12 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 3 MART 1996 SALI HABERLER Diyanetin kupuluş yıldöniımü• ANKARA (AA) - Diyanet Işlen Başkanlığı'nın kuruJuşunun 74. yıldöniimü nedeniyle yazılı bir açıklama yapan Diyanet Işleri Başkanı Mehmet Nuri Yılmaz. "Başkanlık, ülkemizde milli birlik ve beraberliğin idamesi içın varhğından asla vazgeçilemeyecek ve ulusal bütünlüğümüzün adeta sigortası mesabesinde olan bir kuruluştur" dedi. Yılmaz, Diyanet Jşleri Başkanlığı'nm dın hizmetleri alanında yegâne yetkili: milli. manevi ve kültürel değerlerin korunup geliştirilmesi alanında ise önde gelen bir kuruluş olduğunu kaydetti. Öcalan'ın yargılanması • ANKARA (AA) - Ankara 2 No'lu DGM'nin duruşma savcısı Ünal Haney. esas hakkındaki görüşünde. MED TV'de yaptığı bir konuşmada "Yatan haınhği yaptığı. dev letin ülkesine ve egemenliğıne karşı suç işlediği" gerekçesiyle yargılanan PKK lideri Abdullah Öcalan ile bulunamayan beş sanık hakkındaki dava dosyasının aynlmasını talep etti. Davanın dün yapılan duruşmasında Savcı Ünal Haney. davada yargılanan ve sorgulan yargılama sırasmda alınan diğer sanıklar Doç. Dr. Fikret Başkaya ile Güven Özata'nm. 4 yıl 6'şar aydan 7 yıl 6'şar aya kadar hapıs cezalanna çarptınlmalarını istedi. HADPTılere ceza istemi • ANKARA (AA) - Ankara 2 No'lu DGM'nin duruşma savcısı Ünal Haney. HADEP Bolu II Başkanı Kenan Ayaz ile II Yönetim Kurulu üyelerinin de aralannda bulunduğu 6'sı tutuklu 8 sanığın. "Yasadışı bölücü terör örgütü PKK'ye yardım ettikleri" gerekçesiyle, 4 yıl 6'şar aydan 7 yıl 6'şar aya kadar ağır hapis cezalanna çarptınlmalannı talep etti. Davanın dünkü duruşmasında Mahkeme Başkanı Mehmet Turgut Okyay duruşmayı erteledi. Özfatura'dan sitem • İZMİR(AA)-Izmir Büyükşehir Beledıye Başkanı Burhan Özfatura. Anayasa Mahkemesi tarafından kapatılan RP'nin eski Genel Başkanı Necmettin Erbakan'ın, gençlerin önünü tıkadığını öne sürerek, "Fazilet Partisi. gençlere hayat hakkı tanımayarak yanlış yaptı. Bunun sorumlusu da Erbakan'dır" dedi. Gençlerin önünün açılması gerektiğini kaydeden Ûzfatura, "Herkes gitsin baksın. mezarlıklar, kendisinin vazgeçilmez olduğunu zannedenlerle doludur. Ben olsam, 55 yaşından sonra politikayı * yasaklardım. Ülkeyi ne hale getirdiklen bellı. Yani, ille de insanlardan kurtulmak için Azrail'in mi devreye girmesi lazım" dedi. Demirel İspanya'da • ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel. tspanya Kralı 1. Juan Carlos'un daveti üzerinebiryıl önceden planlanan Madnd ziyaretine bugün başhyor. Avrupa Birliği'ne (AB) tam üyelik perspektıfi verilmemesı nedeniyle Avrupa Konferansı'nı protesto eden Türkiye, "Akdenizlilik" temasıyla gerçekleştırilen zıyaretler kapsamında bazı AvTupa ülkelennden aldığı desteği pekıştirmeyi amaçlıyor. HÜ'de çatışma • ANKARA (AA)- Hacettepe Üniversitesi (HÜ) Ankara Meslek Yüksekokulu'nda karşıt görûşlü olduklan belirtilen öğrenciler arasında çıkan kavgada 13 öğrenci yaralandı. Okul kantininde. dün öğle saatlerinde çıkan taşlı-sopalı kavgada yaralanan öğrenciler Metın Gül, Hacettepe Üni\ersitesi Hastanesi'ne,diğer 12si de Numune Hastanesi'ne götürûldü. Yaralı öğrencilerin durumlannın iyi olduğu öğrenildi. Kürt aydmları, Kürt sorununun ülke smırlan içinde çözümlenmesini bekliyor: Türk demokrasisi yeniden yapdanmah PARLAK- 'Kürtlerin vicdanı' di- yebilcceğimiz bir ses, şimdiye ka- dar en aandan 5-6 yıldır Kürt ay- dınlan adına yapılan bir açıklama voktu. Bu bir eksiklikti. AYŞE YILDIRIM Farklı düşüncelerdeki Kürt aydınlan Türki- ye'nin ekonomik, siyasal, sosyal ve kültürel alanda yaşadığı tıkanıklığın önündeki en büyük engellerden birinin Kürt sorunu olduğunu dile getirerek sorunun çözümüne katkıda bulunmak için bir araya geldiler. 60 Kürt aydını "Türki- ye'nin yeniden demokratik yapılanmaya" ihtı- yacı olduğu görüşünde birleştıler. Yaklaşık bir yıldır oluşturulmasına çalışılan sivil inisiyatif içerisinde yeralan 60 Kürt aydı- ru bir bildiri yaymlayarak sorunlara çözüm ara- maya başladılar. "Bizler Kürt vicdanının sesini yüksetanek için bir araya gekfik" diyen Kemal Pariakve SetunOkçuoğhı. sorunun Türkiye'nin mevcut smırlan çerçevesinde çözülmesi gerek- tiğinin altını çizerken "en azından toplumdaki psikolojik şartianmışlığı ve kutuplaşmayı lara- rak Kürt sorununu tarnşıur hale getirmevT he- deflediklerini anlatıyorlar. "Bu topraklarda birlikte yaşıyoruz. Sorunun çözümü için ber türlü çabayı gösterme konusun- da kendimizi sorumlu Mssetmekteviz'' diyen Par- lak ve Okçuoğlu ile inisiyatif üzerine konuştuk. - Biktiriyi yayımladıktan sonra nasıl tepkuer geldi? Kemal Pariak: Genelde olumlu, bu tür çalış- malann yararlı olduğu söyleniyor. Ama bazı kaygılann olduğunu da hissediyoruz. "Acaba ne olacak" diyorlar. Bir kesım "devlet bunu engel- leyecek mi, saldıracak mı. gözaltı olacak mı" der- ken diğer bir kesim "bunlar bir siyasi partiye mi dönüşecek" beklentisini taşıyor. Bu kaygılarda gidenlirse daha geniş bir kitle desteği yakala- nabilir. - Çeşitli kurum ve kuruluşlar, aydınlar zaten Kürtsorununu dile getirmhor mu> du? Sizler ne- den böyle bir harekete gerek duydunuz? Kemal Pariak: Şimdı çeşıtlı kesimler ve biz- lerin de ıçınde yer aldığı bınlerce çabalar oldu. Ama Türk kamuoyunda bu anlamda 'Kürtlerin vicdanı" dıyebileceğimız bir ses, şimdiye kadar en azından 5-6 yıldır Kürt aydınlan adına yapı- lan bir açıklama yoktu. Bu bir eksiklikti. Parti- ler \ ar mesela HADEP. DEP \eya başka kurum- lar. Kürt partüeri değıl. ama Kürt sorununun çözümünü öne koyduklan ıçın en çok Kürtler- den destek aldıklan içın Kürt partisiymiş gibi görünüyorlar. Sonuçta bunlar çeşitli şekıllerde dile getirilmiş fakat sivil inisiyatif olarak, ikti- dar kavgası, iktidar mücadelesi vermeyen ve si- yasal bir partiye dönüşme hedefi koymayan bir yapı ilk kez çıkıyor. Böyle bir inisiyatif oluştur- mamızın nedenı şu; Kürt sorunu önemli bir so- run ve Kürt aydınlan bu anlamda sorunun ive- dilikle çözümü konusunda bir taraftır. Bize çeşitli eleştınler geliyordu Türk aydın- lan tarafindan. 'Ya sizler niçin hiçbir konuda açıklamayapmıyorsunuz, bu konuda sizler ne sö>- lüyorsunuz' diyorlardı. Aslında söylenıyordu ama yargıya gidıyor ve içeri giriyordu. Biz de ortak bir sesi yükseltmek gerektiğine inandık. -Amacınız sadece vicdani bir sesi yükseltmek mi? Kemal Pariak: Daha geniş kesimi kucaklayan ve bir anlamda vicdani diyebileceğimiz bir ses- leniş. Bakınız bildiride Türkıye'nin bütünlüğü söyleniyor. Bu tabii çeşitli kesimler tarafindan söyleniyor. Türkıye'yi bölmek isteyen veya ay- n bir devlet kurmak isteyen unsurlar var mıdır? Vardır. olacaktır bu toplumda. Sonuçta bız ken- di sorunlanmızı çözerek, asganye indirerek, bir başkasının kaşımasına ızm vermemeliyiz. Ulus devlet kavramı 14-15 yıldır Türkiye'yi esir alan, ekonomiden kültüre, sağlığmdan tutunuz ahlaki kurumuna ka- dar her kurumu etkileyen bir savaş var. Bu res- mi ifadelerde farklı şekilde yorumlanabilir, çok kavram fetişizmine de girmiyoruz. ama bunlar gerçek. Bu gerçeklerin zaman içinde şartladığı ve aynca ulus devlet kavramının da şekillendir- diği bir yapı var; tek kültür. tek dıl, tek insan. tek boyutlu bir dünya. Şimdi bu tek bovaıtlu dün- yanın olmadığını da gördük. Gerek tarihten ge- len şekillenme. gerekse bu son güneydoğudaki savaş ve gerekse yıllarca uygulanan eğitim ça- lışmalan, sol ilerici güçlere karşı geliştirilen ya- pılanma hepimizi etkiledi. Bir yandan Türk ka- Samatya'daSüryani gecesi Büyük oruç, rakılı, hahıyh karşüandı MEHVTET FARAÇ Mardin, Diyarbakır. Siirt, Urfa ve Bitlis yöre- lerinde sayıları hızla azalan, îsveç'te bir federas- yon çatısı altında toplanarak varlıklannı sürdür- meye çalışan Süryanılenn lstanbul'daki cemaati, büyük oruçu (Metz Bahk-Ermenice) rakılı, halay- lı bir gece ile karşıladı. Geceye katılan Istanbul Süryani Metropoliti YusufÇetin, "Orucunuzkut- lu olsun. Allah kabul etsin. Rebülaüah tüm cema- ati korusun" dedı Dicle ile Fırat arasında Mezopotamya kültürü- ne damgalannı vuran, ancak sayılan günümüzde iyice azalan Süryaniler kültürlerini, gelenekleri- ni koruma mücadelesinde. güneydoğudaki kili- selerinin çogu camıye çevrilen cemaatin büyük bölümü yöreyi terk ederek Avrupa'nın çeşitli ül- kelerine yerleşirken Türkiye'de kalanlann çoğu da lstanbul'da yaşamlannı sürdürüyor. Süryanilenn lstanbul'un beş semtindeki kili- selerinde son bir haftadır büyük oruçu karşılamak için rakılı, müzikli geceler yapılıyor. Hz. İsa'nın zulüm gördüğü 50 günlük süre göz önüne alına- rak tutulan oruç, isa'nın çarmıha gerilmesi ve göğe yükselmesinin ardından Diriliş Bayramı ile sona eriyor. 'Çile bûlbülûm çile' Süryaniler ışte bu büyük oruç arifesinde Rum- lardan devTaldıklan Samatya Süryani Kadim Ki- lisesi'nde de bir gece düzenlediler. Gecede Erme- ni sanatçılardan piyanist Rober Doğanay, kanu- ni Herman Halaçyan ve udi Nubar Taşı, Erme- nı, Süryani, Kürt. Türk pop ve Türk sanat müzi- ğiyle harmanladıklan nefis birziyafetçektiler. Ki- lisenin folklor ekibinde yer alan genç kız ve er- kekler ise bir taraftan misafirlere hizmet ederken bir taraftan da Süryanilenn Baggie ve Hıgga Ya- kura oyunlannı sergilediler. Tipik Güneydoğu fi- gürlerinden oluşan oyuna, Süryani kadınlan da zılgıtla eşlik ettiler. Konuklar, "Çikbülbülümçi- lc." şarkısının nakaratında hep bir ağızdan. "Al- lah™" diye bağınrken güneydoğunun "k>rke"sin- de de hep birlikte halay çektiler. Hemen hemen tamamı Sason, Derik, Viranşe- hir. Mardin. Diyarbakır, Siirt ve Bitlis'ten gele- rek Istanbul'a yerleşen Yakuplar, Davutlar, Mu- salar, İlyaslar. Yusuflar. Corçlar ve Lusiler, Hris- tiyanlann kutsal 50 gününe işte böyle hazırlan- dılar. Geceye katılan tstanbul Süryani Metropoliti YusufÇetin'i ayakta karşılayan Süryaniler, elini öpmek için de sıraya girdiler. Çetin'in, " Top- hunumuzdasevginin mevcudiyeti bjtmeân.Rebiibl- lah tüm cemaati korusun. Allahorucumızu kabul etsm" sözlerını ayakta alkışlayan cemaat üyeleri, şarap ve rakının sarhoşluğuna müziğin ritmini kanştırarak gece 24.00'ten akşam 17.00'ye kadar sürecek 50 günlük orucu müthış bir hoşgörü or- tamında. karnaval havasında karşıladılar. 'Sıısurhık Almanya baglantıh' Yeşiller Partisi Milletvekili Cem Özdemir: "Çatlı'nın Almanya'ya girerken kullandığı ismi bilmiyoruz" diyerek bu işin üstüne gitmekten kaçınıyorlar. ÖZLEMYÜZAK Federal Almanya Parlamentosu'nun Türk asıllı üyesi, Yeşiller Partisi milletvekili Cem Özdemir, Susurluk'un Almanya bağlantılı olduğunun bilinmesine karşın, Alman yetkililerin Abdullah Çaüı'nın Almanya'ya girerken kullandığı ismi bilmediklerini söylediklerini ve bu işin üstüne gitmekten kaçlndildannı öne sürdü. Özdemir, 16 • Mart katliamının sanıklanndan Mustafa Doğan'ın. Almanya'da elını kolunu sallayarak dolaştığının tespit edildiğini, konunun Türk makamlanna iletildığı halde yetkililerin, sanığın yakalanmasını istemediklerini söyledi. Heinrich Böll Vakfi'nın düzenlediği sohbet toplantısına katılan Cem Özdemir, Türkiye-Avrupa ilişkileri, Almanya'daki yabancılar sorunu ve Susurluk konulannda görüşlerini anlattı. Özdemir. Mustafa Doğan'ın yakalanmadığını, ancak Ozan Ceyhun adında 18 yıldır Almanya'da yaşayan ve Yeşiller Partisi'nden Avrupa Parlamentosu'na girmesine kesin gözüyle bakılan bir gencin "turuklanması" için Interporden kırmızı bülten çıkartıldığını ifade etti. AB'nin çifte standardı Lüksemburg zirvesinde Türkiye'nin dışlanarak adaylığa alınmaması karşısınde hem Türkiye'nin tavnnı hem de Avrupa Birliği'nin (AB) yaklaşımını değerlendiren Özdemir, AB'nin "UdH oynadığmı" vurguladı. Kürt Özdemir, 16 Mart katliamı sanıklanndan Mustafa Doğan 'ın, davanın hâlâ sürmesine karşın, Almanya 'da elini kolunu sallaya sallaya dolaştığının tespit edildiğini, konunun Türk makamlanna iletildiği zaman bu kişinin yakalanmasını istemediklerini söyledi. sorununda da Avrupa'nın çifte standart uyguladığını savunan Özdemir şöyle devam etti: "Itaha'ya stgınan Kürt mültecilerin A\rupa ülkelerine yerieşmesini engellemek isteyen Avrupa 'Senın ülkende sorun yok' diye gerekçe gösteriyor. Yine aynı Avrupa ülkeleri bu kez Türkiye'nin karşısına, "Önce Kürt sorununu hallet. sonra üyeliği görüşelim'diye çıkıyor." Lüksemburg zirvesinde Türkiye'nin AB'ye aday ülkeler arasına kabul edilmemesınde Türk siyasetçilennin de payının büyük olduğunu savunan Cem Özdemir. "Yurtdışı gözüyle Türkiye hiç de olumlu bir görüntü sergilemiyor" dedi. Başbakanlığı sırasında Almanya'ya gelen Tansu ÇiDer'in insan haklan. düşünce özgürlüğü konusunda bir sürü vaatte bulunduğunu anımsatan Cem Özdemir. "Bugüne kadar ne değişti? Ne ilerieme sağlandı? En ufak bir söz bile rutulmadı. Avrupaiı pariamenterier ne düşiinü\or sanıyorsunuz? Ve Türk siyasetçiler bu durumda ne bekli\or olabilirier" diye konuştu. Özdemir. Avrupa'dan bakıldığında. AB üyesı Ispanya. Yunanıstan ve Portekız'in kendi ihtilal miraslannı kaldırmayı ba^arabilmelerine karşın. Türkiye'nin 12 Eylül mırasını henüz ortadan kaldıramadığının görüldüğüne dikkat çektı. AB'nin Türkiye'yi üyeliğe kabul etmek istememesinin nedenlerinden birinin de serbest dolaşım hakkı olduğunu söyleyen Cem Özdemir. bunun çözülemeyecek bir sorun olmadığını kaydederek u Bir insanm ülkesini terk etmesinin en önemli sebebi ümitsizlik. Türkiye'de insanlar orta vadede hiçbir şeyin değişmeyeceğine inanıyoriar. Polonva'ya bakın. Orada konsensus var. Hükümetler değJşiyor, ancak istikrar değJşmiyor" diye konuştu. Özdemir, AB'nin Türkiye'ye maddi yardımı esirgememesinin bu sorunun çözümüne de katkıda bulunacağını belirttı. muoyunda 'Türkiye'yi bölmek istiyoriar, düş- manlar\-ar,teröristlervar' şeklinde, Kürt kamu- oyunda da 'Biri yok etmek istiyoriar, asimile et- mek istiyoriar, öldürmekisti\oriar'şeklinde de- ğer yargılan geliştı. Bürün toplum böyle mi dü- şünüyor. Değil tabii, ama böyle düşünen kesim ağırhklı. - Bu şardanmışlığı mı kırmak istiyorsunuz? Kemal Pariak: Bu şartlanrruşlığın. bu şekil- lenmenin dışına çıkarak olaya bakmanın gerek- li olduğuna inanıyoruz. Mesela kavTam karga- şası var, Kürt sorunu terör sorunu diye lanse ediliyordu \e bu arada Türkiye'nin bölünmesi... Şımdi biz bu anlamda 60 kışı, psikolojik olarak şekillenen bir yapıya karşı bir çıkış yapmak ıs- tedik. Yani Türkiye'nin bölünmesini isteyen ba- zı insanlar vardır, ancak biz çoğunluğun isteme- diğinı söylüyoruz. Türkiye'de yaşayan insanlar olarak bu sorunun Türkiye smırlan içersinde çözülmesi gerektığine inanıyoruz. Çünkü çö- züm olmadığı zaman. istikrarsız bir Ortado- ğu'nun. istikrarsız bir Türkiye'nin sadece Kürt- lere değil tüm Türkiye'de yaşayan insanlara so- runlar getirdiğıni görüyoruz. - Sadece bir şeyleri dile mi getireceksiniz yok- sa somut adımlar atacak mısınız? Seüm Okçuoğlu: Çalışma programı üzerinde yoğun bir tartışma geçirdik. "Her şeyi birden yap- maya çalışmak'" gıbi bir anlayışımız yok. Çün- kü geçmjşte bu tür deneyimler var. Akılcı, plan- lı programlı bir şekilde ka- muoyunda belli şeyleri yap- mak istiyoruz. Ortak bir kon- sensusu yakaladık. Bildiri- de biz bugüne ılışkin bakı- şunızı ve geleceğe yönelik bakjşımızı ipuçlanyla sun- maya çahştık. Bildiriye kay- naklık eden düşüncelerimi- zi her kesimle paylaşmamız gerektiğini düşünüyoruz. Bu çerçeve içinde her kapıyı ça- lacağız. Her kesimle karşı- lıklı biretkiieme sürecı baş- latmak gibi bir düşüncemiz var. Yoğun olarak Türkiye'de sıyasette olsun, devlet dü- zeyinde olsun görüşmeler yapıcağız. Sivil demokratik toplum örgütleriyle. sendi- kalarla, meslek kuruluşla- nyla, aydınlarla, işadamla- nyla bu çerçeve içinde bir a- raya gelemeyi düşünüyoruz. Aynca yine belli bölgeler mesela Diyarbakar, Adana, Izmir. Ankara gibi 11lerde tarhşma platformlan oluştur- maya çalışacağız. - Türkiye'de nasıl bir de- mokratikyapdanmaistiyor- sunuz? '- Sefim Okçuoğlu: Önce so- runun konuşulabilir hale gel- mesi gerekiyor. Yani sorunu tartışamıyoruz. Onlarca in- san cezaevlerinde, yüzlerce belkı binlerce insan DGM'lerdeyargılanıyor. Bir sürü insan fikirlerini beyin- lerine hapsetmek zorunda kalmış durumda. Önce bu- nun bir rahatlatılması gere- kiyor. Yani Türkiye'de de- mokratik düzeyde düşünce ve ifade özgürlüğünü, basın özgürlüğünün koşullannın yaratılması gerekiyor. Her- kesın ne düşündüğünü söy- lemesı gerekiyor Kim ger- çekten bölmek istiyor, kım bütünleştirmek istiyor. Ya da başka bir düşüncesi mi var, açıkça söyleyebilmeli. Kemal Pariak: Şiddetin veya savaşın hiç kimseye ya- rargetirmediğini biliyoruz. Bildiride çok net gözüken belki şimdiye kadar çok açık- ça ifade edilmeyen bir me- sajı vermek istiyoruz. Bu mesaj yeterli midir? Bildiri- de kalırsa '30-40 aydın çık- ü iyi niyetini gösteriyor' de- nir. Ama bu yeterli değil. Çeşitli kurumlan. örgütle- ri. yapılan etkilemek lazım. Programlanrruzın amacı ka- muoyu oluşturmaktır. - Partileşmeyi düşünüyor musunuz? Kemal Pariak: Hayır. Bu sivil inisiyatif politik yapı olsa bile. politik hedefleri amaçlasa bile siyasi birpar- tı değildir v e böyle bir ama- cı da şu anda yoktur. *SlFIttNOKTASI / ORAL ÇALIŞLAR [email protected] EmeMİ Orgeneral Doğan Baya- zrt'la Nilgün Cerrahoğlu'nun Mil- lıyet gazetesındekı Pazar Söyle- şisi önemli saptamalar ıçeriyor- du. Bayazıt'ın, askerin geçmışte- ki tavrını ve günümüzdekı eğilim- lerini yansıttığı anlaşılan görüşle- rinin dikkat çekicı olanları şunlar- dı: 1. Bu seçim sıstemiyleyeni bir seçime grtmek hata. Budurum, si- yasi Islamalan yeniden birinci par- ti rtaline getirebilir. 2. DEP'in ka- patılması hataydı, bız buna karşıy- dık. 3. IrticatehdkJi sürüyor, bu du- rumda 28 Şubat süreci devam edecek. Doğan Bayazıt'ın DEP'in kapa- tılmasıyla ilgilı söyledikleri, birdö- nemin itiraflan gibi. Cerrahoğlu, DEP'in kapatılmasının Refah'ın işine yarayıp yaramadığını soru- yor ve Bayazıt ona şöyle cevap ve- riyor: "O da.. ülkenin o zamanki yönetiminın cehaletidir dıyebili- rim. O zaman ben görevdeydim. Maalesef olmaması gereken bir olaydı. Fikriyatımızı ilgili mercile- DEP'i Anayasa Mahkemesi mi Kapatmıştı? re, hep bu doğnıltuda, gündeme geldiğinde belirttik. Ama birden- bire, ani bir kapanış oldu. Nasılol- du bilmiyorum. Dönemin Başba- kanı kapatmama niyetindeydi gö- rüştüğümüzde. Fakat partiüçgün sonra kapatıldı. O üç günde Çil- ier'ikim etkiledi? Bilmiyorum. Çok yanlış oldu. Bunun da etkisi oldu." Bayazıt'ın bu açıklamasından anlaşıldığı kadanyla, o gün sunul- duğu şekliyle DEP'in kapatılma- sının arkasında askerler yoktu. Bu açıklamanın en çarpıcı olan yani ise parti kapatma konusunun "as- kerlehesiyasilerarasında" konu- şulduğu ve ne yapılması konu- sunda görüş birliğı sağlanmaya çalışıldığı. Oysa resmi görünüşe göre DEP'i Anayasa Mahkemesi kapatmıştı. Doğan Bayazıt ise DEP'İ Anayasa Mahkemesi'nin değil, Tansu Çiller'in kapattığını söylüyor. Bayazıt'ın açıklamalannı oku- duktan sonra, acaba ben mi yan- lış hatırlıyorum diye arşivı kanştır- dım. 17 Haziran 1994 Cuma gün- kü gazetelerin manşetı şöyleydi: "Anayasa Mahkemesi DEP'İ ka- pattı." Yasal olarak böyle olması ge- rekiyordu, yani partileri Anayasa Mahkemesi'nin kapatması gere- kiyordu. O günün gazetelerınde dönemin iktidar partilerinın açık- lamalan da yer alıyor. Başbakan Yardımcısı Murat Karayalçın, "Mahkeme kararian üzenne değer- lendirme yapmak ıstemem" dı- yor. Zamanın DYP Genel Sekre- teri Hasan Peker de Anayasa Mahkemesi kararlarınasaygılı ol- duğunu açıklıyor. Dönemin Milli Güvenlik Kurulu Genel Sekreteri ise siyasilerden farklı şeyler söylüyor: "Dönemin Başbakanı kapatmama niyetin- deydi görüştüğümüzde. Fakat parti üç gün sonra kapatıldı. O üç günde Çiller'ikim etkiledi? Bilmi- yorum. " Doğan Bayazıt bunlan doğal bir şeymiş gibi anlatıyor. Hükümet ve askerler bir partinin kapatılıp ka- patılmamasını konuşuyorlar. Bu- nu da gazetecilere anlatmaktan çe- kinmiyorlar. Dahadaötesi, MGK Genel Sekreteri siyasi iradenin DEP'İ kapattığını itiraf ediyor. Aslında böyle bir açıklama hu- kuk devletinde skandal olarak ka- bul edilir. Böyle bir açıklamadan sonra yer yerinden oynar. Bu söy- leşinın yapıldığı akşam TV'leri ız- ledim, bu konuda birtepkiye rast- lamadım. Ertesi gün gazeteleri ka- nştırdım. Kımsenın böyle bir açık- lamayı garip karşılamadığını fark ettim. Acıklı olan bu. Türkiye'de yargının üzerinde bir gücün varh- ğından yargıçlar da hep söz eder- ler ve yargının bağımsız olmadı- ğını söylerier. Bayazıt'ın açıklamasındakı du- rum ise en vahimi: Anayasa Mah- kemesi'nin verdiği kapatma kara- nnı gerçekte Başbakan'ın verdi- ğinı söylüyor ve böyle bir açıkla- ma da kimsenin garibine gitmi- yor ve tepkiye neden olmuyor. Türkiye nasıl bir hukuk devleti olacak? Her şeyin böylesıne hoy- ratça keyfe göre şekillendırildiği bir ülke nasıl ölçüleri ve kuralları olan bir ülke haline gelecek? DEP'in paldır küldür kapatılma- sı ve bunun arkasında siyasi ira- denin olduğunun rahatça açıklan- ması bir siyasi skandal. Şimdı de HADEP'in kapatılması gündemde. Benzer bir senaryo ile yüz yüze- yiz. Yine önce polis devreye gir- dı. Ardından savcılık soruşturma başlattı. HADEP'in yöneticileri tu- tuklandı. Bu sürecin hukuki oldu- ğunu bu açıklamalardan sonra kım iddiaedibilir? Kim böyle söy- leyerek inandıncı olabilir? Esad Coşan, sağlık tesisi satın aldı ANKARA (ANKA)- Nakşibendi tarikatmın lideri olarak bilinen M. Esad Coşan. İstanbul'da faaliyet gösteren bir sağlık tesisini satın aldı. Sermayesi 100 milyon lira olan Ümraniye Sağlık Tesisleri ve Ticaret AŞ'de Tahir ve Murat Aslan ile Mehmet Cüneyt ve Ahmet Büleot Tanman, hisselerinin tamamım devrederek ortaklıktan aynldı. Söz konusu hisseler, Esad Coşan'm şirketlerinden Haksağ Sağlık Hizmetleri ve Ticaret AŞ ile Servet Holding AŞ ve M. Nurettin Coşan. Erdal Keser, Zişan Keser, Y'edat Özerdoğan, Kadiri Uyar, Turgut Üstüner ve Meral Üstüner tarafindan alındı. Şirketin eski ortaklanndan Bülent Alkılıç ise hisselerini devretmedi. Ortaklık yapısmdaki değişiklikten sonra şirketin sermayesinde de arttınma gidildi. Tamamı nakit arttınmla 12.1 mîlyar liraya çıkanlan sermayede en çok paya Haksağ AŞ, Erdal Keser ve Bülent Alkılıç sahip oîdu. Şirketin yönetim kurulu başkanhğma Muharrem Nureddin Coşan. başkan vekılliğine Ahmet Sehi, üyeliğe HafO İbrahim Tatiıpmar gctırildi.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle