15 Mayıs 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
OCAK 1998 SALI CUMHURİYET SAYFA 13 BSE/BSM Marmara Üniversitesi Bankacılık ve Sigortacılık Enstitüsü (BSE) eski genel müdürü Prof.Dr. Nazım Ekren, Dünya Bankası Eğitim Projesi'yle ilgili iddialar , konusunda açıklama yaptı: "Dünya Bankası ve bir Alman teknik kurumunun projesini biz Hazine'ye teklif etmedik, teklif Hazine'den bize geldi. Hazine, BSE'den başka kurumlara da projeyi götürdü. Verdiğimiz tekliften BSE yönetim kurulunun habersiz olması söz konusu değil. Tektifimizi BSE antetli kâğıda yazdık ve ihaleye BSM adlı bir kuruluşla korsorsiyum kurarak katıldık. Hazine, projeye ilişkin inaleyi henüz sonuçlandırmadı. Rektörlüğün onayı ile verdiğimiz teklif nedeniyle üniversite bünyesinde herhangi bir soruşturma da açılmış değil." Ö M Ü R I L i K Trafîk polisine değil canavanna rüşvet veri Ömür E. Kurum Tel: 0.212.512 05 05 Faks: 0.212.512 44 97Bektronik posta: Deraz.Somdraksnetcom - Çete Intemet'e airrniş... "Aman 'password'lara dikkat: sahte olabilir!" Susurluk nasıl çozulmeyecek! B aşbakan Mesut Yılmaz için "Susurluk" in- celemesi yaparak devlet sırtı ve üç yılla sı- nırlı rapor hazırlayan başmüfettiş Kutlu Sa- vaş'ın adı, önceki yıllarda kurulan Meclis Hayali Ihracatı Araştırma Komisyonu'nun raporun- da geçiyor. Meclis'in raporunda Kutlu Savaş, Tur- gut Özal döneminin hayali ihracatlarını örtbas et- mekle suçlanıyor. Bu arada Başbakan Mesut Yılmaz, başmüfettiş Kut- lu Savaş'ın öneriteri doğrultusunda "Susurluk" için yeni kurullar oluşturarak altı ayrı soruşturma açtır- maya hazırlanıyor... Altının altında ne var, niye yedi değil de altı pek bilinmiyor. Vatandaşa da karanlık- ta beklemek düşüyor. Sırlı ve sınırlı incelemesi altı ay süren "Susurluk"un altı yeni soruşturmasının al- tı yıl sürmesi bekleniyor. Yılmaz'ın "Susurluk" için en büyük kozunun, Pişmanlık Yasası çıkartıp itiraf- çılarla çeteyi çözmek olduğu anlaşılıyor. Oysa, silah kaçakçılığından uyuşturucu kaçakçı- lığına, adam kaçırıp fidye istemekten adam öldür- meye kadar bir dizi eylemden sorumlu tutulan ve dev- letin içine kadar sızan "çete üyeleri", Türk Ceza Ya- sası'nın 313. maddesine göre yargılanıyor. Hukuk- çular, cürüm işlemek için teşekkül meydana getiren- leri kapsayan bu madde ile "mahalle arasında ör- gütlü hırsızlık yapmak amacıyla anlaşan çoluk ço- cuklann yargılandığını" söylüyor. Varsayalım bir çete üyesi eger bulunup da yaka- lanır, hakkındaki iddialara konu deliller devlet sım kap- samına girmez ve mahkemeye intikal ettirilirse, yar- gılanma sonunda alacağı ceza birkaç yıl hapis olu- yor. Birkaç yıl hapisle kurtulmak varken itirafçı ol- manın anlamı nerede kalıyor! Yılmaz, "Susurluk" konusunda bölük pörçükaçı- lan davaların bir bütün olarak ele alınacağını ve de- ğişik illerdeki davaların özel bir mahkemede topla- nacağını söyleyip karanlıktan aydınlığa çıkmak is- teyenleri umutlandırıyor. Ama bu yeni düzenleme- nin yasal zemini konusunda kimse bir şey söylemi- yor. Davaların birleştirilmesini takdir hakkını kulla- narak "Yalova Savcısı" mı yapacak, bilinmiyor! Mevcut davalar, delillere "devlet sım" karıştığı için sanıkların bir bir tahliyesi ile sürüyor. Ortada raporlandırılmış bir "devlet sırrı"dır dola- şıyor, bundan ne yargı organlarının ne de yasama organı Türkiye Büyük Millet Meclisi'nin haberi olu- yor. Başbakan Mesut Yılmaz, kendi raporunu ken- di yazdınp kendi okuyor. Galiba Yılmaz da bildiğini okuyor! SESSİZSEDASIZ(!) \ NimÎKURTCEBE ^ — Türkiye fişlenecek, çeteler bulunacak! Epeydiryazıyorduk, Türkiye'nin ba- zı il ve ilçelerinde vatandaşlardan muh- tarlığa yapılan ikametgâh bildirimi gi- bi polis ve jandarma karakollanndan da bildirim istendiğini... Istimi arkadan geldi... Kimlik Bildi- rim Yönetmeliği'nde yapılan değişiklik önceki gün Resmi Gazete'de yayımlandı ve ev- deki "misafir"lerin de güven- lik kuvvetlerine bildirilmesi zo- runluluğu getirildi. Ev halkı yetmedi, misafirlerin de fış- lenmesine geçildi. CHP Izmir Milletvekili Sabri Er- gül'ün dediği gibi 12 Eylül döneminin fişlenme günlerine geri döndük. Çeteleri ortaya çıkartamazsa baş- bakanlığın kendisine haram olmasını söyleyen Mesut Yılmaz' ı kutlamak gerek. Türkiye'deki bütün vatandaş- ları fişleyip gözaltında tutarak arala- rından çete üyelerini tek tek ayıklaya- caklar anlaşılan! TBMM'dekilere Türkiye Büyük Millet Meclisi'nin 38 milyon dolara koltuklanmasının aslında Türkiye Büyük Millet Mec- lisi'nin 38 yıllıktarihininyağmalanmasıolduğunuanlatıyor bir süredirek- randan Kent TV Haber Genel Yönetmeni Ümit Zileli ve başlattığı kam-, panya ile "tarihimizi geri verin" diyor. Teknoloji başka salona taşınsın' ya da eski salon tarihine uygun restore edilsin! PALAS PANDIRAS Fethullah Gülen! Medya patronlannca tas-VlP edilmiş, onaylanmıştır... MüfrtBozact Cumhurbaskanlığı için restore edildi Huber Köşkü'nde usulsüz iıışaat OKTAY EKİNCt Boğaziçi "ndekı imar yasaklanna uymayan "ayncalıklı" binalar 'sına şımdi de Cumhurbaskanlığı Külliyesi" ekleniyor... Tarabya sahil yolu kenanndaki Huber Köşkü'nün kesin imar yasağı bulunan "tarihi bahçesi" içinde yükselen inşaat. aynı zamanda "SİT alanında" kalmasına rağmen Koruma Kurulu'ndan da izinsiz olarak gerçekleşijor. "Cumhurbaskanlığı köşk hizmetleri" amacıyla yapılan inşaat hakkındaki Büyükşehir Belediyesi Basın Danışmanlığı açıklamasında. binanın "imar >asağına rağmen" ruhsatlı olarak gerçekleşebilmesi için Cumhurbaskanlığı Genel Sekreterliği tarafından "askeri savunma tesisi" şeklinde göstenldıği \ urgulanıyor. Aynı açıklamaya göre Genel Sekreterliğin Boğaziçi imar Müdürlüğü'ne yaptığı 23 Mart 1995 tarih ve 12 sayılı başvuruda. Boğaziçi Yasası'nın 19. maddesine \e imar Yasası'nın 26. maddesine göre "gizlilik taşıyan savunma yapısı" olarak ayncalıklı ruhsat talebinde bulunuluyor. Yine "askeri sır" sayıldığı için İmar Müdürlüğü'ne projesi de teslım edilemeyen yapı için ruhsat düzenlenirken de "aynı gerekçelerle" Koruma Kurulu'na haber bile verilmiyor... Böylece, Cumhurbaşkanlığf nın "yazlık köşkü" olarak restore edümekte olan Huber Köşkü'nün tarihi bahçesinde "Genel Sekreterlik hizmet binalan" olarak yapılan dev külliye. Boğaziçi İmar Müdürlüğü'nün Genel Sekreterlik beyanlanna "inanması" sonucunda, ilgili yasalara aykın düzenlenmiş bir ruhsatla hızla yükseliyor. O kadar ki Huber'in restorasyon çalışmalan bile "ödenekler bu yeni külliyeye aktanldığı için" bir türlü tamamlanamıyor... Yasalar ne diyor? Cumhurbaşkanlığı'nın SİT alanındaki tarihi bahçede ayncalıklı ruhsat talebine "gerekçe" gösterdiği Boğaziçi Yasası'nın 19. maddesi aynen şöyle: "Boğaziçi Alanı'nda Milli Savunma Bakanlıği'na tahsisli veya savunma amacıyla kullanılması. Genelkurma> Başkanlığı'nca öngörülen alanlarda bu kanun hükümleri u\gulanmaz..." Bu özel kural, Istanbul'un ve Boğaziçi'nin olası bir savaş durumunda savunmasını sağlamak üzere "Genelkurmay" tarafından yapımı "zorunlu" görülen askeri tesislerin yine Boğaziçi Yasası'ndaki genel imar \asasiyla ilgili şu tür hükümlerin "dışında" tutulmalannı öngörüyor: "Madde 3/a: (Boğaziçi'nde) Kultürel ve tarihi değerler ve doğal güzellikler muhafaza , edilir..." "Madde 5: J (Beğaziçi'nde) Kamu veya \ mülkiyetteki koru vb. alanlar yeşil alan sayılır..." Huber Köşkü'nün bahçesi de yasadaki ve planlardaki "yeşil alanlar" içinde gösterildiğinden, bu alanda askeri tesis adı altında inşa edilen külliye bu maddelerdeki koruma kurallarının "ihlali" anlamına geliyor. Yine Cumhurbaşkanlığrnın İmar Yasası'nın 26. maddesini ileri sürerek "proje onaylatmadan" bu inşaatı yapması ise "Koruma Kurulu denetiminin" devre dışma çıkartılması sonucunu yaratmış durumda. Çiinkü Boğaziçi öngörünüm bölgesi aynı zamanda SlT alanı olduğundan, 2863 sayılı Koruma Yasası'nın 9. maddesine göre, "Koruma Kurulu izni olmadan" uygulama yapmak mümkün değil. Huber Köşkü bahçesi ise hem SÎT alanındaki bir alan, hem Boğaziçi Yasası'na göre imar yasağı bulunan bir koru, hem de 2863 sayılı yasa kapsamında "tarihi köşk bahçesi" niteliği taşıdığından, Koruma Kurulu'nun bu inşaat için olası "ret" karan almasının "riski" de yok edilmiş oluyor. Böylece yine 2863 sayılı yasanın 57. maddesindeki "tüm kamu kurumları ile kişiler Koruma Kurulu kararlanna uymak zorundadır..." hükmü de Cumhurbaskanlığı külliyesine kâğıt üzerinde askeri savunma tesisi uygulaması yapılarak baştan "etkisiz" kıhnıyor... Onaysız projeyle ihale Öte yandan külliyenin "inşaat ihalesi" ise ruhsatında izlenen "askeri gizlilik" kurallarının tersine "sivil yapılar için uygulanan" mevzuata göre yapılmış durumda. "Onaysız projeyle" yapıldığı için ihale hukukuna göre "keşifve maliyet hesaplan" da yasal denetim süreçleri tamamlanmadan belirlenen inşaatı ALARKO Holding ve alt taşeron fırmaları yürütüyor. Yine ruhsatına göre aslında Milli Savunma Bakanlığf nın (MSB) denetiminde ve MSB'ce uygun görülen yüklenici ve inşaat personelince gerçekleştirilmesi gereken "savunma amaçlı" külliyenin her türlü işlemini ve sorumluluğunu ise Bayındırlık Bakanlığı tl Müdüriüğü üstlenmiş. Yani. inşaat izni için "askeri yöntem" izlenırken, uygulamada herhangi bir kamu binası için izlenen kurallara göre hareket edilivor... HAYVANI.AR tsMAtt. cPır.EC Sn'i 1% mSUi 90 Ptti 9UWUl oniinflnnnnnnn/.' HARBÎ SEMtH POROY BULUT BEBEK NVRAYÇtfrçt i de çıkarırlar mı artık ? MIRMIRLAR VĞVR DLRAK Hcy!... TARİHTE BUGÜN MÜMTAZ ARIKAN 27Ocak fSSO'û* BUGÜN, SAZİ IUUSTAPA XE*AAL, DİL O f f MALARJ Srt&KMM ÖZ&UKUJK KCHJUSUNOA ÛÜ- OÛGUNÜ ve DlL£T>İĞMI MtfTl/tK OL4&4K YAPABİL - M£SİC>ie. BU, ÖZGÜKi-ÜK SĞZCÛĞÜNÛN £N S&J/Ç AUUUAIDtR.İHSAMCAg. Bu AMLAMOA âzSÜRJJJĞE HrÇ SAtHP OUU4M!ŞTtR, VE OLAMAZ. GÜMKÛ İM&VJ, DO- ĞANIN YAKA^GıpHi. DOSAUIH K£NDİ BİLE MUTLAK 62GÜB. OESILCHZ ..EVgENiU YASMSVZJHA gAĞUPHi. Bu MEPeNLE, İNSAN ÖNCE DO&4 >*GAIABINA ,MEJXH HF ETKENLSe/A/E BAĞUOIİ?, ÖBAIEĞİKI, DÜNYAYA SEL MEkC YA O4 GEIMEMEK IH£/IH/tJ £UMOe PESİLDİtC GEÜUCE De,DOĞAA/M VE BİRÇPK YABATt&IN ETKİ- SİUPePİB. KOIUJMMAti*,g BÜYÜTÜUuieYE GSR£$C£İNİMİ GÖRÜŞ CEMAL ŞENER Kuteybe, Diyanet ve TÜPkçeİbadetBir TV kanalında. "Türicçe İbadet" üstüne yapılan bir tar- tışma programında, program yönetıcısınin sorusu üstüne Di- yanet Işleri Başkanı, ıkınarak sıkınarak düşüncelerini şöyle anlatıyor: ''Efendim, Kuran'da bu konuda açık bir ayetyoktur. Ama karşıtı da yoktur. Hadis ve sünnette de rastlanmıyor. Ama Islam komutanı Kuteybe, Türkistan fethi sırasında Arapça bilmeyen Farslara, KuranıKerim'inFarsça okunmasına mü- saade etmiştir." Yanı, buradan yapılacak çıkarsama Kuran, Farsça oku- nabildiğine göre Türkçe de okunabilir. Halbuki, mesele sa- dece Kuran'ın Türkçe okunması ile sınırlı değildir. Kaldı ki tartışma konusunun esası da Kuran'ın Türkçe okunabilip, okunamadığı ile sınırlı değildir. Esas konu: Kuran ile Türk- çe olarak ibadet yapılıp yapılmayacağıdır. Yani her ulusun kendi anadilinde ibadetini, Tann'ya karşı görevini yapabilip yapamayacağı ile sınırlıdır. Benı şaşkınlığa düşüren durum ise Diyanet Işleri Başka- nı'nın Islam Tarihi'nde, daha önemlı kaynakları referans göstermesi gerekirken yanı, Kuran ayetlennden, güvenilir- liği tartışılmayan açık hadislerden, dört krtaya yayılan islam'ın pratiklerinden, fıkıh bilimcilerden konu ile ilgili referanslar bek- lerken onun Türkistan'ı fethe girişirkenTürklereyaptığı düş- manlıklan ile dillere destan olan Türk şehirlerinde taş taş üs- tünde koymayan Türkistan'ın tarihi boyunca tanıdığı, gör- düğü en zalim ve Türk düşmanı Arap komutanını referans vermesidir. O halde Kuteybe kimdir? Bu yazı sınırlan içinde sizi Ku- teybe ile tanıştırmak ıstıyorum. Kuteybe, Arap ordulannın bitip tükenmeyen Türkistan seferlerinde 705 yıliannda Horasan Valişi'dir. Aynı dönem- de kendisı idari olarak Irak Genel Valısı Zalim Haccac'ın k o mutasına bağlıdır. Genel Vali Haccac, bu zalimlik unvanını yaptığı zulme borçludur. Tarih okuyucuları, Zalim Haccac'ı bir ihtilaf nedeni ile mancınıklar kurup Kâbe'yi taarruza tut- makla tanır... Kuteybe, işte bu üne sahip komutana bağlı olarak Türk illerini fethetmek için Horasan'a vali olarak atanmıştır. Ku- teybe, Merv'de Türk yurtlanna saldırmak için etkin bir ordu kuruyor ve askerierine verdiği bir fetvada şöyle diyor. "AJ- lah kendi dininin aziz olması için size bu topraklan helal kıl- dı." Kuteybe, Buhara'yı alırken Türklere çok kötü davranır. Şehri sonunda tamamen yakar. Bunun üstüne Kuteybe, di- ğer şehirlere yönehnce halk şehn terk.eder. Talkan şehrine direnışsiz olarak ve boşaltılmış olarak giren Kuteybe; sırf ib- ret olsun diye Ibni Taberi'nın yazdığına göre; "şehnn aha- lisi kılıçtan geçırilir. Kuteybe'nin asken, hesapsız adam öl- dürûr." Tarihçiler diyortar ki Müslüman askerier bu tek yanlı kat- liamda Türi< öldürmekten yoruldular. Bundan sonra Kutey- be, askerierine daha ibret verici bir vahşet şekli önerdi. Ta- rihçı Ibni Dahhak'ın yazdığına göre; halktan gen kalanlann cevız ağaçlanna asılmalan emredildı. Bunun üstüne Müs- lüman askerler, zaten kan, kesik baş ve ınsanlann çığlıkla- n ile inleyen bu şehirde, tanımı imkânsız bir zorbalık ömeği sergıleyerek Talkan şehn halkından geri kalanlar tek tek ağaçtara asıldı. Şehre gıden yolun 24 km'lik kısmına boy- dan boya asılan Türkler'in cesetleri, korkunç bir orman gö- rüntüsüverdi. Kuteybe, bununla da yetınmedı. Şuman'a girdi, yağma- ladı. Taryab şehrinin tamamen yakılmasını emretti. Geçtiği yerlerde tanımsız bir dehşet havası estirdi. Yaktı, kesti, as- tı ve yağmalayıp, ırza geçerken, esır alarak Türkıstan'ı fet- he devam etti. Kendılennden "aman" dileyen bir Türk yö- netici, Tarhan için Haccac'dan gelen buyaık şudur: "Me- cal vermeyın. öldürün, zıra o Müslümanlann dûşmandır." Bunun üstüne Kuteybe, önce Tarhan'ın iki oğlunun satıria başlannın kesılmesıni emreder. Acı çeken batsa Tarhan'a ise "Acele etme, onlar ölecek, sıra sana gelecek" der. Toplanmış halkın gözleri önünde, iki oğlunu ve Tartıan 1 ! boğazlstır. Arkasından 700 Türk'ün kellenni tek tek uçurup derilermlyüzclürür^Kesilenfctaslarise toplanıp Genel Vali Za- lim Haccac a göndanlir. Gene Harzem'de "dört bin baş" esir alınır ve hepsi öldü- rülür. Harzem yakılıp yıkılır. Halk kılıçtan geçirilir. Savaş çıkmasını önlemek ısteyen Türk hakanları ile ya- pılan sözleşmeleri Kuteybe şehir fethedildıkten sonra tören- le ayaklannın altına alıp çığner. Arkasından da "Kâfire ven- len söz Islamı bağlamaz" diye nara atar. Kuteybe'nin Semerkant'a gırerken yaptığı sözleşmenin bir- kaç maddesi, kendisini tanımak için çok öğreticıdır. İşte bazı maddeler: a) Semertcant her sene iki milyon iki yüz bın adet altın odeyecek. b) Otuz bin sağlıklı genç esir alınacak. c) Tapınaklardaki tüm kıymetli eşya ve mücevherler, Kutey- be'ye verilecek. Semerkant halkının her şeyıne el koymaları yetmez, halk çöle sürülür. O koşullarda yaşamaya dayanamayan halkta, kitlesel ölümler başlar. O sıradaki Halıfe olan Velid ise Kuteybe'ye yolladığı mek- tuplannda özetle; "Müslümanlann düşmanlan Türklere kar- şı verdiğın çetin mücadelelennde cihadını bılmekteyiz" di- ye Kuteybe'yi teşvik etmektedir. Taberi Tarihi; Enderhız Vadısı'nde kendılerinı savunacak en küçük araçlan olmayan esir Türkler'in katledilışını şöyle anlatıyor: "12 bin kişiyi böyle feci bir şekilde kılıçtan geçir- dikten sonra tepeler gibi yığılıp kalan bu kafa, kol ve gövde- ler, doğru suyun mecrasını değiştırdı. Bu kan nehn ilehde- ki bir değirmene ulaşıyordu. En sonunda, bu kanlann öğüt- tûğü unlardan ekmek yapılıyordu ve yeniyordu." Sadece Cürcan şehnnde Arap komutanlann öldürdüğü Türk sayısı, 40 bin kişıden fazla olarak tarih krtaplannda geçmektedir. Yüz binlerce Türkün kellesinı uçuran, kitlesel katliamlar yapan, yakan, yıkan, asan, yağmalayan, tecavüz eden, kö- le yapan bu Türk düşmanı, ınsan kasabı Arap komutanı Ku- teybe'yi, Diyanet Işleri Başkanı, Türkçe ıbedet konusunda bize referans gösterebilmektedir. Sanki Diyanet işleri Başkanı bir ulusal kurtuluş savaşı ve- rerek ulusal devletıni ve cumhurıyetı, laikliği kurmuş ülke- nin devletinın Diyanet Işleri Başkanı değil de Suudi Arabis- tan'ın Diyanet Işleri Başkanı gibi düşünüyor. işte ulusal ya- bancılaşma, yozlaşma ve ulusal ınkârcılık bu olsa gerektir. Pes doğrusu. Eğer biz 28 Şubat'ta kendısını ıfade eden ül- kemizdeki şeriat tehdidini bu zihniyetteki kışılerle altetmeye çahşırsak vay halımıze... BULMACA SEDAT YAŞAYA1S 8 9SOLDAN SAĞA: 1/Seyrekdokun- muş astarlık in- cebez.2/Bezdc- kuma tezgâhı... Bır şeyin özünü oluşturan ana öğe.3/Dinleyici- ler önünde, bir konuşmacı gru- bunun genellik- lesosyalyadasi- yasal bir konu>-u tartıştıklan top- lantı... "Kuruga- zel gibi göğe sav- rulma ' - - - poyraz gibi esip yorulma" ((Karaca- oğlan). 4/Küme... Çama- şınn az kirli suvu. 5/ Gü- ney Kutbu'na ilk ulaşan ve Kuzey Kutbu'nu havada- n ilk kez geçen Norveçli kâşif. 6/ Hintlı kadınlann ulusal giysisı... Bir gıda maddesi. II Lezzet... Vol- ga'nm kolu olan bir ır- mak. %l Sahip... "Emin - - -": Onlii mımanmız. 9/ Köy oyunlannı yöneten kimseye venlen ad... Asker. YX'KÂRIDAN AŞAĞIYA: l/'Kişinın bilıncini kuşatan saç- ma ya da yersiz düşünce. 2/ '"Belirtiler" anlamında eski söz- cük... Üstün bir yetkinin gücünü simgeleyen değnek. 3/ Etı içıtı avlanan kabuklu bir deniz hayvanı. 4/ Tanntanımaz... Olum- suzluk belirten bir önek... Şöhret. 5/ Italya'da bir göl. d/ Pe- ru'nun plaka işareti... Akıl hastalıklannın genel adı. 7/Özsu... İki tarla arasmdakı smır. 8/ Fransız klasik trajedisinin en bü- yük ustalanndan biri... Iskambilde bir kâğıt. 9/ Aralıksız ola- rak... Balerinlenn geleneksel kostümü.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle