18 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 6 EKİM 1998 SAI HABERLER Mümtaz Soysal ile küreselleşme ve Avrupa'da ortaya atılan 3. "Yöl üzerine söyleşi 'Küresefleşme iflasa gktiyor'IŞIK KANSU ANKARA- Bağımsız Zonguldak Mılletvekili Müm- taz Soysal. küreselleşme diye sunuian \e bütün ülke- ler içın geçerlı olduğu ıleri sürülen modelin "iflasa" doğru gittığini söyledi. Soysal, özellikle Avrupa'da- ki kimi sosyal demokrat partilerce ortaya atılan "3. Yol" düşüncesinin. aslında "1. YoJ". yani kapıtalizm olduğunu savundu ve "Amerika ve Avnıpa dışında- Id iilkelerde, eskiden ulusal bağımsıziık harekederine benzer bir biçimde. bu kez ulusaJ ekonomik düşünce bağımsızlığını gerçekleştirmek ve o ülkeler için birta- kım modeüer geliştirmek gerekiyor. BeUd asıl 3. Yol bu olacak" diye konuştu. Soysal, Cumhuriyet'in sorulannı yanıtlarken, kü- reselleşmenm iflasa doğru gittiğini, en azından, es- kiden "3. Dünya* denen gelişme süreci içindeki ül- keler bakımından "geçersiz" olduğunun ortaya çık- tığını vurguladı. Mümtaz Soysal, son günlerde sorun- lara gelişmiş olan ülkeler açısından bakan ve "3. Yol" diye gündeme getirilen görüşün, aslında o gelişmiş ülkelerde hem Keynes ekonomisiyle. hem de 2. Dün- ya Savaşı sonrası ortaya atılan sosyal devlet düşün- cesiyle zaten denenen bıryo! olduğunu aktardı ve şöy- le konuştu: "Doğnısu, Üçfincü Yol denen ka>Tamı Jn- giltere, Fransa. Almanva gibi ülkeler açısından pek an- la>amı vorum. Onlar zaten bövle bir senteze ermişler- di. İngüiz Başbakanı Blaır'in ortaya atnğıdüşünceler, tngiltere'de zaten 2. Dünya Savaşı'ndan sonra gelişti- rilen düşüncelerdl Ne yapıyorlar? Bazı kamulaşbr- nıalardan. kamu girişimcitiginden vazgeçerek, bunu bir 3. Yol olarak ileri sürüyorlar. Oysa birinci yota dönmüş olu><or1ar. Yani kapitalizme dönmüş oluyor- iar. Kapitaüzm.' artık eskiden olduğu kadar vahsi bi- çimiyle ortaya çıkmaz, çıkamaz da o ülkelerde. İster istemez sosyal gmenlik ve sağhk, eğtâm gibi konular- da devletin sorumluluğu gibi ka>rajnlar, geri dönül- meyecek kavramlardır. O bakımdan, doğnısu niye buna 3. Yol diyoriar onu anhutuş değüim." Türkiye'nin sorunu "3. YbT tezını ileri sürenlerin bir yandan "kapita- lizmin seçenegj ohnadtğuu", bir yandan da "yıkımla- ra >ol açan finans kapitalin serbesttiğine öntem aün- masıgerektiğini" dıle getırdıklennın anımsaülması üze- rine Soysal, "Onlann, sermayenin serbest dolaşuna karsı önlem alabtlecek durumda oMuklannı saıum- yonım* dedi. Mümtaz Soysal, sözlerini şöyle sürdür- dü: "O sistemde, artık Uetişim teknolojisinin ilerleme- si doiayısıyia aJanildiğine serbesfJeşen sermaye hare- keüerinin durdurulması, kayganljğmın önlenınesi mümkün değüdir. Onlar, bunu çok değişik bir btçim- de yapar gözükeceklerdir, ama özde sermayenin ser- bestakımınıdurdurmak istemeyeceklerdir. Bu soruo, aslında onlar için değil, bizim için sorundur. Yani, Türkiye'nindurumundaolan ülkeler,sermayenin ser- best dotoşınu dolayısıyla büyük zarar gördüler. Sıcak paradediğimiz, Uzakdoğu bunalımınıyaratan,yerin- de durmayan bir para. Geliyor, gidiyor. Bunu kendi- leri bu ülketere 'Siz uygulayın' diye önerecek değil- lerdir. Sermaye akımını kendileri konrroJ alonda rur- mak Lsteyeceklerdir. Döviz harekeüerinin, sermaye transferlerinin kontroiedilmesi. yabana yatinın kâr- laruun fransferedilmesi konusundaeskiden uygulan- mış olan sımıiamalar, bu ülkeler tarafindan veniden konmabdır tarzında bir şey öoermiş olsalanu, bunu meye başlayuıca, bu iflası örtbas etmek için yeni bir modelmiş gibi eski model, yani birinci, asıl getirflmek istenen model veniden pazartanıyor" dedi. ABD Başkanı Bill Clinton, Ingiltere Başbakanı Tony Btair, Italya Başbakanı Ramona Prodi'yi bir araya getıren "3. Yol" toplantısına Fransa'nın sosya- list Başbakanı Lkmel Jospin'in neden katılmadiğına ilişkin bir soruya Soysal, "Zaten Jospin, bırakın In- giltere veAmerika'nın turumunu.Avrupa Birliği için- deki Alman tutumunu bileyüzde 100 benimsemiş de- ğil" karşıhğını verdi ve şunlan söyledi: "Jospin, 'Bi- "Amerika ve Avrupa dışındaki ülkelerde, eskiden ulusal bağımsıziık hareketlerine benzer bir biçimde, bu kez ulusal ekonomik düşünce bağımsızlığmı gerçekleştirmek ve o ülkeler için bir takım modeller geliştirmek gerekiyor. Belki asıl Üçüncü Yol bu olacak." anlayabifirdim. Ama sanıyorum,onlann sözünüettik- leri kontroi, kendi üstün finans dunımlannı muhafa- za edki bir kontroi oiacaknr." 3. Yol'un, 1. Yol'a, yani kapitalizmedönüşü deği- şik bir ambalaj içinde ileri sürmek anlamına geldıği- ne dikkat çeken Mümtaz Soysal, "Dünya için bir tek yoL tek ideoloji Oeri sürüldü. Şimdi, 3. Yol diyerek, o tek ideotojiyi değişik bir ambalaj içinde tekrar kendi ülkeierineveoradanda Üçüncü Dünya ûlkelerinesat- maya çahşıyoıiar. Küreselleşmenin sonucu olarak tek ideoloji biçiniinde ileri sürülen modei yer yer iflas et- zım gerçekleşmesini istediğimiz Avrupa böyle olma- malıydı. Avrupa, bir sağ ideolojinin kıta çapında uy- gulandığı bir sisteme dönüştü. Oysa Avrupa'da en azından iki-üç yüz yıldır gelen bir sol gelenek var. Bu- nun Avrupa'nın oluşumuna katılması gerekir' diye- rek iktklara geldi. Fransa'nın. böyiesi bir oiuşum için ağıriığını kmacağını söyledi. Şimdiye kadarbunu tam anlamı\faofta>a kmabiİdiginismfcmekatr. Avrupa'nm çeşitti ülkelerinde iktidara gefaniş ouuı soi hükûmet- lerin böyle bir yeni Avrupa >aklâşunı çıkanp çıkar- mayacaîdannı görmekveonun için beklemek gereki- yor. O konuda fazla umulju değilim. Nihayet Avru- pa'nın temel taşlannı oluşturan ülkeler, en başta Al- mama. sonra Fransa \e İngiltene obnak üzere bunlar aynı sistemin ürünü olan ekonomilerin ulkeleri On- lann çokdeğişik bir modelleortayaçıkacaklannı san- mıyorum." Asılmodd Bir 3. Yol bulunacaksa, bu yolun küreselleşmeden zarar görmüş ve zarar gördükleri açıkça belli olan ül- keler için söz konusu olması gerektigine dikkat çe- ken Soysal, "Bu ise, yeni bir buluş olmayacak. Çün- kü, eskiden var olan bir modeidl Aşağı >ukan Tür- kiye'nin 1930'larda denediği, denemeye basiadıgı bir yoldu bu" diye konuştu. Soysal şu görüşlere >er ver- di: "Sermaye birikimi bulunmayan ülkelerde serma- ye yaratmak, onun için kamu girişimciliğini ön plana çıkarmak. Bolşevik sistemin getirmiş olduğu planla- ma taronda olmasa bile olabildiğince planlı bir eko- nomiyi yerkştirmek, bunu mümkün olduğu kadar insanianezmeden gerçekleştirmek. Türkiye'nin baş- latnğı ve sonradan ü/erinde çalışılan >e birçok ülke içinmodelolarakileri sürülen birgefişme \oluyda Ame- rika ve Avrupa dışındaki ülkelerde, eski ulusal ba- ğunsızuk harekederine benzer bir biçimde, bu kez ulusal ekonomik düşünce bagımsızlığını gerçekleştir- mek ve o ülkeler için bir takım modeller geliştirmek gerekiyor. Belki asıl Cçüncü Yol bu olacak." Böyiesi bir aşamada Sovyet deneyiminin bazı ba- kımlardan birtakım ıpuçlan verebileceğine değinen Prof. Soysal," Odeneyimitamamenyoksaymak yan- hşür. Evet, Sovyet sisteminde bir takım yaniışhklar yapıldı, başansıziıkJar taşandı. fakatçıkanlacakders- lerin de yeni koşıüiara uygulanması gerekiyor" dedi. Mümtaz Soysal şöyle devam etti: "Rusya'yı dikkat- le iziemek gerekiyor. Rusya, Bab'dan önerilen mode- li oiduğu gibi almaya çalışn, başansız oldu. İnsanlar. eski dönemin bazı yanlanm tekrar özlerduruma gel- dfler.Tabii bunlannözfcnmesi,eski sistemin bütün ku- surlan ile tekrar geri «elmesi demekdeğildir. .Ama, ben bundan. baa ö/Jentn vönler dolavısnla geçmişe ba- kıştan birtakım olumlu sonuçlar beküyorum. Rus- ya'dan yeni birtakım düşüncelerin ortaya çıkması mümkündür. Rusya')ı tabü her zaman bütün bu ge- Kşmeve öncülük edecek ülke olarak görmek de yan- hş. Bizim gibi ölkelerin, Türkiye'nin. bazı Balkan ül- kek'rinin, Hüıdistan gibi ülkelerin yeni model üzerin- de düşünmeleri belki daha \arariı ofacaknr. Kus\ a ile değil de Hindistan \ b. ülkelerle binm bilim çevreleri- nin, ekonomistlerin bir araya gelmesinin >arariı ola- cağınıdüşünüyonım. Çünkü oralar, son yülardaki gi- dişetam anlamıyia teslim olmadüar. SovyeÖer'in, Rus- ya'nın yaşadığjçöküntüyü>aşamadılar. Dolavısi)layi- ne umudum, L'çüncü Dünya içinden yeni bir modelin ortaya çüunasıdır." ARAYIŞ TOKTAMIŞ ATEŞ Sosyal demokrasi Avrupa'yı ele geçirirken Türki^e^arihi firsatı kaçınyor Türkiye'de sol parti aranıyor ALİER DİSK Genel Başkanı Rıd- vanBudak sosyal demokrat partilenn Avrupa kıtasında Irlanda ve Jspanya dışında- ki bütün ülkelerde iktidara gelmesini sağlayan sosyal, ekonomik ve toplumsal ko- şullann 10 kat fazlasıyla Tür- kiye'de bulunduğunu, ancak me\cut sol parti yönetimle- rinin bu firsatı değerlendire- mediklerini söyledi. Türki- ye'de artık "Aman komünist- ler geliyor" korkusunun ol- madığının altını çizen Bu- dak. "Sosyal demokrasiyi temsilettiklcrini söyleyen Sa- yınBaykal ve yaküı çahşma arkadaşlan ciddi ve karariı değiller" dedi. Istanbul Üni- versitesi Siyasal Bilgiler Fa- kültesi Öğretim üyesi Prof. Burhan Senatalar da Avru- pa'daki sol dalganın kendili- ğinden Türkiye'yi etkileye- ceğinı düşünmenin "iyim- seriik" olacağını söyledi. Rıdvan Budak ve Prof. Burhan Senatalar, Avrupa kı- tasını saran sol dalgayı yara- tan faktörleri ve Türkiye'ye olası etkilerini Cumhurivet'e değerlendirdiler. Rıdvan Bu- dak, sol açısından Türki- ye'nin önüne tarihinin en bü- yük firsatının çıktığını belir- terek şunlan söyledi: "Ancak Türldye'de sosyal demokrasiyi temsil ettiğini söyleyen sayın Baykal ve ya- km çahşma arkadaşlarmıçok inaıidmcı bulmuyonnn. Çün- küciddivekararhdeğfller. So- lun yeni reformtarvaparak ik- tidan aiabilmesi için "medya ile i>ı geçinmek' diyebirso- runu yok; 'büyük sermaye ile iyi geçinmek' diyebir şe- ye ihtiyacı da yok. Her ka- zançvergilendirilecektir. Ka- ÖDP Başkanı Ufuk uras 'Avrupa dan seçmen ithal edemeyiz' İstanbul Haber Servisi -ÖDP Genel Başkanıüfiık üras, îngiltere Başbaka- nı Tony Blair'in öncülük ettiği"Üçûncü Yol" söy- leminin bir "şemsiye kav- ram" olduğunu. bu kav- ramın içeriğinin eşitlik, özgürlük ve dayanışma ekseninde doldurulması gerektiğini söyledi. Uras, seçim başanlan- na karşmAvrupa'daki sos- yal demokrat partilerin henüz yeni liberal anla- yışlardan kurtulamadık- larmı ve şimdihk "Idrizier- teleme" hattı izlediklerini kaydetti. Uras, "Avrupa'dald sos- yal demokrat partilerin başans Türki>*'dedetek- rarlanabOirmi?" sorusu- na ıse şu yanın verdi^Boy- lebir durum yok. Orada- ki seçmeni buraya ithal edemeyeceğimize göre,bi- zim 'Gökkuşajp koalisyo- nu' dediğimiz toplumsai muhalefetin siyaseti tayin etn^i ve siyaseti emekten banştan demokratikleş- meden, özgüriükçü laik- lik anlayışı ve temiz top- lumdanyana talepterin şe- kilendirecegi bir manifes- to ik tophununönüneçdal- ması gerekiyor.'' zancımnm vergilendirilme- sine karşı çıkanlaria mücade- leyi göze almadıkça başara- nuızsınız, Bu, devletin, Cum- huriyetin yaşaması için bir gerekliliktir." Budak, Türkiye'de sol ik- tidann, Türkiye'nin toplum- sal değerlerini, Cumhuri- yet'in kazanımlannı içine sindirmiş, sosyal ve ekono- mik politikalan geniş yığın- lardan yana uygulamayı gö- zealan siyasi partilerin seçim ittifakı ileyakalanabileceği- ni savundu. Prof. Burhan Senatalar da Türkiye'nin sorunlannın Av- rupa'dan farklı ve çok ağır ol- duğunu, sol partilerin ise ye- tersiz ve güçsüz kaldıklan- nı vurguladı. Almanya'da se- çimi Schröder ve parti prog- rarrunm birlikte kazandığı- ru vurgulayan Şenalalar, Türk sosyal demokratlanmn ise politikalannı "Hderexe med- yaya endeksli" olarak geliş- tirdiklerini kaydetti. Prof. Se- natalar, karar alma süreçle- rine parti örgütlerinin katıl- maması nedeniyle aynı par- tinin bir il örgütü özelleştir- meye karşı çıkarken bir baş- kasırun özelleştitmeyi savıın- duğuna dikkat çekti. Sol nasü başardı? Prof. Burhan Senatalar, Avrupa solunun bugünkü ba- şansını gerçekleştiren iki te- mel faktörden birinin muha- fazakâr yönetimlerin ekono- mik politikalanna duyulan tepki olmakla birlikte. sosyal demokrat partilerin uzun so- luldu çabalannm da çok et- kili olduğunu ifade etti. Sosyal demokratpartilerin klasik işçi sınıfi söylemiyle başanya ulaşmasının olanak- sız olduğunu belirten Prof. Senatalar, farklı görüşleri ol- masına karşm, Avrupa solu- nun hâlâ önemli ortak de- ğerleri savunduğunu belirt- ti, Senatalarbudeğerlerin de- mokratik sosyalizm; sosyal adalet, fırsat eşitliği, daya- nışma, yoksul ve gûçsüzle- rin korunması^toplumsal ba- nş, şovenizmi aşmak ve ulus- larası dayanışmayı gerçek- leştirmek olduğunu kaydet- ti. AvTupa'daki sol dalganın kendiliğinden Türkiye'ye ya- yılacağını düşünmenin iyim- CHP'li Murat Karayalcın 'Sol *unyeni düşünceler üretmesi şart' tstanbul Haber Servisi- CHP Samsun Miüetvekili Murat Karayalcın. Avnı- pa solununyeni çözüm ara- yişlannı ve Tony Blair'in başmıçektiği "Üçüncü Yol" olarak da bilinen yeni çiz- gjyi değerlendirdi. Kara- yalcın, Avrupa solunu ye- ni program vedüşün arayı- şına iten faktörlerin, üre- tim ilişkilerindeki değişim ile yeni üretim güçterinin üretim ilişiklerini etkile- mesi olduğunu söyledi. Üretim sürecindeki deği- şim nedeniyle solun yeni politikalar üretmek zorun- da olduğunu anlatan Kara- yalçın, bu değişimi özetle şöyle anlartı: "Eski üretim siteminde üretim ileham- made,enerji tüketimiveis- tihdam arasında bir doğu- rusalorandvardL Dahaçok üretim için daha çok istih- dam, dahaçoksermaye, da- ha çok hammadde ve daha çok enerji gerekmekteydi Oysa bu durum 70'lerden sonra gecerüliğini büyük ök;üde>itirdL İmalatsana- yünde istihdamda aröş ol- madan üretim artabiliyor. Bilgi emek Ve sermayenin yanındayıeni birüretim fak- törü olarak ortaya çıktı. Dünyamn isrihdam bilişi- minde - klasik sol deyimry- le-beyazyakanlar artmaya başladL Maviyakalıiarara- smdabUedeğişim oldu. Seo- dikalaşma oranmda azal- ma var. Eski üretim siste- minde emeğin ikamesi çok kolaydL Oysa yeni üretim- de çokzor; çünkü bilgi un- SHTUişiniçinegiriyor. Tüm sosyal güvenlik sistemleri 'üretim artışıyla birlikte is- tihdamın da artacağı' var- sayınıı üzerinekumlmuşttt. Oysa, şimdi üretim arttşı ik birükte istihdamuı art- maması sosyal güvenlik sis- temleri icin çok temel bir çıkmaz. Ote yandan >«ni is- tihdam biçinileri ortaya çrt- lu. Esnek çalışma modelie- ri evde çalışma süreci baş- ladLVenimülkiy«kavTan>- lan üzerinde duruluvor." Sosyal demokratlann Avrupa"nm 13 ülkesinde birden yönetüne gelmesi- nin genel bir trendden zi- yade her ülkenin özgûl ko- şullan sonucu gerçekleşti- ğini,ömeğin ItaJya'da "Z«y- tindalı" ittifakjnın solu ik- tidar yaprtğmı arumsatan Karayalcın, Avrupa'daki sol dalganınTürkiye'ye yansı- yacağını ve Türk solunun bunu iyi değerlendirmesi gerektiğini kaydetti. serlik olacağını anlatan Se- natalar, Batı'daki partilerin hepsinde ciddi bir parti içi demokrasi, yaygın araştırma ve yayın etkinliğı, ciddi bir tartışma süreci ve en önem- lisi ciddi bir üyelik anlayışı bulunduğunun altını çizdi. Türkiye'de sosyal demokrat- lann bu özellüderden yok- sun olduğunu söyleyen Şe- natalar, sosyal demokratlann topluma tam bir güven veremediklerini ifade etti. "NPQ bütün entelektiiel dünyamn buluşup tartıştığt tek merfcezdir." Cartos Fuentes 1\PQ ± ^ M. £& dergisine sadece abone vetiryaki IKIIKI «TW 1«IH ATAOĞtU, A. fbrdıim YALOH, A. Tuttsei «IAOV, Abduüofı AAUÇ, AMuMı SOTMŞ, AUuüalı ZEYBEK, ^ ^ ^ y ^ A h m e , (AKALOZ, Mnet KAHRAMAN, Ahmet «no »CAI. Ahmet Sutru YAVUZ, Akın EVREH, Akın KABADAYI. Ali KARTAL Alı ÖKSÜZ, Ali Srrı ÖftEN Ah lolıp OZOEMİR, AJpef OZEL An ANIL. AtÜlo DİHCa, h Suleymon TAİAŞ, Ayfeı Gğdem KÖ«£, Ayse BÇNGÜ. Ape Solra İCİKSEI, Aysegûl ATACAN, Aıiı Okar GONENSIM Boburhon GURSES Bahor AFSARÜNAL, Bonu ATAKUL, Berno Kûrckçi ATAMEK, BifOİ TÜREMIS, Boğac CÛSKUN, Buıtnn AKTAS, Bufem KUŞOĞLU, Canan KANSU, Cmon KELB. Cetol USTAO£lU D « Dr Tolot CİFTCİ, Dı Ahmef luran UW. Dr. SüleyımHi GÛNDÜZ. i m SJflN, Erdd AKAUH. Erden CEÜK, Erfran ALTUKTAŞ. Eıol ABİK. Fonık EOACIBASI, Fotıh AKIN. Follı KUlf, Eoiım CAM, fatmo Hdnne TEKAY, Fehmt AKCİCEK, Ferruh Doğan AKDİLEK, Gonui DURMUS, Goniil UOAN, Guloy CAfilRAN, Güloy GÖKIUHK, Guiumser KOOK, Güngor MEMGİ Gûrcon BAN6ER, H. »eril OEOEOĞLU, Hakan KORTAN, Hokan TANSEL. Hcluk EREN, Hduk Recoı CEZAYİIIIİOĞIU, Hatun Resıt SUN6URtü, Hosan AKSAY. Hoson CEMAİ, Hosoıt ÇORMAM, Hoydar OEMİRBAS, Haydor K M M I KU»T, Hikmet BAVKAL. Hikmel SKİM, Hüseym GÜliRCE, Hüwym KIZ11TAY, I HOseym Y1UHZ, ibfohim EMİI, . . _ lltan TURKAY, llhffli ERSEK, lncı OKTAY, Ismoil V C COŞKUNER. bmoi ro«e O N U K M , Joıef AMA00r • • ( e m o 1 HIZIROGlU. Kunive SAV. Lûtfultah EESIROGLU, M. Akıf AZÎZOGLU M Ceog.z GOKDENlz, M. Gâklran A1YÖKÖK, H Orhon AICKOYUNLU. Mehmel ARSLAN. WehmetERD€M,Mehmet UĞUftLU, Mehmet YÜRfK, Mehnet S. KÜCÜK. Mehmet SenfKANIK, Mehmet ToluUMY.Mıne • M ÖNOl FINDIKOGIU Milbo) KIRAVOfilU, Murof BARUS, Morot C | * ¥ r J BEBİROfiLU, Murat KAÜAYAICIN, Murot ÖZTEMİR, Mum Holıt BIRSEL, t ^ M M â • ( ^ m M ^^fa ( m l m.nnf,, o e u z N HulkrTANRIYAS, Kozmi ÖZDOYURAN, Netotî ERSIN, Nedim SEZGİNER, Nesnn BAnOK, »em YA1CJHJeııı AYDIN, Nurettin TAKILOGlU, Nutettın YORUK, Nuri GÖKALP, Orfun OGUZ, Öıcan ÖZENBAY, S Cem ERSEN. S Sucrvi A K U N Sone mWK, Sait MfSJKLiOĞtU, Setami ÇINAÜ, Sefdor ERENER, Seırfoı FAKMAKA, Serol SAHİN, Seyta TUGCU, Sibel ERKMAN, Suat 6AYRAM, Söleymon MAZIUM, Süleymon SÜttBÜL Söleynıan TALAS, Sonsel EROGlU ILKER, Samn ARAL, Şmo Fusun TURANGOL, Sukrii TUR. Tubo AİACADAG, Tunm yilGMK.Tuncer rilAUZ.Turjay IEHMİO&U, Ityr UYGUR, Umut AIKUN, Und KOCAAUM. (Jnsal AKKAYA, Uzeyır 1LBAK, Vahak MANGIR, Yakm ERCEBER, Yosenn B0U71. Yrd Doc Dt. Seher KASTA1, Zeki SAAT0O6UI, Zeynep DAVAZ, ZüU SÖNMEZ. ZDüku DOĞAM. Abonebaşvurusuiçın:Tel:0212 2754129 Faks: 0212 275 41 83 / 288 62 36 e-mail: [email protected] Web srtesı: httpy/www.bersay.com.tr/npq • Nüsha Satşı Dünya Süper Dağrtım Bayilerinde Abone Başvuru Formu SPQ Türkiye dergisine lytl(4+l özelsayt) için abone obnak istiyorum. YıUık abone bedeli: 100 USD Aboneükbedetim, JDemlrbank Mertcez Şubesi 88676-283 no/lu hesap numarasjna yatırdım. Detontun kopyaa ektedır. (Havale masraflan aboneye aıttir) DKrecL karümdan atın • Vısa J Mastercard KartNo: Kart sûresi bittş tarihı.. Imza Isim Soyadı Firma Adres(iş) : Adres (ev) : Posta kodu/şehır:. Tblefon (iş-ev): e-mail : Dergının ılk sayısı. başvuran ılk 1000 kışıye abonelik şart koşulmadan ücretsc oiarak ulaştınlacaktır. Söz konusu sayı aşıldığmda. bınnci sayımızyıne ûcretsiz. ancak abone olanlara yottanâcakbr. Suriye, ŞÜP Okumak vs... Türkiye ekim ayına son derecede yüklü bir gün demle girdi. Hiçbiri diğerlerinden bağımsız değ ama; iç siyaset, dış siyaset ve ekonomi alanındak sorunlardan biri bitiyor, öbürü başlıyor. Gözlerimiz hangisine dikecegimizi şaşınyoruz. "Bu konu üze rinde ilerde genişliğine duracağım", diye söz ver diğim bir dizi olay var. Fakat ben 0 konuya yenider dönemeden, öylesine gelişmeler oluyor ki; ister is- temez, o gelişmeleri ele almak zorunda kalıyoruz. • • • Son günlerde birdenbire Suriye olayı gündeme geldi. Askeri ve sivil yetkililerimiz, en üst düzeyder bu konuyu dile getirmeye başladılar. Doğrusu; Su- riye'dekı dikta yönetimi, ben kendimi bildim bileli Tür- kiye konusunu iç politika malzemesi yaptığı gibi Tür- kiye'nin aleyhine olacağını umduklan herşeyi des- teklerler. Suriye bir ara Mısır'la birlikte "BirieşikArap Cum- huriyeti" adıyla (sözde) birieşik bir devlet kurmuş- lardı. İki "malzemeleri"varü\. Bunlardan biri Israil, öbü- rü Türkiye idi. Zaten Arap milliyetçiliğinin temeli Tür- kiye düşmanlığına" dayanır. Zira, eğer Osmanlı Im- paratorluğu Arap ülkelerini sömürmeseymiş, Arap dünyası bugünkü durumunda olmazmış... Duy da inanma. Insanda biraz insaf, biraz utanma olur... Suriye'nin PKK'yi desteklemesi yeni bir olay de- ğil. İşin başından beri PKK'nin arkasındaki temel dayanak Şam yönetimi oldu. Hatta özellikle Suriye'ye yakın bölgelerde PKK teröristlerinin önemli bir bö- lümünün Suriye uyruklu olduğunu ve Suriyeli genç- lerin PKK "saflannda" geçen sürelerinin askerlik sü- relerine sayıldığmı duyuyorduk. Peki, şimdi ne oldu da birdenbire en üst düzey- den Suriye'ye çatılmaya ve askeri bir müdahale ola- sılığından söz edilmeye başlandı. Sözde "Uluslara- rası llişkiler" öğretmeniyim, birtürlü işin içinden çı- kamıyorum... Türkiye - Israil ilişkilerinin yeni boyut- lar kazanması ve Sayın Başbakanımızın ABD seya- hatindeki görüşmelerinin bunda payı var mı acaba? ••• Sayın Recep Tayyip'le ilgili olarak, "şiirokumamav- rası" sürüp gidiyor. Birileri, "Insan şiirokuduğu için mahkûm olurmu?" diye sözde demokrasi havarili- ği yapıyor, birileri "şiir okuduğu için siyasal hakJarı elinden alınan siyasetçiden" söz ediyor. Saytn Er- doğan da, "Gene şiir okuyacağım..." diyerek bu "sanal savunmaya" katılıyor. Oysaki mahkûmiyet sebebi şiir okumak değil, okunan şiirin (okuyanın amacı olmasa bile) dini si- yasete alet etmesi ve kitleleri tahrik ediyor olması. Ama bir "şiir okumak..." lafı sürüp gidiyor. Bebele-- rimiz edebiyat derslerinde şiir okumaya korkacak- lar... Kaldı ki; bu memlekette şiir yazıp okuyanlann çek- tiği acılar ve uğradıkları zulümler, bu arkadaşlara galiba biraz yabancı. Zaten biraz sıkıştınrsanız, "Biz onlarla bir miyiz", ya da "Bizi onlarta aynı kefeye na- sıl koyarsınız" gibisinden itirazlara başlariar. Zira bunlardemokrasiyi saft kendileri için isterier. Yani işin özeti, bunlar sadece "kendilerine demokrat"\ır\ar. Kusura kalmasınlar ama,dertiokrasbinentü-* yük düşmanlanndan biri. "çifte standafftır. Iğneyi kendinize, çuvaldızı baş- •' kasına... ••• Pazar sabahı, ben bu yazıyı yazmak için dakti- lomun başınaoturmadan az önce, Anadolu'daki bir üniversitede öğretim üye- si olan bir eski öğrencim aradı. Başörtülü öğrenci- ler konusunda bir yazı al- mış, "Siz bu konuda ne yapıyorsunuz" diye sor- du. Başörtüsü konusunda birinci dereceden sorum- lu olması gereken rektör, topu dekanlara atmış, de- kanlar bölüm başkanlan- na, bölüm başkanları da öğretim üyelerine. Pazartesi günü İstanbul dışında olacağımdan, bi- zim okulda ne gibi "şen- liklerin" yaşanacağını gö- remeyeceğim. Ama bizim okulu "pilotböige"seçmiş olduklan için üzücü olay- ların çıkacağtnın endişesi içindeyim. Umanm yanı- lıyorumdur. Fakat hiç kuşkum yok ki öğretim üyeleri "zaptiye" ya da "güvenlik kuvveti" değildir. "Kanunsuzluğa engel olmak" ne zaman- dan beri öğretim üyeleri- nin görevi? Rektör çağınr güvenlik güçlerini, kanun- suzluğa engel olur. Eğer emniyet güçleri yetersiz kalırsa, jandarma devreye girer. Eğer onlar da yeter- siz kalırsa, iş tanklara dü- şer. öğrencime, "Stz;n oku- lun kapısında denetimyok mu" diye sordum. "Var hocam" dedi, "Geçengün güvenlik görevlilerinden birini bıçakladılar..." Valla- hi iyi iş. Devletin kolluk güçleri kanunsuzluğa göz yumacak, öğretim üyele- ri yasalan uygulamaya ça- lışacak. Nerede yaşıyo- ruz?.. Türkiye'de tüm üniver- sitelerin kapılannda polis kontrolü vardır ve kanun- suzluklara engel olmak onlann görevidir. Bu fuka- ra millet, onlara bunun için para ödüyor. Eğer onlar görevlerini yerine gen'remi- yorlarsa, bu görevi yerine getirmek öğretim üyeleri- nin işi değildir. Bunun sağ- lanması görevi de üniver- site yönetimlerine düşer. Umanm 1998/1999 Ders Yılı'nda ağzımızın ta- dı çok kaçmaz. Daha fazla biy içm (021Z) 275 41 29 no!u tetefbnu i arayabılır. bersay@bersaycom adreane e-maıl ile gönderebılırsınız Göndennc Adnd: Kasap Sok. Eser Apt C 20/49 Esentepe 80280 İstanbul Faks: (0212) 288 62 36
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle