19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
11 ARALIK1998 CUMA CUMHURİYET SAYFA 17 Sanat mı? Anadolu Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi öğretim üyesi Prof. Dr. Sıtkı Erinç, Çınar Yayınları'ndan çıkan "Sanatın Boyutları" kitabında, günümüzdeki "devlet sanatçısı" tartışması ile gündeme gelen "sorun"a ışık tutuyor: "Her kültürel ortam kendi sanatını yaratır; iyi-kötü, doğru-yanlış, ulusal-evrensel. Çağdaş ve çağcıl bağlamda önce birey, sonra kişi olarak toplumunu oluşturamayan bir sosyo-kültürel ortamda sanattan ve dolayısıyla da iyi bir sanat eserinden söz etmek, olanaksız değilse de son derece zordur. Bir toplumun eğitim olanaktarı, ne denli insanını kişiliğine yöneltebiliyorsa, sanat da o denli çağa uyabilir. Gelişmemiş, geliştirilememiş bir sosyo-kültürel ortamda sanatın toplumun önünde olması söz konusu değildir. Olsa olsa sanat, toplumla iç içedir ve deyiş yerinde ise nabza göre şerbet olmaktan öte gidemez. Talebe göre oluşturulan arz sonunda da sanat, çıkmaz bir yol üzerinde gider, gelir, döner durur." Efektronik posta: [email protected] Tei: 0.212.512 05 05 Faks: 0.212.512 44 97 - Tûrkiye Vıyana'ya gitmiyormuş... "Zaten. daha önce iki seferin sonucu da bozgun olmustu!" rkeoloji ve Arkeologlar Derneği nasıl bir dernektir? Dernek üyesi arkeologların ço- cuklarına sünnet düğünü düzenler, bürok- rat ve siyasiyelere üstün hizmetlerinden dolayı sık sık plaket verir, dernek üyeleri kültür ve tabiat varlıklarının korunmasına ilişkin görevleri sı- rasında istenen imzaları atarsa memleket yararına çalışan çok iyi bir dernektir! Yok eğer, Kültür Bakanlığı eliyle ülkenin doğal ve kültürel mirasının yağma ve talanına karşı çıkar, es- ki eser kaçakçıtığının ve müze soygunlarının peşi- ne düşer, eski eserlerin koleksiyonerlere peşkeş çe- kilmesine itiraz eder, hukuk dışı uygulamalara kar- şı sesini yükseltir, bilımsel sempozyumlann politık malzeme yapılmasını eleştirirse memleket hayrına çalışmayan kötü bir dernektir! O zaman ne yapılır? Derneğin başta yönetim kurulu olmak üzere üye- lerine hadleri bildirilir! Arkeologlar Arkeoloji ve Arkeologlar Derneği Genel Başkanı Prof. Dr. Levent Zoroğlu, Adana Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kurulu üyeliğinden alınır. Genel Sekreter Özgür Çavga, Kültür ve Tabiat Varlıklan- nı Koruma Genel Müdürlüğü'ndeki görevine son ve- rilip Erzurum'a sürülür. Örgütlenme Sekreteri Kubi- lay Özkul, Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Ge- nel Müdürlüğü Tespit Dairesi Başkanlığı'ndan alınıp Anıtlar ve Müzeler Genel Müdürlüğü'ne arkeolog kadrosuyla gönderilir. Dernek saymanı Emine Ay- nur, Anıtlar ve Müzeler Genel Müdürlüğü Personel Dairesi Başkanlığı'ndan alınıp Etnografya Müze- si'ne arkeolog yapılır. Derneğin Istanbul Şubesi Baş- kanı Şeniz Atik, ıstanbul Arkeoloji Müzeleri Müdür- lüğü'nde çalışırken Adana'ya gönderilir. Dernek üye- si Asuman Çavuş, Istanbul 2 Numaralı Koruma Ku- rulu Müdürlüğü'nden Arkeoloji Müzesi'ne çekilir. Dernek üyesi Ayfer Aker, Anıtlar ve Müzeler Genel Müdürlüğü Yayınlar Daire Başkanlığı'ndan Anado- lu Medeniyetleri Müzesi Müdürlüğü'ne arkeolog ola- rak atanır. Dernek üyesi Ferruh Gerçek, Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Genel Müdürlüğü Şube Müdürlüğü'nden Kültür Merkezleri Şube Müdürlü- ğü'ne verilir. Dernek üyesi Musa Kurum, Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Genel Müdürlüğü'ndeki görevinden Kurtuluş Savaşı ve Cumhuriyet Müze- si'ne arkeolog olarak gönderilir. Kültür ve Tabiat Var- lıklarını Koruma Genel Müdürlüğü'ndeki dernek üye- leri Nesrin Çelem, Nurettin Çelem emekliliğini is- temek, llknur Kasap ıstifa etmek zorunda bırakılır. Not: Kültür ve Tabiat Varlıklannı Koruma Genel Mü- dürü mimar Kemal Soyer'den "Zerrin Hanım Da- vası'nı açmasını bekliyor; bakanı Istemihan Ta- lay'a sonsuz saygılarımızı sunuyoruz. SESSİZ SEDASIZ (!) NURİKURTCEBE Yüksek Yerilim Hattı Erdinç UTKU Imdaaat! Nefes alamıyorum. Politikacılan atın bu ülkeden.. Ecevit kurmalı, Demirel kalmalıHükümet kurma çalışmalarını can- la başla sürdüren DSP lideri Bülent Ecevit, çok arzu ettiği halde DYP li- deri Tansu Çiller'i yanına çekeme- yince kendi deyimi ile "cüretkâr" bir öneri getirdi, DSP'nin tek başına ku- racağı azınlık hükümetine dışarıdan destek istedi. Bu destek Ecevit'e verilmedi. Hatta destek, seçime kadar değil, 2000 yılına kadar verilmeli. Ecevit 2000 yılına kadar başbakan kalmalı ve aynı yıl Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel'in görev süresi yedi yıl daha uzatıldıktan sonra çok gerek duyuluyorsa seçime gidilmeli. 2000 ytlının ne göstereceği şimdi- den bilinmez ama eğer önemli bir ge- rek yoksa, 2007 yılına kadar Ecevit başbakanlığa, Demirel de cumhur- başkanlığına devam etmeli. Bu arada, zorunlu temel eğitim ilk- öğretim düzeyinde sekiz yıldan 11 yı- la çıkartılmalı ve orta öğretim de üç yıldan 11 yıla çıkartılarak zorunlu ha- le getirilmeli. Ayrıca yükseköğretimdeki dört yıl- lık lisans eğitimi sekiz yıl olmalı ve böytece yetişen yeni neslin 30 yıllık eği- tim süresi içinde gerçekten çok iyi yetişmesi sağlanmalı. Ki böylece 50 yıldır siyaset yaparak memleketi bugünlere getiren, son 30- 40 yıldır iktidarda olan liderlerin 2007 yılından sonra da önü açık tutulmuş olmalı! Türkiye'nin önü tıkanmamalı! Unutulmamalı ki, genetik mühendis- liği "hücre yenilenmesi" gibi çok önem- li buluşlara imza atıyor; bundan yarar- lanılmalı... DUZ YAZI ORHAN BtRGİT 'Cüretkâr Bir Oneri'Bülent Ecevit'in, cumhurbaş- kanından hükümeti kurma göre- vi aldığı zaman, gerçekleştirmek istediği asıl amacın bir 'azınlık hükümeti' olduğu söylenilebilir. Bu varsayımı güçlendırecek ana oğelerin başında, DSP Genel Başkanı gıbi politik yaşamımız- nen bir kımsenin, Fazılet Partisi, ile bir hükümet oluşturmayı içi- ne sindiremediğini söyleyerek TBMM'nin en fazla sandalyeye sahip grubunu, nabız yoklama te- maslarında bıle sıra dışı btrakma- sı gelmektedir. ikinci öğe de Ecevit'in daha DYP Genel Başkanı'na, kendi başbakanlığında bir hükümet içinde birtikte çalışma önerisinı götürmeden önce, Tansu Çil- ler'den olumlu yanıt beklemedi- ğini Mesut Yılmaz'a söylemiş olmasıdır. Bir üçüncü ve asıl önemli olan unsur ise başkanlık yapacağı bir hükümetin önündeki zaman sa- atinin kısalığının getirdiği zorun- lu koşullardır. Ecevit, önceki gün Tansu Çil- ler'e cüretkâr bir öneri olarak ni- telendirerek açıkladığı 'azınlık hükümeti' formülüne niçin sıcak baktığını anlatırken şunları söy- lüyor: "Ben, eğer çok katılımlı birhü- kümet kurulacak olursa, önü- müzdeki 4.5ayda, seçimlere ka- dar, uyumlu ve hızlı bir çalışma yapılamayacağını, 3 partili mo- deli tercih ettiğimizi söyledim." DYP Genel Başkanı'nın, 18 Nisan sonrası koşullarını gün- deminin birinci sırasında tuta- rak Fazilet Partisi'ni dışlayan hiç- bir oluşuma 'evet' demeyece- ğini bilen Ecevit, Çiller'den tah- min ettiği yanıtı alır almaz 'azın- lık hükümeti' seçeneğini bir koz olarak görüşme masasının üze- rine koyarken bunun cüretkâr bir öneri olduğunu söylüyor. İç ve dış koşulların ekonomiyi dar boğaza soktuğu, işçi çıkarmala- nn çığ gibi büyüdüğü, dış poli- tikada bilinen zorluklann peş pe- şe sıralandığı bir ortamda sade- ce DYP Genel Başkanı'nın de- ğil, hemen hiç kimsenin bekle- mediği bu sürpriz, önerinin han- gi anlama geldığinı Bülent Bey elbette biliyor. Nitekim, öyle bir hükümeti büyükzoriukların bek- lediğini Çiller'e hatırlattıktan son- ra bütün partilerin oluşturacağı bir bakanlar kurulundan çok da- ha fazla, bir azınlık iktidarının pariamentoyla uyum sağlamak zorunda olduğunu da söylüyor. Azınlık hükümetlerinin kader- len, çoğunluğun iki dudağı ara- sındadır. Keyfı hareket edemez- ler. Hem TBMM hem de kamu- oyu ile uyum içerisinde çalışmak zorundadırlar. Bu hiç beklemediği öneri, DYP Genel Başkanı'nın bütün hesap- lannı altüst ettiği için Ecevit'e, "Scdiğerpartilerden gerekli des- teyğı alın. DYP de oluşturacağı- nızazınlıkhükümetine moral des- tBği verir" deniliyor. Moral destek, başarı dılemek- le eş anlamlı bir arka sıvama ol- rnâiı. Daha önce Ecevit'in baş- baonlığına karşı çıkmayacağı- m söyleyen DYP Genel Başka- nı, aslında Recai Kutan'ın böy- le bir öneriye kırmızı ışık yaka- cağını da biliyor. Tam bilinmeyen ise CHP'nin tutumunun böyle bir somut öne- ri karşısında ne olacağıdır? • • • Kimi köşe yazarları, Ecevit'i J^gkümet_kurma çalışmaları sıra- sırjda rîıçinCHP'nın kapısıriı ç'al- makta geciktiği için eleştirmek- tedirler. DSP Genel Başkanı, bence gerçekleşmeyeceğini bildiği ANAP+DYP+DSP'Iİ ilk seçene- ği için elbette öncelikle bu olu- şumda yer atması düşünülen iki partinin liderierinin kapısını ça- lacaktı. Çalarken de Tansu Çil- ler'den olumlu bir yanıt bekleme- diğini sadece Yılmaz'a söyle- meklekalmadı. Kendisınin kolay kolay pes etmeyeceği haberini de DYP'lilere aktardı. O arada kendisi için eski partisinin bu- günkü yetkililerinden sürekli ola- rak gelen 'sağıbirieştirmeklegö- revli taşeron' ya da 'kirlenmiş bir hükümetin öteki başı' türünden suçlamaları duymamış, okuma- mış göründü. Belli ki kendi zaman saati çal- madan, Baykal CHP'si ile bir po- lemiğe girmek istemiyordu. Ve önceki akşam üstü DYP Genel Başkanı ile yaptığı altmış beş dakikalık görüşme sırasında, asıl kozunu sürdü. O kozun gerçek muhataplann- dan birisi dün saat 14. OO'te gö- rüştüğü ve tam olurunu aldığı Yılmaz ise ötekinın CHP Genel Başkanı Deniz Baykal olduğu- nu saklamaya gerek yoktur. Yı- ne aklamaya gerek olmayan bir başka gerçek, Ecevit'in eline ge- çirdiği ikili kozdur. Bu kozların başında sosyal demokrat bir partiye "Dört bu- çuk aylık birzaman diliminde de olsa bir demokratik so/ parti, ik- tidar denemesiyapacak. Gelbu denemenin önünü kesme" gibi kamuoyunun yadırgamayacağı bir önerinin bulunması gelmek- tedir. İkinci kozun zaman zaman CHP çevrelerinden Ecevit'e yö- nelen bir beklenti ile ilgili oldu- ğu biliniyor. Işte Ecevit, şimdi Murat Ka- rayalçın'ın da söylediği gibi bir- leşmeleri beklenilmeyen, ama ortak hareket edebilecekleri ola- sılıkları da göz ardı edilmeyen iki parti için bir kapı açıyor. Hem de seçimlere dört buçuk ay gibi az bir süre varken. Cumhuriyet Halk Partisi, ba- kalım bu olanağı nasıl değerten- direcek? Baykal'ın dediği gibi 'işin su- landığını' Ecevit'in yüzüne söy- leyerek mi? Onun Genel Başkan Yardım- cısı Onur Kumbaracıbaşı'nın "Sayın Ecevit bize öneriyi getir- sin. Değehendihriz" demecinin ışığında mı? Ya da yine önceki gün Genel Sekreter Yardımcısı Eşref Er- dem'in 'taşeron' suçlamalarını resmi parti görüşü haline ge- tirerek mi? Ama CHP'de bu üç olasılığın dışında farklı seslerin olduğunu da unutmamak gerekiyor. HAYVANLAR ISMAÎL GLLGEÇ Y7 KİM KUlt DUM ULM ÇİZGİLİK KÂMİL MASARACl MIRMIRLAR VĞLR DVRAK TARİHTE BüGÜN MÜMTAZARIKAN HAralık BLERIOT, ISTANBUL GÖKLERİNOEL 13O3 'OA 8USÜM, ÜMt-Ü FGAHS-I2 PİL.OTV UOUlS BLE&lOr(BLE/erO') , UÇA&YLA /sptAJSVL'DA Bİ Gös.rhje.i rApMiçrr. 1O KASIM ĞÜNÜ n^svıe-i EFtCÂG. GA2EJ&Sİ 'M>£ ÇjKAAJ SİR. İL4AJ, SU UÇUŞ 72JA/ SÖZ. £D£IE£/e.,MANŞ DEMİZİ'Mİ fUC fi£Z. UÇAKIA G£ÇetJ 8L£/Zrcfr 'MUUs KASfM SOMlARltJ- DA YAP/4CAeiN/ OliyUBMUÇTV- UÇt/f çef/rT-l H & / / AGAUĞA IZ7ELeUll4İŞ7y. 774- ü««4A/eofV AI/ALKJM g LA AOJ&TlJtOŞ'A YÖSset-AAŞTİ. Şİ ÛGAIZ, LtÇAGlfJ Ş AAÖSYÖ SCE&/O1-, HAZAYf AISAYLA ATLA77MIÇ, UÇAGI >S£ fCtKM olJot, eski Lf£>*rt//a Taıst/ir-f £fkAr- 'dct a* ilaiA gSra(iiyor. YOL ANKARA... ANKA..r MÜŞERREF HEKİMOĞLtL Ölümün Uyansı Güzel insanlartanıdım yıllar boyunca, güzel olay- lar yaşadım, mutlandım, umutlandım. Kimi ozan, kimi ressam, kimi çalgıcı, kimi yorumcu, kimi bi- lim adamı, üniversitede öğretim üyesi, kimi diplo-t mat, kimi doktor, kimi mimar. Hepsinin ışığı, izi var belleğimde, yüreğimde. Kimi artık dünyamızdâ değil, ama ölmezliği var. Yapıtları, kitapları, öğren- cileri... Lütfi Duran da onlardan biri. Hocam değil, ama çok şey öğrendim ondan. Yoğun birlikteliğimiz de yok, ama 1960'lardan bu yana sürüyor dostluğu- muz. Yaz aylarında Ören balkonlarında da güzei anılanmız var. Bahri Savcı ile Lütfi Duran bir ara- ya gelince kürsüler de kurulur sofralarda. İki hoca konuşurken şimşekler çakar, birkaç sözcük yer- 1 leşir belleğime. Yanda Ida, karşıda Assos kıyıla- rında batan güneş de izler bu bilge kişileri. Tarık ZaferTunaya'nın birsözünü anımsıyorum. Balkon- da bir akşam, pembe bir gül gibi yaprak yaprak solan güneşi hüzünle izledi. Şöyle dedi sonra: • - Sona eren bir güzellik insana acı verjyor. Ben de karşı çıktım. - Yeniden doğacak yarın! ; Lütfi Duran'ın son yolculuğuna uzaktan katılT dım, ancak şimdi daha rahat uyuyor diye düşün- düm, sonra da gülümsedim. Çünkü biz uğurladık, Bahri Savcı karşıladı Lütfi Duran'ı. İki dost kucak- laştı, belki de ilginç bir söyleşiye daldı, dünyamı- zabakarak. -- . ' • : = • • • •• ' ; r ' Erhan Akyıldız'ı da uzaktan izledim yıllarca, uzaktan yürüdüm son yolculuğunda. Meslek da- lımızda ilginç serüvenleryaşanıyor, tansiyona, ge- rilime direnemiyor kimi gazeteciler. Erken ayrılıyor aramızdan, şarkılarını söyleyemeden. Ama ölümün de uyansı var. Geride kalanları gö- reve çağınyor. O görev üstlenilir, başarılırsa şarkı- lar yanm kalmaz, erken ölenler de rahat uyur me- zarında. Sevindirici bir olay, bir süredir bir arayış, sorgulama başlamış bulunuyor mesleğimizde: özeleştiriye dönük çabalarla yozlaşmayı önleme- yi durdurmayı amaçlıyor çalışanlar. öncülüğü Tür- kiye Gazeteciler Cemiyeti'nde, ama tüm kuruluş- lann katkısı gerekiyor bu yolda. Adı sanı, köşesi, uğraşı ne olursa olsun dalımızda çalışan herkes ka- tılmalı bu çabaya. Görev duygumuz da, meslek bi- lincimiz de derinleşir o zaman. Benim kuşağımda iyi ustalar, örnekler var dalı-, mızda, emeğin yüce değerini, özverinin anlam'mr kanıtladılar bize. O zaman gazetecilik okullan, fa*-, külteleri yok, el yordamıyla tırmandık dalımıza'. Inandığımız değerlerle, sevgiyle, saygıyla yol atdık 1 yokuşumuzda. Güzel yolculuk doğrusu. Acı faflu-' ralar da var, ama yeniden başlamak, ödemek is- terim. Yaşam biçimi de o faturalarla oluşuyor %a^ nırım. • -,,-..-• nei, Sahnesini açmak, halktyla kucaklaşmak için acl faturalar ödedi, ama uzun soluğuyla 35. yılı kuUar dı Ankara Sanat Tiyatrosu. Kültür Bakanlığı'run. desteğiyle onanldı, sahnesi de, salonu dayenileh-. di, yöneticilerinin de yüzü güldü, Başkentipizde, çok sahne var, ama AST'ıh başka konurhu, özef-'; liği var. Oyunlan, oyuncuJan, izleyicîleri ile güzel b'ü-,. tünleşen bir sanat topluluğu. Kültür Bakanı Iste-' mihan Talay az ve öz bir konuşmayla sesleridC- gençlik yıllannda devrim tiyatrosuyla bu sahnede karşılaştıklarını anlattı güzel sözcüklerle. Dinlerken çiçekler açtı belleğimde, izlediğihri oyunlardan sahneler gördüm, yitik sevgililere sa* rıldım hayalimde. Asaf Çiğittepe, Sermet Çağan, Erkan Yücel, Güner Sümer de geldi sahneye. Ayakbacak Fabrikası'nı, Şeyh Bedrettin Desta- nı'nı yeniden seyrettim. Unutamadığım biroyun da: Durdurun Dünyayı Inecek Var! Cumhuriyet fılminden sonra aradım, ama ulaşa- madım Rutkay Aziz'e. Tiyatrosunda karşılaşmak daha güzel elbet. Tüm oyunlannı ilgiyle, saygıyla izliyorum, ama en çok tiyatrosunda seviyorum onu. Birkaç sözcükle ne güzel aktardı mutluluğu- nu. Başkentliler de güzel selamladı Ankara Sanat Tiyatrosu oyuncularını, mutlu ve umutlu bir ku- caklaşma. Devlet sanatçılığının sayısal tırmanışı hayli şa- şırtıcı ama şaşmayan bir gerçek var: Asıl ödülü halkından alıyor sanatçılar. *•• Leyla Gencer çok geç anımsandı, Ferit Alnar da ölümünden sonra ödüllendi, ama bırakaiım ül- kemizi, opera dünyasının Leyla Gencergibi kaçdi?- vası var? YadaAJnar'ın Kanun Konçertosu gibi kaç yapıt var müzik dalında? Özdeğerlerimizi tanıya- mıyoruz yeteri kadar. Tanıtacak eğitimden de yok- sun genç kuşaklar. Terslikler, şaşırtmacalar bu ne- denle. B U L M A C A SEDAT YAŞAYA1V 1 2 3 4 5SOLDANSAĞA: 1/ Ulubat Gö- lü'nûn eski adı. 2/ "Andre —": 2 Ünlü Fransız 3 ressamı... Eski dildesu.3/Avuç içi... Filipinler'i oluşturan adala- nnenbüyüğû.4/ Çok zehirli bir yılan.5/"Hayır" anlamında kul- lanılan söz... Es- 9 kivebilinmeyen bir tarihi anlatmakta kul- lanılandeyimsözü... Rus imparatorlanna verilen san. 6/ABD'ninbireya- 3 leti... Birnota.7/Gözle- rigörmeyen... Birmüzik parçasını kısa ve çarpicı görüntülerle sunan fılm. 8/"— Nasıl Kurtulur": Vasıf Öngören'in tiyatro oyunu... Telefon sözü. 9/ " Ârsız. edepsiz, küstah. YUKARIDAN AŞAĞIYA: 1/ Antalya'nrn eski adlarından bin... "Behzat —'": nmız. II Önceden verilen güvenee parası... Görünüşe gö- re olacağı sanılan. 3/ Bir tanm aracı... Buyurucu. 41 £& nota... Futbolda bir oyuncunun rakip kale hattına toptan daha yakında bulunması. 5/ Sara hastalığına verilen birba^ ka ad... Yabancı. 6/ Insanm kendine karşı duyduğu saygtŞ "Behiç —": Karikatür sanatçımız. 7/ Kûkürtle demir bn leşimlerindenbin... Doğu Karadeniz'de yaşayan bir hattt 8/ Tahıl ürünlerinin alımıyla ilgili kuruluşumuzun kısa y# zılışı... Adaletle iş gören. 9/ Erkeklerde yas, dönürralıIC JV
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle