27 Mayıs 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
12 ARALIK 1998 CUMARTESİ • • • • CUMHURİYET SAYFA HABERLERIN DEVAJVfl 19 Istanbul Edirne Kocaeli Ganakkale Izmir Manisa Avdın Denizli Y PB Y PB Y Y Y Y 6 2 7 7 16 16 17 12 Sinop Y 10 Adana PB 16 Zonguldak Y 5 Antalya Samsun Trabzon Gıresun Ankara Eskişehır Konya Sıvas Y PB PB Y Y Y PB 12 11 11 6 6 8 8 12 Mersin PB 17 Dıyarbakır PB 12 Şanhurfa PB 13 Mardin PB 12 Siirt PB 18 8 Hakkâri PB 8 Van Y 18 Kars PB 10 PB Yurdun batı kesımlen çok bulutlu. Marma- ra'run doğusu, Ege, Ba- fi, Akdenız, Iç Anado- lu'nun batısı, Batı ve O- ta Karadenız yağışJı ge- cecek. Yağışlar yağmur. Batı Karadenız'ın ıç ke- simlefi karia kanşık yağ- mur şeklinde olacak Yurdun doğu kesımlen sıslı olacak. Ruzgâr, gü- ney ve batı yönlerden hafrf yağış anında orta kuvvette esecek Oslo Helsınki Stockholm Londra Amsterdam Brüksel Parıs Bonn K PB PB Y K Y Y Y -3 -3 -2 14 -2 14 14 6 Beriin K -2 Budapeşte PB 0 Madrid Y 11 Viyana PB -2 Belgrad PB -1 Sofya PB 0 Rorna PB 7 Atina Y 13 Münih K 0 Zürih K 4 Şam Moskova Aşkabat Astana Taşkent Bakû Bişkek Tiflis Kahire K PB PB PB PB PB PB PB -8 19 -4 6 10 4 9 21 PB 15 •Tahraı Parçalı bulutlu i Sıslı c / " v " v >, Bulutlu k Çok buturJu GUNCELcÜNEYT ARCA\1İREK • Baştarafı 1. Sayfada bu söylemlerin gerçekler karşısında beş paralık değeri olmadığını biîiyorlar, "Olumsuz herşeyin geçmişte kaldığını" içeren son zamanlardaki modanın DYP Genel Başkanı'na uygulanamayacağı ayrı bir gerçek. Cumhurbaşkanlığı üzerinde bu yargıya varan ki- şi; "biryıl önce, kendikişisel ve siyasal çıkartan için şeriat yolculanna payanda olduğunu ve asıl ken- disinin 'devletle milleti' karşı karşıya getirdiğini" unutuyor. REFAHYOL'un çarpık izleri hâlâ rejimin ve ülke- nin üzerinde duruyor. Refah'tan doğma'aynı yolun yolcusu Fazilefle DYP'nin "yeniarayışlanndan" rejimi korumak için kimi çevreler olağanüstü çaba sarf ediyorlar. "Cumhuhyetin temel niteliklerini" sıralayan Cumhurbaşkanı; "laik, hukuk devleti olma, ülke- nin bölünmez bütünlüğü ile bunlara sadakatle bağlanmanın her Türk vatandaşının görevi" oldu- ğunu söylüyor. Cumhurbaşkanı zaten hemen her konuşmasın- da bu değişmez ilkeleri sayıyor, ne var bunda di- yenler çıkabilir. Ancak, Cumhurbaşkanı Demirel bu temel ilke- leri sıraladıktan hemen sonra, "Bunlar zedelenir- se, tabii ki bunalım doğar" diye sürdürüyor. "Bunda da ne var" diyeceklere yanıt geliyor: "Ve Türkiye'de 1997 senesinin başında buna- lım doğmuştur". Kesin ve adresi belli bir ıfade: Ülkeyi karanlığa sürükleyen REFAHYOL dönemi! Türkiye'nin ancak 1997 Haziranı'ndan (Takkeli Erbakan'ın istifasını verdiği gün, 18 Haziran'dan) itibaren, kurulan 55. Yılmaz hükümetiyle yeniden rayına oturma sürecine girdiğini belirtiyor ve aylar- ca tersini savunmasına karşın, bugün içinde bu- lunduğumuz "ciddi koşullan" şöyle özetliyor: "28 Şubat kararları odur ve 28 Şubat karahan yürürlüktedir, uygulanmaktadır ve.. yeniden gele- cek, kurulacak hükümetin en önemli görevlerin- den biri olacaktır". Fazilet'le, bize göre Çiller li DYP'nin kurulmaya çalışılan hükümetteyeralmaolasılığının bulunma- masındaki gerekçeyi, anayasaya göre "banşta 'başkomutan' sıfatını" taşıyan Cumhurbaşkanı Demirel'den başka hiçbir sivil otorite bu denli açık, kesin çızgilerle açıklayamaz, anlatamazdı! (29 Ka- sım 1998-TRT 1 'deki söyleşi) Çankaya ile aynı koşutta Çankaya'nın arif olan herkesin anlayacağı bu sözlerinden belki cesaret aldı. Belki artık söyleme- ninzamarvtgekjrginivar sayarak "mü»taf/'^3aşba--- kan da aynı doğrultuda konuşmaya başladı. Demirel'den on bir gün sonra. 10 Aralık günü, azınlık hükümeti girişiminde bulunan Ecevrt'le gö- rüşen Yılmaz, "Türkiye 1997'de birsiyasi tecrübe yaşadı. Bu tecrübe rejimi tehlikeye sokacak bo- yutlara geldi. Hükümet kurma çalışmalannda da, yeni hükümetin icraatında da bu tecrübeyt göz ar- dı etmek doğru değildir, gerçekçi değildir" dedi. Değişik bir üslupla üç aşağı beş yukarı Demirel'in sözlerini yineliyor. Bu söylemlere parti yararı ve particilik açısından bakarak bir değerlendirme yapmak hem olanak- sız, hem de anlamsız. Zira bu sözlerin sahipleri devletin nabzını tutan insanlar. Nitekim Mesut Yılmaz bir adım daha atıyor. Fa- zilet'li bir hükümete karşı çıkmasındaki nedeni "önemli olan Türkiye'nin 28 Şubat konjonktürü- ne 'gölge düşürmeden' seçime götürülmesidir" diye açıklıyor. 28 Şubat'ın gelişinde sadece RP'nin değıl, ama onun bütün icraatına destek veren Çiller'li DYP'nin de rol sahıbi olduğu hâlâ belleklerde tazeliğini ko- ruyor. Öyleyse? Bu nedenleri elbette yakından bilen Ecevit, "meşru yollardan giderek, meşru sonuç almak" için üstün bir çaba gösteriyor. Darısı Deniz Baykal ın başına! Yağmurtu Kartı Yıldırım gözaltında Çakıcı spora da lnılaştı • Çakıcı'mn talimatıyla Federasyon Başkanlığı seçimlerine müdahale ettiği iddiasıyla Trabzonspor Kulübü Başkan Yardımcısı gözaltına alındı. tstanbul Haber Servisi - Kiğılı'nın Futbol Federasyo- Trabzonspor Kulübü başkan yardımcılanndan Atilla Yıl- dınm. Alaattin Çakıcrnın talimatıjla Futbol Federas- yonu Başkanlığı seçimlen- ne müdahale ettiği gerekçe- siyle gözaltına alındı. 3 Arahk 1998 günü bir ga- zetede yer alan, "Futbol Fe- derasyonu seçimlerine maf- yanın kanştığT şeklindekı yazıyı ıhbar kabul eden ts- tanbul DGM Cumhuriyet Başsavcılığı, Organıze Suç- lar Silah Mühimmat Kaçak- çılık Şube Müdürlüğü'neta- limat vererek konunun araş- tmlmasını istedi. Ekipler, başlatılan soruşturma çerçe- vesinde Atilla Yıldınm'ı gö- zaltına aldı. Aynca. aynı ko- nuya ilişkın. halen cezaevin- de tutuklu bulunan Sedat Pe- ker'ın yakın adamlarından olduğu öne sürülen Mem- duh Otyakmaz da yakalandı. Yıldırım'ın, 4-5 Eylül 1997 tarıhlermde yap\lan Futbol Federasyonu Başkan- İ!|ı seçimlennde Abdullah KiğuYnın yerine Alp Yal- man'ın kazanmasını ısteyen Çakıcı'nın talimatıyla de\- reye girdiği iddia ediliyor. Çİkıcf nın talimatı üzerine liarekete geçen Yıldınm'ın. nu Başkanı seçilmesinin ar- dından da aleyhinde propa- gandaya başladığı öne sürü- lüyor. Yıldınm'ın. Çakı- cı'nın talimatını dönemin Futbol Federasyonu Başkan Yardımcısı Haluk Ulusov ile DYP Elazığ Milletvekilı Mehmet Ağar'a da ilettiği, Ağar'ın da seçimlenn yeni- lenmesi için dönemin spor- dan sorumlu Devlet Baka- nf nı aradığı öne sürülüyor. Abdullah Kigılı. çeşitli bas- kılarnedeniyle, 5 Eylül 1997 tarihinde devraldığı Futbol Federasyonu Başkanlığı gö- revinden, yaklaşık 2 ay son- ra 3 Kasım 1997 tarihinde is- tifa etmış, halen yüriittûğû Fenerbahçe Spor Kulübü Sözcülüğü ve Asbaşkanlığı görevine başlamıştı. Kiğılı döneminde Futbol Federas- yonu Başkan Yardımcılığı görev ini Mete Kılıç ile bera- ber yürüten Ulusoy ise 4 Ka- sım 1997'de Kiğılı'danboşa- lan Federasyon Başkanh- ğı'na getirilmişti. Halen Or- ganize Suçlar Silah Mühim- mat Kaçakçılık Şube Mü- dürlüğü'nde gözaltında tutu- lan Yıldınm ile Memduh Ot- yakmaz'ın sorgulanmasına devam edildiği öğrenildi. 6 îşçi çıkarmak gereksîz' İSTANBUL/ANKARA (Cumhuriyet) - Işveren örgütleri ekonomik krizin, hemen işçi çıkarmayı gerektirmediğini, Türkiye'nin global ekonomik krizden göreceli olarak az etkilendiğini belirttıler. Türkiye tşveren Sendikalan Konfederasyonu (TİSK) Genel Başkanı Refık Baydur "Pazar da- ralması veekonomik bunalım hemen işçi çıkarma- yı gereknrmez" diyerek kendı üyelerinı eleştirdi. türk Sanayici ve fşadamlan Derneği (TÜSİAD) Genel Başkanı Muharrem Kayhan da yaşanan kri- zin bir sürpriz olmadığını, Türkiye'nin bu krizden az yara aldığmı kaydetti. Baydur, yaşanan darboğazın ağırlık nedeninin siyasi istikrarsızhk olduğunu belirtti. Hükümetle- rin, bu sorunlann tartışılacağı ve çözüm buluna- cağı Ekonomik ve Sosyal Konseyi ciddiye alma- dığını kaydeden Baydur. önlemlerin alınmaması durumunda 1999'da diğer sektörlerin de bunalım- dan etkileneceğini belirtti. "Pazar daralması ve ekonomik bunalım hemen işçi çıkarmayı gerektir- mez1 * dıyen Baydur. esnek çalışma modelinm gün- deme gelebileceğıni belirterek "Bunlara göster- melik değil 3-4 gün tarüşarak çare bulmalıyız" de- di. TÜStAD Başkanı Muharrem Kayhan da ekono- mide yaşanan krizin zaten beklendiğini. Türki- ye'nin ise global krizden "nispeten az yara aldıgı- nı" söyledi. Uludağ'da devam eden "2. SİAD Zir- vesT'nde konuşan Kayhan, dünyada yaklaşık l tril- yon dolarlık servetın kaybolduğunu anımsatarak Türkiye'nin büyümesinin dış kaynaklara dayan- masının hassas bir durum yarattığını belirtti. Sendikacılara dayaklı gözaltı Aksarav Postanesi'nden Adalet Bakanhğı'na "DGM'Ierin kapatılmasr için topladıklan imzalan postalamak isteyen DtSK .VÎ Jürk-lş iiyesi sendikalann Terörie Möcadele Şubesi polisleri, biri sendika genel btşkanı olan 3 kişiyi döverek gözalüna ahrken haberi izteyen gazetecfleri de tartakladılar. DGMTertn kapatılması için sendika yönetidsi, işyeri temsilcisi ve işçilerden toplanan vüzlerce ünzayi Adalet Bakanhğı'na göndermek isteyvn DtSK ve Türk-tş'e bağh sendika yönetkileri saat 13J0 sıralannda Aksam Postanesi'nde toplandı. "fmzalılSğıflan açarak açddama yapmak iste>en sendikacilan önce tterek engefleyen stvii pofisler. daha sonra gnıba müdahale ettifer. Poliskr. DtSK'e bağh Liman Tersane Gemi Yapı Onanm tşleri Sendikası (Limter-İş) Genel Başkanı Kazun Bakış, eski Tekstfl 1 No'lu Şube Sekreteri Ayşe YiımK ve Deri tşçDeri Kütriir \e Da\anışma Derneği Başkanı Hüseyin Akçiçek'i û'6\ erek gözaltına aldüar. Sendikaalann yerierde ^ s **** sfirûkienerek gözahına ahnmalannı görüntüleyen basın mensuplannı tehdit eden poiis, aralannda gazetemiz muhabvi Alper Turgut'un da bulunduğn çok sayıda gazetechi tartakiadL (Fotoğraf: ALPER*TURGUT) 'Fatura işçiye ödetflmesiıı' • Baştarafı 1. Sayfada lu şunlan söyledi: "Yani devletten fon kay- naklı düşük faizü kredi ala- rak yüzde 150'ye varan fa- izJeıie devlete geri vermek şeklinde oluşan kısır dön- gfi hazıriadı krizL 30 saat- Kk çalışma süresi, dünyada da uygulanan bir sistem. Ancak bunun istihdamı artûrıcı ve krizi çözücü bir önlem olacağma inanmn o- rum. İşler iyiyken kâıiar kişisel olacak, kötüye gitti- ğinde sorumluluk payiaşı- lacak. Bu endüstriyel ilişki- leri olumsuz >önde etldle- yecek bir yaklaşımdır." Deri-Iş Sendikası Genel Başkanı Yener Kaya da üc- ret indirimine kesinlikle karşı olduklannı, enflasyo- nun yüzde 100'lerde oldu- ğu bir ortamda, ücretlerin arttınlması gerektiğini sa- vundu. Kaya. "Ücretlerin artması gerekirken azarai- ması söz konusu olamaz. Bunun dışında 30 saatlik çahşma kabul edilebilir" dedi. Türk Harb-tş Genel Başkanı İzzet Çetin, yara- tılan yapay bunalımın, işa- damlannın yeni kurulacak hükümete isteklerini "dik- te" ettirmeye yönelik oldu- ğunu söyledi. Çetin, "Sermayesuufi iş- ler yolunda gjderken ka- zandığı büyük kârlan nasıl işçisiyle paylaşmıyorsa, içi- ne düştüğü sıkıntının so- nuçlanna da kendisi kat- lanmak zorundadır" dedi. 1999'un ilk yarısında büyüme hızının eksi 2 olacağıru, hesaplanan yüzde 3-4'lük büyümenin yılın ikinci yansında gerçekleşeceğini öngören Kayhan, "Bunun ipuçlan var. tş âlemi olarak bu- na hazırhklı olmalıyız" dedi. Devalüasyonun Tür- kiye'yi batıracağını savunan Kayhan öncelildi ko- nuları şöyle sıraladı: "Lluslararası piyasalarda uygun faizlerie borç- lanma, sosyal güvenlik reformu, dış tkarette yüz- de 6'lık Ka>nak Kullanım Destekleme Fonu'nun (KKDF) kaldınlmasu şirkctlerin arsa ve gayrimen- kul sanşlannın sermayeye katılmak koşuluyia ver- giden muaf tutulması. bankalar kanununun çıka- nlması, antidamping \ergisi. peşin vergide esnek- lik getirilmesi, Lluslararası Para Fonu (IMF) ile yakın izleme sürecinin devam ettirilmesL" Demirel: Bunalım geçici BEKİRŞAHİN GAZtANTEP- Cumhur- başkanı Süleyman Demirel u Türki>«'de bir kriz var. An- cak bunlar geçicidir. Paniğe kapılma>a gerek yok. Yeter ki siz posfu dektirmeyin" dedi. Demırel. Beğendik mağa- zasmm açılış törenine katıl- mak üzere geldıgi Gazian- tep'te Vali Muammer Güler ve diğer yetkılıler tarafmdan havaalanında karşılandı. Ga- ziantep Ünrversitesi 'ne geçen ve Ömer Asım Aksoy Konfe- rans Salonu'nda Rektör Prof. Dr. Hüseyin FDiz'den üniver- siteyle ilgili brifıng alan De- mirel, Türkiye'de bırtakım sı- kıntılann olabileceğini, an- cak paniğe kapılmaya neden bulunmadığını söyledi. Demirel şöyle konuştu: "Hükümet meseleyle ilgileni- yor. Bider ilgileniyoruz. Tür- kiye geçmişte de birtakım kıider yaşanuşb. Ham-madi de yoktu, mal yoktu, yeterli üretim de yoktu. Ancak o günler aşıkü. O günkü krizk- ri nasıl aşaysak bugün de aşa- cağız. Bu nedenle bugünkü şartiargeçicidir. Bakın 28 mü- \ardolarükihracat vapnk. 10 miKvmturist gekliOdemder- de aksama olmadi. Bu neden- le paniğe kapılmayın. Birta- kım durgunluklar olabüir. Bunlarda kısa zamanda gide- rifir. Kriz var diye biz sanayi- leşmeyi yapmayacak mıyız? Zengffileşmeyi istemeyecek miyiz? 'Rızkına razı ol' ania- yışmdamıolacağız? Bunuya- pamavız. Bugünkü zorhıkbt- n da yann karşunıza çıkacak büyük küçük sıkıntüan da aşacağız. Siz sıkı durun. Pos- tu dekürmeyin." Demirel, bir ülkenin va- tandaşlannm önünün kesil- memesi gerektiğini, sanayi- de de eğitimde de gelişmenin şart olduğunu söyledi. Demi- rel, temaslannın ardından sa- at 17.50'de tstanbul'a hareket etti. Öz Iplik-Iş Genel Başkanı Yusuf Engin ise "Vergide Vlali Milat diye sunulan Vergi Yasası'nda finans sektörünün tehdit ve baskı- lan sonucu bir saatte geri adım atanlar, üretim ve is- tihdam sektörüne kulak b- kamamair dedi. Engin. bunalım ortamında acilen "kriz yönetim zirvesi" oluşturulması ve önlerrüe- rin zaman geçirilmeden alınması gerektiğine dikkat çekti. FP'K başkatıa soruşturma ANKARA / SI\AS (Cumhuriyet) - Türk Silahlı Kuvvetleri'ni (TSK) hedef alan sözleri nedeniyle tepki çeken FP'li Seljuklu Belediye Baş- kanı lsmail Oksüzler hakkında Tümgeneral Mehmet Kenzi Su- ner'in başvurusu üzerine Konya Cumhuriyet Başsavcılığı 'nca soruş- turma başlatıldı. Suner, hakarete ka- yıtsız kalamayacağını belirterek "Biz gereken müdahaleyi yapük. Gerisini Genelkurmay Başkanlığı bfln-" dedi. TBMM Komisyonu üyesi, CHP Erzincan Milletvekilı MustafaKul; Süleyman Mercümek dolandıncılı- ğının kılit ismi olan Öksüzler'e bel- gesiz ve kayıtlan tutulmadan gönde- rilen paranın 60 milyon markı aştı- ğını söyledi. Öksüzler'in Mevlana'yı anma tö- reninde "Her insan bir gün toprak olacaktır. Başkan da olsa, vali de ol- sa, paşa da olsa, herkes toprak gibi olmalı. Haddini bihneli" sözlerine tepkı gösteren Garnizon Komutanı Suner'e. yurttaşlardan yoğun des- tek geldiği öğrenildi. Garnizon Komutanlığı santralı kutlama telefonlanyla kilitlendi. Alınan bilgiye göre Tümgeneral Su- ner, yakın çevresine konuyu değer- lendirirken "Hakaret edince gerek- K tepkrvi gördü. Özür dileyerek otur- du. Şahsıma yapılan bir hakaret de- ğfldi,özrü benden değil başka yerler- den dilemesi gerekir. Biz gereken müdahaleyi yapük. Gerisini yapa- cak olan Genelkurmay Başkanlığı Adli Müşavirliği'dn-'' dedi. Konya Cumhuriyet Başsavcısı ts- met Balseven, Gamizon Komutanı Tümgeneral Mehmet Kenzi Su- ner'in başvurusu üzerine Öksüzler hakkında soruşturma başlatıldığını söyledi. Balseven, "Prosedür ne ise o uygulanacaktu*" dedi. CHP Konya îl Başkanı Hüsnii Bozkurt Öksüzler'in konuşmasının amacını aştığmı söyledi. ADD Kon- ya Şube Başkanı Erdoğan Nalçacı da Öksüzler'in konuşmasını "Tür- kiye Cumhuriyeti'nin temeUerine ayları bir hareket'' olarak'yorumla- dı. Öksüzler ise, konuşmasınuı yan- lış anlaşıldığını öne sürerek "Saym Komutammız başka rürlü anlamış olacak ki, hemen itiraz etti \ e ayağa kalkü. Ben herkesin önünde özür cü- ledim. Buna rağmen teskin edeme- dim. Ama, yine de efendiltğimi/i. ki- barfağumzı, nezaketimizi konıması- nı bfldik" diye konuştu. Öksüzler, Mercümek dolandıncı- lığının kilit isimleri arasında yer alı- yordu. RP'nin "gizJi kasası" olarak nitelenen Mercümek'in, Bosna- Hersek için toplanan yardım parala- ruıı Almanya'ya aktardıktan sonra, Türkiye'deki hesabına transfer etti- ği, Türk ve Alman savcılann yanı sı- ra tnterpol'ün de katıldığı bir dizi araştırmayla ortaya çıkanlmıştı. İlk aşamada, RP ve yan kuruluşlannuı, 1992 yılı temmuz ayında başlattık- lan Bosna kampanyasında toplanan milyonlarca markın, çeşitli tarihler- de, Almanya'dan. Mercümek'in Türkiye'dekı çeşitli hesaplanna gönderildiği belirlendi. Kapatılan RP'nin yöneticileri, "adil düzenin mimarlanndan" olarak nitelenen Süleyman Mercümek'in, daha önce inkâr yolunu benimsemelenne kar- şın parti üyesi olduğunu itıraf eder- lerken Mercümek'in avukatı Fuat Sagıroğhı'nun. 27 Mart 1994 yerel seçimlennde RP'den Istanbul Bü- yükşehir Belediye Meclisi üyeliği- ne seçildiği saptandı. Almanya'da- ki hesaplara yatan paranm bir bölü- münün. Konya'nın RP'li Selçuklu Belediyesi Bosna-Hersek Yardım Komisyonu adına Ziya Özboyacı, Cemal Valçındağ \ e Muzaffer Ata- lay tarafinchn gönderildiği belirlen- di. Freiburg Başsavcılığı, RP'nin Almanya'da kurduğu Uluslararası tnsani Yardım Örgütü'ne (1HH) gönderilen yaklaşık 60 milyon mar- kın, Konya Seydişehir'deki bir ban- kaya dilimler halınde havale edildi- ğini ortaya çıkardı. Freiburg Baş- savcılığı, bu paralann, Suudi Ara- bistan'daki Al Baraka ve Faisal Fi- nans bankalanndan gönderildiğini belirledi. Cumhuriyet'in sorulannı yanıt- layan Mustafa Kul. Öksüzler'in Bosna'da katliamdan zarar görenle- re yardım yapılacağı vaadiyle her- hangi bir izin almaksızın belgesiz bir biçimde para topladığını belirte- rek şu bilgileri verdi: "Parti gecesi olarak düzenleyip Bosna'ya gönde- receğiz diye topladığı halde parayi Almanya'daki Lluslararası Insani Yardım Örgütü hesabına gönderdi- ğini tespit etmiştik. İncetenip soruş- turma açılmıştı. Konva'daki Ağır Ceza Mahkemesi takipsizlik karan vermişti. Bozma karanndan sonra Mercümek'le ilgili dava dönüp dola- şıp aynı mahkemeye götürüldiL Ora- daki heyete güveniyorlardı. Bu ko- nuda mutlaka kendilerini aklaya- cakianna inanryorlardı." Insani Yardım Teşkilatı ile Ulus- lararası Islama Çağn Cemiyeti tara- fından Bosna'ya gönderiliyor gö- rüntüsü altında Öksüzler'e para ak- tanldığını anlatan Kul. "Konya ta- rafindan RP il ve ilçe örgütierine gönderilen paralar vanü. RP, bir bu konuda tedirgindi. Bir bunu ispatla- yın. bütün kknalannızı kabul edece- ğiz, diyorlardı. Almanya'dan aldığı- mız makbuzlardaki para miktaria- n 1 milyon800bin mark channday- dLAhnanya'daki sava Peter Pulk'un bize ifade ettiği kadanyla 60 milyon markü. Kurban parası ile hac para- sının trafiğini. akış yönünü kabul ediyoriardı. Ancak Öksüzler'e geien paranın kanıdanmasmıistiyorlann'' diye konuştu. Başbakan Yardımcısı ve Milli Sa- vunma Bakanı Ismet Sezgin, "Bele- diye reisi densizlik yapmış. Orada haddini bilmesi gereken kişi \arsa, o da belediye başkamdır. Ne olursa ol- sun, halkm temsilcisi de olsa, bir gö- rev yapıyor. O görevi yapan Idşfler, görevinin zarafeti içinde hareket et- mek zorundadır. O görevin sorum- luluğu, onu bu zarafet dışında hare- ket etmeye götünnez"dedi. Garni- zon Komutanı 'nın tepkisini normal karşıladığını da dile getiren Sezgin, " Komutamn da. vaiinin de tepkisini çok yerinde telakki ediyorum. Sanınm idari makamlar olayı in- celeyip gerekeniyapacaklardır" diye konuştu. Sulukar , Gok gurüttülü G U N D E M MUSTAFA BALBAY • Baştarafı 1. Sayfada Ateş, Suriye sınınna gitti ve mesajı verdi: - Suriye, Öcalan'ı oradan atmalıdır. Sabnmız taş- mak üzeredir. Bu mesaj adım adım yayıldı. Bildiğimiz süreç iş- ledi. öcalan şimdi, Avrupa Birliği'ne "koz", Avrupa gazetelerine "poz" veriyor. Suriye'yle ilgili gelişmeleri ve düşüncelerimizi madde madde aktaralım: 1- Eylül ayı ve sonrasında en çok sorulan soru, "Neden şimdi? öcalan 14yıldırorada. Mademkibu baskıyı yapabiliyorduk, neden bekledik" idi. Devle- tin tepesinde buna ilişkin yapılan değerlendirmeye göre, Suriye yakın tarihinin en zayıf döneminde. Giz- li gizli devam eden bir iktidar kavgası var. Ekonomik gücü azaldı. Türkiye, sınırda kimi manevralar yapar- ken, Suriye tarafında hettıangi bir hareketlilik olma- dı, olamadı! 2- Italya'daki gelişmelerin ardından dikkati çeken o ki, Türkiye, Suriye'den öcalan'ı sınır dışı etmesini isterken sonrası konusunda ciddi bir hazırlık yapma- mış. Belki de daha başında Suriye ile daha farklı ko- nuşulabilirdi. 3- Yıllardır Suriye ile şöyle bir ikilem yaşanıyordu: Türkiye, teröre destek verilmemesini isterken Suri- ye, "Haklısınız, vermemek gerekir. Biz de vermiyo- ruz. öcalan bizde değil" diyordu. Ancak 20 Ekim'de Suriye ile Adana'da yapılan anlaşmanın birmadde- sinde, "Şu andan itibaren öcalan Suriye'de değil- dir" deniyordu. Yani, o ana kadar orada olduğu ka- bul ediliyordu. Böylece Türkiye'nin geçmişteki hak- lılığı netleşti. 4- Üçüncü maddenin önemi sadece iki ülkeyi il- gilendirmiyor. Genellemeyelim, ama Arap ülkeleri çogunlukla Suriye'den yana tavır takınıyordu. Tür- kiye'den üst düzey bir yönetici bu ülkelere girtiğin- de karşısına çıkan sorular, aralanna kopya kâğıdı ko- nulmuş gibi aynı oluyordu. Sorulann çoğunda da "Suriye'ye neden haksızlık ediyorsunuz" tümcesi yer alıyordu. Gelinen noktada Türkiye, Arap ülkele- rine de anlatabileceği bir fırsat elde etti. Tabii, Tür- kiye anlatabilirse, onlar anlamak isterse! 5- Yeri geldikçe vurguluyoruz, Türkiye büyük dü- şünmek durumunda. Büyük düşünemeyeni küçük düşürürier. Demek istediğimiz şu ki, Suriye'yle ha- zır masaya oturmuşken, ilişkileri sağlamlaştırmak gerekiyor. ömeğin, hemen birgüven arttıncı önlem- ler paketi olabilir, karşılıklı anlaşmalar olabilir... Ko- nuyla ilgili pek çok kesimin buna yanıtı hemen şu olur "Boşunakendiniziyormayın. Suriye'den dostol- maz." Hayır... Böyle düşünmemeliyiz. Adana anlaşma- sınağöre, iki ülkenin heyetleri sürekli görüşüyor, ara- da direkt telefon bağlantısı var. Eğer bu bağlantıyı jyirşletemezsek, araya üçüncü biri girer. Biz onu aranz; o, isteğimizi Suriye'ye iletir... Başta Yunanistan olmak üzere Türkiye'nin kom- şulanyla sorunlannın çözümünde-çözümsüzlüğün- de..şöyle bir genelleme dikkati çekiyor: Ülkeler aracısız baş başa görüşünce olumlu ge- lişmeler oluyor. Araya üçüncü ülke girince, sorun düğüm oluyor. Hidropolitik... Suriye'yle ilişkilerimizin ezeli malzemelerinden bi- ri, su. Ortadogu'da daha çok "petropolitik" tanımı- na alışığız. Ancak, gerek Ortadogu'da gerekse dün- yada "hidropolitik" tanımı da petropolitikle yanşa- cak. Mısır'la Sudan; Nil Irmağı üzerinde anlaşamı- yor... ABD ile Meksika; Rio Grande, Colorado, Tijuana ırmaklan üzerinde anlaşamıyor... Çin, Nepal, Hindistan, Bangladeş; Ganj Irmağı üzerinde anlaşamıyor... Güney Afrika Cumhuriyeti, çevresindeki ülkelerle paylaştığı Senqu/Oranj sulan, Komati Irmağı üzerin- de anlaşamıyor... Türkiye'nin de Dicle, Fırat ve Asi'nin kullanımı ko- nusunda Suriye ve Irak'la sorunu var... Suriye, Asi'nin yüzde 90'ını kullanıyor, Amik Ova- sı'na bir şey kalmıyor. Fırat ve Dicle konusunda ise Türkiye'nin politikası, ülkelerin gereksinimi kadar paylaşım. Ama Suriye, gereksinimsel değil, mate- matiksel paylaşım istiyor. Ülkeler arasındaki büyük sorunlar" ak\\\\ politika- laria büyük olanaklara dönüşebilir. Bu konuya önümüzdeki günlerde daha aynntılı gireceğiz. Sözü bir özdeyişle noktalayalım: "Banş, akıllı insanlann işidir!" Barıs Partisi Veziroğlu, programını Diyarbakır'da açıklıyor DÎYARBAKIR(CumhuriyetBürosu)-Banş Partisi Ku- rucu Genel Başkanı Ali Haydar Veziroğlu. Türkiye'nin demokratik bir gelecek içinde yaşaması için parti kur- maylan tarafindan hazırlanan "Toplumsal Banş Projesi- Yeniden Yapılanma Programı''nı bugün düzenleyeceği bir basın toplanrısıyla açıklayacak. Basın toplantısında, Türkiye'de demokratik bir gelecek için siyasal, iktisadi ve toplumsal banşın sağlanmasını Yeniden Yapılanma Programı içinde geniş bir şekilde an- latacak olan Veziroğlu, Güneydoğu'da 15 yıldan beri de- vam eden terör sorununun çözümüyle güvenlik harcama- lanndan sağlanacak tasamıfun 50 milyar dolar, iç borç tas- fiyesi sonucu sağlanacak faiz tasarrufunun 9 milyar 600 milyon dolar, kamu üniversitelerine aynlan ödeneklerden de 8 milyar dolar olmak üzere toplam 67 milyar dolarlık büyük bir tasarrufun projeye fınansman oluşturacağını belirtecek. VatanseveHer, insanlar, doğaseverler, toprak ero7yonu size sevebileceğiniz hiçbir şey bırakmtyor. T.E.M.A. Türkiye Erozyonla Mücadele, Ağaçlandırma ve Doğal Varhklan Koruma Vakfı Tel: (0.212) 281 10 27 / 268 09 85
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle