12 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 29 MART 1998 PAZAR 4 HABERLER Özfatura'dan kıtrban derisi resti • tZMÎR (Cumhuriyet Ege Bürosu) - Kurban derilerinin Türk Hava Kurumu (THK) dışmda hiçbir kuruluş tarafindan toplanamayacağı yasa, yönetmelik ve genelgelerle defalarca belirtilmesine karşın tzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Burhan Özfatura, "Beni bağlamaz" biçimindeki "restiyle" kurban derilerinin belediyeye bağışlanması için Izmirlilere çağrıda bulundu. Özfatura, "Bunlan yanlış buluyor ve tasvip etmiyorum'" diyerek deri toplanması konusunda yasal bir engel bulunmadığını iddia etti. Damştay'dan dupdurma • ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Danıştay 6. Dairesi, tstanbul Ataköy Turizm Merkezi'nin ikinci kez genişletilmesine ilişkin Bakanlar Kurulu karannın yürütmesini "keşif ve biliıkişi incelemesi" sonucu alınıp yeni bir karar verilinceye kadar durdurdu. Danıştay 6. Daire Başkanı Gürbüz Önbilgin. karamamede yer alan Sanyer tstinye ve Istinye turizm merkezlerinin genişletilmesine ilişkin olarak ara kararla *'Turizm BakanlığVndan aydınlatılması gereken bazı konulara ilişkin bilgi" istediklerini kaydetti. Erbakan sergi gezdi • ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Kapatılan RP'nin Genel Başkanı siyasi yasaklı Necmettin Erbakan. FP'li belediyelerin hizmetlerini tanıtım amacıyla düzenledikleri sergiyi gezdi. Serginin düzenlendiği Altınpark'a kendisi gibi yasaklı olan Şevket Kazan ile birlikte gelen Erbakan, Ankara Anakent Belediye Başkanı Melih Gökçek tarafindan karşılandı. Kütüphaneci eleştiPisi • ANKARA (Cumhuriyet Bürosu)' "34. Kütüphane Haftası" etkinlikleri. Milli Kütüphane Konferans Salonu'ndabaşladı. Hafta çerçevesinde bu yıl ilk kez "Kütüphaneciler Bildirgesi" yayımlandı. Kültür Bakanı Istemihan Talay, laik düşünceyi simgeleyen kütüphanelerin REFAHYOL döneminde çağdışı anlayışın yönetimi altına sokulmak istendiğini bildirdi. Talay, bu durumu önlemek için etkin önlemler aldıklannı vurgularken yaklaşık 130 kütüphaneci kadrosu için birkaç ay içinde sınav açacaktannı söyledi. CSndoruk Diyarbakır'da • DtYARBAKIR (Cumhuriyet Bürosu) - DTP lideri Hüsamettin Cindoruk, hiç kimsenin fikirlerini kabul ettirmek ve hak aramak için dağa çıkmasına gerek olmadığını belirterek "Biz herkesin konuşmasını ve her eğilimin Meclis'te bulunmasını istiyoruz. Meclis kürsüsüne çıkalım ve orada konuşalım" dedi. Dün parti yöneticileriyle Diyarbakır'a gelen Cindoruk. Dağkapı Meydanı'nda düzenlenen açık hava mitinginde halka hitap etti. Cindoruk, devletin de zaman zaman haksızhk ve hata yaptığım belirtti. Baybaşin operasyonu • tZMtR/İSTANBUL (Cumhuriyet) - Hollanda'da yakalanan uyuşturucu kaçakçısı Hüseyin Baybaşinle ilgili Türkiye'de başlatılan operasyonlar sürerken Istanbul'da 5, Izmir'de 2 kişi gözaltına alındı. Istanbul Emniyet Müdüriüğü Narkotik Şube Müdürlüğü yetkilileri. gözaltına alınan Baybaşin ailesi üyelerinin çapraz sorguya ahndığını belirterek operasyonlann sürdüğunü kaydettiler. Izmir'de gözaltına alınan kişilerin Baybaşin'e bir sayfiye beldesinde ev alınmasında aracıhk yaptıklan ve kara para akladıklan öğrenildi. DGM Savcısı Nuh Mete Yüksel, RP'nin El Ezher operasyonunu değerlendirdi 4 Dinci ıııilitaıı yetiştirfldTANKARA (Cumhuriyet Büro- su) - Ankara DGM Başsavcılı- ğı'nın, Mısır'da şeriatçı eğitim ve- ren El Ezher Üniversitesi'yle ilgili açtığı dava, kapatılanRP'ninGenel Başkanı Necmettin Erbakan ile 3 RP'H hakkında yeni soruşturmayı gündeme getirdi. Savcılık, Türkiye'den birçok gencin yasadışı yollarla yurtdışına gönderilmesi için Erbakan'ın "re- ferans verdigmi" saptadı. Ankara DGM savcısı Nuh Mete Yüksel, El Ezher Üniversitesi'ne yasadışı yollarla öğrenci gönderil- mesi ile ilgili başîattığı soruştur- mayı iki gün önce tamamladı. Yük- sel, soruşturma sonucunda hazır- ladığı iddianameyle RP'nin yan kuruluşlan olan Yüksek Öğrenım Yurtdışı Mezunlan Gençlikve Da- yanışma Vakfı (YUVA) ve Milli Gençlik Vakfi'na (MGV) üye 15 kişi hakkında "şeriat devleti kur- mak için çete otuşturmak" suçun- dan dava açtı. tddianamesinde YUVA Vak- fi'nın kapatılmasını isteyen Yük- sel, eski RP Genel Başkanı Erba- kan'ın yanı sıra genel başkan yar- dımcılan Şevket Kazan ve Abdul- lahGülıle eski RP milletvekili Lüt- fü Doğan hakkındaki suçlamalara da dikkat çekti. îddianamede, Erbakan'ın, Suudi Arabistan'ın Urmu Kuran Üniver- sitesi'nde okumak isteyen bir öğ- renci için yazdığı referans mektu- bu ile Abdullah Gül'ün danışmanı olup Ömer Faruk Yasir kod adını kullanan Ömer Korkmaz ve Yoısuf Müsiüm Şimşek tarafindan kaleme alındığı belirtilen, Erbakan'dan "li- derimiz" diye söz edilen belgelere de yer verdi. Sanıklar hakkında TCY'nin il- gili maddeleri uyannca 3 ile 11 yıl arasmda hapis cezası isteyen Yük- sel şunlan kaydetti: t Türkiye'de binden fazla şu- besi olan MGV'nin gençlik ve li- der arasında bir köprü olduğu. YU- VA Vakfı'nda ele geçen "Din ve si- yaset" başlıklı belgede açıkça ifa- de edilmiştir. Yuva Vakfi başta El Ezher Üniversitesi olmak üzere, ts- lam ülkelerindeki üniversitelere öğrenci göndermiştir. # Genellikle imam-hatip lisesi mezunu olan bu öğrenciler, gittik- leri ülkelerde RP ve MGV ile YU- VA vakıflarının güdümünde ol- muşlar, öğrenciler için tutulan ev- lerde laik cumhuriyet rejimi aley- hinde beyin yıkama faaliyetleri de- \ametmiştir. • YUVA ve MGV bünyesinde yürüttükleri illegal faaliyetlerle re- jim aleyhinde eleman yetiştirmek amacıyla El Ezher Üniversitesi'ne ve diğer îslam ülkelerindeki üni- versitelere öğrenci gönderen ve YUVA Vakfi'na bağlı Suffe îslami tlimler Akademisi adı altında ille- gal okul açan sanıklar ÖmerKork- maz, BüJent Alan ve Eyüp Sabri Ömer ile yıne aynı amaçla yurtdı- şına öğrenci gönderme faaliyetle- rini yürüten RP Halkla llişkiler Bö- lümü'nde görevli Muhittin Hamdi Yıkhnm, laik devlet düzeni aley- hinde faaliyetlerde bulunmak için teşekkül oluşturmuşlardır. Her ne kadar YUVA Vakfı yasal bir görü- nüm arz etmekte ise de yukanda belirtildiği üzere vakıf bünyesinde illegal faaliyet yürütülmüş ve sa- nıklar bu amaçla bir araya gelerek iradelerini birleştirmişler ve teşek- kül oluşturmuşlardı TÜRKİYE İNSAN HAKLARI VAKFPNIN 'TÜRKİYE'DE BASIN ÖZGÜRLÜĞÜ' RAPORU 'Basın özgürlüğü kısıtlanıyor' • Gazetecilerin basın suçu yerine çete üyeliğinden yargılandığını söyleyen TÎHV Başkanı Önen, "Basm özgürlüğünü kısıtlayan hükümler korunuyor" dedi. ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Tür- kiye Inşan Haklan Vakfi (TÎHV) Başkanı YavuzÖnen, basın özgürlüğünün, demok- ratik siyasetin oluşturulmasınm temel ko- şullanndan biri olduğuna dikkat çekti. Ö- nen, "Hükümetier, basın özgürlüğünün saglanması konusunda sık sık sözler ver- miştir. Buna karşın, mevcutyasalardaki kı- srtlayıcı düzenlemelerde esasa ilişkin hiçbir iyileştirme sağlanmadığı jybû hem yeni ya- sal düzenlemelerde basın özgürlüğünü kı- sıtlayan hükümler korunmuş>a da genişle- tflmiş, hem de mahalif basına \ e gazetecile- re karşı kullanılan hukuk hilelerinde geliş- me kaydedilmiştir" dedi. TlHV Genel Merkezi'nde dün düzenle- nen basın toplantısına SınırTanımayan Ga- zeteciler Demeği Türkiye Temsilcisi Nadi- re Mater. Avrupa Gazeteciler Birliği'nden Doğan Küıç, gazeteci Işık Yurtçu, Koray Düzgören ve Haluk Gerger'in eşi Renan Gergerkatıldı. Önen, 12 Eylül darbesinin ardından ga- zetecilerin basın suçlan yerine "sflahh çe- te" üyeliğinden yargılanmaya başlandığı- nı söyledi. Türkiye'de basın özgürlüğünün sınırlannı çizen, hangi bilgi ve görüşlerin ifade edilebileceğini belirleyen kurumun MGK olduğunu öne süren Önen, "TİHV olarak,muhalifbasın ü/erindcki sistematik ve keyfi baskılann süreceğinden, gazeteci- 'Kayıplar sürüyor' Cumartesi Anneleri, gözaltmda kaybedilen yakınlan için dün 150. kez Galatasaray Lisesi önünde buluştu. Kayıp yakınlan adına yapılan açıklamada. Cumartesi Anneleri'nin 3 yıldır "Gözaltmda kayıplara son verilsin" istemiyle eylem >aptığu buna karşın gözaltmda kayıplann sürdüğü kavdedildi. Oturma eyleminin 10. haftasında Uluslararası Af Örgütü'nün gözaltmda kayıp olaylannın yaşanmaması için devletten birtakım önlemler ahnasım istediğinin anımsatıldığı açıklamada şöyle denildi: "Gozalünda kayıplar sürüyor. OlağanüstU Hal Bölgesi'nden bugün de kayıp başv urulan geliyor. Devlet, Uluslararası Af Orgütü'nün talep ettiği öniemleri alarak gözahmda kayıp istemediğini kanıtla>abilir." (Fotoğraf: BERTÂN AGANOĞLU) Ecevit: Partimiz, iş güvenliğinin teminatıdır ÖZCAN ÖZGÜR MUĞLA - Başbakan Yardımcısı Bülent Ecevit, 'Rüzgâr Enerjisi Sempozyumu'na katılmak için geldiği Muğla'da enerji işçilerinin 'Santrallar saülamaz', 'Ozelleştirmeye hayır', 'Kahrolsun IMF, bağunsız Türkiye' sloganlanna sinirlenerek 'İş güvenliğinin temüıarj DSP'dir' dedi. Ecevit, bunalım yaratmadan duramayan çevTelerin gayretlerinin ayaklanna dolandığını belirterek "Hükümet, Meclis ve TSK'nin arasmı açmaya çalışanlar, bunu başaramadılar. MGK bildirisi bunun en iyi göstergesidir" diye konuştu. Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı tarafindan düzenlenen sempozyuma katılmadan önce yurttaşlara konuşan Ecevit, DSP'nin, bundan sonraki seçimlerde tek başlanna iktidar adayı olduklannı söyledi. Ecevit özelleştirme ve son bunalımla ilgili olarak da şöyle konuştu: "ÖzeUeşrirmede tek bir işçinüı işten çıkanlmasına izin vermeyeceğiz. Fabrikalar satıhrsa bunlann parasıyla yeni fabrikalar açüacak, yeni iş sahalan açılacak. 'Bağımsız Türkiye' diye slogan atanlar benim bağımsızlığa siyasal yaşamımda ne kadar sahip çıktıgımı da bilirler. Dokuzuncu ayını dolduran hükümet, büyük uyum içinde çahşıyor. Rejim sorunu geride kakh." lerin gözaltmda işkence görmeye, ömürte- rini eezaevindetüketmeyedevam edeceğin- den kaygı duymaktayız" diye konuştu. Basın üzerinde yoğunlaşan tüm baskı- lara karşm tekelleşme, gazete ve televiz- yonlan "pazarlama şirketkrine dönüştür- me" özgürlüğünün olduğunu belirten Ö- nen, sendikal haklann engellenmesiyle, yetkililerin, yazdıklanndan rahatsız oldu- ğu gazetecileri kolaylıkla işten çıkardıkla- nnı vurguladı. Hükümet yetkililerinin, görevi başında öldürülen ya da hak ihlallerine uğrayanla- nn aslında gazeteci olma- dıklannı öne sürerek, "olay- lan üstienmiş. ama bu ko- nunun a> dmlığa kavuşturu- lamayacağmı iddia etmiş ol- duklannı" söyledi. Radikal gazetesindekı işine son verilen Koray Düzgören, basın özgürlü- ğünün, toplumdaki farklı seslerin güvencesi olduğu- nu söyledi. Gazeteci Işık Yurtçu, ha- zırlanan Türk Ceza Yasa taslağının belirsizliklerle dolu olduğunu, düşünce ve ifade özgürlüğü önündeki engellerin kaldınlmadığını belirtti. Yurtçu, Terörle Mü- cadele Yasası ve DGM'ler kaldınlmadan, ceza yasa- sındaki antidemokratik hü- kümler temizlenmeden ba- sın özgürlüğünün sağlana- mayacağını söyledi. TlHV'nin hazırladığı "Türkiye'de Basm Özgür- lüğü- Tutuklu ve Hükümlü Gazeteciler'' adlı raporda da, basın özgürlüğünün, ya- sal önlemlerin yanı sıra keyfi uygulamalar. "faili meçhul dnayet, yargısız in- faz", işkence ve kötü muamele gibi pek çok yön- temle kısıtlandığı kaydedil- di. 'Yeşil de pişmanlık yasasmdan yararlanacak' ANK\R.\ (UBA) - 'Yeşü' kod adlı Mahmut Yıldınm'ın teslim olması halinde pişmanlık yasasından yararlanabileceği bildirildi. Içişleri Bakanı Murat Başesgioğlu. 'Yeşil' kod adlı Mahmut Yıldınm'ın TKP/ML ve TlKKO örgütü üyesi olmak ve Tunceli'de öldürme olayından dolayı ülke genelinde arandığını belirtirken teslim olması ve silahlı çeteyi ortaya çıkartması halinde pişmanlık yasasından yararlanabileceğini kaydetti. GönüTün sorusunu yanıfladı Başesgioğlu, Aydın DYP Milletvekili Ali RızaGönül'ün önergesinde, "pişmanük yasasuun çıkartılması ile 'Yeşil'in teslimi arasında bir Ugi \ < ar mıdır" sorusunu yanıtladı. Başesgioğlu, "Kamuoyunda pişmanlık yasası olarak bilinen Bazı Suç Failleri Hakkında L'ygulanacak Hükümlere Dair Kanun, 'Siyasi ve ideolojik amaçlı suç işlemek için Türk Ceza Kanunu'nun 313'üncü maddesine göre kurulmuş teşekkül, 125, 131, 146 ile 162'nci maddelerinde yazılı suçlan işlemek üzere kurulmuş silahlı çete veya cemiyet mensuplannın kendiliklerinden teslim olarak bu teşekkül, silahlı çete veya cemiyetin ortaya çıkartüması ve dağıtılmasına yönelik' bir düzenlemedir" dedi. tçişleri Bakanı, 'Yeşil'in de bu kanundan yararlanabileceğini bildirdi. SIFIRNOKTASII ORAL ÇALIŞLAR [email protected] PARİS - Her gördüğümde ayrı bir lezzet bulduğum Pa- ris'teyim. Cuma günü eşyala- rımı otele bırakır bırakmaz, metroya atladığım gibi Saint Michel Meydanı'nayöneldim. Yurtdışında, sevdiğim bir şeh- rin kaldınmlannda, rasgele ve yalnız başıma dolaşmaktan büyük bir zevk alınm. Sokağı, insanlan, dükkânları, yapılan farklı bir gözle izlemekten hoş- lanınm. Saint Michel Meydanı üze- rine edebiyatımızda çok şey- ler yazıldı. O yüzden ben ede- bi sözcükler kullanmayaca- ğım. Türkiye'nin kargaşasın- dan Paris'e gelmek sanki fırtı- nalı bir denizde sandalla kara- ya ulaşmak gibi bir şey. Kaldı- ğım otelin TV'sinde Türk tele- vizyonlan yok. Türkçe gazete- lerin satıldığı yer de epeyce uzakta. Türkiye'de ne olup ne bitti- ğini en azından 36 saattir bil- miyonjm. Merak etmiyor de- Saint Michel Bulvan'nda... ğilim, ama aynı zamanda memnunum. Milli Güvenlik Kurulu toplandı, bitti. Neoldu, bilmiyorum. Bilsem ne olacaktı ki? Baş- bakan'ın açıklaması ne? Ona Deniz Baykal ve Tansu Çil- ler ne tepki gösterdi? Baykal, hâlâ "erken seçim" gerilimini sürdürüyor mu? Askerlerle si- viller arasındaki gerilim tam anlamıyla sona erdi mi? "Ara rejim"\r\ içinde miyiz, dışında mı? "Düşünceye özgürlük" di- ye Türk Ceza Yasası'nda ya- pılması düşünülen bazı deği- şiklikleri içeren taslak, Meclis Genel Kurulu'nda ne zaman ele alınabilir? Türkiye Gazete- ciler Cemiyeti Başkanlığı seçi- mi ne oldu? Güneydoğu'da dün kaç asker, kaç PKK'li ya- şamını yitirdi? Yazının başına oturunca kendimi yeniden Türkiye'nin sorunlarının içinde buluver- dim. Durdum, derin bir nefes aldım. Hiç olmazsa birkaç gün bu sorunlardan ayrı yaşayabi- lirim. Metroda yanımda otu- ran sanşın genç kadın kalın bir kitabın sayfalarına dalıp git- miş. Kim bilir, o hangi sorun- larla yaşıyor. Türkiye'de binlerce faili meçhul cinayet olduğunu, bu cinayetlerin birçoğunun dev- letin bilgisi dahilinde gerçek- leştirildiğini, bunlann devlet belgelerine geçtiğini biliyor mu? Söylesem inanır mı? "Bana ne kardeşim, siz de o devleti, o devleti yönetenleri değiştirin" mi der? Saint Michel Meydanı'nda Saint Michel Bulvarı'na yürü- mek varken, yine derin düşün- celere daldım. Halbuki Istan- bul'dan uçağa biner binmez karar vermiştim, bu dört gün boyunca Türkiye'yi ve orada- ki sorunlan kafamda dondura- caktım. Ne mümkün... Paris'in 1975 yılında ilk gel- diğimde gördüğüm silueti hiç değişmemiş. "SuriçiParis'te- ki tek yapı değişikliği Pompi- dou Kültür Merkezi" diyor Pa- risliler. Ona da büyük tepki göster- mişler inşaatı yapılırken. Yüz- yılın başında şiirlerde, roman- larda geçen Paris neyse bu- gün de o. Saint Nehri büyük bir olasılıkla daha kirli akıyor, ama Haliç gibi içinde ne pislik adacıklan oluşmuş, ne de et- rafa pis kokular saçıyor. Saint Michel Bulvan boydan boya kitapçı. Birinden girip bi- rinden çıkıyorum. Paris'in bü- yük sanatçılarının yaşamöy- küleri, tablolan, romanlan, anı- ları rafları süslüyor. Gençler, Saint Michel Meydanı'nda öpüşüyorlar, yerlere oturmuş, Paris'te bahan karşılıyortar. Ki- tapçı raflarında ucuz kitaplan kanştırıyorlar. Bir cafede oturup azıcık din- leniyorum. Notre Dame Kilise- si'ne, Adalet Sarayı'na, Marie Arrtoinette'in ölümünden ön- ce son saatlerini geçirdiği odaya dogru yürüyüşe çıkıyo- rum... Akşam, Türkiye'den gelip yıllardır burada yaşayan yurt- taşlanmızla birlikteydik. 12 sa- atlik Türkiye sorunlanndan ko- puk özgüriüğüm hemen sona erdi. Darbe olacak mı? Kürt so- runu nasıl çözülecek? Siyasi Islamla mücadele ne sonuçlar verecek? Sorular... Sorular... Sabah bu yazıyı bitirip Saint Nehri kıyısına yeniden gidece- ğim. Paris'in güzelim sokakla- nnda, amaçsız dolaşacağım... Türkiye'yi düşünmeden yü- rümek mümkün mü? De- neyeceğim... MtKRO DİNÇ TAYANÇ Sınav Yorgunluğu Okul yıllanm... Ders çalışırken "deneme-yanıl- ma" yöntemine bayılıyorum. Çalakalem giriştiğim işlem ya da deney yanlışa mı saplandı; kolayı var, "denedim, yanıldım" diyor ve silbaştan bir daha girişiyorum.. Yanlışa battığımı anlayabilirsem el- betteü! Deneme-yanılma yönteminin, yaşamın herala- nında geçerii olmadığını öğreninceye değin kaç yıl geçtiğini ve deneyip de yanıldıklarımda neler yitir- diğimi anımsayamıyorum bile... Öğrenebildiğim tek şey var; toplumbilim, deneme-yanılmayı asla kabul etmiyor! Çünkü "toplum" yaşayan ve yaşamı gereği sü- rekli ileriye doğru gelişen bir "varlık"\ Böyle olun- ca da yaşamını olumsuz etkileyecek her yanılma- nın bedeîini, bireylerinden başlayıp fatura ediveri- yor... Türkiye, 1940'ların ortalık yerinde "demokrası" diyor... Ne olduğunu anlayamadan da üç-dört yıl içinde Demokrat oluveriyor! 1950'den bu yana, tam 48 yıldır "birileri" de- mokrasi üzerinde "deney" yapıyor(!), denedikçe de yanılıyor... Çünkü, demokrasi, toplumbilimin bir parçası ve toplum "deneme" tahtası olmayı kaldırmıyor; yanılmayı ise hiç kaldıramıyor. Kaldı- ramayınca da her yanılınmış denemenin sonucu, bireyinden başlamacasına topluma fatura edilive- riyor... Her denemenin başlangıcında bir umut yatıyor... Deneme ilerledikçe, umutta yanıhndığı kaygısı top- lumu kaplıyor... Yanılgı kesinleştikçe, toplumun kaygısına ordu "tercüman" oluyor... Pekiyi, 48 yıldır hemen tüm umutlarda yanıldı- ğımıza göre "yanlışı" nerede yapıyoruz? 1950'den bu yana Türkiye'ye yön veren(!) tüm seçimlerden, hemen hemen aynı sonuç çıkıyor: Sağ iktidar! 1950'den bu yana, ister tek başına, ister "ortak- //" olsun, tüm sağ iktidarlar hemen hemen aynı si- yasal ve ekonomik politikaları uyguluyor: Sola ka- palı, dışa bağımlı... 1950'den bu yana, sol ne zaman "açılmaya" kalkışsa, karşısına sağın bir "aşın" ucu dikiliveri- yor. Sağın aşırısı ya faşizme göz kırpıyor ya da ir- ticaya... 1950'den bu yana, göz kırpılan faşizm ya da ir- tica "çizmeyi aşınca" sonuç hep aynı oluyor: 1960, 1971, 1980... Sonuç aynı oluyor da faturayı çiz- meyi aşanlardeğil, çizmenin altında kalanlarödü- yor... "Ara rejim" dediğimiz dönemlerden "yeniden" demokrasiye geçiliyor ve sonuç hiç değişmiyor... Gene seçim, gene sağ iktidar, gene "tavşana kaç tazıya tut"... Birey olarak bendeniz; ne seçmenin, ne sandık- tan iktidar çıkanların, ne de iktidariarın iktidarsız- lığına "dur" demek zorunda kalan askerlerin bu iş- lerden hoşnut olduklarına inanmıyorum, ınanamı- yorum... Öyleyse bizler ya toplumbilimi öğrenemiyoruz ya denemeyi bilmiyoruz ya da "batmadıkça" yanıldı- ğımızı anlayamıyoruz... Oysa Türk toplumu, topjumbilimin ve tarihsel sürecinin "gereğini" bundan 75 yıl önce yaptyor... Osmanlı'yı "hasta" eden deneylerin yanılmışlığını Kurtuluş Savaşı ile atıyor; denenmiş sınanmış ve yanılınmamış Aydınlanma Devrimi ile ileriye dönük yönünü belirliyor; Lozan ile kendini kabul ettiriyor ve "Cumhuriyet" diyor... Düşünüyorum da "demokrasi" dediğimiz 1946'dan bu yana denenmeye kalkışılıp da yanıl- gıyla sonuçlanan tüm uygulamalarda, ülkeyi ve toplumunu "geriye " götürme özlem ve "kalkışma- lan" yatmıyor mu? Demokrasi süreci içinde, uy- gulana uygulana bayatlayan ekonomi politikalan(!) hep aynı sonucu vermiyor mu? 1950'lerden bu yana; TL'nin, bırakıyorum Ame- rikan Dolan'nı, Yunan Drahmisi karşısındaki değer yitimi önlenebiliyor mu; dış ticaret açığı, bırakıyo- rum kapatılmasını, daraltılabiliyor mu; serbest it- halatı destekleyerek ihracatı teşvike dayalı ekono- mik büyümenin enflasyonu körüklediği ve körük- lenen pahalılığın toplumun büyük bölümünü hızla ve süreğen biçimde yoksullaştırdığı gerçek değil mi? Örnek üretmekten, tıpkı deneyip deneyip de ya- nıldığım sınavlarda yorulduğum denli yorgun dü- şüyorum... Peki, bu toplum, yanılanlann veyanılgılann "ye- niden denenmesi"nöen doğan kısırdöngüde yor- gun düşmedi mi? Ana fikir: Yanılmanın en büyüğü, yanlışı yinelemektir. Ana fikrin ana fıkri: Geleceğe ilerlenen yollar, geriye kapalıdır. İnsan Haklan Derneği 'İnsan haklan ihlalleri azaldı' tstanbul Haber Scrvisi - OHAL bölgesinde insan haklan ihlallerinde azalma olmasına karşm halk üze- rindeki baskılann sürdüğü belirtildi. İnsan Haklan Derneği (İHD)lstanbulŞu- besi'nin hazırladığı rapora göre, bölgede dışardan ge- len heyet ve İHD yönetici- lerine karşı eskiye oranla daha olumlu bir davranışm gözlendiği kaydedildi. ÎHD İstanbul Şubesi Yö- netün kurulu üyesi İsnıail Sanogu, 26-27 Şubattarih- lerinde Mardin ve Diyarba- kır'da yaptıklan inceleme gezisinin sonuçlannı dün düzenlediği toplantıyla açıkladı. Ismail Sanoğlu, Olağanüstü Hal'in kaldınl- dığı Mardin'de sivil halk üzerindeki baskının sürdü- ğunü, köy nüfusunda>üzde 51.3 oranında göç saptadık- lannı belirtti. Son bir ayda iki köyün daha koruculaştı- nldığmı anlatan Sanoğlu. köylerine dönmek isteyen- lerin de konıculuk dayat- masıyla karşı karşıya kal- dıklannı savundu. Sanoğ- lu, Mardin ve ilçelerinde. 335 okulun köylenn boşal- rılması ve yakılması nedc- niyle kapalı olduğunu, bu yıl atanan öğretmenlerin ise yüzde 50'sinin halen göre- ve başlamadıklannı öne sürdü. Hayvancılıkta da yüzde 52 oramnda düşüş kayde- dildiğini ifade eden Sanoğ- lu, 700 bin dekardan fazla ormanın tahrip edildiğini geçen yıl içinde 903 esna- fin dükkânını kapatmak zo- runda kaldığını ^tırguladı Sivil toplum örgûtlerinit faaliyetlerinin engellendi- ğini öne süren Sanoğlu "1995 ydı genel srçimlerto- de Nusa>bin'de birinci par- ti olan HADEP, s& konusı ilcedekiörgütlemeçahşma- sında baskılaria karşılaş- maktadır. Halkın parti bi- nasuıa gitmesi.yöDeticilerlt görüşmesi ve etkuüiklen kantmas tehditkrte engel- lenmektedir" dedi
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle