Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
22 ŞUBAT 1998 PAZAR • • • • CUMHURİYET SAYFA
HABERLERIN DEVAMI
»•
G U N C E L Cİ NEYT ARCAYÜREK
• Baştarafi 1. Sayfada
lanıyor? Yoksa, Cumhurbaşkanı Chirac'ın, Başba-
kan'la bakanlannın sergilediği "buyük ötçüde ya-
kınlıktan" mı?
Elbette sorulan yanıtlarken dikkatli ve sakıngan
davranmak gerekiyor.
Yakın geçmiş, bizi sakınganlığa zorluyor. Zira
devletlerin izlediği politikalar, sorunların güncelli-
ğine ve kendi ulusal yarartarının önceliğine göre
değişiyor.
Değişkenliğin adı da politika!
Örneğin bugün muhabbetle kucaklaştığımız
Fransa; 1970'lerde Ermeni sorununun bayraktar-
lığını yapıyor, Osmanlı döneminden miras Ermeni
soykırımını gerekçe sayarak üzerimize geliyordu.
Ermeni soykırımını simgeleyen bir heykelin açı-
lıştöreni nedeniyle Fransa'daki büyükelçimiz rah-
metli Hasan Esat Işık'ın Paris'i terk edip gelme-
siyle doruğa çıkan gerginliği anımsamamak ola-
naklı mı?
Ya Chirac'tan önceki Kürt salvoları. Bayan Mit-
terrand'ın başını çektiği, eşi Cumhurbaşkanı'nın
sessiz kaldığı. Fransız medyasıyla sürdürülen aley-
himizdeki geniş kampanya?
Dediğimiz gibi "Değişkenliğin adı politikadır" ve
o gün bunlar olabilir ama bugün, başka bir gün-
dür. Üstelik Cumhurbaşkanı'nın bir başka neden-
le bana söylediği gibi "küskünlük ebedi değildir."
Bu hava elbette iki devlet başkanı arasındaki
görüşmelere de yansıyor.
'Sen karar değiştir!'
Ne ki böyyük gazetelere bakarsanız yanılabilir-
siniz: Chirac'ın Türkiye'ye kimi önemli güvenceler
verdiğini, vaatlerde bulunduğunu yazıyorlar.
Fransa'nın, Güney Kıbns S-300'leri topraklarına
yerleştirir, AB ile görüşmelere başlarken Türk top-
lumundan temsilci almazsa müzakereleri engelle-
yeceğine, Chirac'ın Demirel'e söz verdiğini haber
veriyoriar.
Bütün bunlar pek güzel de; Yunanistan'ı karşı-
sına alacak, kimi AB ülkelerinde tepkiyle karşılan-
ması olası güvenceleri, Fransa hiçbir koşul öne
sürmeden mi veriyor acaba? Yoksa güvenceler,
önemli bir koşula mı dayanıyor?
Işte Fransa güvencesinin püf noktası bu iki so-
runun yanıtında.
Parlak manşetler arayan basın; dostumuz Chi-
rac'ın Kıbns güvencesini verirken bizden ne iste-
diğini yazmıyor, sadece önerileri allayıp pullayıp
önümüze koyuyor.
Doğaldır ki sonuçta kamuoyu hem Fransız dost-
luğuna şartlandınlıyor hem de yanıltıhyor.
Oysa ılan ettiğimiz kesin karar şu: AB, Lüksem-
burg zirvesındeki Türkiye'yi dışlayan politikasından
vazgeçmedikçe, 12. aday ülke olduğumuzu açık-
lamadıkça Türkiye, martta toplanacak olan Avru-
pa Konferansı'na katılmayacak.
AB ülkelerinin ortak istegini içeren politikayı Chi-
rac dile getiriyor. Tabii, ilan ettiğimiz kararı değiş-
tirmemize önayak olacağına ınandığı kimi öneriler
getiriyor.
Sözü edilen güvenceler, o güzelim söz verme-
ler; Fransa'nın Türkiye'yi Avrupa Konferansı'na ka-
tılmama kararından vazgeçirmeye yönelik.
Kısacası Fransa, Türkiye'ye "Âvrupa Konferan-
sı 'na katıl, biz de sana, AB 'nin Kıbnslı Rumlaria tek^
başma' iş görmeyecegi 'ni sağlayalım" demeye ge-^"
tiriyor.
Bu görüşmeden sonra ne olabilir?
Dikkati çeken nokta, Cumhurbaşkanı Demirel'in
basınla görüşmelerinde Chirac'tan söz ve güven-
celer geldiğine hiçbir biçimde değinmemesi. Hat-
ta Paris'te basınla bütün konuşmalarında "AB'nin
tam üyelik konusundaki hatayı düzeltmesinin, bi-
ze verdiği sözleh tutmasının" altını özenle çiziyor.
Bu tutum dıkkate alınırsa Chirac'ın önerdiği söy-
lenen öğelere Süleyman Demırel sıcak bakıyor mu,
aklı yattı mı, üstelik hükümet ne düşünüyor? Elbet-
te şu anda bilinmıyor.
Bilinen tek gerçek, Türkiye'nin Avrupa Konferan-
sı'na koşullar degişmedıkçe katılmama karannın
bir devlet politikası olduğu. Elbette bu karann bir
günde değiştirilmesi olanaksız.
Yeni bir karardan önce; hükümette, MGK'de,
hatta kamuoyunda konunun tartışılması gerekiyor.
Fransa'nın öne sürdüğü yeni öğelerte bir politi-
ka değişikliği Türkiye'ye ne getirir, ne götürür, çok
iyi hesaplamak gerekir elbette.
Yoksa karardan dönersek...
Ucunda "ucuz devlet" damgası yemek olasılığı
da var!
Ecevit: Göçmenlerin
güyenliğuü dışarıda sağlarız
ANKARA (Cumhumet
Bürosu)-Birleşmış Milletler
(BM) Mültecıler Yüksek
Komiserliği, Türkiye'den, K.
Irak'tanbir göç hareketi olur-
sa sınırianru açmasını istedi.
Başbakan Yardımcısı Biilent
Ecevit göç edenlenn gih en-
liğinin "sıııırlarııı hetnen öte-
sinde sağtanacağmı" belırte-
rek, BM'ninbaşvurusuna sı-
cak bakmadığı mesajını ver-
di ve ülke ıçine sızmalara
izin verilmeyeceğini söyledi.
Ecevit, Gaziantep Ticaret
Odası'nın kuruluşunun 100.
yıldönümü etkinliklerine ka-
tılmak üzere Esenboğa Ha-
valimaru'ndanhareketetme-
den önce gazetecilerin Irak-
BM bunalımıyla ilgili soru-
lannı yarutladı. ABD'nin I-
rak'amüdahale etmesı duru-
munda Türkiye'nin tavnnın
ne olacağı sorusuna Ece\it,
"Ben evvela müdahalenin
kaçınılmaz olmaması üstün-
de duruyorum. Türkiye de
bunun için çaba gösteriyor"
vanırmı verdi. Ecevit. BM
Genel Sekreten Kofı An-
nan'ın da Bağdat'a bir çö-
züm olanağı bulunabıleceği-
nı düşündüğü için gıttiğıni
vurgularken, ABD'nin tav-
nnda bir yumuşama belirtisi
gördüğünü söyledi.
Ecevit, şöyle devam etti:
"Eğer kayıtsız şartsız silah
denetimini Irak> önetimi ka-
bul ederse. ABD silahb hare-
ketten vazgeçmeyi içine sin-
dirnüş görünüyor. Çünkii
üzerindedüşündükçebunun
sakıncalan ağır basıyor. Bir
kere sivillere zarar vermeye-
cekbir hava harekânolanak-
sız. bunu kabul cdiyorlar.
Kimyasal ve biyolojik silah
depotan gerçektenvar iseon-
lann bombalanması duru-
munda ortaya çıkabilecek
çok ağır ve yavgm sağkk so-
runlan üzerindededurulma-
yabaşlancu."
Ecevit, Türkiye'nin buna-
lımın ilk günlerinden itiba-
renbu tehlikelere dikkat çek-
meye çalıştığıru belirtti. Ece-
vit. olası bir çatışmanın dı-
şında kalmayı istediklerini
vurgularken. "Bu konuda
iyimserim. ABD'ninciddi bir
kara harekânnı düşünmedi-
ği anlaşılryor. Çünkii 1990-
1991 yıllannda Basra Boğa-
n'nda 500bini aşkın asker>>
ğünuşo, şimdi onlann onda
biri kadan bile yok. Bu du-
nımda Türkiye'ye sıçrama
olasılığı daçokzayıf.tabii bu-
nu asla temenni etmrvoruz"
dedı.
BM Mültecıler Yüksek
Komıserliğı'nın, Türkiye'-
den, bir göç olursa can gü-
venliğinin sağlanması ama-
cıyla sınırlannı açmasını is-
tedığinı bildiren Ecevit, "Hiç
kaygı duyulmasın. Türkiye,
kendisınınnın hemen ötesin-
de de olsa herhangi bir göç-
men akını geldiği takdirde
onlann güvenliğuıi sağiaya-
cakdurumdadır.Fakaticimi-
ze sızmalara izin vermemiz
mümkün değil" göriişünü dı-
le getirdi.
6
TaBmatlar Kenan Evren'den'• Baştarafi 1. Sayfada
lerini ele geçirdı. Raporun
açıklanmayan bölümlerin-
de ASALA'ya karşı ey-
lemlere yer venlirken
MlT'ten gelen bir bilgi no-
tu da aktanldı. Çankaya
Köşkü'ne sunulan rapor-
da Çatlı'nın ASALA"ya
karşı mücadelesı iddıala-
nnı "kamuflaj" olarak de-
ğerlendiren MİT, Teftiş
Kurulu'na gönderdiği ra-
porda, Çatlı'nın eylemle-
rini aynntılanyla sıralaya-
rak çelişkiye düştü. Ra-
porda. MlT'in Çatlfyı
kullanması konusunda
Başbakan'a sunulan şu
özet bilgiye yer verildi:
"Ermeni terörüne karşı
12 Eylül'den sonra arayış-
lann başladığı tarihte Hı-
ramAbas, Abdullah Çatlı, ^
Haluk Kırcı ve bir kısım
ülkücüyü organize etmiştir. Bu çaüşmalar o ta-
rihte Cumhurbaşkaniığı (O tarihlerde Sayın Ke-
nan Evren Devlet Başkanı, Milli Güvenük Kon-
seyi ve Genelkurmay Başkanı sıfatıyla görev ya-
pıyordu) bünyesinde >ürutülmüştü. Fakat muh-
temel ve menfı bir eelişme olması ihtimaüne bi-
naen çalışmalar NIIT'e dev redilmiştir. ,\SALA
eylemleri MİT'e devrolunduktan sonra Çatlı.
1984 Ekimi'nde ziyarete gönderildiği bir adres-
tekj 250 gr'lık eroüı poşetiv le ve garip bir şekü-
de yakalanıp 1984-1990 arasında Fransa-lsviç-
re hapishanelerinde vatmıstır."
Çatlı'nın cezaevinden kaçınldıktan sonra
Türkiye'de sığınacak bir yer olarak önce lstan-
bul emniyetine, sonra da Emniyet Genel Müdür-
lüğü'ne yöneldiği: devlet adına Çatlı'nın "gü-
venilir bir silah olarak korumaya ahndığı" be-
lirtilirken şu çelışki tartışmaya açıldı:
"Çath Sıkrv'önetim Mahkemeleri'nin ve An-
kara Sıknönetiın Konıutanlığı'nm tanıdığı hü-
viyetle idamla yargılanacak bir katil idiyse niçin
bu hizmete gönderibniştir? Gönderildtği hizmet
bir ülke sorunu idiyse niçin 3-4 seneve mahkûm
edilip cezasını çekip normal bir insan olarak ha-
vata döndürülüp legalize edilmedi? N urda dön-
dükten sonra savgın bir teşkilat olan EmnKet
Genel Müdürlüğü niçin kendisini bu şekilde is-
tihdam etti? Pasaport silah vs. niçin temin edil-
di? Bu suaHerin bash bir cevabı vardır; herkes
Meral çatlı'ya mahkemeden ret
Ozbay adına düzenlenen
işlemlergeçersiz sayıldıtstanbul Haber Servisi - Susurluk
kazasında ölen katliam sanığı Abdal-
lab Çatlının, ölmeden önce Mehmet
Özbay sahte kimliği ile yaptıgı tüm
hukuki işlemlerin geçerii olmadığına
karar verildi.
Meral Çath'nın, eşinin Mehmet Öz-
bay sahte kimliği iîe yaptığı hukuki iş-
lemler için açtığı tespit davası, Bakır-
köy 8. Asliye Hukuk Mahkemesi'nde
görüldü. Mahkeme. Abdullah Çath'nın
bilerek sahte kimlik kullanmasmın suç
unsuru olduguna dikkat çekerek "Ya-
sadışı v-oUardan temin edilen. başkası-
na ait sahte kimligin kullanılmasının
hukukauygunülmadığı" karanna%ar-
dı.
Kararda, Abdullah Çatlı'nın, Meh-
met Özbay sahte kimliği ile yaptığı tüm
hukuki işlemlerin geçersiz oîduğu ve
bu nedenle davanın reddine karar veril-
diği beîirtüdi.
Çatlı'yı el altında bulundumlacak gerektiğinde
kullanüacak bir silah olarak görme arzusundav-
dı."
'Mayınla adam asma'
Raporun 103 ve 104. sayfalannda, Güneydo-
ğu'da sert yöntemlerin, kaosun oluştuğu ya da
çatışmanın şiddetlendiğı dönemlerde uygulan-
dığı kaydedılirken şöyle devam edildi:
"Bölgedeki yollara döşenip güvenlik kuv>et-
lerince savica fazla şehit verilmesine sebep olan
örgüt mayınlannı bÖlgeye getiren ve yollara yer-
leştiren bölge halkından kişiler. getirdikleri ma-
yınlarla birtikte ağaçlara asılarak benzeıierine
gözdagı verihniştir.O >ülarda bu metoüa Şırnak,
Hakkâri ve Mardin illeri kırsahndaki mayınla-
malar. iki av gibi kısa bir süre içerisinde sona er-
dirilmiştir.'"
Hizbullah çaüşması
Raporda Güneydoğu'dakı faıli meçhuller ko-
nusunda şu görüşler kaydedildi:
"Bu çerçevede değerlendirmeler yapılırken
OHAL bötğesindeki bütün faHi meçhul cinayet-
lerin dev lete v üklenme temayülü ortaya çıkmış-
tır. PKK'ninkaçırarakkatlettiğivatandaşlarile
PKK-Hi/bullah örgütü arasındaki çatışmalar-
da ölenlerie. daha sonra Hizbullah örgütünün
llim ve Meadl grupları arasındaki kanlı hesap-
Ford
Kampany
Başladı
Kemerlerînizi Bağlayın
Fiyatlar sabit,
taksitler düşük,
ödeme planı esnek...
tstediğiniz ödeme planını siz
yapın, formalitesiz, telaşsız
KRFDtNt7 HA71R...
tsterseniz eski otomobiliniz ile
takas edin, isterseniz ikinci el Ford
alın...
Üstelik en büyük FORD yetkili
satıcısı ŞAN FORD PLAZA'dan
1 yıl boyunca periyodik bakım,
işçilik ve sarf malzemeleri
BFTIAVA...
Seçenekleriniz çok ve seçiminiz
için tek yapmanız gereken
Medya Market'i aramak.
Rıı fır«atı karırma
Alemdag Cad. Kemerderc Mcvkii No: 63 îmraniye
Ttt (0 216) 365 02 70 (7 hat) Fax; (0 216) 420 95 74
ŞIMDIARAYIN
(0 212) 281 49 49
Levcnt Cad. Snmbûl Sok. No: 41 80620 2. LcTent
laşmalar sonucu ölen kişi-
lerin bölgedeki faili meçhul
olaylann büyük bölümünü
teşkil ettiği dikkatlerden
kaçınlmıştu-."
1992'deCızre'dekiNev-
ruz olaylan sırasında "ça-
tışmada kaza kurşunu so-
nucu" öldürüldüğü kayde-
dilen Sabah gazetesi mu-
habın Izzet Kezer "TKP-
B" mensubu olarak nite-
lendikten sonra "Bunlann
tamamı OHAL Bölge-
si'nde faili meçhul cinayet-
ler sonucu ölmüşkrdir. Yu-
kandaki bilgiler de devlet
arşivine girmiştir. Öldürii-
len şahıslann ortak özellik-
leri belirgin bir kimliğe sa-
hip olmalandır" ifadesi-
nın kullanılması dikkat
çekti. Raporda, bölgede
,Jv_ öldürülen \e faili meçhul
olarak nitelenen gazeteci
cinayetleri şöyle sıralandı:
Hafiz Akdemir: Yeni Ülke ve Özgür Gündem
Gazetesi. Kürdistan Ulusal K.urtuluşçulan
(KUK) Örgütü'nün Gençlik Komite Sekreten.
Yah>'a Orlan: PKK destekçısı, Yeni Ülke. Gü-
neş ve Özgür Gündem gazetesi muhabiri.
Mech Akgün: 2000"e Doğru. Yeni Ülke mu-
habiri, Nusaybin'de kurulan Sosyalist Parti İlçe
Sekreten, PKK destekçisi.
BurhanKaradeniz: Yeni Ülke muhabiri, PKK
mensubu ve destekçisi.
Halit Güngen: 2000'e Doğru dergisi Diyar-
bakır muhabiri vebüro şefı, Sosyalist Parti Şır-
nak ll Yönetim Kurulu üyesi.
lzzet Kezer: Sabah gazetesi muhabiri, TKP/B
mensubu.
Cengiz Altun: Batman Yeni Ülke muhabiri,
PKK mensubu.
Çetin Ababay: Özgür Gündem muhabiri,
PKK mensubu.
Eze Zeytincflik
Raporda, Alaattin Çakıcı'nın da adının karış-
tiğı Türk Ticaret Bankası'nın devTedilmesi ola-
yıyla ilgili olarak Erol Evcil'ın sahibı olduğu
Eze Ze>tincilik hakkındaki iddialar da yer aldı.
Raporun açıklanmayan bu bölümü şöyle:
"Aynca Türkive Kalkınma Bankası'nda ne-
ler olduğu, eski genel müdürün mahkûmiyetine
yol açan sürecin deincelen-
mesu Erol Evcil'in 177 mil-
yon dolarlık borcu nasıl
yapbğı, tş Bankası' nın Eze
Zeytincilik dosyasında 15
Temmuz 1997'de 76 mil-
yon dolara, Türk Ticaret
Bankası'nın aynı tarihte 61
milyon dolara ulaşan bor-
cu nasıl oluşturduklan or-
taya çıkanlmalıdır.
Türk Ticaret Banka-
sı'nın nasıl krize girdiği
araştınlmalıdır. Bankalar
konusunda kapsamlı ve
'organize suç" niteliğinde
polisiyle metotlarla yürii-
tülen bir soruşturma açü-
malı ve konu asliye ceza
mahkemelerine giden ku-
surlu kredi dosyası olarak
değil, tek bir olayın değişik
savfalan olarak -gerekirse
DĞM kanununda degişik-
lik yapılarak- Devlet Gü-
venlik Mahkemesi'nin in-
celenmesine sev k edilmeü-
dir."
Enflasyonda
dünya
ikincisiyiz
ANKARA (UBA) -
Türkiye, enflasyonda, Su-
dan'ın arkasından dünya
ikincisi ilan edildi.
IMF'nin yıllık enflasyon
raporuna göre, tüketici fı-
yatlan itibanyla Sudan
yüzde 103'lük fiyat artı-
şıyla dünya şampiyonu
olurken Türkiye yüzde 78
enflasyonla Sudan' ın arka-
sından dünya ikincisi oldu.
1996'da yüzde 82 enflas-
yon ile dünya ikincisi olan
Türkiye. IMF'nin Asya,
Afrika, Kuzey Afnka ve
Güney Amerika ülkelerini
kapsayan enflasyon \ erile-
rine göre 1997"de de Su-
dan'ın arkasından yine
dünya ikincisi olarak sıra-
lamadaki yerini korudu.
IMF'nin, 1997Ekimayı
dünya ekonomisıne bakış
raporunda Türkiye. yüzde
78.6 enflasyonla. dünyada
yüksek enflasyon sırala-
masında ikinci sırada yer
alırken Cezayir. Kenya,
Nijerya, Tanzanya. Tunus.
Bangladeş, Çin, Hindistan.
Endonezya. Malezya, Pa-
kistan, Filipinler, Tayland,
Mısır, lran, Ürdün. Ku-
veyt, Suudi Arabistan, Ar-
jantin. Brezilya, Şili, Ko-
lombiya. Meksika. Peru,
Uruguay ve Venezuela'da
enflasyon yüzde 8 ile yüz-
de 47 arasında seyretti.
Öte yandan, Merkez
Bankası verilerine göre
TL, Afrika'daki birçok ka-
bile devleti ile yıllardır iç
savaş yaşayan Afganıstan,
Lübnan paralan ile dünya-
nın ekonomik ambargo-
suyla karşı karşıya olan I-
rak Dinan'nın da altına
düştü.
Scorpio Ghia
Fiesta
G Ü N D E M MUSTAFA BALBAY
H Baştarafi l. Sayfada
sinde bulunan Global Surveyor uydusunun gön-
derdiği son fotoğraflarda, kurumuş büyük bir ne-
hir yatağmın görüldüğünü belirtti.
Nenedi vadisinde 2.5 km. genişliğindeki bir kan-
yonda bulunan nehir yatağmın, Mississippi Nehri
gibi kıvnmlar çizdiğini kaydeden NASA yetkilisi,
'Görüntü gürül gürül akan birnehrin birkaç kezya-
tak değiştirdiğini gösteriyor. Hesaplarımıza göre
nehir yaklaşık bir milyon yıl boyunca akmış olma-
lı ki bu görüntü ortaya çıkabilsin' dedi.
Huntress, bu fotoğraflann Mars 'ta çok uzun sü-
re su bulunduğunu kanıtladığmı belirterek 'Her
nerede sıvı halde su ve kimyasal enerji bulunursa,
orada yaşam vardır, bunun istisnası yoktur' diye
konuştu."
Haberi okuyunca Ankara'nın semt adlan geldi
aklıma:
Kavaklıdere, Bülbülderesi, Seyranbağları, Kek-
likpınarı, Dutluk, Keçiören, Çiftlik, Söğütözü, Çin-
çinbağları, incesu, Tuzluçayır, Portakal Çiçeği Va-
disi, Incirli...
Şimdi sadece adlan kaldı yadigâr...
Kavaklıdere'den aşağı beton akıyor...
Bülbülderesi'nde bülbül kafeste bile durmaz...
Seyranbağlan'nda artık ne seyran var, ne bağ...
Keklikpınan'ndan su değil apartman fışkırıyor...
Keçiören adı, ilçenin yönetimini düşününce ak-
la başka hayvanları getiriyor...
Çiftlik ahhh... Atatürk Orman Çiftliği'ni kemire
kemire bitiremediler. Hâlâ da doymuş değiller...
Söğütözü ne söğütü akla getiriyor, ne özü, var-
sa yoksa otobüs-otomobil egzozu...
Çinçinbağları olmuş gecekondu ağları...
Tuzluçayır'da yeşilin ne tadı kalmış ne tuzu...
Portakal Çiçeği Vadisi'ndeki kimi uygulamalan
düşününce, insanın vadi sözcüğünün 'Vsini ata-
sı geliyor...
fnciüi için ne diyelim? Ankara'nın ocağına incir
dikilmemiş mi?
Mars'taki nehrin gürül gürül aktığı söyleniyor. A-
ma büyük kentlerimizde gürül deyince akla ne su,
ne nehir; gürultü geliyor.
Sadece büyük kentlerimiz mi? Anadolu'ya şöy-
le bir bakalım... Pek çok nehri adım adtm kaybe-
diyoruz. Kaynağında içimine doyulmayan Kızılır-
mak, Zara'yı geçince oluyor Kirliırmak...
Menderes Nehri elden gidiyor, köylüler uyandı
yöneticiler uyanmıyor...
Gediz mi? O da ne? öyle bir nehir mi vardı?
Çevreden Yakınma Bakanlığı
Ülkemizde çevrenin öneminı anlatmak kolay ol-
madı. Türkiye âşığı Şinasi Özdenoğlu'ndan din-
lemiştim. Ankara'da hava kiriiliği daha cıddi boyut-
lara ulaşmadan önce TBMM'de milletvekillerinı
uyarmak istemiş. Ona kızmışlar:
"Kardeşim git işine, hava çamaşır mı ki kirien-
sin."
Tabii, insanın çamaşırı hep kiriiyse, kir deyince
aklına sadece çamaşır gelir.
Bugün artık bir Çevre Bakanlığımız var. Ama ne
yetkisi var, ne etkisi. Bakan Imren Aykut yakını-
yor:
"Uyanyorum, dinleyen yok. Ankara'nın merke-
zine 15 dakika mesafede çöplük olur mu? Çevre
Bakanlığı'nın etkisi-yetkisi arttınlmalı."
Gerçekten de Çevre Bakanlığı, sorunlardan ya-
kınma ve demeç verme bakanlığı haline geldi.
Sorun geniş, yer dar.
Mars'ta bir milyon yıl boyunca nehir aktığını id-
dia eden bilim adamı ne diyor:
"Su varsa mutlaka hayat da vardır."
Peki, ya su yoksa?
Düşünür, yaşamın değişkenliğini anlatmak için
ne diyor:
"Aynı nehırde iki kez yıkanılmaz..."
Peki, ya nehir, nehiıier, nehirlerimtz, hiç yıkanıl-
maz hale gelirse?
Ekonomide
darboğaz
FARLTCATAAY
A1VKARA - Hazine.
yüksek borç yükü ve
Uzakdoğu bunalımı nede-
niyle ıç ve dış borçlanma-
da son 3 yılın en yüksek
faizlerini ödedi.
Uluslararası finans pi-
yasalannın mevcut duru-
munda borçlanma yapabıl-
menın bile büyük başan
olduğunu savunan yetkili-
ler, yüksek miktarlı borç
geri ödemeleri nedeniyle
"bu bedelin ödendiğini"
söylediler.
Ocak-mart döneminde
borç geri ödemeleri 3 kat-
rılyon 350 trılyon liraya
ulaşırken, bütçe gehrleri
1.9 katrilyon lirada kaldı.
Hazine'nin. önceki günkü
enflasyona endeksli ihale-
sinde (TÜFE X) net risk
primi, 20 Ocak'taki TÜFE
X'li ihaleye göre 12 puan
artarak vüzde 30.95'e yük-
seldi.
123.4 trilyon hra borçla-
nan Hazine. 25 Ocak'ta
200.3 trilyon lira geri öde-
me yapacak. 1998'de ulus-
lararası piyasalardan 3-4
milyar dolar borçlanmayı
hedefleyen Hazme. bunun
1.1 milyar dolannı yılın ilk
iki ayında gerçekleştirdi.
Faızler 19 Ocak'taki 1 mil-
yon marldık ihalede yüzde
7.25 olurken. 15 Şubat'ta
gerçekleştirilen 400 mil-
yon dolarlık ihalede de li-
1)0^4.5 faiz ödendi.
Hazine Müsteşan Yener
Dinçmen, ihalelerde yük-
sek faizlerle karşılaşılma-
sına karşın, 3 aylık borç-
lanma programını ıhlal et-
memek için alım yapıldı-
ğını söyledi.
Hazine'den üst düzey bir
yetkili. faizlerin yükseli-
şinde Uzakdoğu bunalı-
mından sonra azgelişmiş
ülkeleri riskli bulan ulusla-
rarası sermayenin gelişmiş
ülkelere kaçmasınm ve
rant gelirlerine vergi geti-
rilmesinin etkili olduğunu
bildirdi.
Yetkili. "Vergiyibahane
edip faizleri vergi oranının
çok daha üzerinde yüksel-
tiyoriar. Bankalar, \erginin
üzerine bir de risk oranı ek-
livor. Türk bankalan bazı
vergi avantajlan nedeniyle
Eurobond piyasalannda
sattiğınuz tahvillerden alı-
yor. Bu tahvUlerin vansını
Türk bankalan aldı" de-
ğerlendırmesini yaptı.
Türkiye'nin borç stoku-
nun yüksek olmasının fa-
izlerin de yükselmesıne
yol açtığını kaydeden yet-
kili. "Faizler >üksek ama
hiç olmazsa borçlanabili-
yoruz. Uluslararası piyasa-
larda ihaleye çıkan birçok
ülke borçlanmayı başara-
madı. Arjantin dışında
borçlanabîlen ülke yok"'
dedı.
1998 ıçınde 3-4 milyar
dolar borçlanma yapılaca-
ğını bildiren yetkili. Hazi-
ne'nin bu yıl net dış borç
ödeyicisi olacağını ve dışa-
nya kaynak transferi ger-
çekleşeceğini söyledi.
Nisan-haziran dönemi
borçlanma programı için
hazırlıklara başlayan Ha-
zine. ocak-mart dönemin-
de 3 katrilyon iç borç, 1 6
milyar dolar da dış borç
geri ödemesi yapacak. Yı-
lın ilk 3 ayında bütçe gelir-
leri 1.9 katrilyon hra olur-
ken, borç geri ödemeleri-
nin bütçe gelirlerinin ol-
dukça üzerinde olması teh-
like sinyali olarak değer-
lendirildi.