Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 4OCAK1998PAZAR
PAZAR KONUGU
AB 'nin Dönem Başkanı îngiltere 'nin Ankara Büyükelçisi DavidLogan la Kıbns veAvrupa 'nın tutumunu konuştuk
'Dünya Rumlan devlet olarak tanıyor'SUNUŞ Avrupa Birliği, Doğu ve Orta Avrupa ile tarihi birleşmesini gerçekleştirdiği
13 Aralık 1997 Lüksemburg zirvesinde, 34 yıllık ortağı Türkiye'ye adaylık statüsü
vermedi. A\Tupa kapısını ise kimi kabul edilemez koşullan yerine getirmesi
karşılığında aralık bıraktı. AB bu karan ile 21. yüzyıl Avrupası'nm sımrlannı. Kıbns
Rum kesimi ve 10 eski Doğu Bloku ülkesini alacak biçimde çizdi. Türkiye tepki olarak
AB ile siyasi ilişkileri askıya aldı. Lüksemburg zirvesi, Kıbns Türk toplumunu
herhangi bir azınlığa indirgeyen ve Rum kesiminin adanın tek temsilcisi olduğunu teyit
eden karan ile de Doğu Akdeniz'in bu stratejik adasında bir çözüm için belki de
kapılann tamamen kapanmasına katkıda bulundu. Şimdi tüm gözler; AB'nin 1
Ocak'tan itibaren 6 ay süreyle dönem başkanhğını üstlenen. Türkiye ve Yunanistan ile
birlikte Kıbns'ın garantörü olan tngiltere'de. ABD'ye yakın politikalar izleyen
İngiltere'nin, Türkiye'nin birlik ile kestiği ilişkileri yeniden başlatmak için izleyeceği
yöntem merak konusu. Garantör ülke sıfatıyla İngiltere'nin, AB'nin çıkmaza sokruğu
Kıbns sorununun çözümü konusundaki yaklaşımı ise Ankara'ya umut vermiyor.
Adadaki egemen üsleri aracılığıyla NATO'nun Akdeniz'deki gözü kulağı konumundaki
İngiltere'nin Rum yanhsı politikalar izlediği biliniyor. AB'nin dönem başkanı
İngiltere'nin Türkiye Büyükelçisi David Logan ile Londra'nın izleyeceği strateji ve
Kıbns'ı konuştuk.
SÖYLEŞİ LALE SARIİBRAHİMOĞLU
Dönem başkanı olarak Türkiye ve AB
arasında, Ankara tarafından kesilen siyasi iliş-
kileri düzeltme yolunda sihirli bir formülünüz
LOGAN - Türkiye ve AB olarak aranuzda cid-
di bir algılama ve bakış açısı sorunu var. Lüksem-
burg zirvesi sonuçlannı farklı anlıyoruz ve bu
yanîiş algılama aramızda bir endişe konusu ol-
malı.
Bu nasü aşûabilir?
LOGAN - Sihirli bir formülüm yok.
Türk hükümetyetkilileri AB'nin lük-
semburg zirvesinde aldığı kararlar ile Türki-
ye 'yi aldattığını belirtiyorlar?
LOGAN - Türk hükümet yetkililerinin açıkla-
malan üzerine yorum yapmam. Genel olarak
Lüksemburg zirve sonuçlannı da mükemmel
olarak nitelendirmiyorum. Ancak bu zirveler 6
ayda bir yapılıyor ve tarihi yenilgi ve zaferlerin
ılan edildiği Viyana Kongresi benzeri bir zirve
değil. Aynca bu zirve toplantılannda herülke is-
tediğini elde edemiyor. Yani bir ülkenin her şe-
yi elde edip diğerinin hiçbir şey elde etmediği bir
zero-sum oyunu değil. Dolayısıyla "Biz kandı-
nldık" yaklaşımı Lüksemburg zirvesinin niteli-
ğinı yanlış anlamadan kaynaklanır. Türkiye oyu-
na getinldiğı duygusuna kapılmamahdır.
^ ^ ^ " Sizce Türkiye 'yi tatmin etmekten uzak
sonuçlan değertendirildiğinde, Başbakan Me-
sut Yılmaz'ın dediğigibi Lüksemburg zirvesin-
de Htristiyan kulübü taraftarları mı galip gel-
di?
LOGAN - Zirve sonuç bildîrisinin hiçbir ye-
rinde AB'nin Hınstiyan kulübü olduğu yazmı-
>or. Îngiltere'de yaklaşık 3 milyon Müslüman
vaşıyor. Bunlann çoğu Ingiliz vatandaşı ve yö-
netim içinde yer alıyorlar. İngiltere'nin AB'yi
Hıristıyan kulübü olarak nitelendirmesi kendi
Müslüman halkına ihanet anlamına gelir. Batı
basınını da ızlediğinizde pek çok üye ülkenin
zirve sonuçlanndan memnun olmadığı görüle-
cektir.
••••1 Türkiye, birlik içinde öngörülen duru-
munun düzeltilmesi için bir sonraki zirve toplan-
tısının yapılacağı haziran ayına kadarsüre ver-
dl Dönem başkanı olarak taraflar arasındaki bu
tıkanıklığı aşmak için nasd bir politika izleye-
ceksiniz?
LOGAN - Biz Türkiye'nin tepkisini ciddiye
alıyoruz. Ancak tngiltere olarak Lüksemburg
zirvesi sonuçlannı Türkiye açısından ilerleme
kaydedilmış sonuçlar olarak görüyoruz. Dönem
başkanlığımız sırasında Lüksemburg zirvesinde
Türkiye için gelıştirilen stratejileri temel alarak
Avrupa ve Ankara arasında bir ilişki kurmaya ça-
lışacağız. Tabii buna izin verilirse.
Türkiye için adaylık statüsü verecek
mısınız
LOGAN - Türk basınında Türkiye'nin AB
adaylığının reddedildiği yolunda yer alan haber-
ler doğru değıldir. Lüksemburg sonuçlan Türki-
ye ile işbırlıği öngörüyor. Ama Türk hükümeti
'İngiliz dönem başkanlığı ile konuşacak bir şeyi-
miz yok' derse bunu üzüntüyle karşılanm. Îngil-
tere olarak Türkiye'nin tam adaylığı için ortaya
atılan koşullan diğer aday ülkeler gibi yerine ge-
tirmesi halinde AB ile bütünleşme yolunda önü-
nün açık olduguna inanıyoruz.
^ ^ ^ H Türkiye 'nin tam üyelik konusunun tar-
tışılmayacağı Avrupa Konferansı 'na katüması
için bile Ankara 'nın kabul edemeyeceği bir di-
zi koşul ortaya attınız- Kapıları Türkiye'ye
önemli ölçüde kapattınız.
LOGAN- Türkiye'nin. kendisi için öngörülen
ve tam üyelik yolunda geliştirilecek strateji için
son derece zor ve katı olan Kopenhag knterleri-
ni yerine getirmesi gerekiyor. Ve bunlar katılım
müzakereleri iyin koşuldur. Ama Avrupa Konfe-
ransı'na katılım için öngörülenler, altını çiziyo-
rum koşul değil, ilkelerdir.
•^HBI Bundan sonraki ilişkileri nasd görii-
yorsunuz? Şimdi ne olacak?
LOGAN - Bu sonıyu Türk hükümetine sorun.
Türk hükümeti AB ile siyasi diyaloğu kesmek-
le bırlıkte AB ile mevcut anlaşmalar çerçevesin-
de işbirlığinin sürdürüleceğini belirtiyor. Bu
açıklamayı Lüksemburg zirvesi sonuçlan ile mu-
kayese ediniz. Zirvenin Türkiye'ye ilişkin bö-
lümleri de Türkiye ile yapılan Ankara anlaşma-
lan gibi mevcut anlaşmalar temelinde ilişkilerin
geliştirilmesini öngörüyor. Ancak Türkiye ve AB
arasındaki ilişkilerde bir belirsizlik olduğu kesin.
Çünkü Türk hükümeti çok sert bir tepki göster-
di. Avrupa Komisyonu'nun şimdi Türkiye için
bir strateji geliştirme görevi olduğu anlaşılıyor.
^ ^ ^ " Cumhurbaşkanı DemireL Türkiye'nin
SATO üyesi olarak sınırlan korurken görevini
eksiksiz olarak yerine getirdiğini, ama sofraya
davet edilmediğini söyledt Buna ne diyeceksi-
açısından büyük önem veriyoruz. Türkiye bizim
dünyanm bir parçasıdır, Güneydoğu Avrupa'nın
büyük ve önemli bir ülkesidir. Demokratik ve is-
tikrarlı Türkiye bizim çıkanmızadır ve Anka-
ra'nın Avrupa yönelimini sürdürmesi halinde en
iyi hizmeti verecektir. Ama NATO üyesi her ül-
ke aynı zamanda AB üyesi değildir. NATO üye-
si bir ülkenin AB üyesi olması gerektiği gibi bir
doğrudan bağlantı olduğunu zannetmiyorum. Bu
nedenle Sayın Demirel'in sofraya Türkiye'nin
çağnlmadığı eleştirisini anlayamayız. Türki-
ye'nin NATO üyesi olarak oynadığı tarihi rol ve
oynamaya devam edeceği rolde bir soru işareti
yok. Bir trlandah (AB üyesi ama NATO üyesi de-
ğil) olsam Türkiye'nin bu eleştirisini anlamakta
zorluk çekerim.
^ ^ ^ H 1963 Ankara Anlasması ile Türkiye ye
tam üyelik yolu açümadı mı?
LOGAN - Lüksemburg kararlannın Türkiye
bölümünü Türkiye'de insanlann ve de basının
okumadığı anlaşılıyor. Bu okuma konusu Anka-
ra Anlaşmasf nın okunmasına benziyor. Türk in-
DAVİD LOGAN
54 yaşında olan David Logan, ilk
büyükelçilik görevine 1997 Martı 'nda
Îngiltere 'nin Ankara Büyükelçisi olarak
başladı. Ankara 'ya gelmeden önce ABD
ve Rusya dahil çeşitli ülkelerdeki
büyükelçiliklerde müsteşarhk görevinde
bulundu. 1965 yılında îstanbul ve
Ankara daki tngiltere büyükelçilik ve
konsolosluklarında görev yaptı. 32 yıllık
bir aradan sonra yeniden Türkiye 'ye, bu
kez büyükelçi olarak döndü. Pek çok
Ingiliz diplomatı gibi Türkçeyi çok iyi
biliyor. Judith Margaret Walton Cole ile
evli olan büyükelçinin biri hz diğeri erkek
iki çocuğu var.
şuluk ilişkilerine saygı ve toprak sorunlannı La-
hey Uluslararası Adalet Divanı'na gidilmesi de
dahil, banşçıl yollarla çözümünden yana olma-
dığını mı söylüyorsunuz? Burada belirli bir ko-
nunun Lahey'e götürülmesinden bahsedilmiyor.
Türkiye'nin Lahey'in yargı yetkisini tamamen
tanımadığmı mı söylüyorsunuz? Avrupa Konfe-
ransı'na davet edilen 11 ülke ve Türkiye'nin ya-
nı sıra AB üyesi 15 ülkenin Avrupa Konferan-
sı'na katılırken ortaya atılan ilkeleri kabul etmiş
olması gerekiyor. Karar metninde istisnai olarak
Lahey'in yargı yetkisinin tanınması taahhüdü
yer almıyor. Bu önemli bir farkhlık.
i^^^^B Türkiye, Lüksemburg kararlanna tep-
ki olarak AB ile Kıbns konusunu da görüşme-
yeceğini bildirdl Bu durumda AB dönem baş-
kanhğını İngütere 'nin üstlenmesiyle birlikte bir-
liğin Kıbrıs koordinatörlüğü görevini de üstle-
nen Sir David Hannay 'in Türkiye 'yiyine de û-
yaret etmesi bekleniyor mu?
LOGAN -Türk hükümetinin açıklamasından
Hannay'in Kıbns koordinatörü olarak Türki-
ye'de memnunlukla karşılanmayacağını anlıyo-
rum. Ancak Hannay'in gelmesini ümit ediyo-
rum. Türk hükümetinin üç konuyu ele almama
konusunda AB'ye getirdiği yasağı biliyorum.
Lüksemburg zirvesi, Rumlar ile Kıb-
ns 'm tanınan tek devleti olarak mart sonunda
tam üyelik müzakerelerine başlanacağını kara-
ra bağladı ve Türk toplumunu herhangi bir aun-
lık olarak niteledi Diğer yandan Birleşmiş MU-
letler, Kıbns Türk ve Rum toplumları ile eşit bi-
rimler olarak müzakereleri sürdürüyor. Lük-
semburg karan ile BM müzakerelerinde temel
alınan ilkeler birbiriyle tamamiyle çelişiyor. Bu-
nu nasü açıklayacaksuıız?
LOGAN - Kıbns ile müzakerelere başlanaca-
ğı konusunu yeni bir gelişme olarak görmenizi
anlayamıyorum. 1995 yılında Kıbns (Rum kesi-
mi) ile tam üyelik müzakerelerine başlanması
karan alınmıştı. Binncisi, Kıbns'ın tam üyeliği-
nin gerçekleşme noktasmda adadaki soruna çö-
züm bulunması gerektiğinin altını çizeceğiz.
tkincisi. tam üyelik müzakerelerinde her iki top-
lumun katılımı olması gerekiyor. Rumlar ile ya-
sorunlan bulunan bir ülkenin birliğe katılımını
kabul etmemesi.
nız
LOGAN - Biz Türkiye'ye kendi çıkarlanmız
sanı Ankara Anlaşması'nın 28. maddesinin Tür-
kiye'ye tam üyelik hakkı verdiğini ve bunun bir
zorunluluk olduğunu söylüyor. Bu tamamen saç-
madır. 28. maddeyi İngiiizce ya da Fransızca,
hangi dilde okursanız okuyun son derece açık-
tır.
^ ^ ^ ^ * Yani Türkiye 'nin tam üyelik hakkı 28.
madde ile garanti altında değil mi?
LOGAN - Tabii ki değil. Sorun okuma ve yo-
rumlamadan kaynaklanıyor. 28. madde tabii ki
önemli. Türkiye'nin topluluğa katılımını (o za-
manki adı birlik değil) olası kılıyor. Sofraya da-
vet edilmediğıniz konusuna gelince. Lüksem-
burg zirvesi sonuçlanna baktığınızda. ilk kez AB
devlet ve hükümet başkanlan düzeyinde diğer
tam üye adayı ülkeler ile aynı kriterleri yerine ge-
tirmesi halinde Türkiye'nin tam üyeliğe ehil ol-
duğu teyit ediliyor. Yine ilk kez Ankara'nın bir-
liğe katılımı için strateji hazırlanmasına karar
veriliyor. Dönem başkanlığımız sırasında Türki-
ye için öngörülen Avrupa stratejisini geliştirece-
ğiz. Lüksemburg Türkiye için gerçek bir ilerle-
me oldu. 12 ay öncesine gittiğimizde başbakan-
lık düzeyini bir kenara bırakın, dışişleri bakan-
lan düzeyinde dahi Türkiye'nin tam üye adayı ül-
keler ile aynı kriterler ile tam üyeliğe ehil oldu-
ğu teyit edilmemışti. 12 ay önce Türkiye için bir
Avrupa stratejısi dahi yoktu ve Avrupa Konferan-
sı da öngörülmemişti.
^^^^m Türkiye 'nin tepkisi ağırlıklt olarak ge-
tirilen koşullara?
LOGAN - Türkiye'nin Lüksemburg kararlan-
na tepkisi ve hayal kınklığının asıl nedeni -ki
bunu da anhyorum- bu zirvede, birliğe tam üye
yapılacak birinci dalga ülkeler ile ikinci dalga ya
da kategorideki ülkelerin izlenecek katılım stra-
tejilerinde birbirlerine çok yakınlaştınlmış ol-
malandır. Zirve karannın ilk paragrafinı okudu-
ğunuzda, iki ayn kategorideki tam üye adayı ül-
kelerin birbirlerine çok yakınlaştınldıklan görü-
lecektir. Türkiye'deki rahatsızlığın ve mutsuzlu-
ğun temel nedeni de bu. AB'ye tam üyelik yo-
lunda bir yanda 11 ülke (Rum kesimi ve 10 ül-
ke) diğer yanda Türkiye. Bu durum Türkiye ve
11 'ler arasındaki açığı büyütüyor.
Bu açığı kapatacak mısınız? Ortada
aynca iki dalga ülkeler grubunun birbirineya-
kmlaşttrdması karşısında Ankara açısından psi-
kolojik bir sonın da var?
LOGAN - Kesinlikle durum psikolojik. 11 'ler
ile Türkiye arasında bir mukayese yapmanın öne-
mi yok. Önemli olan Türkiye ile ilişkilerin ge-
liştirilmesidir. İki ayn kategorideki ülkeler gru-
bunun tam üyelik konusunda izlenecek strateji-
lerde birbirlerine yakınlaştınlmalan hiçbir za-
man İngiltere'nin benımsediği bir görüş olmadı.
