Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
26OCAK1999SALI CUMHURİYET SAYFA
Bakû'yü süsleyentiyatro,opera. kütüphane, konser satonu gfbi yapılann cephelerinde
de Azerbarv can kültür ve bilim dünyasının iinlü imzalanna ait he\ keller, bir mimariık
ve sanat gösterisi yaraöyorlar.
"Azerbaycan ın Gözbebeği"
'Şehir
Duması'nda'
dayanışma
protokolü...
DUZYÂZI
ORHAN BİRGlT
Boğazlann tankertere karşı korumması toplanü Bakû'nün tarihi "Şehir Duması" binasında yapıldı.
akû'deki ikinci günümüz,
MimarlarOdası'yla
Azerbaycan Mimarlar
tttıfakı'nm "kültürel
dayanışmaya" dönük görüşmelerine ve
lstanbul ile Çanakkale Boğazlannın
"ortak miras"olarak petrol yolu
olmaması yönündeki işbirliği sürecine
ait protokol imza törenine aynldı.
Toplantılar ve tören için aynlan salon,
tarihi "Şetair Duması"bınasının en
görkemlı salonlanndan biri. 19. yüzyıl
sonlannda Bakû'yü süslemeye
başlayan ve çoğunlukla Avrupalı
mimarlarca yapılan gösterişli kamu
yapılanndan olan taş binanın
"tstiklalliyer(Bağımsızlık) adlı ana
caddeye bakan köşesinde Maksim
Gorki'nin de resimli bir plaketi var.
'Gofk-i'nin bir süre bu binada kaldığını -
simgeleyen bu plaketin diğer tarihsel
kişilikler içın de düzenlenmiş çok
sayıda benzeri de Bakû'deki farklı
yapılann cephelerini süslüyor. Böylece
kenti gezerken, sadece mimarhk
tarihini değil, bir anlamda kültür, sanat
ve hatta politika tarihini de izlemiş
oluyorsunuz. Çünkü aynı plaketler
arasmda kimi ünlü siyasetçilere ait
olanlar da var ve cephelerinde yer alan
binalardakı "anılan", o binalann
mimarhk mırası olmalannın ötesinde
"kent ve siyaset tarihi'"açısından da
konınması gereken değerler olduğunu
belgeliyor. Nıtekim, her plaketin
üzerinde de ilgili sanatçı ya da
poHtikacuun kısa yaşamöyküsü yer
alarak. binanın fiziksel tarihine sosyal
ve siyasal tarihin bir kesiti olarak
eklenmiş oluyor...
Dayanışma toplantısının yapıldığı Şehir
Duması binası. tarihi kent merkezini
oluşturan tçerişehir'i çevreleyen sur
duvarlannın hemen dışında 1900-1904
yıllan arasında ınşa edilmiş. Resmi adı
"Bakû Şehri İcra Hâkimiyetinin
BinasTolarak geçiyor. Bizdeki belediye
anlamına gelen bu kuruluşun imar,
planlama v e yeni projelerle ilgili
sorumluluğunu ise "Başmimar"
üstleniyor...
Tarihsel konuşmalar
Bakû Başmiman İlbay Enveroğlu ve üst
düzey yardımcılaruun da hazıı
bulunduklan dayanışma görüşmeleri
toplantısmda. Azerbaycan Mimarlar
Ittifakı Başkanı İlham Aliyev açılış
konuşmasına şöyle başladı: "Bu
toplanü, bizini için yıllann özkmiydi ve
tarihe geçiyor. Çünkü Boğaziçi
tehükedeolmasabOe Türkiyeve
Azerbaycan mimarlannın
medeniyetkri ortakbr ve duygulan da
ortakör. Şimdi tstanbul ve Çanakkale
Boğazlan Bakû petrolünün
taşınmasından ötürü tehlikedeyse, bunu
ortadan kaldırma dileğimiz de elbette ki
ortakür.J' Böylesı ıçten bir söylemin
ardından sırayla söz alan Türkiye ve
Azerbaycan tarafı temsilcileri de iki
ülke halklan ve mimarlan arasında,
yine iki ülkenin kültür ve insanlık
değerlerini ortaklaşa koruma ve
yaşatma amaçlı bir işbirlığinin önemine
değindiler. Toplantının öğleden önceki
bölümüne katılan Azerbaycan Kültür
Bakanı Polat BUlbüloğlu ise mimarlann
birer sanatçı olarak siyasetçilerden çok
daha duyarh olduklannı, eger
hükümetler bu dayanışmanın sesine
kulak venrlerse uygarlığa da hizmet
etme olanağını bulabileceklerini
belirtti. Toplantıda istanbul ve
Çanakkale Boğazlarının sahip olduklan
evrensel tanh ve doğa değerlerinin
konınması hakkındaki ulusal ve
uluslararası karar ve sözleşmelerden
örnekler veren Kültür Bakanlığı
temsilcisı Zerrin Uğur bu
sözleşmelerin Azerbaycan hükümetinin
yanı sıra petrol şirketlerini ve baglı
olduklan ülkeleri de bağladığını
vurgularken, Çevre Bakanlığı adına
Mimarlar Odası gurubuna katılan Ferra
Kılınç da 21. yüzyılın bir çevre yüzyılı
olacağmı ve böylesi bir süreçte
petrolün Boğazlardan tankerlerle
geçirilmesinin çağdışı bir tutum olarak
kaldığını anlattı. Aynı şekilde geziye ve
zıyaret gurubuna Beşiktaş Beiediyesi'm
temsilen katılan Erdal Kaya ıle Necdet
Mercan da Boğazıçı'nde meydana
gelen kazalar hakkmda bilgıler vererek.
tstanbul üzerindekı bu tehdidin bir an
önce durdurulması gereğıni açıkladılar.
Mimarlar Odası'nın Çanakkale Şube
Başkanı Ünal Ömercioğhı da özellikle,
Gelibolu Yanmadası nın Türkiye
tarafından "Dünya Bans. ParkT ilan
edildiğine dikkat çekeıek, tarihe ve
insanlığa saygısı olan herkesın bu . <
değerleri gözetmekle >
r
ükümlü
olduğunu söyledi.
Istanbul'u korumak İçin
Dayanışma toplantısının tstanbul ve
Boğaziçi üzerine genel bilgilendirme
ve tarihsel-kültürel değerlerini tanıtma
amacını taşıyan slaytlar eşliğindeki
Türkiye sunuşunu ise Mimarlar Odası
tstanbul Büyükkent Şubesi Başkanı
Prof. Dr. ATıfe Batur yaptı. 2600 yıllık
kent tarihinin aşamalannı ve kültürel
birikimlerini anlatan Afıfe Batur'un
sergilediğı değerler o denlı
etkileyiciydi ki Azen mimarlardan bın
söz aldığında; "petrol tankeri geçmesin
ama 3. köprü de bu güzelliğin içine
kurulmasın" demekten kendısıni
alamadı. Yine Azerbaycanlı Mimarlar
tttıfakf ndan tkincı Başkan Nerhnan
Aliyev ise yaptığı konuşmada tarihi
kentlerin konınmasmın bir insanlık
görevi olduğunu vurgularken. Bakû'den
Fstanbul'a zarar gelmemesi için ne
gerekiyorsa yapılacağını belirtti. Bu
konuşmalan "L'hıslararası hukuk „ .
açısından Boğazlar ve petrol geçişif' -
konulu bir sunuşla tamamlayan
Mimarlar Odası Hukuk Müşaviri
avukat Derviş Parlak'ın altını çizdiği
gerçek ise özetle şöyleydi: "Hukukta
şartiann değjşınesi, kurallann da
değişmesini gerektirir. 1930'lardaki
tkari gemilere serbest geçiş hakkı
tanıvan Montreux Södeşmesi'nin
u> gulama ortamı ve şardan da
bütünüvle degişmiştir. Çünkü gemüer
yükün cinsi \e büvüklükleri açısından
değiştiği gibi, Montreux'ye imza atan
tüm ülkelerin (Fransa ve Türkiye
dişındaki) siyasal rejimleri de arük
farkhdır. En önemli de0şiklik ise,
1970'lerden bu yana imzalanan çevre
sözleşmelerinin 1930'lara göre farklı bir
vaklaşunı artık içermeteri, bunlann ise
çevre ve kültür öncelikli görevieri
tanımlamalandırJ*
BüyükelçHilcte resepsiyon
Tanhi Duma Salonu'ndaki işte bu
değerleodirmelerin sonacunda törenle
.imzalanan ıkkproiokolderubİTuıasi
petrol geçışi konusundakı dayanışmayı
ve izlenecek yöntemleri kapsarken,
ikinci ise Türkiye ve Azerbaycan
mimarlan arasında kültür ve yaşam
değerlerini birlikte savunmaya dönük
eylem planını belirliyordu.
Azerbaycan basınının ve televizyon
kanallannın büyük ilgi gösterdıği
toplantı ve törenın ardından günün son
resmi programı ise Türkiye'nin
Bakû'deki Azerbaycan Büyükelçisi
Ecvet Tezcan ve eşinın elçilık
konutunda verdikleri resepsiyon oldu.
Sovyet dönemınde uzun yıllar
"çocuklar için müzik okuiu" olarak
hizmet veren ve yine 20. yüzyıl
başlanndaki petrol zengınlığinin
göstenşli mimansini yansıtan elçilik
binası. Azerbaycan Mimarlar
tttıfakı'nın başkanı İlham Alıyev'in de
ilkokul çağlannda şarkılar öğrendiği
"aralanyia" yüklüydü. Bundan ötürü
binayla duygusal bir bağı olduğunu
belirten llham Aliyev, şimdi Türkiye'ye
hizmet vermesini de aynı duygularla ve
memgfınll|kJa karşıladığını ^ \
lJâ
1.
Bakû'deki tarihi devlet kotnedi tiyatrosunda 23 Ocak 1999'dan itibaren Üzeyir Hayıbeyii'nin ünlü Meşhedi Ibad
opereti yeniden sahnede. Üsteük "halk artisti" Hacıbaba Bağırov'un katüımıyla:
Kuşaktan kuşağa 'aydınhınmakiittürii
Türkiye'de hemen herkesin severek ve "duygnlanarak"
dınlediği Azeri müzigmin Bakû'deki günlük yaşamda yerini
yine Türkiye'deki örneklerine benzer "arâbesk-pop" bir
beğeniye terk etmeye başlaması, sosyalist düzenin ardından
sanki bir 'ŞBoİBk" arayışının ürünü gibi... Çünkü
Azerbaycan ve Bakû tarihinin "kültür ve uygarbk
kazanımlan" 1920'lerden 1990'larauzanan Sovyetler
Birliği döneminde aslında hem korunmuş. hem de
geliştirilmiş. Bakû'deki mimari ve tarihi kent peyzajının
yanı sıra, onlarca tiyatro, müzik okulu, edebiyat ve sanat
evi, sinemalar, müzeler, akademik kurumlar ve her biri kent
kültürünün simgesı olan parklar, bahçeler, gezi alanlan...
elbette ki 1990 sonrasmın değil. "öncesiniır mirası...
Aslında bu zengin kültürel mirasın kökeninde de
Azerbaycan ve Bakû tarihi ile bu tarihe sahip çıkan
görüşlerin 19. yüzyıldan bu yana süren
etkinligi var... Kısa bilgilerle yetinecek olursak, Roma
döneminde bile "Albania" olarak anılan Azerbaycan'da
Müslüman Araplann etkisi sadece 7. ve 9. yüzyıllar
arasında var. Bu tarihlerden sonra ise ve özellikle 11.
yüzyılda Oğuz-Selçuk göçleriyle bölgeye gelen Türklerin
Güney Kafkasya'da yaşayan lran kökenli halklarla
kaynaşarak oluşturduklan kültür bugünkü Azeri kimhğinın,
sanatının ve edebiyatının da kökenini oluşturuyor. Bu
kimlik ise tutucu Arap tslamcılığı karşısmda, bilime -
felsefeye ve "halk \asamina" dayalı ilerici bir karakterle
güçleniyor... Örneğin. daha 15. yüzyılda "Azerfce" Kafkas
ve lran edebıyatınm "resmi dffl" gibidir. Kadı Burhaneddin,
Erzununlu Darir, Nesimi gibi ozanlar 14. yüzyıldan itibaren
artık sahnededir. Aynı dönemlerde "Dede Korkut Öyküleri"
halk edebiyatındaki yerini almakta, 16. yüzyıldan sonra da
bir yandan Fuzuli eşsiz lirizmiyle bu kültür sürecine
kaührken, yine halk arasındaki "âşık geleneği'' de
Azerbaycan'ı sarmalamaktadır. Nitekim, ilk Azeri
âşıklanndan Kurbani'nin deyişleri bugün de yaşıyor. Hele,
San Âşık'ın ünlü •'bayaularT (halk şiiriyle deyışler) ise
çağdaş edebiyatın ve müziğin esin kaynağını oluşturuyor...
Azerbaycan'da roman. öykü, tiyatro gibi Batı kültürüyle
tamşılarak geliştirilen edebiyat ve sanat dallanndaki ilk
ürünler bıle daha "19. yüzyılda'' görülebiliyor. Ük Azeri
dilindeki gazete olan Ekinci. 1875 yılmda ünlü
aydınlanmacı-yazar ve öğretmen Hasan Bey Zerdabi (1841-
1907) tarafından çıkanlıyor. Bu gazete etra'fında toplanan
aydmlar, 20. yüzyılın ilk yıllannda Arap harfleri yerine
"Latin abcsini" savunuyorlar ve bu devrimi başanyorlar.
1939'a kadar. (yani "Krfl" harflerine geçilinceye kadar)
Azeri yazın ve düşünce dünyası Latin abc'siyle gelişiyor.
Fethi Ali .\hundzade Azeri tiyatrosunu kuruyor; Mirza
Alekber SaMr (1862-1911) dınsel fanatizme şiirleriyle karşı
çıkıyor. Cafer Cabbarh. Celil Mehemmed Guluzade'ler
tiyatroya "toplumculuğu" kazandınyor ve yine bu süreçte
ünlü opera ve operet yazan ve bestecisi Üzeyir HacıbevtL,
(1885-1948), çağdaş çok sesli Azeri müziginin önderi
olarak sanat dünyasında yerini alıyor...
tşte bu kültür birikimi, 1920 sonrasında da şiirde Resul
Rtza, Bahtiyar Vahapzade, Nebi H. Babayev gibi ustalann,
roman ve öykü dalında Süfeyınan Sani Ahundm 'iarın,
Yusuf Vezir Çemenzeminlilenn. Mirza tbrahimov'lann,
Ba>Tam Ba>Tamov'lann: tiyatroda da Cabbarh, CavkJ,
Ahundovgibi değerlerin çıkmalanna kaynak oluşturdu...
Bakû'yii gezerken afişlerine rastladığımız ve bugünlerde
tarihi "Komedi Tiyatrosu'nda kknbilir kaçtncı kez
sahnelenmeye başlayan, Üzevir Hacıbeyli'nin ünlü
güldürüsü ve taşlaması "O Olmasın. Bu Obun"
(Meşhedi tbad) adh operet de sanki Azeri halkma
şu mesajı verir gibiydi: "\eniUk için araytşa girerken, sizi
farklı küan ve dinsel doğmacdığu ortaçağ karanhğından
koruyan, a> dınlanma> a dönük zengin kültür ve uygarhk
değeıierinizin ve bunlan yaratan sanatçılannıan
kıymetini bilinw"
"Mahnı"ların Izlnde... v
Bakû'deki ikinci günün akşamını'bu
kez "Azerbaycan halk müziğr de
dinleyerek yiyeceğimiz bir yemekle
geçirmeyi istediğimizde, bize hep eşlik
ve rehberlik eden Mimar Şogaev
Hacımurat önce büyük bir müzikli
lokantaya götürdü. Çünkü birinci
günün akşam yemeği ıçın Bakû
Başmıman'nca "Cıdır" (at yanşı alanı)
adlı ünlü bir müzıkholde kurulan
sofrada gerçekten sadece kuş sütü
eksikti; ama. "tar". "garmon",
"nağara", "kemençe" gibi yerel sazlar
eşliğinde özlemini duyduğumuz
"mahnı" (şarkı) ve "mugamaf (segâh)
yoktu. Onun yerine gelişkin klavyeler
eşliğinde şarkı söyleyen ve dans eden
sanatçılan izlemıştik... Bu kez de
benzer bir göstenyle ikinci geceyi
geçirmemek için "otantik müzik''
konusunda yaptığımız ısrar,
Hacımurat'ın seçtiğı lokantada da
gereken karşılığını bulamadı. Böylece
anladık ki o eski Azen şarkılarda
dinlediğımız "Bakû geceteri" gerçekten
"eskjde" kalmış \e müzikli yemek
denilince artık yerel kültürün halk
ezgileri yerine pop kültürünün taverna
parçalan akla geliyor. Nıtekim, aynı
olayı müzik kaseti satın almak için
ayırabıldiğimiz sınırlı saatlerde de
gerilim içinde yaşıyoruz. Örneğin,
Sara Gadimova. Şövket Alekberova,
Mirza Babayev, Niyazi Tagızade gibi
Azen müzığinin kîasik seslennden ve
bestecılerinden bir kaset bulabilmenin
artık "çok zor" olduğunu görürken.
Türkiye'nin arabesk starlannın kaset
vitrinlerim doldurduğuna da şaşkınhkla
tanık oluyoruz...
...Ve Kervansarayda sölen
tşte böylesi bir durumun daha da
kamçıladığı bir büyük özlem ve ısrar
içerisınde ikinci gün akşamı için
"arayışa" başladığımızda,
tçerişehir'dekı 15. yüzyıla ait
Kervansaray imdadımiza yetişti. Bir
gün önce aynı yerde gezerken
rastladığımız yerel müzik grubu "Vahit
Bey ve Yoldaşlan". Kervansaray'daki
turistik lokantada yemeklere eşlik
edebiliyorlardı. Böylece tarihi yapının
tonozlu mekânlannda nihayet
özlemlerimıze kavuşurken, Vahit Bey
ve Yoldaşlan da Karabağ Şikeste'den
gırdiler, Azerbaycan Marah'ndan
çıktılar. Mahnılann arasında çaldıklan
Lezginka o>r
unu ise mimar
Hacımurat'ın bir "Lezgj" olarak ne
denlı hünerlere sahip olduğunu
kanıtladı. Kervansaray"daki yerel müzik
ziyafetı, tar-kemençe-nagara-garmon
ve klarnetin Azeri müziğine bir senfoni
orkestrası gibi zenginlik kattığını,
ancak bu değerin ne yazık ki sadece
artık "njristik"sayıldığını
gösteriyordu...
SÜRECEK
İğne Deliğini Genişletmek...
Eski Adalet Bakanı Şevket Kazan, dün eyle-
mini başlatan adımı atmış ve 18 Nisan genel se-
çimleri için Kocaeli'nden milletvekili olmak amacı
ile bağımsız adaylık başvurusunu yapmış.
Eski kuşaklar, Osmanlıca bir deyim ile "teşbih-
te hata olmaz" derier. Bugünkü dil ile söyleyelim.
Yani "benzetmekte yanlışlık olmaz" denilse de
hem eski kabine arkadaşımdan hem de okurlar-
dan özür dileyerek Şevket Kazan'ın dün yaptığı
adayiık başvurusu bana, güney sınırımızdaki ka-
çakçıların, kendilerini engellemek amacı ile dö-
şenmiş mayınlara basmadan yol açabilmeleri için
önlerinden bir merkebi sürmeleri çağrışımını yap-
tırdı.
Demek Erbakan'ın yeniden TBMM'ye ayak ba-
sabilmesinin olup olamayacağını anlayabilmek
için öncelikle bir "Şevket Kazan testi"ne gerek
duyuluyor.
Daha Refah Partisi kapatıldığı zaman bu parti-
de görev yapan kimi politikacılar, Anayasa Mah-
kemesi'nin Siyasi Partiler Kanunu'na dayanarak
beş yıl herhangi bir partide eylemli görev yapma-
lannı da milletvekili seçilmelerini de yasakladtğı
Necmettin Erbakan'ın ilk seçımlere bağımsız aday
olarak girebileceğini ileri sürmüşlerdi.
Siyasi Partiler Kanunu'nun, özellikle 95 ve 101.
maddeleri ile neleri anlatmak istediğini bilenler, bu
zamansız zemin yoklamasının yasaklı siyaset
adamlan için gönül alma amacı ile sarf edilmiş te-
selli görüşleri olduğunu söytediler.
O kampa egemen olan "Milli Görüş" politikası-
nın stratejisini iyi bilenler ise daha başka türiü dü-
şündüler:
Her yerde ve her zaman yaptığı gibi o tip politi-
kacı, neyin, ne zaman olabıleceğini anlayabilmek
amacı ile bugün için neyin olamayacağını sapta-
mak istiyor. Bu nedenle de en geçerii yolun dene-
yerek ögrenmek olduğunu düşünüyor.
Tıpkı Refah Partisi döneminde yapılan labora-
tuvar denemeleri gibi. Yani Taksim Alanı'na cami
yapılacağını söytemek ve bu düşünce karşısmda
yeterli direnme olmaz ise eyleme geçmek gibi.
Şevket Kazan, öyle bir mantıktan yola çıkılarak
Kocaeli'nde bağımsız adaylık başvurusu yapıyor.
O başvuru karşısmda bakalım Kocaeli'ndeki siya-
si partilerden birisinin yönetimi ya da herhangi bir
Kocaelili seçmen, Merkez llçe Seçim Kurulu'na
gerekli süre içerisinde başvuruda bulunacak mı?
Yoksa ilçe seçim kurulu, kendiliğinden harekete
geçerek Şevket Kazan'dan istediği adli sicil bel-
gesinde olması gereken Anayasa Mahkemesi'nin
beş yıllık seçilme yasağı karannı gerekçe göste-
rerek adaylık başvurusunu il seçim kuruluna gön-
dermeyi gerekli bulmayacak mı ?
Ve bu işlem karşılıklı başvurularla kesin sonu-
cunu Yüksek Seçim Kurulu'na kadar sürdürerek
Erbakan'ın sınırda mayın olduğunu görüp adımı-
nı atmasını sağlayacak mı?
Bu tür girişimleri yaparken eski Refahlılar ya da
yeni Fazilet Partililer şunu çok iyi gözlemliyor:
,Bizjm politikacılanmızın büyük çoğunluğu, za-
rtianlannı tartışma ile geçirmeyi, iş yapmaya yeğ-
lerler. Gidirriz parti lokallerıne, önseçimde kimin
kazanacağı, genel seçimlerde bu kez ne kadar oy
alınacağı üzerine ortak bahis tutmaktan, sandık-
larda temsilci adı saptamaya çoğu kez vakit bu-
lunmamaktadır.
Öyle olduğu için de Istanbul'un bütün caddele-
rinde anakent belediyesinin parası ile yani lstan-
bul hemşerilerinin kesesinden, bastınlıp asılmış
fotoğraflı bilboardlarla lstanbul Büyükşehir Bele-
diye Başkanı Ali Müfit Gürtuna'nın sözüm ona
hemşerilerinin bayramını kutlama duyuruları du-
vartardadır.
Yine aynı kişi, yine sözde bayramı bahane ede-
rek belediye fırınlarında yapılan ekmekleri ücret-
siz olarak seçmenlere kendi eli ile dağıtırken çek-
tirdiği fotoğraflan da gazetelerde yayımlatmıştır.
Her iki eylem de seçim yasaklan içine girdiği için
bekledim ki bir siyasi partimizin sorumlulan ilçe se-
çim kurullarına giderek çiçeği burnundaki başka-
nı mahkûm ettirsinler. Afışleri duvarlardan kazıtsın-
lar.
Elbette boşuna bir beklentidir benimkisi.
Çünkü öbür kampta, iğne deliğinden geçmeyi
deneyerek mevzi tutmak isteyen, hatta bunun için
mayın tarlasında en önde yürümeye bile razı olan-
lar, yüzyıllardır aynı stratejinin piyonluğunu yapı-
yorlar.
Faks:0212-6770762
E-Mail: obirgit(a cumhurtyet.com.tr
Sol Cüç Birliği Kurulu
'Incirlik Üssü'ne
el koıunah'
ANKARA (Cumhurryet
Bürosu) - Sol Güçbirliği
Kurulu Genel Başkanı
Prof. Dr. Tahir
Hatipoğlu, ABD'nin
Irak'ta yarattığı
gelişmelerle Türkiye'nin
adım adım savaşa
sürüklendiğini
savunarak "Türkiye
tncirlikİssü'nederhal
el koymahdır" dedi.
Hatipoğlu, ABD'nin
Irak'a karşı tncirlik
Üssü'nü de
kullanacağını, bunun
kanıtının Patriot
füzelerinin Türkiye'ye
yerleştirilmesi olduğunu
belirtti. Tahir Hatipoğlu,
yurttaşlan
ayduılarmayan, lncirlik
konusunda bulanık bir
tutum izleyen Türk
hükümetinin,
Osmanlf yı kendi
istediği dışında Birinci
Dünya Savaşı'na
sürükleyen Göben-
Breslav olayına benzer
bir dunımda olduğunu
ileri sürdü. Hatipoğlu
şunlan söyledi:
^ABD'nin tncirlik
Üssü'nü Irak'ı
bombalamak için
kullanması, Türkiye'nin
bağunsıznğına ve
egemenliğine yapılan
ağır bir saldındır.
Amerika, tncirlik
Üssü'nün NATO
çerçe^esindeki statüsûnü
bile ihlal etmektedir.
Irak'a karşı yapöğı
sakhnlarNATO
kapsamı içinde değildir.
Türkiye tncirlik Lssü'ne
derhal el koynuüıdır.
Yurtta sulh cihanda sulh
pofa'tikası özellikle
bugün. bölgemiz
açısından \asamsaidir."
Hatipoğlu, Sol
Güçbirliği Kurulu'yla
ilgili olarak kentlerde
kurultaylar yaptıklannı
ve halktan geniş destek
geldiğini söyledi.
Hatipoğlu, Adana ve
Antalya'da 30 Ocak,
tstanbul, tzmir ve
Mersin'de 31 Ocak,
Kocaeli ve Zonguldak'ta
6 Şubat'ta kurultaylar
yapılacağını, Bursa,
Denizlı. Muğla,
Sakarya, Trabzon ve
Gaziantep'te yapılacak
kurultaylann tarihlerinin
de bugünlerde
belirlenecegini söyledi.