18 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
19 KASIM 1999 CUMA • • • • CUMHURİYET SAYFA HABERLERIN DEVAMI 19 GUNCELcÜNEYT ARC4YÜREK I Baştarafı 1. Sayfada Din turizmi peşinde koşan Türk girişimciler, Ame- rka'dan Kudüs'e gidecek bır milyon Amerikalıyı Meryem Ana ziyaretıne çevirmeyi acaba düşündü mü? Rakamdan haberieri var mı, o bile kuşkulu. Clınton'ın öne sürdüğü görüşten turizm şirket- lerimizin ne ölçüde yararlandığını aralık ayı sonla- nnda ülkemize gelen Amerikalı sayısından öğrene- ceğiz. Clinton'ın her hareketinin daha önceden prog- ramlandığını, hazırlandığını öne sürenlere rastlanı- yor. Kuşku yok; ABD Başkanı'nın yaşamı elbet kişi- sel özgüriükler yumağı değil. Hersözünden, her hareketinden anlam çıkanlan bir liderin çok dikkatli, hesaplı olması gerekiyor. Kimi konularda atacağı her adımı önceden sap- tıyorolabilir. Bu gerçek, Efes ziyaretinde Clinton'ın bir başka sözüne önemli ölçüde değer kazandınyor. Efes'i "harika" diye niteleyen Başkan Clinton, bir milyon Amerikalı turistin Türkiye'ye de gelmesini sağlamak için dönüşünde "bir şey yapılabileceği- ni" söylüyor. Amerikan başkanlannın her sözü, her hareketi önceden saptanıyorsa; Clinton, Türkiye'ye Ame- rikalı turist akışını sağlamayı kafasına koydu, bel- ki de planladı demektir. Birbirlerine "arkadaşım" diye hitap edecek ka- dar yakınlaştıklarına göre: Cumhurbaşkanımız, önümüzdeki günlerde "Bill"e bir mektup yazarak "turist vaadini" anımsatır mı dersiniz? Tabii, iç sorunlardan, örneğın bir kez daha Çan- kaya'ya seçilme tartışmalarından başını kaldırabi- lirse.. Cumhurbaşkanımız, yazar! Clinton'ın deprem bölgesinde 7 aylık Erkan'ı kucaklamasını bite yadırgadık. Bu hareketin "ön- ceden planlandığı" yazılıp söyleniyor. Oysa, canlı yayını izleyenler Clinton'ın halk ara- sında sağa sola bakıp el sıkarken, gerilerden bir sesin Türkçe "Çocuğu kucağına verin" diye ses- lendiğine tanık oldu. Bu istek; bize renkli, çarpıcı bir sahne resmet- meyi amaçlayan bir meslektaşın sesi gibi geldi. Fark nerede? Ama bu sahne, ister mizansen olsun, ister içten; Amerika, hatta Avrupa TVIerinde gösterildi ve depreme ınsancıl yaklaşımın simgesi olarak bel- leklere yerleştı. Propaganda sanatından yararlanmayı ne zaman öğreneceğiz? Şu günlerde halkın, özellikle deprem bölgesin- deki insanların Clinton'a sergilediği içten sevgi gösterileri gündemin önemli bir maddesi olmaya aday. Gösterinin toplumayansımasından sonra, "Clin- ton 'ı neden sevdik" sorusuna yanıt aranmaya baş- landı. Psikolog Altanur Özalp'e göre, Clinton "Büyük küçükdemedi, kirli, pis, kötü kıyafetli, ıslakdeme- di, depremzedeye yakınlık gösterdi. Yerine göre insanlanmızla öpüştü. Bu tavırlannda bir sahtelik yoktu" diyor. Ya "bizimkiler"'? Cumhurbaşkanı Demirel'in ve- ya Başbakan Ecevitlin depremzede 7 aylık bir Ç_QT , cuğu kucakladığına ya da kımileriyle öpüştüğüne, bir çadırda oturup çaylannı içtiğine tanık oldunuz mu? "Bizimkiler"\n Amerikalı devlet adamından al- ması gereken dersler var. Sadece üzgün olmayı söylemek insanlan doyurmuyor. 7 aylık Erkan Işık, bumunu yakaladığı sırada Clinton'a çevresinden dikkat uyanlan geldi. "O bir bebek" dedi ve uyannın daha öteye gitmesini en- gelledi. Bizde korumalar devlet adamının yanına sokul- maya izin vermezler. "BizJmki" çocuğu kucaklama- ya kalksa uyanyı acaba Clinton gibi karşılamaya çahşır mı? Hayır! Üstelik Clinton dünyanın en iyi korunan adamı. Efendim; Clinton'ın hareketleri "taktik icabı" imiş ve "danışmanlan öğütlüyormuş". Yani? Yalancı devinimler. Boşverelim bu masal- ları, gerçeğe bakalım: Halkımız, sahte devinimlere de hasret! Amerikan Tezgâhı' • Baştarafı Arka Sayfada aynı yanlışa düşüyoriar. Türkiye için bu yanlış, Avrasya Türklüğünün özgürlüğünü ve bağımsızlığını, birilerinin taşeronu olarak sağlamaya kalkışmak; yani önce, Ingiltere'ye, sonra Nazi Almanyası'na, şimdi de Amerika'ya 'sığınarak'! Bu 'yanlış' Avrasya Türklerini Rusların kontrolünden, yabancı emperyalist başka bir ülkenin kontrolüne devrettiği için, bir kere amacı gerçekleştirmiyor, ayrıca Türkiye'nin bölgedeki bütün dengelerini bozuyor. Oysa çözüm, Mustafa Kemal Paşa ve Vladimir llyiç döneminde bulunmuş, elbiıiiğiyle bir güzel uygulanmış, sonuç alınmıştır: Avrasya, Avrasyalılanndır; Türk, Rus, Tatar, Gürcü, Ermeni, Azeri, Türkmen, Kazak vb. 'kanıp düşmanın iğvasına' birbirleriyle uğraşmayı bırakmalı, bölgenin zenginliklerini ona buna yedirecek yerde, aralannda ortaklaşa paylaşmalıdır. 'Rusyasız' elbette 'olmaz', ama... aması var! Acaba Rusya'da Türk/Rus işadamlanyla görüşürken, Ecevit'in şu söyledikleri, bu tarttşılmaz gerçeğin Türk tarafınca 'nihayet' anlaşılabildiğine mi işaret ediyor? "... dünya bir 'Avrasyalılaşma sürecine' girmiştir, bu sürecin iki anahtan vardır; bunlardan birisi Türkiye'nin ötekisi Rusya'nın cebindedir, Avrasyalılaşma, engellenemeyecek bir süreç; dünyadaki gelişmelere, ekonominin globalleşmesine çok önemli katkılarda bulunabilecek bir süreç ve bu süreç tabii Avrupa Biıiiği dışında özellikle önemli gelişmelere yol açabilir..." "... Avrupa Biıiiği bize kapılarını kapattıkça bir gerçeğin daha bilincine vardık; dünya Batı Avrupa'dan, hatta Avrupa, Batı Avrupa'dan ibaret değildir; onun ötesinde çok büyük dünyalar vardır ve biz şimdi Türkiye olarak o dünyalara açılma cevechn hnkın! Oral Çelik gözaionda M ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Gazeteci Abdi tpekçi cinayetiyle ilgili davada'delil yetersizliğinden beraat eden ve hakkındaki bu karar Yargıtay tarafından da onanan ülkücü katliam sanığı Oral Çelik. askeri hastaneden aldığı "çürük" raporunun sahte olduğuna dair yapılan ihbar üzenne gözaltma alındı. Milli Savunma Bakanltğı, Çelik'le ilgili Ankara Emniyet Müdürlüğü'ne bir talimat yazısı göndererek Çelik'in raporunun sahte olduğuna dair ihbann geldiği ve Çelik'in yakalanıp înzibat Komutanhğı'na teslim edilmesinin sağlanması istendi. Ankara Emniyet Müdürlügü talimat üzerine asayiş şube ekipleri, Çelik'i Oran Şehri'nde bulunan Kelebek Gazinosu'nda gözaltına aldı. Kendinizi ödullendirin... Bu kez Dünya Gençlik Merkezi'ne kendiniz için bir şeyler bakmaya gelin, Burada neşenize neşe katacak, genç kızhğın keyfini yaşatacak b/n/erce seçenek var. sürecine girdik..." (Cumhuriyet, 5 Kasım 1999) Acaba dedim, çünkü bu sözlerden pekâlâ, Avrasya'nın ABD tarafından, Avrupa Birliği'ne ve Dogu Kaplanlan'na karşı örgütlenmesine; ortaklaşa bir Türk/Rus katkısı anlamı da çıkarılabilir; oysa Azerbaycan ziyaretinde Demirel, açık açık 'Rusya'sız olmaz' demişti, bunu Avrasya'da 'Amerikan taşeronluğu' olarak değil; Avrasya'nın siyasal ve ekonomik düzeyde, bağımsızlaşması süreci olarak anlamak lâzım; 920'li yıllar boyunca, hatta 30'lu yıllann yansına kadar, iki ülkenin birlikte yaşamış olduğu buydu. k * • * DUNYA GENCLIK MERKEZI NİSANTAJI • AKMIRKI* • CARRfFOUR • CAPITOt. • CAROUSEl • GAUERIA • ANTALYA 2000 • MİGROS BEYUKOÜZÜ • MİGROS ANKARA • ZAFER PIAZA BURSA G U N D E M MUSTAFA BALBAY • Baştarafı 1. Sayfada adamlannın, bunlann yaşama geçirilmesini sağla- ma görevi de siyasetçilerindir. Tartışmalar güzel, ancakzemini sağlam değil. Bi- lim adamlanyla medyanın buluşması sağlıklı bir ze- minde gerçekleşmedi. Her medya kuruluşu kendi- sine özel bilim adamı seçti, sürekli onun görüşünü öne çıkanr oldu. Ardından da yanş: - Kimin bilim adamı daha çarpıcı şeyler söylüyor? - Kimin bilim adamının dediği oluyor? Düzce depremi de bunun için bir denek taşı oldu. Herkes, 17 Ağustos depreminden sonra söylenen- lerle Düzce depremini karşılaştırmaya başladı. Da- ha önce depremin o yönde olacağını söyleyen ya- yın organlan sevinç naralan attı: - Bakın, bizim bilim adamımmn dediği oldu! Bun- dan sonra nerede deprem olacak? Yanıtı bizde, sa- kın aynlmayın! Ne yazık ki bilim adamlanmız da bu kapışmaya aiet oldular. Sağlıksız zeminin öteki halkasını da kurumlar ara- sı rekabet oluşturuyor. Burada da ciddi çatlaklartn olduğu zamanla görülüyor. Türkiye Petrolleri Ano- nim Ortaklığı (TPAO) araştırma yaptırmış, KandH- li'nin haberi yok. Maden Tetkik Arama Enstitüsü (M- TA) rapor hazırlamış, muhataplan okumamış. Bun- lar ortaya çıkınca görüldü ki veriler çelişiyor. Bu kez verilerden veri beğenmeye başladık: - Evet, işte bizim dediğimiz gibi. fay hattı tek! ! - Hayır, ben bu haritaya güvenmiyorum, burada üç fay hattı var. ; - Yok yok, fay hattı önemli değil, asıl olan geçtiği yer. Bakın bizim dediğimiz yerden geçiyor! 'Sis'mologlanmız, neofizikçilerimiz, affedersinJz jeofizikçilerimiz bilimsel tartışmalan baloya çevirdi- ler: \ "Fayını kap gel!" '. Son gidişimde gördüm ki bu curcunadan en çdk etkilenen de Istanbullular olmuş. Fayrttırmışlar . Bu akşam bütün faylannı saydım Istanbul'un, ka- ya aradım temellerdeki çüruk ızlerinde! Fay-ton kararnamesi Bilim dünyasındaki temelleri doğru, zemini yanlış bu tartışmalara, bir yanlış bakış da hükümetten gef- di. Bakanlar Kurulu'ndan neredeyse, depremle ilgi- li bilimsel açıklamalar yapılmasının yasaklanması karan çıkacak. Hükümette bu yönde eğilimi olanlann sayısı da az değil. Hükümetin, demeç yasağı koymak yerine te- mellere inmesı gerekiyor. Dikkatimizi çeken birkaç noktanın altını çizelim: • - Üniversitelerin sayısını arttırmakla, bilim de aö- mış olmuyor. - Bilimsel kuruluşlan salt kendi kabuğu içinde bt- rakmamak, birbirleriyle diyaloglannın olmasını sağ- lamak gerekiyor. - Bilimsel çalışmayı yapıp üniversite ya da kurum kütüphanesine koymak, yemek yapıp dolapta sak- lamaya benziyor. Bu çalışmalan yaşamla buluştur- mak gerekiyor. Ancak hükümetin öne aldığı çözüm, demeçlerin yasaklanıp halkın tedirgin edilmemesi yönünde. .0 zaman Bakanlar Kurulu'na önerelim, şöyle bir ka- ramame çıkarsın: 1 - Fay hatlannın kınlması yasaklanmıştır. 2- Uzunluğu 50 kilometreyi geçen fay hatlan lo- saltılacaktır. ; 3- Yeni fay hatb izni verHmeyecektir A 4- Kent merkezlerinden geçen fay hatlannm 30 Kasım'a dek bölgeyi terk etmesi istenecektir. 5- Terk etmeyen fay hatlanna Terörie Mücadele Yasası'nın ilgili hükümleri uygulanacaktır. 6- Fay hatlannın yer değiştirmesini üstlenecek müteahhitler hükümetçe belirlenecektir. Birmüteah- hite üçten fazla hat verilmeyecektir. 7- Bilim adamlannın bulduğu fay hatlan Bakanlar Kurulu'nca onaytanacaktır. Fay hatlannın yüzde 55V ni belirieme yetkisi hükümete verilmiştir. 8- Fay ihraç etmek isteyenler ağıriık birimi olarak "ton" kullanacak ve bu birime "fay-ton" adı verilecektiri Özden'den DGM'ye riyaret H ANKARA (AA) - Eski Anayasa Mahkemesi Başkanî, Atatürkçü Düşûnce Deraeği (ADD) Genel Başkanı I Yekta Güngör Özden dün Ankara DGM'ye ziyarette 1 bulundu. Başasavcısı Cevdet Volkan ve Savcı Hamza Keleş'le bir süre görüşen Özden DGM çıkışında gazetecilerin sorulan üzerine, arkadaşlanna ziyarette bulunduğünu söyledi. Gazetemiz yazan Prof. Dr. Ahmet Taner Kışlalı suikastı ile ilgili soruşturmayı yûrûten Keleş'e ifade verip vermediğinin sorulması üzerine Özden, ifade vermediğini, ancak ileride ıfadesine başvuralacağını kaydetti. Koç Üniversitesi • Istanbul Haber Senisi - Gecici olarak 1993 yılından bu yana Istinye kampusunda egirim veren Koç Üniversitesi'nin Rumelifeneri'ndeki yeni kampusu, " Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel'in katılacağı bir ' törenle yann açılacak. Törene, bakanlar, milletvekilleri', Istanbul Valisi Erol Çakır, bilim adamlan, işadamlan ve öğrenciler katılacak. DCeyif arkadaşı...En güzel günlerinizde, en özel anılannızda hep sizinle yan yana olacak eşsiz bir dosttur o.. Alfemo! Yemek ve yatak odasında eşsiz kombinasyonlar dünyası, çünkü, modiil modül... Renk ve model zenginliğiyle yaşamaktan zevk alacağınız bir mekanın garantisini veriyor Her Alfemo gibi o da benzersiz ve ileri teknoloji ürünü. Kaplama malzemesi olarak kullanılan Durolin, tam bir çevre dostu! Üstelik, leke tutmuyor, 70 °C derece ısıya ve darbelere dayanıklı! 30 Kasım'99 tarihine kadar Alfemoya gelln, çok uygun ödeme seçenekleriyle siz de yaşam kalitenizi yükseltin! A L F E M O onTurüoyu Alfemo'da iaUtcaijma başka feyler de rar. Satış sonrası kalıtelı servıs hamelı ytdek parça garanüsı ve ucretsig montaı avantajı Alfemoya guvenmekte kMısınal
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle