25 Kasım 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 27 ARALIK 1998 PAZAF 14 KULTUR 1997"deki beklentilerimiz boşa çıktı, 1998 ise hiç bir hatıraya yer bırakmayacak denli karanhktı Yapı Kredi Kazım Taşkent Kültür MerkezTndeki 'Bir Yurttaş Yaratmak' sergisinden. "Sivaslı Genç Kız*\ 1939- ıMalik Aksel. "Akdeniz Hejkeli"- llhan Koman. Tekıtmııigençlerin eÛdnlMeriohlııCASAS BEYKAL "Hatırlamak gördüğünü bilmektir. Bil- mekgördüğünü hatırlamaktır. Görmek ha- tıriamadan bilmektir. Dt-mek ki nakşetmek karanlığı hatırianıakor"dıyordu Zeytin tak- ma adlı nakkaş. Orhan Pamuk'un şimdiler- de pek çok kışi gibı benım de elimden dü- şürnıedıgım •'Benim Adım KırmızT adlı romanında. o zaman sormaz mıyım kendi- me bu karanlıkta hatırladığım neydi diye? 1998. hatıralanmızm karanlıgınagömül- dü bile. Bu geçmış zamandan benım hatır- ladıklanmla dığer sanatçılann hatırladık- lan aynı mıydı? Bir mini anket yapmak üze- re telefonu açtım. bazı sanatçı dostlanmı ara- dım ve 1998 geçmiş zamanından neyi ha- tırladıklannı sordum ve bu yazı değişik ha- tıralardan oluştu: ortak bir bakışı sunmak üzere parça parça nakşedildi. Aydınlanmızın sanatsal otoritesi 1998'deçeteler, cinayetler, kasetlerle, şa- şırtıcı olaylarla kurgulanmış hızlı, tempolu bir film ızlıyorduk; aslında hayat hiç değiş- mıyordu Başlangıçta bomba gibi gündeme düşüp patlamadan bir süre yanan fitiliyle pa- nik yaratan. ancak düşkınkhklanna yol açan sonuçsuzluklar gördük. Hayatın bir akış, bir süreklilık, bir degişim ve gelişim oldu- gunun neredev se bir masal olduğuna inana- cağımız bir karanhk geçmışın kısa süreli şa- "şırtıcı olaylannrgflrdük. Ası! şaşatıpı Olan ise bu havada asılı kalmışlığın. hâkim ka- lacağı baştan bilinen yeni gündem madde- lerine doymak bilmevişiydi. Başlangıçtaki neydi? Hatırlayamadığımız bir başlangıçtı, çünkü sonu hiç yoktu, olmamıştı, Bir ön- celu yıl. 1997'de umutlarımız vardı. Boşa çıktığını gördük. 1998 ise sanatçılann ka- falannda hıçbir hatıraya yer bırakmayacak denlı karanlıktı. HüseyinAlptekin "Bomboş" dıye yanıtladı. Malevich'in nesne yokluğu- nun duvarhğının saklı oldugu siyah karesı- nın boşluğu değildi. bomboşdemek. Duyar- lıgı kalmamış bir sanat kavramını hatırla- maya çahşıyorlardı sanatçılar. Uzun zaman- dır ben de herkes okusun diye yazmayı (çün- kü gizliden gizliye de\am ettiğım halde) bırakmış olmamın nedeni, dünyarun çirkin- lıkleri karşıstnda söylediklenmın uçup gi- deceği endişesıydi. Yazıya. yazara ne kadar aykın bir şev uçup gidivermek. Yazı. uçup gidecekbirşey olmasın dıyevardıroysa. Yaz- mak iki kere düşünmektir, ıkı kere rahatı- mın bozulması demektir. Karanlığı hatırlar- ken bıle depresyonun eşiğıne vanvorsam. bildiğımı görmemeliyim, gördügümü bılme- melıyım ve karanlığı konuşturmak için ha- tırlamamalıvım. Amaşu sıralardabir ilacım var. Benım Adım Kırmızı. Pamuk'un söy- lediği gibi gerçekten bir iyilik saçıyor ve bu güçle hatıraları yazıya dökebilinm. Yine de bu yola tek başıma çıkmıyorum, yanım- da sanatçı dostlanm bana eşlik, geçmiş za- manı hatırlamama yardım ediyorlar. Minı ankete katılan sanatçılardan Bedri Baykam. Tomur Atagök. Hüsamettin Ko- çan. Gülsün karamustafa, ÖzdemirAJtan. Nur Koçak ve Hüseyin Alptekin genel ka- nıolank 1998inberbat,bomboş,hareket- siz geçtığını hatırlıyorlardı. Artık mesleği- mizin adından kuşkulanır olduk. Biz sahıp- lenmedikçe. bız geçmişten miras alçakgö- nüllülüğümüzle bızi büyütmek anlamına gelecek olan mesleki kimliğimizin adının konmasını başkalannın iltifatına bırakırken birilen kendi küçümenliklerini, kendi ken- dilerine büvütmek için bu kimliğe sahip çıktılar. Sonra tartışmaya başladılar, sanat- çı kimdir. elbette bizleriz div e. Bu tartışma- ya medya. eskı pomo yıldızlanndan ve ye- nı manken-oyuncu-sunuculara kadar genç yaşta cok marıfetli ve çok mesleklı ve ger- çekten mesleğınin ne olduğu anlaşılamadı- • Mini ankete katılan sanatçılardan Bedri Baykam, Tomur Atagök, Hüsamettin Koçan. Gülsün Karamustafa, Özdemir Altan, Nur Koçak ve Hüseyin Alptekin genel kanı olarak 1998'in berbat, bomboş, hareketsiz geçtiğini hatırlatıyorlardı. 1998 sonuç olarak: bizim için gerçekleşmemiş umutlann, düşüncelerin, düşlerin hüzünlü ütopyasını saklayan karanhk bir geçmiş zaman hatırasıydı. ğından genel birtanım olarak sanatçı adı al- tında topladıgı bir kitleyi kattı. Yılın başında bunlar olurken bir sabah. sanat üzenne de düşünen aydınlanmız yı- ne sanatçı hakkında karar verme yetkılen- ni üstlenerek koskoca lstanbul'un farkında bile olmadıgı. kollannı bu farkında olma- yan Istanbulluya açmış llhan Koman'ın heykelini, sırf adı Akdeniz dıye güneyın yakıcı güneşi. denizinin tuzu ve dalgaları- na teslım edıp kısa bir süre içinde paslı bir demir yıgınına dönüşmesi için adına uy- gun ama bünyesıne uygun olmayan. denız- kırlik ruhen vardı.) "Bü> ük sanatçu bü> ük sanat artık yok. el- bette doğal bu. çünkü sanatın kalitesi bilin- miyor ki olsun, ama rekor düze\de (bunla- n Özdemir Altan'ın hatıratından aktarıvo- runı) harcanan paralarla yapılan çok kötti büvük sergiler ki biri ÂKM'de. diğeri DKM'de kasım \e aralık avında açıldı. ye- rine hâlâ bir müzenin olmadıgı unutuldu. Ye bizlerde Vela.squez*in değil, tahta paravan- larbovavan birustanınıvlatlarıoldujjumu- /u unuttuk. Sanat giderek dekoratifleşti. sa- natçı da deküratörtük > apar gibiresim\ ap- Kahraman ve benim katıldığım bir panel- de soyut sanat irdelendi ve bu eserlenn ar- tık müzelerde yerinı alması gerektiğinin hüznü dıle getmldı. Tomur'un kaçınlmış fırsatlar, benım ge- rilemedönemi olarak degeriendırdigım '98 geçmiş zamanının sanatsal hatıratı arasın- da bir yer. yükselme dönemini yaşıyordu. MÜ GSF Dekanı Hüsamettin Koçan'ın "Şanti- >eFakülte' sloganıyla başlattıgı ıslahat ha- rcketlen kapsamında açılan fakülte galeri- si. kapılannı okul dışındaki tüm sanat orta- mına açtı \e 41. kunıluş yılını (Tomur'un Aaıaranlığı hatırlamaya çabalarken 1998 geçmiş zamanında, kaplumbağalarının hayat mücadelesi v erdi- gi bir kıyıya taşınmasmı uygun gördüler. Ay- dınlanmızın bu sanatsal otoriterliğinden da- ha şaşırtıcı olan ise sanatçılardan yükselen haklı itirazlann basmda yer alabilmesinde zorianılıyor olmasıydı. 'Yok sayüan gerçek sanatçılar oldu' Sanatçmın dışında herkesin sanat üzen- ne söz söyleme, yönetme. yönlendirme. akıl verme ve tartışma, hatta karar verme hak- kı oldugu. ancak gerçek sanatçılann (Bed- n Baykam'm hatırladığı parçadan aktanyo- rum) "offside'Vsahadışına "itildiğûvoksa- >ıldığı, hatta med\a yoluvla asker kaçakla- nnın, uyuşturucuların, kaçakçılann ana gündem maddeiemle ha\ atunıza oturan sa- natçı ve sanat ortarrunın gerçek sanatı ve sa- natçıvı6rttügü.gizlediği.susturdu«u birdu- rum yaşandı." Bedri. bunun "bir \ozlaşma değil, medyanın kültüre indirdiği en büyük darbe" oldugunu hatırlıyordu. Yılın başından be- ri bu durumlardan do- lav ı "hırpalanan, an- lanısızJaşan ve de \ok sayüan gerçek sanat- çılar oldu." Yılın son ayında ise (sanki bü- tün bu kimlik tartış- malan bu son olaya bir zemın hazırlamak için yılın başında planlanmış gibiydi) devlet bürokratJarı- nın kişisel beğeni. zevk ve otoritesiyle hazırlanmış bir fuka- ra çorbasına dönüş- türülen devlet sanat- çısı ödüllen dağıtıl- dı. (Tabii bu törende ödül alan tek bir yok- sul sanatçı yoktu. fa- maya başladı. Bugün pek çok sanatçmın yaptığj dekorasvondan öte bir şey değildi." Bedri Baykam: "devletin elbette gerçek sa- natçısına teşekkür ermck için onursal ödül vermesi düşünülmeli, ama sanat ortamının yoksunluklannın da farkına \arılması \e bunca eleştirilecek siv asal. ekonomik \e top- lumsal olavın nedeni olan yönetimin eleşti- rilnıesini üstlenen sanatçmın konumunun. bir kez daha düşünülmesi. hatırlanması ge- rektiğjni" vurguladı. Müzesinin. altyapısı- nın olmadıgı. sanat eğitiminin uzmanlar eliyle çocuklanmıza taşınamadığı, sanat- sal etkınlikler diye düzeysız ve bir o kadar gereksiz şeylere bunca paranın harcandığı. ama bunun yenne (Tomur Atagök'ün hatır- ladıklarındanaktanyorum) kalıcıeserler>e gjrişimlen etkinlikler gerçekleştirme duv ar- lığı taşıma>an bir ülkede. geçmişin ka> ıpla- nnı sorgulamalıviz. kaçırdığunız firsatlan ve- niden hatırlamalıvı/. Buna örnek olarak Milh" Reasürans'ta CHP Yurt Gezileri ser- gisinde kaydı bile bulunmayan 600 vapıtın izinin bulunmadığı. nerede yok olduğunun hesabının \erilmediğibirTürkhe''deyılın son ayında bomba gıbı düşen ve tartışılmadan suskunlukla karanlığa gömülen devlet sa- natçılığı ödülleri (Bedri'nin sözleriyle) ko- mik bir duruma dönüşmüştü. Koçan'm "Şantiye Fakülte'si Coşkulu bir biçımde kutlamamız gere- ken Cumhuriyetin 75. yılı kapsamında Ta- rih Vakfı'nın Darphane'de gerçekleştırdiğı serginin görsel bombardımanı. sanatçılardan kötü not alırken Kâzım Taşkent Kültür Mer- kezi'ndeki sergi: bıçımı. düzeni, yayıldığı ala- nı, sunusu ve ıçeriği ıle tam not alıyordu. Sanatçılar ögreticı, tematık bir sergıolma- sı bakımından Yahşi Baraz'ın. bir resmı ser- gı nedeniyle vaktınden önce ındırilen "Tür- kiye'de So>ut Eğüimler" sergisini olumlu ve önemlı bir adım olarak nitelerlerken AEKVde Bedri Bavkam. Hasan Bıileııt tek aydınhk nokta mini anketime katılan sanatçılann ve benim görüşüm gençliğin etkinliklerinde odaklandı. Gençlerin yaptıklan ne bomba gibi gündeme düştü, ne tartışmalar açıldı, ne de sorunlanna yaklaşıldı, ama her şeye karşm onlar 'her yıl biz buradayız ve çoğalıyoruz' dediler. Bence iyilik saçmaya devam ettiler. "Konnk" - Gülsüm Orhon, Maçka Sanat Gakrisi belirttiği gibı) "Sanatortamınahoşgeldin" demek olan 41 sanatçmın sergisiyle kutladı. Fakültenin içine karşı cesaretli. dışma kar- şı alçakgönüllü bu ev sahipliği, yeni sergı- lemeleri yüreklendirdi ve Kadıköy yakası ka- dar sanat ortamına da hareketlilik kazan- dırdı. Bu galeri beklenen. özlenen bir ütop- yanın. çağdaş sanat müzesinin küçük bir adımının işaretlerini de hazırladı. Geleceöe yönelik bu işaret duyumlanma göre öncelikle özgün baskı mü- zesivle başlayabilirdi. Nur Koçak hatıratı arasında. gençliğinde ona etkı eden And\ \Varhol"u Aksanaftakı ılk dö- nem illüstrasyonlanndan. parça parça bazı sergilen aktanrken Bedri Baykam'la aynı yerde bu- luştu ve küratöriüğünü devam ettiren Beral Madra'yi uluslara- rası haritada Türkive'vi konum- landıran yurtdışı sergileriyle ve Man Rav'le başlavan Borusan Kültür Merkezi ctkinliklerinin önemini dile getırdi. Karanlığı hatırlamaya çaba- larken 1998 geçmiş zamanında yine tek umut ve tek aydınlık nokta, mini anketime katılan sa- natçılann ve benim görüşüm. gençliğin etkinliklerinde odak- landı. Gençlenn yaptıklan ne bomba gibi gündeme düştü, ne tartışmalar açıldı nede sorunla- nna yaklaşıldı: ama her şeye kar- şın onlar her yıl bLz buradayız ve çogalıvoruz dediler. Bence iyi- lik saçmaya devam ettiler. Gül- sün Karamustafa yurtdışında ol- duğundan dolayı pek fazla izle- yemediğı halde gençkrin birara- yış içindeoldukiannı, ancak on- lardan bir araya gelişlerini bek- lediğini. bu nedenle kuşkusu ol- "Ingres'ın duğunu; çünkü gençlerin beklenti içinde bi- reysel kaldıklannı, o>sa sanatın beklentisiz yapıiması ve zamanı gelince bu beklentilerin zaten gerçekleşeceğini belırttı. Resım-Heykel Müzesi Derneğı'ningele- neksel "GünümÜ2SanatçılanSergisi*'( Yu- suf Taktak'ın AKM'deki düzenlemesiyle) ve Uluslararası Plastık Sanatçılar Deme- ğfnin gençliğin ıçındeki ütopyayı açıga çı- karan ve zorlukla da olsa sürdürülmesin- den vazgeçilmeyen "Genç Etkinlik" ve vı- ne MÜ GSF'de gerçekleştırdiğı "Proje-fş" sergisi (Fatoş Beykal sorumluluğunda ve düzenlemesiyle) gerçekleşmemiş işlerin sa- natçısının ütopyalarını sundu. Emre Zeyti- noğlu. .\li Akav ve benim katıldığım "Sa- natta l'topya" başlıklı panelde. genış bir ız- leyicı eşhğınde konu irdelendi ve karanlı- ğın içinde aydınhk hatıralar için. bu > ıl akım kalmış. gerçekleşmemiş tüm sorunlar, dü- şünceler. ıstekler. arzulariçin ütopya'yı sak- lı tuttu. Dış sergiler önemli girişimlerdi Elimde bir beyaz eşya firmasının küçük ev aletlerinı tanıtan "Küçük Mutluluklar" adıyla sunduğu ürün satış kataloğuna bakar- ken dünyanın ve Türkıye'nin çehresinde gördüklerimden v e hatırladıklarımdan kos- koca birmutsuzluk içinde küçük mutluluk- lar buldugum kişisel ve grup sergileri izle- duJAH^hatırladıni- Bu sorgiler bütün olum- ^izluklara karşın, ne olursa olsun sanatçı- lann gerçekleştırmekten vazgeçemeyecek- leri, iyilik saçmak üzere orada hep var ola- caklarının ışaretleriydıler. Kendi çabalanyla ya da bir küratörün ça- basıyla veya iki ülke sanatçılannın ortak cabasıyla gerçekleştirılen dış sergiler ise devletin yapmadığı, yapmayı ıstemediğı. önemsemedığı ve yaptığmda en kötülerle iş- birliği yaptığı için önyargılı imajın değiştı- rilmesıne; ülkenin ve sanatımn tanıtılması- na, bu ülkenin sanatçısının da sanat yapa- bilme yetenek ve sebatına sahip olduğunun kanıtlanmasına yaramayan sergılere karşın. çok önemli girişimlerdi. Bu yazıyı yazarken v e bazı sanatçıların hatıralannı soruşturur- ken Körfez'de bombalar yağıyordu ve Ege'nin karşı kıyısındaki ülkenin sanatçı- lanylaTürksanatçılan •4 YüzYüzeSerg«si'"nin Atına ayağını tamamhyorlardı. Artık bir genç adam olmaya aday oğlum, benim bitirdiğim romanı sırf adında kırmı- zı olduğu için ve sadece benım ışaretledı- ğim yerlerı (olsun) okumaya girişıyordu. Onun bu romanı okumasını istememın ne- deni; içinde bir cinayet olsa bile gerçekten iyilik saçan bu kitabı okur da, kanlı dedek- tif hikâyeleri yazma sevdasından ve kırmı- zının bolca kullanıldığı trafik kazası ve sa- vaş resimleri yapmaktan vazgeçer. iyilik do- lu bir dünya ütopyasının olabilirliğine ina- nır diyedir. 1998 sonuç olarak: bılgisayar için sade- ce bir sayı (çünkü bu rakamları yazdığım- da onun hatırladığı günün tarihini belirten rakamlan da yazmayı ısteyip istemediğimi sormaktı) ama bizim için gerçekleşmemiş umutlann, düşüncelerin. düşlerin hüzünlü ütopyasını saklayan karanhk bir geçmiş zaman hatırasıvdı. kemanı Kiki, 1924- Man Ra>. 'Işığın Güçleri'ne Turktasarım • Kültür Servisi - Bu yıl dördüncüsü düzenlenen, Finlandiya'nın en önemli etkinlıklerinden bin olan ve "Işığın Güçleri" adını taşıyan Helsınki Işık Festivali'nin afiş tasanmı. bir Türk tanıtım v e tasanm ajansı olan Dream Design Factorv tarafından gerçekleştirildı. 1995'tenbu yana düzenlenen 'Işığın Güçleri' Helsinki Işık Festivalı bu yıl da tüm kasım ve aralık ayı boyunca. v üklü programıvia dünvanın dört bir yanından gelen bırçok zıvaretçinin ılgı odağı oldu. Bu yılki festivalın teması 'Işık ve Kent Topluluğu". Londra'dan St. Petersburg'a kadar çeşıtli kentlerin ünlü DJ'lennın konuk olduğu, uzun gecelenn dans şölenleriyle başladığı. tüm kenti heryandan fışkıran ışıklarla koskoca bir kulübe çevıren bu festıval. aynı zamanda performanslardan ateş heykellerıne, ışık sergilennden Işık Sirki'ne kadar coşkulu bir kültür, sanat veeğlence şöleni. İktu ve Erdinç'in Afrika konseri • kültür Sen isi - Banton Mesut İktu v e pıyanist Erol Erdinç'in, Cumhunyetin 75. yılı kutlamalan çerçevesinde, Etıyopya'nın başkenti Addis Ababa'da verdikleri konser büyük ilgi gördü. Dışişleri Bakanlığı ve Addıs Ababa Türk Büyükelçilıgi ışbirlığiyle gerçekleştirilen konserlerde, özellikle Türk bestecılenn yapıtlan beğeniyle karşılandı. Addıs Ababa'da yavımlanan 'The Monitor" ve "Addıs Tribune' gazeteleri, sanatçılann konserlennden övgüyle sözettı. Tayland'dan 'Kral ve Ben'e sansür • Kültür Sen isi - Tav land hükümetı. 20 th Century Fox şırketının, Jodie Foster'ın oynayacağı >enı 'Kral ve Ben' filminın çekimlennı Tayland'da gerçekleştırmeve yönelik taleplerinı geri çevirdi. Hükümet. fılmın monarşiye büyük bir saygısızlık olacağını düşünüyor. Fox şirketı ise Ta>land'ın bu tutumu karşısında, uzun tarnşmalara yol açan ve adı "Anna ve Kral' olarak belirlenen bu yeni filmin mart ayında Malezya'da çekilmesine karar verdi. 'Kral ve Ben', I944'te yavımlanan ve en çok satanlar hstesine giren "Anna ve Sıyam Krah' adlı kıtaptan uvarlanmıştı. Kral 4. Rama'nın hükümdarhğındakı saraya öğretmen olarak gelen Anna Leonovvens'in hıkâyesıni anlatan filmin orıjinalı, Thai'ye mane\ ı bir zarar verdiği gerekçesiyle burada yasaklanmıştı. Yazar Pierre Vallieres öldü • Kültür Servisi-Küba'nın özgürlüğü için verdiği savaşımla tanınan 60 yaşındaki yazar Pierre Vallieres geçen günlerde geçirdiği kalp krizi sonucu yaşamım vıtirdi. 1960'larda Montreal'in Le Devoir veLa Presse gazetelerinde yazan ve zamanla Küba özgürlük örgünanün lıderlennden biri hahne gelen Kanadah >azar. sola olan yakınlığı ile tanınıyordu. I966yıhnda polısin sıkça düzenlemeye başladığı baskınlar sonucu kaçtığı .^merıka'da aynı yıl özgürlük örgütü adına yapılan bir gösteride yakalanarak hapse atılan vazar, 4 yılını Amenkan hapishanelennde geçırmiştı. Aıaştırmacı bir kışılığı ve haksızlıklara karşı gelıci bir yapısı olan Vallıeres. AIDS ve Bosna konulannda da duyarlılığa sahipti. Vallıeres'in 1967'de yazdığı ve Kanada'nın Fransızca konuşulan kısmında yaşayan Kanadalılarla Amerika'da yaşayan zencileri sosyo-ekonomık açidan karşılaştırdığı kitabı oldukça ilgı görmüştü. BUGUN • BİLGİ ÜM\ ERSİTESİ'nde saat 14.00 ve 18.00'de 'The Usual Suspects- (Olağan Şüpheliler)', 16.00 ve 20.00'de 'TheAbjss'adhfilmler göstenliyorY2/ö 00 00) • BEKSAV'da saat 13.00'te Fılız Işık'ın yazıp yönettiği Don Kişot İle Keloğlan ısımlı çocuk oyunu ızlenebilir. «349 91 55) • TARANTA BABU KLILTÜRVT SANAT MERKEZİ'nde saat 19.30'da Brechtin yazıp H.Karaata'nın yönettiği 'Carrar Ana'nın Silahlan' adlı oyun. Tıyatro Manga grubundan ızlenebilir. (235 28 59)
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle