25 Kasım 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
27ARALIK1998PAZAR CUMHURİYET SAYFA HABERLER IMF ve Dünya Bankası'nın istemleri aynen Avrupa Birliği'nin komisyon raporunda yer alıyor AETnin özelleştirnıe dayatması• Avrûpa Komisyonu'nun ilk kez Türkiye'yi de kapsayan "1998 Yılı Aday Ülkeler Ilerleme Raporlan"nda. Türk ekonomisinin, "geniş ve verimsiz bir tanm sektörü, zayıf mali sektör ve bir dizi sosyo-ekonomik yetersizlik gibi kritik zaaflan" bulunduğu kaydedildi. BAMJSALMAN ANKARA-Avrupa Bırlı- ğı'nın (AB) Türkiye>e iliş- kin komisyon raporunda. **uluslararası (ahkim. enerjL telekomünikasson ve ulaştır- ma gibi stratejik alanlarda devletin de\ reden çıkanlma- sı" dayatılıvor. Raporda. pa- ra sektörünün yapısal zayıf- lığına, işlemlerin kısa ya da çok kısa süreli olduguna dik- kat çekilirken bankacılığın yüksek faizler nedeniyle ya- tınmlara kaynak sağlama iş- levini bırakarak devlet tahv il- leri üzerınde yoğunlaştığına dikkat çekildi. Makroekono- mik istikrar sağlanmasının yok edeceği fırsatların ban- kacılık açısından tehlikeli olabilecegi belirtildı. Avrupa Komisyonu'nun ilk kez Türkiye'yi de kapsa- yan "1998 Yüı Ada> Ülkeler Derleme RaporlarTnda. Türk ekonomisinin. "geniş ve ve- rimsiz bir tanm sektörü. za- yıf nıali sektör ve bir dizi sos- yo-ekonomik yetersizlik gibi kritik zaaflan" bulunduğu kaydedildi. Raporda. sana- yideki katma değerin yüzde ll'ıni oluşturan KİT'lerin kamu üzerinde yük olduğu sa\ ıvla çelişkiye düşüldü. Ra- porun Türkiye ekonomisiy- le ilgili değerlendirmeleri özetle şöyle: Para sektörü Para sektörü ulusal gelirin yüzde 2.3'üy le oldukça kü- çük. Parasal hizmellerin oy- nadıklan aracılık işlevi dik- kate alınırsa. bu sektörün za- yıflığı, Türk ekonomisinin işleyişi üzerinde büyük yan- sımalara sahip. Para sektö- rü. topluluk bankalannın re- kabetine açıldığında önemli sorunlara neden olabilecek bazı zaaflar içinde. Banka- cılık alanında. "devletin önemli rolü. para sektörü Ue büvük endüstrivel gruplar arasındaki çapraz hissedar- lık" bir başka engel. Faali- yetlerinın. son derece yük- sek nominal faiz oranlan ne- deniyle devlet tahvilleri üze- rinde yoğunlaşması. banka- lan zayıflatmakta ve asıl gö- revleri olan aracılık işlevine engel oluyor. Bu koşullaral- tında makroekonomik istik- rann sağlanması. var olan fır- satlan azaltacağı için sektö- rü tehlikeye sokabilir. Türk bankalannın bu alanlardaki zaafı. topluluk bankalanna kıyasla onlan ortalama ola- rak daha rekabetçi kılıyor. Ozelleştirme KİT fiyatlarının belirlen- mesınde ve tarımda devlet tarafından oynanmaya dev am eden rol azımsanmamalı. Özel sektörde fivatların be- lirlenmesi hemen hemen tü- müyle serbestleştirilmiş ol- makla beraber. tarımsal fi- yatlarda, enerji ve ulaştırma gibi sektörlerde KİT'lerin fi- yatlannda devletin hâlâ bü- yük etkisi var. Bu kontroller. Türkiye'de piyasa ekonomisini güçlen- dirmek için azaltılmalı. Ozel- leştirmede geçen yılm sonu- na kadar sonuçlar oldukça hayal kıncı. Özellikle ticari tekellerin topluluk mevzu- atıyla uyumlulaştırılması ba- kımından. yeniden yapılan- dırma gerekli. Tütün. alkol ve tuztekelinin (TEKEL)yeni- den düzenlenmesi konusun- da komisyon ve Türk ma- kamlan arasında dev am eden görüşmeler. bu i$in zorluğu- nu gösteriyor. Dev let yardım- lan konusu üzerinde ivedi- likle durulmalı. İhale kural- lannın da titiz biçimde uygu- lanması sağlanmalı. Enerji sektörü dev let şirket- lerinden oluşuyor. Türk hü- kümeti; kömür. petrol, elekt- rik ve gaz gibi farklı alt sek- törlerin özelleştirilmesini ön- gören bir program geliştirdi. Enerji tüketiminde beklenen büyük artışı karşılamak için Türkiye enerji sektörünü dı- şa açmalı ve yabancı yatırım çekmeli, Dış kaynak yöntemi yap- işlet- devret ihaleleri, Türk piyasasına daha fazla rekabet getırecek. Akkuyu'da birnük- leer enerji santralı yapılma- sıyla ilgili bazı planlaronay- landı. Ancak seçilen yerin çok uzağında olmayan bir deprem bölgesinin varlığı- nın olası etkileri değerlendi- Ozan Cahit KüJebi'nin. "*Bu toprak bizim yurdumuzdur/üeii gönül > ücesine çıkar/Bir üveyik olur. ırçar gider/Ardahan'dan Ldime'ye Edime'den Ardahan'a kadar_" dizelerinden ilham alan Cumhuriyetin yaşlanmaz delikanlılanndan Avcı, Başlıoğlu ve Erdem. Cumhuriyetin 75. yılı için Ardahan. İstanbul. Kırklareü ve Edime'de toplam 4 sanat etkinliği gerçekJeştirdiler. 4 öğretim üyesinin düzenlediği Cumhuriyetin 75. yılı etkinlikleriyurdu boydan boya dolaştı Ardahan 1dan Edirne'ye kiiltür köprüsü BARIŞ DOSTER "Edirne'den Ardahan'a kadar/ Bir top- rak uzanır/ Boz kanadı üv e> ikler üstünden uçarVArdahan'dan Edirne'ye Edirne'den Ar- dahan'a kadar... Bu toprak bizim yurdumuzdun/ Deli gö- nül > ücesine çıkan/ Bir ü\ e\ ik olur, uçar gi- deri Ardahan'dan Edirne'ye Edirne'den Ardahan'a kadar.-" Böyle seslenmi$tı dihmızin ölümsüz oza- nı Cahit Külebi. -Atatürk Kurtuluş Sava- şı'ında" adlı şiirinde. Külebi'nin bu dize- len. yıllar sonra4 idealist ve yurtseveröğ- retim üyesinin. Cumhuriyetin 75. yılı ne- deniyle gerçekleştirdikleri etkinliklerine il- ham kaynağı oldu. Marmara Üniversitesı Atatürk Eğitim Fakültesi Güzel Sanatlar Eğitimi Bölümü öğretim üyelen Prof. Dr. İsmail Avcı. Prof. Dr. İsa Başhoğlu. Prof. Dr. Basri Erdem ve Doç. Dr. Ayla Ersov "Ardahan'dan Edir- ne'ye Kültür ve Sanat Etkinliği" adını v er- dikleri programlanna. bu dizelerle başladı- lar. Prograınlannda emek vardı, özveri var- dı, almteri vardı. Hiçbir kişi ya da kurulu- şun fıkirsel ve parasal katkısını almadan yo- la çıkan 4 sanat insanının coşkusu. umudu vardı. Yıllardırbutür organizasyonlaraım- za atan, çok çeşitli platformlarda etkinlik- lerdüzenleyen.okul açılışlan, lOKasımtö- renleri. ulusal bayramlarda. kamu kurum ve kuruluşlannın programlannda görev üst- lenen ögTetım üyeleri. sergiler, konferans- lar ve kitaplardan oluşan etkinlikleriyle, 75. yıla katkı sundular. Projenin 4 fıkir babasından biri olan Prof. Dr. İsmail Avcı, kendilenni en birikimli çağlannda hissettiklerini belirterek, kendi- lerinin ve projeyi destekleyen 15 arkadaş- lannın resim ve heykellerinden, Atatürk ve Cumhuriyetle ilgili konferanslardan, 25'ini Atatürk ve Cumhuriyetle ilgili ki- taplann oluşturduğu toplam Î00 çeşit kitap- tan oluşan etkinliğın çok büyük ilgi gördü- ğünü söyledi. Ardahan'ın 75. ilimizolma- sı nedeniyle etkinliğe bu kentimizden baş- ladıklannı belirten Avcı. bugüne dek Arda- han. İstanbul, Kırklareli ve Edirne'de top- lam 4 etkinlik gerçekleştirdiklerini anlattı. Ardahan'daki yoğun ilgiden sonra, men- Gazetemiz yöneticilerine birtaMo hediye edildi. subuolduklan Marmara Üniversitesi (MÜ) Rektörlüğü'nden de etkinliklerini kendi üniversitelerinde sürdürmeleri yönünde çağn aldıklannı vurgulayan Avcı, 9 Ka- sım'da hazırlandıktan sonra etkinliklerini 10 Kasım'da MÜ Göztepe Yerleşkesi'ndeki Atatürk Sanat ve Kültür Merkezi'nde ba^- lattıklannı kaydetti. Prof. Dr. İsa Başlıoğlu da projenin çekir- değinde yer alan kişilerin ortak özelliginin cumhuriyet, demokrasi ve Atatürk ilke ve devrimlerine bağlılık olduğunu söyledi. "Bfcder Türkiye'yi Türkiye yapan. bu top- raklan vatan yapan değerleri yürekten se- viyor, sahipleniyor ve savunuyoruz" dive konuşan Başlıoğlu, Cumhuriyet vedemok- rasinin tüm kurum ve kurallanyla işleme- sini. çağdaş değişim ve gelişimleri içerme- sıni arzuladıklarını ifade etti. Atatürk ve sı- lah arkadaşlannın bıraktığı onurlu ve gör- kemli mirası korumanın, geliştirmenin ve yüceltmenin en büyük amaçlan olduğunu vurgulayan Başlıoğlu. "Atatürk saoata ve sanatçıv a büyük önem verdi. Sanatçıyı sü- rekli y üceltti. Bilim, sanat \e kültüre onun kadar öncm v eren, o çapta başka bir devlet adamı daha voktut Atatürk'ün özellikle bu ' yönünün çok ivi ânlaşılması, kültürün çağ- daş vorumlanması gerekiyor" diye konuş- tu. 'Çabamız Cumhuriyet için' Prof. Dr. Basri Erdem ise belli birikimi olan insanlar olarak ~ Kendi çapımızda 75. yıl etkinliklerine nasıl katkı vcrebiliriz" di- ye düşündüklerini ve bu amaçla işe başla- ilıklannı v urguladı. Büyük kentlerde yapı- labıleceklerin belli etİcinlikler olduguna dikkat çeken Erdem, projeleri sonrasında Do- ğu'nun kültürel etkinliklere çok açık ve yatkın olduğunu gördüklerini söyledi. Etkinliğe destek veren diğer öğretim üye- si ve sanatçılar şunlar: Prof. Dr. tsmaü Dumanlı. Prof. Dr. Nüz- het Kutiuğ. Prof. Dr. Dinçer Erimez. Prof. Dr. RamizAydın. Doç. Dr. AliCandaş. Doç. Dr Tülin Onat. Yard. Doç. Dr. Pesent Do- ğan. Hasan Kavruk, Mustafa Tömekçe. Ali Atakan. İsmet Çavuşoğlu, Muzaffer AkvoL Serap Demirağ. kitaplanyla da Yorum Sa- nat. rilmeli. Türk Telekom tekelinin hâlâ devam ettığı düşünülür- se. Türk mevzuatının toplu- luk mevzuatına uyumlu ha- le getirilmesinde anlamlı bir ilerleme olmadı. Türkiye'nin, Telekom hızmetlerinin özel- leştirilmesi için tam anlamıy- la serbestleştirme ve gerekli kurumsal çerçevenin oluştu- rulmasını öngören mevzuat uygulaması gerekir. Türki- ye, müktesebatın (edinilen bilgiler) benimsenmesine yö- nelik planlannı açıklayan bir polıtika belgesını sunmalı. Bilgi toplumunun kurulma- sı ve Trans-Avrupa şebekele- rinin Türkiye'ye teşmil edil- mesi için Türkiye'nin strate- jisinin geliştirilmesi konu- sunda da görüşmeler plan- landı. Özellikle deniz taşımacı- lığı alanında Türkiye mükte- sebatı u> gulamanın çok uza- ğında. Deniz taşımacılığın- da başlıca sorunlar, Kıbns limanlanndan gelen gemile- re Türk limanlanndaki uygu- lama ve denizcilik güvenli- ği ile ilgili. Denizcilik gü- venliği alanında durum ba- zı kaygılarayolaçıyor. 1995- 1997 arasında Liman Dev let Kontrolü Hakkında Paris Mutabakat Muhtırası taraf ülkelerine gelen her 100 Türk gemisinden 48 tanesi alıko- nuldu. Uluslararası tahkim Piyasa ekonomisinin ku- ramsal çerçevesine sahıp Tür- kiye'nin özellikle yargı sis- temi içinde bir eğitim ham- lesine ihtiyacı var. Türkiye, yabancı yatınmlan teşvik et- mek amacıyla uluslararast hakemlere başvurma olana- ğını henüz mevzuatına koy- madı. Yeni topluluk yaklaşı- mı ile küresel yaklaşımın il- kelerini Türk mevzuatında u> gulamak amacıyla, teknik mevzuatın hazırlanması ve uygulanması konulubirçer- çeve yasa hazırlıyor. Ancak bu yasa yeni topluluk mev- zuatıyla bağdaştırılması zor görünen bazı eski yaklaşım- • ü topluluk mevzaaöhi da uy- gulamaya yönelik. KOBFIer KOBl'ler kredi almakta zorluk çekiyor. Imalat sektö- rünün yüzde 95'inî oluşturan ve toplam istihdamın yansı- nı sağlayan KOBt'ler, ekono- mik bunalım döneminde gös- terdikleri esneklik yetisine karşın gelişme düzeyi dü- şükiüğü. modern teknoloji yoksunluğu, nitelikli işçi ye- tersizliğı konularında sıkın- tıh. KOBl'ler topluluktaki benzerlerine kıyasla daha güç bir ortamda faaliyet gösteri- yorlar. Eğer Türk ekonomi- si gerekli yapısal dönüşüm- lerden geçecekse, KOBt'le- rin gelişmesi hayati önem- dedir. UFIR NOKTASII ORAL ÇALIŞLAR Şair Eşref in Mirası Babam, Cumhuriyet'in kuruluş yıllanna ta- nıklık etmışti. Kurtuluş Savaşı'nı köyünde di- lenen çetelere ekmek taşıyan bir çocuk ola- rak yaşamıştı. Ikı ağabeyı Çanakkale'de, bir ağabeyi ise köyümüz Dedeler'de Fransız iş- gal kuvvetlerine direnirken can vermişti. Padişahlıktan Cumhuriyet'e geçiş babam- ların kuşağı açısından önemliydi. Padişahlığın eleştinlmesinin en temel nedenlerinden birisi kişisel despotluktu, diğeri de halka yönelik zorbalıktı. Bu nedenle o kuşağın en sevdiği şa- irlerden birisi hiciv (taşlama) ustası Şair Eş- ref'ti. Babamla, 1950 sonrasını çok canlı yaşadık. O, 1950 yılında Demokrat Parti'nin iktidara gelmesiyle, memuriyetten istifaetmekzorun- da kalmıştı. Daha yüksek bir görev beklerken, onca deneyimine karşın bulunduğu yerden daha küçük bir kasabaya bir anlamda sürgün edılmiştı. Partizanlığın ne demek olduğunu ai- lecek ilk kez o zaman öğrenmiştik. Memuriyetten istrfa etti, taşrada arzuhalci- likadı verılen, yurttaşlann dilekçelerini yazma, devlet dairelerinde işlerini takip etme şeklin- deki bir mesleği tercih etmişti. CHP'nin en zor dönemlerinde ilçe yönetim kurulu üyeliğini üstlendi. Ben çok küçük yaşta, Tarsus'un köylerini. nahiyelerini, mahallelerini babamla biriikte CHP'nin cipiyle dolaşarak öğrenme olanağına kavuştum. 3abam 1965'lerde Türkiye İşçi Partili oldu. 1958 yerel seçimlerinde ise Tarsus'taTlP'in be- leciye başkan adayı idi. Onu bir yıl sonra. 1959'un Ocak ayında yiiirdik. yani tam 30 yıl örce. Demokrasi ve eşitlik yanlısı bir insandı. Hef siyasi değişimde haklı olarak umutlanır- dı Sonra her şeyin eski tas eski hamam ol- dujunu görerek hayıflanırdı. Siyasi düzene ve despotluğa eleştiri yö- netmek istediğinde şair Eşref'in dizelerini bü- yü< bir keyifle kullanırdı. Eşref'in birçok dize- sinn babam nedeniyle belleğime yer ettiğini, şindi daha iyi anlıyorum. ••• 2. Abdülhamid'in Padişah oluşunun yıldö- n unünde. hükümet konağı avlusuna halk top- lanr. Polisin engellemelerine karşın halk Pa- dısah'ı yakından görebilmek için barikatları zeiar. Halkın bu zorlamasını pencereden \z- leen İstanbul Valisi hiddete kapılırvegörev- lilee şöyle bağınr: "6u eşşşek milleti durdu- ru\" Hıcvin büyük ustası şair Eşref bunu duyar duymaz valiye cevabı yetiştirir "Millete erbabı mansıptan (yüksek memur) bin eşşek demış Reddedilmez böyle bir söz, amma ki pek can sıkar Olsa da millet eşşek, eşşek diyen bilmez mi ki; Sadr-ı azamlarla valiler de milletten çı- kar." Şair Eşref, 2. Abdülhamid'in baskıcı yöne- timine karşı, yazdığı taşlamalarla yürekli bir ay- dın tutumunun temsilcisi oldu. Bu yüzden ba- şt derde gırdi: hapisler, sürgünler yakasını bı- rakmadı. Örneğin2.Abdühamid T inmabeyn- cisi. yolsuzluklan ve zulmüyle ünlü Arap iz- zet Paşa'ya yönelik taşlaması korkusuzluğu- nun güzel bir örneğiydi: "Besmele gûş eyleyen (dinleyen) şeytan gibi Korkuyorsun höt dese bir ecnebi Padişahım öyle alçaksın ki sen Izzet-i nefsin Arap Izzet gibi..." Şair Eşref'in başı polislerle sürekli derde gi- rerdi. Bir gece P°lisler onu bir bahane uydu- rup karakola götürmek istediler. Şair direnir.. aralannda kavga çıkar. Bunun üzerine daha çok polis gelip onu karakola göturürler ve ıfade- sini alııiar. Savcının onüne çıkanldığında Eş- ref sorulara her zamanki ısyankârtığıyta kale- me aldığı şu dörtlükle cevap verir: "Elinde yok adalet, olsa da sen kım, ada- let kim K/mı maznun (sanık) görürsen hep, 'Kaba- hat sendedir' dersin Polisler üzerıme saldırdı, ben de sille aşk ettım Be MüstantikEfendi!.. Söyle, sen olsanne bokyersin?" Eşref. 2. Abdülhamid'in devrilip, 2. Meşru- tiyet'in kurulduğu dönemi de yaşadı. 1912'de öldü. Şair Eşref, Padişahlığa, haksızlığa isyanın birdönem simgesi gibiydi. Bugünün aydınla- rının, bu son dönem Osmanlı aydınından ders alacaklan çok şey olduğunu, onun şiirterini, taş- lamalarını yıllar sonra yeniden okurken, bir kez daha anladım. Zaman değışiyor, dertlerin aslı değişmiyor. Iş görüşmeleriniz, toplanülarıniz. davetli olduğunuz yerler, karşılayacağıntz misafirler ve daha birçok planınız var. O halde sizi, gideceğiniz yere eksiksiz konforuyla ulaştıracak araçlara da ihtiyacınız olacak... Amaçlar çeşitli, araçlar Budget... Budaet 250.000 USO sigorta 3ûvem«fy1e Budgeftan kiraiaytn (0212)2963196 Car Rental DEĞİŞEN DUNYADAN HÜSEYİN BAŞ Ortadoğu'da Imbroglio Birleşik Devletier ve Ingiltere'nin, dört günlük Irak saldırısının tozu dumanı ardından, Washing- ton'daki "şahinlerin" güç kullanma yolunu seç- melerınin nedenlerini, daha açık biçimde görmek mümkün. Birıncisi, Kasım sonu krizinde savaş yanlısı "şa- hinlerin" saldırı baskısına önce direnen başkanın, bu kez, "güç kullanma" yolunu seçmesinin "azil" süreciyle doğrudan ilişkili olduğu iddialarını ge- çetii saymak ve cezalandırma operasyonunu sart bu olguya bağlamak, çok sayıda uzmanın da al- tını çizdiği gibi, gerçeği yansıtmaktan uzaktır. Ne var kı "azil" süreci kıskacındaki başkanın, saldın için gerekli ortamı hazırlayan "şahinlerin" baskısı- na karşı koyacak gücü bu kez kendisinde bulama- dığı söylenebilir. Yine. çok daha açık bir biçimde ortaya çıkan ikinci gerçek, yüzlerce insanın haya- tını, hastane dahil çok sayıda sivil hizmet ünitesi- ni yok eden "cinayetin" bütünüyle "fasarVanm/ş" olmasıdır. O kadar ki BM'nin silahsızlanmayı de- netleyen örgütü UNSCOM'un Başkanı Richard Butier'ın Irak'ı kan gölüne çeviren bombalamaya zemin hazırlayan ünlü raporunun, saldırıyı "haklı" hele "mazur" gösterecek herhangi ciddi bir kanıt- tan yoksun bulunması da VVashington'u durdur- maya yetmemiştir. Ayrıca onca yıkıma zemin ha- zırlayan raporun, Irak'ın BM Güvenlik Konseyi'nin silahsızlanmayla ilgili karannı çiğnediği suçlama- ları da doyurucu olmaktan uzaktır. Tam tersine Avustralyalı kovboy, bahane yokluğunda, Iraklı yö- neticilerin, "Baas'ın merkezini denetlemeye otuz kişi gelmeniz abartılı, on kişi buna yeter" türünde- ki son derecede makul görünen uyarısını "Ya otuz olurya da hiç olmaz" şeklinde yanıtlamış ve ne- redeyse bir hiçten onca kıyıma olanak sağlayan saldırıya "barıane"yaratmayı başarmıştır. Neden- li entipüften olsa da bu ve benzeri bahaneler, Gü- venlik Konseyi kararlarını sürekli hiçe sayan Was- hington ve onun Ortadoğu petrol bölgelerinde komplo tezgâhlamaktan yüz kez sabıkalı süç or- tağına "vurup kırmak" için yetip artmıştır. BM adına görev üstlendiği ülkede yaşayan in- sanlarm da onyrları olduğundan bütünüyle haber- siz görünen Avustralyalı kovboyun görevden alın- masryla ilgili tüm girişimler ise Birleşik Devletler'in vetosuyla sürekli önlenmiştir. Ağırbaşlı Le Monde gazetesinin "Butlergitmelidir" başlığıyla yayımla- dığı başyazı, Butier'ın selefi isveçli Ekeus'ün Irak'ta silansızlandırma alanında son derecede yararlı iş- lerbaşardığındansözederken, Butier'ın bütünüy- le nasipsiz göründüğü önemli bir niteliğin de altı- nı çizmektedir. Bu, yenilgiye uğramış bir halka si- lahsızlanmayı dayatırken, onların onurlarının da dikkate alınması gereğıdir. Butier'ın kötü niyetini açığa çıkaran bir başka somut kanıt ise ünlü ra- porun önemli bolümlerini BM'den iki gün önce, Was- hington ve Londra'ya sızdırmasıdır. UNSCOM'un Başkanı bununla, BM Güvenlik Konseyi ve Genel Sekreteri Kofi Annan'ın saldırının önlenmesi yö- ' nünde girişimde bulunmasının yolunu kesmeyi amaçlamış, bunda da başarı sağlamıştır. Ancak VVashington'un son saldınyla Irak'a canalıcı dar- be indirdiği yönündeki savları da bugün, çok sa- yıda uzmanı tarafından yadsınmaktadır. Nitekim, UNSCOM'un eski denetçilerinden Scott Ritter'e göre Saddam, VVashington'ın savlannın aksine, sal- dırıdan. her zamanki gibi güçlenerek çıkmıştır. ABD'de yayımlanan etkin Wall Street gazetesi de saldırının başanlı olmaktan uzak olduğunu yazmış- tır. Ne var ki her şey, Birleşik Devletler'in ambar- goyu aaha da sertleştirerek Saddam'ı devirmeye niyetli olduğunu ortaya koymaktadır. Eğer Birleş- miş Milletler ve Güvenlik Konseyi kendi yasasını ve onurunu korumak için dizginleri eline almayı bu kez de başaramazsa tüm saygınlığını yitirecektir. VVashington'un hedefi şimdi daha da netleşmiş- tir. Alternatifi yoksa da Saddam'ı devirmek kara- nndadır. Son yoğun saldın bu planın parçasıdır. Ku- zeydeki Kürtlerle işi pişirmiştir. İki hasım Kürt lide- rinin ABD'nin patronluğunda VVashington'da bir ara- ya gelip sıkışmasından sonra, yeni yılın ilk ayında, Türkiye'nin burnunun dibinde, bu kez Kuzey Irak'ta bir araya getecekler ve ödülü Kuzey'de bağımsız bir yapılanma olacak, Saddam'ı devirme planın- da aktif rol almanın yolunu belirleyeceklerdir. Gü- ney'de ise silahlanmaları ve eğitilmeleri için gerek- li akçenin sağlandığı "muhalifler"\n örgütlenmesi hızlandınlma aşamasındadır. O kadar ki "muhalif" gruplar şimdiden daha rahat örgütlenme ve eği- tim için, Güney'in de tıpkı Kuzey gibi, VVashington tarafından "güvenli bölge" ilan edilmesini talep etmişlerdir. Ortadoğu'daki dengeleri tehlikeli bir biçimde değiştirmeyi hedefleyen bu çılgın girişim karşısında kimse sessiz kalmamalıdır. Birleşik Devletier dünya petrol rezervlerinin üç- te ikisine sahip Ortadoğu'da kayıtsız şartsız ege- menlik peşindedir. "Arka bahçesi" saydığı "çıkar bölgelerinde" günün birinde kendi ulusal çıkarla- rını sahiplenecek "güçlü devletlere" asla taham- mülü yoktur. Bunu engellemek için her şeyi yap- maya hazırdır. Ancak yakın tarıh kaba gücün her zaman umulanı vermediğinin ömekleriyle doludur. Çare yok değildir. Birleşik Devletier ve Ingiltere'nin tek başlarına Güvenlik Konseyi adına at oynat- ması gibi bir anlamsızlığa son verilmeli, Irak halkı- na sekiz yıldır eziyet eden ambargo kaldınlarak bu ülkenin tüm haklanyla uluslararası toplulukta ye- rini alması sağlanmalıdır. Ortadoğu'da banş için baş- ka çıkar yol görünmüyor. İSTJMUITJUCSİM: (02121253 82 CB KAOflCÛT: (0216) 44936 « ATATÜRK HAV*ÜMAHl:(3î12î 5S3 06 58 BtfflSA; f0224:223CMMMM:$l322)«3a01SMIMIU:(O312}417!!952 EtSİBOâA HAVAÜIUItl: {0312) 398 03 72 *NTALYA::(H4?) 322 7S 8S AJİTALYA: İ0242) 243 30 06 AKTAIYA HAVAÜMANI: (9242) 330 30 79 İZHİT: £0262? 324 51 12 RMTA: (C832) 321 72 ?2-73 KEMER: (0242) 814 23 09 ALANYA: (02-2; 513 73 82 ALTİS GfltF OT&: (0242! T25 42 42 SİD£: Î0242) 753 14 86 ÖMİR: {0232) 4«2 85 05 ÜRGÜP: {0384) 341 S6 41-42 A.MENOERE8 HAVAÜHUXI,'DIŞ HATUUİ: ^0232) 274 22 03 K HATUB: (0232) 274 17 35 KUŞADASL (02%) 614 49 56 BODRUM: İ0252) 316 73 K tAftlS: (0252i 412 41 44 FETHİYî: (0252) 514 61 66 DENİZU: (0258) 264 54 43 SAZtAJTTEP: (0342) 335 12 30-3! TRASZOM: (0462) 323 13 20 HBfflS: (0392i 815 1! 2? TC BAKIRKÖY 5. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ HÂKİMLİĞİ'NDEN _Sa\r. 1997 915 Davacı Naıme Özger tarafından. davalı Bünyamin Özger aJeyhine açılan boşanma davasının. 22.12. 1998 tarihli celse ara kararı gereğınce: Davalı Bünyamin Özger adına çıkanlan davetiyenin bila teblığ iade edildiğı. mahalli zabıta tahkikatında da açık adresi bilinmediği bildinldiğinden: Davalının belirtilen adreslennden kesin adresi tespit edilemediğinden, ilanen tebligat çıkanlmasına karar verileceğinden: Davalının dava dilekçesi yerine kaim olmak üzere. davalı Bünyamin Özger'in adresinde bulunamadığın- dan, mahkememizin 16.3. 1999 duruşma gününde sa- at: 11 00'de mahkememizde hazır bulunması. gelmedı- ği, mazeret bildirmediği. kendisini de bir vekille tem- sil ettinmedıği takdirde. duruşmanın yokluğunda yapı- lacağı ve karar verileceği, dava dilekçesi yenne kaım olmak üzere ilan olunur. 23.12.1998 Basın: 67143
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle