27 Kasım 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 27 AĞUSTOS 1997 ÇARŞAMBA HABERLER Çağlayan için TBMM'de triren • ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Ankara'da öncekı gün trafik kazasında ölen eski ANAP Kırşehir Milletvekili Kazım Çağlayan için TBMM'de dün tören düzenlendi. TBMM'deki törene Çağlayan'ın ailesi ve yakınlannın yanı sıra TBMM Baskanı Mustafa Kalemli. Başbakan Mesut Yılmaz, TBMM Başkanvekili Kamer Genç, bakanlar, milletvekilleri ile vatandaşlar katıldı. Çağlayan ve aynı trafik kazasında ölen oğlu Sinan Çağlayan'ın cenazeleri Kırşehir Caddebey Camii'nde kılınacak ikindi namazının ardından. Mucur ilçesinde toprağa verildi. 'Sevgi Hastanesi'yle Kşkimiz yok' • Jstanbul Haber Servisi -Türkiye Insan Haklan Vakfı (TİHV). sahibi işkenceye kanştığı sa\ lanan Sevgi Hastanesi ile parasal ılişkiyi kestiklerini bildirdi. TİHV Başkanı Yavuz Önen. dün yaptığı yazılı açıklamada. "Sevgi Hastanesi çok ortaklı bir yer olmuş olsa bile, işkenceye kanştığı yolunda bilgiler olan Orhan Özcanlı'nın oradaki karar mekanizmasında ağırlığı olan birisi olması nedeniyle, kurumsal ilişkiyi çağnştınlabilecek parasal ilişkilenn kesilmesi uygun görülmüştür" dedi. Barış Günü etkinlikleri • Istanbul Haber Servisi - Beykoz'daki ÖDP ve HADEP ilçe örgûtleri ile Belediye-lş. Kristal-İş, Eğitim-Sen. demokratik kitle örgûtleri ve aydınlann katkılanyla oluşturulan Beykoz Girişimi. l Eylül Dünya Banş Günü'nde çeşıtli etkinlikler yapma karan aldı. Öncekj akşam ÖDP Beykoz İlçe Merkezf nde toplanan girişim adına konuşan ODP fiçe Örgütü Başkanı Can Kayabal, banşın herkesin ortak talebi olduğunu belirterek, "Banş isteyen herkes ginşimimizin doğal üyesidir. Banş gününde tüm banş gönüllülerini bize katılmaya çağınyoruz" dedi. Akıllı bilet uygulaması • İstanbul Haber Servisi - Şehiriçi ulaşımda akıllı bilet (Akbil) uygulamasına tûmüyle geçilmesi için başlatılan hazırlıklann hızla sürdürüldüğü belirtilerek eylül ayından ıtibaren mavi kart kuponu satışının yapılmayacağı bildirildi. Mavi kart kuponu kullanan vatandaşlar, Akbil uygulamasından yararlanmalan için gerekli işlemleri yerine getirmeleri yönünde uyanldı. İGDAŞ'tan uyarı • İstanbul Haber Servisi - İGDAŞ'ın doğalgaz cıhazlannda TSE şartı aradığı ve TSE'siz cihaz ve malzeme kullanan konut ve işyerlerine gaz vermediği bildirildi. İGDAŞ Halkla İhşkiler Müdürlüğü'nce yapılan açıklamada, kuruluşun, doğalgaz tesisatlannda kullanılan cıhazlarda belli bir standart aradığı kaydedildi. Karadeniz'de PKK öııleıııi Emniyet Genel Müdürü Necati Bilican, PKK'nin bölgeye sızma girişimlerine karşı hem özel harekât hem de komando eğitimi gören özel birliklerin oluşturulduğunu açıkladı. ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Emniyet Genel Müdürü Necati Bilican, kuzey ve güneyden bölge dışına sızmaya çalışan PKK'ye karşı. hem özel harekât hem de komando eğitimi gören özel birliklerin oluşturulduğunu bildirdi. Özellikle Karadeniz bölgesinde görev yapmalan beklenen birlikleri anlatırken "Özel Harekât Timlerr dışında yeni bir örgütlenmenin işaretini veren Bilican, teröristlere yardım yapılmaması için Moldova, Rusya, Gürcistan, Eımenistan ve tran ile temaslannın sürdüğünü söyledi. Bilican, Moldova Curnhuriyeti Gagoğuz Yeri Polis Genel Müdürü Albay Stamat İlia Lion ve beraberindeki heyetle dün görüştü. Güvenlik işbiriiği Moldova ile güvenlik işbirliğini daha ileri noktalara götürmek istediklerini belirten Emniyet Genel Müdürü Necati Bilican, Türkiye'nin teknik olanağından Gagoğuz Türklerinin de yararlanması için teknolojik ışbirliğı yapacaklannı söyledi. Bir gazetecinin "PKK'nin Karadeniz bölgesinde son zamanlarda eylemlere giriştiğini'' anımsatması üzerine Necati Bilican, PKK'nin Doğu ve Güneydoğu'da sıkıştığını, etkisini kaybettiğini, bu amaçla da ülke genelinde "vanm havası" vermeye çalıştığmı, örgütün içinde bulunduğu çıkmazdan kurtulabilmek için yeni stratejiler geliştirmeye başladığım söyledi. Orgütün faaliyetlerine son verebilmek için Moldova, Rusya, Gürcistan, Ermenistan, tran gibi ülkelerle temaslann sürdüğünü bildıren Bilican, terör örgütünün Karadeniz'e açılma eğilimine karşı çok ciddi önlemler aldıklannı söyledi. Türkiye'nin terörle mücadelede uzmanlaşmış sılahlı gücü olduğunu belirten Bilican, şöyle konuştu: *O bölgede, terörle mücadeie edebilecek, özel olarak yetiştirümiş, komando eğitimi görmüş, özel harekât eğitimi görmüş kırsal alanda teröristlerle mücadeie eden organize eldplerimiz var. Karadeniz'e açılma eğilimkrine karşı iller arası koordinasyonlarla tedbirier abyoruz. Yalnız Karadeniz'de değil, terör eylemlerinin olabUeceği, muhtemel alanlarda da karşı tedbirier geüştirfvoruz. Bunlann faaliyetlerine karşu güvenlik tedbirteri ne gerektirivorsa yerine getiriyoruz." «rÜ**f1f> r i î l V ^ t CHP İstanbul İIKadınKuruhı BaşkaruMuazzezÇe- Ş U 1 C I 1 C U d V C l Jebi ile il yöneticileri Ozgür Bayazıt Kıvanç ve Nazlı Bilgin Arıkan. dün gazetemizi ziyaret ederek Cenel Yayın Yönetmenimiz Orhan Erinç ile bir süre sohbet ettiler. CHP İs- tanbul İl Örgütü'nce 1 Eylül Dünya Banş Günü'nde Fenerbahçe Stadı'nda düzenlenecek "Dünya Banş Cünü Şöleni" hakkında görüşlerini açıklayan CHP yöneticileri, tüm banşseverleri şölene davet ettiler. CHP Genel Başkanı Deniz Bay- kal'ın da katılacağı şölenin ücretsiz olarak izlenebileceğini belirten CHP'liler, şölene Çelik, Mahsun Kırmızigül ve Bulut- suzluk Özlemi'nin yanı sıra çok sayıda sanatçının katılacağım söylediler. (Fotoğraf: KADER TUĞLA) Savcılık 258 polis ve jandarma için takipsizlik kararı verdi Umraniyesoruşturmasıkapatıkh HÜLYATOPCU Üsküdar Cumhunyet Savcılı- ğı, Gazi olaylan sırasında Ümra- niye'de 5 kişinin ölümüne neden olduklan öne sürülen 234 polis ve jandarma hakkında 2 yıldır sürdürdüğü soruşturmada takip- sizlik karan verdi. Savcılık yetkı- lileri, kurşünlann hangi silahtan çıktığının tespit edilemediğini vurguladı. Gazi Mahallesi'nde 7 kişinin ölümü. bir kişinin de ya- ralanmasına neden olan 20 poli- sin yargılanmasına ise 16 Ey- lül'de Trabzon AğırCeza Mahke- mesı'nde başlanacak. Gazi Mahallesi'nde 12-13 Mart'ta meydana gelen olaylar, kimlıği belirsiz kişilerin bir kah- vehaneye açtıklan ateş sonucu Halil Kaya'nın yaşamını yitirme- siyle başlamıştı. Aynı saatlerde taksi şoforü Mesut Efe de açılan ateş sonucu ölmüş, 12-13 Mart'ta öfkeli halk sokaklara dökülmüş- tü. Bu sırada güvenlik güçlerinin açtığı ateş sonucu 13 kişi daha yaşamını yitirmişti. Gazi olayla- nnı protesto etmek isteyen Um- raniyelilerin yaptıklan yürüyüş sırasında polisler tarafindan kala- balığın üzerine açılan ateş sonu- • 5 kişinin yaşamını yitirdiği Umraniye olaylannı soruşturan Üsküdar Cumhunyet Savcılığı, olay yerinde görev yapan 234 polis ve jandarma hakkında takipsizlik karan verdi. cu 5 kişi daha yaşamını yitirmiş- ti. Olaylardan sonra aileler, gü- venlik güçlen hakkında suç du- yurusunda bulunmuştu. Umraniye'de beş kişinin ölü- müne neden olan polisler hakkın- daki soruşturmayı Üsküdar Cum- huriyet Savcılığı yürüttü. Savcı- lık, olaylarda yüzlerce polis görev yaptığı için silahlann balistik in- celemesinın uzun süreceğıni be- lirtti. Iki yıl aradan sonra soruş- turmayı tamamlayan savcılık, o- lay günü görev yapan 234 polis ve jandarma hakkında takipsizlik karan verdi. 16 kişinin öldüğü Gazi Mahal- lesi'nde 7 kişinin ölümü, bir ki- şinin ise yaralanmasına neden ol- duklan gerekçesiyle 20 polisin yargılanmasına 16 Eylül'de Trab- zon Ağır Ceza Mahkemesi'nde başlanacak. tstanbul, Ankara, Trabzon ve Rize arasında mekik dokuyan davada polisler hakkın- da ıdam cezası isteniyor. KARADUMAN ANKARA EMNİYET MÜDÜRÜ OLUYOR Ddnci emniyet kararnamesi hazır ANKARA (Cumhunyet Bürosu) - Hükümetin hazırladığı ikinci emniyet karamamesinin de ha- zır olduğu bildirildi. Başbakan Yardımcısı Bülent Ecevit'in eski koruma müdürü Mümtaz Karadu- man'ın. Ankara'ya emniyet müdürü olarak atana- cağı öğrenildi. / Içişleri Bakanlığı kaynaklaruıdan alman bilgiye göre Karaduman'ın, Ecevit'in isteği üzerine An- kara Emniyet Mûdürü olarak atanmasına karar ve- rildi. Aynı kaynaklar, RP'ye yakınlığı ile tarunan Ankara Emniyet Müdürü Mehmet Cebe'nin ise Emniyet Genel Müdürlüğü APK Daire Başkanlı- ğj'na atanacağını belirttiler. Cebe, hükümetin, se- kiz yıllık kesintisiz eğitim çalışmalanna karşı irti- cacılann Kızüay Meydanı'nda yaptiğı gösterilersı- rasında telsizle göre\'lilere, "Cemaat ne kadar" diye sormuştu. Bülent Ecevit'in başbakaniığı dö- neminde uzun yıllar koruma müdürlüğünü yapan Karaduman, DYP-SHP hükümeti sırasmda, döne- min SHP lideri Erdal İnönü'nün de kısa bir süre koruma müdürlüğünü yürüttükten sonra Amasya Emniyet Müdürlüğü'ne atanmıştı. 1992 yıhndan 1997'ye kadar Amasya'da görev yapan Karadu- man, bu yılın başlannda Emniyet Genel Müdürlü- ğü APK Daire Başkanhğı'na tayin edilmişti. ikinci emniyet müdürleri kararnamesinin gele- cek günlerde Cumhurbaşkanı SüfcyraaD Demi- rd'in onayına sunulacağı kaydedildi. Banş treni yerine banş otobüsü İstanbul Haber Servisi- Brük- sel'den yola çıkıp 1 Eylül Dün- ya Banş Günü'nde Diyarba- kır'da olması planlanan "Musa Anter BanşTreni"nin iptal edil- mesinin ardından, banş yolcula- n 31 ağustos pazar günü İstan- bul Kadıköy'den otobüslerle ha- reket edecekler. Banş Treni Ko- ordinasyon Kurulu sözcüsü Ah- met Cihan, hükümete seslene- rek banş heyetine engel olun- mamasını istedi. Banş Treni Koordinasyon Kurulu'nun Pera Palas Ote- li'nde dün düzenlediği basın toplantısında, yurtdışından ha- vayoluyla 29 eylülde gelecek olan katıhmcılarla birlikte 31 eylül saat 10.00'da da Kadıköy Meydanf ndan otobüslerle Di- yarbakır'a hareket edileceği açıklandı. Toplantıda, söz ko- nusu banş girişiminin hiçbir güç tarafindan engellenemeye- ceği vurgulanarak Kürt sorunu- nun acilen demokratik yollar- dan çözümlenmesi istenildi. Koordinasyon Sözcüsü Ahmet Cihan, toplantıda hükümete seslenerek banş heyetine engel olmak yerine, heyetle birlikte hareket etmeleri çağnsında bu- lundu. Hükümet yetkililerinin banş treni için "terör treni" suç- lamasına karşı dava açtıklannı belirten Cihan, otobüslerin Adana ve Urfa üzerinden Diyar- bakır'a ulaşacağını bildirdi. Kamu Emekçileri Sendikala- n Konfederasyonu (KESK) Ge- nel Sekreter Yardımcısı Faysal Ozçift, hükümet yetkililerini kastederek "Savaş tacirleri, ba- nş trenini terör treni olarak ni- teledi. Biz 31 ağustosta KESK olarak en büyük kitiemizle Di- yarbakır'a giden heyeti ağıriaya- cağız" dedi. Halkın Demokrasi Partisi (HADEP) İstanbul İl Başkanı Hikmet Fidan. ülkeye egemen olan güçlerin banş ge- tinnek gibi bir ihtiyacı duyma- dıklannı belirterek "Halk, kar- deş kanı akmasuu istemiyor ar- nk. Halkın talepleri doğrultu- sunda 31' inde yola çıkacak olan banş heyetini Idmse engelleye- meyecek" diye konuştu. Mezopotamya Kültür Merke- zi Başkanı Nuray Şen ise banş istemenin. savaş istemekten da- ha büyük bir suç haline geldiği- ni kaydederek "Ancak bize da- yanlan kirli savaşa karşı onurlu banşı desteklemekte direnmeye devam edeceğiz'' dedi. Demok- rasi ve Banş Partisi İstanbul II Başkanı Kemal Yüksel de cum- hunyet kurulduğundan bu yana ister Türk isterse Kürt olsun, ba- nş isteyen herkesin terörist damgası yediğini söyledi. SIFIRNOKTASIIORAL ÇALIŞLAR Milliyet'ten Yalçın Doğan, hükümetin Boğaz'dan geçiş konusundaki tercihini köprü- den yana yapmak niyetinde olduğunu yazıyor. Boğaz köp- rüsünün yeniden gündeme gelmesiyle 196O'lı yıllarda yaptığımız köprü tartışmalan- nı anımsadım. O dönemde Süleyman Demirel Boğaz'a köprü yapacağını söylüyordu, biz 68'li gençler de karşı çıkı- yorduk. Onlar iktidar olduklan için, son otuz sene içinde bir değil iki köprü yaptılar. Her köprü- nün bitirilmesinden sonra da ne kadar haklı olduklanyla övünmeyi ihmal etmediler. Hızlannı alamadılar, üçüncü- yü yapacaklarını söylüyorlar. Üçüncü köprünün ne getirip ne götüreceğini görebilmek için önceki iki köprünün bir değerlendirmesini yapmak gerekiyor. İki köprü; (stan- bul'un iki yakası arasındaki Boğaz'a Yeni Köprü... gündelikakışı hızlandırdı. Kısa sürede yoğunlaşan gidiş ge- lişler, İstanbul trafiğinin bütü- nünü içinden çıkılmaz halege- tirdi. Bir köprünün yeteceği sanıldı, yetmedi ikincisi yapıl- dı. O da yetmeyince, üçüncü- sü üzerinde hesaplar günde- me geldi. Eğer iki köprü de yapılma- saydı ne olurdu? İstanbul iki şehir gibi ayrı ayrı gelişirdi. Belki de iki ayrı ana kent ve i- ki ayrı vilayet olarak şekillenir- di. Işyerleriyle konutlar da bu ayrılmaya bağlı olarak iki ayn yakada ayn ayrı yoğunlaşırdı. Halbuki şimdi, Istanbulluların önemli bir bölümü bir yakada oturuyor, diğer yakada çalışı- yor. Bu durum ise evden işe, işten eve gidiş-gelişi bir işken- ceye dönüştürüyor. Köprü sayısını arttırmak bu- na çare olamıyor. Nüfus art- tıkça bir yakadan diğerine gi- dip gelen sayısı da artıyor. Böyle giderse her on senede bir yeni köprü yapmak gere- kecek. Köprü yapmak yalnız- ca trafik sorunu yaratmıyor. Köprüye bağlı olarak yapılan çevre yolları ve yan yollar yü- zünden, dünyanın en güzel yerierinden birisi olan Boğaz giderek yok oluyor. Yapılan yan yollar, büyük bir kısmı ka- çak olan inşaatların kapısını açıyor, çarpık kentleşme ne- deniyle su havzalan kirleniyor ve kullanılmaz hale geliyor. Artık bu iki köprü yapıldığı için, Istanbul'un iki ayrı şehir olarak şekillenmesi mümkün değil. Tüp geçit ve deniz altın- dan yapılacak raylı sistem önemli kolaylıklar sağlayabilir. Örneğin metro yoluyla yapıla- cak toplu ulaşım, araba kulla- nımını azaltır ve hava kirlen- mesini asgariye indirir. Trafik akışını kolaylaştırır. Bu yolla Boğaz'ın daha fazla tahrip edilmesinin de önüne geçilmiş olur. Yalçın Doğan'ın yazdığına göre hükümet kalıcı bir eser bırakmayı amaçladığı için köprüyü tercih ediyormuş. Çok yanlış. Yeni köprü, sonra- ki nesiller tarafindan olsa olsa bir felaket diye anılabilir. Boğaz köprüsüne, 1968'li yıllarda karşı çıktığımızda çok haklıydık. Bu iki köprü yapıl- mamalıydı. İstanbul iki ayrı kente bölünmeliydi. Ne yazık ki o zaman bizim çok haklı tepkilerimiz, sol düşmanı ikti- dariartarafından bastınldı. Ya- şanmış bu deneyden ders çı- karmak gerekiyor. O dönemde Boğaz köprüsü aleyhinde gösteri yaptığımız birçok arkadaşımız, çeşitli partilerden milletvekili ve ba- kan oldular. Geçmişte söyle- dikleri haklıydı. Aradan 30 se- ne geçti, bu haklılıkyaşanarak kanıtlandı. Kendi geçmişleri- ne, haklı davalanna şimdi sa- hip çıksınlar. Metro. modern ve uygar bir taşıma aracı. Tüp geçit yoluyla bu modern ula- şıma kavuşabiliriz. Yol yakınken bu sevdadan dönmek ve çağın gereklerine göre davranmak akla en uy- gun olanı. Trafik felaketi her- kesin yüreğini yakıyor. Zama- nında demiryollarına yatırım yapılsaydı, bu duruma düş- meyecektik. Demiryoluna ko- münistlik diyenler, Boğaz köp- rüsünü solculann inadına ya- panlar, sonunda her şeyi taru- mar ettiler. Bu kafayla savun- dukları modern kapitalizme bile ulaşamayacaklar. GLOBAL POLİTİKÜLTÜR ERGİN YILDIZOĞLU Vaat Edilmiş Topraklara Beş Kala... Son birkaç aydır adeta birileri bizi vaat edilmiş top- raklara ulaştığımıza inandırmak istiyor. Israrla, heye- canla muştulanan iyi haberler listesinin başında he- men her zaman şu ikısi var: ABD'de artık iş devrele- ri (business cycle) dönemi geride kaldı. Artık reses- yon ya da enflasyon tehlıkesi yok. Bu bir "Yeni Eko- nomi". İkinci güzel haber de artık dünya ekonomisi- nin bir banş dönemine girdiğine ilişkin. Banş ise eko- nomik istikrarı destekleyip büyümeyi teşvik ettiğine göre... Nereden baksanız adeta vaat edilmiş toprak- lara geldik. Ancak, bildiğiniz gibi tarih ironiyi çok se- ver. Bir inanç genelleşmeye başlasa hemen bunun tersini kanıtlayan iyi ya da kötü bir kaza bekler insan- lığı. Yaşadığımız dönem de bu kurala ters düşecek gibi görunmüyor. Banştan başlayalım isterseniz. Doğru, gelişmiş ül- keler arasında uzun süredir bir savaş yok. Ama bu dünyada önemli savaşlann olmadığı anlamına gel- miyor; gelişmiş ulkelerin birbirleriyle başka ülkeler aracılığıyla savaşmadıklan anlamına da. Arada sıra- da, bu köşeden göz attığımız orta Afrika'ya bakalım. Hutu-Tutsi çekişmesi, son Zaire krizi. Bunlann arka- sında Fransa ile ABD arasında bir nüfuz rekabeti yok muydu? Ya Ortadoğu banş süreci ne âlemde? Son aylarda burada ne kadar barış kaldı dersiniz? Şimdi Arafat köşeye sıkıştıktan sonra, Hamas'ın etkisinin arttığına ilişkin haberler, Israil'in gittikçesertleşen uz- laşmaz tutumu. Bir başka barış da Balkanlar^da. A- ma ne kadar sürecek dersiniz? Şu sıralarda NATO bünyesinde ingiliz güçlerinin Başkan Plavsiç'in ya- nında, Karadziç'e karşı yürüttükleri askeri operas- yonun, daha doğrusu maceranın, sonunda ne var acaba? Hele, Karadziç'in dişinden tırnağına kadar si- lahlı ve Plavsiç'in de Karadziç kadar fanatik bir Sırp milliyetçisi olduğunu ve etnik temızliği desteklemiş olduğunu hatırlarsak... Peki ya Keşmir'e ne dersiniz? Nükleer silahlara sahip iki ülke, Pakistan ve Hindis- tan bu uzun süreli krizin ortasında, yine doğrudan karşı karşıya gelmeye başladılar. Sonra Afganistan, Endonezya-Tamil savaşı. Çökme noktasına doğru yaklaşan Kuzey Kore. Bazı eyaletlerinden aynlık/oto- nomi seslen yükselmeye başlayan Çin. Örnekleri art- tırmak mümkün. Ama gelın biz Latin Amerika'ya ve eski SSCB Cumhuriyetleri'ne uğramadan siyaset alanını fark edıp ekonomiye geçelim. Pazartesi günü UPS grevinin önemini vurgularken aktardım. ABD'nin en büyük şirketlerinin yöneticile- ri bir ekonomik gerilemenin başladığını düşünüyor- lar. Geçen yıllarda kurulan kapasitenin önemli bir kıs- mının ürettiği mallann giderek birtalep sıkıntısı ile kar- şılaştığını göaıyorlar. Ancak onlan esas korkutan şu: Geçmişte benzer durumlarda, dış pazarlara giderek iç pazardaki talep sıkıntısını azaltmak mümkündü; şimdi küreselleşme sayesinde, bu kapasite fazlası her yerde oluştuğu için, dış pazartara kaçmak olası- lığı pek yok. Orası da dolu. Dünya ekonomisinin, kü- reselleşırken krizi engelleyen bir emniyet supapını ip- tal etmiş olduğu anlaşılıyor. Tabii bu madalyonun öbür yüzünde iş bulmak üzere her gün kırdan kente gelen (yine küreselleşme sayesinde) yüz binlerce köylü ve şehirde emek pazanna giren yeni kuşaklar ve küçülen şırketlerden çıkanlanların oluşturduğu bir işsizler ordusu var. Ancak 1995 Fransa grevleri, 1996'da Almanyave Belçika, Italya, Ispanya grevle- ri, 1997'de Güney Kore'deki işçi protestolan ve ni- hayet geçen hafta ABD'de işçilerin zaferi ile sona eren UPS-Teamsters grevi gösteriyor ki bu sefer iş- çi hareketi de, 1980'lerden farklı olarak direnmeye nıyetli. Devam edelim. Asya mucizesini hatırlıyor musu- nuz? "Kaplanlar", hazirandan bu yana bir para krizi içinde kıvranıyoriar. Kriz sona ermek şöyle dursun Hong Kong piyasasını da etkilemeye ve gitierek Wall Street borsasının eteklerine vurmaya başladı. Şu günlerde yaygın bir şaka şöyle; eskiden ya Ayı Pa- zan vardı (Borsa sürekli geriler) ya da Boğa Pazan (Borsa sürekli yükselir). Şimdi birde Balık Pazan var. (Borsa bir sıçnyor bir batıyor, bir sıçnyor bir bat...) Ve "Yeni Ekonomi". En büyük rüyalardan biri de galiba bu: Enflasyonsuz, sürekli ekonomik büyüme. Ancak bazı rakamlar ABD'de hane halkının toplam harcanabilir gelirinin yüzde 96'sı kadar borçlanmış ol- duğunu ve tasarruf oranının ise 4.5'e gerilediğini gös- teriyor. Bu oranlar 1980'lerin başında sırasıyla yüz- de 67 ve yüzde 8 civarındaymış. Buna ABD'nin dış borçlannın bu yılın sonunda 1 trilyon dolara ulaşmış olacağını ekleyelim. Ekonomik büyümenin gelecek- te kazanılması beklenen gelirier üzerinde, yani vere- siye gerçekleştiği ortaya çıkmıyor mu? Ya artık hiç tehlike arz etmeyen enflasyona: Hafta sonunda Fi- nancial Times'dan Tony Jackson şirket aktif (assets) fiyatlannın ABD ve Ingiltere'de son yıllarda nominal GSMH'den çok daha hızlı arttığına dikkat çekti ve Ja- ponya'da 1990'lann başında benzer bir durum orta- ya çıktığını hatırlattı. Sonra bir düzeltme ve ression gelmişti. Jackson, bu fiyat artışının da arkasında li- kidite bolluğu olduğunu ileri sürdü. Dikkat edilirsebu durum yukarıda değindiğim talep sıkıntısı, diğer bir deyişle sermaye fazlası sorunuylatam bir uyum için- dedir. Anlaşılan vaat edilmiş topraklara henüz gelmedik. Acaba tarih yine birileriyle alay etmeye mi hazır- lanıyor? Diyanet tartışması Alevileri böldü ANK\R.\ (Cumhuri- yet Bürosu) - DSP'nin, Alevilerin Diyanet lşleri Başkanlığı bünyesinde temsil edilmesi önerisi Alevi dernekleri ve vakıf- lan böldü. Pir Sultan Ab- dal Kültür Derneği ve Ha- cı Bektaş Veli Anadolu Kültür Vakfi, Dinanet lşle- ri 'nin kapatılmasımn laik- liğın gereği olduğunu be- lirtirken, Tunceli Vakfı Başkanı Gürsel Erol. "Di- yanet'in kaldınlması ha- yaldir. Aleviler de bu ku- rumda temsil edUmeli" gö- rüşünü savoındu. Diyanet İşleri Başkan- lığı'mn kapatılması iste- miyle TBMM'ye verdik- leri dilekçe iade edilen ve ardından mahkemeye baş- vuran 12 Alevi dernek ve vakfa karşın bazı Alevi ör- gütler Diyanet bünyesin- de temsil edilmeyi istiyor. Pir Sultan Abdal Kültür Derneği Başkanı Murta- za Demir ve Hacı Bektaş Veli Anadolu Kültür Vak- fı İstanbul Merkez Başka- nı İsmail Saçlı, "Diyanet'e girnıek dcmokraskkn, la- iklikten uzaklaşmaktır" diye konuştular. Başkan Murtaza Demir, bürokraside Aleviliğin ya- saklandığım, bugün dev- let kurumlannda Alevi müsteşar ya da genel mü- dür bulunmadığını söyle- di. Tunceli Vakfı Başkanı Gürsel Erol ise, şeriatçı gösterilerin arttığı günler- de Diyanet'in kapatılması konusunun gündeme geti- rilmesinin doğru olmadı- ğını söyledi.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle