25 Kasım 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
27OCAK1998SALI CUMHURİYET SAYFA KULTUR 11 Bu yıl İnkılap Edebiyat Ödülü'nü öykü dalında alan genç yazar Yeşim Eyüboğlu 'Kekelediğim atılar için yazıyorum'NURDAN CtHANŞÜMUL Geçen yıl ikincisi düzenlenen İnkılap Edebiyat Ödülleri bu yıl öykü dalında 'Geleceğiııi Biliyor- dum' isimli dosyasıyla Yeşim Eyüboğlu na verildi. Lise yıllannda Ali Poyrazoğ- lu Tiyatro Atöîyesi'nde iki yıl boyunca tiyatro başta olmak üze- re sinema, edebiyat, dekor-kos- tüm ve mask dersleri alan Yeşim Eyüboğlu, Ankara Gazi Üniver- sitesi tktisadi ve tdari bilimler Fakültesi Kamu Yöneti- mi mezunu. Üniver- site yıllannda An- kara'da kurduğu Tiyatro Özgün Denemede (TÖD) edebi ya- pıtlardan yola çı- karak oyun çalış- maJan gerçekleştirdi. Sahneye uyarladığı ve rejisöriüğünü yaptı|ı yapıtlarara- sında Orianna Fallaci'nin 'Dog- mamış Çocuğa Mektup'. Neval ElSaddavf nin 'SmrNoktasmda- ki Kadın'. Dostoyevski'nm 'Bir Yufka Yürekli', Erendiz Ata- sü'nün 'Duflara Yas YaJoşır', Bur- hanGünelın 'Aksayan'ı yerah- yor. - 'Geteceğini Biliyordum' isim- li dosyanızda yer alan öykü/öykü- lerin içeriği nedir? Nasıl bir an- latım tarzı seçtiniz? YEŞİıM EYÜBOĞLU - Kuş- ku yok kı, kafarruzda dolanıp du- ran düşünceler yazıva geçme- den. kendi başlanna edebi bir değer oluşturamazlar. Edebiyat üzerine. öykü üzenne ıki çift laf etsem. bu bana, bize ne sağlaya- cak? Belki birilerimizın zihnin- de hızlı yavaş adımlarla yürü- yen, gidip gelen. çarpıp geri dö- nen sesler, atmosferler ya- ratacak. Fakat hıçbirimi- ze öykünün kendisini veremez. Öykünün kendisini ise yalnızca bır'öykü'verebilir Öy- le değil mi? Kekeledı- ğim zamanlar ıçın yazı- yorum ben. Dilımın rutul- dugu. elimin avağımın bırbı- rine kanştıgı. donakaldığım. par- mağımı kıpırdatamayacak kadar güçsüz olduğumu hatırlatan za- manlar için. Adına hayat dedık- leri ve bunca profes>onelce akan bir nehrin karşısında bana da ola- bildiğimce acemileşmek düştü. - Daha önce yayımlanmış ö>- aykünün kendisini ise yalnızca bir 'öykü' verebilir. Öyle değiJ mi? Kekelediğim zamanlar için yazıyorum ben. Dilimin tutulduğu, elimin ayağımın birbirine kanştığı, donakaldığım, parmağımı kıpırdatamayacak kadar güçsüz olduğumu hatırlatan zamanlar için. kıi kitabınız var mı? 'Gelecegini Biliyordum' ilk kı- tabım olacak. İnkılap Kitabevi mart a> ında yayımlamak istiyor. Kıtap çıktığında ben de okuya- cağım. Bu dünyanın hep artarak önüme çıkan nimetlerinden ya- rarlanamayacak kadar saşkınla- şabilmek ıstiyorum. Daima ye- nılebılmek üzere çıktığım bir sa- vaş meydanındaymışım gibi ge- li\or. Yenılebilmenin yollarını araştırıyorum sanki. Başından beri öyküvii, kâğıttaki semboller dizisiyle aktanlmaya çalışılan olayiar yığını olarak değıl de. sesleriyle birlikte yaratılan etki alanı olarak algıladığımı fark edi- yorum şimdi. Zannediyorum, ben kitabımı değil, kitabım bu dü- şüncelerimi değerlendirecek. - AKRoyrazoğhı Tiyatrosu 'nda dersler aldıktan sonra üniversi- te yıllannda kurduğunuz TÖD'den biraz bahseder misi- niz? - Şimdi düşündüğümde, isli sisli görüntüler arasında Attila Dorsay, Selim 1leri, Osman Şen- gezer, Melih Yassaf, Feyker Ha- nım, geçiyor gözlerimin önün- den. Liseli>ıllanm. Başta tiyat- ro olmak üzere, sinema. edebi- yat. dekor-kostüm. mask dersle- ri arasında geçen bir dizi günler. Yaldaş.ık olarak iki yıl geçti. Atöl- ye içindeyken kullanılan kelime- lerin birçoğunu anlayamadığımı zannediyordum. Kamu yöneti- mi okumak için Ankara "ya gel- dim. Sanki ne yapmam gereki- yorsa onu yapıyordum. Tiyatro Özgün Deneme'yı 'Doğmamış Çocuğa Mektup'u oynamak için kurduk. - Buyıllarda baa VBpidan uyar- laduiız ve rejisörlük yapbnız. Bu süreçten bahseder misiniz? - Bir gün bir kitabevinde eli- me Doğmamış.Çocuğa Mektup' geçti. Bazı sayfalannı kanştır- dım ve orada. o sırada karar ver- dım: Bu kıtabı oyunlaştıracağım, rejisöriüğünü yapacağım. 'Havva'nın Örrülü Yüzü'nü okuduğumda kadınlann sünnet edildiklennı öğrendim. Gecikti- ğim sayısız bilgilerden bir tane- si daha işte!.. Ardından 'Sıfir Noktastndaki Kadın"a kaydı dik- katim. Mısır'da geçen, bir fahi- şenin gerçek yaşam öyküsü. Ya- şamlar başanlı edebiyat eserleri ortaya çıksm diye biröngörüyle geçmiyor. Hayatlan edebi me- tinlerin ortaya çıkmasına hizmet edecek şekilde önceden kodlaya- mazsınız. - Öykiileriniz bugüne kadar hangi dergilerdc yayımlandı? - Genellikle adı pek iyi bilin- meyen. okuyucusu az dergılerde yayımlandı öykülerim. Önce Karşı'da sonra Yaafta. 'Varoş"ta üç sayı üst üste üç öykümü bas- tılar. Fakat 6. sayıya gidemedi Varoş. Ama ben yolculuğa çık- mıştım artık. Geri dönmeye kal- kışamayacak kadar uz gitmişim meğer. - Nedenöykü yazmayı tercih et- tiniz? - Şunu söyleyebilmek istenm: Kız kardeşiniz. anneniz. yenge- niz, babanız değilim çok şükür. Fakat görüyorsunuz ki bağlanmı- zın güçlenmesi ya da gevşeme- si için yeterli değil. Heryanıma, her yanınıza döndüre döndüre monte ettiğımiz vidalardan ko- nuşalımbiraz! Özellikledevida- nın bedenimize ıyice girmesi ve çıkması için dönerkenİci sürecin- den. Zaman dediğimiz işte bu süreçtir gibi geliyor bana. Bir öykü kadar kısacık... Değil mi? Fransa da düzenlenen 10. Uluslararası Angers Film Festivali Zeki Demirkubuz 'un zaferiyle sonuçlandı Büyüködül 'Masumiyet'in;HalııkBüginer 'en iyi oyuncu 9 • Fransa'nın en Önemli festivallerinden biri olan 10. Uluslararası Angers Film Festivali sonuçlandı. Festivalde yönetmenliğini Zeki Demirkubuz'un yaptığı 'Masurniyet' jürinin oybirliği ile Büyük Ödül'ü kazanırken, Haluk Bilginer de En iyi Erkek Oyuncu Ödülü'nün sahibi oldu. Jüri Başkanı ünlü Fransız yönetmen Claude Chabrol, 'Masumuyet'in Fransa'da gösterimi için elinden geleni Y^pacagını söyledi. VECDfSAYAR - '10. Uluslararası Angers Film Festiva- li, Türk sinemasının yeni birbaşansına tanık oldu. Festivalin uluslararası yanş- ma bölümüne davet edilen Zeki Demir- kubuz'un "Masumi> r et"i jürinin oybir- liği ile Büyük Ödül'ü kazanırken, Ha- luk Bilginer de En İyi Erkek Oyuncu Ödülü'nün sahibi oldu. Fransa'nın en önemli film festivallerinden biri olan Angers Fesrivali. Avrupa ülkelerinden ilk iki filmini gerçekleştiren yönetmenle- rin katıldıği uluslararası yanşma bölü- mü ile on yıldır pek çok ünlü yönetme- ni ilk kez dünyaya tanıtmış, bu yönüy- le dünyanın en önemli etkınlikleri ara- sında yerini almış bir fesrival. Avrupa si- nemasının dağıtım örgütü "Europacine- ma"nın yöneticisi Claude-Eric R)ire- aux'un sanat yönetmenliğini üstlendiği fesrival. "Premier PJans" (İlk Planlar) başlığı altında dünyanın dört köşesinden gelen yetenekli sinemacılan dünya si- nema pazanna tanırma işlevini üstlen- miş. Poıreaux, festivalin onuncu yıldö- nümü için zengın bir program hazırla- mış. On bir filmin yer aldığı uzun met- rajlı filmlerdalındaki uluslararası yanş- ma bölümünün yanı sıra uluslararası kı- sa film yanşması. sinema okullan ara- sı uluslararası yanşma. Jean Eustache ve Artavaz Pelesyan'ın fılmlerineve in- giliz güldürülerine aynlmış toplu gös- terilerin. "Sinema ve Kentler" temalı bir uluslararası buluşmanın da yer aldı- ğı festivalde en büyük başan, iki büyük ödül kazanan "Masumiyet"' fılminin ol- du. Dünya prömıyerinı son \enedik Film Festivali'nde yapan, ardından Strasbo- urg'daki "A\Tupa Sinema Forumu"nun "AvTupa'nın En İyflerP programında, Ar- jantin'deki Mar Del Plata ve Yunanis- tan'daki Selanık Film Festivali'nin >a- nşma dışı bölümlenne göstenlen "Ma- sumh r et"in. katıldığı ilk uluslararası ya- nşmada Büyük Ödül'ü kazanarak genç Türk sinemasının son yıl içinde kazan- dığı başanlara biryenisinı eklerken Ze- ki Demirkubuz'un. uluslararası sinema alanına parlak bir giriş yaptığını söyle- yebiliriz. Demirkubuz'un bundan son- raki filmlerine uluslararası finansman bulmakta zorlanmayacağını belırtmek kehanet olmaz. CHuncuJara büyiik ilgi "Masumi\et"e Bü>ük Ödül'ü veren uluslararası jüri. ünlü Fransız yönetmen Claude Chabrol'un başkanlığında, An- gefopulosun "L'lis'üı Baktşı" filminden tanıdığımı? Rumen ovuncu Maia Mor- gensterruKiLssmitz'ın "Nefret" filminin başrolü ile sinemada önemli bir çıkış yapan Cezayırasıllı o> uncu Said Tagh- maoui, Fransız yapımcı ChristopheRos- signonve Fransız oyuncu EmmadeCa- unes'den oluşuyordu. Jüri, Demirkubuz'un yapıtını en iyi film olarak değerlendırirken, başta Gü- venç Kıraç ve Haluk Bilginer olmak üzere, fılmın tüm oyuncu kadrosunu da çok başanlı buldu. Ne var ki şans Ha- luk Bilginer'e güldü ve Bilginer En iyi Erkek Oyuncu Ödülü'nü kazandı. Jüri üyelen. kadın oyuncu alanında da Der- ya Alabora'vı çok başanh bulduklannı. fakat festivalin iki büyük ödülünü ver- dikleri bir filme üçüncü bir ödül vere- mediklenni belirtiyorlardı. Jüri Başka- nı Chabrol ise "Masumiyefin Fran- sa'da gösterime çıkması için elinden