyar
dolarlık müşteri, pazar
yaratmış oiuyor.
Bu durum, kendi küçük
girişimcisine kredi
açamayacak kadar zor
duruma düşürülen
Türkiye'den çok,
Amerika'nın kendi ulusal
çıkarian ile uyuşuyor.
Birkaç ay öncesini
anımsamakta yarar van
Başbakan Bütent Ecevit'in
VVashington ziyareti
sırasında, Amerikan
yönetimi tekstil kotalan
konusunda Türk ürünlerine
tüm kapılannı kapalı tutma
tavrından ödün venmemişti.
Çaöayan viyadükiin öyküsii
Dönemin Jeoloji Mühen-
disleri Odası 2. Başkanı Hik-
met Tümer, bundan 7 yıl ön-
ce, 1992'deyapılan "45. Tür-
kiye Jeoloji Kunıltayı"nda ko-
nuşuyor.
"Bolugeçişi 1990'da ihale
edilmiştir, 1994'te bitecektir.
Ben, 1997'lerde biteceği gö-
rüşünde değilim. Bolu tünel
geçişi daha yeni ihale edildi.
Araştırma, etüt safhalan, pro-
jelendirmesiy&ni oiuyor, inşa-
atında da çok az ilerlemekay-
dedildi.
Burada müteahhit firma
sözleşmeden sonra 9 kilo-
metrelik tüneli geçişle karşı-
nıza gelmiştir. Arkadaş, sen bu
9 kilometreyi nasıl seçtin?
'Ben burada baktım, ettim
şöyle birgüzergâh....' Jeolo-
jisi?.. 'Yapanz.' Peki, jeotek-
nik çalışması? 'Ben hem aça-
nm, hem yapanm. Bir an ev-
vel başlamam lazım.' Ya, olur
mu? Bir otoyolda tünelin ki-
Iometresi250 milyara maloiu-
yor. Bir viyadükün maliyeti
450 milyar, Peki o zaman bu
böyleyse, bu rakamlara gidi-
yorsa, gelin şu güzergâhı bi-
raz daha etüt edelim. Burada
bakın, tektonik var, burada
Kuzey Anadolu fayı var, bu-
rada korkunç heyelan var, bu-
rada meteorolojik veriler kö-
tü, burada sis olayı var. Geli-
niz bunlan etüt edelim. Tabii
etüt ederseniz tünel kazabi-
lir, firma tüneld ve viyadükçü.
Istiyor ki, viyadük ve tünel
yaptırayım, yapayım."
Kongrenin tutanaklanndan,
Hikmet Tümer'in haklı bir kız-
gtnlık içinde olduğu açık se-
çik anlaşılıyor:
"Jeolojimühendisleri oola-
ya yoğun birşekilde müdaha-
le etmişlerdir. O tünelin boyu
kısalmıştır, o viyadüklerin ade-
ti de azalmıştır. Bu kaynaklar
kimin kaynaklan? Jeoioji mü-
hendisliği disiplini bunu sağ-
lıyorsa neden yararlanmıyor-
sunuz? Neden otoyollann tek-
nik şartnamelehnde jeoloji
mühendislerinin etütlerini, gö-
rüşlehni, raporlannı dikkate
almıyorsunuz? Raporlarhası-
raltı ediliyor. Bir de fırça yiyor-
sunuz bunlan söylediğiniz için.
Biz mühendisler olarak, biz
bu ülkenin insanlan olarak,
bu ülkede sorumluluk taşıyan
insanlar olarak, 'Sen nasıl is-
tersen kafana göre öyle bir
otoyol yap' diyebilir miyiz?
Peki, buncabirikimimizi, bun-
ca meslek onurumuzu orta-
ya koyamayacak mıyız? Biz
bu ülkenin insanlarıyız, bu
mesleğin adamlanyız. Üniver-
sitelerde, ülkemizde çalıştı-
ğımız kuruluşlarda bu bilgi-
lerie donandık. Bunlan da
kullanamayacaksanız bu pro-
jelerde, o zaman başka işler
yapalım."
Jeoloji Mühendisi Hikmet
Tümer boşuna yakınmamtş-
tı. Ama yıllar sonra tümüyîe
haklı çıkan sözlerini, ne dö-
nemin Cumhurbaşkanı Tur-
gut Özal'a ne de Başbakan
Süleyman Demirel'e dinle-
tebilmişti. Koalisyon ortağı
olan sivil toplumcu "aslan
sosyal demokratlar" da ku-
laklarının üstüne yatmışlardı.
Düzce depremi ile biriikte
ülkemizin medar-ı iftiharlan-
nın, sağdan sola bir çok si-
yasetçinin "a;7e fotoğrafla-
n"nın vazgeçilmez unsuria-
nnın gerçekleştirdiği viyadük-
ler çatır çatır çatladı. Kabak
da yine halkın başına patladı.
ISSIZ ODA YAZILARI
VEDAT OZDEMtROGLU
Güç ve Tapıcıları!
Clinton'ı pek sevdik!
Yakışıklı, genç ve sempatik
olduğu için mi?
Hayır. Çirkin, yaşlı ve antipa-
tik olsa da Clinton'ı çok seve-
cektik.
Çünkü o, dünyanın efendisi.
' Biz de efendisine âşık tüm ezik-
ler gibi onu hayranlıkla izledik.
"Tekgüç" olan ABD'nin ete ke-
miğe bürünmüş sembolü ola-
rak çıktı karşımızaClinton. Bü-
tün ideolojısini ABD patentli Ye-
ni Dünya Düzeni'ne göre belir-
leyen "küreselleşme tutkunla-
n" liderierini alkışlayıp manşe-
te taşıdılar.
Clinton'ın da, onlann birço-
ğu gibi "eski solcu" olması il-
ginç bir rastlantı. Bu eski sol-
culara, "kısa dönem solculuk-
lannı" yaptığı zamanlarda "Siz
iteride ABD Başkanı 'na övgüler
düzeceksiniz" deseydiniz, ne
emperyalizmle işbirtikçiğiniz ka-
lırdı, ne satılmışlığınız!
Şimdiyse, onlar için "halkı
düşünmek" dinozorluk, ABD'nin
tutkunu olmak ise "milenyum
çağına uymak")
Merak ediyorum, bu fikir de-
ğiştirenler, dönenler ve bu du-
rumlanyla övünenler, kendi ken-
dilerine kaldıklarında düşün-
mezler mi, nasıl bir ideolojiyi
alkışladıklannı? Dünya denge-
lerini "silah dengesi" ve "az-
man şirketleraracılığıyla sömü-
rü" üzerine kuran; silah sattığı
ülke ve etnik gruplar savaştığı
zaman, yeni çıkariariçin bu kez
"banş" havarisi kesilen; dün-
yadaki yoksul çoğûnluğun da-
ha da yoksullaşmasını öngö-
ren kapitalizmin başbayiliğini
üstlenen ABD'ye böylesine kö-
rü körüne bağlılık niyedir?
Niyedir, çünkü bunlar güce ta-
pariar!
Çünkü bugünün dünyasın-
da güç ve paranın simgesi ABD,
ABD'nin simgesi de Clinton'dur.
Clinton gerçekten de sempa-
tik. Ama ABD'nin post-modem
kuklalan için Reagan ve Bush
da mübarek isimlerdi, şimdi
Clinton da öyle. Clinton'dan
sonra kim gelirse gelsin, ona da
aynı hayranlığı duyacaklardır.
Sırf ABD yörüngesinden hiç
çıkmadığı için en sevdikteri ye*
rel lider de Turgut Özal degit
mi? Bu "güçya/a/ca/«5'"bilinçal-
tındayoksulluktan çokyoksul-
lardan nefreti barındınyor.
Bu anlayış için, yıllardır ilaç ve
gıda ambargosu yüzünden kı-
nlan Iraklı sivıl halk, vasıfsız ve
kayda değer olmayan bir krtle-
dir. Üçüncü dünyanın halklan,
çağı yakalayamamış talihsiz-
lerdir. Irak deyince akıllanna sa-
dece Saddam Hüseyin gelir,
halk değil. ABD'de de bile, Irak
politikasını yürekten eleştiren
muhalifterolduğunu unutup, bir
üst düzey Amerikalı poiitikacı gi-
bi bakarlar bütün coğrafyalara.
Küreselleşme dedikleri, kapi-
talist sömürü ağıdır. Oysa ger-
çek anlamda küreselleşme,
Marks'ın öngördüğü sınıfsız ve
sınırsız dünya devletidir. Bun-
dan daha evrensel, daha glo-
bal bir anlayış olabilir mi? Bü-
tün bunları biîirler, çünkü dön-
meden önce, "daha öncekiha-
yatlannda" solcu olarak yaşa-
mışlardır. Fakat ruhlarındaki
yükselen güce tapma güdüsü,
bugün onlann ABD tutkunu ya-
pıvremiştir.
Manşet attılar Clinton için:
TÜRK GİBİ!
Bu, aşağılık kompleksi değil
de nedir?
Bari gereklı temaslan yapın
da, Clinton başkanlık görevi bi-
tince gelip Türkiye'yi yönetsin.
Bilal Kilitton adıyla!
ABD Başkanı'nın "Türk gi-
bi", Türk medyasının ise "Ame-
rikalı gibi" değil, tüm dünya in-
sanlannın "insan gibi" yaşadı-
ğı zamanlara özlemimiz asal
tükenmeyecek.
Sonliste
David Copperfield, bu
hafta Türkiye'ye geliyor. (Ta-
bii, tüm ülkenin gözlerini
bağlayan Bill Clinton, ger-
çekten David Copperfield
çıkmaz ise!)
Sizden gelen mektup ve
fakslaria, Copperfield'in ül-
kemizde yok etmesini iste-
diğiniz liste son halini aldı.
(Parantez içindeki rakam-
!ar, isimlerin geçen haftaki
yerlerini gösteriyor. Tire
işareti listeye yeni girenler
için!)
1-FadılAkgündüz(9)
2-TansuÇillef(1)
3- Devtet BahçeH (2)
4- Mesut Yılmaz (3)
5- Mehmet Ağar (5)
6- Osman Ourmuş (8)
7- S. Demirel (Kuşkusuz
Sevda Demirel-7)
8- Recai Kutan (6)
9- Bülent Ecevit
10-AdnanHoca(11)
11-OralÇelik(13)
12- Kenan Erçetingöz
(12)
13-RehaMuhtar(-)
Yeni Kitaplar
• Oh Bebek - Soner Günday (Leman Yayınlan).
• Yusuf un Dostları - Can Barslan (Parantez Yayınları).
• Zaman Aynası - Aslan Özdemir (Leman Yayınlan).
• Yankı Vadisi - Metin Üstündağ (Parantez Yayınları).
• Önce Çocuklar ve Kadınlar - Sunay Akın (Çınar Yayınlan).
KtM KİME DUM DUMA BEHÎÇAK behicak(a turk.net
• •-..•• - . n
ÇİZGİLİK KÂMİL MASARACI
HARBİ SEMİH POROY
MIRMIRLAR VĞVR DLRAK
TARtHTE BUGÜN MVMTAZARIKAN 20 Kasun
SERUV£NC/ YAZAR..
İOKASM İ916 İM, ÜNLÛ YH2AK JACK LONDON,
FA21A UYKU İLAC1AIABSUC rNTİHAZ ETTİ. UENUZ
4O WÇINDAY0f. COCJJKLUĞU V£'LK GENÇdk
flLLARI S£F*l£T /Ç/A/D£ 6EÇMIŞTİ. O SlRA-
LAR, 8İK LOİİMA YİYEC£K İÇlN EN 4ĞIR lÇL£ef
YAPUtŞ,£ÜfiEMLİ YHŞAM KAI^&KSt V£BMİÇTİR-
IŞÇJUKûENİZC
SEHİ GE2SİNLIK BuNlARMU Si'gJ&IÇ/O'K
YALNI2CA.ANCAK, YAZMAVA BAŞLADlKTTVJ
Bİ&CAÇ. ni SONGA, EM ÇJOK PARA KAZANAN
YAZAKLAROAN BlRI OtMUÇniÖYKÛLERJNİN
YANlStM BOMANLA/Z DA yA2Mt$ OLAN JACK.
LONOON, 'MABTTN ED£N'/U>U ROMAM/NPA
KENd YAŞAM1NI ANUtTMfŞTt. İLSİNÇTİR, RO-
MANtN SA$ KİÇİSİ DE İHTİHAB. EDlYDfZDU /.
GÖRÜŞ
Dr. EMÎN GÜRSES
ABD'nin Dış Polıtikası
ve AGİT Zirvesi
Aralık 1989'da Berlin Basın Kulübü'nde yaptı-
ğı konuşmada zamanın ABD Dışişleri Bakanı Ja-
mes Baker, "NATO gibi yapılanmalar korunur-
ken, yeni dönemde Avrupa ve Atlantik bölgesini
biheştirmek için Avrupa Güvenlik ve Işbiriiği Kon-
feransı (AGİK. Yeni adıyla AGİT-Avrupa Güven-
lik ve işbirliği Teşkilatı) gibi çerçeveler oluşturul-
malıdır" diyordu.
Bir çalışma süreci sonunda 1975 yılında 35 ül-
kenin katılımıyla Helsinki'de kurumlaşan AGİT, At-
lantik'ten Urallar'a kadar uzanan coğrafi alanda
genel olarak anlaşmazlıklann çatışmaya dönüş-
meden çözülebilmesi, katıhmcı ülkeler arasında
işbirliğinin sürdürülmesi, bu bölgede sivil, siya-
sal, ekonomik, sosyal, kültürel ve diğer hakların
geliştirilmesi için oluşturulmuştur. Zamanın ABD
Başkanı Bush, Mayıs 1-989'da "ABD bir Avrupa
gücüdür ve Avrupa gücü olmaya devam ede-
cektir" diyordu. VVashington, AGlT'in bölgesel
bir tartışma forumu olarak görev üstlenmesinden
memnundur. AGİT, VVashington'un kendi çıkar-
ian için çok önem verdiği yeni Avrupa coğrafya-
sının güvenliğine toplantılar, girişimler aracılığıy-
la katkı sağlamakta, NATO'nun ve BM'nin (Bir-
leşmiş Mılletler) üzerindeki yükün paylaşılması-
na yardımcı olmaktadır.
AGİT, özellikle Sovyetler Birliği'nin dağılma-
sından sonra bu coğrafyada ortaya çıkan etnik
anlaşmazlıklann çözümünde aracılık rolü üstlen-
miştir. Karabağ, Güney Osetya, Abhazya gibi
bölgesel soruniarda aracılık yapmaya çalışan
AGİT, Moskova ile Çeçen yönetimi arasında da
arabuluculuk rolü üstlenmiştir. Balkanlar'daki so-
runların bir çözüm sürecine girmesinden sonra
Kuzey Kafkasya'da Çeçen sorununa bir çözüm
yolu aramaya başlamıştır. Moskova AGlT'in gi-
rişimlenne kuşkuyla yaklaşmış, Ekim 1994'te Rus
görüşmeciler Batılı bazı ülkelerin AGİT'İ anlaşmaz-
lıkları çözmek için değil, jeopolitik planlarını giz-
lemek için kullandığını ileri sürmüştür.
VVashington ve müttefikleri, serbest pazar eko-
nomisine geçen eski sosyalist ülketerde istikrar-
lı bir pazar yaratmak için AGİT gibi kurumlardan
yararlanmaktadırlar. Yaptırım gücü olmayan
AGlT'in en önemli gücü sivil toplum kuruluşla-
rıyla olan yakın bağlarıdır. İnsan haklan gibi kim-
senin karşı gelemeyeceği konulardayoğunlaşan
bu kuruluşiar, oluşturduklan kamuoyu aracılığıy-
la utusal ve uluslararası düzeyde bir baskı gru-
bu gibi çalışmaktadırlar. Fakat genelde etnik,
dinsel, küttürel gibi hakların gözetilmesine önem
veren bu kurumlar, kendilerine verilen görevleri
gereği ekonomik hakların ihlali ile pek ilgilenme-
mektedirler. Çünkü bu durumda uluslararası sis-
temdeki adaletsizlikler ve birçok insan haklan
ihlalinin bu adaletsizliklerin bir sonucu olduğu
gündeme gelecektir.
AGlT'in Istanbul zirvesi en fazla VVashington'un
ve Ankara'nın bölgesel hesaplanna hizmet etmiş-
tir. Cumhurbaşkanı Demirel'in, ABD Başkanı
Clinton'ın zirve öncesi ziyaretinde "Türk-Ame-
rikan stratejik ortaklığı bu ziyaretle önemli bir iv-
me kazanmıştır" şeklindeki açıklaması, sürege-
len işbirliğinin meyvelerinin toplanma dönemıne
girildiğini göstermektedir. Daha önceki yazılan-
mızda "Ortadoğu ve Balkanlar'dan sonra sıra
Kafkasya ve Hazar havzasına gelecektir" demiş-
tik. Başkanlık, Dışişleri Bakanlığı, Pentagon ve
Kongre arasındaki uzlaşmayla şekillenen ABD
dış politikasında, Savunma Bakanlığı Penta-
gon'un dış politikadakı ağırlığı yadsınamaz. Pen-
tagon'un boru hattı konusundaki tavrı, uluslara-
rası petrol tekellerinin hesaplarına tam olarak uy-
masa da onlarla bir orta yol bulunmuştur. Artık
bu bölgede de düzenlemeler başlamıştır.
Kuzey Kafkasya'da hazırlanan tuzağı görmez-
likten gelerek ve bu tuzaktan medet umarak Çe-
çen sorununa köklü bir çözüm bulabileceği he-
sapları yapan Moskova'nın panik havasından
kurtularak bölgesel işbirliği yolunu seçmesi ken-
di yararına olacaktır. Ankara ise Kafkasya ve Ha-
zar havzasındaki düzenlemelerde VVashington
ile açık bir ittifaka girmiştir. Bu ittifakın bilinme-
yen bölgesel boyutlan sonradan ortaya çıkacak-
tır. Bu arada Ankara, Batı başkentlerındeki bazı
strateji çevrelerinin Moskova'yı Kafkasya ve Ha-
zar havzasından tamamıyla dışlamayı amaçlayan
hesaplarının içerisinde bulunmak gibi bir yanıl-
gıya düşmemelidir.
BULMACA SEDAT YAŞAYAH
1 2SOLDAN SAĞA:
1/ Namlusu eğ-
meçlı, ikı yanı
dakesici.birtür
uzun savaş bıça-
ğı. II Akdenız 3
çevresınde yetı-
şen, mavimsı çi-
çekli bir ağaç- 5
çık... Manavgat
ılçesı vakmlann-
daüniüarkeolo-
jikvetunstıkyö-
re. 3/ Taş ya da
tugladan yapıl-
mış olan... Me-
tin Eloğlu'nun bir şıır
kıtabı.4/"—Gündüz":
Yazanmız... Boyutlar. 5/
Meyve şeken. 6/ Uzak-
laşmak. ara açılmak...
Çıplak vücut resmi. II 4 j
"Geçme namert köprü- r
sünden — aparsın su se-
ni" (Dıyarbakırlı Sait 6 I
Paşa)... İki tarla arasın-
daki sınır... Işaret. 8/ Ku- 3 |
zey Amerika ve Sibır- _
ya'da yaşayan rengeyi- I
ği. 9/ Yünlü bir kumas cinsi... "Nacı": Ressamımiz.
YUKARIDAN AŞAG1YA:
1/ lstanbul'un Anadolu yakasinda bir yerleşme. 2/ Halk
edebıyatında uyağa verilen ad... Yapraklan salata gibi ye-
nen kokulu bir bitki. 3/ Sığla yağı da denilen ve günlük
ağacından elde edılen balsam... Yemek. 4/ Gelecek... Be-
lirtı. 5/ Yumurta ve irmıkle yapılan bir tatlı. 6/ Bir spor
takımının gözde oyuncusu... Ovada ya dadere kıyısmda
çalı ve diken topluluğu... Berilyum elementinin simge-
si. II Fıdan... Yalnız iki geniş yüzü testereyle düzeltilmış
tahta. 8/ Müzikte yanlış çalma ya da söyleme.9/ "— de-
lik cepken delik / Yen delık kaftan delik/ Don delik min-
tandelık/ Kevgır mısin be kardeşjık" (Orhan Velı)... Şa-
kaklardan sarkan saç lülesi.