Biz çok sayıda üye adayı ülke ile ciddi müzake-
reler yapılmasını gerçekçi bulmuyoruz. Gerçek
dünyada ilk 6 ile 5 ülke arasındaki açığın tam ter-
sine büyüyeceğini düşünüyoruz. Bazı ikinci grup
ülkeler için tam üyelik çok uzun bir zaman ala-
bilecektir. Ne kadar çabuk tam üye olacağı ise
Türkiye'nin elindedir. Bu nedenle Türkiye'nin
sonuncu sırada olduğu sonucuna varmıyorum.
^ ^ • ^ B Lüksemburg karannda tam üyelik için
istenen koşullardan biri de azınlıklara saygu
Lozan Antlaşması Türkiye'deki azınlıklar ko-
nusunda belirii ilkeleri saptamış bulunuyor. Bu-
rada kastedilen, Avnıpa Parlamentosu 'nun da
sürekli dile getirdiği gibi Kürtler mi?
LOGAN - Azınlık ifadesinin vurgulanmasın-
dan bazı Türk yorumculann mutlu olmadığını bi-
liyorum. Kopenhag kriterlerine baktığınızda bu
konuya çok daha fazla yer verildiğini görürsü-
nüz. Londra ya da Paris'te oturuyorsam azınlık
ifadesinin kullanılmasına Ankara'daki tepkiyi
anlayamam. Bu konuda "Kürtteri mi kastettiği-
miz" ifadesini kabul etmiyorum. AB açısından
düşünmeye çalışın. Ben bir kulübün üyesiyim
ve her kulüp gibi bu kulübün de belirli kurallan
var. Bu kulübe üye olmak isteyen bir ülke bana
gelip de "Siz bu ketimeyi kullanıyorsunuz ve bi-
zim bunu kabul etmemiz çok zor" derse ne olur?
^ ^ ^ ^ B Cumhurbaşkanı Demirel'in yani sıra
hükümet yetkilileri de AB 'nin Türkiye'yi birli-
ğe almamak için her zaman bir bahane bulacak-
lan düşüncesinde. îngiltere Türkiye için getiri-
len koşullan yumuşatacak mı?
LOGAN - Bunlar koşul değil, konferansa ka-
tılmak isteyenler için getirilen ilkeler. Avrupa
Konferansf na davet edilen her ülkenin bu ilke-
lere yönelik taahhütleri bulunduğu düşüncesin-
den hareket ediyoruz. Siz Türkiye'nin, iyi kom-
pılacak katılım müzakereleri. her iki toplumun
görüşlerinin alınmayacağı anlamına gelmiyor.
Her iki toplumun AB 'ye üyelik müza-
kerelerine eşitstatüde katılımını destekliyor mu-
sunuz?
LOGAN - Ben öyle bir şey demedim. Ben ana-
yasa hukukçusu değilim. Sanınm siz ve ben ege-
men devletlere inanıyoruz. KKTC'yi egemen bir
devlet olarak da tanımıyoruz. Ancak BM'deki
görüşmelerde bir sorun yok. çünkü burada her i-
ki toplum da eşit birimler olarak kabul ediliyor.
Lüksemburg kararlan, Kıbns'ın tam üyelik mü-
zakerelerinin BM'nin gözetimindeki toplumlar
arası göriişmelere katkıda bulunacağını da vur-
guluyor. AB ile yapılacak katılım müzakereleri
ile BM'nin toplumlar arası görüşmeleri, gerek
doğası gerekse statü açısından tamamen farklı.
Bir yanda egemen Kıbnslılar diğer yanda Kuzey
Kıbnslılar arasındaki eşit olmayan statünün bir-
liğe katılım müzekerelerinde bir sorun yarataca-
ğını söylemekte haklısmız. Zannediyorum bu so-
runu aşmak için Îngiltere olarak elimizden gele-
ni yapacağız. Ama sonuçta tüm bunlar mart so-
nunda Kjbns hükümeti ile tam üyelik müzake-
relerine başlanacağı gerçeğini değiştirmez.
^ ^ ^ ^ Kıbns Türkleri, eşit siyasi birim ve ege-
men bir varlık olarak tanınmadıklan sürece top-
lumlar arası görüşmelere de artık katümaya-
caklannı bildirdiler. Buna tepkiniz ne olacak?
Nasıl bir uzlaşma içine gireceksiniz?
LOGAN - Egemenlik ve tanınma gibi sorun-
lann ele alınmakta olduğu BM gözetimindeki
toplumlar arası görüşmeler başanlı olabilir. Or-
tada birbirinden doğası ve amaçlan tamamen
farkJı iki ayn müzakere zemini var. Biri AB'ye
katılım müzakereleri, diğeri BM'nin gözetimin-
deki toplumlar arası görüşmeler. Bunun ikisi yi-
ne de birbiriyle bağlantılı. çünkü aynntılara inil-
diğinde AB'ye katılım müzakerelerinin, toplum-
lar arası görüşmeler için aranan çözümlere uy-
gun düşebıleceğını düşünebiliyorum. Ancak AB
Kıbrıs sorununu çözmeye çalışmıyor. AB ile
bağlantılı olan sorun gerek Avrupa hükümetleri
gerekse dünyanın geri kalan ülkeleri Kıbns'ta
Rumlan devlet olarak tanıyor. Ve bu durum de-
ğışmeyecektir. Bu olguyu yaşamın bir gerçeği
olarak kabul etmeniz gerekiyor. Ve ortada iki
aşın uçtapozisyonlarvar. Bunlardan biri, AB'nin
AB ilkeleri bir ülkenin sorunlannı çöz-
meden birliğe alınmasını öngörmüyor?
LOGAN - Bu sorunuz tabii bir devletin ne ol-
duğu sorusunu da gündeme getiriyor. İkinci ar-
zu edilmeyen sonuç ise bir ülkenin Kıbns'ın tam
üyeliğini veto etmesidir. AB, bölünmüş bir ada-
nın tam üyeliğinin mümkün olmadığını söyleme-
yecek, ancak oldukça arzu edilmeyen bir durum
olduğunu vurgulayacaktır.
• ^ ^ ^ Nasıl bir Kıbrıs İngilizçıkarlanna hiz-
met edecekür?
LOGAN - Kıbns'ta federasyon, konfederas-
yon ya da eşit siyasi varlık gibi teknik aynntıla-
ra girmeyeceğim. Ancak şu da bilinmeli ki İn-
giltere'nin tam üyeliği, müzakerelere başlama-
sından 13 yıl sonra gerçekleşti.
^ ^ ^ • i Kıbns küçük bir ülke?
LOGAN - Başka bir şey söylemeyeceğim. An-
cak Kıbns'ın çözüm parametrelerinde bir gizem
yok. Bu da iki toplumlu, iki bölgeli federasyon
olduğudur.
^ ™ ^ * îngiltere 'nin terör örgütü IRA ve PKK
arasındaki benzeriikler var mı? îngiltere hükü-
meti, IRA 'nın siyasi kanadı Sinn Fein ile müza-
kerelere oturdu. Türkiye için de benzer bir öne-
riniz olacak mı?
LOGAN - Öncelikle hükümetimiz Sinn Fein
ve IRA'yı farklı görüyor. Ancak bazılan her iki-
sini de aynı olarak nıtelendirebilir. Sinn Fein'in
Avam Kamarası'nda seçilmiş temsilcileri bulu-
nuyor. Dolayısıyla biz banşçıl çözüm istediğini
belirten bir siyasi parti ile diyalog ıçindeyiz. În-
giltere olarak PKK ve IRA'yı terörist örgütler
olarak görüyoruz. Bu konuda ikisi de aynı. Di-
ğer yandan IRA, ülkenin bir bölümünü diğeri ile
siyasi birim altında birleştirmek istiyor. (Kuzey
trlanda'nın Güney ile birleşmesi.) PKK ise ülke-
yi bölmek istiyor. Dolayısıyla aralannda farklı-
lık bulunuyor. PKK çok uzun süredirayakta kal-
dı. Bence bu terörist örgüte sempatinin en aza in-
dirilmesi için elden gelen her şey yapılmalıdır.
Kürtlere, televizyon yayınlan gibi bir
dizi kültürel jestler yapılmast göriişünde misi-
LOGAN - Herhangi bir somut öneri yapmak
istemiyorum. Ancak dünyanın çeşitli yerlerinde
benzer sorunlar bulunuyor. Kimileri bu tür sorun-
lann çözümünde başanlı olamıyor kimileri ba-
şanlı oluyor. Bu nedenle bu konuyla ilgilenmiş
olan dünyanın diğer ülkelerindeki örneklere ba-
Jdlabilir.
Türkiye'nin insan haklan durumunu
nasd değerlendiriyorsunuz? Bir önceki dönem
başkanı Lüksemburg Başbakanı Jean Claude
Juncker'in, "İşkenceci Türkiye ile masayaotur-
mayız " sözlerine katüıyor musunuz?
LOGAN- Türk hükümetinin insan haklan ala-
nında açıkladığı iyileştirmeleri uygulamaya koy-
ması bizim açımızdan büyük önem taşıyor. Baş-
bakanınız insan haklan sorununa çözüm bulun-
ması konusundaki kararlılığını dile getirdi. Hü-
kümetin bu konuda kararlı ve ciddi olduğunu
gözlüyoruz. Îngiltere olarak insan haklan konu-
sunda hem yasalarda hem de uygulamalarda ak-
saklıklar olduğunu düşünüyoruz. Bu konuda biz
Türk hükümetine kendi deneyimlerimizi paylaş-
ma önerisi götürdük. Diğer bir deyişle bir ülke-
yi eleştirmek yerine sorunun çözümüne dene-
yimlerinizi önererek katkıda bulunabilirsiniz. in-
san haklan alanında Türk hükümeti ile işbirliği
yapıyoruz. Türk hükümetinin bu alanda fazla bir
ilerleme kaydetmediğini söylemek için zaman
çok erken. Juncker'in sözlerine gelince, bu onun
kendi görüşüdür. Türkiye AB ile Ortaklık Kon-
seyi ve Avrupa Konseyi gibi platformlarda aynı
masaya oturuyor.
^ • i B ^ Türkiye'de ordunun rolünü nasıl de-
ğerlendiriyorsunuz?
LOGAN - Anayasada yer alan ifadeler ile or-
dunun rolünün değiştiğini düşünüyorum. Bu
anayasa. Milli Güvenlik Kurulu'na daha büyük
rol veriyor. Yani ilerici anlamda ordunun rolü
değişti. Ben Türk ordusu demokratik ya da de-
mokratik değil demiyorum. Böyle bir rolün ar-
zu edilir ya da edilmez olduğu şeklinde bir açık-
lama da yapmıyorum. En basit anlamda yaşamın
bir gerçeği olarak durum böyle. Anayasa
MGK'ye daha olumlu bir rol veriyor. 1960 Ana-
yasası'nda ordunun böyle bir rolü belirlenme-
mişti.
^ ^ M B / 965 yılında genç bir diplomat olarak
Türkiye 'de görev yaptınız. Türkiye 'de neler de-
ğişti, olumlu ve olumsuz anlamda?
LOGAN - Türkler hep aynı. Türkleri çok se-
viyorum ve geri dönmekten memnunum. Ara-
mızda ortak şeyler var. Onlar da biz lngilizler gi-
bi değişken mizaçlı insanlar. Türkiye'deki en bü-
yük olumlu değişikiliğin özel sektörde olduğu-
nu gözlüyorum. 1960'lardan çok farklılar. Biz
AB içinde Türkiye'nin 4. büyük ticaret ortağı-
yız. Türkiye'yi yalnızca bir pazar olarak değil,
iş ortağı olarak da görüyoruz. Türkiye'deki olum-
suz değişikliklere gelince. Basın çok sansasyo-
nel. Türk basınında her şey ya büyük zafer, ya
büyük felaket, ya büyük şok ya da büyük skan-
dal olarak sunuluyor. Ikisinin ortası yok. Bir di-
ğer konu da Türkiye'ye kirlı havanın geri dön-
müş olması. Artan sayıda Ankaralınrn, kirli ha-
vanın geri dönmesine karşı şikâyetçi olmaması
benim için sürpriz oldu.
^ ^ ^ ™ Türkiye ile Rusya arasındagelişen Uiş-
kiler AB 'ye alternatif olabilir mi?
LOGAN - Türkiye ile Rusya arasındaki iyi
ilişkileri hem memnunlukla karşılıyor hem de
önemli bir gelişme olarak görüyonım. Rusya,
Türkiye için önemli bir pazar. Ikili ilişkilerin ge-
liştirilmesini, birinin kazanıp diğerinin kay be-
deceği 'zero-sum' oyunu gibi görmüyorum. Tür-
kiye ve AB arasındaki ilişkiler ile Türkiye ve
Rusya arasındaki ilişkiler birbirinin alternatifi
değil. İlişkilerin doğası farklı. Bu, elmalar ve
portakallann ayn ayn olgunlaşması gibidir ve
birbirlerine alternatif değiller.