ge- leni yapacağını söylüyordu. Almanya'dan Jan Rabke'nin "Bir Aşk Şarkısı Değil". Bosnalı François Lu- ncl'ın "BekienmedikBirGezinn". tspan- va'dan Fernando Leon'un ".4ile" (Izle- vıcı Ödülü). Ingiltere'den Carine Ad- ler'in "Derinin Attında" ve Share Me- adows'un "24^7" (Jüri Özel Ödülü) film- lerinin, Fransa'dan Jacques Nolot'un *Hinterfand",YmcentDirtechy'nin "Ju- lie Aşık",Manuel Pradal'in "Marie Ba- le des Anges". Laurent Cantet'in "Les Sanguinaire"ının ve Italya'dan Matteo Garrone'nin "OrtadaJd Toprak" adlı yapıtlannın katıldığı yanşmada. Zeki Demirkubuz'un "ı\fasumiyet"inin kazan- dığı başan. genç ve bağımsız Türk si- nemasının sinema dünyasmda sesini du- yurmaya başladığını, YdmazGüney'den sonra Türkiye'de ikinci bir sinema rüz- gânnın Batı "ya ulaşmakta olduğunu ka- nıtlıyordu. Umudumuz. genç yönetmenierimi- zin yeni yapıtlan ile dünyada oluşmak- ta olan bu beklentinin yersız olmadığı- nı kanıtlamalan Bireysel imgelerin Utle iletişim araçlarıyla sorgulanışı NECMİSÖNMEZ DÜSSELDORF-Geçen yıl Venedik Bienalı'nde Gerhard Merz ile birlikte Almanya'yı temsil eden KatharinaSieverding'in 1970'lenn başından itiba- ren gerçekleştırdığı çalışmalanndan oluşan retros- pektıf karakterli bir sergı Düsseldorf'taki Kutst- sammlıuıgNordrhein-WEstfeleD'deaçıldı 1964-72 yıllan arasında Düsseldorf Akademisi'nde Joseph Beuys'un öğrencisi olarak eğitim alan sanatçının fotoğraf tekniğini kullanarak gerçekleştirdiği bü- yük boyutlu çalışmalan, içerdikleri kavramsal eği- limlerin yanı sıra, kitle iletişim araçlannda görü- len imgelerin sorgulanarak, deforme edilerek fark- lılaştinlmasıyla gündeme gelen "yabanalaşma" ol- gusunu büyüteç altına alıyor. Düsseldorf 'ta olduk- ça büyük bir alana yayılan sergi, sanatçının deği- şik baskı teknikleri kullanarak gerçekleştirdiği bü- yük boyutlu siyah-beyaz ve renkli fotoğraflannı ta- rihsel olmayan bir şekilde izle>icıye sunarken. gün- lük yaşamda, televizyon seyrederken, gazete okur- ken karşılaştığımız imgelerin sorgulanmasına, fark- lılaştınlmasına dayanan. yabancısı olmadığımız birdünyanın görüntülerini gündeme getiriyor. Ça- lışmalannda kullandığı imgeleri kitle iletişim araç- lannda gördüğü fotoğraflardan yola çıkarak seçen Sievıerding'in bu imgeleri kimi kez flu kımi kez ko- f\x. kimi kez de farklı renklereşliğinde onlann ya- nlannı, kimi mesajlar aktaran özelliklerini boza- ak kullanması, izleyicide öncelikle soru işaretle- i uyandıran görüntülerin çözümlenmesi. onlann neoldukları" sorusuna yanıt arama eğilimini gün- leme getiriyor. Bu für sorular, sanatçının bilinçli larak seçtiği ve kimi kez yazıyla da desteklediğı örsel imgelerin taşıdığı potansıyeli hakkında nemli ipuçlanna sahipler. Çünkü çoğu kez ofset :kniğini bir tür "yabancılaştıncı eleman olarak" orumlayan sanatçının bilgısayartomografilerin- e, gen araştırmalannda ve tıp biliminde kullanı- ın görüntüleri farkJılaştırarak sergi salonuna ta- şıması. onun "gövde" konusuna olan ilgısıni orta- ya çıkanyor Sieverding'in kavradığı anlamda "göv- de", bir bütünlük oluşturmuyor, aksine parçalan- maya ve her bölünüşünde aslmdan uzaklaşan ve gı- derek metafor halinı alan bir özelliğe sahip. İnsan kanının damarlarda akış sürecini, kafatası rönt- genlerini ya da uzaydaki yıldızlann durumunu gös- teren görsel imgeleri, 1 100.1 150oranlanndabü- yüterek izleyiciye sunan sanatçı, sergide ver alan "Norad rP dizisine ait resimlerde daha açık olarak gözlemlendiği gibi, bu büyütme olgusu sayesinde anıtsallığa varan bir görsel tadı yakalamış oluyor. Ancak bu anıtsallık izleyicide saygı değil, mistik bir etki uyandırdığı için, ne olduğunu bildığimiz ancak kesin olarak nıtelendiremediğimiz viizen. akış halindeki imgeler Sieverdıng'in çalışmalanna ki- mi kez mistik bir etki de yükleyebiliyor. Sanatçının uluslararası alanda gündeme gelme- sıni sağlayan, kendı yüzünü değişik koyuluk ve açıklıklarda gösteren yüzlerce renkli fotoğrafı yanyana getirerek oluşturduğu "Die Sonne um Mit- ternacht Schauen" isimli büvük boyutlu çalışma- lan (1988-90) olmuştur. Düsseldorf sergısinde bu diziye ait çalışmalan yanı sıra "Maton" serisinin de izleyiciye sunulmuşolması, sanatçının aynı gö- rüntüyü defalarca kullanarak yakaladığı. adeta "büyüJeyici" olarak nitelendırebileceğımiz bıret- kiyı. gözle görülür ve dujıımsanır hale getiriyor. Çoğu kez fotoğraf tekniğinın olanaklannı aşarak deneylere giren ve bu yolla edindiği "farkhlaştın- cT etkileri, imgelerinı kavramsal bo>oıtlara çek- mek amacıyla kullanan Sieverding "mistik tanım- sızlığı'' anlarımcılıga düşmeksizin izleyiciye sun- ma becerisine sahip. Bilgisayarprogramlan saye- sinde gündeme gelen "farklılaşiınc]'' imkânlan, sa- natçı medya-yerİeştinnelerinde gözlemlenen deko- ratıf izleyiciyi kendine doğru çeken bıralbeniyle değil, "sertbirgerçeklik", kavranması kolay olma- yan bir uygarlık eleştirisiyle birlikte yorumladığı için ortaya son derece yetkin işler çıkanyor. Uy- garlık eleştirisi derken v^ırgulamak istediğim, düz anlamıyla teknik gelişmeler karşısında duyulan endişe dünyanın sonu geldi söylemleri değil. Si- everding kendı kuşağına ait birçok sanatçıda gö- rülen "dünyava eleştirel'' bakma, teknik gelişme- ler sonucunda yıtirilen değerlerin sorgulanması ol- gusunu etkileyici bir tonda ama görsel, yalın im- gelerin arkasına adeta ikinci bir deri gibi yerleştir- meyi başanyor. Ancak görsel kodlan çözen, bun- iarla hesaplaştıktan sonra biryoruma varan izleyi- cinin anlayabileceği. yorum getireceği "uygarlık eleştirisi" serginin tamamında kendini alta alttan duyuran bir özelliğe sahip. Bu sergi nedeniyle ilk kez izleyici karşısma çı- kan 1997 tarihli birçok çalışma, Sieverding'in ka- fatası motifı başta olmak üzere birçok imgeyi ken- di ıçınde bölerek. iki. üç bazen de 4 parçalı büyük birpanohalinegetirme eğilimini ortaya çıkanyor. Bir imgenın kendisi içinde bölünüşü. bütünlükten sıynlmak ve parçalanmanın etkisıyle oluşan "ay- nşmanın" göz önüne çıkması demek oldugu için sanatçının burada da kendine özgü bir söylemle "gövde" olgusunu sorguladığmı düşündürüyor. Doğanın ve insanın teknik gelışmeleri sonucunda değişen çehresi. Sieverding'in çalışmalannda me- taforlara bağımlı, ancak bu metaforlar sayesinde tanımlanabilecek olan özellikleri gündeme getir- diği için izleyici her yönüyle kendisini adeta bir bil- mecenin karşısında hissediyor. Serei 1 Mart tarihine dek izlenebilir. Tarih Vakfı'ndan paket' satiş • Kültür Servisi - Tanh Vakfı, Istanbul dergisi abone kampanyasından sonra yeni bir kitap satış kampanyası daha başlattı. Okurlan için 10 kitap seçen Tarih Vakfi Yurt Yayınlan, bu paketi 15 milyon yerine 11 milyon liraya satışa sunuyor. Aynca bu paketle birlikte, yine Yurt Yayınlan'ndan seçilecekbir kitap da okura armağan ediliyor. 6 ciltlik 'Sicil-i Osmani' ile birlikte toplam 16 cilt kitabı içeren bu 'paket' sınırlı sayıda basıldı. Şubat sonuna kadar sürecek kampanyadan yararlanmak için Istanbul'daki Tarih Vakfı Bınalan'na ve Ankara temsilciliğine başvurulabilir. Pakette yer alan kitaplann adlan ise şöyle: 'Dünya Ekonomisi îçinde Türkiye" (Çağlar Keyder), 'Eyüp: Dün/Bugün' (Sempozyum kitabı), 'Hacılar ve Sultanlar' (Suraiya Faogqhi), "Hüve'l Baki-lstanbul'da Osmanlı Mezarlıklan ve Mezar Taşlan", Istanbul ve Anadolu'dan Sınıf Profilleri' (Korkut Boratav), 'Osmanlı Ekonomisinde Bağımlılık ve Büyüme' (Şe\ket Pamuk), 'Sicil-i Osmani', 'Tarih ve Toplumsal Kuram" (Peter Burge), "Tarihimiz ve Cumhuriyet" (Zeki Ankan) ve 'Toplumsal Tarih'te Çocuk' (Sempozyum kitabı). Sait Faik Hikaye • Kültür Servisi - Darüşşafaka Cemiyeti tarafından 1964 yılından bu >ana Sait Faik'in anısını yaşarmak amacıyla düzenlenen ödüllü hikâye yanşmasının, bu yıl 34.'sü gerçekleştirilecek. Seçiciler Kurulu, Fethi Naci. Prof. Dr. Şara Sayın. Hilmı Yavuz, Tank Dursun K.. Füsun Akatlı. Ferit Edgü ve Umur Çeklı'den oluşuyor. Yanşmada. 1997 yılında basılıp yayımlanmış hikâye kitaplan arasından seçilecek bir yapıtın yazanna. Sait Faik anısma bir ödül verilecek. Yanşmaya katılma şa'rtlan ise şöyle: Daha önce aynı ödülü kazanmış yazarlar beş yıl geçmedikçe yanşmaya katılamıyorlar. Yanşmaya katılacak yazarlann yapıtlanndan 15 adedini. en geç 28 Şubat 1998 günü saat 17.00'ye kadar, Darüşşafaka Cemiyeti Müdürlüğü. Büyükdere Caddesi, Derbent me\kii. Darüşşafaka Kampusu 80884-Sanyer adresine teslim etmeleri gerekiyor. Seçiciler Kurulu'nun değerlendirmesi sonucunda elde edilecek sonuçlar 1998 yılı Mayıs ayında açıklanacak. Rafi Ohanoğlu resim sergisi • Kültür Servisi - Rafi Ohanoğlu'nun, Yaşarbank Harbıye Şubesı Sanat Galerisi'ndeaçılan kişisel reşim sergisi 13 Şubat tarihine dek sürecek. LCC'de lç Mimari Bölümü'nden mezun olduktan sonra 1992 yılında Bahattin Odabaşı'ndan resım ve desen dersleri alan Ohanoğlu, aynı yıl Marmara Üniversitesi Atatürk Eğitim Fakültesi Resım Iş Eğitim Bölümü'nü kazandı ve Berika lpekoğlu denetiminde heykelle uğraşmaya başladı. Halen kendi atölyesinde çalışmalannı sürdüren sanatçı, yapıtlannda ı "'i >/ /r,ı tstanbul'u ve geçrrt'işî yaşatmaya çalışıyor/'• ''••< '-•-_, '3 Hikmet Şimşek'e plaket • ANKARA (AA) - TRT Genel Müdürlüğü ile Kültür ve Milli Eğitim Bakanlıklan müzik eğitimine katkılanndan dolayı şef Hikmet Şimşek'e birer teşekkür plaketi verdiler. Hikmet Şımşek'in hazırlayıp sunduğu 'Birlikte Söyleyelim" programının 250. bölümünün çekimleri sırasında düzenlenen törene, Milli Eğitim Bakanhğı müşteşan Bener Cordan, TRT Genel Müdürü Yücel Yener, Kültür Bakanlığı Basın Müşav iri Ergun Erden katıldı. Andon'da Kapsül FtLBUN • Kültür Servisi -Andon'da geleneksel olarak her hafta salı günü düzenlenen 'Alternatif Müzik Konserleri'ne bu hafta 'Kapsül' adlı grup davet edildi. Armağan Kulualp (klavye). Hakan Baycılı (klavye). Burak Şentürk (vokaller), Emrah Şener (gitar, geri vokal) ve Kerem Tüzün'den (bas gitar) oluşan grubun konseri 27 Ocak Salı günü saat 23.00'de Andon Cafe'de izlenebilir. 'Salı Konserleri'nın amacı, kendi müzığıni yapan Türk gruplannı müzikseverlere tanıtmak. Albüm'le zamanda yolculuk • Kültür Servisi - Türkıye'nın ilk görsel kültür dergısi 'Albüm' şubat ayından itibaren okuyucusuyla buluşacak. Türkiye kültür tarihinin görsel mirasını bugüne taşımayı amaçlayan dergıde fotoğraftan gravüre. kartpostaldan • grafik ürünlerine, üç boyutlu objelere kadar her tür görüntü kullanılıyor. Albüm dergisinin ilk sayısında; Zati Sungur'un dünya illüzyon tarihine geçişinin hikâyesmden gravürlere, avam edebıyatında müstehcenlikten otomobılın Türkiye'ye gelişine, parfüm şişelen koleksiyonuyla ıtriyat tarihimizde bir gezıntiye kadar geniş bir yelpazeye uzanan ilginç konularyer alıyor. 'Albüm'ün ilk sayısında set fotoğraflanyla sinema dünyamızın kamera arkası hikâyelen. 45'lik kapaklan, Istanbul vampir tarihi, gravürlerle Anadolu gibi konular, çeşıtli yazarlar tarafından ele alınıyor. Istanbul'a yeni bir tiyatro • Kültür Servisi - Istanbul'un Gülsuyu semti bir tıyatroya kavuştu. Gülsuyu Anadolu Sahnesı perdelerini 'Kolkola Girdik Bir Akşamüstü" adlı oyunla açtı. Oyunu Sev da Özdemir ve Mehmet Esatoğlu yönetiyor. O>unda rolleri Alı Akar. BiIIur Yavuzer. Deniz Bozkurt, Denız Tosun. Dürdane Doğan. Fidan Beslek, Nergıs Yıldız, Suna Yavuzer. Sündüz Danacı. Türkan Dokuyan ve Yılmaz Deringül paylaşıyorlar. BUGUN • AKSANAT'ta saat 12.30 ve 18.00'de Schubert 'Stnng Ouartet Op. 29 - Rosamunde' konseri lazer dıskten dinlenebilir. • CRR Konser Salonu'nda saat 20.00'de 'Lale-Zar Konseri' izlenebilir. • tDOB AKM Büyük Salon'da saat 20.00'de 'Caımen'i sahneliyor. • TARIK ZAFER TUNAYA KÜLTÜR MERKEZİ'nde saat 19.00'da 'Gençlik Toplanhlan' kapsamında "Yolumuzun Üstündekiler' başlıklı söyleşi izlenebilir.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle