12 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
29MART1998PA2AR CUMHURİYET SAYFA 15 Tıyatro yasağı Ankara Ekin Tıyatrosu, hukuk ve sanat alanındaki mücadelesinden dolayı Sanat Kurumu'nun ödülünü aldı. Geçen hafta Kültür Bakanı istemihan Talay'ın da katıldığı bir ödül töreninde, tiyatronun genel koordinatörü Faruk Güvenç Kahramanmaraş Valiliği'nden faksla gelen bir tebligatı okudu. Vali, 1997 Nobel Edebiyat Ödülü sahibi Dario Fo'nun Bir Anarşistin Kaza Sonucu Öülümü oyununu Ankara Ekin Tıyatrosu'nun Kahramanmaraş'ta sahnelemesini yasaklıyordu. Vali Bey'in yasakladığı oyun halen Istanbul Devlet Tıyatrosu'nun da sahnelediği bir oyundu! Ankara Ekin Tıyatrosu için yeni bir hukuk mücadelesi süreci Kültür Bakanı'nın da tanıklığında böylece başlıyordu. Ö M Ü R I L I K Fazla safi Naz Temel usandınr! Ömür E. Kurum Elektronik posta Deniz.Sotneraksnet.com TeJ: 0.212.512 05 05 Faks: 0.212.512 44 97 - Mehmet Mi llıcak, TV haberi sayesinde yakalanmış... "Başına ne aeldivse TVden aelivor cocuöun!" B ir ayağı Osmanlı'daki Derviş Vahdeti'nin şeriat ayaklanmasına ve öteki ayağı cum- huriyetin ilk yıllarındaki Şeyh Sait isyanı- na kadar uzanan, ümmetçilikle ırkçılık ara- sında gidip gelerek Nurculuğu kuran Nurs köyün- den Saidi Kürdi'nin günümüzdeki "neo" uzantıla- rı, sonunda Milli Güvenlik Kurulu'nda masaya yatı- rıldı. Milli Güvenlik Kurulu toplantısına ilişkin olarak yapılan resmi açıklama irticanın geneli kadar özeli- ni de kapsayacak biçimde önemli ipuçları verdi: "Bazı kişi ve kuruluşlar tarafından açık veya ka- paiı bir şekilde, yasaları hiçe sayarak, rejime yönel- tilen faaliyetlerin de hoşgörü ile karşılanmasının bu kişi ve kuruluşlan cesaretlendireceği..." Açıklamadaki ipucu "hoşgörü" sözcüğünde yatı- yor. Bugüne dek geniş bir çevreye "hoşgörü" nu- marasını yutturan ve hatta Milli Güveniik Kurulu'nun başındaki Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel'i bi- le ödüllendirmeyi beceren bu cemaatin maskesi Maske eğer yasalar uygulanırsa pek yakında düşeceğe benziyor. Maskenin düşmesi için yeni yasal düzenlemele- re de gerekyok aslında. Mevcut yasalarla yeterli dü- zeyde mali denetim yapıldığı ve özellikle "nereden buldun" sorusu sorulduğu anda yurtiçi ve yurtdışın- daki trilyonlukyatırımların altındaki üçkâğıtçılık ken- diliğinden ortaya çıkacaktır. Devlete verilmesi gere- ken verginin, zekât adıyla cemaat fonunda nasıl toplandığı ve eğitim alanında nasıl harcandığı bel- gelendiğinde ülke bir büyük beladan kurtulmuş ola- caktır. Maliye Bakanı Zekeriya Temizel'in DSP'li olma- sı, genel başkanı Başbakan Yardımcısı Bülent Ece- vit'in de "iyi tarikatlar" tarafından ödüllendirilmesi, daha geçenlerde Kültür Bakanı İstemihan Talay'ın yurtdışındaki tarikat okullarından birini ziyaret ede- rek "hoşgörü" mesajları vermesi umanz mali dene- timin savsaklanmasına neden olmayacaktır! Maskesi düştüğünde "hoşgörücübaşı" yine hün- gür şakırt gözyaşı rnı döker, burnunu çekerek elle- riyle kurduğu okulları balyozla kendisi mi yıkar, ma- ğarada yaşamaya mı başlar yoksa intihara mı kal- kışır orasını şimdiden kestirmek güç. Aslında yapması gereken ağlama, yıkma, inziva- ya çekilme ve intihan düşünme gibi ruhsal bozuk- luklarından doktora giderekya da nefesi kuvvetti bir yakınına kendisini son bir kez üfleterek kurtulduk- tan sonra (hele bir de evlenirse) yeni bir hayata baş- laması... Bakalım zaman ne gösterecek! Ancak, zaman tam tersini de gösterebilir. Çünkü hoş"görü" tohumlan "götürü" esasına göre atıldı; şe- riatçılardan ikinci cumhuriyetçilere kadar geniş bir kesim bu işten yıllardır ekmek yiyor! SESSÎZ SEDASIZ (!) NURİKURTCEBE Yüksek Yerilim Hattı Erdinç UTKU Rüşvetçi bir toplum olduk: Ye Türkûm ye! Hılas'ın hediyesi: Aleviler ntüşriktir! i k k ii Şii fk kMüvekkili vekâlet ücreti yeriner "Ihlas Temizlik Robotu" getirmişti avukata. Kutudan "robof'la birlik- te "Hakikat Yayıncılık"ın "Namaz Kitabı" çıktı. Emekli müftü Hasan Ya- vaş'ın yazdığı kitabın 35. sayfasında "Islam Düşmanlan" anlatılıyor: "Islam düşmanları, islamiyeti yok etmek için, ehl-i sünnet kitaplarına saldırıyorlar. Kuran-ı Kerim'de, Ma- ide suresinde, altıncı cüzün son sa- hifesinde 'Islamın en büyük düşma- nı, yahudilerle müşriklerdir' buyurulu- yor. Müşrik, puta, heykele tapan ka- firlerdir. Hıhstiyanların müşrik olduk- ları meydandadır. Yemenli Abdullah bin Sebe ismindeki yahudi, ehl-i sün- neti yok etmek için Şii fırkasını kur- du. Şiiler, kendilerine Alevi diyorlar. Müşriklerin en azgını Ingilizlerdir. Bütün imparatorluk kuvvetleri ile, Hindistan'dan Afrika'dan topladıkla- rı altınlar ile, kanlı muharebeler ile ve Vehhabilik ismini verdikleri, alçak ya- lanlarla dolu kitaplan ile ehl-i sünne- te saldırmaktadırlar. Dünyanın heryerinde, ebedi saade- te kavuşmak isteyenlerin, Şii ve Veh- habi kitaplarına aldanmayıp, ehl-i sün- net alimlerinin kitaplarına sarılmaları- nı tavsiye ederiz." 11. baskısını yapan ve Ihlas Hol- ding'in bastığı bu kitabı "hoşgörü" sahiplerine tavsiye ederiz! PALAS PANDIRAS Saddam'a karşı darbe planı yapılıyormuş... Darbe söylentileri, sora sora Bağdat'ı bu/muş an/aşı/an... İMüfrtBozact ÇED KÖŞESÎ OKTAY EKİNCİ Ford'ım 'Çevre Ödülü'ne bir aday... "Koç Holding ve Ford Motor Company ortakhğı ile oluşan Ford Otosan, 500 milyon dolar- hkbir yatırımla Izmifte 120.000 ajraç kâpasttelt veni biroiomobü - fabrikası kuracak..." (24.3.1998 - gazetelerden) Haberi okuduğumda gözümün önüne ister istemez "İzmit ve çev- resi" geldi. Böylesine büyük bir fabrika acaba İzmit'in neresinde kurulacalctı? Bilebildiğim kadanyla bu bölge- de hem plancılar yeni fabrika iste- miyordu, hem de zaten "uygun arazi" pekkalmamıştı. Adapaza- n ve Sapanca Gölü'ne doğru el- de kalanlar artık sadece 1. ve 2. sı- nıf tarım alanlanydı. Körfezin ku- zey kıyı kuşağı da zaten tümüyle dolmuş, güneyinde ise yine yamaç- lardaki tanm alanlan ve meyve bahçeleri betonlaşmaya ve sanayi tesislerine karşı artık "son dire- nişleri" içindeydiler!.. Evet. Bu dev fabrika tzmit'te "nereye" kurulacaktı. Yoksa, ya- kın geçmişte Toyotasa'run yaptı- ğı gibi, en değerli tanm alanma in- lemeye çalışırken, (çünkü adımızı artık "istemezûk"çüye ç\kardılar) Izmit'ten gelen ikinci haberdalga- sı ne yazık ki yine boşuna umut- tadİKFdk hğının dev otomobil fabrikası için, Gölcük'e bağlı Seymen beldesin- deki SEKA'ya ait ""büyük fidan- hk" arazisi gözden çıkartılıyor. Kocaeli Üniversitesi Çevre Mü- hendisliği BölümüBaşkanı Prof. Dr. Sava; Ayberk'in "Buraya fabri- ka kurulamaz, 1. derece tanm alanıdır" şeklindeki ısyanı ise gün- lerdir bu girişimin haberlerini ve ilanlannı sayfa sayfa veren kımi gazetelerimizde nedense hemen hiç yer almıyor... Körfez'in akciğeri tzmit'te bu kez belki de "Fidan yerine otomobil yetiştirecegiz" denerek fabrika alanı yapılmak is- tenen SEKA fidanlığını ve Göl- cük-Seymen kuşagını çok iyi bili- yorum. Oraya komşu olan Başis- kele'de akrabalanm var ve yıllar- dır gelişmeleri de yakından izliyo- rum. Güzelim bahçeler ve nitelik- Koç ve Ford'un otomobil ortaklığı basına çoşkuyla tanıtılırken, "gözden çıkartılan yeşil alan" konusunda ise bir açıklama yapılmamıştı. li tanm alanlan, "özel mülkiyet-şa edilip sonra da tepkiler karşısın- da yine, "burada şjmdi patatesye- rine otomobil yetişecek" gibisin- den sözler mi söylenecekti?.. Bun- lan düşünürken bir an için umut- landım. Birkaç ay öncesini anım- sadım. Gazeteler, Ford'un düzen- lediği "Çevre Projeleri Ödülleri" üanlanyla donatılmıştı. Ford fir- ması, çevreyi "en iyi koruyan" ve çevrecilikte "en başarüı" pro- jelere her yıl büyük ödüller dağı- tıyordu. Nitekim önceki yıl Ford çevre ödüllerinden biri de işte şimdi fab- rika kurulacak olan İzmit'teki De- ğirmendere Belediyesi'nin çaba- lanna verilmişti. Eski Değirmen- dere'nin "doğayla banşık" ve hâ- lâbahçeler içindeyer alan ahşap ev- lerini çevresiyle birlikte koruma çabası, bu beldemize Ford ödülü- nü kazandırmıştı... Eh, böylesi bir "çevrecilikten" sonra aynı Ford, herhalde fabrikasını kurarken de "dağıttığı ödûllerin anlamına ters düşecek" bir yer seçimi yap- mazdı. Ortak olduğu Koç grubu bukonudaTürkiye'nin eleştiri top- layan firmalanndan biri olsa bile Ford yine de kendi "uluslararası prestijini" düşünür veyeni bir çev- rekatliamına da herhaldeortak ol- mazdı... tşte bu umutla kaygılanmı fren- te" olduklan için hep imara açıl- dı. Son 3-4 yıl içinde de siteler şek- linde çirkinbir "apartmanlaşma" aldı başını gitti. Cennet gibi körfez kıyısı, adeta çarpık bir beton ken- te dönüştü... Şimdi aynı bölgede hızla artan nüfüsun hiç değilse topluca nefes alabileceği ve "yeşil" olarak kul- lanabileceği yegâne alanlar ise az sayıdaki "kamu arazileri." SE- JCA'nın fıdanlığı da işte böylesine "toplumsal deger" taşıyan bir ye- şil alan. Hem doğa koruma alanı hem de "yaşam" kaynağı... Koç-Ford ortaklığına bu "ka- musal kaynağı", sözde "özelleş- tirme" adı altındafabrika arsası ola- rak vermeye kalkışanlann hiçbir hakh gerekçeleri olamaz. Koç'u bilmem ama Ford da bu durumda çevre projelerine para dağıtarak kendisini aklayamaz. Kocaeli Yüksek Öğrenim Der- neği (KYÖD) Başkanı Yavuz Llu- gün, SEKA yağmasına tepki gös- tererek diyor ki: "Biz artık gele- cek kuşaklara yaşanabilir bir çevre bırakmak istiyoruı..." Umanm Ford çevre ödülübu kez de KYÖD'ün başlattığı "fıdanb- gı kurtarma girişimine" verilir. Vavuz Ulugün ve dernek üyeleri- ni şimdiden "aday" gösteriyoruz... HAYVANLAR ISMAIL GÜLGEÇ r Mm w OLMPM -RİM KİME DUM DUMA BEHIÇAK behicakfa turk.net fînk/ı bir TV k ÇİZGİLİK KÂMİL MASARACI HARBİ SEMİH POROY TARİHTE BUGÜN MÜMTAZ ARIKAN 29 Mart "MYlArKATLİAMISAN/Ğf/ BUGÜN, 'MYLA<* KATLİAMININ &AHIĞI AME&KALI TEĞMEH WILUAM CALLEY HÜ&JM GİYMİŞTİ. VIBTNAM SA lAÇf SlfZASINOA, tÜB'OE GERÇEKLEŞEN OL4Y, TEGMSN CALLEY VE eMRİNDEKİ ASZERLERİN, GİHOİKLERİ MY LAl kö- YÜHPE, YÜZLEISCB VIETNAMU'/t, KA- OIN -ÇOCJUK AtlBMAKSIZIN ÖLDÜRM£UE~ GİYDİ. BİR SÜRE SONRA SU YÜZÛNE Çl- MN BU İNSANLIK OIÇI VAUÇET MEOeHİYLS CAUBY ASfceei MAUİCEMEPB VE 1O YIL HAPSB ÇARPrtelL- Dt.ANCAk, 3 YIL.yATTtlCT/M SONZA ŞfiRTU OLflRAK SAUVeHİLECEKT't/t1 . PANO DENİZ KAVUKÇUOGLU Köpekbalıkları Insan Olsaydı...' "Köpekbalıklan insan olsaydı, küçük ba/ık/ariçin denizin dibinde sağlam sandıklaryaptınr, sandık- lann içine herçeşityiyecek koyar, sandıklarda her zaman taze su bulunmasına dikkat eder, her tür- lü sağlık önlemini alıhardı. Çünkü sağlıklı ve be- sili balıklann eti daha lezzetli olur. Büyük sandık- lar içinde okullar da bulunurdu elbet. Küçük ba- lıklar, bu okullarda köpekbalıklannın boğanndan nasıl geçileceğini öğrenirlerdi. Kuşkusuz, en önemlisorunlardan biri, küçükbalıklann ahlakaçı- sından eğitilmeleri olurdu. Küçük bir balığın ken- dini isteyerek feda etmesinin en büyük, en yüce erdem olduğu öğretilirdi bu okullarda. Küçük balıklara bütün alçakça, materyalist, egoist ve Marksist eğilimlerden sakınmalan; aralanndan biri böyle eğitimlere kapılırsa, onu hemen kö- pekbalıklanna ihbar etmeleri öğretilirdi. Köpekbalıklan insan olsaydı, başka köpekba- lıklannın sandıklannı ve küçük balıklannı fethet- mek için savaşlara da girişirlerdi. Bu savaşı her- kesin küçük balığı yapardı elbet. Savaşta kendi gibi, -ama düşman olan-, birkaç küçük balığı öl- düren herküçük balığa denizyosunundan birni- şan takılır, milli kahraman sayılırdı... Köpekbalıklan insan olsaydı, bir dinleride olur- du. Bu din küçük balıklara, ancak köpekbalıkla- nnın kamında gerçek hayata kavuşacaklarını öğ- retirdi. Köpekbalıkları insan olsaydı, bütün küçük ba- lıklann şimdiki gibi eşit olmalan da son bulurdu. Küçük balıklann bazılanna yüksek memurluklar, verilir ve bunlar öteki küçük balıklann üstleri olur-:' du. Hatta birazcıkbüyük olanlar daha küçük olan- lan yiyebilirlerdi. Eee, bu köpekbalıklannın da çok işine gelirdi. Çünkü böylece daha iri lokma- lar bulabilirlerdi. Biraz büyükçe olan küçük ba- lıklar ötekiler arasında düzeni sağlar; savcı, po- lis, subay olurlardı..." 4~ Geçen akşam DostlarTryatrosu'nda Genco Er- kal'ın Bertolt Brecht'in çeşitli yapıtlanndarr oyunlaştırdığı 'Yosmaty,Zeliha Berksoy'un us-r. ta yorumuyla izlerken, "Brecht hâlâ yaşasaydı ve yaşadıklanmıza tanıkolsaydı, acaba Bilbao Bar'da' 'Korsan' Jenny bize başka neler anlatırdı?" so- w rusu kafamatakıldı... » Köpekbalıklan insan olsaydı, büyük balığın kü-\ çük balıkları yutma düzenine karşı direnen akıl-' lı küçük balıkları ortadan kaldırmak için deniz di- 1 binde çeteler kurarlardı. Çeteci küçük balıkları önce semirtirler, dişlerini sivriltirler, sonra da akıl- lı küçük balıkların üzerine salarlardı. Çeteci kü- • çük balıklar yosun diplerinde, kaya çatlaklann- • da akıllı küçük balıklara pusular kurar, onları sırt- lanndan dişleyerek öldürürlerdi. Köpekbalıklan insan olsaydı, deniz gibi cina- yetlerini hangi balıklann işledigini, onlara hangi [ büyük balıkların emirverdiğini küçük balıklardan saklarlardı. Onlann ancak kendi bildikleri gizli- leri, saklılan, sırlan olurdu... Küçük balıkların bu-; sırları ögrenmelerinden korkarlardı... 'Kon\u' sözcüğü bende nedense Celal Bayar'ı çağrıştırır. Yine öyle oldu. Eğer 'Bert' Brecht, 103 yıllıkömrünün son yıllarını 'Bukış Türkiye'ye komünizm gelecek!' korkusuyla geçiren Celal Bayar kadar uzun yaşasaydı bu ay 100 yaşında olacaktı, diye aklımdan geçirdim. Ne var ki, 'O' yalnızca 58 yıl yaşadı. Ölürken ardında insanlı- ğı aydınlatan 20 cilt yapıt bıraktı. Şimdi bu yazı- yı yazarken pikapta, 'Üç Kuruşluk Opera'dan kendi sesiyle 'Mackie Messer'i dinliyorum. Ar- dından Milva'dan 'Ballata per una ragazza an- negata' ve 'Nel letto in cui siamo staremo 'yu din- leyecek, gecenin ilerlemiş saatlerinde yıllar ön- cesine, Beriin'e, 'Behiner Ensemb/e'ın Helene VVeigel'li günlerine uzanacağım... O gece -bü- yük bir olasılıkla- Unter der Linden'de, sabaha kadar açık tek cafe'de 'kırmızı şarap içen, uzun sarı saçlı bir kadına' âşık olacağım... Onunla el ele Doğu Beriin'in geniş, ıssız caddelerini dola- şacağız. Brandenburg Kapısı'nda, 'Herşeyçok daha iyi olabilirdi...' diyecek. Sıkıca sanlacağız birbirimize,.. Genco Erkal'ın söylediği gibi Bertolt Brecht, 'insana düşünme keyfi veren' bir yazar. Bir ak- şam BilbaoBar'auğrayın, 'Korsan' Jenny'yi din- leyin, göreceksiniz: 'Umut, sanıldığı kadar uzak- ta değiir (Faks: 0216-418 84 10) BULMACA SEDAT YAŞAYAN SOLDAN 1 2 SAĞA: 1/ Et, bahk ya da sebzeden oluşan vehamu- ra sarılarak fı- rında pişirilen yiyecek... Ant- ,- laşma.2/"Hara- mi var diye kor- kuverirler/Be- nim - - - yüklü kervanım mı 8 var" (Karacaoğ- g lan)... Bütün, hep, tûm. 3/ Bir soru sö- zü... Korkmak, ürkmek. 4/ Kanşvk renkli... Yok etme, giderme. 5/ Ser- çegillerden kûçük bir 3 kuş. 67 Iradesizlilaen ile- 4 ri gelen sürekli cansız- 5 lık... Türk müziğinde "usul" anlamında kul- 7 lanılan sözcük. 7/En bü- yük ustası Montaigne 8 olan yazı türü... Sulak 9 _ yer. 8/ Boyalann inceltilmesinde kullanılan organik eri-' tici sıvı... Türk halk müziğinde. bağlama aılesinden çaK. gılann en küçük boylusu. 9/ Bayatlamamış, pörsümemiş^-v olan... Maksat. ,^ YUKARIDAN AŞAĞIYA: ^ 1/ Denizlerde yaşayan iki çenetli ve iri bedenli yumuşak-" ça cinsi... Faize temel oluşturacak miktar ile günlerin • çarpımı sonucunda bulunan rakam. 2/ Briçte, atılan bir>< kâğıtla eşine oynamasım ıstediği kâğıdı belırtme... Çal-v gıç. 3/ Bir cetvel türü... Siyah, sert ve ağır bir tahta. Af~ Yankı... Memelilerde ana ile dölüt arasında kan alıp ver-' • me işini sağlayan organ. 5/ Ensiz olarak dokunmuş par-'1 çaların yan yana eklenmesiyle oluşan nakışlı ince kilim. 6/ Huysuz, çirkin ve yaşlı kadın... Kraliçe. 7/ Kanın he- - moglobinle renklenmiş kırmızı yuvan... Tümör. 8/ Ya- ; pım... Kanncayuvası. 9/Ekmek ufağı... Karadeniz'inku-".1 zeyindeki iç deniz. '*
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle