17 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 28 EYLÜL1998 PAZARTESİ OLAYLAR VE GORUŞLER Ormana Sataşanlar Kârlı Çıktığı Sürece... Prof. Dr. TAHSİN TOKMANOĞLU Y ukardakı başlıgı bıraz de- he genışleterek "Yasalara a> kın işler yapanlar kâr- h çıktığı sürece" demek ve "Ülkemize bir düzen gelebilir mi? Yasal düzen gelmediği sürece de muüu olmamıza ola- nak var mı" dıye sormak çok daha doğru olurdu. Fakat bız bu büyük amacın bır bö- lümiinü ele alarak, sadece orman konusu üzennde duracağız. 50 yılı aşan ormancılık yaşamımızda, ormanlara sataşanlardan bırçoğunun kâr- lı çıktığını gördük \ e bu nedenle çok üzül- mekteyız. Üzüntümüzü ınsanlanmıza. özelhkle ülkemızın vönetıcılerine anlata- madığımız ıçın de bır kat daha üzülmek- teyız. Üzülmemıze neden olan birçok olay yaşadık. Bu olaylann bır kısmıyla birkaç ciltlik kjtap yazılabilir. Fakat bu kitabı kımler olcur ve açıklanan dertlenn çaresi- nı kımler arar? Böyle kımseler buluna- mayacağı ıçin yazmanın da bır anlamı kal- mamaktadır Çok ılgınç bulduğum bınnı burada açıklamak ıstiyorum. Elmalı bendirun ha\r zasındaki ormana sataşan bır vatandaş mahkemeye venl- mıştı. Mahkemeden beni bilirkışı olarak çağırdılar. Keşif günü yargıçla birlikte olay yenne gittık. Orman kadastro harita- sını \e öbiir hantalan, olay yerine uygu- ladım. Sonunda davakonusu yenn orman- dan açılmış bır yer oldugu karusına var- dım. Yeri açan kişi (yani sanık) "Orman- dan açma yapmadığrnı, ormana asla sataş- madığını. orman smınnın biraz ilerde tel örgü çekilerek belırtılmiş olduğunu, ken- dı yennın bu sınınn dışında bulunduğu- nu" söyledı. Saruğın bu sözü üzenne tel örgüyü de gördüm ve mceledim. Eldeki hantaya ya- nı orman tapusunun dayanağı olan han- ta> a göre; tel örgünün ıkı tarafı da tapuya kayıth orman arazısiydi. Başka bir deyiş- le tel örgü orman sınınnı göstermiyordu. Sanık ve yerel bilirkişiler, tel örgünün or- man sınınnı gösterdığını ve ormancılar tarafindan yapılnıış olduğunu iddia ettiler ve benim bu tel örgüyü sınır kabul etme- mekle büyük bırhataya düştüğümü bildır- dıler. Tel örgünün iç tarafinda ağaçlann ve fidanların bulunduğunu, dışında ıse hıç- bır şeyın bulunmadığını birçok kere tek- rarlayarak ve yeminler ederek belırttıler. Söyledikleri gibi tel örgünün ıçersinde ağaçlar ve fıdanlar \ardı, dışansında ıse yoktu. Saruğın avukatı da bu nokta üze- rinde önemle duruyor ve tel örgünün or- man sınınnı gösterdiğıni ıddıa edıyordu. Keşiften iki gün sonra Orman Işletme Müdürlüğü'ne gıttım. eski öğrencım olan orman mühendıslenyle görüştüm ve yap- tığımız keşfı anlattıktan sonra, oradakı tel örgünün neyı gösterdığıni sordum. Şun- lan söyledıler: "Ağaçlandıımacı arkadaş- lanmız. fıdan dıkecek yer aradılar. Onay- lanmış ağaçlandırma plaruna göre orman nitelığını kaybetmış olan bu yenn, orman sınınndan başlanarak ağaçlandınlması ge- rekiyordu. Fakat orman sınınnın hemen içersinde yapılmış 30-40 tane gecekondu bulunuyor- du. Bunlan yıkmadan yerlenne fıdan dık- meye olanak yoktu. Yıkmak ıçin de mah- kemeden karar almak gerekiyordu. He- men hepsi mahkemeye verilrnışfi. fakat mahkemeler bitmek bılmıyordu. Davalı- lar v e avukatlan, davalan uzatmayı da kâr sayıyorlardı. Bu durum karşısında, davalı yerlen dı- şarda bırakarak ağaçlandırma yapmayı uygun bulduk ve gecekondulan dışarda bı- rakarak ağaçlandırma yaptık, çe\Tesıne de tel örgü çektık. Tel örgü orman sınınn- da değıldır, dıkılen fıdanlann çevresinde- dır. Mahkemeler bıttikten ve gecekondu- lar yıbldıktan sonra. yerlenne fıdan dıke- cek ve hepsinı bırden telörgü içersıne ala- cağız." Meslektaşlanmın yaptıklan bu açıkla- malan haklı buldum. kendılenni kutla- dıktan ve her zaman yanlannda olacağı- mı bildirdıkten sonra, sanığın ormandan yer acmış olduğunu bıldıren raporumu ha- zırlayarak mahkemeye verdım Bırkaç a>' sonra. bu olayı yüriiten mü- hendıslerden bın yanıma geldı ve "Hocam. ormana sataşanları mahkemeye verdiğim için, beni Doğu Anadolu\ a sürii>oriar. Bu durumda nasıl görev yapanz? Ormanla- n nasıl korunız?" dedı Mesiektaşımın bu sözlen üzerine. ba- kandan \e genel müdürden başlayarak bir- çok kımseye başvurdum.'"Görev ini layı- kıyle yapanlann onurlandınlması gere- kırken cezalandınlması, ülkeye ıhanettır" dedim. Bu ana düşünce üzennde daha birçok şeyler söyledım ve bırçok kımseyle görüş- tüm. fakat sürgünü kaldırtamadım. Arka- daşımız göndenldiğı yere gıttı ve kısa bir süre sonra da memunyetten aynldı. Bugün. öbür kamu görevlilen gibi or- man mühendıslen de yasal görevlennı yapmaktan çekınmekte ve ne yazık ki po- lıtikacılann söy ledıklennı ızlemektedır- !er. Bu durum karşisında, ormanlann ve- rimlenni arttırmayla ılgılı çalışmalar ha- yal olmakta. korunmalan dahı sağlana- mamaktadır. Böyleohıncada. orman yan- gınlannın çoğalması son derece normal birolav obnaktadır. Bugünkü kamu kurum- lannı Osmanlı Dev leti'nin son zamaniann- daki durumlanna getirenler, ülkemize bü- \ükfenalık yapnusjardır. Kendilerinden da- vacrvız. Paııo WeekefflGİı Eylül-15 Ekim Özel Çekiliş Armağanları Fi«t Si«M IL BU FESTIVAL SİZE ÇOK ŞEY KAZANDIRACAK Sek* N«x 62OO T37OX TV Deneme sürüşüne katılıp form dolduran herkese: Özel Çekiliş armağanlarından kazanma şansı! Festivale katılıp otemobilleri inceleyen herkese: Çekilişsiz onbinlerce armağan! Fiat Siena ve Palio VVeekend Festivali, Tofaş-Fiat Ana Bayi ve Yetkili Satıcıları'nda. Herkesi bekliyoruz. BdMİcnmız] zıvarer ederek dencmc suruşu \apanların ılgılı formİan doldurmaları gcrekmcktedır Ozel Çekıhş ıle \erıfecek otonıobıiler standirr donanımlıdır Festıval bovuncı baMİerımız Cumartesı \e Pazar gunlerı de hi2metınızdedır Bu kjmpariM Mılh Prvango Idarcsı nın IWW19t»S anhlı \c B 02 I \IPI 0 13 00 Oİ'1931 snıb tzni çcrçev«mde \urutulmekıcdır Kampan>a>J 23 E^lûl 1S Ekım 199*1 tanhîen arasmda Tofaş-Fuı \na Ba\ıkn ıc ^ctkıb Satıcılannda FmStena \e Palıo tteckcnd rrtodelı oıomobıllcnn tcst «&rufunu \iparak "Dcncmc Suruîiı Soru Formu"nu doİdtırjn, gcvcf'1 ÎUTUCÜ bclgctı lahıbt ks^ılcr lutibbtlu Taiıhljler 16 Kasım İ998 tanhınde MJİı Pt\ango Id^rcsı \ctkilılcrı ıc notcr huzurundj %aptlacjk vckilışk bclırlenccck vc 25 Kasım 199S anhlı Hum\« fuzcıcsmdc lUn cdılc^cktır kazananUrm adrcsu>ea\Tica\azıiı bıkiınm \ipiiaeaknr \sıi ulıhtılcnn 23 Vuİık 1998 [anhıne \cdek uiihlıJcnr' dc 23 Ocak 1949rjnhınc kxiu \JZI1J bitdınmdc itfcnen c\«kUn urramUsank lofaş O o Tıorcı \.*> ne ut»î*ırmajan gefckmcktcdır Kazanılan ıkntmıvcicr ıle ılgıiı kD\ hani_ındeki ıum vcfgı rrid-srjt \c hcr turtü \asal Mjkumluluklcr vc bu kapsamda \ crasct \e Intıkaİ \ cre^sı ulıhlı urafindao ödcncccknj Tofaş Otu Ttcarct \.Ş çaJıjanlan \c İ Dercce wkmbn K 18 v Jjırtdjn k ı ^ k oünUr çekılıjc ı^nrak edcn>cıicr ımıak cdıp luunuİJr dahı ıkram^ckn kcndılcnne \enlmcz. F İ A TTUTKUNUN ESERI. CUMHURİYET'TEN OKURLARA ORHAN ERİNÇ TBMM'niniOGiinii Haydarpaşa Lisesi'ndeki sınıf arkadaşlanmızla geçen hafta içinde bir araya gelip eski günleri an- dık. Bu tür buluşmaların çekici yanlanndan biri de sohbetin bir süre sonra fıkra anlatmaya dönüşme- sidır. Bir arkadaşımızın anlattığı fıkrayı, fıkranın canı- na okuma pahasına, gazeteci-okur ilışkisine say- gı gereği biraz kuru biçimde da olsa yazmak ge- reğini duydum. Adamın biri gittiğı doktora yakınıyormuş: "Doktor Bey, karnım müthiş gazyapıyor. Nere- deyse davul gibi oluyorum. Zaman zaman karnı- mın gerginliğini azaltarak rahatlıyorum. Allahtan ne kokusu var ne de ses çıkanyor. Tedavi için ününüzü duyup sıze geldım." Doktor hastasını dinlerken, anlatılanların prati- ğıne de tanık olduğu ıçın teşhısı koymuş. "Beye- fendi" demiş, "tedavinize önce bumunuzdan baş- layacağız. Sonra kulaklannıza sıra gelecek." Çevremize şöyle bır bakıp gazetelere, televiz- yonlara göz atınca politikacılarımızla üst düzey bürokratlarımız arasında fıkradaki hastaya benze- yen pek çok kişi olduğunu görerek huzursuz olu- yor insan. Çetelerle ılışkilerı, kanştıkları yolsuzluklar, yan- daşlanna çıkar sağlama, belırlı devlet katlannda kadrolaşma çabaları sırasında yarattıkları çürü- müşlük kokusundan ve patırtılardan haberieri yok- muş gibi davranmayı nasıl da beceriyorlar. Şu anda en güncel konu, Çakıcı'nın ortaya dö- külen ses kasetleri. Özellikle orta sağ ile dinci sağ- dan pek çok kişinın adı, çözülerek gazetelere de yansıyan konuşma bantlarında yer alıyor. Şimdiye kadar bantlar nedeniyle suçlananlardan biri olan Bay Eyüp Aşık cesaret gösterip hem mılletvekıllığinden hem de bakanlıktan istifa etti. DGM'ye ifade vermeye hazır olduğunu söyledi. Ancak sorunun hukuksal yönü çözümlenmiş değıl. Çünkü 12 Eylül Hukuku'nun yasalaştırdığı anayasaya göre bır milletvekili istifa etse de istifa etmışolmuyor. MılletvekilliğıninTBMM Genel Ku- rulu'nca alınacak kararla düşürülmesi gerekiyor ve dokunulmazlık zırhından çıkması bu karara bağlı olduğu için de savcıların ıfade alma yetkileri bu- lunmuyor. Bu bilgıleri, Bay Aşık'ın cesaretini küçümse- mek ıçin aktarmıyorum. Aksine, "istifa etmem"d\- ye dırenenlerın cesaretsizliğının gerçek nedeninin ne olabıleceğını düşünenlere katkıda bulunmak için hatırlatıyorum. Tedavi için bir doktor gerekiyordu. Bağımsız Adalet Bakanı Bay Hasan Denizkurdu "Ben te- daviye talibim" diyor. Istediği deTBMM'nintati- lini bitirıp toplandıktan sonrakı ilk 10 günü, belir- lediği tasarıları göruşmek ıçin ayırması. Milletve- killerinin dokunulmazlık sınınnın daraltılması ve Memunn Muhakematı Kanunu'nun değıştirilme- si de bu sürede ele alınması beklenen tasanlar. Yürütmenin yargıya ıpotek koyma hakkı Türki- ye dışında, hukukun üstünlüğü ilkesı içinde yer al- mıyor. Ilçe Idare Kurulu'nun "yargılanmasına ge- rekyok" dediği bir görevli ıçın elde ne kadar güç- lü kanıtlar bulunursa bulunsun savcılann yapaca- ğı bir şey kalmıyor. Evet, Türkiye'nin bır tedavi sürecine ihtiyacı var. Tanı da konulmuş durumda. Yetki ve söz ise TBMM'de. , Tasfiyeleri yıllardır süren batan bankalaria ilgili kuşkulu işlemleri ve Hazine'ye binen yükü Ayşe Sayın yazdı. Rantiyeye verilen ödünlerin bütçeye, dolayısıy- la sabit ve dar gelirliye yükünü Banu Salman, son gelişmelere işçı kesiminin bakışını Işık Kan- su aktardı. • Imam-hatip liselerinde, Milli Eğitim Bakanlığf nın kılık kıyafet genelgesinin uygulanmadığını Yusuf Ziya Ay fotoğraflayarak duyurdu. • Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nin (AİHM) kararlannı uygulamakta ciddi sorunlarla karşılaşan Türkiye'nin, Avrupa Konseyi üyeliği ile katı iç hu- kuk sısteminin arasında kaldığım Ali Er haberleş- tirdi. • Hekimlerin hastaların yaşamını etkileyebilecek acil kararlar alması gerektiren durumlar için tıp hukuku, mesleki disiplin ve yargılama usulleri ko- nularında bilgi sahibi olması gereğini ve bu konu üzennde yapılan anket çalışmalannı Asuman Aba- cıoğlu yazdı. • Ziraat Bankası Vakfı'nın üyelerini zarara uğrat- tığını, son on yıldaki işlemlerinin kontrol edilmesi gerektiğinı ve vakfın feshedilmesine yönelik istek- leri Celal Yılmaz haberleştirdi. • Önümüzdeki pazartesiye kadar gönlünüzce bir hafta geçırmeniz dileği ve saygılanmızla. FATİH İKİNCİ SULH HUKUK HÂKİMLİĞİ'NDEN EsasNo-1998 23 Davacı Bedıa Murati tarafindan davalı Süleyman Muratı aleyhıne açılan boşanma da\ası sırasında; Istanbul Sanyer Maden Çeşme Sokak No: 42 sayılı yerde ıkamet ettığı bıldınlen davalı Süleyman Mura- tı'ye dava dilekçesı ıle bırlıkte duruşma gününün teblıg edılemedığı gıbı zabıtaca da yapılan araştırmada neti- ceye etkılı olmadığından da\alıya duruşma günü ıle bırlıkte dava dılekçesımn ılanen teblığıne karar venl- mış olup adı geçenın duruşmanın atılı bulunduğu 20.10.1998 günü saat 10.00'da mahkememızde hazır bulunması. bulunmadığı takdırde HUMK'nın 213 ve 377. maddelen gereğınce duruşmanın gıyabında de- vam olunacağı hususu davetıye yenne geçmek üzere ilanen tebliğ olunur. 11.9.1998 Basın- 45452 FATİH 2. ASLİYE HUKUK HÂKİMLİĞİ'NDEN DosyaNo: 1995 349 Davacı Abdülkenm Beyaz ıle davalı Aylm Saadet (Nazlı) Bulan ve arkadaşlan arasındakı babahk kaydı- nın iptalı davasında: Mahkememızce açılan davanın reddine karar venl- mıştır Adresı meçhul olan dahilı davalı Ismail Sefa Bu- lan'a bu duyuru karar teblığı yenne kaım olmak üzere ılanen tebliğ olunur. Basın: 45432
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle