19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
12 ARALIK 1998 CUMARTESİ CUMHURİYET SAYFA KULTUR 15 Yıldız Kenter, 50 yıl önce Shakespeare 'in 'Onikinci Gece'siyletiyatro yaşamına başlamıştı 'Oynama, Oll Hissetl Yaşa!'HANDAN ŞENKÖKEN "Oynama. OI! Hisset! Yaşa!" Gerçekten Yıldız Kenter'ın. ya- şamı aşkla algılama ve yansıtabil- me yeteneğine yakından tanık ol- dukça Metih CevdetAnday 'ı anım- sıyoruz: "Tamkonuşrnayabaslayın- ca birden güneş açö." Bu öyle bir güneş kı, her gün. her an sizi sımsıcak sanveriyor. Ama ondan yoksun kalmamak ve yitir- memek için mücadele vermek ge- rek. Coşkusu, isyanı, şaşkınlığı, öfkesi. acısı, mutluluğu, sevinci, merakı. heyecaıuyla "yaşamı tiyat- roya dönüştürecek hiçbirfirsaüka- çırmayan" Yıldız Kenter, bugiin 50. sanat yılını kutluyor. "Yaşa- mak benim içinçabşmakn küçücük yaştan başlayan. Yaşamak, savaş- maktL Savaşın güzelini tiyatroda keşfettim." Kendisiyle dürüstçe yüzleşebı- len, kendisiyle hep yarışan, başa- nya hiç doymayan, çok tıtız, ace- lecı, aynntılara son derece düşkün, gerçekten mükemmeliyetçi tutu- muyla; 'disiplin, cesaret ve çahş- mayı' yaşamırun temel ilkesi edı- nen Yıldız Kenter tam 50 yıldır hiç perde kapatmadı. Oyuncu. yönet- men, eğitmen ve yönetici kimli- ğiyle, bu süreç içinde kendisine kı- mi zaman sert ve acımasız davran- sa da, çok acı çekse de 'tekmeyi yi- yene kadar, ölünceye dek sahnede oyuncu oiarak kalacak'. Kjsa bir sü- re önce hastanede yatarken, odası- nın her yanmdaki kitaplann ara- sında hiç durmaksızın çalışması, ışi- ni nasıl sevdiğinin, onun için her şeyi feda edebileceğinin kanıtıydı. Mesleği, sağlığının bile önün- deydi. Her gün yeniden dogura- rak, keşfederek. yaratarak gençlı- ğini hiç yıtirmeden 'soluk soluğa' ölesiye çalışarak! 'ömür boyu çahşmalT "Tiyatroboşiuk kabul etmez,ara verdiğinizde gerilersiniz." Bir şeye asılmak; sürüklenmek, paralan- mak, acı çekmek demek... Ama bunun bedeli; insanlann gözlerin- deki birpınltı, en büyük aşkı iki elin sesi! Sorumluluk duygusu öylesine yoğun ki,-en güç koşullarda, tume- de ya da hasta bile olsa hiçbir der- sini kaçırmıyor, provalara asla geç gelmiyor, bir oyuna günün her sa- atinde ve yerinde çalışıyor, son de- rece disiplinlı ve planlı. Baş dön- dürücü enerjisi, ınanılmaz tempo- suyla savaşına herkesi katmaya ça- lışıyor, içındekı sevgiyı. tutkuyu yaymak için. Öğrencileriyle aşk- nefret ilişkisini yaşıyor. Umutla sa- nlıyor, onlarla bütünleşip, bir yer- den bir yere taşımak için ınanıl- maz çaba harcıyor ama çabuk, dramsız, kolay yollardan doruğa ulaşmaya çalışanlara çok kızıyor. Çünkü o hep öğrenci. "Bir kariyer, ömiirboyuçakşmak ister." Yine de yüreğtni bu işe koymaya hazır. ken- di çarmıhını sırtında taşımaya ha- zır gençleri anyor yılmadan. Yüreği öyle zengin kı. cömert- liğiyle, sevecenliğiyle, şefkatiyle yardıma gereksinim duyanlara, yü- reğine. aklına seslenen herkese, her an ulaşıyor. Vefa duygusunu hep taşıyor. Geçmışte ız bırakan- lan hep özlemle anıyor. ona el ve- renleri asla unutmuyor. Bu yıl Cum- hurbaşkanlığı Kültür ve Sanat Bü- yük Ödülü'nü alırken, yıllarönce Cumhurbaşkanı DemireTe mınnet duygusunu ifade etmek için yaz- dığı aşk mekrubunu açıklayıp, bu aşkı hâlâ kalbinm bir köşesinde sakJadığını belirtmişti. Dönemin başbakanı Demirel, etiyle tırna- ğıyla kazıyarak, durmaksızın sa- yısız turnelerle, koltuklannı sata- rak, alınteriyle. gözyaşıyla, ger- çekJeştirdiği tiyatrosunun elinden ahnmamasını sağlamıştı. Bunu unutması olası mıydı? dan hiç ödün vermeksizin sorgu- layarak, sürekli tepki gösteriyor. Nitelik hep ön planda . Yıllarca yenilıkçi bir tutumla. gişe kaygısını gütmeksizın. riske gumekten kaçınmadan. bir labora- tuvar anlayışıvla, Türk tiyatrosun- da örneği görülmeyen geniş oyun yelpazesi sunarak. izleyiciyle bir- likte oluşmuş bir tiyatro yarattı. Niteliği hep ön planda tutup. belli çizgiyi koruyarak. sanaün bir ölçüy- le güzellik. estetik yaratmak oldu- ğunu \wgulayarak. Ona ılk öğretilen 'sahid' ol- maktı. 'Yapmaaksız'projelere açık. kü, sahnede yaşanılanı, izleyicinin yaratma gücü ve düşünme biçımi anlamlandınyor. Seyırcının 'sanat- çı kişiligT ortaya çıktığında, bir bu- luşma, bütünleşme yaşıyor. tamam- lanıyor. Tiyatroya dair her şeyle, gişe- sinden ruvaletine dek ilgileniyor. O kadar zor elde edılenı. korumak zonında. Dekora. kostüme ve ge- rekırse yabancı yönetmenle çalış- maya özen gösteriyor. Küçük yaştan bu yana kendini gösteren fark edilme zaafiyla, var olan oyunculuk ısteğını 11 yaşın- da Radyo Çocuk Kulübü ve Hal- kevı çalışmalanyla gerçekleştir- olduğu gibi özeleştiriden kaçınma- dan, pek beğenilmediğini itirafedi- yorbu rolle. Konservatuvarda 'bi- raz balon gjbi şişirflınesi'nden ve al- dığı yüksek notlardan sonra üç yıl boyunca dublör oluyor tiyatroda. Çalışıyor... çalışıyor.. çalışıyor. Hırsını doğru biçimde yönlendir- mesini biliyor hep. Finten. Yağmurcu. Çöl Faresi... On bir yılda yirmi dokuz rol. Ilk yö- netmerüıği Öfke. Sonra 1959'da Muhsin Ertuğrul'un arkasmdan, yokluklar içinde sadece ideallen uğruna Istanbul'a gehş. Bir hafta- da Salıncakta tki Kişi'yi hazuiama- lan. Karaca Tiyatrosu, Site Tiyat- oşkusu, isyanı, şaşkınlığı, öfkesi, acısı, mutluluğu, sevinci, merakı, heyecanıyla 'yaşamı tiyatroya dönüştürecek hiçbirfırsatı kaçırmayan' Yıldız Kenter, ''' bugün 50. sanatyılını kutluyor. yuncu,yönetmen, eğitmen ve yönetici kimliğiyle, bu süreç içinde kendisine kimi zaman sert ve acımasız davransa da, çok acı çekse de 'ölünceye deksahnede oyuncu oiarak kalacak'. Dünyaya tiyatronun ve oyuncu- nun demokratik ve küresel pence- resınden bakan Yıldız Kenter'in ölçütleri de ulusaldan evrensele bir boyut taşıyor. Her zaman yol gös- terici, yönlendirıcı tavnyla öncü. Her şeye yeniden başlıyor, hep 'da- ha' sını isteyerek. Çevresindekı olaylan. kültürel etkinlikleri kaçır- mamaya. hemen hepsini izlemeye çalışıyor. Yurtdışından edindiği ız- lenimlen. gözlemleri sentezleye- rek , yöntemini de değiştiriyor. Annesinin ve babasımn yaşama aşkla sanlmalan. Türkiye ve Ata- türkçülük sevgısi içine öyle işlemış ki... Tüm yüreğiyle Cumhuriyet'e tutkun. Yaşadığımız sorunlara son derece duyarlı. ulusaldan evrense- le ulaşan ölçütlenyle, çağdaşlığın- "aldatmacasız" her tür oyuna yer var repertuvannda. "Bence en önemli şey oyunun °iyi' olmasıdır. ona bakarun. Se- yirciye ne \eri\or. kafasına biraz dmnastikyaptınpzenginleştirKor mu? Gönlünü ferahlatıp > ücelti- yormu? Kadnxııuza,ekonomikko- şullanmıza u> gun mu? Ona da bak- ma>a mecburum. Ne tür m un otur- sa obun, yeter ki 'ıyı tiyatro' ol- sun." Yaratıcı gücü olmayan seyircinin tıyatroyu dıze getirmesınden ya- kinıyor. Günlük yaşamda da hep bir şey isteyen ama bunun için hiçbir şey yapmayan, özveride bulunma- yanlardan yakındığı gibı. Ne iste- diğinı, niye istediğıni bilen seyir- cinin gücüne gereksinimi var. Çün- meye başlıyor. Bu çok seslı. çok he- yecan venci 'alaylı eğfflm' saye- sinde amatör ruhunu hiç yıtirmiyor, bir özel tiyatro sorumluluğunu üst- lenebıliyor. 15 yaşında gerçekleşen düş Konservatu\ar düşü kolay ger- çekleşmiyor. Annesi karşı çıkıyor. o ısrarlı. Çok acı çekiyor ama so- nunda 15 yaşında 'kavga gürûHü' giriyor; başanyı tattığı, kahkaha atmayı öğrendiği. kendisini keş- fettiğı, yokluklar içinde mutluluğu bulduğu •harikalardivan'na Sınıf atlayarak mezun olduğun- da. ilk rolü, 12 Aralık 1948'de An- kara Devlet Tiyatrosu'nda sahne- lenen Shakespeare'ın "Onikinci Gece'sindeki Olivia. Her zaman rosu, yine Karaca derken Dormen Tiyatrosu'nda altı yıl boyunca ma- tine tıyatrosu oiarak çalışmalan. Müşfık Kenter ve Şükran Gün- gör ıle kurduğu Kent Oyunculan çızgisinın oluşmasmda en önemli adımlanndan biri olan Nalınlar'ın ve Sandalyeler- Ders, Kim Korkar Hain Kurttan, Derya Gülü gibi oyunlann ardından Yıldız Ken- ter'in büyük oyunculuk başansı Pembe Kadın gelir. Üç Kuruşluk Opera. Fadik Kız, Bir Garip Çift gi- bi oyunlardan sonra yine unutulmaz bir yorum Mikado'nun Çöpleri. Kendi emekleriyle birtiyatro ya- pan ılk topluluk olan Kent Oyun- culan, 1968'de yeni binalannı Ham- let'le açar. Ardmdan Çöl Faresi, Batak Göl, Bedel, Fareler ve Insan- lar, Ayak Takımı Arasında, Insan Denen Garip Hayvan, Üç Kızkar- deş, Çiçu, lcerdekiler, Oturma Oda- sı, Günden Geceye, Seneye Bu- gün, Yürüyen Geceyi Dinle, Van- ya Dayı, Bodrumdaki Pencere.... Bu arada Türkyazarlannm oyun- lannı oynadıklan başanlı yurtdışı tumeleri gerçekleştirip iflaseden özel tiyatrolar arasında perde ka- patmadan direnirler. 1981 'de Dev- let Sanatçısı olur Yıldız Kenter. Ve yeniden başanlar: Bir Garip Or- han Veli, Harold ve Maude, Baba- lar ve Oğullar, Cyrano... GüngörDilmen'in yazdığı, Yü- cel Erten'ın yönettiği Ben Anado- lu, Türk tiyatrosunun ve Yıldız Kenter'in oyunculuğunda en önem- li doruklanndan biridir. 18 kadını canlandırdığı bu tek kişilik oyunu ilk kez bir Türk kadın oyuncu oia- rak yabancı dilde dış ülkelerde ser- giler. Ancak yazarla anlasmazlık so- nucu, nefeskesicibiryorumlavir- tüözlüğünü sundugu oyunu oyna- ması yasaklanır. Gumhuriyet'in 75. yılı dolayısıyla yurtdışından Ben Anadolu'yu oynamak için çağn alan Yıldız Kenter'in içi yanaroy- nayamamaktan. Bir Cumhumet mucizesi Arzu Tramvayı, Savımma, Uzak- lar, Bir Çift Kanat, VanGogh,Şa- fak Yıldızlan, Sevgili Yelena Ser- geyevna, Maskeli Süvari, Kuvayı Milliye Destanı, Fehim Paşa Ko- nağı, Konken Partisi, Çok L'zak FazlaYakın, Ramiz ile Jülide, Nu- tuk ve Maria Callas... Maria Cal- las-Master Glass'ta Yıldız Kenter Maria Çallas ile özdeşleşip, adeta kendisini oynayarak, oynarken ya- şayarak yepyeni, olağanüstü yoru- muyla destanlaştı. Şımdi de Mar- tı'da Arkadina rolünde. Yurtiçinde ve yurtdışında 1 OO'ün üstünde oyun oynadı, 100'e yakın oyun sahneledi. Üç kez Altın Por- takal ödülünü aldı, Bastia Film Fes- tivali'nde Hanım' daki rolüyle en iyi kadın oyuncu seçildi. Tiyatro- da ise sayısız ödülün sahibi. Geçen yıl Uluslararası Istanbul Tiyatro Festivali'nde onur ödülü, bu yıl Ankara Sanat Kurumu'nca Yılın Kadın Sanatçısı, Muhsin Ertuğrul Onur Ödülü ve Cumhurbaşkanlı- ğı Büyük Kültür ve Sanat ödü- lü'nü aldı. Ödüllerve halkındes- teğinin yanı sıra 37 yıldır sürdür- düğü eğitmenlikten elde ettiği do- yum, hepsinin üstünde onun için. Tryatronun kaynağı insandır. tnsanı tanımakiçinöncekendini ta- nıyacaksın. Tiyatronun, ojuncula- ruı işlevi insanı insana tanıtmak, insana insanı hoşgördürmek, affet- tirmek, se> dirmektir. "Başkalannı da kendini de yaşayarak katlıyor ya- şamını. Çok zengin. çok kalabalık bir dünyası var. Yaşadığı küçücük mutluluk anlan için her şeyini ve- riyor, geçmişini hiç unutmadan. BirGumhuriyet 'murize'si oiarak, geleceğimize parlak ışık saçıyor. Bir Alman yazann belirttiği gi- bi. "Her şeyi gercek,göz> aslarugü- lüşü. O bir efsane kahramanı. kü- çük bir çocuk >a da >aşh bir kadın, anne, ktz ve sevgili. O tiyatro yap- mıyor, o parmaklannın ucuna ka- dar tiyatro." Sanatla buluşturan müzayede • Kültür Servisi-500 yıllık Osmanh medeniyetine ışık tutan önemli sanat eserlerinin antikaseverlerle buluştuğu Maçka Mezat Müzayedesi yann saat 15.00'te Swiss Otel'de gerçekJeştirilecek. Sarışa sunulan 200 yapıt arasında yüzyıllar boyunca Osmanh pazanna ve özellikle saray çevresine özel imalat yapan Avrupah ve Çinli ustalann elinden çıkma ilginç parçalar yer alıyor. Osmanh yapımı objeler arasında ise 18. yüzyıl tombak leğen, ibrik, şekerlikJer, tuğralı gümüşten leğen, ibrik, hat takımı, divit, gülabdan, buhurdan, kahvelik gibi eserler bulunuyor. Müzayedenin ilgi çeken resimleri ise Fahrelnisa Zeid, Ahmet Münib, Avni Arbaş, Fikret Mualla, tbrahim Safi, Nazlı Ecevit, Naci Kalmukoğlu, Necdet Kalay, Nuri lyem, Orhan Peker, Albert Mille, Fausto Zonaro, Felix Ziem, Prieur Bardin ve Givanian imzalannı taşıyor. Aynca tbrahim Çalh'nın bugüne dek hiç bilinmeyen büyük boy bir Atatürk portresi de müzayedede yer alıyor. 'Soyut Egilimler' sergisi yeniden AKM'de açıldı • Kültür Servisi - 12 Kasım'da Atatürk Kültür Merkezi Sergi Salonu'nda açılan ve 'Romen Ressamlann Karma Sergisi' nedeniyle toplatılan 'Türk Resminde Soyut Egilimler' başlıklı sergi bugünden iribaren 30 Aralık tarihine dek Atatürk Kültür Merkezi'nde izleyicilere sunuluyor. Organizasyonu Galeri Baraz tarafindan yapılan sergi, Türk resmi dinamikleri içinde 1950 yıllanndan itibaren başlayan soyut sanat ifadelerinin özgün örneklerini izleyicilere sunmayı amaçlıyor. Dışbank'ın sponsorluğunda düzenlenen sergıde 61 sanatçının yapıtlan yer alıyor. Soyut üslubun usta ve genç yeteneklerini bir arada vurgulamak üzere düzenlenen sergi, ülkemiz resim tarihi açısından belgesel bir doküman niteliği taşıyor Lucien Freud satış rekoru kırdı • LONDRA (AA) - tngiltere'nın yaşayan en önemli ressamı oiarak nitelendirilen Lucien Freud'un bir tablosu, 4.6 milyon dolara (yaklaşık 1.4 trilyon TL) satıldı. Lucien Freud böylece yaşayan ressamlar arasında yapıtı satış rekoru kıran sanatçı oldu. Londra'daki Sotheby's Müzayede Salonu'ndaki açık arttırmada, sanatçının 1980 yılında yaptığı "Naked Portrait With Reflections' adlı tabloyu alan kişinin kimliği açıklanmadı. Tabloda, sofada erotik pozlar veren çıplak kadınlar resmediliyor. Bu alandaki rekor, Fransız ressam Jean Dubuffet'ye aitti. Sanatçının resmi, 1990'da 4.1 milyon dolara satılmıştı. BUGUN • YAPIKREDİ SANAT FESTİVALİ kapsammda saat 19.00'da Metan Grvol'un keman resitali izlenebilir. • AKSANAT'ta saat 13.00'te laser diskten Wagner'in Parisfal operası dinlenebilir, saat 19.00'da ise Alacaklıiar adlı o>r un izlenebilir. • BORUSAN KÜLTÜR VE SANAT MERKEZt'nde 10.00-12.00 arası Oka> Temiz'le Çalalım, 14.00-17.00 arası Turhan Usta'nın Tanbur Atölyesi, 17.00-19.00 arası 'Ew«l Zaman tçinde Müzik' başlıklı atölye çalışmalan izlenebilir. • CRR'de 4. Uluslararası Piyano Festivali kapsamında saat 19.30'da Einar Steen-Nokleberg'in piyano resitali yer alıyor. • BELGESEL SİNEMACILAR BtRLİĞl'nde Merj'em Karabulut'un yönettiği Nana adlı belgesel izlenebilir. • RUtd SU DOSTLARKOROSU, 23. kuruluş yıldönümünü saat 19.00-24.00 arasında Toplumsal Araştırmalar Kültür ve Sanat İçin Vakıf'ın Beyoğlu lokalinde kutlayacak. • BEKSAV'da saat 16.00'da Toktamış Ateş ve Variık Özmenek'in katılacağı 'Medya Etiği ve Sorumluluk Büinci' başlıklı söyleşi yer alacak. • CXJMHUR^YET KİTAP KULÜBÜ Taksim Şubesi'nde saat 16.00'da Üç Deniz Topluhığu bir konser verecek. Festivalde onur ödülü alan Roland Joffe, filmleriyle akıllan kanştırmayı yeğliyor 6 Holywood'da bir çingene gibiyhn' KüMrServisi-TÜRSAK ile Toplumsal ve Ekonomik Tarih Vakü'nın işbirlığiyle düzen- lenen L Uluslararası Sinema ve Tarih Buhış- ması'nın onur konuğu Roland Joffe. geçen perşembe bir söyleşi gerçekJeştirdı. Teması *in- san haklan' oiarak belirlenen festivalin diğer onur konuğu Alman yönetmen Mkhael Ver- boeven ile bırlikte 'tnsan Haklan Beyanname- si 50. Yıl Onur Ödülü'nü alan Joffe, Türk iz- leyicisinin de yakından tanıdığı bir yönetmen. Türkiye'deki sınemalarda Göre\r (Mission), Ölûm Tarlalan (KilHng Fields). Zevk Şehri (OtyofJo\),KırmıaLeke(ScarlettLetter) ad- lı dört fılmi gösterilen yönetmen: kültür ça- tışmalannı, otoritenin arkasında yatan ger- çekleri, hayal kınkhklannı, ırkçılılc ve cinsi- yetçiliği, tarihteki önemli olaylann perde ar- kasını beyaz perdeye taşıdı. Füm öncesi araştırma sûreci Bir sınemacı oiarak görevinin, neler yapıl- ması gerektiğini değil. nelerin olup bittigini göstermek olduğuna inanan Joffe, tarih konu- sundaki ilk gözlemlenni ve ilk fikirlerini aı- le ortamında yaşadıklanndan edindiğini söy- lüyor. "ADemde kendi tarihimize ilişkin pek çokşey tarnşılıyordu veailenin her bireji olay- lan kendisine göre \orumlu\ordu. Bu ise ba- na daha o >-aşta. tarihi beluie>enin bakış açısı olduğunu. herkesin kendi bakışaçtsına göre ta- rihi başka türlü anlatabileceğini gösterdi. Ya- zılan tarihlerin çoğu da belirli görüş açılanna görej azümışlardır. Ya korkudan yada mitler- den oluşturulmuşlardır" diyen Joffe'nin bir sinemacı oiarak en çok ilgisini çeken şey, in- sanlann kişiliklerini araştırmak ve onlan in- celemek. Sorgulamak istediği. inancın ne ol- duğu, nedenkişiden kişiye değiştiği, doğru zan- nedilen bir inancın insanı nasıl yanlışa sürük- lediği. "Tarihsel bir fflm yapmaya karar \«r- digjmizde tarihi anlama>-a nasıl başlayabiliriz c/oioffe, sinemadaki amacının sadece eleştirmek değil; araştırmak, anlamaya çalışmak, çelişkileri ortaya çıkarmak, izleyiciyi çelişkinin orta yerine çekmek ve dünyaya farklı açılardan bakmalannı sağlamak olduğunu belirtiyor. sorusunu sormahyız kendimize.Yapüması ge- reken ilk şe> araştırmaktır. Bu yüzden filmle- rime başlarken araş&rma sürecine girerim" dı- yen yönetmen. Türkiye'de büyük beğenıyle kar- şılanan Scarlett Letter filminın oluşum aşa- masını örnek gösteriyor sözlerine. Romanı sinemaya uyarlama işine giriştiğinde, müm- kün olduğu kadar çok doküman toplayan ve araşürma yapan Joffe, 1680'lerin Amerikası 'nı anlatan tarihi belgelerde çok ilginç çelişkiler- le karşılaştığını söylüyor. "Bu kitap bir Ame- rikan klasigiydi ve 1650'de Amerikalı bir ya- zann bakış açısıyla Amerika'nın sömürgeleş- urümesi üzerine,ahlak vegerçeklik üzerine ka- lemeahnnuşn. Ama bu koca kitapta sadece bir kez Amerikan yerlilerinden srizedilivordu. Bu banaçokgarip geldi. Çünkü o dönemdeAme- rika'daAvrupahlardan çokyerliler vanh.Kar- şuna çıkan soru şuydu: Tarihi olduğu gibi mi göstermelndim >oksa kitahın gösterdiği gibi mi? Çünkü ben araşordıkça hikâye de değiş- meye başlamıştı. Roman o dönemde Ameri- ka'dayaşayan Avrupahlar arasındayasa\« ada- let kavramlan üzerine bir romanken, şimdi Amerika'nın bir sömürgesindeki adaletsizlik duygusuna dönüşmüştü benim bakış açunla. Yerülere karşı yapılan haksızlıklar ve kadını aşağjlavan, onlan ikinci sınıf insan yapan ku- rallar.-" Joffe, kendi yaklaşımıru aktarmaya karar ver- miş ama film, kendi ülkesinde büyük kızgm- lıkla karşılanmış. "Bunun iki nedeni\ardi'' di- yor yönetmen. "Birincisi filmin kitaptan da- ha farklı bir şeyi anlatmasıydı. tkincisi ise in- sanlann tarihin bu yönünü görmekistememe- leriydi: kadınlan cadı diy« asüğumzL yeıiüe- re vapûklanmızı haoriamakistememeİeriydL ' Bunlar geçmışte kaldı' dediler. Ama bugüne baküğı mzda geçmişte kalan hiçbir şey yok as- lında. Verlilerin bugünkü konumu bunu gös- teriyor.'" 'Aslında sinema bize bakar' Roland Joffe, tarihin, değişimi de birlikte getirdığini, ancak değişimin hiç de kolay ol- madığüru söylüyor. "Bir özgürlüğü kazanır- ken, başka bir alanda çelişki ortaya çıkar" di- yen yönetmene göre sanatın bir işlevi, bu ba- ğıntıyı gösterip rahatsızlık yaratmak. Sine- madaki amacının sadece eleştirmek değil; araştırmak. anlamaya çalışmak, çelişkileri or- taya çıkarmak, izleyiciyi çelişkinin orta yeri- ne çekmek ve dünyaya farklı açılardan bak- malannı sağlamak olduğunu belirten Joffe, "Bi- ze, bizim sinemaya bakbğmuz söylendi, ama ashnda sinema bize bakar" diyor. Holywood işi sinemanın Amerikan sistemi- nin bir simgesi olduğuna inanan Joffe, ken- disini bu çarkın dışında tutabilmenin imkân- sızlığma ışaret edıyor. "Kendimi bir çingene gibi hissediyorum orada. ama iyi bir çingene gibi de her defasında bir yolunu buluyorum" dıyor Joffe. Hiçbir zaman stüdyolarla çalış- madığını, yapımcılardan ya da bankalardan el- de ettiği paralarla fılmlerini yaptığını söyle- yen yönetmen, ayakta kalabilmesinin nedeni- ni çok büyük bütçeli fılmler yapmaması ve uluslararası bir izleyiciye sahip olması oiarak açıklıyor. "Holywood. siz iyi bir işadanuysa- nız size saygı duyar. Onun kültürüne göre, sa- tan şey iyidir. Nefret bile etseler. eğer izley icisi varsa o film onlar için iyidir. Ancak ben siste- mi kendi lehime çevirmeyi deniyorum. Bu ss- teme, 'kötüdür' diyerek karşı çıkmıyorum, fflmkrimleakıllannıkanştirTnayıvçğlryorunL'' KÜLTÜR SANAT YAYINCIUK YAPI KREDİ ARTS FESTIVAL YAPI KREDİ SANAT FESTİVALİ ÖNEMLİ DUYURU Yapı Kredi Sanat Festivali'nin Aralık ayı etkinlikleri çerçevesinde 19 Aralık 1998 Cumartesi günü saat 19.30'da Aya irini Müzesi'nde gerçekleştirilecek olan Rahibe Marie Keyrouz ve "Barış Topluluğu'ndan Bizans Şarkılan" konseri sanatçının programındaki ani değişiklik nedeniyle ileri bir tarihe ertelenmiştir. Değişikliklerden ötürü gösteriyi izleyemeyecek olanlar bilet bedellerini, satın aldıkları bilet satış noktalarından geri alabilirler. Bilet Satış Noktalan Atatürk Kültür Merkezi Gışeleri: (0212) 292 08 48 - 292 08 49 Yapı Kredi Yayınları Galatasaray Kitabevi: (0212) 252 67 45 Yapı Kredi - Akmerkez Şubesi: (0212) 282 08 65 Suadiye Vakkorama Mağazası: (0216) 350 87 42 Internet Bilet Satışı http://vwvw.superofiline.com/ykykuttor YAPI^KREDi
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle