19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 11 ARALIK 1998 CUMA HABERLER Sanayicilerin yaptıklan uyanların sonuçsuz kalması nedeniyle tekstilde işsiz sayısı 8 bine ulaştı "Iıdikle boğıılan kent: Bursa' Yanlış politikanın sonucu Tekstil krizini dünyadaki dengelerin al- tüst olmasına bağlayanlann yanı sıra Tür- kiye'nin uyguladığı yanlış ekonomikpoli- tikaiar ve ulusal çıkarîan düşünmeyen adnn- lan atanlar da suçlanıyoriar. Politikacüan Gümrük Birliği'ne "düşüncesiz ginlikleri için' eleşrirenler, gereksiz teşvıklerın dağı- tımına da ateş püskürüyorlar. Bursa Tica- ret ve Sanayi Odası Başkanı ve Türkiye'nin en büyük tekstilci ailelerinden Sönmez Grubu'nun 2. adamı Cdal Sönmez de bu konuda eleştiri getirenlerden. Türkiye'yı GB macerasına sürükJeyen politikacı Tan- suÇHfer'in en yakınındaki siyasetçilerden okn babası A£ Osman Sönmez'e karşm GB'ye tepkilerini şöyle dile getiriyor: "Türkiye, 1 Ocak 1996 tarihinde aceteci bir tavıria Gûmrûk Birliği'ne gjrmiştir. Ko- talar kalkacak. pazar ve pazar payı büyü- yecek,tekstil sektörü çokgeiir varatacak di- yeflgiHilgjsiz herkes teşvik belgesi alarak bu sektöre yaünm yapO. N'eticede kapasiteier 2'ye, 3'e kattandı. Bu sefer ortaya atü ka- pasiteler çıktL Bu şirketler, sonunda, dar pazar paylan ile kârsız sabşlan ile ûsteük Uzakdoğu'mın amansız»e acmıası/ haksız rekabeti ile bocalamaya ve hatta yok oima- ya mahkîim oldular. Bunun sorumlusu ola- rak, başta >aunm teşvik belgelerini hesap- sızca veren Hazine Müsteşarkğı Yatınm Teşvik Müdfiriüğü ve onu takip eden bizle- riz. Şu anda bu sektöre vaünm teşvikleri- nin kaldınlmış olmasını isabedi buluyo- rum." Celal Söranez'in hesapsız teşviklerle il- gili eleştirilerini güçlendırecek bir araşür- maya göre de tekstil 1995'te yaüıım teşvik- Ierinde neredeyse rekor kırmış. Çukurova Cniversitesi Tekstil Mühendisliği Bölü- mü'nden Prof. Dr. Erdem Koç ve Doç. Dr. R. Tuğrul Oğulata'nm 'Türk Tekstil Yan- nmlannın DeğeriendiribnesT başhklı ince- lemeleri bu gerçeğin altını çiziyor. Koç ve Oğulata, Tüıkiye'de son dönetnlerde yoğun- laşan tekstil yatınmlannın genel olarak her- hangi bir ön inceleme yapılmadan gerçek- leştirildiğini ve sektörde önemli sorunlann ortayaçıkoğını savunuyoriar. Türkiye Teks- til Sanayii fşverenleri Scndikası'nın yayın organı Tekstil Işveren dergısırun Şubat 1998 sayısında yayımlanan araşnrmada 'teşvik hovardalığını" şöyle aktanyorlar: "Genel otarak teşviklerin verilmesinde; Gümrük BirtiğTnin devteve girnıesiyle Av- rupa Birliği ülkeJeri ik Türk sanayisi ara- sında uyum sağlanması ve tekstil sektörü- nün istihdam sorununa oiumlu katkı sağ- laması etkili olınuştur. Ancak çoksayıda te- sisin açtiması veva temelinin ablması teks- tilsektörü açısından se\indiriciolmakla bir- liktc. düşündürücü deolmaktadır. Buna se- bcp. girişimcilerin herhangjbir vatınm ana- lizi yapmadançoğunhıklahiçbirtemeie da- yanmayan kulaktan dolma bilgUerie ve bü- yük heveslerie vannmlara girişmişolmala- ndır. Bunun sonunda. ülkenin tekstil sek- töründe asıl ihtivacı olan sahalarda gerek- li ve veterti vaarun vapılmadığı.aksine. b&- hassa katma değeri az. open-end ipHk üre- timtesislerineaşınyoğunJaşmaokJugugö- rühnüştûr." LEVTNTGENCELLt BURSA - Tekstilin başkenti Bur- sa'da işçisi, sanayicisi, dokumacısı ve esnafi kan ağlıyor. 'Global kriz'in hesapsız yatınmlarla buluşması Bur- sa'yı 'ipükle boğıılan kent' noktası- na taşıdı. Bursalı sanayicilerin yak- laşık 2 yıldır yaptıkJan uyanlann so- nuçsuz kalmasma, dünyadaki eko- nomik krizi karşılayacak önlemlerin alınmaması da eklenince, 1998 için- de işsiz kalan tekstil işçisi sayısı 8 bi- ne ulaştı. Sayının giderek artacağı, zor durumda bulunan işletmelerin iki ka- ra nokta, irticaı sermaye ile mafya ser- mayesinin kucağına itileceği öne sü- rülüyor. Türk ekonomisinin lokomotifi T1 1 ekstilde işler yolundayken, elde çanta, 'işportacı' mantığı ile kredi vermek için 'bohçacı kadınlar gibi' dil döken bankacılann krizin patlamasıyla, sektöre ilk dirsek çeviren grup olduğu hatırlatılıyor. tekstildeki krizin ayak seslerine aldı- nş etmeyen ve Gümrük Birliği'nin tekstiü patlama noktasına getirecegi- ni savunanlar bugün GB'ye verdik- leri desteğin faturasını hem kendile- rine hem de işçilerine ödetiyorlar. GB'nin parlatıldığı dönemlerde, "Türkiye pazar, AvTupalı ortak" di- yenlere sert eleştiri getiren Bursalı sa- nayici, devletin GB koşullannı göz- den geçirmesi çağnsun yapıyor. Tekstilde işler yolundayken, elde çanta, 'işportacı' mantığı ile kredi vermek için 'bohçacı kadınlar gibi' dil döken bankacılann krizin patla- masıyla, sektöre ilk dirsek çeviren grup olduğu hatırlatılıyor. Bankacılara Bursa'daki tekstilci- ler 'timsah' adını taktılar. "Avını ye- dikten sonra sindiremeven timsahın gözyaşlan içinde boğulâcağı gûnleri bekliyoruz" diye konuşan tekstilci- lerin önemli bölümü, Islami serma- ye ile kurulan finans kumluşlannın Işçiyi greve zorluyorlarBURSA-Tekstil Işverenleri Sendika- sı'nın 'global krizi' bahane ederek sıfır zamla başladığı ve yüzde 25'lere çık- mak için nazlandığı görüşmelerde kar- şılıklı restleşme yaşanıyor. lşçi grev, iş- veren lokavt karan aldı. 157 işyerinde 70 bin işçiyi ilgilendiren kararlarla ilgili sendıkacılar greve gitmekteki kararlı- hklannı ortaya koyuyorlar. 70 bin işçi- den 51 bini Türk-Iş'e, 11 bini DlSK'e, 8 bini de Hak-lş'e bağlı; Öz Iplik-lş'ten aldıgı işaretierle hareket edecek. Türk- Iş'e bağlı Teksif Sendikası Bursa Pilot Şube Başkanı VedatCoşaner,gTeve çık- makta kararlı olduklannı savundu ve "Greve kilhlendik" dedi. Coşaner, gre- ve Tekstil Işverenleri Sendikası Başka- nı Haüt Narin'in Çerkezköy'deki tesisin- den başlayabileceklerini anımsatıyor. Teksif Genel Başkanı Zeki Pbiat'ın ko- nuyla ilgili açıklaması da Bursa'daki ko- nuşmalan doğruluyor. Polat grev ittifa- kı önerisinde de bulunuyor. Polat'ın bu önerisine, Tekstil Işçileri Sendikası Bur- sa Şubesi Başkanı Günav Onavman'dan destek geliyor. Onayman şunlan söylü- yor: u Biz bu çağnyı zaten önceden yapmış ve sözleşmede ortak hareket edilmesini, dışunızdaki iki sendikaya da önermiştik. Hatta Öz İplik-îş Sendikası'ndan olum- lu yamt aldık. Teksif"in çağnsı gec de o\- sa olumludur. Biz de bundan yanayız. Oiumlu sonuç almamız da üç sendika- nın ortak hareket etmesiyle mümkün olacak. Bu nedenle destek vereceğiz. Bir- Hkte hareketetmek,grevedebüükte çık- mak demektir. Böyleyaparsak sonuç ala- biliriz. Geçim koşullan ağuiaştL İşçi ha- ciz kıskacında. Arök ne olacaksa oJsun. Beklemek çare değiL Grevse greve gide- lim baskısı sendikamızda var. Çaresiz kalınırsa grev gömleklerimizi gheceğiz. Sonuç aimanın başka yolu da yok. İşve- renler grev istemhorsa sanıimi teklifle- rini versinteıf Işçilerin yanı sıra bazı kü- çük işletmelerin de haciz kıskacı altın- da olduğu bildirildi. SSK Bursa Bölge Müdürü Lütfı flkdoğan, SSK'ye prim borcu 100 milyan aşan 20 işletmeyle il- gili haciz işlemi başlattıklannı açıkladı. Bunalımın Bursa'ya faturası Son 5 ayda 500 dokuma işyeri ka- pandı. 1990'm başında 5 bin 800 ci- vannda olan kayıtlı dokumacı sayısı 2 bin 500'e düştü! Demirtaş Organi- ze Sanayi Bölgesi'nde sanayi üreti- mi yüzde 50'ye düştü. Sadece DO- SAB'daki tekstil sektöründe 2 bin iş- çi işten çıkanldı. Kriz nedeniyle 1998 içinde işten çı- kanlanlann sayısı 8 bine ulaştı. Uludağ îhracatçı Birlikleri verile- rine göre, tekstil ihracatı geçen yüm ağustos - kasım dönemine göre yüz- de 23.18 oranındadüştü. En büyük dü- şüş kasım ayında oldu. Geçen yıi 36 milyon 453 bin 309 dolarlık ihracat gerçekleştirilen teks- tilde bu yıl 28 milyon 2 bin dolarlık ihracat yapılabildi. Bursa Ticaret ve Sanayi Odası 'nın acil çözüm önerileri: • Uzakdoğu"dan gelen mallann de- netimi çok iyi yapılmalı, çok acil ola- rak antidamping uygulaması gerçek- leştirilmelidir. • Sıkıntı içerisindeki tekstilciye kredi desteği sağlanmalı, KDV oran- lan düşürülmeli, ihracat amaçlı ola- rak yapılan iç piyasa alunlanna KDV uygulanmamahdır. • Tekstil sektöründe yenj kapasi- teler yaratılmasına olanak tanınma- malıdır. • Ihtisas gümrüklerinin sorunîan çözülerek bunlara işlerlik kazandml- malıdır. Makine ithalatı patladı Teşviklerin tekstile kayması, yaşı bü- yük, teknolojisi eski makinelerin Is- lami sermayeye destek veren bazı şir- ketler tarafmdan Türkiye'ye gönderil- diği gerçeğini de ortaya çıkanyor. 1996 yıluıda 2.5 milyar dolarlık teks- til makineleri ithalatı ile Türkiye dûn- yanın en büyük tekstil makineleri alı- cısı olmuş. Uzmanlar, "Türki)< etari- kat sermayesinin dovnıak bilmeven saldınsı yüzünden tekstilde makine mezarlığı oldu. Tekstil sektörü bu oyuna geldi ve kendi mezarmı kazdı" diye konuşuyorlar. etkileme alanı içine girmekten, çare- sizlik nedeniyle istemeye istemeye bu grubun kucağına itilmekten şikâyet- çiler. 8 binin üzerinde çeşitli büyûklük- teki işyerinin bulunduğu sektörde di- rekt istihdam yaklaşık 60 bin civann- da Tekstil, Bursa'da ihracat değeri iti- banyla da en büyük paya sahip. Ken- tin katma değerinin yüzde 25'ten faz- lası tekstilden sağlanıyor. "TekstiKn hapşırmasıv la kentin geçmiş vülarda nezle olduğu, ancak kriz dönemle- rinde tekstildeki hapşırmanın vereme yol açögı'' öne sürülüyor. Bursa Ticaret ve Sanayi Odası Baş- kanı CelalSönmez,sorunlan şöyle de- ğerlendiriyor: "Bugün dünyamız bir globalleşme süreci içerisinde bulunmak- tadır. Artık düm^nın bir kesiminde görülen bir çal- kanb, bir baska vere firö- na, hatta kasırga şeklinde yansımaktadır. Nitekim Do- ğu Asva krianin. Rus>"a kri- zinin dünva üzerindeki et- kilerini hep beraber gör- mekteyiz. Bu itibarla her konu dünyada her bölgeyi ilgilendirnıektedir. Bugün Uzakdoğu'daki ekonomik kriz kendi içerisinde tekstil- de bunahm yaratmış. bu- nun faturası özeüikle Tür- ldye'ye ve Bursa'ya çıknuş- ür. Bugün o ülkeler, kendi- lerini kurtarmak için elle- rindeki mallan hangi fiyat- tan olursa olsun satmaya çahşmaktadır. Yani açık (rfa- rak dantping vupmaktadır- lar. Bursa'da bu nedenle bir- çok işyeri kapanmışür. Pek çok tezgâh susmuştur. Bu durum ekonomimiz açısın- dan çok büyük bir kavıpür. Üstelik devlet bu uygula- mada sessiz kalmaktadır. Bizier buna bir çözüm bu- lunmasını. sektöre sahip çı- kılmasuu istiyoruz. Tekstil sektörünün önem- li bir sorunu da finansaldır. Finans piyasalan, tekstil sektörü canhyken, iş yapar- ken onun yaüuodaydı. An- cak sektör krize girdigi an- dan Mbaren vesasız bir dost görünümüne büründü. BeJ- ki bilirsiniz, eski bir söz var- dır, 'Bankalar, güneşli gün- de şemsiye uzatan, ancak yağmurda şemsiyesini ge- ri isteyen kuruluşlar gibidir' denir. Tabü ki bu sözii her banka ya da fînans kunılu- şu için genefleşn'rmek müm- kün degildir. ama ne yazık ki, şimdi bu sözü doğru ola- rak buluyorum. Neredeyse fînans prvasalan bu sektör- den dışan çıkma telaşı içe- risindedir." Tekstil sektörünün du- ayenlerinden Nergis Hol- ding Yönetim Kurulu Baş- kanı Şükrü Şankaya da kriz- le ilgili önlem almayan si- yasileri ve bürokratlan suç- luyor. Şankaya, Gümrük Bir- liği'nin siyasilertarafindan düşünülmeden imzalandı- ğını, bundan da Türk eko- nomisinin lokomotifi teks- tilin büyük darbe aldığını savunuyor ve "Bu kriz in- şallah siyasilerin de aklını başma getirir ve bundan sonra bizickkfivçahrlar" di- ye konuşuyor. Şenkaya, son 3 yıldır Tür- kiye'ye Uzakdoğu'dan ge- len sentetik ipliğin ocaklar yıktığını da savunuyor. Şen- kaya'ya göre, dışandan ge- len her kilo iplik bir Türk işçisinin hakkını alıyor. TIR NOKTASII ORAL ÇALIŞLAR Biz solcuların en dikkat çekici özelliklerinden birisi, en kötü ko- şullarda bile umudumuzu yitirme- mek. Son krize de bu nedenle ben oiumlu yaklaşmayı yeğliyorum. Türkiye; iktisadi, siyasi vetoplum- sal ciddi bir krizden geçiyor. Uzun- ca bir dönemden beri yaşamadı- ğımız ölçüde derin bir ekonomik çö- zümsüzlükle yüz yüze geldiğimiz de bir gerçek. Bu krizin Asya ve Rusya'da ortaya çıkan krizden son- ra adım adım kendini hissettire- ceği belliydi. Hükümet krizinin de ortaya çık- masıyla, ekonomik kriz gündemi- mizin başköşesine oturdu. Hükü- met yetkilileri, devalüasyon olma- yacağına tlişkin garantiler veriyor- lar, işadamları ise hükümetin bir an önce kurulmasını, kendi lehle- rine ekonomik önlemler alınması- nı istiyoriar. Siyasi ve de özellikle ekonomik krizin çözümsüz gibi görüldüğü koşullarda, geri ülkelerde askeri darbeler gündeme gelir. Askeri yö- netimler, parlamenter sistemler- Krize Umutlu Bakış den farklı olarak, popülist siyaset- lere ihtiyaç hissetmezler. lşçi ve emekçi örgütlerini sustururlar, kri- zin faturasını büyük ölçüde kitle- lerin sırtına yıkarlar ve böylece bas- kı koşullannda bir çözüme ulaşılır. 12 Mart 1971 ve 12 Eylül 1980 askeri darbelerinde bu türden eko- nomik ve siyasi önlemler alındığı- nı biliyoruz. Kriz böylesineyüksel- diğine göre, Türkiye yeniden aca- ba bir askeri darbenin eşiğinde mi, soruları bazı kafaları meşgul edi- yor. Türkiye'de darbe olur mu? Ba- zı kafalardakj bu sorulara biz de ce- vap aradık. Gördük ki, bir askeri darbe için iç, özellikle de dış ko- şullar uygun değil. Avrupa'da neredeyse bütün ül- kelerde sol iktidarlaryönetimdeler. ABD'de ise Clinton'ı yıkmayı de- neyen muhafazakâr Cumhuriyet- çiler, bütün skandallara rağmen büyük bir seçim yenilgisine uğra- dılar. Bu nedenle ABD'nin en azın- dan şimdilik dışanda darbelere eği- limli bir yönetime sahip olmadığı- nı söyleyebiliriz. Bu nedenle Batı'da askeri darbeye yeşil ışık yakacak bir ortam olmadığı görülüyor. Içeride ise, siyasi partilerin ve parlamentonun prestij yitirmesine rağmen yine de çözümün parla- mentodan çıkması isteği neredey- se bütün kesimlerin ortaktalebi. Ya- ni açıkçası ne askerlerden ne de sivillerden yansıyan güçlü bir mü- dahale isteğinin olmadığı sapta- masını yapabiliriz. O zaman ne ola- cak? Bu siyasi ve ekonomik kriz na- sıl aşılacak? Mesut Yılmaz, işadamlarının yaptığı toplantı sonrası önemli bir gelişmeye dikkat çekti. Yılmaz'ın açıkladığı verilere göre; eylül ayı içinde Türkiye'nin Rusya ile ihra- catı, bavul ticareti hariç yüzde 24 oranında düşerken, aynı dönem- de Avrupa Birliği'ne yapılan ihra- cattayüzde 11, ABD'ye yapılan ih- racatta ise yüzde 15'lik bir artış ortaya çıkmış. Bu rakamlann na- sıl bir anlamı olabilir? Biliyorsunuz, Avrupa ile ortaya çı- kan özellikle insan haklan ve de- mokrasi eksenli tüm krizlerdeTür- kiye'yi yönetenler, başlan sıkışın- ca yönlerini Batı dışına çevirmek- ten söz ederler. Asya krizinin de- rinleşmesiyle birlikte görülüyor ki, Türkiye'nin Batı'yla olan ekono- mik ilişkisinin boyutları daha da büyüyor. Işadamlan, Türkiye'nin bu kriz- den çıkışında en önemli ihtiyaç- lardan birisinin taze para, yani dö- viz olduğunu belirtiyorlar. Türkiye dövizi nereden bulacak? Tabü ki Batı'dan. Aynca ihracat nedeniyle taze para kazanmanın yolu da giderek Batı'ya yöneliyor. Bu durumda ne olacak? Türkiye; demokrasi, insan haklan, işken- ce, DGM'ler, "Kürt sorunu" gibi konularda Batı'ylatırmanan ve ger- ginleşen ilişkilerini yeniden göz- den geçirecek. İşadamları da kriz konusunda endişelerini dile geti- rirken bu noktadaki değişim istek- lerini dikkate almak gerektiğini vur- gulamayı ihmal etmiyorlar. TÜSİAD Başkanı Muharrem Kayhan şunlan söylüyor: "Türki- ye'nin Avrupa'daki imajını şekil- lendirmiş olan ve son krizde de bizi bir kez daha suçlamalara he- defyapan insan haklan konusu bu nedenle biraz üzerinde durmayı gerektiriyor." Türkiye'nin Avru- pa'dan kopabileceğini iddja etme- nin açmazlarına dikkat çekiyor: "Şimdi nasıl oiuyorda Türkiye'nin Avrupa'dan kopabileceğini ileri sürüyoruz? Türkiye Avrupa'dan kopamaz, neden kopsun?" Türkiye, belki de bu büyük kriz- den, demokrasi konusunda adım- lar atarak çıkabilecek. Giderek bu noktada daha fazla zorlanıyor. Bel- ki çok iyimserim, ama bütün ve- riler, gelişmeleri bu yöne doğru zorluyor. Haklı çıkacağımı umuyorum. BIRBAKIMA SERVER TANİLLİ Lütfi Duran'ı Uğurlarken... Istanbul Hukuk Fakültesi'nde öğrenciliğim, 50'li yıl- lann başlanna rastlar. O dönem, fakültenin de en par- lak yıllandır. Öteki fakültelerde olduğu gibi orada da Almanlar, derslerini sürdürüyorlandı. Örneğin Roma Hu- kuku'nu Andreas B. Schvvarz'dan, Maliye Huku- ku'nu da Frrtz Neumark'tan okuduk. Bu dünyaşöh- retlerinin yanı sıra, hemen her kürsüde otorite sahibi hocalar vardı. Medeni Hukuk'ta, Ceza Hukuku'nda, Idare Huku- ku'nda... Idare Hukuku'nda Sıddık Sami Onar vedahagenç kuşaktan Ragıp Sarıca bulunuyordu. llim ve irfanla- nnın yanı sıra, baştan aşağıya kişilik sahibi insanlar- dı. Birkaç gün önce yrtırdiğimiz Profesör Lütfi Duran, o kadroya yeni katılmış -çiçeğj bumunda- bir doçent- ti. Konulann biraz daha inceliğini gösteren, anlattık- lanna kendi üslubunun da damgasını vuran bir genç hoca... Idare Hukuku'nu onlardan öğrendik ve sevdik. Ne miydi anlattıklan? Hukukçu olmayan okuriarım için hatırlatmış ola- yım: Idare Hukuku, karnu hizmetinin örgütlenişidir. Birey ve yurttaş olarak günlük yaşamınızı hemen bü- tün yönleriyle ikjilendirirbu hizmet: Ömeğin, heyecan- la beklediğiniz mektup vaktınde ulaşmalıdırelinize, bi- nip gideceginiz tren dakıkasında kalkmalıdır; sıze oku- mayı yazmayı oğreten ilkokuldan üniversiteye değin eğitiminiz o hizmetin ürünüdür. Sokağınızın bakımlı ol- ması gibi söz konusu eğitimin çağdaş düzeyde olma- sını istemek de sizin hakkınızdır. Tersi olursa, günlük yaşamınızda mutsuz olursunuz, kimi zaman hayatı- nız kayar. Hete hele polis, polisliğini bilmiyorsa... Büyük mizahçımız Muzaffer Izgü'nün ünlü Dayafc Birincisi adlı öyküsünde olduğu gibi karakolda sebep- siz yere sıra dayağından geçmekle kalmazsınız; ga- zeteci oğlunuz görev sırasında ye bizzat görevlilerce öldürülür, elinız böğrunüzde katilinin bulunmasını bek- ler durursunuz yıllarca. Işte o ünlü idare hukukçulanndan bu kamu hizme- tinin çağdaş içeriğini, düzenini, kurallannı öğrendik. Durup durup altını çizdikleri şuydu: Hukukun üstün- lüğü, hukukla bağlı devlet ve idare, hizmet kusuru ve kamu hizmetinin sorumluluğu; idari yargının, en baş- ta da Danıştay'ın bağımsızlığı... Bu ilkeleradeta bir kutsallık kazanmıştıronlan din- leyen kuşaklarda. • Lütfi Duran Hoca, kendi uzmanlıkalanında önem- li eserler verdi; 1961 Anayasası'ntn hazırtanması ça- lışmalanna katıldı. Büyük bir küttüradamıydı da; o yuz- den sohbetleri, sadece tatlı değil, pek öğreticiydı de. Daha sonra meslektaşı, giderek dostu olma onuruna eriştiğim bu aydın ınsandan çok şey öğrenmişimdir. Birözelliğini de söylemeliyim: 1970'lere doğru bü- yük bir kötümserlığin içıne girdi Lütfi Hoca; 80'li yıl- larda bu arttı, 9O'lı yıllann sonlanna doğru Cumhuri- yef'teki -o güzelim- yazılannı kesmeye gidecek ka- dar derinleşti. İki nedeni vardır bunun. Birincisi, anayasasından başlayarak bütün hukuk dünyamızın ilke ve kurumlanyla ıçine düştüğü korkunç çözülüşü gördü; geriye savruluşlara hepimiz gibi ta- nık oldu, birey ve aydın olarak acısını çekti bunun. Bu çözülüş, 80'lerle beraber yönetimdebir 'karma- şa' ya gelip vanr. Güncelliğini bugün de sürdüren ya- zılannı topladığı, Türkiye Yönetiminde Karmaşa adlı kitabında da (1988), bununla "gerek örgütlemede, ge- rekorgan ve kuruluşlar arası ilişkilerde ve bunlann dı- şa dönükyetkilermin kullanılmasında ve görevlerinin yerine getirilmesinde var olan çeşitli yanlışlıklar, cid- diyetsipikler, aykınlıklar, tutarsızlıklar, uyumsuzluklar veçelişkileryumağını" kastettiğıni söyler. Türkiye yönetiminde o 'karmaşa' bugün de sürü- yor. Lütfi Duran Hoca'nın kötümserliğinin ikinci nede- ni, Türkiye'nin siyaset kadrolannın gitgide çürüme ve kokuşma içine düşmeleriydi. Özellikle 1980'lerle baş- layan yıllar, bu süreçte korkunç bir ivmedir. Ve yeni bir yüzyılın eşiğinde gelip durduğumuz nokta, tam bir skandaldır. Bugün parlamentoyu doldurmuş olan si- yaset kadrolarından, birkaç kişi bir yana, ileriye dö- nük hiçbir şey beklenmemelidir. Yeni bir seçimden de fazla umuda kapılmamalı; çünkü onun yönlendirici- leri de bugünkü kadrolar olacaktır. Lütfi Hoca'nın kötümserliği içindeyim ben de. Umudum mu? Cumhuriyet'in büyük ilke ve gelenekterine yeniden sahip çıkarak köklü bir 'inşa' hareketine girişmekle, siyasal ve sosyal reformu gerçekleştirmekle treni ra- yına oturtabiliriz. Türkiye'nin geleceğine oiumlu yön- de damgasını vuracak olanlar, konuya işte bu bütün- lük içinde bakacak olanlardır. Asıl demokratlar da onlardır... Pamuk ipligi ihracatı düşüyor Uludağ thracatçılar Bir- likleri Başkanlar Kurulu Başkanı ve Türkiye'nin en büyük iplik üreticilerinden- biri BlSAŞ'ın Genel Mü- dürü Orhan Yıkhnmçakar, 1994 krizinden daha bü- yük sıkmtıları olduğunu aktanyor. Yıldınmçakar, sektördeki durgunluğun Türkiye'nin genel ihraca- tını da etkileyeceğini ve Türkiye'nin ihracat rakam- lannın 1997 seviyesinde kaJacağını savunarak şun- lan söylüyor: "Bir aikde, bir şirkette bir problem çıknğında her- kes bunun çözümü için fi- kir üretir. Maalesef bizde bövie değü. tdareedenlerbu tabJonun içinde görünmü- yorlar. Dünyada kriz var- mış.. Ekonomide yangın çıkmış.Onlarkendiyangm- lanvia uğraşıjorlar. Siya- set ikballerivle uğraşıyor- lar. Çok kopuk bir durum var." Orhan Yıldınmçakar, pa- muk ipliği ihracaünda mık- tar azalmasuıın yanı sıra tam bir fıyat şokunun da yaşandığını savunanlardan. Şöyle konuşuyor: "Yakın zamana kadar 135 marka satnğımız pa- mukipliğini şimdi ancak5- 6 marka satabiUyoruz. Dış. ahcılardan bu teklüler ge- liyor. Biz 1994 krizinde da- hi bu fiyatla iplik satma- nnşük. Pazan kaybetme- mek için zaranna ihracat yaprvoruz. Fıyatdüşürmez- sek mal satamamatehlike- siyle karşılaşıvoruz, Bugün- lerdc kâr-zarar düşünecek durumda degiliz. Tek ama- cımız pazanmızı kaybet- memek." Büyük işletmelerin kap- tıklan ayncalıklı teşvikle- rin yanı sıra küçük ve orta ölçekli işletmelere teşvik- leri öngören düzenleme- lerde de aslan payı teksti- le ve gelişmiş bölgelere git- miş. Hazine uzmanlan Bed- ri Dffik ve Dr. Mustafa Du- ran'ın, Hazine dergisinde yayımlanan araşnrmalan- na son sayısında yer veren TOBB'nin yayın organı Ekonomik Forum, bu teş- viklerde ilk üç sırayı Istan- bul, Ankara ve Izmir'inal- dığını; Bursa'nın dördün- cü sıraya, Kahramanma- raş'm beşinci sıraya otur- duğunu aktanyor ve şu yo- rumu yapıyor: " tlk beşi takip eden beş il ise srasıyla. Gaziantep, Çorum. Elazığ, Adana ve Kavseri illeri olmuştur. tik 5 ilin toplamdan aldıklan pav1 yaklaşıkv üzde 40'a ka- dar ulaşmaktadır. tstanbul, Ankara, İzmir ve Bursa 0- lerinin toplanı icindeki pa- jinın yüzde 40'ın üzerinde olması,KOBİ tesvikJerinin gelişmiş bölgeler lehine bir gelişme gösterdiğini ifade etmektedir." KOBl teşvik- lerinde de aslan payı yine dokuma ve giyime gitmiş. Yüzde 22.5'e ulaşan oran- la ilk sırayı alan tekstili, makine imalat yüzde 10'la, lastik-plastik sektörü de yüzde 9'la izleyerek üçün- cü sıraya oturmuş.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle