25 Kasım 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 29 MART 1998 PAZAR OLAYLAR VE GORUŞLER Kırk Yılın Ardından... Dr. ATİLLA ONGAN H ekimliğin dünü, bugü- nü ve yannı; bu süreci kırkıncı yıhnı geride bı- rakan birhekim gözü ile özetlemek istiyorum. Önce bugünkü hekim- liğe bır göz atmak isterim. Bir yanda has- ta kuyruklan, amelıyat sıralan, yetersiz mekânlar, teknolojısı eksik kamu hasta- neleri, bozulmuş hasta hekim ilişkileri. Kı- saca giderek saygınlığını yitiren bir he- kimlik... Bunlan değiştirmeye çalışan bır avuç insan. Başka bir yandaysa, Batı öl- çülerinde teknoloji kullanan taru (teşhis) ağırlıklı, çağdaş görünümlü tıp merkez- leri... Bugün ülkemizin temel sağlık ku- ruluşlan olan tıp fakülteleri, devlet has- taneleri ve SSK, olanaksızlıklar içerisin- de hizmet vermekte, eğitim ve arastırma yapmakta; buna karşılık özel sağlık sek- törüdahageniş olanaklaria çalışmakta, de- ğişik şekillerde desteklenmektedir. Büfün bu altyapı ve hizmet çelişkilerinin dışın- da olumlu olumsuz yönleri ile sayılan kırkı geçen eski yeni tıp fakülteleri heryıl binlerce yeni hekim yetiştirmektedir. Bu- gün hekimlerin büyük bir kısmı olumsuz koşullarda iyi birhizmet verememenin sı- kıntısını çekmekte, pek çoğu kendi yaşam standardını ayakta tutmaya çabalamakta, ikinci üçüncü ek işlere dört elle sanlmak- tadır. Daha da acısı, sağhktaki tüm olum- suzluklardan günümüz hekimi sorumlu tutulmakta, verdiği güzel hizmetler de boşa gitmekte, toplum içinde saygınhğı- nı giderek yitirmektedir. Dün, özlem duy- gumuz (nostalji) bir yana, çizdiğım, bu karamsar tablonun dışında bir hekimlik vardı. Olanaklaryine kısıtlı, kurumlaryi- ne de yetersiz, yer yer hekimliğe yakış- mayan olaylar da cereyan edıyordu ama.. kötüler dışlanıyor, olaylar tüm hekimli- ğe bulaştınlmıyordu. Aynca parasal kay- naklan daha verimli kullanmak isteyen, koruyucu sağlığa önem veren, daha ni- telikli hekim yetiştirmeyi amaç edınen, hekimlere daha iyi ücret ödemek, halka daha iyi hizmet vermeyi isteyen bir sis- tem vardı; ya da eğilim o yöndeydi. En azından benim yaşadığım günlerde "KDVli ücret" diye bir kavram yoktu. He- kim "honeri" bır zarf ıçınde hekıme tak- dim edılırdi. O günlerden niçin bu nokîaya geldik? Bunu iyi anlayabilirsek yannkı hekımli- ği daha iyi değerlendirebılıriz. Olaya sos- yo-ekonomik açıdan bakarsak, bazı nok- talan kolayca yakalayabiliriz. İkinci Dün- ya Savaşı sonrasında Batı'da ve ülkemiz- de sosyal devlet kavramı geliştı. Sosyal devlet, parasız egıtim veren, yaşhlıkta güvence sağlayan, kamu elı ile sağlık hiz- metı sunan devlettı. Sağlık: herkese pa- rasız ve eşit olarak ulaştınlmalıdır. Sağ- lık; msanlariçin temel birhaktır... Bırçok Batı ülkesinde (Kanada, Ingiltere. Is- veç'teki gibi) sağlık sistemleri bu yönde geliştirildi, yapılandınldı. Ülkemizde ise çok da eskilerde, Cumhuriyet ile başla- yan bu sosyal devlet ve sağlık anlayışı alt- mışlı yıllarda daha da geliştirildi ve ana- yasamıza girdi. Seksenli yıllara gelindığinde bürün dünyada ve ülkemizde yıne sosyo-ekono- mik nedenlerle devletın küçültülmesi gün- deme geldi. Gönenç (refah) devleti ıkın- ci planda kaldı. Sağlığı korumak devle- tin görevleri arasından çıkanldı ve sos- yal devlet gözardı edildi. Aynca birde kav- ram değışikliği oldu: Eğitim ve sağlık ar- tık ınsanlar ıçin temel hak olmaktan çı- kıp bir gereksinim (ıhtiyaç) olarak algı- lanmaya başlandı. Bu iki kavrama dikkat çekmek istiyorum. Biri temel hak, öbü- rii gereksinim! Eğer sağlığı gereksinim olarak kabul edersek; insanlar öbür ge- reksinimkri gibi sağlığı da ceplerinden kendileri karşılar. Devlet insanlann gerek- sinimlenni karşılamakla yükümlü değil- dir. Ancak pahalılaşan sağlık gereksinim- lerini halkın ödeyebilmesi için özel-ge- nel sağlık sıgortalan, yardım fonlan ku- rulması gerekır. Bunun için sağlık yeni- den düzenlenmelidir. Sağlık bir gereksi- nimse.. sağlık mal gibi algılanır, yani alı- nır satılır. Ücreti piyasa koşullanna göre belirlenir. Aynca insanlar yaşamı ve sağ- lığı ıçin her fedakârlığı yapacağına göre gıderek sağlığa aynlan para da artar. Sağ- lık alanı daha da büyük bir pazar ohır. lle- ri teknoloji araç gereçleri. Jüzumundan gazla donanım geri ülkelere satlır. En önemlisi sağlık bu şekılde maddeleşirse (ekonomi dili ile metalaşırsai hskimin emeği de metalaşır, alınır, saülır. FfectE üze- rinden kâr edilir. llk bakışta bu dururn he- kimler için çekici (cazip) gözükse bile, gelecekte hekimlik piyasa malıohıı Ucuz, sosyal güvenceden yoksun hekjm calış- tırmak doğal kabul edilir. Aynca n.ekim- ler arası piyasanın istenmeyer pıs reka- beti, hekimliğin toplum nazannda savgın- lığının yitirilmesine neden olur. Dünya Bankası istemi doğnıltnsıinda öbür kurumlar gibi ülkemizde de sağlık yenıden yapılandınlmalıdır. BJ gSrûsün gereği olarak da kamu kuruluşlan gide- rek ihmal edilmekte, çökertilmekte-, mül- kiyet ya da hizmet olarak hızla öz^Leşti- rilmektedir. Son söz olarak; Hipokrat vercini et- miş, özverili, yüce, üstün ınsan esJti he- kimlerden; halkına kamueli ile hiznetgö- türmesi istenen toplumun sayg; deger ki- şisi dünkü hekime; oradan da ercefi ve işi artık mal gibi görülen yannjci hekim- liği gidiş... lştebenim kırk yıllıkhekimlik ha\aömın dünü, bugünü ve yannı!.. Her şirkette bir yerinizden kalkmadcın I . ' . Şirketinizde bir şube açın. mıınmiitıiMiiiitııııifllıltlııifilllllllMflllültlllllfillJIfllllJIDJjj Bilgisayarınızı çalıştınn, Internet'e bağlanıp www.isbank.com.tr adresine gidin ve şubeniz karşınıza çıksın... Bu şubede yalnızca SSK prim ödemelerini değil, para çekmek dışında her türlti bankacılık işlemini yapafoilirsiniz. Hem de dünyanın neresinde olursanız olun... Hesap bakiyesi kontrolü; havale; fatura, vergi ödemeleri; EFT* işlemleri; döviz alım satımı, Yatınm Hesabı işlemleri. Her şey... (Bütün bu işlemleri Interaktif Telefon 'dan da yapabileceğînizi hattrlatmcımıza gerek yok tabii ki) . _ .. - ' ' INTERAKTİF Gördüğüniiz gibi... devrimler süreklidir. En kısa zamanda, mesela bugün, şubenize uğrayıp bir Ticari Interaktif Bankacılık talimatı verin; sizin şirketinize de bir şube açalırn! • • BANKACILIK TÜRKIYE IŞ BANKASI *•* Et" 1 işlernterinizi înteraktif'Bİlgisayar'la yctpafyilirsiniz. PENCERE Soysuzluk Piyasası Tarih öğretmeni sınıfta sormuş: - Içinizde paşa tonınu var mı?.. Çocuk parmak kaldırmış: - Ben vanm. - Kimlerdensin?.. - Ali Paşa'nın torunlanndanım. Öğretmen yıne sormuş: - Hangi Ali Paşa, Tepedelenli Ali Paşa mı?.. Öğrenci susmuş. - Hadım Ali Paşa mı, SemirAli Paşa mı?.. Öğrencide yanıt yok. - Arabacı Ali Paşa mı, Kemankeş Kara Ali Pa- şa mı, Çelebi Ali Paşa mı?.. Sessizlik. - Sürmeneli Ali Paşa mı, Damat Ali Paşa mı?.. Öğrenci kıvranıyor. - Hacı Ali Paşa mı, Çoriulu Ali Paşa mı? - Hekimoğlu Ali Paşa mı, Bıyıklı Ali Paşa mı?.. - SilahtarAli Paşa mı, Laz Ali Paşa mı?.. - Şahin Ali Paşa mı?.. Seyit Ali Paşa mı, Ben- derliAli Paşa mı, ŞehitAli Paşa mı, Hüsam Bey- zade Ali Paşa mı, Nasuhzade Ali Paşa mı?.. Yeni yetme öğrenci, belli ki "devri dilarayı de- mokrasi'de paşa çocuğu olmuş!.. Çünkü sonra- dan paşa çocuğu olan olanaL Kara para saltana- tındaki görgüsüzlük furyasında bitpazarından al- tın yaldızlı çerçeve içinde paşa fotoğrafı ayarlayıp evine asan bile var. • Osmanlı'dasoylulukyoktu, padişah istediği bal- dınçıplağı paşayapar, istediği paşanın kellesinı uçu- njr, malını mülkünü elinden alarak sıfıra indirger- di. Avrupa'da ise durum değişik; feodalitenin ki- liseye dayanan yazılı dökümü yüzyıllar boyu sü- rüyor, toprağa bağlı tanmsal ekonomik düzenin te- melinde "istikrar" var; Osmanlı'da toprak kişinin değil devletin!.. Bu ortamda dipten gelme ağızdan dolma paşalar geçmişleriyle değil, lâkaplanyla anılıyorlar: Arabacı Ali Paşa.. Hadım Ali Paşa.. Avrupa'da da 1789 Devrimi'nden sonra palaz- ianan burjuvalar, parayla "asalet" satın almak ya- rışına çıkmışlardı; ama, satın alabilecekleri bir şey vardı; aristokrasi gerçekten bir sınıftı; burjuvanın da en azından soyadı kilise defterlerine yazılmış- tı. Ya bizde?.. Paşalann bile gelgeç lâkaplanyla anıldıkları ve tanındıklan bir ülkede sıradan yurttâşın esamısi oku- nur mu!.. Kimsenin soyadı olmadığı için kimin kim olduğu da bilinemezdi; bulup buluşturmak, sorup soruşturmak gerekiyordu. Şimdi mürtecilerle man- dacılar yine sinirienecekler; ama, sorunu düzene sokup çözen kim? "Soyadı Kanunu" ne zaman çıktı?.. • Soyadı Yasası çıkmadan önce ne oluyordu?.. O yıllarda Istanbul Cumhuriyet Savcılığı bir cinaye- - tin peşindedir. "Büyük Postane"de çalışan "Me- <mur4(.emalBfendi"n\n gözaltına alınması için Em- niyet'eyazihyor; polis, Sansaryan Hanı'ndan Bü- yük Postane'ye gidiyor; bakıyor ki "MemurKemal Efendi" bir değil; dört "Memur KemalEfendi" var, beğen beğendiğini, yakalayıp götür... • Ne var ki yozlaşan toplumda kara para trafiği- nin görgüsüz zenginlerine artık soyadı da yetmi- yor; parayla sözde soyluluk satın almaya kalkışı- yorlar... Ama hangi parayla?.. Elbette Türk Lirası'yla değil; bugün ülkede ge- çerli olan Alman Markı ya da Amerikan Dolan'yla--- ISPARTA ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ'NDEN Davacı ICarayoHdn Genel Mudurluğu vekılı tarafından da- valı Suat Özkol aleyhıne açılan tescıl ve tericın davasının mahkememızde yapılan açık yargılaması sonunda, Mahke- memız tarafindan venlen 25.12 1997 tarih ve 1997,799 esas, 1997/1637 karar sayılı ılamı ile Isparta Kuleönü Kadastrosu pafta 33 parse) 6101 nolu da\alı adına kayıtlı taşınmazın ka- mulaştınlan 213 m2'lık kamulaştırma planında göstenlen kıs- mının davacı Karayollan Genel Müdürlügu adına tapuva tes- cıline, bu kısım tahsıs edıldığı kamu hızmetının nıtehgı gere- ğı sicile kaydı gerekmeyen bır nıtelığe dönûşmüş olmakia, sı- cil kaydınm terkinıne karar \erilmış olup davalının adresı meçhul olduğundan \e davetıye ile gıyabında ılanen teblıgat yolu ile yapıldığından ışbu ılanın yapıldığı tarihten ıtıbaren davalı tarafından 15 gün ıçensınde temyiz edılmedıği takdır- de kesmleşeceğı hususu ılamın teblığ yerıne kaım olmalc ûze- re ılanen teblığ olunur Basın 6344 NEVŞEHİR İÇRA TETKİK MERCÜ HÂKİMLİĞİ 1997/41 Davacı Irfan Karaca vekili Av. Ahmet Göktaş tarafin- dan davalı Salıh Duran ve Hasan Baştar aleyhıne mah- kememıze açılan ıstıhkak davasında, Davalı Salih Du- ran'ın adresi tespıt edılemedığinden adına bu nedenle teblıgat yapılamadığından, adına ilanen teblıgat yapıl- masına karar verilmış olmakia, Karar uyannca davalı Salıh Duran'ın 21.4.1998 günü saat 09.00'da Nevşehır ıli Adliyesi Aslıye 2. Hukuk Mahkemesi (Icra Tetkik Mercii Hâkimlıği) duruşma salonunda hazır bulunması veya kendısını bır vekılle temsil ettırmesı gerektiğıne, aksi takdirde davanın yokluğunda devam edecegı ve yokluğunda karar venleceği davetıye yenne kaim ol- mak üzere ılanen teblığ olunur. Basın: 12667 OĞLUMUZ N Bakırköy yinimahalle doğum evinde dünyaya geldi sevenlerimize duyururuz. FATMA - ÇETÎN KAYA Galatasaray ve Boğaziçiliden Ingilizce - Fransızca Matematik dersi. Tel: 243 22 48 Kredı kartlanmı, ehlıyetimı, nüfiıs cüzdanımı. SSK kartımı kaybettim. Hükümsüzdür. MURATSERKANAKTÜ Öğretmen Baby-Sitter 337 07 11
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle