19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 12 ARALIK 1998 CUMAFT OLAYLAR VE GORUŞLER Ataç'ın Atatürk'le İlgili İki Yazısı NURERUĞURLU A taç'ın Atatürk'le ilgili iki yazısını kesip sak- larmşım. KitapJanmın arasında bulunca çok sevindim. Çünkü, bili- yordum ki Ataç'ın Ata- türk'le ilgili (doğrudan) yazısı çok az- dır. Ama Atatürk devrimine bağlılıgı, bu devrimi yorumlama özelliği taşıyan ya- zısı çoktur ve bu yazılar gerçekten ilgi çekici, ufuk açıcı niteliktedir. Ataç'ın Atatürk'le ilgili kesip sakla- dığım ilk yazısı 10 Kasım 1953 tarihi- .ni taşımaktadır. Yazı, Ankara'da çıkan Son Hatadis gazetesinde yayımlanmış- tır. Ataç, bu ilgı çekici 'Atatürk' başhk- lı yazısında Atatürk'le ilgiii şu duygu ve düşiincelerini dile gerirmişfir: "1800 yılından beri, bizim toplumu- muzda bir aksaktık olduğıuıu söj kyen- ier,düzeltnıelere, ıslahata girişmiş olan- lar vardır. Üçüncü Selım bir düzeltme- cidir. Ikinci Mahmut bir düzeltmecidir, Meşrutiyet bir düzeltme devinmesi, ha- reketi idi. Gerçekten birer devTİnı değjl- di. Birtakun yasalar düzeitilecek, ancak kafaya, düşünceterin, inaniann kayna- ğına dokunulmayacak. Birtakun şeyler ögrenilecek, birtakun yenilikler aluıa- cak, bunlareskrveaşılanacak, kaûlacak, böylece eski canlanacak da süriip gide- cek... Atarürk'ten önce gelmis yönetkt- lerin düşünebildikleri, yapabildikJeri yalnız budur. Bu topluma düzehmelerin yetmeveceğini, kökten bir değisıne, bir devrim gerektiğini ilk kavrajan Ata- türk'tür. Bu topluma kökten bir değişme, bir devrim gerektiğini yöneticüer arasında kavrayan yoktu da aydınlar,düşünürler, bilginier arasında var mıydı? Atatürk'ûn yapbklannı eskiden de birer birer iste- mişyazarlarunızı gösterebüiriz. Abdul- lah Cevdet, Hüseyin Cahit Yalçın, Ziya Gdkalp, daha ııicelerL. Ancak buniarm hepsi de birer birer ktemişlerdir, onlar da devrimin özünü, kafanın degişmesi- ni, yapılanlann topunu istemeyi düşün- memisler ya da istemekten, açıkça söv- lemekten çekinmislerdir. Bunun ikiside bir kaprya çıkar.Bunun içindirki bugün de yine 'Atatürk Devrimleri' diyoruz, parça parça düşündüğümüz için, befld deta içimizde düzehmecilikk devrimci- liği birbirinden ayu-amadığunız için. 'Atatürk Devrimleri' yoktur,tek bölün- mezbir 'Atatürk Devrimi' vardır,bir bü- tündüro. Bizim 'Devrimler' dedikieri- mizin hepsi de bir kafa işiae, toplumun kafasının, düsünüşünün değişmesi işine bağbdır. Atatürk ten öncedevrimi istiyor muy- duk? İsteyenJer vardı belki. ancak eri- şifanez bir ülkeye gftmek ister gibL. En rvflerimiz: 'Ah! Olsa, olsaya, olamazki!' drvorianfa. Atatürk 'Olabilir, olur!.' de- mişoianIdşidir.Birçoklannııan birerdüs diyegönüDerindengeçirdikierini birara- ya toplayıp gerçekkşrjrmiş oian kişidir. Birvük Idşinin nitetiği de budur iste." Ataç'ın Atatürk'le ilgili kesip sakla- dığım ikinci yazısı 16 Kastm 1953 ta- rihini taşımaktadır. Yazı, Uhısgazetesin- de yayunlanmıştır. Ataç bu yazısında Atatürk'ten çok 10 Kasnn'daki anma tören ve toplantılanndan söz etmiş, bu konudaki düşüncesini dile getirmiştir: "Her yıl 10 Kasım'da yas tutuyoruz; oyunJar duruyor, çalgılar susuyor, bir üzülme çöküyor yurdun üzerine. Ata- türk'e, bizim Atatürk düşüncemize uy- muyvr bu. Biz her yıl anmalıvız Ata- riirk'ü, birAtatürk günündeağlayarak, karalar giyerek değil, sevinerek, coşa- rak,birbirirnizi kudavarak anmalrnz. Bu- nu 10 Kasım'da \apalım demiyorum, olmaz o günde. Başka gün mü yok, 19 Mayıs var, daha başka bayram günleri var,MedeniKanun'un kamutayca onay- landığı 4Nîsan,yürürlüğe girdiği 4 Ekim var, bunlardan birini seçeriz, ya bunla- ra bir gün daha katanz.Toplumca, ulus- ça bir bayram ederiz her yılın o günü, Atatürk Ba>Tamı... Öünüş olsa da, dirilt- tiği bu uiusun gönlünde yaşayan Ata- türk'e yaraşır bir bayram. Yas rutalım, karalar giyelim diye kurtarmadı o bfcri, ısıklı gözleıie güteiim, sevinelim, bay- ram edelim diye kurtardL" Buradayeri gelrruşken bir noktaya de- ğinmek isterim. Çok kez 'Atatürk Devrimi' yerine 'devrimlerimiz' (ya da 'inkılaplarmuz') diyoruz. bu deyişle de Cumhuriyet'ten sonrayapılan 'grvim,vazı,hukuk vb.' ye- nilikleri belirtmiş olduğumuzu sanıyo- ruz. Bunlan böyle bir bir sıralarken bir de 'laikük' sözünü eklemiyor muyuz; çok kez de yanlış kullanarak 'laiklik devri- mi' demıyor muyuz; işte o zaman (doğ- rusu) ne diyeceğimi şaşınyorum. Çünkü ayn ve bağımsız olarak gös- terilen bu çok önemli yenilik, gerçekte 'Atatürk Devrimi'nin bir parçasıdır ve eski, köhnemiş kurumlartn yerine yeni- lerinin, çağdaşlannın konulmasıdır. Bilmiyor muyuz 'Atatürk Devrimi'nin gerçek anlarru ulusal. bağımsız, laik ve demokratik Türkiye Cumhuriyeti'nin kurulmasıdır. Onun için 'laiklik' bağım- sız bir devrim değil, 'Atatürk Devri- mi'nin genel yapısıdır. Diyelim ki 'Atatürk Devrimi' sözü- ne bir yakınlıgınız, bir sıcakhğınız yok, hiç olmazsa buna daha genel bir deyiş- le 'Türk Devrimi' diyebilirsiniz. Gerçekte 'laiklik' Cumhuriyet'le bir- likte başlatılan bütün yenilik hareketle- rinde bir anlayış, bir amaç olarak var- dır. Bu anlayış ve amaç da yeni devlet düzeninde aJdın. bilimin ve sağduyunun egemenliğini kurmak ve sürdürmektir. 'Atatürk Devrimi' soyut mantık nokta- sından değil, aklın temelini oluşturdu- ğu, dönemin gerekleri ve koşullan et- kisinde bilimsel bir kaynaktan çıkarak gelişmiştir. Bukaynak da, hiç kuşkusuz, Türkulu- sunun kendisidir. EVET/HAYIR OKTAY AKBAL Kitaplarla Yolculuk "Yolculukları anlatan kitaplar vardır, bir de sizi yolculuğa çıkaran kitaplar vardır." Her ikisini de severim. Ben de epeyce yolculuk yaptım. Japonya'sından Amerika'sına. Ama bana yolculukların tadını en çok duyuran, başkalarının yazdıkları olmuştur. Değişik bakışlar, değişik du- yumsamalar, değişik izlenimler... Şu günlerde odalara sığmaz olan kitaplanmı el- den geçiriyorum. İlk kez değil, daha önceki yıllar- da da bu işi yaptım, daha doğrusu yapmaya uğ- raştım. Elime aldığım her kitap beni iç dünyama götürdü. O kitabı okuduğum günleri, anlan düşün- dürdü. Sözde bir ayıklama yapacak, bir kez daha okuma olanağını bulamayacağım yapıtlan kitap- lıklara, belediyelere, üniversitelere vermek, başka- lannın da onlardan yararlanmasını sağlamak... Hiçbirine kıyamıyorum. Hepsi elimin altında ol- sun, istediğimde alıp bir okuyayım diye düşün- sem de belli bir yaşa gelen insan için bunun olası olmadığını biliyorum. En iyisi başkalanna açmak bu şöleni, bu dünyayı insanı anlamak olanağını... Yine yeni kitaplar birikti masada, hepsi son ay- lann ürünleri. Birbirinden önemli, birbirinden gü- zef değerier... Roman, şiir, öykü ile geçti yaşantım. Şimdilerde ise tarihti, denemeydi, anıydı, geziydi başucu kitaplarım... Birkaçını sizlere tanıtmak, da- ha doğrusu paylaşmak istedim. Kemal Anadol'un "Karşı Yaka Memleket"\ be- ni üç dostun yaşantısına götürdü. Ziya Yamaç, Tbğ- rul Deliorman, Fahri Erdinç... Bir gece karanlık- ta sınırı binbir korkuyla aşıp Bulgaristan'a sığınan üç genç Türk aydını... Sabahartin AJi'nin öldürül- mesinin yarattığı korkunun bir salgın gibi aydınla- n etkilediği günler... Erdinç gibi güçlü bir öykü ya- zannı türlü umut kınklıklarıyla yurdundan kaçma- ya iten olaylar, Ziya Yamaç için de öyle, Tuğrul De- liorman için de... Kemal Anadol acı olayı içindeya- şamışçasına bütün canlılığıyla anlatıyor. (Milliyet Ya- yını). • • • Tuna Bartacfoğfu'nun, babasını, "YeniAdam" dergisini anlattığı bir çeşit belgesel, belki de tarih- sel kitabı... (YKY Yayını). 1930'dan sonra üniver- siteden kopan Prof. Baftacıoğlu'nun yayımcılık serüveni. İnsanı anlamak, tanıtmak uğraşı... Hem de yeni insanı!.. Daha 1930'larda "Ben açıktan açığa tüm olarak faşist kavramının düşmanıyım" diyen bir eğitimci, bir yazar... Yolculukları anlatan. size de hem o anlatılan ül- kelerde hem de kendi iç dünyanızda yolculuklar yaptıran kitaplar bir kez okunmakla kalmaz. Kimi anılar da öyle, çünkü onlar da iç dünyalarda ge- çen yolculuklardır. İşte Üstün Akmen'in yeni ki- tabı "Bir Günlük Dost" da öyle... (Cumhuriyet Ki- tapları)... Şöyle anlatmış bu gezilere çıkma isteği- ni: "Yurtiçiya da yurtdışı gezilere çıktığtm zaman- lardaysa beynimin uğultusu geçiyordu, içimdeki ötekiben Vyakalıyordum... öteki ben 'im daha ge- ziye başlarken ayaklanır..." Aynı duygulan zaman zaman yaşamak için bu tür kitaplan okumak ge- rek... • ' • • • Ben "Yazmak Yaşamak" demiştim, sevgili şa- irim Ülkü Tamer kitabına "Yaşamak Hatırlamak- tır" adını vermiş... Kaç yaşına gelirse gelsin genç bir insandır Tamer... Hiç yaşlanmayacak türde bi- ri! Hem şairler nasıl yaşlanır? Bu kıtabında Tamer, yaşamından birkaç yaprak açmış bizlere.. llgiyle okunan anı parçacıklan. Hem de şiirii bir dille an- latılan.. (YKY Yayını). ••• Yolculuklar deyince Baudelaire'in o ünlü şiiri "Yolculuk" nasıl anımsanmaz: "Ama gerçek yol- culargitmek için giderler/ Yürekleri balonlar gibi- dir/ ha*ifcecik/ Ve niçin olduğunu bilmeden 'Git- sek' deherj Yazgılan önünde boyunlan eğik". Sait Maden, elli yılını vermiş Baudelaire'in "Kö- tülük Çiçekleri"ne... Sonunda bir başyapıt çıkmış, şiir çevirisinin örnek başyapıtı... (Çekirdek Yayın- !an). • • • Evet biraz da şiir, biraz da düş, biraz da politika dışı, sorunlar... İLAN TC ANKARA ASLrVE ALTCVCITİCARET MAHKEMESİ BAŞKANLIĞI'NDAN EsasNo: 1998/1013 Davacı llhan Yeşilyaprak tarafindan davalı Köseoğ- lu Kardeşler Ith. Ihr. ve Inş. Tic. Ltd. Ştı. aleyhine mah- kememize iflas davası açılmış olduğu, iflas davasının mahkememizde görülmekte olup, duruşması 10.2.1999 gûnü saat 10.00'a bırakılmıştır. flandan itıbaren 15 gün içerisinde iflası istenen Kö- seoğlu Kardeşler fth. fhr. ve Tic. Ltd. Şti'den alacaklı olanların mahkememize müracaat ederek iflası gerek- tıren bir hal bulunmadığını, delillen ile birlikte ıleri sü- rerek mahkememizden iflas talebinin reddını isteyebi- lecekleri hususu tebliğ olunur. 30.11.1998 Basın: 64018 Bir Yıldız Kaydı Yücelerden RÜKNETTİN KUMKALE T ürkiye'nin dolu gündemi içinde sessiz sedasız bir yıldız kaydı yücelerden. Bu kayıştan birçok aile yandı, birçok insan çok üzül- dü, bir kente sanki bomba düş- tü. Türkiye gerçek bir vatanse- verini yitirdi. 13 Kasım 1998 günü öğleden sonra Abdul- lah Öcalan'ın yakalandığını radyoda spiker coşku dolu bir dile getirişle defalarca tekrar- Iarken birden ciddileşti ve bir yıldızın kayış ha- berini verdi: Burdur Belediye Başkanı Arma- ğan Öci ve yeğeni Cumhuriyet'in muhabiri Gülçüı Öd Bozkurt Dinar yolunda bir trafık ka- zasında... Duyar duymaz sözcüğun tam anlamıyla şo- ke oldum. Neden Tannm iyi insanlar çok ya- şamazlar? Gönlümüzde yıllarca yaşayacağı bir gerçek, ama ben onu fîilen görmek istiyo- rum. Onunla yaşamak, onunla söyleşmek is- tiyorum. Onun Burdur'a yaptıklannı ve yapa- caklannı alkışlamak istiyorum. Çünkü ben onu seviyorum. Çünkü vatanseverlersevilirler. Ben onu belediyenin kurmuş olduğu şirketlerin ma- li müşavirliğini yaparken yakından tanımak onurunu taşıyorum. Cumhuriyet gazetesine küçük bir taziyet ila- vermek itetedim. Neler yazaCağımı dü#ü- gönKimdekilenn klasik b i ^ a g ^ t ila- wna sığamayacağını gördüm.-^Kİer^Bzroa- lıydım, gerçek bir vatansever olduğunu mu? Mert, dogru sözlü bir beyefendi olduğunu mu? Hepsi az geldi onu anlatmak için. Ben Burdur'u 1989 yılına kadar hiç görme- miştim. O yıldan sonra Burdurlularla birlikte yaşama olanağı bulduktan sonra çok güzel in- sanlar oldukiannı gördüm. Burdur'u sevdim. Sık sık gittiğiniz bir kente o kadar çok alışı- yorsunuz ki bir süre sonra onlardan biri olup çıkıyorsunuz. Onlann sorunlan ile üzülüyor, onlann sevinçleri ile seviniyorsunuz. İster ina- nın, ister inanmayın, ben tatilimi Burdur'da göl kıyısında geçirmeyi seviyorum. Bunca yıl boyunca Burdur'daki gelişmeleri gördüm. Bur- dur Belediyesi'ndeki insanlarla beraberyaşa- dım. tnsancıl, yardımsever, bir belediye dolu- su insan... Hepsi Burdur'a gönül vermiş. Burdur Belediye Başkanı Armağan tlci hiç- bir zaman vitrin için, gösteriş için çalışmadı. bilmem fark ettiniz mi? Birkaç ay önce Bur- dur dolaylanna yağan yağmurlardan dolayı birçok yerleşim merkezini su bastı, birçok fe- laket haberi geldi. Ama Burdur'dan gelen ha- sar haberleri çok azdı. Çünkü başkan önce hal- kını düşünmüş, kanalizasyon sistemini tamam- lamıştı. Sessiz sedasız, abartısız mütevazı... Hiç kimse ona bizi bu sel felaketlerinden ko- teşekkür etmedi. Çünkü onlar için başkanlan oldn^tmu biliyorkrdr.- •- •• <3eomı kı§ y ğ Q p f ş sİBenaasHia.-gittim. Anka- ra'da ve lstanbul'dakı sinemalarla aynı gün gösterime giren bir film oynuyordu. Gece ya- nsı bitecek gösterime birçok aile ve genç kız yalnız başlanna gelmişti. Ve film biftikten son- ra, modern giyimli birçok genç kız Burdur'un sessiz sokaklanndan evlerine dağıldılar. Hiçbirinin aklına, gece yansı sokaklarda do- laşmayayım diye bir düşünce gelmemişti. Çün- kü modern, çağdaş bir kafa yapısı ile yöneti- len bir kentte yaşıyorlardı. Çünkü onlar Arma- gan Üd'nin kente vermiş olduğu rahat hava- nın içinde yaşıyorlardı. Sayın okuyucu, şunu bilmelisiniz ki Burdur sadece özellikle gurbetçilerin askerlik yaptığı bir kent değildir. Burdur, Antalya'ya giderken dışından geçilecek bir kent değildir. Burdur. bir vatanseverin, gerçek bir demokrahn, çağdaş ka- falı şeklen ve fikren çok güzel bir insanın, Ar- mağan llci'nin ne yazık ki artık bulunmadığı ama yarattığı güzellikler ile yaşayacak bir kent- tir. Burdur'dan geçerken buraya uğra. Göl kıyı- sında belediyenin otelinde kal. O harika görii- nümde (manzarada) sessizlik içinde erinç (hu- zur) dolu mutluluklar yaşa. Modern sinema- smda gösterimin en yeni filmlerini seyret. Lo- kantalarda yemek ye. Başın mı sıkıştı, bir ge- reksinimin mi var, belediyeye uğra, bak orada bir dostunu bulacaksm. O dostun sana Arma- tlri'Henhir armağandff. k^dı yücelefÖen. at dolu, güzel4wrjrrldızdı. Gerçek Tdı. > ". : . Daha şimdiden, ne kadar da çok özledim. |an Yatağınızın ne kadar eskidiğini bir görün. Uykusuzluğunuzun, sırt ağnlarınızın nedenini keşfedin.Gerisi kolay. Markası, yaşı, cinsi farketmez, tek kişilik eski yatağınızı 7 . 0 0 0 . 0 0 0 TL çift kişilik eski yatağınızı 1 2 . 0 0 0 . 0 0 0 TLye evinizden alıyoruz. Yeni Yataş'ınızı peşin fîyatına taksitle evinize teslim ediyoruz. Artık uykusuzluk yok! Sırt ağrısı yok! Siz çarşafın altına bakın, değiştirmesi kolay. Ayrıca her şey peşin fîyatına taksitle. MTAJ M a p i I S K B L B I Vt BtĞU 0UW « i m . AO*« (CKE2) 322 66 68 fH«TAY| • «OAPAZA» (0-2«l 278 10 79 • AFY0H (0-272) 215 « 52 • «5f«(IM7î|215a>6S-»KSAH»Y(fra2)»125»54213î6l)6 •AMASV*«>«a)S133367 •W«MIW(IH12l3618ei»(5Pl«InÇA«<IHI ISP*HT» KIBKMLE V0ZG«r «NTAKYA (0-326) 218 159« • *NTAl.yA (0-2«) 2430203(BUBDUfl; • BAUKESIR(0-2»l«« S3 M-2C3131 -ÇOHUMKM64] 2132254 •DO(BU(IM5a)261 3815 •DIY»fl6AMR»->l2)25iat«5(2>wil. M'Ul.', HAKUH WAMI.SIIRr ŞffiKUO-ELAZIĞIIM»)218 34 72-237ae91 (BHGOLBmJS UUŞ 'UNCBJ VANı -EfBlNCatfl (0-446)2148033OM)(ARDAHAN. IĞ0«. KARS) -ERZUHUU(0-M2) 2iaa202-2350540'ESKlŞŞ«R|0^22)2210«99(njC>(.KUTAHVA|'aA2W<T£P(0^42)22D7031 2202011 (KJUS ŞANLIURfAİ • 3IRESUN ,0-«M)21274 1S(3MPB»(0H0U) • İSMNBUI.«K19130854 103>S)n(BHOTR«XU.BURS». ÇAIUKMU. EDMC. KMUBÛK. NRKLAHEU KOCtBJ. TBÜHCHÛ. VALOVA ZONBULDMCı • UMR (0-232) 8S3 13 00 953 13 13 IAYDIN MAMSA. UU&A UŞAKı • KAHRAUANUARAŞ tfHH) 231 42 19 ' KARAMAH (0^>3B) 213 50 71 (2 Mg • KASTM^0MJ|0jge)214ia31-IUrSEM|0^52)245WI»|20IW)9(H)IS.<<(ISEHR)<K0NYAI(V332)25104 14 251 36 95 I2UI)-HALATYA ılM22)322*%66 3»4e61«lgAD<VJUUN)-UERSW(IKei)3273>«)e'aI|'•CVŞO4RI0. 3Wl?13 7 5 « - N « ^ | O - 3 W ) 2 l 3 M 2 6 - « a { M M ) 2 i 3 i » 7 3 ( 3 M | « r r V K ) - S A » l S t « « W « 2 « ^ S a ^ 17 36PAYBURT ÖÛMUŞH«E) «T«ŞHOKUHÛtZAlM: tOMU.Hoar YmşHm»23328 2» • AOAPAZAHI Sjürya Yaa«Hon.27» t0 79-ANMR» Ç^-ayj-aas rt™<»62 B - 0 . 0 ^ Y|l«h«™<7î WM-ttB*^ VW,HCTO33999.1-K^ıteatrjOf H0iı»4470e68OI»0-Sİ«WY«U5H»ı«3«67»-AMTALYAY«uHıTO247 1722a«JKESm>'ffl»ltol»2423131 2449828-«VARBAMfl Vnas Home 751 a5«5(2 W) • BJB& Ym»Hon»236 3736 • EH21NCAN Y»BS Home214«033 • ER2URU<>'aa«H(«i]e2351984r218 67».GA2UMTCPYa<a;Haı»220 70 31 • 1Ğ0IR Yıa; Hone 227 90 42 • tSTANBUL Bevkaş Yaaş Hom 259 89 53-259 89 94 • Bs^Kulm, YaUS *"» 852 03 50 (3IWI • C m » Yaaş H»ı» 425 42 0313 M) • f Hon» 635 71 53-521 93 13 ' Mfl* Mariıo YUt$ Honw 675 01 93 (3 hay • Kuçufcpfenece Cennet Yalaş Home 425 42 03 - UodoUı Yataş Home 364 55 43 420 86 43 • Ştfmerier Yataş Home 644 15 26 • Şqfi Yalaş Homc 230 77 73 • YafcacA 954 W • 12UI7 Yanhü Yaaş Hcme 341 ^5 57 • KAflS Yaa$ Hon» 212 0S 20 -KAVSEHI Yataş Home 235 73 30 - UALATYA Yaaş Hcme 322 76 66 - 325 46 61 -68 • SAKAHYA Yalaş Home 279 10 79 Bu kampanya T C S^nayi v« Tıcarat Batanlığı'nın 2 5 hAayt$ 1994 tarih ve 2I94O ftayı't teMığ rujkûml«nne uyğun o4arak yaptlmakladır Ryatlara KOV datulûır Vevgı oranlarında o4abı!ecek değı$ıtd)Mer Hyallara «ynen ymnsıutacakttr TaJeçfef slofc vct ûretım olanaMarı danfcnde kafşılanacaktır Bu kampanya Yataş A ş run sabıt fıyat o^aranfisı atlındadır Tavs/ye eoUen fiyaOatatr Fıyatlarımız Turfc ü f a » dır YATAS Sizin evin ne eksifi vardı? PENCERE Ekonomik Kriz Mintarafillah mı?.. Feryat, figan, SOS, imdat sesleri, eyvah bat boğuluyoruz, yetişin, kurtann çığlıklan... Kim kurtaracak?.. Devlet Baba!.. Kimi kurtaracak?.. Ezilen, sürünen, yan aç yarı tok yaşayan, g geçtikçe yoksullaşan işçiyi mi, köylüyü mü, küç memuru mu, emekçiyi mi, emekliyi mi?.. Yok canım, ezilen yurttaşın hakkını savunm, 'Üçüncü Dünya Solculuğu' ya da 'dinozorluk' d ğil mi?.. Devlet Baba kimi kurtaracak?.. Patronu!.. • Peki, Devlet Baba zora dara düşen patronu ku tarsın; ama, neoliberalizmin raconunda böyle t şey var mı?.. Yok!.. Ancak.. beni kurtar diye feryat edenter devlet bi baya diyorlar ki: "- Ne yapalım krizpatladı." Neden patladı bu kriz?.. Deprem, taşkın, kasır ga, El Nino gibi bir şey mi bu?.. Yoksa kriz bizin ekonomiye Allah tarafindan mı nazil oldu?.. Bi kodamanın neoliberalizm tapınağındaki güna) hücresine girip bu işin sımnı papaza fısıldaması m gerek?.. Neoliberalizmin Türkiye'deki patronu bir sür« önce Çankaya'dan seslenmişti: "- Sosyal devlet öldü." Neoluyor?.. Işsiz, evsiz barksız, yoksul, güçsüz yurttaş için ölen 'sosyal devlet', mezannda hort- layıp patronları kurtarmak için mi canlanıyor?.. Ya KlT'ler?.. KlT'ler Devlet Baba'nın sırtında kambur sayılı- yordu; bu durumda ne olacak?.. Krizden ötürü devlet babaya yüklenen özel şirketleri de özelleş- tirmek mi gerekecek?.. • Küreselleşme'de 'ulus devlet'e düşen işlev ne?.. Devlet sermayeye özgürlük tanıyıp emeğin jandar- ması olacak!.. Çoğunluğu Amerika'da bulunan a/t- mış ÇUŞ (Çok Uluslu Şirket) yeryüzü parasal ege- menliğinde imparatorluk hanedanına dönüştü. Yeryüzünde en zengin üç kişi, kırk sekiz en yok- sul ülkenin toplam ulusal gelirinden daha büyük parasal güce sahip. Dünya nüfusunda en zengin yüzde 20'yi oluşturan kesimin geliri, en yoksul yüzde 20'yi oluşturan kesimden 1960'ta 30 kat yük- sekti; bu sayı 1995'te 82 kata tırmandı. Aklı başında hiçbir kimse bu tür bir dünya dü- zenine 'evet' diyemez; çağdaş bir insan böyle bir ekonomik düzenin küreselleşmesinden hayır gel- meyeceğini bilmez mi?.. Dünya ekonomisindeki krizin nedeni akıt dışı düzenden kaynaklanıyor. Bu ilkel düzenin Anado- lu coğrafyasındaki bunalımını yaşıyoruz. • İnsan mı ekonomi içindir.. - r , „ Ekonomi mi insan için?.. Î — *«*.-^*B.-Jİ.^ Insanlan acımasız bir çarkm dişlilerinde öğüten ekonomik düzeni uygarlığın aşması gerekiyor. Dün- yamızda geçerli parasal egemenliğin padişahlan bugün karar verseler, yeryüzünde ne aç kalır ne de yoksul!.. Dünya çapında sağlık ve besjenme ge- reksinimi için 13 milyar dolar yeterlidir ki bu para Amerika ve Avrupa'nın bir yıllık parfüm gideridir. 20'nci yüzyılda iki savaş ve iki ekonomik krizgel- di geçti. Yaşadığımız kriz de geçecek; ama, göz- leri açmaya yetecek mi?.. T.C. TEFENNİ KADASTRO MAHKEMESİ'NDEN İLANTUTANAĞEDIR EsasNo: i998/2 Davacı Faden Çön tarafindan, davalı Mustafa Öz- yurt, Arif Özyurt, Halil Uysal, Hüseyin Yurtseven ve Mustafa Eryılmaz aleyhine mahkememize açılan Burdur ili Tefenni ilçesi Karamusa köyü mevkii 552. 898, 1028, 1142, 1335, 1572, 1725, 1756no'lu parsellere itiraz davasının mahkememizde yapılan açık yargılaması sonunda; Davacı vekili tarafindan yasal süresi içerisinde temyiz edilen dosya. Yargıtay 7. Hukuk Dairesi'nin 7.7.1997 gün ve 1997/3673 esas, 1997/3790 karar sayılı ilamı bozularak gelmekle, dosya yeniden mahkememiz esas defterinin yukandaki sırasına kaydı yapılarak; 3.2.1999 olan duruşma gününûn tebliği için, tûm aramaiara rağmen açık adresleri tespit edilemeyen Abdurrahman Bayar ve Adnan Bayar'a ilanen tebli- gat yapılmasuıa karar verilmiş, Adı geçen şahıslann işbu ilanın tebliğinden itibaren 15 gûn sonunda teb- liğ yapılmış sayılacağı, bu nedenle duruşmaya katıl- malan veya kendilerini bir vekille temsil ettirmele- ri, aksi takdirde yokluklannda devam olunacağı hususu ihtaren tebliğ olunur. 17.11.1998 Basın: 63901 T.C. İSTANBUL 5. AŞIİYE HUKÜK HÂKtMLİĞÎ'ıVDEN DAHİLİ DAVALI ELENİ ÇAATAZOĞLU'NA DUYURU 1997/194 Davacı Cemal Tanyel vekili Av. Ali Saim Yapıcı tarafindan davalılar Dimutrula Ka>Tİs. Hnsto Değir- menci aleyhlerine açılan tapu kaydının iptali ve tes- cil davası sebebiyle: Dahili davalı Eleni Çaatazoglu'nun Operatör Ra- if Bey Sokak No: 8/4 Şişli - Istanbul adresinden ya- pılan zabıta tahkikatına rağmen tebligata sarih adre- si tespit edilememesi nedeni ile dava dilekçesi ve duruşma gününün kendisine gazete marifetiyle ila- nen tebligine karar verilmiş olup. adı geçenin 29.12.1998 gûnü saat 10.25'te mahkememizdeki duruşmada hazır bulunmadığı, kendisini bir vekil ile temsil ettirmediği takdirde HUMK'nin 213-377. maddeleri uyannca duruşmaya yoklugunda devam olunacağı dava dilekçesinin özeti yerine kaim olmak ve ilan tarihinden itibaren 7 gün sonra tebligat yapıl- mış sayılacağı üzere ilanen tebliğ olunur. Basın: 64084
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle