11 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 29 MART 1998 PAZAR 10 PAZAR KONUGU Maliye Bakanı Zekeriya Temizel, eleştirilen Vergi Reformu Yasa Tasansı 'nı savundu Kayıt dışı ekonomi kontrol edilecek'SUNUŞ Maliye Bakanı Zekeriya Temizel, belli kesünlerce sürekli eleştirilen ver- gi reformu yasa tasansına ilişkin görüşlerini açıklarken, artık iç borçlanma ile ülke yönetilemeyeceğini özellikle vurguladı. Devletin, borçlanarak yaptığı her kuruş hiz- mete karşıhk, bu her kuruşun 1.2 katı düzeyinde başka birilerine faiz ödediğinin al- tını çizdi. Vergi yükünün, herkesin milli gelirden elde ettiği pay oranmda dağıtılma- sı halinde, devletin 5.9 katrilyon lirayı faize ödemesine gerek kalmayacağını ifade et- ti. Bırakın 5.9 katrilyonu, 1 katrilyon ilave yaratılsa, çalışanlann durumunun düzele- ceğinden, sosyal güvenlik kuruluşlannın gereksiniminin karşılanacağından söz açtı. Türkiye'nin; sağlıklı kamusal gelir kaynaklanna kavuşturulması halinde, toplumun tamamının yararlanacağı eğitim, sağlıİc, altyapı ve enerji yatınmlannı gerçekleştire- bileceğini söyledi. Özetle, genel çerçevesi açısından vergi tasansının halktan yana bir reform olduğunu savundu. Temizel, sorulanmıza şu yanıtlan verdi: SÖYLEŞİIŞIK KANSU Vergi reformunun ana teması nedir? - Vergi reformu, devletin mali yapısı ve mali di- siplini açısından çok önemli. Şu anda devletin gör- düğü işler için ihtiyaç duyulan kaynak, çok büyük ölçüde vergilerle karşılanamıyor. Devlet, bu kay- nağı borçlarla karşılıyor. Bir başka anlatımla dev- let, borçlanarak yaptığı her kuruş hizmete karşı- hk, bu her kuruşun 1.2 katı düzeyinde başka biri- lerine faiz ödüyor. Bütçenin 3.9 katrilyon lirası açık ve bu koşullar altında çalışanlara ücret ödü- yorsunuz. Diyelim ki, çalışanlara 100 liralık zam yapmak istiyorsunuz. Bu 100 lirayı, bütçenin şu andaki konumu nedeniyle borçlanarak vermek zo- rundasınız. tçinde bulunduğumuz süreçte, çalışa- na 100 liralık bir maaş zammı vermek için başka- lanna 117 lira faiz ödemesinde bulunuyorsunuz ve yaptığınız harcamayı da bütçeye 217 lira olarak yazıyorsunuz. Işte devlet, bu kısır döngünün içi- ne girmiş durumda. Böylece devlet, bu kadar pa- halı olarak topladığı kaynaklan ne birtakım alan- lara yatırabiliyor, ne hizmet sağlayabiliyor ne de ekonominin karşı karşıya kaldığı olumsuzluklan ortadan kaldırabiliyor. Kamu açıklan giderek kar- şılıksız olarak yaptığı her harcamayla beraber bi- razcık daha büyüyor. O birazcık daha büyüme, enflasyonu etkiliyor, o enflasyon da insanlara ver- diğiniz 100 lirayı birkaç gün sonra ellerinden alıp götürüyor. O nedenle de Türkiye'nin sağlıklı ka- musal gelir kaynaklanna kavuşmaktan başka çö- zümü yok. Bu amaca ulaşmak için de vergi düzen- lemesine gereksinme var. ^ ^ • ^ B Kimileri, yürürlükteki sistemle vergi toplamr, kayıp ve kaçakları giderilir ve kayıt dışı ekonomi ortadan kalkarsa daha fazla hasüat el- de edilebileceğini savunuyor. Bu görüşlere katı- lıyor musunuz? - Şu anda devletin ihtiyacının ötesinde, vergi sistemi de daha fazla hasılat sağlamayı engeller bir karakter taşıyor. Neden? şu anda vergi ödeyicisi durumunda olan insanla- nn yükünü kesinlikle arttırmadan veıgi tabanının yaygınlaştınlması. Bu, şu anlama geliyor: Şimdi- ye kadar vergi alınmayan kesimler de vergi alanı içine çekilecek. Şimdıye kadar vergi alınmayan alanlann tamamından, özellikle kaynağı ne olur- sa olsun her türlü kazançtan vergi alınması öngö- rülüyor. MHBB Örnek verebilir misiniz? - Şimdiki sistemde gelir unsurlan 6 tane sedül (kazanç ve irat kategorileri) halinde sayılmış. Bu sedüllerde tanımlanan faaliyetler yerine getirilir- ken, kazanç elde edilirken geliri vergilendiriyor- sunuz. Örneğin. ücret gelirleri. Bunlar elde edilir- ken vergilendiriyorsunuz. kaynakta kesinti yapı- yorsunuz. Onun dışmda ticari faaliyetler var. Alım- satım faaliyetleri sırasında oluşan kazanç vergilen- diriliyor. Yani. kişiyle kazanç arasında faaliyete bağlı olarak doğrudan ilişki kuruluyor. Ancak, fa- aliyet sırasında kazançlann tamamının kavranma- sı mümkün değil. Bu kazançlar gizlenebilir, hile- li yollarla saklanabilir. Ancak, ne olursa olsun ge- lir, harcama veya tasarruf olarak mutlaka bir yer- de ortaya çıkar. Işte bu gelirin harcama ya da ta- sarruf olarak ortaya çıktığı andan itibaren kaynak- la ilişkilendirilmesi yenı düzenlemenin temelini oluşturuyor. Geliri kaynağı ile ilişkilendiriyoruz. Buradaçok önemli bir olay var: Ortaya çıkmış servet veya har- camayı asla vergilendirmiyoruz. O ayn bir olay. Yeni sistemle, eskiden vergi tanımının kapsamı dışındaki faaliyet alanlan aynntısıyla beliriyor. ZEKERİYA TEMİZEL 1948 Tokat doğumlu. Sıvas Lisesi'nin ardından 1970 'te SBF tşletme Bölümü 'nden mezun oldu. Maliye Bakanhğı 'nda gelirler kontrolörü olarak çalıştıktan sonra maliye müfettiş muavini, maliye müfettişi oldu. 1979da maliye başmüfettişliğine atandı. A.t. T.t.A Maliye Enstitüsü Lisans Üstü Eğitim programında "VergiMuhasebesi" ve "Türk Vergi Sistemi" dersleri verdi. Strasbourg Louis Pasteur Üniversitesi 'nde Lisansüstü eğitimini yaptı. 1984 'te Gelirler Genel Müdürlüğü Daire Başkanlığı 'na atandı. OECD Mali tşler Bölümü 'nde "Çokuluslu Şirketlerin VergUendirilmesi ve Transfer Fiyatlan " konusunda 6 ay süre ile staj yaptı ve bu dönemde ayrıca "Bilgisayar stratejilerinin belirlenmesi ve yönetimde bilgisayar kullandması" konusunda akademik eğitimlere katıldı. 1988 'de Gelirler Genel Müdür Yardımcılığı 'na, 1989 da îstanbul Defterdarlığı 'na. 1992 de Gelirler Genel Müdürlüğü 'ne. 1993 'te Maliye Bakanhğı Müşavirliği 'ne getirildi. 1995 seçimlerinde DSP îstanbul Milletvekili olarak TBMM'ye girdi. . düzenleme getiriyoruz. Tek istediğimiz olay var: O insanlar, o faaliyetleri ile ilgili belge almak zo- rundalar. O belgeleri alsınlar yeter. Sistem onun üzerine kuruluyor. Reformun sosyal adaleti sağlayacak yö- nü nedir? , - Elbette verginin bir işlevi de gelirin yeniden dağıtımmı sağlamaktır. Şu anda milli gelirden yüz- de 26 dolayında pay alan ücretliler gelir vergisi- nin yaklaşık yansını ödüyorlar. Milli gelirden yüz- de 27'ler civannda pay alan ticaret kesimi de ge- lir vergisinin yüzde 40'nı ödüyor. Demek ki, mil- li gelirin yaklaşık yansını alan kesimler, gelir ver- gisinin aşağı yukan yüzde 87'sini ödüyorlar. Oran- sızlık burada. Milli gelirden pay alan gruplann bu gelirleriyle orantılı olarak vergi vermelerini sağ- ladığınız takdirde vergi adaletini gerçekleştirmiş olursunuz. Böylece ücretliler aldıklan gelire uy- gun vergi verirler. Dolayısıyla, diğer kesimler de vergi verecekleri için ücretlilerin nispi olarak ge- lir vergisi içindeki paylan düşer. Zaten vergi oranlannın düşürülmesi, özel indi- rim miktarlannın arttınlmasıyla da bu konuda ver- gi ödeyicilerine belirli bir rahatlık sağlanıyor. A- ma, kastettiğim bu düşme değil. Onlann yükü art- madan gelir vergisi içindeki paylan azalacak. Ne- den? Çünkü. diğerlerinin payı artacak. Diğerleri- nin payı arttığı zaman da vergi gelirleri artacak. Vergi gelirleri artınca da, elde edilen gelirin yeni- den toplum gereksinimleri için kullanılması söz konusu olacak. Bütçeyle yeniden dağıtıma başla- yacaksınız. Biz bu sene elde ettiğimiz gelirleri na- sıl dağıtıyoruz? 3.5 katrilyonunu ücretlilere veri- yoruz. 1.4 katrilyonunu sosyal güvenlik kurumla- nnın açıklanna ayınyoruz. 1 katrilyon lirasını ya- tınmlara aktanyoruz. Ama, 5.9 katrilyon lirasını da faiz ödemesine veriyoruz. Sağlıklı kaynaklan- mız olsa, devlet borçlanmasa.. 5.9 katrilyon faiz ödemesine gerek yok. Vergi yükü, herkesin milli gelirden elde ettiği pay oranında dağıtılsa, devle- tin finansman ihtiyacı İcarşılansa, 5.9 katrilyonu fa- ize ödemenize gerek kalmayacak. Kime ödeye- ceksiniz? Çalışanlara daha hakkaniyetli. en azın- dan onlann gereksinimlerini karşılayacak, hak et- tikleri bir ücreti vereceksiniz. Bırakın 5.9 katril- yonu, bugün 1 katrilyon ilave versek, durumlan düzelir. Sosyal güvenlik kuruluşlannın ihtiyacı karşılanır. Artı, geri kalan kısmıyla toplumun ta- mamının yararlanacağı eğitim, sağlık ve altyapı yatınmlan, enerji yatınmlan yapılır. Bütün bun- lar gelirin paylaşımının araçlan. Demek olay ge- - Çünkü, sistemin bazı özellikleri, sistemin için- de yaşanılmaz boyutlara getiriyor işi. Vergi oran- lannın çok yükseİc oluşu, vergi ödemede psikolo- jik sınıra getiriyor insanlan. Vergi ödemede psi- kolojik sınır aşıldı mı, belli bir aşamadan sonra ar- tık faaliyette bulunmuyor insanlar. "Ben bu kadar vergi veriyorsam eğer, çabşmamın ne anlamı var" demeye başlıyorlar. Şu andaki vergi sistemine gö- re, özellikle anonim şirketlerin, temettülerin beyan edilmesi nedeniyle ortalama yükleri yüzde 64'le- re çıkıyor. Bu rakam, gerçekten çok büyük bir yük Yüzde 64 vergiyi ödedikten sonra, "Niye uğraşı- vorum?" diye sorabilir insanlar. Dolayısıyla, bu insanlann biraz daha üstüne yüklenip, vergi kaçak, kayıp ve kaçağını tam an- lamıyla kaldırmaya kalktığınız takdirde, kimi in- sanlann ekonomik olarak ayakta kalamama ola- naklan çok yüksek. Diğer yandan sistemimizde kazanılmayan gelirlerden vergi alma gibi de bir uygulama var. Hayat standardı esası, götürü ver- gi, geçici vergi gibi. Bütün bunlann hepsi, asgari ücretin yıllık tutannın katlan olarak matrah üze- rinden faaliyette bulunan insanlann zorunlu ola- rak vergi ödemesini gerektiriyor. Örneğin avukat- sanız, yazıhanenizi açtığınız andan itibaren, ister kazanın, ister kazanmayın çatır çatır vergi ödü- yorsunuz. "Kazanamıyorum" deseniz bile devlet, "Ben anlamaın- kazanacaksın" diyor. Aynı şekilde, bu yıl ödenen verginin gelecek yıl geçici vergisi de var. Buna karşıhk birçok alan tam anlamıyla ola- ğanüstü vergisiz. Türkiye'de vergi, çalışan ve ça- lıştıranlann, istihdam eden ile istihdam edilenle- rin üzerine yüklenmiş. Vergi sistemi, bu ağırlık al- tında da gitmiyor. O yüzden; özellikle toplumsal banşı sağlayacak, enflasyonun neden olduğu bü- tün olumsuzluklan ortadan kaldıracak sağlıklı bir kamu finansman politikasına gereksinim duydu- ğu için, enflasyonla mücadele etmek amacıyla devletin kendisine yeterli kaynak sağlayacak hak- kaniyetli, adaletli şekilde gelir sağlayacak vergi re- formu düzenlemesine ihtiyacı var. Aynca, Türk vergi sisteminin belirli kesimlerin üzerinde olağa- nüstü bir yükü var. O nedenle de vergi ödeyenle- rin yükünü arttırmadan vergi tabanını yaygınlaş- tırarak vergi hasılatını yükseltmek gerekiyor. ^ • ^ " Vergi reformu hangihedef kitleyeyöne- liyor? - Dediğim gibi, bu düzenlemenin temel amacı, Örneğin. özellikle kentlenn hızlı gelişmesı nede- niyle gayrimenkuller olağanüstü değer kazanıyor. Bu değer kazanan gayrimenkullerin satışından el- de edilen gelirler çok büyük ölçüde vergılendiril- miyor. Eğer gayrimenkul alım-satımı süreklilik haline getirilmez. anzi olarak yapılırsa vergilen- dirilmeyecek. Ancak, bu işten çok büyük bir ka- zanç elde edildiyse vergi kapsamına girecek. Ye- ni sistemle, o çok büyük kazancı beyanname ver- me sının olarak belirliyoruz. Onun altında kalan- larla, düşük olanlarla derdimiz yok. Herkesin pe- şine düşme gibi kesinlikle bir düşüncemiz yok. Bir başka anlatımla, yeni sistem. harcama ve ta- sarruflardan hareketle gelirin kaynağına gitmeyi öngörüyor. Net artış teorisi dediğimiz vergilendir- me sistemi bir bakıma. Ama, bu bir servet vergi- si değil. Servetin şekil değiştirmesinden herhangi bir vergi alinmıyor. Artı, servet kıyaslaması sure- tiyle de herhangi bir vergi kesilmiyor. i ^ B ^ M Neden böyle bir hedeflniz olmadı? - O hedef aslında kolaycılık. Eğer mali idare de böylesi bir yapıya sahip değilse, mükelleflerin hepsini gereğince inceleyemiyorsa, eline kimi ge- çirirse onu vergilendirir. Bu da büyük adaletsizlik yaratır. Birinci konu bu. tkinci konu da şu: Bu sis- tem hem Türkiye'de hem de başka ülkelerde de ba- şanlı olmadı. Onun yerine teknolojinin mali ida- re ve ekonomiye sağladığı olanaklan kullanmayı amaçlıyoruz. 62 milyon insandan, her birisinin ay- n ayn beyanname \ ennesini bekleyemezsiniz. Ya- pılması gereken. insanlann gerçekleştirdikleri ekonomik ve sosyal olaylan izlemektir. Biz de bu- nu yapacağız. Her işlemde bir vergi numarası kul- lanma zorunluluğu getirmek. çok büyük ölçüde bilgisayar altyapısı ile desteklenmiş alanlarda o numaralarla ilgili bilgileri çekmek, bu kişinin ver- miş olduğu gelir vergisi beyannamesi ile yeni fa- aliyetleri otomatik olarak karşılaştırmak; eğer uyum varsa herhangi bir işlem yapmamak, uyum yoksa "Burada böyle bir ekonomik olayınızvar,bu- nun ka>nağı nedir, hangi faali>etinizle bunu elde edivorsunuz" demektir. ^ ^ • ^ * Böylece kayıt dışı ekonomi denetim al- tına alınmış mı oluyor? - Tamamen. Kayıt dışı ekonomiyi kayıt altına aldığınız takdirde insanlardan aynca beyanname verin, şunu verin, bunu verin diye onlan zora koş- manın anlamı yok. Teknik olarak böylesi bir uy- gulamayla kayıt dışı ekonomiyi ortadan kaldınp her türlü faaliyeti izleyebilmek ve vergilendirile- cek bir gelir varsa, onlan vergilendirmek mümkün. Altını çizerek belirtiyorum: Düşük gelirli grup- lan veya gelir düzeyi belirli bir miktann altında olanlan. vergilendirmede hedef kitle olarak asla al- mıyoruz. Onlardan vergi alacağız diye bir çırpın- mamız yok. Tasannın hiçbirmaddesinde yok. Ak- sine onlann faaliyetlerini daha da kolaylaştıran bir lip düğümleniyor buraya. Türkiye'nin kendi ihti- yaçlanna yetecek kadar bir gelire sahip olması -ki Türkiye'nin kesin olarak bu potansiyeli var- gelir dağılımını yeniden düzenlemek için yetiyorda ar- tıyor bile. Verginin alınması sırasında bu adaleti tam olarak sağlamayabilirsiniz. Ancak, yeterli kaynak sağladığınız zaman yeniden paylaşım, da- ğıtım sırasında bütçe politikalanyla bunu çok ra- hat bir şekilde sağlarsınız. Reform, iç borçlanmayı durduracak mı! - Birdenbire durdurması mümkün değil. Vergi düzenlemelerinin hemen anında ya da çıkar çık- maz bütün etkilerini göstermeleri mümkün değil. Zaman içinde etkileri gözükür. Bu yıl içinde elde edilecek gelirler. 1999 yılında beyan edilir. 1999 yılının Ekim ayında, Kasım aymda son taksitleri alınır. Teknik bazı zorunluluklar gereği yasa mad- deleri hemen yüriirlüğe giremezler. 1999 yılının başında yüriirlüğe girer ya da 2000 yılında bir hü- küm ifade eder. Dolayısıyla, birdenbire borçlan- ma ihtiyacını ortadan kaldıracak diye bir iddiada kimse bulunamaz. Ancak, uzun vadede kamu har- camalan politikalanyla da desteklendiği takdirde, böyle bir düzenleme kamunun finansman ihtiya- cını çok büyük ölçüde ortadan kaldınr. Zaten kal- dırması gerekir. Kaldırmazsa, bu kadar yükü yük- letip de yine bu kadar fazla kamu finansman açı- ğı verirseniz, ne enflasyonla mücadelede başanh olunur, ne de istediğinizi gerçeldeştirebilirsiniz. O nedenle de uzun vadede kamunun bu tür ihtiyaç- lan ortadan kaldınlacağı için borçlanma ihtiyacı- nı, hatta bu yıl içinde bile önemli ölçüde azalta- caktır. Uzun vadede de tamamen ortadan kaldıra- caktır. Kamunun, cari harcamalannı ortadan kal- dırmak için borçlanması ihtiyacı ayn bir olaydı. Özellikle altyapı yatınmlan vs. için ihtiyaç duy- duğu paralan hemen alarak, bugün yatınmı yapıp onun maliyetini gelecek nesillere aktarmaİc için yaptığı borçlanma politikası ise farklıdır. Yani, ka- mu böyle bir vergi düzenlemesi yaptı, artık borç- lanmadan tamamen vazgeçti anlamı çıkmıyor bu- radan. Ancak, bundan sonra borçlandıklannı cari harcaması için kullanmayacak, personele maaş olarak vermeyecek. Hangi yatınm için para anyor- sa orada kullanacak, o yatınm devreye girip eko- nomik olarak kendini ödeyebilir hale geldiği za- man borçlan ve faizleri ödeyecek. Yani kamunun borçlanmasını bu hale getirmek gerekecek. ^ ^ ^ • B Vergi reformunun kısa vadede yüksek enflasyon oranının düşürülmesi anlamında bir etkisi olacak mı? • Kamu kesimi açıklan, enflasyonun tek nede- ni değil. Ama, temel nedeni. Kamu kesimi açık- lannı azalttığımız sürece kamudan kaynaklanan enflasyon çok büyük ölçüde azalıyor. Birbaşka ko- nu da şu: Devlet mali piyasalara her zaman alıcı olarak girdiği için talebe bağlı olarak faiz oranla- nnı yükseltiyor. Faiz oranlannın maliyete yansı- ması nedeniyle enflasyon artıyor. Bu kısır döngü- de dönüp duruyoruz. Sağlıklı gelir kaynaklanna kavuşmanın, kamu kesimi borçlanma gereğini azalttığı sürece enflasyona doğrudan etkisi oluyor. Onda hiçbir kuşku yok. Ama bu olay, hemen ikin- ci bir olayla, bütçe uygulaması ve bütçe politika- lan ile destekleniyor. Bütçe politikalan sırasında kamu harcamalannı olabildiğince sıkı tutmaya, bu alandaki israfi ortadan kaldırmaya çalışıyorsunuz. Şu anda olduğu gibi disiplinsiz bir şekilde kamu- nun kendi parasına faiz vermesini engelliyorsu- nuz. Bütün bunlann hepsi birlikte sağlandığında, enflasyonun mali politikalar aracılığıyla mücade- lesinde oldukça önemli bir başan sağlıyorsunuz. Tabii bu tek yöntem değil. Para politikalan, sos- yal güvenlik politikalan var, başka politikalar var. Ama, bu ayağı ile ilgili olarak gereken her şeyi ye- rine getirmiş oluyoruz. ^^••B Faizgetirlerininvergilendirilmesineiliş* kin tartısma yaratan bir uygulamanız oldu. Bu uygulamanın amacı ne? Niye kimi kesimlerin tepkisineyol açtı sizce? - Faiz gelirleri ile ilgili olarak 1998 yılında be- yanname verilecek. Bu, şu andaki tasanyla hiç il- gisi olmayan bir düzenleme. Daha önceden yüriir- lüğe girmiş ve 1997 yılı boyunca elde edilen faiz gelirlerine uygulanacak. 1997 yılı boyunca 4 mil- yar 629 röilyon lirayı geçen faiz gelirleri yüzde 67.7 oranında enfiasyondan anndınlacak, kalan kısrru, yani 1.5 miryar lira beyan edilecek. Bunun üzerinden alınacak bir vergi varsa, bu mahsup edi- lecek. Örneğin para bankadaysa, yüzde 12 stopa- jı var. Bu miktar mahsup edilecek. Ortaya bir ver- gi çıkarsa, ödenecek. Bu miktar, repoda kazanıl- dıysa durum şu: Repodan 1997 yılı boyunca her- hangi bir şekilde kesinti yapılmadı. 10 milyar li- rayı bankayayatıranbirisi, 1 milyar 200 milyon li- ra kesinti suretiyle vergi ödemişken, ayp parayı repodan elde eden kişi bir kuruş vergi ödemedi. Şimdi bu kişiye beyanname verdirmediğıniz an- da, geriye dönük bir af kanunu çıkarmak zorunda kalırsınız. Teknik olarak, hukuksal olarak müm- kün olmayan budur. İnsanlann bir kısmı repoya, off-shore bankalara yatırdıklan paralardan faiz ge- lirleri elde etmişler. Hiçbir vergi kesintisi yapılma- mış, şimdi "Beyanname verme" dediğin anda, 1997 yılında elde ettiği gelirlerden ötürü ödenme- si gereken milyarlarca lirayı affettim anlamına ge- lecektir. Devletin bunu yapmaya hakkaniyet adı- na da, adalet adına da hakkı yoktur. Bankada mev- duatı bulunanlar açısından bu konuda bir araştır- ma yaptırdık. Bankalarda 10 milyon 358 bin kişi civannda mevduatı bulunanlar var. Bunlardan 10 milyon 150 bin kişisi bu beyanname verme sını- nnm altında gelir elde etmiş. Yani bunlar beyanname vermeyecek. Geriye be- yanname verecek 158 bin kişi civannda kalıyor. Bunlann da büyük bir kısmının geliri 12 milyar li- ranın altında kaldığı için ilave vergi ödemiyorlar genellikle. Geriye de 76 bin civannda kişi kalıyor ki, bunlar da vergi ödeyecek kesim oluyor. Eğer düzenleme çıkmışsa uygulanması gerekir Şu an- da verilecek olan beyannameler 1997 yılı kazanç- lan ile ilgili. Kanunun çıktığı tarih de ta 1993'tür. Herkes bizim vergi düzenlemelerimizi bıraktı, bu- nu tartışıyor. Bu bizim vergi düzenlememiz degil. Bu, yürürlükteki bir yasa. Bu düzenlemenin hak- kaniyete aykın bazı yönleri yok mu? Var. Bunla- n da düzeltiyoruz yasayla. Örneğin yüzde 67.7'lik enfiasyondan anndırma oranı düşük. Şimdt hazır- ladığunız yeni yasayla bu oranı biraz daha yüksel- tiyoruz. Diğeryandan, gayrimenkul sermaye irat'an xar. Ömeğin, 1997 yılında 41 milyon 400 lıracan da- ha fazla kira geliri elde edenler, o 41 mihon 400 bin lirayı düşecekler, geriye kalanını beyaı ede- cekler. Bu zorunlu. Ta 1952 'den beri uygulaıa ge- liyor. Sanki ilk defa duyuluyormuş gibi tu olay gündeme getiriliyor. Yasayla 41 milyon 40ı} bin li- rayı düşük bulduk, 240 milyon liraya çıkaryoruz. 240 milyon liranın altındaysa, beyanname \trilme- yecek.. MERSÎN2.ASLİYEHUKUK MAHKEMESİ'NDEN EsasNo: 1996/726 Davacı Metımet Türk ile davalı Aslı Türk arasındaki boşanma davasının yapılan yargılamasın- da verilen ara karan gereğince; Eğriçam Mahallesi Minareci Karo Sabancı Dağıtım arkası Mersin adresinde ikamet eden davalı Aslı Türk'e dava dılekçesi ve duruşma günü usulüne uygun teblığ edilemediğinden adı geçen davalıya dava dilekçesi ve duruşma gününün ılanen tebliğıne karar ve- rilmiş olup, Karar gereğince; Davacı Mehmet Türk, 12.8.1996 tarihli dava dilekçesinde ve duruş- mada davalı eşı ile 30.6.1996 tarihinde evlendiğini, evlendiklennde kendisinin 57, eşı Aslı'mn 15 yaşında olduğunu, her ikisinin de çocuk yaşta olduklanndan ailelerine hayır diyemediklerini ve psikolojik ve ailevi baskı altında istemeyerek evlendiklerini evlendiklennden kısa süre sonra evlı- liklerinin yürümeyeceğini anladıklannı ve aynldıklannı, davalı eşinın aılesinin yanına döndüğünü ve şu anda da nerede olduğunu bilmediğinden bahisle boşanmalanna karar verilmesini istediğm- den, davalı Aslı Türk'ün bu dava ile ilgili ibraz etmek ıstedigı belgelen var ise duruşma günü olan 25/5/1998 gününe kadar duruşmaya getirmeleri veya göndermelen, duruşmaya gelmedikleri ya da kendilerini bir vekille temsil etirmedikleri takdirde HMUK.nin 213. maddesi uyannca durusraaya yokluklannda devam edıleceği ve karar verileceği hususu ilan olunur. 27.11 1997 Basın: 60707 GAZİANTEP ASLİYE 2. HUKUK MAHKEMESt'NDEN Davacı Ömer Savcılı vekilı tarafmdan davalı Güllü Savcılı ale\hıne mahkememıze açılan boşanma davasının yapılan yargılaması sonunda mahkememizce 4.2.1998 tanhınde 1997 458 esas, 1998/46 no ile Gaziantep'in merkez Şahinbey ilçesi Yukanbayır Mahallesi 34 hanede nü- fiısa kayıtlı Memik oğlu, 1963 doğumlu Ömer Savcılı i!e Halıl kızı 1965 doğumlu Güllü Sav- cıh'nm M.lCnin 134. maddesi gereğince boşanmalanna karar venlmıştır. Keyfiyet davalı Gül- lü Sav cılı'ya karar tebliği yerine kaim olmak üzere duyurulur. Basın: 9044 İLAN T.C. ADANA BEŞİNCİ ASLİYE HÛKUK MAHKEMESİ HÂKİMLİĞİ'NDEN DosyaNo: 1997 169 Davacı Ayhan Sezer vekıli Av. Remziye Çetinkaya ta- rafından davalı Saniye Sezer aleyhine açılan boşanma davasının yapılan yargılaması sırasında: Davalı Saniye Sezer'in bildirilen adreslerine çıkartı- lan tebligatlar bıla teblig ıade edildığinden ve adresi tes- pit edilemediğinden dava dilekçesinin ilanen tebligi ten- sip kılınmış olmakla, Buna göre Atıf ve Huriye'den olma 1967 doğumlu da- valı Saniye Sezer'in duruşmamn bırakıldığı 14.4.1998 günü saat 09.25'te duruşmada bizzat hazır bulunması ve- ya kendisini \ekil ile temsil ettirmesj, duruşmada bizzat hazır bulunmaz veya kendisini vekil ile temsil ettirmedi- ği takdirde duruşmanın gıyabında devam edeceği. gıya- bında karar verileceği hususu davalı Saniye Sezer'e dava dilekçesi tebliği yerine geçerli olmak üzere ilanen tebliğ olunur. Basın: 12287 ANKARA 1. SULH HUKUK MAHKEMESİ HÂKİMLİĞİ'NDEN DosyaNo: 1997 471 Davacı Nevzat Engin Denizci vekili Av. Burhan Kaçmaz tarafmdan Hürühan Şatır aleyhine açılan izalei şuyu davası- nın vapılan açık yargılaması sonunda mahkememizden veri- len î 7.2.1998 tarih, 1997 471-1998/152 sayılı kararia. dava- ya konu Yenimahalle 2. Bölge Tapu Sicil Müdürlüğü Aşağı Yurtcu köyü 642 parselde kayıtlı taşınmazın ortaklığırun sa- tılarak giderilmesine, Satış bedelinin masraflar düştükten sonra tapu kaydındakı paylan oranında paydaşlara bölünme- sine, %0 6 ilam harcının satış sırasında hesap ve mahsubuna, Satış memuru olarak Ankara GajTÜnenkul Satış lcra Müdür- lüğu'nun tayınine Davacı vekiline tarifeye göre 7.500.000.- lira vekâlet ücreti takdirine paylan orarunda paydaşlardan alınmasına, Davacının sarf ettiği 19.045.600 liralık yargıla- ma gidennin satış sırasında hesap ve mahsubuna, davacı pa- yının üzerinde bırakılmasına dair temyızi kabil karar davacı vekılinin yüzüne da\ alırun yokluğunda açıkça verildi. Mah- kememizden verilen karann davalıya bugüne kadar tebligat yapılamadığından ilanen tebliğ edilmesi gerekmiştir. Bu ne- denle ilanın yayınlandığı tarihten itibaren 15 gün içinde Hü- rühan Satır tarafindan temyız edilmediği takdirde karann ke- sinleseceği ilanen tebliğ olunur. Basın: 12591 İLAN KIRIKKALE İŞ MAHKEMESİ HÂKİMLİĞİ'NDEN DosyaNo: 1997/294 SSK Genel Müdürlüğü vekili tarafindan Mehnet Yar- dımcı (Kavacık Subayevleri No: 29/7 Ankara adesinde) vs. aleyhine açılan rucuan alacak davasmda davjcı veki- li 807.461.214. -TL faiz, masraf ve vekâlet ücret ile bir- likte davalılardan tahsilini istemiştir. Yukanda adresi belirtilen davalıya mahkeme:e gön- derilen tebligatın adresinde bulunmadığı ve zabaca ya- pılan tahkikat neticesinde adresinin meçhul kakığı an- laşıldığından bu defa yukanda belirtilen hususu: ilanen tebliğine karar verilmiş olduğundan duruşmanın Dirakıl- dığı 5.5.1998 günü saat 9.30'da mahkemede hazrbulun- ması veya kendisini kanunı bir vekille temsil enrmesi, gelmediği takdirde HUMK'nun 377 ve 213. maddeleri uyannca tahkikata ve yargılamaya yokluğunds de\-am olunacağı dava dilekçesi ve davetiye yerine kain olmak üzere adı geçen davalı Mehmet Yardımcı'ya ilaaen teb- liğ olunur. Basın: 12629
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle