13 Mayıs 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
DEĞİŞEN DÜNYADANHÜSEYtN BAŞ Kapıdaki gizli tehlikeürkiye'nin de aralannda bulunduğu 29 sanayileşmiş "zengin" ülke tarafından T 1 ğ oluşturulan Avrupa işbırliğiveKalkmma M Örgütü'nün (OECD) 1995 yılından bu •* yana "kapah kapılar" ardmda sürdürdü- ğü "Yatınmlar Üzerine Çok Yönlü Anlaşma AMT, imzaya açılacağı nisan sonuna "beş kala". Körfez kri- zirun tozu dumanına karşın. aradan sıynlıp dünya gün- demine oturmuş görünmektedir. Büyük bir gizlilik içinde sürdürülmesine. dünya ka- muoyunun dikkatinden özenle sakınılmasına bakılır- sa. AMI'nin mimarlannın yaptıklan işin kimse tara- fından kolay kabul edilmeyeceğinin. pekâlâ ayırdın- da olduklan anlaşılmaktadvr. Aslında konunun, kuş- kusuz Türkiye dışında. bütünüyle gizli kaldığı söyle- nemez. Zira. kısaca AMI adıyla anılan anlaşma ile il- gili görüşmeler. çeşitli vesilelerle. ülke yaşamlanna yansıyacak olumsuzluklar nedeniyle Batı basınında oldukça sık yer almıştır. Ancak bu, konunun önemı öl- çüsünde olmamıştır. Dahası AMI'nin mucitleri işi, anlaşılabilir neden- lerle. "saman alhndan" yürütmeyi yeğlemişlerdir. Türkiye "de ise olay. yönetimlerin suskunluğuna kar- şın. en azından bir bölümüyle, salt Cumhuriyet gaze- tesinın çabalan ile gün ışığına çıkabilmiştir. Dünyanm en zengın 29 ülkesi arasında yer almış ol- masına karşın Türkiye. gelişmekte olan bir ülke ola- rak David Rowan"\n Guardian'da yazdığı gibi "A- Ml"nin yazımı biter bitmez. içeriği konusunda her- hangi bir "çekince" şansı bulunmayan. sadece "imza- ya" davet edilen ülkeler arasında bulunmaktadır. Yi- ne Rowan'ın belirttiğine göre "gelişmekte olan ülke- lerin AMI'ye direnmeleri kolay olmayacakür". Zira. 1995'te gelişmekte olan ülkelere yapılan 112 milyar dolarhk yatınmın yüzde 80'i sadece 12 ülkede yo- ğunlaşmıştır. Dünya nüfusunun yüzde 10'unu temsil • AMI, neresinden bakılırsa bakılsın, Amerika başta olmak üzere dünyanın en zengin ve güçlü ülkelerine büyük çıkarlar sağlamasına karşın, sözü geçen ülke insanları da dahil, dünya uluslarının büyük çoğunluğunu giderek yoksullaştıran Yeni Dünya Düzeni ve onun Dünya Ticaret Örgütü (OMC) îüründeki çok sayıda sömürü aracı arasında yer alan "çokuluslu şirketlerin " daha da güç kazanmalarını amaçlamaktadır. eden 48 daha azgelişmiş ülke ise dünya yatınmlar top- lamının yüzde 0.5'i ile \etinmektedir. Bu \üzden A- MI imzacısı ülkeler arasında yer almak. onlann, siga- ra ya da çocuk maması üretıcileri ya da orman ve ma- den kaynaklannı talan etmek içın yanıp tutuşan çoku- luslu şirketler için sonsuz bir pazara dönüşmesini sağ- layacaktır. Türkiye açısından bakıldığında, asıl şaşır- tıcı olan. Cumhuriyet'in ilk yıllannda kapitülasyon- lardan çok çekmiş. onunla kıyasıya savaşarak başan- ya ulaşmış bir ülkenin bugün. soygunda kapitülasyon- İara rahmet okutacağı ortada olan çokuluslu şirketle- re onca karakuş ayncalığı bahşeden bir anlaşma kar- şısında inanılmaz ölçüde sessız kalmasıdır. AMI, neresinden bakılırsa bakılsın, Amerika başta olmak üzere dünyanın en zengin ve güçlü ülkelerine büyük çıkarlar sağlamasına karşm. sözü geçen ülke in- sanlan da dahil. dünya uluslarının büyük çoğunluğu- nu giderek yoksullaştıran Yeni Dünya Düzeni ve onun Dünya Ticaret Örgütü (OMC) türündeki çok sayıda sö- mürü aracı arasında >er alan "çokuluslu şirketlerin" daha da.güç kazanmalannı amaçlamaktadır. Bu nite- liğiyle de ultraliberal küreselleşmenin cenderesinde bunalan toplum kesimlerini. koruyucu devletten arta kalan ne varsa alıp götürerek bütünüyle çaresiz bıra- kacaktır. Yatınmlar üzerinde çok yönlü anlaşma, yabancı ya- tınmcıya, konuk olduğu ülkede, tıpkı ulusal yatınm- cılar gibi "işlem görmelerinjn" sağlanmasını ve bunun güvence altına alınmasmı öngörmektedir. Ama anlaş- manın aynntılanna bakıldığında. çoğu uzmanın da teslim ettiği gibi "böylesibir anlaşmaya rastlarnakiçin kolonyalizrnin sömürgelere karşı büyük bir küstahlık- la dayarüğı azgın talan dönemlerinin karanlık çağına uzanmak gerekmektedir. Çoğu uluslararası anlaşma- da görüldüğü üzere, AMI'de de bir dizi hak ve sorum- luluklar yer almaktadır. Ancak AMI. sözü edilen an- laşmalardan. temekle farklıdır. Nalıncı keseri gibi bü- tün haklar çokuluslu şirketlere verilmekte, buna kar- şılık tüm \ ükümlülükler ev sahibi hükümetlerin sırn- na >üklenmektedir". VVashington'daki Publıc Citizen's Global VV'atch'ın dırektörü LoriM.Wallach,Le Monde Diplomatique'te şöyle yazı\or: Yatınmcılann hakları bölümündekı 'anahtar' maddede, yatırun yapanın mutlaka haklan arasında. arazi, doğal kaynaklar, telekomünikasyon ve diğer hizmetler. anlaşmanın serbestleştirme koşul- lanna uygun olarak hiçbir kısıtlamaya tabi olmadan döviz satınalma gibi haklar yer almaktadır. Buna kar- şılık hükümetler, bu yatınmlann tüm haklardan eksik- siz yararlanmasını güvence altına almakla yükümlü olacaklardır. Aynca yine çok sayıda madde, yatınm- cılann ve şirketlerin, yarınmlannın kâr sağlama kapa- sitelerini kısıtlayacak olası hükümet müdahaleleri du- rumunda, özellikle de dolaylı bir biçimde de olsa, "ka- mulastınldıklartnda" tazmin edilmelerini de öngör- mektedir. "Kamulaştjrma ve tazminata ilişkin kural- tar" ise AMI'nin en tehlikeli düzenlemeleri arasında- dır. Buna göre her şirket ya da yabancı yatınmcı, hü- kümetin tüm politika ve eylemlerini -vergi düzenle- melerinden, çevreyle ilgili konulara, çalışma yasala- nndan, tüketiciyi koruma yasalarına- kârlan için teh- dit sayarak bizzat kendilerinin seçecekleri ulusal ya da uluslararası mahkemelere başvurma hakkına sahip olacaklardır. Yatınmcılann birbaşka tazminat hakkı da "toplum- sal kanşıkuklara'" karşı korunmalan ilkesinden doğ- maktadır. Hükümetler ihtilal. olağanüstü hal ve ben- zeri durumlarda, yatınmcılara karşı sorumludur. Bu yüzden uğrayacaklan zararlar da yine ev sahibi ülke tarafından tazmin edilecektir. AMI'nınmetni. DavıdRoulan'm Guardian'da özet- lediği gibi üç temel ilke üzerine kuruludur. • Aynm yapmamak. (Yabancı yatınmcılar, ulusal kuruluşlara oranla cezalandıncı işleme tabi tutulma- malıdır). • Yatınmın girişinde, savunma sektörü hariç. özel kuruluşlann satın ahnması da dahil olmak üzere, kı- sıtlama olmamalıdır. • Özel koşullara yer verilmemelidir. Örneğin yerel istihdamm korunması ya da değişim pazannda spekü- lasyonun dizginlenmesi gibi. Aynca "yaünmın" tanımı da aynı anda entelektü- el, taşınmaz ve hisse senedi mülkiyetini içerecek bi- çimde genişletilmelidir. Aynı ölçüde önemli olan bir başka olumsuzluk da MJtterrand'ın eski kültür bakanı ve sosyalist mıllet- vekili Jack Lang ile sinemanın önde gelen ustalann- dan Tavernier'nin yan sütunlarda aktanlan yazılann- da sergilenmektedir. GATT ve Dünya Ticaret Örgü- tü'yle gemi azıya alan ultraliberal küreselleşmenin on yıldan bu yana. para imparatorluklannın ceplerini tı- ka basa doldunnasına karşın. milyonlarca insanın ya- şammı çekilmez hale getirmesi yanı sıra, ulusal sine- malan da yok ettiği kimsenin saklısı değıl. Latin Ame- rika ülkelerinden Avrupa'ya uzanan geniş bir kesim- de. uzun bir süredir Hollywood tek başına at oynat- maktadır. Bu hale gelmesi için adeta önüne kırmızı halılar se- rilmiştir. GATT görüşmeleri sırasında ulusal sinema- larını ne pahasına olursa olsun koruma karannda olan Fransa ve Kanada"nın inatçı direnmesiyle elde edilen "kültürel istisna". AMI'nin gerçekleşmesi durumun- da tarihe kanşacak \e sinema da dahil olmak üzere tüm dünya audiovisuel'i bütünüyle Hollywood'un ege- menliği altına girecektır. Sendikacılann. çevrecilerin, sinema sanatçılannın tüm dünv ada AMF\ e karşı savaş açmalannın önde ge- len nedeni budur. Peki bu konuda Türkiye nerelerde? Sayın Mesut Yılmaz. Amerika'ya giderken kuşkusuz Washington'a şirin görünmek için AMTnin imzalan- masını bile beklemeden. halen yürürlükte olan ve ulu- sal olanın korunmasına "hak tanıyan" kültürel istis- nayı yok sayıp HolKAvood devine, altm tepsi içinde "rüsum eşhiiği" armağan ederek de\letin ü\ey evlat olarak baktığı ve hiçbir derdine deva olmamakta ısrar ettiği ulusal sinemamıza. durduk yerde. ölümcül bir darbe ındirmiştir. AMI'nin ülkemiz için yaşamsal önemde olan diğer olumsuzluklanna karşı takınılacak tutumun bundan pek farklı olmayacağinı söylemek için sanıyoruz, kâhin olma>a gerek yok. AMI kapıda. Ne var ki bu haliyle kapıdan geçmeyi başarması zor. Aksi durumda. dünyanın tüm ülkeleri- nin, onursuz bir biçimde. Amerikan bayrağının yıldız- lan arasında yer almak gibi bir tehlikeyle karşı karşı- ya kalmalan kaçınılmaz olacak. HÜSEYİN BAŞ 'Gelişmenin özgürpolitikalanna saldırı' B.' aşka şeylerin de yanında, sol, bugün güçlü ve özgün bir ideolojik savaşın başını çekmeli, böylece de, bir yüksek sosyalist sorumlunun, "kötü bir anlaşma, anlaşma yokluğundan iyidir " diye haykırdığı GATT anlaşmalannın yeniden görüşülmesindeki edilgenliğini, ya da yaltaklanmasım unutturmalıdır. Dünyanın yapısını altüst eden yı- kıcı aygıt. uluslararası örgütlerin ku- lislerinde kimsenin gözünün yaşına bakmadan ilerlemesini sürdürü>or. Dünya ticaretınin serbestleştirilme- sinden sonra, şimdi sıra yatınmlann serbestleştirilmesine gelmiş görü- nüyor. Ekonomik lşbirliği ve Kal- kııima Örgütü'nde (OECD), 'Yaü- nmlar Üzerine Çok Taraflı Anlaşma (AMI)' adı altında gizlice hazırla- nan tasan açık. Yatınmlann coğra- fi devingenliğinin genelleştirilme- si. Daha önce GATT, ardından da Dünya Ticaret Örgütü (OMC), Amerikan hegemonyasını ve aynı zamanda da. yerel ekonomilerin ol- duğu gibi ulusal özelliklerin de or- tadankaldınlmasınayönelikbirmo- delin geliştirilmesini onaylamıştı. Hormonlu etler. rransjenik mısırla ilgili son tartışmalar, büyük bir gü- cün ticari dayatmalarının, doğal ürünlerin nitelikleri ve sağlıklı ol- ma gereklerini nasıl hiçe saydığını ortaya koymuştur. Aynı mantığı AMI'nin mucitle- rinde de görmek mümkündür. Yatı- nmlann önündeki "tüm engeöerin" kaldınlması bahanesiyle, gerçekte gelişmenin özgün politikalanna. halklann kendi yolunu seçme öz- gürlüğüne ve bağımsız yaratma hak- kına saldınlmak istenmektedir. lyi- liğimizi istemeyen bu dosta (AMI) hayır demenin tam zamanıdır. AMI. üretken olmayanı da dahil. paranın mutlak iktidannı oluştura- caktır. Tüm haklar yatınmlann, tüm görevler devletin olacak. giderek ka- mu gücünün hükümranlığı fiziksel ya da moral olarak, özel kişilere ak- tanlacaktır. Böylece kamu yarannı konıyan ulusal yasalar doğrudan tehlikeye atılmış olacaktır: Emeğin ya da yerel malzemelerin istihdamı. çevrenin konanması, yaşamsal sek- törlerin katılım tavanlannın smırlan- dınlması. sennayenin ülkelerine dö- nüşünün kısıtlanması... Mahkeme seçme hakkı Daha adil bir toplumun gerçek- leştirilmesi ve sosyal ilerleme yö- nünde verilen j-üzyıllık savaş, böy- lece silinip atılmış olacak; asgari üc- ret garantisinden, geri kalrmş böl- Bir sinemasanatçısımn öfkesiLe Nouvel Obsen-ateur - Size, ünlü "kültürel istisna"nınde\> amedeceği güvencesi \eriliyor. Kazanılnuş bir savaşı neden sürdürmek istiyorsunuz? Bertrand Tavernier- Kim, neyi vaat ediyor? OECD mi? Uluslararası merciler mi? Meksikalı sinema sanatçısı Arturo Ripstein'e AMI'nin ultraliberal esinlenmesiyle aynı olan Kuzey Amerika ulusları arasındaki ticaret anlaşması Alena hakkında ne düşündüğünü sorun. Alena'dan önce Meksika sineması güçlü, çeşitli. canlı ve popülerdi. lki yıl sonra hiç bir şey değıl: artık yok. N.O. - Fransız hükümeti \e bizzat Lionel Jospin "istisnanın" korunacağı güvencesi veriyor™ B. Tavernier - Onlara nasıl güvenilebilir? Seçilmişler, bizim iki yıldan bu yana tehlike çanlannı çalıp durduğumuz halde. durumun sadece on beş gün önce farktna vardılar? Jack Lang ve Jack Ralitc gibi harekete geçmekten korkmaşan birkaç • "Yüzbaşı Conan"ın yönetmeni Bertrand Tavernier, AMI'ye karşı savaşın, neden bir toplum seçimi savunması olduğunu anlatıyor. kişinin dışında. Fransız siyaset adamlan dehşet verici bir görüntü sergilemişlerdir. Sol'da ve sağ'da, ilgilendikleri tek şey. yeniden seçilmek \e birden fazla görevin üstlenilmesini sınırlayan yasaya karşı savaş vermektir. Kalan her şey. bizzat kendileri tarafından "seçümiş olmaj-an"", seçmenler karşısında hiçbir sorumluluğu bulunmayan, genel yetersizlikleri. cezasızlıklarına eşit uzmanlara emanet edilmektedir: SNCF, Credit lyonnais \e birçoğunu Socrates sistemı batırmıştır. Siyasetçileri her yerde uzmanlann körlüğü temize çıkarmakta ve bunlardan hiçbiri cezalandınlmamaktadır. AMI denılen bu korkunç tasanyı hazırlayanlar bu insanlardır. Ve bu salt audiovisuel'le sınırlı değildir. N. O. - Taktiğiniz ne olacak? B.Tavernier - Önce yalnız olmadığımızı, Marie Antoinette"cilik oynayan kimi züppe küçük Paris basınının saviadığının aksine bazı ufak tefek ayncahklanmızı savunmadığımızı göstermek istiyoruz. Avrupa, Avustralya, hispanik grup, Kanada ve Meksika'nın yarısmın desteğine sahibiz. İlke olarak Birleşik Devletler'den gelen ne varsa onaylamasına karşın Ingiltere'de bile isyan homurtulan yükselmektedir. u Çoktan gözden düşen bir yönetimin yeni bir ihaneti" diye isyan eden Ken Loach da bizi desteklemektedir. N. O. - Elinizde ne gibi ko/Jar vsarl Zafer şansınız ne? B. Tavernier - Önce birlık. Sinema sanatçılannın savaşı Beinei.x, Klapisch, Deray. Ferran, Guediguian gibi birbirlerinden farklı, dahası zıt filmler yapan. ne var ki anlaşmasını bilen insanları bir araya getirmıştir. Aynca. AMI'nin içeriği her yönde serbestleştirmeyi dayatan ve uygulandığında, anında Avrupa Birliği'nin sonunu ve yine anında. bu arada SNCF'nin (ulusal demiryollan) özelleştırilmesirıi getirecektir. Başka bir deyişle, bu, hiçbir hükümetin sağ çıkamayacağı bir grevi ateşleyecek ve bu da onlann ısrarlı uyuşukluğunun cezası olacaktır. N. O.- Sinema sanatçılan bu tutumlanyla film yapma rollerinin dışına çıkmış olmuyoriar mı? B. Tavernier - Savaşımız meslekle ilgili değil. Olası avantajlanmız için değil, toplum biçimimizı savunmak için savaşıyoruz. AMI'nin tehdidi. körleşen iktidarlann gözleri önünde son yıllarda siyasetçi karşıtı paranoya filmlerinin palazlanmasına yol açmıştır. Söyleşi: Alain Riou gelere yardımdan. istihdama süb- vansiyondan geriye ne kalacaktır0 Zarara uğradıklannı düşünen fırma- lar, bundan böyle. maddi tazminat. giderek ayakbağı olduklan savlanan ulusal ya da toplumsal yasalann kal- dınlması için özel mahkemelere git- me olanağına sahip olacaklar. O ka- dar ki, uyuşmazlık için başvurula- cak mahkemeyi seçme hakkı da. tek başına, yatınmcıya tanınacaktır. AMI, devlete, bir yaUnmcıya kar- şı şikâyetçi olma hakkını bile var- saymadığına göre. tüketiciyi kim koruyacaktır? Bu anlaşmanın Gü- ne> ülkelerinin zayıf ekonomileri üzerindeki düzeçleme etkilerine ne demelidir? Yatınmcılar hiçbir yü- kümlülüğe tabi olmayacak, dahası ulusal kuruluşlara yapılan para yar- dımlanndan ve vergi kolaylıklann- dan yararlanabileceklerdir. Böylece büyük gruplann yöneti- cileri tarafından yönetılen, halkın denetiminden anndırılmış bir tür dünya ekonomik so\yeti kurulmuş olacaktır. Bu Goliath karşısında dev- letler. gerçek eylem olanaklanndan yoksun bırakılacak, ulusal muame- leye tabi olarak, en çok kollanmaya mazhar ulus maddesi. otomatik bi- çimde genişletilecek. statü quo ilke- si, her türlü yeni istisnayı yasaklaya- cak, AMI 'ye uygun olmayan önlem- leryürürlükten kaldınlacaktır(Roll- back). Diğer taraftan bu anlaşma ta- sansı. Birliğimizin temelini oluştu- ran bölgesel ekonomik birlik ilkesi- nin tartışma konusu yapılması teh- likesini de beraberinde getireceği için. Avrupa yapılanmasına karşı doğrudan tehdit içermektedir. Top- luluk bünyesine dahil edilecek tüm yeni serbestleştirme önlemlerini, öbür taraflara da yaymak zorunda kalacağız. On beşler arasında uyum sağlan- ması ilkesi, ortak tanm politikası, yapısal fonlar. Avrupa istihdam po- litikası gibi. Söylemeye gerek yok ki bu tür dü- zenlemeler AMI imzacısı ülkelerin, Avrupa Birliği'ne katılmalannı güç- leştırecektir. Acaba. toplulugumu- zun ve sosyal modelimizin yıkılma- sı mı istenmektedir? Ultraliberallerin bu saldınsı, so- nunda, Holly^ood dışsatımlannın şimdiden yüzde 80'inı emen Avru- pa audiovisuel pazannı da hedef al- maktadır. Eğer dikkat etmezsek, "kültürel istisnamız". bu kez silinip süpürülme tehlikesiyle karşılaşa- caktır. Bu anlaşma tasarısına göre, sinema destekleme fonlan, başlıca rakibi Hollywood'u fınanse etmek zorunda kalacaktır. Aynı şekilde, Media II ya da Eurimage gibi Avru- pa yaratıcıhğına yardım programla- n da, Fransa'da kural olduğu üzere, cirolarının bir bölümünü yeniden üretıme yatırmak zorunluluğu bu- lunmayan rakiplerimize açık ola- caktır. Otomatik bir biçimde dağıtım kotalanna da saldınlacaktır. Kimi yabancı kuruluşlara ayncalıklı mu- amele bahşeden "coproduction'' an- laşmalan. en çok kullanmaya maz- har ulus maddesine aykın olacağı için. kadük duruma düşecektir. Böy- lece. AMI ile kültürleri öğütüp unu- fak eden mekanik. tam randımanla çalışacaktır. AMI. aynı zamanda. üründüzeyi- ne indirgenen tüm yaratıcı yapıtla- nn özgünlüğünü de inkâr etmekte- dir. Bu konuda, nümerik sayesinde, telefon, televizyon, bilgisayar gibi büyük kitle hiztnet ve ekipmanlan- nın simültane iletişimine ve yeniden gruplandınlmasına olanak veren, bütünüyle teknik "yöneşme" (con- vergence) ilkesine dayanılmaktadır. Yöneşmeyle (convergence). "zarf, mazrufa üsrünlük sağiayacak", iki- sınin de aynı iletişim türünü kullan- dığı gerekçesiyle bir faks, bir film- le aynı değerde sayılacaktır. Ilerlci Insanlar blrlesmell A\ rupa Komısyonu. ne yazık ki, mültimedia ve telekomünikasyon üzerine düzenlenen yeni bir yeşil ki- tapta bunlann "avantajlannın mak- simize edilmesrnden söz ermekte, böylece de yöneşmeye duyarsız ol- madığını ortaya koymaktadır. Açık konuşmak gerekirse. "ultraliberal Truva Atı" Brüksel'e girmiştir. Ki- mi açıklamalara karşın. tecimsel ideoloji. çok sayıda komisyon üye- sinin bilincine nüfuz etmiştir. Tek paranın yeniden gözden geçirilme- si tehdidi. Birleşik Devletler'le yeni serbest değişim anlaşması tasansı bununkanıtlanarasındadır. AMI'ye karşı savaş, ne geçmiş özlemi, nede kaybedilmiş bir savaştır.tnsanın te- cimselleştirilmesi karşısında kendi- mize var olma ve yaratma özgürlü- ğümüzü korumak için siyasal ve ekonomik olanaklan sağlamak zo- nındayız. Başka şeylerin de yanında, sol, bugün güçlü ve özgün bir ideolo'ik savaşın başını çekmeli, böylece de, bir yüksek sosyalist sorumlunun, "Kötü bir anlaşma, anlaşma yokhı- ğundan iyidir" diye haykırdğı GATT anlaşmalannın yeniden gösü- şülmesindeki edilgenliğini, ya da yaltaklanmasım unutturmalıcır. Sosyalist parti konvarmyonumn küreselleşme üzerine PferreMosco- vici'nin itimiyle önerdiği yeni bir "Bretton VVoods" düşünülmelidi-. Şuanda. ilerici insanlartekbirpa- rolada birleşmelidir. Yazarlar ve Dramatik Besteciler Birliği. oliyı çok iyi özetlemiştir: **AMI, d«st değil, düşraandır." Çeşitliliğ:n, yaratıcı lığın. sosyal de\letin diş- manı. JACKLA>G
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle