24 Kasım 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 24 OCAK 1999 PAZAR HABERLER DUNYADA BUGUN ALt StRMEN Paylaşma Sevgili, Yaşamımda. ocak ayının acı kantannın kefesi daha ağır basmaya başladı. Düşlediğimiz, biçim- lendirmeye çalıştığımız gelecek, bugünkü hale dö- nüşüp kuş gibi uçup geçmışe doğru giderken, hep kurduğumuz şekilde gerçekleşmıyor. Ocak ayının ikınci yarısı şimdi bızler için iki acı- nın simgesı oldu; Uğur Mumcu ve de Ergun Bal- cı. Bugün sen bunları okurken, ben Ankara'da ola- cağım, Uğur Mumcu'yu anma gününde.. Uğur'un toplumun yüreğinde ve belleğınde böy- lesine bir yer edınmesı boşuna değil. Onun yürek- li savaşımcılığını, müthiş araştırma gücünü, hiç tavsamayan çalışkanlığını, gözlem ve analiz yete- neğinı anlatmanın gereği yok. Bunu bütün toplum zaten biliyor. Belki detoplumsal misyonu yüzünden az bilinen yanı. şakacı, müşfik ve paylaşmayı seven bir adam olduğuydu. Gerçi ironisı, yazılannda görülebilir, "Sakıncalı Piyade" mizahi belgesel diye tanımla- nabılecek, kendi türünde eşsiz bir yapıttır. Uğur, düşündürürken güldüren, son derecede esprıli, her şeye karşın gülme yeteneğini yitirmeyen ve karşısındakine de yitirtmeyen bir insandı. Bir de yukanda da belirttiğim gibi, paylaşmayı seven yanı vardı. Yakınında yaşamamış olanlar bıle, onu güç gün- lerde mahkemelerde dınleyici bölümünde, hapis- hane giriş ya da çıkışlannda, cenazelerde çekilmiş resimlerde görebilirlerdi. O yalnız dostlannın değil, insanlann güç günle- rini, acılannı, dırenişlenni paylaşmayı görev bilirdi. Bu hafta içinde Sevgili, Onder ve Ülkü Pek- can'ın kızlan Zeynep'in düğün törenindeydim. O çevrenin insanlanna yakışan abartmasız, iyi düzen- lenmiş bir törendi. Fizik profesörü Önder'i Uğur aracılığıyla tanı- dım. Ve daha tanımadan önce, şiir gibi futbol oy- nadığı, gençlik günleriyle ilgıli anıları, 12 Mart dö- nemınde Uğur içeri alınınca, Önder'in öğrenim için gittiği ABD'den, içinde diş fırçası bulunan bir el çantasıyla uçağa atiayıp apartoparTürkiye'ye gel- mesı, yetkılılerin. bir tek el çantasıyla gelen bu gen- ce şüpheyle bakıp onu sorgulamaları gibi olaylan dinledım. Uğur'un bir sürü dostu, artık benim de yakın dostlarım. Uğur dostlukları da paylaşmayı severdi. Birbir- lerını tanımayan dostlannı bir araya getırmek, on- lan kaynaştırmak, onun en sevdiği işlerden biriy- di. Hani zaman zaman, bazı gülünç olaylar da ol- maz değildı. Çok esprili, şakacı bir adam olan Er- cüment Ulay ıle Ercü'nün evindekı ilk yemeği hiç unutmuyorum. Uğur ikimize de birbırimizden bahsetmiş, o gü- nü de belli ki başka bıçimde. ıkimızın karşılıklı şa- kalaşması ve birbırinı ızleyen esprilerle geçecek dı- ye düşlemiştı. Oysa Ercü ile ben karşılıklı, maçın başında bir- birini kollayan boksörier gibi duruyor, ilk adımı kar- şı tarafın atmasını ıhtiyatla betkiyorduk. Gecenin sonuna doğru Ercü mü, yoksa ben mi, bilmiyorum, birimiz bir şeyler söyledik, öbürümüz cevap verdik, herkes gülmeye başladı. Uğur rahat bir nefes aldı, istediği olmuştu. Şimdı Önder, Ercüment ve Taner Berksoy ile yakın dostlar olduk. Uğur, fizik yaşamı sona erdik- ten sonra bile dostlannı, dostluklannı paylaşma arzusunu dostlan aracılığıyla yaşama geçirmiştı. Uğur bızlere ardından çok değerli çalışmalar, araştırmalar, uyarılar, kitapların yanı sıra değerli anılar ve dostluklar bırakarak gitti. TÎKKO lu Akbaba 'nın cenazesi GaziMahallesi'nde gergin saatler İstanbul Haber Servisi - Tokat'ta gü\en!ik güçle- nyle gırdığı çatışma sonu- cu öldürülen TKP(ML)- TtKKO üyesi Bütent Ak- baba'nın cenazesi dün sa- baha karşı polis tarafından Kanarya Mezarlığı 'na gö- müldü. Polisın cenazeyi "kaçırmasına" tepkı gös- teren \aklaşık 500 kişılik bir grup. Akbaba için Ga- zi Mahallesi'nde gnabi cenaze törenı düzenledı. Gazi Mahallesi'ne gı- ren yollar üzennde arama yapan polis. şüpheli bul- duğu çok sayıda kişiyı gö- zaltınaaldı. Tokat'ın Turhal ve Er- baa ilçeleri arasındaki Ke- çeci köyü yakınında 15 O- cakgiinüfKP(ML)-TÎK- KO üyeleriyle güvenlik güçleri arasmda çıkan ça- tışmada öldürülen Bülent Akbaba'nın cenazesi, İs- tanbul Gazi Mahalle- si'nde toprağa verilmek üzere öncekı gün yola çı- kanldı. Boğaz Köprü- sü'nde cenaze konvoyunu durduran pol ıs, saat 03.00 sıralannda Akbaba'nın cenazesini alarak panzer- lereşliğinde Kanarya Me- zarlığı'na götürdü ve top- rağa verdı. Gazi Cemevi önünde cenazenın gelme- sıni bekleyen bir grup, Akbaba 'nın toprağa \ eril- diğini öğrenince İsmetpa- şa Caddesi üzerinde kortej oluşturarak beklemeye başladı. Akbaba'nın evine gi- den grup adına konuşan Bülent Akbaba'nın kız kardeşı. daha önce de PKK üvesı kardeşi Lev«nt Akbaba ıle yine TİKKO üyesi ağabeyı Murat Ak- baba'nın öldürüldüğünü belirterek, "PoBs cenaze- mizi kaçırdı. Ancak Bü- lent'in son isteği Gazi'de gömülmekti. Bu isteğini yerine getireceğK" dedi. Daha sonra Akbaba'nın evinden aynlan grup, slo- ganlar atarak Gazi Mezar- lığı'na ulaştı. Grup, 1994 yılında öldürülen TlKKO üyesi Metin Bektaş'ın me- zan başında bir tören dü- zenledikten sonra dağıldı. CHP'nin, 'Recep Tayyip Erdoğan'ın Usulsüzlükleri ve Yolsuzluklan' dosyası bir dönemi belgeliyor • • istanbul beş ydıııı kaybettiMEHMET DEMtRKAYA İstanbul Büyükşehir Belediyesı yönetimini elinde bulunduran FP'lilerin uygulamalanyla ilgili ortaya atılan savlann gerçek boyutu. 18 Nısan'da yapılacak seçimi FP dışındakı bir partınin kazanması durumunda ortaya çıkacak. Çok yüksek bir boyuta ulaşan arazi rantınm paylaşımında elinde bulundurduğu imar yetkisiyle söz sahıbi olan ve yan kuruluşlanyla birlikte yaklaşık 800 trilyonluk bütçesiyle birçok bakanlığı geride bırakan İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı seçimi, siyasi partıler için genel seçimi kazanmak kadar önemli bir duruma geldi CHPIi Gündoğ'un FP dosyası RP'nın devamında kurulan FP'li İstanbul Büyükşehir Belediyesı yönetımi. geçen 5 yıl içinde ciddi bir proje ortaya koyamamalanna karşm oy kazanmaya dönük çalışmalanyla seçimin güçlü adayları arasında yer alıyor. İstanbul'un ulaşım sorunun çözümü için Nurettin Sözen dönemınde uygulamaya konan en ciddi projelerden biri olan İstanbul Metrosu'nun tamamlanması, FP yönetimı sırasında oldukça fazla geciktirildı. Bedrettin Dalan dönemınde bir bölümü yapılan ve büyük bir bölümü Sözen döneminde gerçekleştirilen hafıf raylı sistemin geliştirilmesi için ciddi bir çalışma yapılmadı. Tayyip Erdoğan döneminde, tstanbul'un ulaşım sorununa çözüm olmaktan öte trafiğin akışını bıraz hızlandırmaya yarayan birkaç kath kavşak dışında bir proje ortaya konulmadı. FP'liler, tstanbul'u 2000'li yillara taşımak için ciddi bir proje ortaya koymamalanna karşm bu tür popülist yaklaşımlarla oy oranlannı arttırma çabası içine girdiler. Metroda büyük geCİkme RP'nin devamında kurulan FP'li İstanbul Büyükşehir Belediyesı yönetimi, geçen 5 yıl içinde ciddi bir proje ortaya koyamadı. İstanbul'un ulaşım sorununun çözümü için Nurettin Sözen döneminde uygulamaya konan en ciddi projelerden biri olan İstanbul Metrosu'nun tamamlanması geciktirildi. FP'li belediye yöneticilerinin İstanbul'da 5 yıl içinde neler yaptığıyla ilgili bir çalışma yapan istanbul Büyükşehir ve Beyoğlu belediyeleri meclis üyesi Haydar Gündoğ. "Recep Tayyip Erdoğan'ın Usulsüzlükleri ve Yolsuzluklan" başhğinı taşıyan dosyayı CHP İstanbul ll Başkanlığf na sundu. Dosyada dikkat çekilen konulann bazılan şunlar. • Çöp transfer ıstasyonlannın işletilmesi ve çöplerin depolama alanına taşınması işini İstanbul Büyükşehir Belediyesi'nin önce yan kuruluşu olan ÎSTAÇ'a bir protokolle devrettüer, ancak daha sonra yasalar hiçe sayılarak iş taşeron fırmalara verildi. Yaklaşık 7 trilyon liralık çöp işi tstanbul'un ulaşım sorununun çözümü için Nurettin Sözen döneminde uygulamaya konan en ciddi projelerden biri olan İstanbul Metrosu'nun tamamlanması, FPjönetimi sırasında oldukça fazla geciktirildi. için devlet teşvikiyle alınan TIR'lar da taşeron firmalanna kiralandı. • Sahip ve yöneticileri FP'ye yakınlığı ile bilinen, trilyonluk çöp ışini de üstlenen Albayrakiar. İstanbul Metrosu'nun elektromekanik sisteminin ihalesini kazanan konsorsiyuma belediyenin isteği üzenne alındı. • İstanbul Büyükşehir Belediyesi'ne siyasi yandaşlannı yerleştirmek için 6 daire başkanlığı ve 16 yeni müdürlük kadrosu açıldı. • Iktisadi ve tdari Müfettişlik Talimatnamesi'nde değişıklik yapılarak belediyede farklı görevlerde bulunan ve bir deneyimi bulunmayan siyasi yandaşlan müfettiş olarak atandı. Reklam panolan • İstanbul Büyükşehir Belediyesı, lETT'nın otobüs duraklanna konulacak reklam panolan işini, ıhaleden 24 gün önce kurulan Magic adlı şirkete verdi. • thalelen şeffaf yaptıklannı ıddia eden belediye yöneticileri, Emırgân'daki Beyaz, San ve Pembe köşkler ile Yıldız Parkı'ndaki Malta ve Çadır köşklerinin restorasyonu işinı, kendilerinin seçtiği firmalara davetiye göndererek ihale etti. • 1997 yılında tETT'ye yapılan 12 bın gömlek alımında zaten zarar eden kamu kuruluşu 4 mılyar 620 milyon lira ek bir zarara sokuldu. • Akaryakıt ıstasyonlannın açılmasına izin verilirken yasal düzenlemeler yok sayıldı. • Recep Tayyip Erdoğan, "Kacak yapilara nıhsat verip bağış alıyoruz" diyerek rüşvetin adını değiştırdiğıni itıraf etmıştir. • İstanbul'un ana arter ve meydanlannın otopark olarak işletilmesi işinden belediye 61 milyar lira gelir elde ederken. buralann işletilmesi işinı alanlar trilyonlar kazandı. • İstanbul Büyükşehir Belediyesi'ne aıt gayrimenkullenn. lojman statüsünden çıkartılıp satılmasına karar verildi. 869 adet taşınmazın satış karan alındı. Beşiktaş'ta okul yapılması için aynlan arsa llim Yayma Cemiyeti'ne 49 yıllığına kiraya verildi. YARIN: HALİÇ FİYASKOSU Prof. Bozkurt ile Prof. Özkul'un çahşmasmda, Nazilerden kaçıp Türkiye'ye gelen bilim adamlanna yer verildi Almcm[İZMİR(AA)-Osmanlı döneminden başlayarak Türkiye'de yükseköğretimin gelişimine katkıda bulunan ülkelerin başında Fransa, Avusturya, Almanya ve ABD geliyor. Ancak, 1915-1950 yıllan arasında Türkiye'ye gelen çok sayıda Alman bilim adamının üniversitelerdekı etkileri, aradan geçen uzun süreye karşın, hâlâ unutulmadı. Hacettepe Ünıversitesi öğretim üyesi Prof. Dr. Atilla Bozkurt ile Ankara Üniversitesı oğjetım üyesi Prof. Dr. Ayhan Özkul'un geıcekleştirdiği 'Türkiye Lniversitefcrinde Alman Bilimcüer ve Etkileri' konulu çalışmada. Almanya'da Nazi ıktıdanndan kaçıp Türkiye'ye gelen bilim adamlanna yer verildi. Türkiye'ye gelen Alman bilimcilerin ilk bölümünü, 1915-1918 yıllan arasında Darülfünun'da çalışan Alman profesörler oluşturuyor. Osmanlı tmparatorluğu'nun 1. Dünya Savaşı'na Almanya'nm yanında girmesiyle 20 Alman profesör, çeşitli dallarda ders vermek üzere Darülfunun'a geldi. 'Ahşılmamış bir deney' olmasına karşın, 1918yılına kadar süren bu girişim. Darülfünun'un Avrupa düzeyinde bir üniversıte olmasını sağlayamadı, ancak çeşitli enstitülerin kurulması ve ders kıtaplan hazırlanmasma katkıda bulundu. Ankara'da modem bir yüksek ziraat enstitüsü kurulması için Dr. Oidenburg yönetimindekı uıuıtıdmazkittkıLüi Adana'daki toplantı 30 Ocak'ta gerçekleşecek Milletvekillerinin kitap ve araştırmalara ilgisi az Solda güçbirliği kurultayı Vekillerin 'okuması' zayıf ADANA (Cumhurivet Güne> İfleri Bürosu) - Ankara Kurultayı'ndan son- ra Adana Sol Güçbirliği Kurultayı da toplanıyor. 30Ocak'tayapılacakkurul- tayın amacınm solda güçbırliğıni sağ- lamak ve ortak davranış, yöntem ve araçlan oluşturmak olduğu vurgulandı. CHP Seyhan Belediyesi Meclis üye- si HaşmetBicer, Hacı Bektaşı Veli Der- neği Adana Merkez Şube Başkanı Hü- seyin Yalçın, Eğit-Der Adana Şube Baş- kanı Fevzi Yüksd, Hacı Bektaşı Veli Vakfı Adana Şubesi 2. Başkanı Dursun Gündoğdu, Pir Sultan Abdal Kültür Derneğı Adana Şube Başkanı Sadık BoraL Öğrenci Velileri Derneğı Baş- kanı EcdetCüveJ ve Sel_üloz-lş Sendi- kası Adana Temsilcısı Omer Mert ta- rafmdan yapılan ortak y azılı açıklama- da şu görüşlere yer verildr "Tûrkiye''yi bölmek \c sömürçelcş- tirmek istcven bazı empen alist de\ let- leric, onlarla işbirliği \apan iç ^ r güç- leri Tikrkije'>i ycniden Kurnıluş Sa\a- şı öncesûıe benzer kûşuflara sürükteınıb) bulunmaktadır. Bu güçler, yeni hego- manj'a siyasctkrine Veni Dünya Düze- ni adını vermişlerdir. Bazı sağ partilec, Cumhuriyet De\Timi'ne karşı faaliyet- lcrini artırnıış, irtica> ı savunma ccphe- kri oluşnırnıuş vc seçinıkri bu amaçja kuUanma\a hazırtanmaktadıriar.' 7 ANKARA (ANKA) - Hükümet krizle- riyle geçen 1998 yılında yasama çalışma- lannı ikinci plana iten milletvekillerinin kitaplara ve araştırmalara olan ilgisi de ya- nya yanya azaldı. 1997 yılında Meclis Kü- tüphânesi'ne 4 bin 692 kez okuyucu ola- rak kayıtlan giren milletvekilleri, 1998 yı- lında^ bin 522 kez kütüphaneden okuyu- cu olarak > ararlandılar. Meclis Kütüphanesi'nin yıllık çalışma raporlanna göre milletvekillerinin kütûp- haneye olan ilgileri son üç yılda azaldı. 1996 yılında okuyucu olarak kütüphane- den 5 bin 228 kezyararianan vekiller, 1997 yılında 4 bin 692, 1998 yılında da 2 bin 522 kez kütüphaneden okuyucu olarak ya- rarlandılar. Eski mılletvekillennın de kü- tüphaneyı kullanmaalışkanlıklannda azal- ma göriilürken eski vekiller 19% yılında 1.161,1997de 1.373,1998 yıhnda da 726 kez okuyucu olarak kayıtiara geçtiler. Erken seçim tartışmalan ve hükümet krizleriyle geçen 1998 yılında Meclis ça- lışmalanna ağırlık vermeyen vekillerin, yasama çahşmalanna hazıılanırken degi- şik verilere ulaşmak için kullandıklan Meclis Kütüphanesi'nden aldıklan ödünç eserlerin sayılannda da azalma görüldü. 1996 yılında milletvekiflerine 3 bin 500 ödünç kitap verilirken 1997 yılında 5 bin 45,1998 yıîmda da 4 bin 480 ödünç kitap verildi. 11 kişiden oluşan bir Alman uzmanlar kurulu, 1928 yılında Türkiye'ye gelerek bu konuda rapor hazırladı. Bu çalışmalar doğrultusunda 1930 yılında ilk Yüksek Ziraat Okulu Ankara"da açıldı. 1933 yılında öğrenıme başlayan enstitü. Dr. Falken tarafından yönetıldi. Bugünün kadrosu onlannürûnü Enstitüde 35 Alman profesör görev >aptı. Bu okulda çok sayıda asıstan yetiştirildi. Halen Ankara, Izmır ve Erzurum zıraat ve vetennerlik fakülteiennın kurucu \e öğretim kadrosunun büyük bölümü, bu Alman bilimcilenn yanında yetıştı. 1938 > ılında enstitünün yöneticisi Dr. Falken, 1942 yılına kadar ise diğer Alman profesörler Türkiye'den aynldı. ls\ içre'de pedagojı profesörü olarak çalışan ve rektörlük yapmış olan Prof. Dr. A. Malche, 1932 yılında Türk hükümeti tarafından bir üni\ersite reform önensı hazırlamak için davet edıldı. 8 maddeden oluşan bir refoım önemı kaleme alan Malche'nın raporu uygun bulunarak kabul edildı. 31 Mayıs 1933 yılında 2252 sayılı yasanın çıkanlmasında Malche'nın önerilen dikkate alındı. Darülfünun'un adının "İstanbul Cniversitesi'' olarak değıştirilmesini öngören yasanın ardından. bu kuruma çok sayıda "Aiman mütteci pn>fesörü"nün gelmesı sağlandı. Tıp, fen, edebiyat ve hukuk fakültesi ile 41 enstitü kurulurken, bunlann yönetimi de Alman öğretim üyelenne bırakıldı. 1933 yılı reformlanyla eş zamanlı olarak kurulmaya başlanan uluslararası üne sahip 2 büyük sanatçı da Türkiye'ye geldi. Hindemith, Ankara De\ let K.onser\atu\an'nm müzik, Ebert ise tıyatro ve opera bölümierinın kuruluşunda göre\' aldı. Bu ikı sanatçı. çok sayıda Alman mültecinin gelmesini de sağladı. Aynı yıllarda kurulan Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesı'nde de sınırlı sayıda olmakla birlikte Alman bilim adamı görev aldı Numune Hastanesi ve Hıfzıssıhha Enstitüsü'nde 1935- 1936 yıllannda çalışan Alman mültecıler. Ankara Üniversitesı açıldığında Tıp Fakültesi'nde çalışmalannı surdürdü. 1940^a kadar Araştırmalara göre 1933 reformu sonrasmda tstanbul Üniversiesi'nde 74. Ankara'daki çeşitli kurumlarda ise 70 öğretim üyesi görev aldı. Türkiye'ye gelen bilim adamlannın büyük çoğunluğu 40 yaşın üzerindeydi. En fazla geliş 1933 yılında olmakla birlikte. 1940 yılına kadar sürdü. Alman bilimcüer. II. Dünya Savaşf nın bitmesiyle Türkive'den aynlmaya başladı. Ancak en fazla dönüş, 1948- 1950 yıllannda oldu. Alman bilim adamlan Türkiye'de ortalama 10-15 yıl kaldı. Akıbeti saptanan öğretim üyelennden yüzde 20'si Türkiye'de vefat etti. Yüzde 35'i Almanya'ya dönen bilimcilerin yüzde 30'u ise ABD'ye gitti. Türk yükseköğretim kurumlannın gelişimine katkıda bulunan Alman bilimcüer, üniversite reformunun uygulanması, ders metotlannın düzeltilmesi, ders kitaplannın bastmlması, ülke sorunlanna yönelik araştırma yapılması. bilimsel dergilerin çıkanlması ve halka yönelik konferanslar düzenlenmesini sağladı. Türkiye'de yurttaşlarm silah merakmm faturası giderek büyüyor. MKEK'nin elindeki belgeler ürkütücü Sflaha 9 yüda 97.4 trilyon harcandıANKARA (AA) - Son 9 yılda tabanca ve tüfek için ceplerden, bugünkü değeriyle 97.4 trilyon lira çıktı. Makina Kimya Endüstrisi Kurumu (MKEK) Genel Müdürlüğü'nden edinilen bilgiye göre 1990'da Türkiye'de 834'ü ithal, 5 bin 896'sı Kınkkale, 241 'i zoralım olmak üzere 6 bin 971 adet tabanca ve 143 ithal tüfek satılırken, bu rakam 1998'de 31 bin 102 olarak gerçekleşti. Geçen yıl vatandaşa 8 bin 923 adet ithal tabanca, 20 bin 583 Kınkkale marka tabanca, 1465 adet zoralım tabanca ve 131 adet de ithal tüfek satışı yapıldı. Bu silahlardan ithal tabancalar için vatandaşın cebinden 3 trilyon 709 milyar lira. Kınkkale tabancalar için 3 trilyon 382.6 milyar lira, zoralım tabancalar için 61.6 milyar lira, ithal tüfekler için de 72.4 milyar lira çıktı. Böylece silah merakının geçen yılki bılançosu 7 tnlyon 225.7 mılyar lira olarak belirlendi. Kınkkale'ye dönüş Özellikle 1993'ten sonra vatandaşın gözdesi haline gelen Smith VVesson. Heckler Koch. Tanfoglıa ve \Valther gibi yabancı marka tabancalann satış fiyatlannın 725 milyon liralara ulaşması, yeniden Kınkkale'ye dönüşe )'ol açtı. 1996'da 25 bın 823 olan. 1997'de 14 bin 80'e gerileyen ithal tabanca satışlan, 1998'de 8 bin 923'edüştü. Buna karşılık Kınkkale satışlan 1996'da 10 bin 359. 1997'de 12 bın 277, 1998'de ise 20 bin 583 olarak gerçekleşti. MKEK verilenne göre 1990'dan bu yana Türkiye'de 116 bin 623 ithal tabanca satıldı. Bu tabancalar için ceplerden çıkan para ise ortalama dolar kuru ile 228 milyon 144 bin 748 dolar olarak gerçekleşti. Avnı şekilde vatandaş, 104 bin 12 Kınkkale rnarka tabancaya 60 milyon 141 bin 832 dolar ödedi. Aynı dönemde Genelkurmay Başkanlığı'nın, başta terönstler olmak üzere ele geçirdiği ve **zoralun" olarak nıtelenen 65 bin 584 tabanca da MKEK aracılığı ıle miiletvekillerine, üst diizey bürokratlara, hâkim ve savcılar ile askerlere satıldı. Bunun parasal değeri de dolar bazında 8 milyon 634 bın 913 dolar olarak hesaplandı. 1990 başından bu yana satışı yapılan 2 bin 552 ithal tüfeğin satış fiyati da yine dolar bazında 4 milyon 507 bin 797 dolar olarak belirlendi. Böylece 1990-1998 döneminde toplam silah satışı 288 bın 771'e. parasal karşılığı da 301 milyon 429 bin 291 dolara ulaştı. Bu mıktann günümüz değeri ise 97 trilyon 360.6 milyar lira olarak belirlendi. Kaça saülıyor? MKEK. yerli tabancalan halen 115 milyon 128 bin lira ile 307 milyon 500 bin lira arasında satıyor. tthal tabancalann satış fiyatlan ise 109 milyon 224 bin liradan başlıyor ve 725 milyon 946 bin liraya kadar çıkıyor.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle