Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 3 MART 1996 SALI
HABERLER
Diyanetin
kupuluş
yıldöniımü• ANKARA (AA) - Diyanet
Işlen Başkanlığı'nın
kuruJuşunun 74. yıldöniimü
nedeniyle yazılı bir açıklama
yapan Diyanet Işleri Başkanı
Mehmet Nuri Yılmaz.
"Başkanlık, ülkemizde milli
birlik ve beraberliğin
idamesi içın varhğından asla
vazgeçilemeyecek ve ulusal
bütünlüğümüzün adeta
sigortası mesabesinde olan
bir kuruluştur" dedi.
Yılmaz, Diyanet Jşleri
Başkanlığı'nm dın
hizmetleri alanında yegâne
yetkili: milli. manevi ve
kültürel değerlerin korunup
geliştirilmesi alanında ise
önde gelen bir kuruluş
olduğunu kaydetti.
Öcalan'ın
yargılanması
• ANKARA (AA) - Ankara
2 No'lu DGM'nin duruşma
savcısı Ünal Haney. esas
hakkındaki görüşünde. MED
TV'de yaptığı bir
konuşmada "Yatan haınhği
yaptığı. dev letin ülkesine ve
egemenliğıne karşı suç
işlediği" gerekçesiyle
yargılanan PKK lideri
Abdullah Öcalan ile
bulunamayan beş sanık
hakkındaki dava dosyasının
aynlmasını talep etti.
Davanın dün yapılan
duruşmasında Savcı Ünal
Haney. davada yargılanan ve
sorgulan yargılama sırasmda
alınan diğer sanıklar Doç.
Dr. Fikret Başkaya ile Güven
Özata'nm. 4 yıl 6'şar aydan
7 yıl 6'şar aya kadar hapıs
cezalanna çarptınlmalarını
istedi.
HADPTılere
ceza istemi
• ANKARA (AA) - Ankara
2 No'lu DGM'nin duruşma
savcısı Ünal Haney. HADEP
Bolu II Başkanı Kenan Ayaz
ile II Yönetim Kurulu
üyelerinin de aralannda
bulunduğu 6'sı tutuklu 8
sanığın. "Yasadışı bölücü
terör örgütü PKK'ye yardım
ettikleri" gerekçesiyle, 4 yıl
6'şar aydan
7
yıl 6'şar aya
kadar ağır hapis cezalanna
çarptınlmalannı talep etti.
Davanın dünkü
duruşmasında Mahkeme
Başkanı Mehmet Turgut
Okyay duruşmayı erteledi.
Özfatura'dan
sitem
• İZMİR(AA)-Izmir
Büyükşehir Beledıye
Başkanı Burhan Özfatura.
Anayasa Mahkemesi
tarafından kapatılan RP'nin
eski Genel Başkanı
Necmettin Erbakan'ın,
gençlerin önünü tıkadığını
öne sürerek, "Fazilet Partisi.
gençlere hayat hakkı
tanımayarak yanlış yaptı.
Bunun sorumlusu da
Erbakan'dır" dedi. Gençlerin
önünün açılması gerektiğini
kaydeden Ûzfatura, "Herkes
gitsin baksın. mezarlıklar,
kendisinin vazgeçilmez
olduğunu zannedenlerle
doludur. Ben olsam, 55
yaşından sonra politikayı
* yasaklardım. Ülkeyi ne hale
getirdiklen bellı. Yani, ille
de insanlardan kurtulmak
için Azrail'in mi devreye
girmesi lazım" dedi.
Demirel
İspanya'da
• ANKARA (Cumhuriyet
Bürosu) - Cumhurbaşkanı
Süleyman Demirel. tspanya
Kralı 1. Juan Carlos'un
daveti üzerinebiryıl
önceden planlanan Madnd
ziyaretine bugün başhyor.
Avrupa Birliği'ne (AB) tam
üyelik perspektıfi
verilmemesı nedeniyle
Avrupa Konferansı'nı
protesto eden Türkiye,
"Akdenizlilik" temasıyla
gerçekleştırilen zıyaretler
kapsamında bazı AvTupa
ülkelennden aldığı desteği
pekıştirmeyi amaçlıyor.
HÜ'de çatışma
• ANKARA (AA)-
Hacettepe Üniversitesi (HÜ)
Ankara Meslek
Yüksekokulu'nda karşıt
görûşlü olduklan belirtilen
öğrenciler arasında çıkan
kavgada 13 öğrenci
yaralandı. Okul kantininde.
dün öğle saatlerinde çıkan
taşlı-sopalı kavgada
yaralanan öğrenciler Metın
Gül, Hacettepe Üni\ersitesi
Hastanesi'ne,diğer 12si de
Numune Hastanesi'ne
götürûldü. Yaralı
öğrencilerin durumlannın
iyi olduğu öğrenildi.
Kürt aydmları, Kürt sorununun ülke smırlan içinde çözümlenmesini bekliyor:
Türk demokrasisi yeniden yapdanmah
PARLAK- 'Kürtlerin vicdanı' di-
yebilcceğimiz bir ses, şimdiye ka-
dar en aandan 5-6 yıldır Kürt ay-
dınlan adına yapılan bir açıklama
voktu. Bu bir eksiklikti.
AYŞE YILDIRIM
Farklı düşüncelerdeki Kürt aydınlan Türki-
ye'nin ekonomik, siyasal, sosyal ve kültürel
alanda yaşadığı tıkanıklığın önündeki en büyük
engellerden birinin Kürt sorunu olduğunu dile
getirerek sorunun çözümüne katkıda bulunmak
için bir araya geldiler. 60 Kürt aydını "Türki-
ye'nin yeniden demokratik yapılanmaya" ihtı-
yacı olduğu görüşünde birleştıler.
Yaklaşık bir yıldır oluşturulmasına çalışılan
sivil inisiyatif içerisinde yeralan 60 Kürt aydı-
ru bir bildiri yaymlayarak sorunlara çözüm ara-
maya başladılar. "Bizler Kürt vicdanının sesini
yüksetanek için bir araya gekfik" diyen Kemal
Pariakve SetunOkçuoğhı. sorunun Türkiye'nin
mevcut smırlan çerçevesinde çözülmesi gerek-
tiğinin altını çizerken "en azından toplumdaki
psikolojik şartianmışlığı ve kutuplaşmayı lara-
rak Kürt sorununu tarnşıur hale getirmevT he-
deflediklerini anlatıyorlar.
"Bu topraklarda birlikte yaşıyoruz. Sorunun
çözümü için ber türlü çabayı gösterme konusun-
da kendimizi sorumlu Mssetmekteviz'' diyen Par-
lak ve Okçuoğlu ile inisiyatif üzerine konuştuk.
- Biktiriyi yayımladıktan sonra nasıl tepkuer
geldi?
Kemal Pariak: Genelde olumlu, bu tür çalış-
malann yararlı olduğu söyleniyor. Ama bazı
kaygılann olduğunu da hissediyoruz. "Acaba ne
olacak" diyorlar. Bir kesım "devlet bunu engel-
leyecek mi, saldıracak mı. gözaltı olacak mı" der-
ken diğer bir kesim "bunlar bir siyasi partiye mi
dönüşecek" beklentisini taşıyor. Bu kaygılarda
gidenlirse daha geniş bir kitle desteği yakala-
nabilir.
- Çeşitli kurum ve kuruluşlar, aydınlar zaten
Kürtsorununu dile getirmhor mu> du? Sizler ne-
den böyle bir harekete gerek duydunuz?
Kemal Pariak: Şimdı çeşıtlı kesimler ve biz-
lerin de ıçınde yer aldığı bınlerce çabalar oldu.
Ama Türk kamuoyunda bu anlamda 'Kürtlerin
vicdanı" dıyebileceğimız bir ses, şimdiye kadar
en azından 5-6 yıldır Kürt aydınlan adına yapı-
lan bir açıklama yoktu. Bu bir eksiklikti. Parti-
ler \ ar mesela HADEP. DEP \eya başka kurum-
lar. Kürt partüeri değıl. ama Kürt sorununun
çözümünü öne koyduklan ıçın en çok Kürtler-
den destek aldıklan içın Kürt partisiymiş gibi
görünüyorlar. Sonuçta bunlar çeşitli şekıllerde
dile getirilmiş fakat sivil inisiyatif olarak, ikti-
dar kavgası, iktidar mücadelesi vermeyen ve si-
yasal bir partiye dönüşme hedefi koymayan bir
yapı ilk kez çıkıyor. Böyle bir inisiyatif oluştur-
mamızın nedenı şu; Kürt sorunu önemli bir so-
run ve Kürt aydınlan bu anlamda sorunun ive-
dilikle çözümü konusunda bir taraftır.
Bize çeşitli eleştınler geliyordu Türk aydın-
lan tarafindan. 'Ya sizler niçin hiçbir konuda
açıklamayapmıyorsunuz, bu konuda sizler ne sö>-
lüyorsunuz' diyorlardı. Aslında söylenıyordu
ama yargıya gidıyor ve içeri giriyordu. Biz de
ortak bir sesi yükseltmek gerektiğine inandık.
-Amacınız sadece vicdani bir sesi yükseltmek
mi?
Kemal Pariak: Daha geniş kesimi kucaklayan
ve bir anlamda vicdani diyebileceğimiz bir ses-
leniş. Bakınız bildiride Türkıye'nin bütünlüğü
söyleniyor. Bu tabii çeşitli kesimler tarafindan
söyleniyor. Türkıye'yi bölmek isteyen veya ay-
n bir devlet kurmak isteyen unsurlar var mıdır?
Vardır. olacaktır bu toplumda. Sonuçta bız ken-
di sorunlanmızı çözerek, asganye indirerek, bir
başkasının kaşımasına ızm vermemeliyiz.
Ulus devlet kavramı
14-15 yıldır Türkiye'yi esir alan, ekonomiden
kültüre, sağlığmdan tutunuz ahlaki kurumuna ka-
dar her kurumu etkileyen bir savaş var. Bu res-
mi ifadelerde farklı şekilde yorumlanabilir, çok
kavram fetişizmine de girmiyoruz. ama bunlar
gerçek. Bu gerçeklerin zaman içinde şartladığı
ve aynca ulus devlet kavramının da şekillendir-
diği bir yapı var; tek kültür. tek dıl, tek insan.
tek boyutlu bir dünya. Şimdi bu tek bovaıtlu dün-
yanın olmadığını da gördük. Gerek tarihten ge-
len şekillenme. gerekse bu son güneydoğudaki
savaş ve gerekse yıllarca uygulanan eğitim ça-
lışmalan, sol ilerici güçlere karşı geliştirilen ya-
pılanma hepimizi etkiledi. Bir yandan Türk ka-
Samatya'daSüryani gecesi
Büyük oruç,
rakılı, hahıyh
karşüandı
MEHVTET FARAÇ
Mardin, Diyarbakır. Siirt, Urfa ve Bitlis yöre-
lerinde sayıları hızla azalan, îsveç'te bir federas-
yon çatısı altında toplanarak varlıklannı sürdür-
meye çalışan Süryanılenn lstanbul'daki cemaati,
büyük oruçu (Metz Bahk-Ermenice) rakılı, halay-
lı bir gece ile karşıladı. Geceye katılan Istanbul
Süryani Metropoliti YusufÇetin, "Orucunuzkut-
lu olsun. Allah kabul etsin. Rebülaüah tüm cema-
ati korusun" dedı
Dicle ile Fırat arasında Mezopotamya kültürü-
ne damgalannı vuran, ancak sayılan günümüzde
iyice azalan Süryaniler kültürlerini, gelenekleri-
ni koruma mücadelesinde. güneydoğudaki kili-
selerinin çogu camıye çevrilen cemaatin büyük
bölümü yöreyi terk ederek Avrupa'nın çeşitli ül-
kelerine yerleşirken Türkiye'de kalanlann çoğu
da lstanbul'da yaşamlannı sürdürüyor.
Süryanilenn lstanbul'un beş semtindeki kili-
selerinde son bir haftadır büyük oruçu karşılamak
için rakılı, müzikli geceler yapılıyor. Hz. İsa'nın
zulüm gördüğü 50 günlük süre göz önüne alına-
rak tutulan oruç, isa'nın çarmıha gerilmesi ve
göğe yükselmesinin ardından Diriliş Bayramı ile
sona eriyor.
'Çile bûlbülûm çile'
Süryaniler ışte bu büyük oruç arifesinde Rum-
lardan devTaldıklan Samatya Süryani Kadim Ki-
lisesi'nde de bir gece düzenlediler. Gecede Erme-
ni sanatçılardan piyanist Rober Doğanay, kanu-
ni Herman Halaçyan ve udi Nubar Taşı, Erme-
nı, Süryani, Kürt. Türk pop ve Türk sanat müzi-
ğiyle harmanladıklan nefis birziyafetçektiler. Ki-
lisenin folklor ekibinde yer alan genç kız ve er-
kekler ise bir taraftan misafirlere hizmet ederken
bir taraftan da Süryanilenn Baggie ve Hıgga Ya-
kura oyunlannı sergilediler. Tipik Güneydoğu fi-
gürlerinden oluşan oyuna, Süryani kadınlan da
zılgıtla eşlik ettiler. Konuklar, "Çikbülbülümçi-
lc." şarkısının nakaratında hep bir ağızdan. "Al-
lah™" diye bağınrken güneydoğunun "k>rke"sin-
de de hep birlikte halay çektiler.
Hemen hemen tamamı Sason, Derik, Viranşe-
hir. Mardin. Diyarbakır, Siirt ve Bitlis'ten gele-
rek Istanbul'a yerleşen Yakuplar, Davutlar, Mu-
salar, İlyaslar. Yusuflar. Corçlar ve Lusiler, Hris-
tiyanlann kutsal 50 gününe işte böyle hazırlan-
dılar. Geceye katılan tstanbul Süryani Metropoliti
YusufÇetin'i ayakta karşılayan Süryaniler, elini
öpmek için de sıraya girdiler. Çetin'in, " Top-
hunumuzdasevginin mevcudiyeti bjtmeân.Rebiibl-
lah tüm cemaati korusun. Allahorucumızu kabul
etsm" sözlerını ayakta alkışlayan cemaat üyeleri,
şarap ve rakının sarhoşluğuna müziğin ritmini
kanştırarak gece 24.00'ten akşam 17.00'ye kadar
sürecek 50 günlük orucu müthış bir hoşgörü or-
tamında. karnaval havasında karşıladılar.
'Sıısurhık Almanya baglantıh'
Yeşiller Partisi Milletvekili Cem Özdemir: "Çatlı'nın Almanya'ya girerken
kullandığı ismi bilmiyoruz" diyerek bu işin üstüne gitmekten kaçınıyorlar.
ÖZLEMYÜZAK
Federal Almanya
Parlamentosu'nun
Türk asıllı üyesi,
Yeşiller Partisi
milletvekili Cem
Özdemir,
Susurluk'un
Almanya bağlantılı
olduğunun
bilinmesine karşın,
Alman yetkililerin
Abdullah Çaüı'nın
Almanya'ya girerken
kullandığı ismi
bilmediklerini
söylediklerini ve bu
işin üstüne gitmekten
kaçlndildannı öne
sürdü. Özdemir, 16 •
Mart katliamının
sanıklanndan
Mustafa Doğan'ın.
Almanya'da elını
kolunu sallayarak
dolaştığının tespit
edildiğini, konunun
Türk makamlanna
iletildığı halde
yetkililerin, sanığın
yakalanmasını
istemediklerini
söyledi.
Heinrich Böll
Vakfi'nın
düzenlediği sohbet
toplantısına katılan
Cem Özdemir,
Türkiye-Avrupa
ilişkileri,
Almanya'daki
yabancılar sorunu ve
Susurluk konulannda
görüşlerini anlattı. Özdemir.
Mustafa Doğan'ın
yakalanmadığını, ancak Ozan
Ceyhun adında 18 yıldır
Almanya'da yaşayan ve Yeşiller
Partisi'nden Avrupa
Parlamentosu'na girmesine
kesin gözüyle bakılan bir
gencin "turuklanması" için
Interporden kırmızı bülten
çıkartıldığını ifade etti.
AB'nin çifte standardı
Lüksemburg zirvesinde
Türkiye'nin dışlanarak adaylığa
alınmaması karşısınde hem
Türkiye'nin tavnnı hem de
Avrupa Birliği'nin (AB)
yaklaşımını değerlendiren
Özdemir, AB'nin "UdH
oynadığmı" vurguladı. Kürt
Özdemir, 16 Mart katliamı
sanıklanndan Mustafa Doğan 'ın,
davanın hâlâ sürmesine karşın,
Almanya 'da elini kolunu sallaya
sallaya dolaştığının tespit
edildiğini, konunun Türk
makamlanna iletildiği zaman bu
kişinin yakalanmasını
istemediklerini söyledi.
sorununda da Avrupa'nın çifte
standart uyguladığını savunan
Özdemir şöyle devam etti:
"Itaha'ya stgınan Kürt
mültecilerin A\rupa ülkelerine
yerieşmesini engellemek isteyen
Avrupa 'Senın ülkende sorun
yok' diye gerekçe gösteriyor.
Yine aynı Avrupa ülkeleri bu
kez Türkiye'nin karşısına,
"Önce Kürt sorununu hallet.
sonra üyeliği görüşelim'diye
çıkıyor."
Lüksemburg zirvesinde
Türkiye'nin AB'ye aday ülkeler
arasına kabul edilmemesınde
Türk siyasetçilennin de payının
büyük olduğunu savunan Cem
Özdemir. "Yurtdışı gözüyle
Türkiye hiç de olumlu bir
görüntü sergilemiyor" dedi.
Başbakanlığı sırasında
Almanya'ya gelen Tansu
ÇiDer'in insan haklan. düşünce
özgürlüğü konusunda bir sürü
vaatte bulunduğunu anımsatan
Cem Özdemir. "Bugüne kadar
ne değişti? Ne ilerieme
sağlandı? En ufak bir söz bile
rutulmadı. Avrupaiı
pariamenterier ne düşiinü\or
sanıyorsunuz? Ve Türk
siyasetçiler bu durumda ne
bekli\or olabilirier" diye
konuştu.
Özdemir. Avrupa'dan
bakıldığında. AB üyesı Ispanya.
Yunanıstan ve Portekız'in kendi
ihtilal miraslannı kaldırmayı
ba^arabilmelerine karşın.
Türkiye'nin 12 Eylül mırasını
henüz ortadan kaldıramadığının
görüldüğüne dikkat çektı.
AB'nin Türkiye'yi üyeliğe
kabul etmek istememesinin
nedenlerinden birinin de serbest
dolaşım hakkı olduğunu
söyleyen Cem Özdemir. bunun
çözülemeyecek bir sorun
olmadığını kaydederek
u
Bir
insanm ülkesini terk etmesinin
en önemli sebebi ümitsizlik.
Türkiye'de insanlar orta vadede
hiçbir şeyin değişmeyeceğine
inanıyoriar. Polonva'ya bakın.
Orada konsensus var.
Hükümetler değJşiyor, ancak
istikrar değJşmiyor" diye
konuştu. Özdemir, AB'nin
Türkiye'ye maddi yardımı
esirgememesinin bu sorunun
çözümüne de katkıda
bulunacağını belirttı.
muoyunda 'Türkiye'yi bölmek istiyoriar, düş-
manlar\-ar,teröristlervar' şeklinde, Kürt kamu-
oyunda da 'Biri yok etmek istiyoriar, asimile et-
mek istiyoriar, öldürmekisti\oriar'şeklinde de-
ğer yargılan geliştı. Bürün toplum böyle mi dü-
şünüyor. Değil tabii, ama böyle düşünen kesim
ağırhklı.
- Bu şardanmışlığı mı kırmak istiyorsunuz?
Kemal Pariak: Bu şartlanrruşlığın. bu şekil-
lenmenin dışına çıkarak olaya bakmanın gerek-
li olduğuna inanıyoruz. Mesela kavTam karga-
şası var, Kürt sorunu terör sorunu diye lanse
ediliyordu \e bu arada Türkiye'nin bölünmesi...
Şımdi biz bu anlamda 60 kışı, psikolojik olarak
şekillenen bir yapıya karşı bir çıkış yapmak ıs-
tedik. Yani Türkiye'nin bölünmesini isteyen ba-
zı insanlar vardır, ancak biz çoğunluğun isteme-
diğinı söylüyoruz. Türkiye'de yaşayan insanlar
olarak bu sorunun Türkiye smırlan içersinde
çözülmesi gerektığine inanıyoruz. Çünkü çö-
züm olmadığı zaman. istikrarsız bir Ortado-
ğu'nun. istikrarsız bir Türkiye'nin sadece Kürt-
lere değil tüm Türkiye'de yaşayan insanlara so-
runlar getirdiğıni görüyoruz.
- Sadece bir şeyleri dile mi getireceksiniz yok-
sa somut adımlar atacak mısınız?
Seüm Okçuoğlu: Çalışma programı üzerinde
yoğun bir tartışma geçirdik. "Her şeyi birden yap-
maya çalışmak'" gıbi bir anlayışımız yok. Çün-
kü geçmjşte bu tür deneyimler var. Akılcı, plan-
lı programlı bir şekilde ka-
muoyunda belli şeyleri yap-
mak istiyoruz. Ortak bir kon-
sensusu yakaladık. Bildiri-
de biz bugüne ılışkin bakı-
şunızı ve geleceğe yönelik
bakjşımızı ipuçlanyla sun-
maya çahştık. Bildiriye kay-
naklık eden düşüncelerimi-
zi her kesimle paylaşmamız
gerektiğini düşünüyoruz. Bu
çerçeve içinde her kapıyı ça-
lacağız. Her kesimle karşı-
lıklı biretkiieme sürecı baş-
latmak gibi bir düşüncemiz
var. Yoğun olarak Türkiye'de
sıyasette olsun, devlet dü-
zeyinde olsun görüşmeler
yapıcağız. Sivil demokratik
toplum örgütleriyle. sendi-
kalarla, meslek kuruluşla-
nyla, aydınlarla, işadamla-
nyla bu çerçeve içinde bir a-
raya gelemeyi düşünüyoruz.
Aynca yine belli bölgeler
mesela Diyarbakar, Adana,
Izmir. Ankara gibi 11lerde
tarhşma platformlan oluştur-
maya çalışacağız.
- Türkiye'de nasıl bir de-
mokratikyapdanmaistiyor-
sunuz? '-
Sefim Okçuoğlu: Önce so-
runun konuşulabilir hale gel-
mesi gerekiyor. Yani sorunu
tartışamıyoruz. Onlarca in-
san cezaevlerinde, yüzlerce
belkı binlerce insan
DGM'lerdeyargılanıyor. Bir
sürü insan fikirlerini beyin-
lerine hapsetmek zorunda
kalmış durumda. Önce bu-
nun bir rahatlatılması gere-
kiyor. Yani Türkiye'de de-
mokratik düzeyde düşünce
ve ifade özgürlüğünü, basın
özgürlüğünün koşullannın
yaratılması gerekiyor. Her-
kesın ne düşündüğünü söy-
lemesı gerekiyor Kim ger-
çekten bölmek istiyor, kım
bütünleştirmek istiyor. Ya
da başka bir düşüncesi mi
var, açıkça söyleyebilmeli.
Kemal Pariak: Şiddetin
veya savaşın hiç kimseye ya-
rargetirmediğini biliyoruz.
Bildiride çok net gözüken
belki şimdiye kadar çok açık-
ça ifade edilmeyen bir me-
sajı vermek istiyoruz. Bu
mesaj yeterli midir? Bildiri-
de kalırsa '30-40 aydın çık-
ü iyi niyetini gösteriyor' de-
nir. Ama bu yeterli değil.
Çeşitli kurumlan. örgütle-
ri. yapılan etkilemek lazım.
Programlanrruzın amacı ka-
muoyu oluşturmaktır.
- Partileşmeyi düşünüyor
musunuz?
Kemal Pariak: Hayır. Bu
sivil inisiyatif politik yapı
olsa bile. politik hedefleri
amaçlasa bile siyasi birpar-
tı değildir v e böyle bir ama-
cı da şu anda yoktur.
*SlFIttNOKTASI / ORAL ÇALIŞLAR [email protected]
EmeMİ Orgeneral Doğan Baya-
zrt'la Nilgün Cerrahoğlu'nun Mil-
lıyet gazetesındekı Pazar Söyle-
şisi önemli saptamalar ıçeriyor-
du. Bayazıt'ın, askerin geçmışte-
ki tavrını ve günümüzdekı eğilim-
lerini yansıttığı anlaşılan görüşle-
rinin dikkat çekicı olanları şunlar-
dı: 1. Bu seçim sıstemiyleyeni bir
seçime grtmek hata. Budurum, si-
yasi Islamalan yeniden birinci par-
ti rtaline getirebilir. 2. DEP'in ka-
patılması hataydı, bız buna karşıy-
dık. 3. IrticatehdkJi sürüyor, bu du-
rumda 28 Şubat süreci devam
edecek.
Doğan Bayazıt'ın DEP'in kapa-
tılmasıyla ilgilı söyledikleri, birdö-
nemin itiraflan gibi. Cerrahoğlu,
DEP'in kapatılmasının Refah'ın
işine yarayıp yaramadığını soru-
yor ve Bayazıt ona şöyle cevap ve-
riyor: "O da.. ülkenin o zamanki
yönetiminın cehaletidir dıyebili-
rim. O zaman ben görevdeydim.
Maalesef olmaması gereken bir
olaydı. Fikriyatımızı ilgili mercile-
DEP'i Anayasa Mahkemesi mi Kapatmıştı?
re, hep bu doğnıltuda, gündeme
geldiğinde belirttik. Ama birden-
bire, ani bir kapanış oldu. Nasılol-
du bilmiyorum. Dönemin Başba-
kanı kapatmama niyetindeydi gö-
rüştüğümüzde. Fakat partiüçgün
sonra kapatıldı. O üç günde Çil-
ier'ikim etkiledi? Bilmiyorum. Çok
yanlış oldu. Bunun da etkisi oldu."
Bayazıt'ın bu açıklamasından
anlaşıldığı kadanyla, o gün sunul-
duğu şekliyle DEP'in kapatılma-
sının arkasında askerler yoktu. Bu
açıklamanın en çarpıcı olan yani
ise parti kapatma konusunun "as-
kerlehesiyasilerarasında" konu-
şulduğu ve ne yapılması konu-
sunda görüş birliğı sağlanmaya
çalışıldığı. Oysa resmi görünüşe
göre DEP'i Anayasa Mahkemesi
kapatmıştı. Doğan Bayazıt ise
DEP'İ Anayasa Mahkemesi'nin
değil, Tansu Çiller'in kapattığını
söylüyor.
Bayazıt'ın açıklamalannı oku-
duktan sonra, acaba ben mi yan-
lış hatırlıyorum diye arşivı kanştır-
dım. 17 Haziran 1994 Cuma gün-
kü gazetelerin manşetı şöyleydi:
"Anayasa Mahkemesi DEP'İ ka-
pattı."
Yasal olarak böyle olması ge-
rekiyordu, yani partileri Anayasa
Mahkemesi'nin kapatması gere-
kiyordu. O günün gazetelerınde
dönemin iktidar partilerinın açık-
lamalan da yer alıyor. Başbakan
Yardımcısı Murat Karayalçın,
"Mahkeme kararian üzenne değer-
lendirme yapmak ıstemem" dı-
yor. Zamanın DYP Genel Sekre-
teri Hasan Peker de Anayasa
Mahkemesi kararlarınasaygılı ol-
duğunu açıklıyor.
Dönemin Milli Güvenlik Kurulu
Genel Sekreteri ise siyasilerden
farklı şeyler söylüyor: "Dönemin
Başbakanı kapatmama niyetin-
deydi görüştüğümüzde. Fakat
parti üç gün sonra kapatıldı. O üç
günde Çiller'ikim etkiledi? Bilmi-
yorum. "
Doğan Bayazıt bunlan doğal bir
şeymiş gibi anlatıyor. Hükümet ve
askerler bir partinin kapatılıp ka-
patılmamasını konuşuyorlar. Bu-
nu da gazetecilere anlatmaktan çe-
kinmiyorlar. Dahadaötesi, MGK
Genel Sekreteri siyasi iradenin
DEP'İ kapattığını itiraf ediyor.
Aslında böyle bir açıklama hu-
kuk devletinde skandal olarak ka-
bul edilir. Böyle bir açıklamadan
sonra yer yerinden oynar. Bu söy-
leşinın yapıldığı akşam TV'leri ız-
ledim, bu konuda birtepkiye rast-
lamadım. Ertesi gün gazeteleri ka-
nştırdım. Kımsenın böyle bir açık-
lamayı garip karşılamadığını fark
ettim. Acıklı olan bu. Türkiye'de
yargının üzerinde bir gücün varh-
ğından yargıçlar da hep söz eder-
ler ve yargının bağımsız olmadı-
ğını söylerier.
Bayazıt'ın açıklamasındakı du-
rum ise en vahimi: Anayasa Mah-
kemesi'nin verdiği kapatma kara-
nnı gerçekte Başbakan'ın verdi-
ğinı söylüyor ve böyle bir açıkla-
ma da kimsenin garibine gitmi-
yor ve tepkiye neden olmuyor.
Türkiye nasıl bir hukuk devleti
olacak? Her şeyin böylesıne hoy-
ratça keyfe göre şekillendırildiği bir
ülke nasıl ölçüleri ve kuralları olan
bir ülke haline gelecek?
DEP'in paldır küldür kapatılma-
sı ve bunun arkasında siyasi ira-
denin olduğunun rahatça açıklan-
ması bir siyasi skandal. Şimdı de
HADEP'in kapatılması gündemde.
Benzer bir senaryo ile yüz yüze-
yiz. Yine önce polis devreye gir-
dı. Ardından savcılık soruşturma
başlattı. HADEP'in yöneticileri tu-
tuklandı. Bu sürecin hukuki oldu-
ğunu bu açıklamalardan sonra
kım iddiaedibilir? Kim böyle söy-
leyerek inandıncı olabilir?
Esad Coşan, sağlık
tesisi satın aldı
ANKARA (ANKA)- Nakşibendi tarikatmın lideri
olarak bilinen M. Esad Coşan. İstanbul'da faaliyet
gösteren bir sağlık tesisini satın aldı.
Sermayesi 100 milyon lira olan Ümraniye Sağlık
Tesisleri ve Ticaret AŞ'de Tahir ve Murat Aslan
ile Mehmet Cüneyt ve Ahmet Büleot Tanman,
hisselerinin tamamım devrederek ortaklıktan
aynldı. Söz konusu hisseler, Esad Coşan'm
şirketlerinden Haksağ Sağlık Hizmetleri ve
Ticaret AŞ ile Servet Holding AŞ ve M. Nurettin
Coşan. Erdal Keser, Zişan Keser, Y'edat
Özerdoğan, Kadiri Uyar, Turgut Üstüner ve Meral
Üstüner tarafindan alındı. Şirketin eski
ortaklanndan Bülent Alkılıç ise hisselerini
devretmedi. Ortaklık yapısmdaki değişiklikten
sonra şirketin sermayesinde de arttınma gidildi.
Tamamı nakit arttınmla 12.1 mîlyar liraya
çıkanlan sermayede en çok paya Haksağ AŞ,
Erdal Keser ve Bülent Alkılıç sahip oîdu. Şirketin
yönetim kurulu başkanhğma Muharrem Nureddin
Coşan. başkan vekılliğine Ahmet Sehi, üyeliğe
HafO İbrahim Tatiıpmar gctırildi.