28 Aralık 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
21 OCAK 1999 PERŞEMBE CUMHURİYET SAYFA HABERLER Türk-tş, DtSK, Hak-İş, KESK, Memur-Sen ve Kamu-Sen başkanlan sorunlar için bir araya geliyor Çahşanlar Zirvesi 27 Ocak'taANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Türk-lş, DfSK, Hak-lş, KESK, Memur- Sen ve Türkiye Kamu-Sen genel başkan- lan, çalışanlann sorunlanna ortak çözüm bulunması amacıy la 27 Ocak'ta bir ara- ya gelecek. lşçi ve memur konfederasyonlannın genel başkanlan. agırlıklı olarak, kamu kesimi toplu iş sözleşmeleri, işten çıkar- malar, işsizlik sigortası, iş güvencesi yasası ve zorunlu tasarruflara ilişkin de- ğeriendirmelerde bulunacaklar. Edinilen bilgiye göre, işçi-memur zir- vesi Hak-lş'in ev sahiplığinde Anka- ra'da gerçekleştirilecek. Daha önce iki kez Türk-tş Genel Başkanı Bayram Me- raJ, DtSK Genel Başkanı Rıdvan Budak • İşçi-memur zirvesi Hak-lş'in ev sahiplığinde Ankara'da gerçekleştirilecek. Hak-lş Genel Başkanı Uslu toplantıda, başta kamu toplu iş sözleşmeleri olmak üzere, işten çıkarmalar. işsizlik sigortası, iş güvencesi yasası ile zorunlu tasarruflann ödenmesine yönelik değerlendirmede bulunacaklarmı bildirdi. ve Hak-tşGenel Başkanı SaKm Lslu'nun kahlımıyla toplanhlar gerçekleştinldi. 27 Ocak'taki toplantıya KESK Genel Baş- kanı Siyami Erdem. Memur-Sen Genel Başkanı Akiflnan ile Türkiye Kamu-Sen Genel Başkanı ResulAkay'ındaçağnl- ması kararlaştınldı. Hak-lş Genel Başkanı Uslu. emek platformunu. memur sendikalannın ka- hlımı ile genişlettiklerini belirterek amaç- lannın çalışanlann sorunlanna ortak bir çözüm bulmak olduğunu söyledi. Uslu, toplantıda, başta kamu toplu iş sözleş- meleri olmak üzere, işten çıkarmalar, işsizlik sigortası, iş güvencesi yasası ile zorunlu tasarruflann ödenmesine yö- nelik değerlendirmede bulunacaklannı bildirdi. Çalışanlann temsilcileri olarak, hükü- metten istemlerini bu toplantıda belir- leyeceklerini aniatan Uslu. şunlan söy- ledi: "Emek zirvesinde aiınacak karaıiar ve taleplerimiz, bildiri ile kamıroyuna açıklanacak ve hükümete iletilecektir. Ay nca, yaptiğımız çalışmalan bir rapor haline getireceğiz. Hükümetin çalışanla- nn sorunlan ile yakından ilgileneceğini umıryoruz, Hükümete. taleplerimizi cid- dh e aldıgı ötçûde yakın duracağız. Ak- si durumda tepkirnizi göstereceğiz." DİSK Genel Başkanı Budak, işçi ke- simi olarak bir araya gelebıleceklerini. ancak memurlann bir araya gelip gel- meyeceklerini bilemediğini söyledi. Budak, toplantıda, izlenecek ekono- mikpolitikayı belirleyeceklerini bildir- di. Ekonomik ve Sosyal Konsey de bay- ram sonrasında hükümet tarafindan top- lantıya çağnlacak. Türk-lş Genel Baş- kam Meral, hükümetin konseyi bayram- dan sonra toplamasının olumlu olacağını belirterek konseyde çalışanlann sorun- larının aynntılı olarak masaya yatınlabilecegini söyledi. DİSK Genel Başkanı Budak, konseyin yeni bir yapılanma ile toplantıya çağnlmasmın doğru olacağına dikkat çekerek "Bu yapılanma içinde tüm çalışanlann tem- sflcfleri deyer aimahdır. Böyle bir yapıdald konsey, sorunlara daha kolay çözüm bulacaktır" diye konuştu. Yabancı tekellere bağımlı kalmayın Sendikalar MEB ı uyardı • Eğitim-Sen Gen Başkanı Kemal Bal, Dünya Bankasınca verilen paranın Bilgisayar Destekli Öğretim için en iyi şekilde harcanmasını ve kendi temsilcilerinin de gözlemci olacağı ihaleye birçok firmanın katılması gerektiğini söyledi. NECATİAYGIN tZMİR - Eğıtim-Sen Genel Başkanı Kemal Bal, Mıllı Egı- tim Bakanlığı'nın. Temel Eğı- tim Projesi'nin başanya ulaşma- sını istemeyen gerici kadrolar- dan temızlenmesini ve okulla- nn bilgisayarh eğitim sistemi- ne geçmesini istedi. Bal. "8 yı!- hk kesintisiz temel eğra'm pn> jesinin başanya uiaşması iyi bir denetim ve gerici kadrolaşma- nınriagıtıhnaayl»mıirokiinnla- caknr" dedı. Bal, Dünya Ban- kası'nca verilen paranın Bilgi- sayar Destekli öğretim için en iyi şekilde harcanmasını, okul- lann bilgisayar çöplüğune dö- nüştürülmemesini ve kendi tem- silcilerinin de gözlemci olarak bulunacağı ihaleye bir çok fır- manın kanlması gerektiğini söy- ledi. Eğitim-Sen Genel Başkanı Bal. ilk aşamada, eğitimin 21. yüzyılın gerektirdiği biçimde ileri eğitim çağını yakalaması için, müfettış ve okul yöneticı- lerinin ciddı sınavdan geçirilme- si gerektiğini \iırguladı. Yapı- lacak sınaviarda başanlı ola- mayan yöneticilenn hernen gö- revlerinden alınmasını isteyen Bal, "Bigisayar Destekli Öğre- tim (BDO) konusunda yetiştiril- meyen ilköğretim müfettişleri- ne denetim görevi verilmemeü- dir. Millieğitim veokul müdür- lerismavdan geçiribndi,ckkJi bir biçimde bügilendirilrneli.uygu- lamada başansı/ olanlann gö- revlerini sürdürmelerine izin verilmemelidir. 8 yıllık kesinti- siz temel eğitim projesinin ba- şanya ulaşması i>i bir denetim vegerici kadrolaşmanuı dağral- masryla mümkün olacaknr." Dünya Bankası'nın Milh Eği- tim Bakanlığı'nın Temel Eğitim Projesi çerçevesinde "iletişinr sistemi kurması için bir trilyon 125 milyar lira kredi verdiğini anımsatan Bal, bu parayla, 2 bin 451 bilgisayar laboratuva- n kurulabileceğini, her labora- tuvardan da 600 öğrencinın ya- rarlanması halinde en az 220 bin 200 öğrencinin bilgisayar- latanışabileceğinı söyledi. Bal. " YetkDflerL Dünya Bankası kre- disini çarçuretmemeye: kıtoian kaynaklan en \erimli şekilde kuBanmaya;ekk'ki()tanaklanen genişöğrenci ldtksine sunmaya çağmyoruzr dedi. Baf, MEB'in Dünya Banka- sı desteğini iyi bir şekilde kul- lanmasını, buna karşın bilgisa- yar sektöründe yabancı tekelle- re bağımlı kalmayacak şekilde donanımını tamamlamasmı is- tedi. Bal, Milli Eğitim Bakan- lığı'nın, geçen yıllarda yaptığı gibi ders rnüfredatını Bilgisayar Destekli Öğretim programı ha- zırlamadan, bilgisayar ve yazı- lım ihalesi yaptığını ve başan- lı olamadığını öne sürdü. Bakan- lığın geçen yıl düştüğü hataya bu öğretim yıhnda da düşme- mesi için bilgisayar destekli öğ- retim programı için açacağı iha- leye önceden hazırlayacağı programla çıkmasını. ihaleye birden fazla firmanın katılımı- nm sağlanmasını da isteyen Bal, şunlan söyledi: " Ezbere dayah ve yüklü otan müfnedatla bilgisayar destekli öğretim verilmesi olanağı yok- tur. Şimdiki müfredat progra- rruve müfredat programına ben- zer şekilde hazuianacak olan müfredat programlanik BDÖ yazıhmlannm uygulanınası is- tenirse: yüz binlerce dolar veri- lerek satın alınan ders \aahm- lan. daha önceki yıllarda oldu- ğugibi,kuOanılmayacakçöpean- lacaknr. F.ğhim için'yeterlı kay - nak' olmadığını söy İeyen >öne- tkOer, kay naklan sorumsuzca harcamış olacaknr.- Kemal Bal. şu önerilerde bu- lundu: "Sadece'bilgisayar eği- tim' vererek'bil0sayar destek- li öğretim' yapılamaz. Oğret- menkr BDO konusunda yetiş- kinleştirflrnetiyardırnadenrna- teryalleri hazııianmalı,yazıbm- lann derslerde nastl kullana- caklan ile ilgili ders senaryola- ngeiştirilmeii >e bu konulan içe- ren süreli yayın çıkarmalıdır. Hizmet içi eğitim kurslannda öğretmenlerin her türlü ihtiya- a karşılanmaü. BDÖ'nin başa- nya ulaşması için ders yaaüm- lannı kullanan öğretmenlereev- lerinde kullanılmak üzere üc- retsiz b3gisa>ar vedersierde lad- lanacaklan yazılımlannın bir örnegi verilmelidir. Oğretmen- ler ders yazıfamlannı ev lerinde kullanarak derslere hazuiıklı girecekler veprojenin başanlıol- masını sağlayacaklardır. Tüm okuDan birtürine bağlayan bir bilgisayar ağı (Eğitiın-Net) ge- dkmeden kurulmalıdır. Bu ağ- da kullanılmak üzere eğitim-/ öğretimle ilgili veri tabanı hazır- lanmalıdır. BDÖ uygulayan öğ- retmenlere ücretsiz internetola- nağı sağlanmalıdır. Böyieceöğ- retmenkrin birbirieri ile bögi alışverişinde bulunmalan ve MEB merkezinde kurulacak birmerkezden doğrudan hizmet almalan te bilgilenmeteri sağ- lanarak. sorunlara anında çö- züm üretihnetidir.'" bayram 6 Kiks' tPEKYEZDANt Onlan, ne tstanbul Valiliği'nin aldığı bayram önlemleri, ne belediyenin acil durum telefonlan ne de liderlerin bayram mesajlan ilgilendiriyor. 'Bayram haartagV kavrammdan ne kadar uzak olduklannı anlamak içm soru sormaya gerek yok. Anayasasında 'sosyal devtet' ibaresi bulunan Türkiye'de. •yoksnlluklannı ve yoksunluklannı' anımsattığı için bayramın gelişinden 'üzüntü duyan' binlerce 'yurttaş'tan sadece 'baalan' onlar. Zeyrek ve Balat'ın eski, fakir evlerinde yaşayan bu insanlarla konuşurken. onlann tek odalı 'yaşam mekânlannda 1 fotoğraflannı çekerken, tüm bunlan 'fakir edebiv^tı yapmak' suçlamalarına maruz kalmadan anlatmanm imkânstzlığınm farkına vanyorsunuz. Zeynep Erikoğiu. 50 yaştnda, sara hastası, evlendiğinden beri 30 yıldır tek odalı bir gecekonduda yaşıyor: "Durumum yoktur, ben hastayım. kocam hasta. kocam birisi çağınrsa baca temizliyor, undan başka işi yok. Benim saram vır, bayüıyorum,orayaburayiı düşüyorum, beynim kaç sefer yanldı. Yukanda bir kasap >ar. sagolsun o bay ram diye bir parça kıyma verdi de bugûn yemek yapıvorumTV'esik \ üzüm, Adana depreminde evi yıkıidıktan sonra Istanbul'a gelmiş ve yıne neredeyse 'ydatanak üzere otan' eski bir evin en alt kattaki tek odasında yaşamaya calışıyor. Dört oğlu var, ancak 'gefinler istemediği için' tek başına yaşıyor ve ayda 54 milyon lira emekli maaşıyla geçiniyor. "Vailahi bende hiçbir hazıriık falan yok. Tek odada otunryDnım. Su yok, etektrik yok, suya camkJen getiriyorum. Biz Adana'da oturuyorduk. Deprem oidu. bizim evimiz sallandu y ankh, üzerine 'oturulmaz' yazdılar, ben de mecburen buraya geldim. Bize ev mev vermedilen 200-300 milyon para verdiler. o da hiçbir şeye yetmedL Yardım yapacağtz dedfler, ama yapmaddar." DEÜ Tıp Fakültesi, iki yıldır uygulamaya koyduğu aktif eğitimle çağ atladı Aktif eğitimden Ütopya Kulübü'ne OZAN YAY1V1AN tZMİR - Türkı>e"de ilk kez Dokuz Eylül Üniversitesi (DEÛ) Tıp Fakültesi'nde uygu- lanmaya başlanan aktif eğitim sistemi ikın- ci yılını yaşıyor. Klasik eğitim sistemıne al- ternatif olarak sunulan sistem. ezbere değil araştırmaya dayalı ve katılımcılığı ön plana çıkararak gerçekleştiriliyor. Daha sağlıklı bir meslek eğitiminin yanı sıra öğrencinın dü- şünen, sorgulayan, üreten birey olması teme- line dayalı sistem, Türkiye'nin de geleceği olarak değerlendiriliyor. Dokuz Eylül Üniversitesi Tıp Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Emin Aba ve üniversitenin tüm birimlerinin uzun bir araştırma sonucu fakülte müfredatına koyduklan aktif eğitim sistemi. yüzyılların ideali 'eşit insan' olgu- suna da çağnşım yapıyor. Bu gerçekten yola çıkarak aktif eğitim sis- temine geçtiklerini belirten DEÜ Tıp Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Emin Alıcı, fakültelerinde özgür bir ortam istediklerini, bu sayede öğ- rencilerin yaratıcılıklannı arttırmayı hedef- lediklerini belirtiyor. Toplumu şekillendirme- de en önemlı faktör olan eğitimin. bireyler arasındaki farkı ortadan kaldınp toplumsal eşitliği sağladığı göz önünde bulunduruldu- ğunda, çağımızın en önemli unsuru olduğu- nun altını çiziyor. Alıcı. ilkokuldan bu yana ezbere dayalt sistem içerisinde eğitim alan bireylerin, kolay inanan, sorgulamayan ve verilenle yetınen konumda olduklannı. ya- şadıklan deneyımlerin kendilerine gösterdi- ğini söyleyerek şunlan anlatıyor: "Biz bunu değiştirmenin ilk adımını atük. Tıp meslegini öğretmek için buradayız. En te- mel insan haklanndan birisi olan sağhk ko- nusunda geleceğe yatınm yapıyoruz. Oğren- cilerimiz daha birinci sınıflanndan itibaren pratik uygulamalara baslıyoriar. Her aşama- da kanlımcı bir anlayış. öngöriiyoruz. Ancak bu kadaria kalmanın yetersiz olacağıru da bi- liyoruz. Daha çağdaş ve yaşanası bir Türki- ye için insana yatınm yapmalıyız ki yaşamın heralanında üreten, ürem'ğini paylaşan birey- lerin oluşturduğu bir toplum olalım. Lygu- lamaya başladığımız aktif eğitim sistemiyle. öğrencilerimizin bitmez tükenmez enerjileri- nin körelmesini engeüiyoruz. Klasik sistenv deverilenin tersini uygulayarakaraşürmaya dayah egitimi ön plana çıkardık. Bu sayede öğrencilerimiz aldığıy la yerinmeyen, daha fazlasını arayan doktor adaylan olarak kar- şımıza çıkıyor. Bu da karşüıklı olarak iletişi- mimizi artnnyor ve bizier de öğretirken pek çok şeyi daha öğreniy oruz." Prof. Dr. Alıcı'nın anlattığı sistemde 'doğ- ru'nun tek ve sürekli geçerli olmadığı vur- gulanıyor. Bu yaklaşımı ve sonuçlannı şöy- le aktanyor Prof. Alıcı: "Benimdediğim dışında doğruvekural yok- tur şeklindeki yaklaşımlar DEÜ Tıp Fakül- tesi'nde uygulanmıyor. Tıp bilgilerinin yanı sıra yaşanılan tüm deneyimler fakültemizdc konu oluyor. Dolayısıvla çağdaşhk adına aft- lan adımlar ve kazanımlan özümseyen başa- Aktif eğitimin 0k öğrencileri ilk kez önemsendiklerini belirterek, kendilerine bu denli özen gösterilen bir ortamda buhınmaktan mutlu olduklannı söy lediler. nlı doktorlar yetiştiriyoruz. Tüm bunlann gerçekleş.mesinin temeli olan aktif eğitim sis- temi öğrencüerin y önetimde de söz sahibi ol- masınısağlıyor. Oğrenci komisyonlanndan ge- kn her türlü önerivi değeriendiriyoruz." Alıcı aynca, kunıluşlannm bu konuda ön- cü olduğunu da sözlerine ekleyerek "Farklı fakültekrde aktif eğitim sistemi üzerine ger- çekleştirdiğimiz konferanslar sonrasında fa- kültemize duyulan ilgi bunun en net göster- gesidir" diye görüşlerini belirtiyor. Fakültenin 2. sınıfında okuyan ve öğren- ci temsilcıliğı de yapan Tuncer Şimsek. ak- tif eğitimin tüm arkadaşlannda olduğu gibi kendisinin de hayata bakışında önemli deği- şiklikler sağladığını vurguluyor. "Onceyegö- re çevreyle daha kolay üetişim kurduğum gi- biortak üretmenin degüzelliğini yaşıywrum~ diyor. Yine 2. sınıf ögTencılennden Yûcel Birinci. olaylan bütün olarak gördüğünü, neden-sonuç ilişkisi kurduğunu belirtirken Kaan Sözmen de çevreyı daha iyi gözlem- leyebıldiğmi ve zamanı kullanma becerisinin geliştiğini söylüyor. Aktif eğitimin ilk öğrencileri aynca, yeni sistem ile öğrenim hayatlannda ilk kez önem- sendiklerini, kendilerine bu denli özen gös- terilen bir ortamda bulunmaktan mutluluk duyduklannı ifade ediyorlar. Tüm bu yoğun tempo arasında kültürel faaliyetlere her zamankinden daha fazla ilgi gösterdiklerini v urgulayan doktor adaylan, geleneksel tıp fakültesi öğrencisi kahbını yıktıklannı söy- lüyorlar. Bünyesinde pek çok öğrenci kulübü bulunan Dokuz Eylül ÜnKersitesi Tıp Fakül- tesi'nde yeni oluşturulan 'Ütopya Kulübü', aktif eğitim sistemini de özetliyor. ARAYIŞ TOKTAMIŞ ATEŞ Doğrusu Ne? Bazı şeylerin "doğrusu" ve "eğrisi" konusunda, ciddi ciddi tereddütler yaşıyorum. Hem yanlış an- laşılmaktan korkuyorum, hem kıncı olmaktan kor- kuyorum. Ama atalanmız ne demiş, "Korkunun ece- le faydasıyok". Eğer birileri sizın görüşlerinizi ve de- ğerlendirmelerinizi merakediyorsa, çaresizsiniz. Ya- zacaksınız... Sayın Bülent Ecevit'in, Tansu Çiller'in "manev- rasına" alet olarak hükümeti oluşturmasını, çok ga- ripsedim. Hele hele daha güvenoyu almadan, 3 günlük bayram tatilini 10 güne çıkartan karamame- sini, şaşkınlıkla karşıladım. Kamu çalışanlanna bir buçuk gün idari izin verilmesi demek, Türkiye'nin en az 5 milyon işgünü yitirmesi demektir. Böylesine yoğun bir iş günü kaybının ekonomımize kaça pat- layacağını, iktisatçılanmız elbette hesaplayacaklar- dır. Geçenlerde grevlerle ilgili biryazımda vurgulamış olduğum için üzerinde fazla durmayacağım. Fakat Türkiye'de son 20 yılda yapılan grevlerde, bunun on- da biri kadar işgünü kaybı olmamıştır. "Milli servet" masallanna ne oldu?.. Zorunlu olarak çalışacak olan kamu personeline mesai ödenmemesi ise bence büyük bir haksızlık. Tabii yasal kimi gerekçeler bulunur, ama bir kısım kamu personeli 10 gün tatil yaparken bir kısım ka- mu personelinin 3 gün tatil yapması, benim mantı- ğıma ters geliyor. Bugün Ocak ayının 21118 Nisan'da yapılacak se- çimlere üç ay bile kalmadı. Zaten 10 günlük tatil ilan ederek "hükümet etme zamanlarının" onda birini yi- tırdiler. Bu süre içinde ne yapabilirier? Zaten ne yap- malan beklenebilır? Hükümeti oluşturan isimler arasında, çok deger- li bulduğum insanlar var. Ama hiçbir şey yapama- yacaklar ve boşu boşuna yıpranmış olacaklar. Tüm yaşamlan boyunca, "sayın bakan" çağnhşını duy- mak için bu yükün altına girdiklerine asla inanmam. O halde beklentileri neydi? Bu oyuna gelmeye de- ğermi? Hükümet olmak. siyasal bir parti için en temel ve birincil amaçtır. Zaten siyasal partileri diğer örgüt-. lerden ayıran özellik, siyasal partılerin, "iktidarolmak~ amacıyla oluşturulan örgütler" olmalandır. Fakat 3 aylık "şaibeli" bir ıktidar, iktidar olmak sayılabilir mi? Dünya üzerinde, 550 mıllervekili olan hiçbir par- lamentodan 61 milletvekili olan bir partinin hüküme- ti çıkmaz. Bu başlı başına bir "skandaldır." Sayın Ecer vit "reddedildiğı" dönemde, demokratik ülkelerde/ bunun kimi örnekleri görüldüğünü söylemış ve bu' bilginin doğru olmadığını yazmıştım. Daha sonra y konuyu gene araştırdım. Ve böyle bir "demokratik^ uygulama " görmedim. En azından parlamenter de^~ mokrasilerde... ^ Tansu Çiller ve Mesut Yılmaz, Yalım Erez'in önü-~ nü kesmek ve merkez sağın lideıiiğını kaptırmamak için bu işe katlanıyorlar. Peki Ecevit'in bu işi üstlen— mesinin mantığında ne olabilir? "Memleketı hükumetsiz bırakmamak" gibisinden bir mazeretin arkasına saklanamazlar. Zira memle-' ket hükumetsiz değildi ve Yalım Erez'in hükümeti ku-'j racağı belli olmuştu. Zaten Tansu Hanım bundan son- - rabu formüle razı oldu. ' s^-^&a r ,e sî "Başanlı hizmetjer yapmak" desenjz^ kimseyt'- inandıramazsınız. Üç aydan kısa bir sürede 1 , hiçbir"^ "icraat" yapılamaz. O halde geriye tek bir açıklama kalıyor CHP'yi hü- kümet dışında tutmak. Fakat işin doğrusunu ister- seniz; Saytn Baykal'ın hükümet olma konusunda, pek hevesli olduğunu sanmıyorum. Zira eğer çok he- vesli olsaydı, daha önceki hükümete girebilirdi. El- bette değişen koşullarda farklı düşünceler geliştir- mişlerdir. Fakat çok hevesli olduğunu gösteren işa- retlere rastlamıyorum. Hiç kuşku duymuyorum ki; Sayın Ecevit, bu hü- kümeti kurmakla, seçimlerdeki oy oranını arttırma- yı ve merkez solun "tartışmasız" lideri olduğunu göstermek istiyor. Peki, bu hükümet acaba DSP'nin oy oranını arttıracak mı? Hiç sanmıyorum. Hiç sanmıyorum, zira Ecevit'in "siyasal ahlakı", dev- let olanaklannı, partisinin çıkarianna ve yararına kul- lanmaya izin vermez. Bazı şeylere göz yumsa ve gör- mezden gelse bıle, bu konuda sağ partilerde gör- düğümüz sınırsız "talanı", DSP'de göremeyiz. Başta Ismail Cem, Zekeriya Temizel ve Hikmet Uluğbay olmak üzere, DSP'nin bakanları 55. hukü- mette çok başanlı olmuşlardı. Acaba aynı başanyı azınlık hükümetinde sürdürmeleri mümkün olabile- cek mi? Doğrusu bilemiyorum, ama sanmıyorum. (Asla temenni değil...) Türkiye gibi ülkelerde "iktidar" siyasal partileri yıpratır. Sayın Ecevit'in bunu bilmemesi mümkün de- ğil. Ve buna rağmen ve Sayın Çiller'in bazı "telkin- lerini" de sineye çekerek bu hükümeti oluşturmuş- sa, bilmediğim bir şeyler var demektir. Ama yakında bunlann hepsini anlanz. Geçen cu- ma günü banka kuyruklannda bekleşen memurlar ve emekliler, azınlık hükümetini pek hayırla anmıyor- lardı. Önümüzdeki zor günlerin faturasının da aynı yere çıkacağına kuşku duymamak gerek. Çiller ve Yılmaz'ın post kavgasına katkı yapmak için bu hükümeti kurmaya değer miydi? Türbana bone makyajı NECATl AYGIN İZMİR- Atatürk Devlet Hastanesı'nde türban takmak- ta direnen bazı çahşanlar tutumlannı •'bone" takarak sür- dürüyor. Atatürk Devlet Hastanesi'nde tûrbanla görev ya- pan iki doktor hakkında ise bir yıl önce başlatılan soruştur- ma sürüyor. Devlet memurlannın görev sırasındaki kılık-kıyafetleri- ni düzenleyen yönergeye karşın Izmir Yeşılyurt Atatürk Devlet Hastanesi'nde görevli Asistan Dr. Serap Pomakve Nöroloji Uzmanı Dr. FikriyeOvah ile Hacer Ankan, Mü- şerrefÜhıeradındaki hemşirelerle teknısyen DilberMurat Karsh'nın tûrbanla göreve de\Bm etmelerine tepkiler sürü- yor. Yeşilyurt Atatürk Devlet Hastanesı Başhekimı Op. Dr. Mehmet AH Önal, türbanlı doktor ve hemşıreler hakkında idari soruşturma açtıklannı belirterek •'Biz ancak bunlara, uyan ve kuıama cezası verdik. Başka bir işlem yapanuyo- ruz.Sonışturmadosyalannı Sağhk Bakanhğı'nagönderdik, son söz bakanlıguı" dedi. Türbanlı doktorlardan Nöroloji Uzmanı Dr. Fikriye Ova- h'nın, Manisa Demirci Devlet Hastanesi'ne tayıninin çık- tığını vurgulayan Op. Dr Önal, Asistan Dr. Serap Pomak hakkında bakanlığa gönderdikleri soruşturma dosyasının sonucunu beklediklerini belirtti Op. Dr. Önal. tûrbanla gö-.; reve gelen hemşire ve teknisyenlerle ilgili olarak da şunla-i; n söyledi: "Biz bu görevlileri uyardık. haklannda soruştur-1 j maaçnk. Uyan ve kınama cezası aldılar. \erilen bu cczala-- ra karşın başlannı açmamakta direndiler. Ameliyathaneler-1 deki göreviiler sürekli başlanna bone' taktıklan için onlar'. daburadatürbanıçıkanp'bone' takarakgörev yapryorlar-"/
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle