25 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 22 ŞUBAT 1998 PAZAR HABERLER MİT'İN LİDERLER ZİRVESİNE SUNDUGU SUSURLUK RAPORU - 5 Gülen: Oğretmen şeytanınuşağıFettiullah Cülen 0 Izmir Bornova Merkez Vaizi oldu- ğu dönemde vaaz bantlannın yurt sat- hında dağıtılmasını sağlayarak Nurcu- luk propagandası yapmıştır. • 19.04.1980'de tzmir'de gerçekleş- tirilen bir Nur toplantısında yaptığı ko- nuştnada; birkaç gün içerisinde •'Hunıç narekâtT (Atılım harekâtı) başlatılaca- ğını, bu harekât için hemen hemen her ilde liderlerin tespit edildiğini. Iran'da yapılan îslam harekâtımn Türkiye'de de böylece başlamış olacağını belirt- miştir. • 1980yılındaîzmir'debirNurtop- lantısında yaptığı konuşmada: "Huruç harekâünın başanya ulaşması için bü- tün yurtta kendi binalannda ve kirala- yacaklan müsait yerierde orta ve yük- seköğrenim gören öğrencileriçin yurt bi- nalannın açılnıasuyurüarda eğitilen öğ- rencilerin meyvalarını vermesi, kendi fı- kirieri doğrultusunda çeşitli kitap ve dergikrin basımının gerçekleştirilmesi üe özellikle Türkiye'deki öğretmenlerin büyük bir böliimünün kendi yöıılerin- defeaüvetgöstermelerigerektiğini" ifa- de etmiştir. • 24.06.1980 tarihinde, "Denizli Merkez Akyaalı Köyü Orta ve Vüksek Eğitim Vakfi" Denizli Şubesi'nin açılı- şında yaptığı konuşmada: "Milletinıiz içindebulunduğu zeiO duruma. şeytanın uşaklan muallimler ve onlann yetiştir- diği inançsız talebeler nedeniyle düş- müştür. Rusya. Müslümanbğın giderek azalmasıvekomünizminyayünıası ama- cıyla, Türkiye'ye her yıl yardım gönder- mektedir. Ahlaksıznk, rina ve anarşi al- mışyürümüştür"' tarzında ifadelerkul- Ianmıştır. • Yazıcı Nurculann lideri olan Fet- hullah Gülen, Bornova Merkez Ca- mii'nde verdiği vaazlannda, hükûme- tin icTaatlannı eleştirmiştir. 0 1980 yılında tzmir'de Nurculann yayın organı "SDanü" adlı dergide za- man zaman "MFD" rumuzu ile yazılar yazrruştır. • 12.09.1980 tarihinde Ege Ordu ve Sıkıyönetim Komutanlığf nca kendisi- ni yakalamaya yönelik operasyonu ha- beralması sonucu, lzmir'den Erzurum'a kaçmıştır. • 16.10.1980 tarihinde müstafi ad- dedilmek için Erzurum'dan 20 günlük, daha sonra Kayseri Tıp Fakültesi'nden 45 günlük raporalıp Bomova Müftülü- ğü'ne göndermiştir. • 1980 Aralık ayında lzmir-Bomo- va Merkez Vaizliği'ndenÇanakkale'ye tayinini yaptırmıştır. • 1981 Ocak ayı itibanyla Isparta ili Uluborlu ilçesinde bulunan Islah Site- si'ndeki "tmam Hatip Lisesi Öğrenci- lerini Konıma ve Vetiştirme Demegi" merkezinde gizlenmiştir. • 27.02.1981 tarihinde Eyüp lstan- bul Hükümet Tabiplıği, Cerrahpaşa Tıp Fakültesı Psikiyatri Klinığı'nce 20 gün- lük rapor alrruştır. • 22.03.1981 tarihinde Çanakkale Müftülüğü Merkez Vaizliği'nden istifa etmiştir. • 1981 yılında Ankara'da Nurcu li- derlerden "Toprak Diş KliniğT sahibi Hayrettin Toprak'ın evinde saklanmış- ür. • 1982 Mayıs ayında Konya'daki Nurcu liderlerle bir toplantı düzenle- miştir. • 7.8.1982 tarihinde Keşan'm bir köyünde gizlenerek "Molla" ve "Dah- hak" takma isimlerini kullanmışrır. • Aynı yıl itibariyle Sızıntı grubuna mensup şahıslarca, Mekke'de kiralanan bir dükkânda adı geçenin bantlan hac süresince Türk hacılanna satılmıştır. • 10.06.1983 tarihinde Menemen Helvacıköy'de Y.l.E. öğrencısi Yaşar Erdoğdu'nun yanında saklanmıştır. • Ege Ordu ve Izmir-Antalya illeri Synt. Komutanlıği'nın 7 Şubat 1985 ta- rihli yazısı ile arananlar listesinde yer almiştır. • 18 Mayıs 1985 tarihi itibariyle, kendisini maddi yönden destekleyen zenginlere hitaben lstanbul'Altuniza- de'de bir konuşma yapmış v e özel okul- lara maddi yardımda bulunmalan için etkileyici öğütlerde bulunmuştur. • 23 Eylül 1985 tarihi itibariyle Ça- nakkale ili Biga ilçesinde mukim Fet- hullah Gülen grubuna mensup Nurcu- lardan Sabri Kadıoğlu, Abdülkadim Zellüm adlı yazann "Hilafet Nasıl Ya- lakü" isimli eserini, Nurcular ile Milli Görüş mensuplarına ücretsiz olarak da- ğıtmıştır. • 1 Ekim 1985 tarihi itibariyle; Hizb- üt Tahrir mensubu Muhammed Kürdi, parti merkezinden aldığı emir üzerine, Izmir'de tahsilını yaparken, Fethullah Gü- len ile bir görüşme yapmış, ancakbu gö- rüşmede müspet bir netice alınamamış- tır. # Genelkurmay Başkanhğı tarann- dan çıkanlan 15 Nisan 1985 gün ve 7130-97 85/ Synt. Isrihbarat Hrk. Ş. Ks. sayılı aranan şahıslar kitabının 2. kate- gori, 15. sayfa ve 588 sırasında aranan- lar arasında yer almıştır. • 1987 yılında, tstanbul'daki evin- de, imamlanna eğitim vermeye başla- mıştır. # Ağustos 1987 ayında ders verdiği öğrencilerine yaptığı konuşmada; "Al- parslan Türkeş ile görüştüğünü, Tür- keş'ten cemaatini şeriat doğrultusunda yetiştirmesini tstediğini, onun da kabul ettiğûıi" ifade etmiştir. kuruculan arasında yer almaktadır. • 1995 yılı içerisinde ABD, Alman- ya, Ingiltere ve Rusya'nın Türkıye'de- ki büyükelçileri tarafından ayn ayn zi- yaret edilmiştir. • Ağustos 1995 tarihi itibanyla ba- sında çıkan devlet yanhsı beyanlan ne- deniyle İBDA-C örgütünün lideri Salih Mirzabeyoğlu tarafından ölümle tehdit edilmiştir. Abdullah çatlı Ahmet oğlu, Nevşehir - 1956 do- ğumludur. • 1978 yılı itibanyla Mali Bilimler Muhasebe Yüksek Okulu'nda (MBMYO) öğrenim görmüştür. • 28.09.1976 tarihinde lstanbul'da ölen ülkücü Yiısuf Tanık'ın Ankara'da düzenlenmesi kararlaştınlan cenaze tö- reninden önce Salih Gökçe ile birlikte silah dağıtan ülkücü militanlar arasın- da yer almıştır. • 10.10.1976 tarihinde ÜOD Anka- ra Şubesi Ikinci Başkanhğı yaptığı dö- cak öğrencilerin ülkücülerden oluşma- sını sağlamak amacıyla Kasım 1977 ta- rihinde ülkücü öğrencilere ait isimleri belirlemiştir. • 07.01.1978 tarihinde yaptığı bir söyleşide, DTCF'deki solcu öğrenciler ile Zafer Çarşısı'ndaki sol yayınlan sa- tan kitapçılara karşı bir eylem planı ha- zırladığını, bunun gerçekleştirilebilme- si için görevlendirilecek ülkücü militan- lann en kısa zamanda kendisiyle temas kurmalannı ve onlan eğitimden geçire- ceğini söylemiştir. AyncaOcak 1978 ta- rihinde ülkücü unsurlarca saptanan sol gruba mensup şahıslann ev adresleri Ab- dullah Çatlı'da toplanarak muhafaza edilmiştir. 9 2.4.1978 tarihinde yapılan olağa- nüstü kongre neticesinde ÜOD Genel Başkan Yardımcılığına seçilmiş, Anka- ra ve Ankara dışındaki eylemlerin yö- netimi görevini üstlenmiştir. • 25.05.1978 tarihinde yapılan top- lantı sonucunda da ÜGD Genel Başkan Yardımcılığına getirilmiştir. • 1978 Nisan ayında meydana ge- Giilen, Ege Ordu ve lzmir-Antarya illeri Synt Komutanüğı'nın 7 Şubat 1985 tarihli yazısı ik arananlar listesinde yer aldL • 6 Eylül 1987 günü yapılan seçim yasaklanyla ilgili referandumda, Tur- gutOzal'ı desteklemek maksadı ile Nur- culann hayır oyu kullanmalannı sağla- mıştır. • Şubat 1990 tarihinde Korkut Ozai'ın dünürünün lstanbul'daki evin- de, "ANAP'ın geleceği üe ügUi" toplan- tıya katılmıştır. • Mart 1990 ayı içerisinde Türki- ye"deki Islami faaliyetleri tek bir mer- kezden koordine etmek amacıyla oluş- turulan lslam Şûrası içerisinde yer al- mıştır. • 1990 yılı içerisinde rahatsızlığı se- bebiyle birkaç kez yurtdışına çıkmıştır. • 20 Ekim 1991 tarihinde yapılan ge- nel seçimler arifesinde münfesih MÇP'ye 3.5 milyar yardımda bulun- muş ve seçimlerde MÇP ile ittifak ya- pan RP'yi desteklemiştir. • Nisan 1992 ayı içerisinde, Azer- baycan'a giderek anılan ülkede TV kur- ma çalışmalannı başlatmıştır. • Aynı tarihte ABD'deki Risale-i Nur Enstitüsü'nün çalışmalannı yön- lendirmek maksadıyla gizli olarak anı- lan ülkeye girmiş, ardından Avustral- ya'ya geçerek Türk öğrencilerin akade- mik eğitim gördüğü okul ve kaldıklan yurtlan ziyaret etmiştir. • Aynca kuracağı üniversitelerde ders verdirmek amacıyla söz konusu ülkelerdeki çeşitli profesörlerle de gö- rüşmüştür. • 1992 yıh içerisinde MÇP'den ay- nlarak yeni bir parti kurma çalışmala- nna giren Muhsin YazKioğJu'na mad- di ve manevi destek vermektedir. • 19 Ocak 1994'te Ankara'da kuru- lan "Gazeteciler ve Yazarlar Vakfi"nın nemde okul ve yurtlarda para toplanma- sı ile seminer çalışmalannı organize et- miştir. • 29.10.1976 tarihinde Ankara'da yapılan ÜOD Genel Kurul Toplantısı so- nucunda Genel Merkez Yönetim K.uru- lu üyeliğine seçilmiştir. • 1977 yılında 14"lü tabir edilen Brovvning marka bir tabancayı sürekli olarak üzerinde taşımış, 06.04.1977 ta- rihinde Hacettepe Üniversitesi'ndeki eylemin planlayıcılan arasında yer al- mıştır. • 07.08.1977 tarihinde yapılan kong- re sonucu ÜOD Ankara Şubesi Baş- kanlığı'na seçilmiştir. • 12.08.1977 tarihinde Atatürk öğ- renci Yurdu'nda bir toplantı düzenleye- rek 13.08.1977 günü YAY- K.UR sma- vında sorulacak sorulann cevap anah- tarlannı Muhsin Yaacıoğhrndan temin ederek, sınava katılacak 1995 ülkücü öğrenciye sınavda sorulacak soru ve ce- vaplannı yazdırmıştır. • 13.08.1977 tarihinde MEB Ders Aletleri Yapım Merkezi'nde çalışan Ha- lUSeven ve 25.08.1977 tarihinde An- kara DMMA öğrencisi tsmet Çelenk ile irtibat kurarak silah ve patlayıcı mad- de talep etmiştir. • 1977 yılında DTCF, MBMYO, GEE, TTYÖD, AlTİA'da ve MSB Öğ- renci Yurdu'nda yasadışı olarak oluştu- rulan ÜOD şubelerinin yönetim loırul- lanna ait listelerin, Kasım 1977 tarihin- de Emek Öğrenci Yurdu'na ahnacak öğrencilerin isimleri Abdullah Çatlı ta- rafından saptanmış ve saklanmıştır • 1977-1978 öğretim döneminde çe- şitli yüksekokullarda Milh' Savunma Ba- kanlığı namına okutulmak üzere alına- len Malatya olaylannda ülkücü unsur- lan yönetenler arasında yer almıştır. # Ankara'da bir polisi yaralamak su- çundan aranan Nevzat Bor ve 4 arkada- şıyla birlikte Sakarya'da 23.08.1978 gü- nü gözaltına alınmış. ancak ifadesinin alınmasından sonra emniyet makamla- nnca serbest bırakılmıştır. • Ekim 1978 tarihinde Istanbul'a gi- derek lider seviyesindeki ülkücülerle görüşmüştür. • 17.10.1978tanhindelstanbulÇa- pa Yüksek Oğretmen Okulu'nda bir toplantı düzenleyerek, ÜGD tstanbul Şubesi Yönetim Kurulu'nun görevden alındıgını, yakalananlann konuşarak di- ğer ülkücüleri yakmamalan gerektiği- ni, ferdi eylemler yerine genel merke- zin emirlerine göre hareket edilmesi la- zım geldiğini ifade etmiştir. # Aralık 1978 tarihinde, Ankara'da ülkücü militanlann banndınlacağı mes- kenleri kiralama çalışmalannı organi- ze etmiştir. • 08 Eylül 1978 tarihinde Ankara Bahçelievler 15. Sok. No: 56'2 adresin- deki eve yapılan silahlı baskın sonucu Türkiye lşçi Partisi (TtP) mensubu ol- duklan öne sürülen 7 kişinin öldürülme- si eylemine organizatör olarak iştirak et- miş, bu husus mezkûr eylem faillerin- den olduğu için 1979 Ocak ayında ya- kalanan Duran Demirkıran ile 12 Ey- lül 1980 Harekâtı "ndan sonra yakalanan drijan ülkücüler Muhsin Yaacıoğlu ve Mustafa Mit'in ifadeleri ile de teyid görmüştür. # M..\li.\ğca'nınhapishanedenka- çınlmasından sonra saklanmasına yar- dımcı olan şahıslardan Mustafa Diki- ci'nin ifadesinde, M. Ali Ağca ve Oral ÇeKk'le irtibatlı olduğu. adı geçenlere sahte pasaport temin edilmesinde etkin rolünün bulunduğu belirtilmektedir. • 31 Ekim 1980 tarihinde Hamit Gökenç verdiği ifadede. "M. Ali Ağ- ca'nın hapishaneden kaçmlmasıeylenıi- ni Abdullah Çatiı ve Oral Çelik'in or- ganize etogmi" beyan etmiştir. # 1982 Şubat ayı içerisinde Ağca'nın tpekçi eyleminde suç ortaklanndan olan MehmetŞener'le birlikte Is\içre'de üze- rinde MehmetSaral adına düzenlenmiş sahte kimlikle yakalanmış, bilahara ser- best bırakılmıştır. # Avrupa Demokratik Ülkücü Türk Dernekleri Federasyonu (Türk Federas- yon) yetkilileri ile irtibatı bulunmakta- dır. 9 F. Almanya, tsviçre. Avusturya ve Fransa ülkelerinde kaçak olarak ikamet etmiş ve uyuşturucu madde kaçakçılı- ğı yapmıştır. • Mayıs 1985 ayında Paris'te yaka- lanmış olup, evinde yapılan arama so- nucunda, saf eroin ele geçirilmesi üze- rine tutuklanmıştır. # 1988 yılı sonlannda Fransa'da ce- za süresinin bitimini müteakip, Isviçre makamlannca uyuşturucu suçundan aranması nedeniyle tsviçre'ye teslim edilmiştir. • 21 Mart 1990 tarihinde tutuklu bulunduğu Zug (Jsviçre) Cezaevi 'nden kaçrruş, 9 Nisan 1990 tarihi itibanyla Yu- goslavya'da bulunmaktadır. • 03 Kasım 1996 tarihinde Susur- luk'ta meydana gelen trafik kazasında hayatını kaybetmiştir. Ahmet Cem Ersever (Ahmet Aydın kod) 0 İzzet-Fatma oğlu, 1950Erzunım doğumludur. • 1972 yılında Kara Harp Oku- lu'ndan, 1973 yılında Piyade Okulu'ndan mezun olmuş ve 1974 yılmda jandar- ma subayı olmuştur. # 1975-78 yıllan arasında Silopi ve Trabzon/Of'ta jandarma komutanlığı yapmıştır. # Diyarbakır Jandarma Asayiş Ko- lordu Komutanlığı'nın kuruluşunu mü- teakip JlTEM'de görev almış, bilahara 1989'da Diyarbakır/JtTEM sorumlulu- ğuna getirilmiştir. # Irak Askeri tstihbarat mensupla- nnca "CeBat" lakabı ile tanınmaktadır. • Ocak 1993'te 2000'e Doğru der- gisinde çıkanbir araştırmada, Kontr/Ge- rilla olduğu, Güneydoğu'daki birçok ci- nayete kanştığı iddia edilmiştir. • Mart 1993'te Türk Silahlı Kuv- vetleri'nden Binba^ı rütbesi ile emekli olmuştur. # Haziran 1993 ayı içerisinde, Ihsan Hakan u Mustafa Deniz" kod ile birlik- te Ankara"da Mezopotamya Film-Vi- deo Basın Yayın Sanayii ve Tic. Ltd. Şti'yi kurmuşfur. # 1993 yılı içerisinde, Özgür Gün- dem gazetesinde Kontr-Gerilla'ya men- sup olduğu, Mersin ve Antah/a'da Türk- Kürt halklannt birbirlerine düsürmeye çalıştığı yolunda bir haber çıkmış, bu- nun sonucunda 20.07.1993 tarihi itiba- nyla PKK tarafından evi, işyeri ve ara- cı tespit edilmiştir. 9 Özgür Gündem gazetesinde ya- yımlanan haberle ilgili olarak ortağı Öı- san Hakan'dan şüphelenmiştir. • "Kürtler-PKK-Apo'' ve "Üçgen- deki Tezgâh" adlı kitaplan bulunmak- tadır. Eylül-Ekim 199J aylarında PKK'nin örgüt içi infazlan ile ilgili ye- ni bir kitabın yazımına başlamıştır. • 08.08.1993 tarihinde Tercüman gazetesinde "İstihbaratçının Not Defte- ri" başlığıyla anılannın yayımlanma- sıyla, Genelkurmay'ın hakkında soruş- turma açabileceği ve tevkif edilebilece- ğinden çekinerek bürosunu tasfiye et- miştir. # Suriye'de eğitim gören, Ankara do- ğumlu Neval Boz ile hissi ilişkiye gir- miştir. # 1993 yılı içerisinde Tempo Dergi- si'nde çıkan yazı nedeniyle Jandarma Genel Komutanlığı'nca hakkında so- ruşturma açılmıştır. • 04 Kasım 1993'te Ankara Elma- dağ'da boş bir arazide elleri arkadan bağlanmak suretiyle kafasına iki kurşun sıkılmak suretiyle öldürülmüştür. ÜTTS NOKTASII ORAL ÇALIŞLAR [email protected] Hanefi Avcı sonundatutuklandı. Em- niyet Genel Müdürlüğü istihbarat Daire Başkan Yardımcısı iken verdiği bilgiler nedeniyle ve konuştuğu için Avcı'nın baskı altına alınması, Susurluk olayında yeni bir gelişmeye ışaret ediyor. Bundan böyte devlet görevlilerinin, Susurluk ko- nusunda aydınlatıcı konuşmalar yapma- sı, devlet içindeki ilişkileri açıkiaması, bu oiayla daha da korkutucu bir hale geli- yor. Ava'yı tanımam. TBMM Susurluk Ko- misyonu'na ilk çarpıcı ve açık bılgileri o vermişti. Devlet içindeki çetelere ilişkin ilk doyurucu açıklamaları o yapmıştı. Onun verdiği bilgilerle Mehmet Ağar, Korkut Eken veîuğgeneral Veli Küçük isimleri ön plana çıkmıştı. Hanefi Avcı, komisyona kendiliğinden başvurarak açıklama yapan neredeyse tek devlet görevlisiydi. Yaptığı açıklama- lar, birçok olayın aydınlanmasına yar- dımcı olacak ipuçlannı içeriyordu. Avcı, bilgi verirken, Jandarma Komutanı Te- Hanefi Avcı Neden Tutuklandı? oman Koman, TBMM Komisyon üye- lerinin ifadesiyle, "küçümseyen" bir ta- vırla komisyona gelmemişti. Mehmet Ağar, "Mahkemede konuşurum' diyerek hakkındaki kJdialan geçiştirmişti. Korkut Eken'in veSedat Bucak'ın ise ifadelerinde ne kadar inandıncı oldukla- nnı hepimiz biliyoruz. Geçenlerde bir te- levizyon programında TBMM Susurluk Komisyonu üyeleri de vardı. Hemen hep- sinin ortak kanaati ve yine Susurluk'u araştıran gazetecilerin değerlendirme- leri, Susurluk konusunda en açık bilgi- leri Hanefi Avcı'nın verdiği yönündeydi. CHP'Iİ Fikri Sağlar, DYP'Iİ Nihan llgün üzerine basa basa bunu vurguladılar. Hanefi Avcı, olayın aydınlanması için bu kadar gayret harcadığı halde, acaba neden sürekli başı derde girdi de, herta- rafı karanlık ilişkilere bartığı belli olan devlet görevlilerine kimse dokunmadı? Avcı, böyle davranarak ne elde etti? Işin- den oldu, şimdi de, uzun yıllarcezaevin- de yatmak tehlikesiyle yüz yüze. Onun verdiği bilgileri değerlendirip derinleştir- mek yerine acaba neden susturulmak is- teniyor? Hanefi Avcı olayına bakarak, yeni de- yimle "Dutvmdan nasıl vazife çıkanlabi- lir?" Birileri hepimize "Susun oturun" di- yor. Bize demesi önemli değil, Susur- luk'u aydınlatacak devlet görevlilerine de aynı mesajlar veriliyor. Yargısız infazlara, faili meçhullere, iş- kencelere, rüşvete adlan kanşmış polis şeflerini izliyorum, hemen hepsi hâlâ çok etkili ve yetkili yerierde görev yapıyoriar. Orhan Taşanlar, Metin Göktepe öldü- rüldüğünde Istanbul Emniyet Müdü- rü'ydü, Gazi Mahallesi katliamı da onun dönemirvdeydi. Ne oldu, hakkında hiç- bir soruşturma açıldı mı? Kendisi şu an- da Bursa Valisi. Buna benzer hemen sa- yabileceğim onlarca isim var. Hepsi çok kritik noktalarda görev yapıyor. Hanefi Avcı ne yaptı? Yalnızca konuş- tu. Hakkındaki iddia, "devletsırlan'nor- taya dökmek ve "orduya hakaret et- mek". Susurluk konusunda birisi konu- şunca, ya birtakım sırları söyleyecek ya da birtakım kurumları suçlamak duru- munda kalacak. Yargı çahşmayınca, bil- gi verenler suçlu durumuna düşüyorlar. Mesut Yılmaz. bir yandan Pişmanlık Ya- sası'ndan söz ediyor, bir yandan konu- şan ve bilgi veren devlet görevlileri bas- kı altına alınıyor. Bu bilgileri verecek olan- lar, Avcı'nın durumundaolanlar, yani dev- let görevlileri ve istihbaratçılar. Yurttaş ne biliyor ki ne söyleyecek? Bu yolla, "devlet sım" kavramı da tamamen ka- nunsuzlukları örtbas etmenin bahanesi haline geliyor. Hanefi Avcı hakkında şimdiye kadar uyuşturucu işine kanştığına, faili meç- hulleri örgütlediğine, yargısız infazlara katıldığına ilişkin bir iddia ortaya atılma- dı. Zaten öyte olsaydı, bu kadar açık ko- nuşamazdı. Başı da böylesine derde gir- mezdi. Böyle davranarak, bir çıkar da elde etmedi, tam tersine işinden gücün- den oldu, sürekli kariyer yitirdi. Hanefi Avcı neden susturulmak iste- nir? Bundan kimin çıkan olabilir? Halkın ve toplumun onun susmasından bir çı- kan olduğunu sanmıyorum. Gerçekler- den korkmayanlar, onun susmasını de- ğil konuşmasını isterler. Avcı'ya daha fazlakonuşdemekgerekirken, "sus'de- niyor. inanılırgibi değil. Savcılann ve polislerin; Mehmet Ağar'ı, Korkut Eken'i, Veli Küçük'ü ve çeşitli ci- nayetlere karışmaktan sanık Özel Hare- kât Timi üyelerini konuşturmaları gere- kirken Hanefi Avcı'yı susturmaları, size garip gelmiyor mu? Işte, Türkiye'den devlet manzaralan... MÎKRO DİNÇ TAYANÇ Hayalet Şakası (!) Çok sevdiğim bir can ağabeyim, bacağını yitirme öyküsünü anlatıyor; "GittikAmerika'ya, kestilerba- cağımı. İlk gece, neye uğradığımı şaşırdım. Bede- nimden ayırdtklan sağ bacağımın ayak parmaklan bir kaşınmaya başladı kiü! "Deli, derlerdiye sormaya utanıyorum. Bir gece, iki gece derken dayanamayıp anlattım doktora... Adam başladı kahkahalarla gülmeye. Meğerbu işe 'Fantom Hastalığı diyoriarmış. Beyin, hükmettiği organlardan birinin egemenliği dışına çıkartıldığını kabuletmez ve emirteryağdırmayı birsüre daha sür- dürür, ama sonunda umarsızca kabullenirmiş!" insan beyninin bitip tükenmeyen gizemlerine bir kez daha şaşmakla birlikte, içimden "vay canına" demekten de kendimi alamıyorum... "Vay canına, demek ki bizim ülkenin en yaygın hastalığı bu tta- yalet Şakası^.." Sonra da bu hastalığın ya da şakanın kurbanlan- nı(!) sıralamaya girişiyorum... llkaklıma gelen; birdeğil, iki değil, üç partisini bir- den yitiren Necmettin Hoca oluyor! Öyle ya, zaval- lı(!) hâlâ kendisini milletvekili, parti lideri, hatta baş- bakanlığını yaptığı şaibe ortaklığının başı sanıyort. "Şaibe ortaklığı" deyince, aklım hemen Tansu Hanım'a kayıyor. O da batırdığı ekonominin, dağrt- tığı Örtülü'nün, erittiği partinin, yok ettiği uluslara- rası ülke saygınlığının ayırdına varamayıp kendisini hâlâ Ekonomi Profesörü(!), laikliğin teminatı(!ü), hal- kının bacısı(!) ve hatta "alnı açık" Türk Vatandaşı sanıyorLHacıyatmaz Hoca ile Şaibe Hanım'ı anın- ca, aklıma hemen mürteci mevkuteler ve şürekâla- n takılıyor... Bu sürü, Hortlak Şakası'nın tam anla- mıyla kurbanıf!).. Çünkü hortlatmaya kalkıştıklan şe- riatın tam yüreğine sivil toplum örgütlerinden ordu- ya, aklı başında sağcı politikacılardan Sokaktaki Adam'a dek tüm toplum tarafından kazık çakıldığı- nı kabullenemeyip oraya buraya saldırmayı sürdü- rüyor! "Aklı başında sağcılar" deyince, bu kez de aklıma, aklı bir kanş havada sağcılar takılıyor. Bun- lar da sağ ve sol koltuklannın altında birer koltuk değ- neği ve dışandan uzatılmış "tutunma çubuğu" des- teğiyle "iktidar" olduklanndan; insan hak ve özgür- lüklerine güller açtırdıklannı(!), 8 Yıl'ı başanyla(!) uy- guladıklannı ve hatta ABD'nin Irak'ı vurmaya kalkış- ması durumunda "ulusal egemenliği koruyacakla- nnı" sanıyorlar! "Ulusal egemenlik" deyince kafam, kendi deyiş- leriyle "Ülkücü", uluslararası deyimiyle düpedüz "faşist" olan hastalaragidiyor... Buncağızlar; "dev- let adına kurşun sıkıpyiyen kahramanlarf!)" olduk- lanna inanmayı sürdürmenin ötesinde, çek senet maf- yasına batmışlıklannı bile "milliyetçilik" sanıyori "Sanmak" kavramına bu denli takılınca, kendi kendimesoruyorum; "lyi, bunlarkendileriniöylesd- ntyortarda; bizleri bu sannya kimlerkaptınyor? TCrfr- çesi, kendimizi uyanık sanmaktan yanalı bizleri, ken- di dtşımızda var sandığımız, ama gerçekte olmayan olgulan algılamamıza kimler neden oluyor?" Fazla düşünmeme gerek kalmıyor; çünkü TV'nin "en çok izlenen"(!) özel kanalının "haberier"(y şovu başlıyor ve kendini "en büyükhaberci" sanma has- tası "medyatik" başlıyor güriemeye; "Sayın Ala- attin Çakıcı, her zaman olduğu gibi, yalnızca bizi aradı. Sayın Çakıcı(...), evet Sayın Çakıcı(...), haklı- sınız efendim(...), size iyi günler diliyor ve saygılar sunuyorum efendim!" "Doktor bunun için 'ne yerse yesin' demiş" de- mekten kendimi alamıyorum... Alamıyorum da, bir kara düşüncedir beni alıveri- yor; bütün bunlan "demokrasi" sanan bizlerin be- yinleri, nerelerimize "kaşınma emri" yolluyordur kim bilir! Ana fikir Tıp, hasta beyinleri tedavi edebilir. Ama, hasta "beyinsiz" ise tıbbın yapabileceği bir şey kal- maz! Ana fikrin ana fikri: Türkiye, beyin çöplüğü de- ğildir! Anneler Murat Yıldız'ı andı tstanbul Haber Servisi - Yakınlan gözaltında kaybo- lanlar. 145. kez Galatasa- ray Lisesi önünde buluştu- lar. "Kajbedenler kaybe- decek", "Analann öfkesi katiDeri boğacak", "Ka>ıp- lar bulunsun, hcsap sonil- sun" şeklinde slogan atan anneler. herhafta olduğu gi- bi dün de gözaltında kay- bolanlann fotoğraflannı ta- şıdılar. Anneler, bu hafta 29 Ocak 1995 tarihinden beri kayıp olan 1975 do- ğumlu Murat Yıldız'ı an- dılar. Yıldız'ın annesi Ha- nife Yıldız, oğlu "Ateşü Si- lahlar Kanunu'na muha- lefef suçundan aranırken kendi elleriyle onu Bomo- \a Polis Karakolu'na teslim ettiğini söyledi. Polislerin, havaya ateş edilen silahı bulmak için oğlunu Istan- bul'a götürdüğünü belir- ten Yıldız, daha sonra ken- disine "Oğlun kendini fe- ribottan denize att'" açık- lamasının yapıldığını ifade etti. Oğlunu sormak için îstanbul'da emniyete gitti- ğinde bir komiserin ken- disine "Avukata filan gi- dersen oğlunun başma kur- şun sıkanm" tehdıdinde bulunduğunu vurgulayan anne Hanife Yıldız, polisin hep çelişkili konuştuğunu vurguladı. TUCİAD'ın çağrısı 'Çevre reformu uygulamaya konulsun' Istanbul Haber Servisi- Türkiye Genç Işadamlan Der- neği (TÜGlAD), orman alanlannın yağmalanmasının öniine geçilmesi için yasal düzenlemelerin gözden geçi- rilmesini istedi. TÜGİAD'm hazırladığı "2000'li Ydlara Doğru Türki>'e'nin Önde Gelen Sorunlanna Yaklaşun- lar" adlı raporun "Ormancdık" konusunu ele alan bö- lümünde. "Ormanlık alanlarda \erilen teşviklerin orman kaynaklaruun aşın tüketimine yol açtığı" belirtildi. Raporda. Orman Bakanlıgı'nın taşra uygulamalann- da koordinasyon eksikliğini gidermek için taşra uygula- malannın tek bir bölge müdürlüğünün yetkısi altında bir- leştirilmesı gerektıği belirtilerek orman üretimi yapılariı işletmelerde orman mühendislerinin istihdam edilmesi öne- rildi. Orman kadastro çalışmalannın bir an önce bitiril- mesi istenen raporda. orman alanlannın yağmalanması- nın önüne geçilmesi için yasal altyapınm gözden geçiril- mesinin gerekli olduğu vurgulandı.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle