Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 21 AĞUSTOS 1997 PERŞEMBE
12 KULTUR
Yönetmen trfan Tözüm yeni filmi 'Mum'nn çekimlerine 1998 Mayıs ayında başlayacak
4
Hemflkhem de son fikninr
1
ESRA ALİÇAVUŞOĞLU
İrfan Tözüm, geçen sezonun
'çıpiakhk' tartışmalanyla gündem-
den düşmeyen filmi, 'Mum Ko-
kulu Kadınlar'ın ardından üçleme
olarak düşündüğû fakat sonra iki
fılmi bir arada çekmeyi planladı-
ğı 'Mum'un çekimîerine 1998 Ma-
yıs ayında başlayacak.
Tözüm, Mum'un sonfilmioldu-
ğunu belirtirken bu projenin hem
kendisinin hem de Türk sineması-
nın en cesur filmi olacağını vurgu-
luyor. Mum'da, hem polink hem de
sanatsal açıdan sö> lemek istediği
her şeyi ortaya koyabileceğini ıfa-
de eden Tözüm. Mum'a hem ilk
hem de son filmi olarak bakı>or.
Bundan sonra kendısmı hevecan-
iandırabiiecek bir konu> la karşıla-
samayacağını belirten Tözüm. bu
filmden sonra oturup Türkıye'ye ve
dünyaya bakacağını söylüvor.
Bir Tûrk kmıun öyküsû
Mum, Türkiye'de yaşayan Rum
Ortodoks halkın Yunanistan "a gö-
çe zorlandığı 1964 ve Türk ordu-
sunun Kıbrıs'a çıkarma yaptığı
1974yıllanndageçıyor. Psıkolojik
olarak var olabilme gücü üzerıne
bir film olan Mum, bir Türk kızı-
nın, Melike'nin öyküsü. Filmde
aynca, büyük politik devrimlerin
insanlann yaşamlarını nasıl etkile-
diğı ve bireylerin bunlann sonuç-
lanyla nasıl başa çıktığı da anlatı-
lıyor "Bu film bir görevfilmi.Üç
yü önce böyle bir film yapamaz-
dım. Hem ekonomik hem de siya-
sal açıdan korkabilirdim. Bir Türk
vatandaşı neden azınhklarla ilgüi
fîlm yapamıyor? Hepimizin azın-
hkoMuğunu düşünüyorum. Biz bu
insanlan buradan kovduk ve büyük
acılaryaşatnk. Aynı şey Yunanistan
ve Kıbns'ta da oldu. Bu konu sa-
dece Türkiye'ye ait bir sorun değil.
Bu filmle insanlann kendi eleştiri-
lerini yapmalannı istiyorum. Her
ülkedcazmhklarvar ve hiçbiri ken-
di topraklannda yaşayamıyorlar.
Bu insanlann yaşadığı aayı ve sis-
temi anlatmak istiyorum."
•Mum Rokulu Kadınlar", "Mum
Gibi' ve Mum'u bir üçleme olarak
düşünmüş İrfan Tözüm, fakat da-
ha sonra Mum Gibı ve Mum'u tek
öyküde birleştırerek Mum'da to-
parlamayı uygun bulmuş.
İlhan SeJçuk'un bir şürinden çok
etkilendiğinı soyleyen Tözüm, bu
İrfan Tözüm, bir ortak yapun olacak yeni
filminde bir ara>-a getireceği popüler isimfcrin
yanı sıra filmin konusuyla da oldukça kJdialı.
"Her fîlm popüler ohnaya açık obnah, filmi
geniş kitlelerin izlemesini istiyorum" diyor.
(Fotoğraf: KUBİLAY TÜNTÜL)
>u film, bir görev filmi. Üç yıl önce böyle bir film yapamazdım. Hem ekonomik hem de siyasal açıdan
korkabilirdim. Bir Türk vatandaşı neden azınhklarla ilgili film yapamıyor? Hepimizin azınlık olduğunu
düşünüyorum. Biz bu insanlan buradan kovduk ve büyük acılar yaşattık. Aynı şey Yunanistan ve Kıbns'ta da
oldu. Bu konu sadece Türkiye'ye ait bir sorun değil. Bu filmle insanlann kendi eleştirilerini yapmalannı
istiyorum. Her ülkede azınlıklar var ve hiçbiri kendi topraklannda yaşayamıyorlar.
Bu insanlann yaşadığı acıyı ve sistemi anlatmak istiyorum.
şiirin yaşamı ve insanı anlattığını,
fakat öykü olarak değil duygusal
açıdan çok etkilendiğini söylüyor.
"Selçuk,şürinde bir pervaneyle mu-
mun iHşkisini anlaüyordu. Övkü
olarak degil, duygu olarak çok et-
kilendim. İnsanlan muma benze-
tiyorum. Yandığı zaman etrannı
aydınlatıyor ama yandıkça da eri-
yor ve yok oluyor. Bir insanı ağaç
da çokiyi anlatabilir ama mum çok
daha etkiliydi benim için."
Çekimlenne 1998 Mayıs ayın-
da başlanması planlananfilm;Fran-
sa, Almanya, Yunanistan ve Tür-
kiye'nin yer aldığı-bir co-prodük-
siyon olarak tasarlanıyor. Ana ya-
pımcılığını Türkiye'nin üstlenece-
ği fıbnin, yüzde kırkım yan yan-
ya Fransa ve Almanya, yüzde onu-
nu ise Yunanistan fınanse edecek.
Bmoche ve Matilda May
Mum için Fransa oldukça cazip
birteklifiegelmiş; "EğerbirFran-
sızoyuncu oynaorsak,filminAvru-
pa pazannda da vizyona girmesi-
ni garantfleriz" demişler. Bunun
üzenne irfan Tözüm hayli iddialı
bir isım atmış ortaya. Juüette Bi-
noche. Son yıllann en başanlı ve
en popüler isimlerinden biri olan
Binoche'un, 98 Mayıs ayına kadar
bir filmde rol alması ajanlan tara-
fından pek mümkün degil diyerek
cevaplanmış. ancak daha da önem-
lisi sanatçımn senaryoyu okuduk-
tan sonra kabul edip etmeyeceği.
İrfan Tözüm, Binoche'a önümüz-
deki ay içinde Fransızca teksti gön-
dereceklerini ve hemen cevap ala-
caklannı söylüyor. Diğer önemli
bir nokta ise Binoche'un film için
istediği ücretin Türk filmi stan-
dartlanna göre hayli pahalı olma-
sı. Eğer film bundan bir yıl önce
çekilmeye başlansaydı ve Binoche
filmde oynamayı kabul etseydi 150
bin dolara anlaşabileceklerdi. Oy-
sa 'İngtttz Hasta" ıle "en iyi yardun-
a kadın oyuncuOscar"ını alan sa-
natçı fiyatını neredeyse on kat art-
tırarak 1.5 milyon dolara çıkarmış.
Şimdilik Binoche'un filmde oyna-
ması pek belli olmasa da oynaya-
bileceği fikri bile Türk izleyıcisi-
nı heyecanlandırmaya yetiyor. lr-
fan Tözüm, Binoche'un senaryo-
yu beğenmesi ve önerdiği ücretin
kabul edilmesi halinde ilk defa bir
Türk filminın Amenkan pazanna
gireceğıni söylüyor.
Film için önerilen isimlerden bi-
ri ise Mathilda May. Filmin bazı
sahneleri tavernada geçtiği için
Mathilda May ismi hayli ilginç gel-
miş Tözüm'e. Ancak bu kadar ün-
lü ve önemli ismin yer alacağı film
için en büyük problemifinansoluş-
turuyor. "Fransa; Kanal Plus ve
CNCden 500bin doUr bulabilecek-
lerini bildirdiler. Biz ise büyük bir
kuruluştan (Lsmini vermek istemi-
yor), Efes Pilsen'den ve Eurima-
ges'dan destek abnayı umuyoruz."
Filmde sadece Macit Koper'in
rol alacağı kesin. Aynca, Yunanlı
bir kadın oyuncuya da ihtiyaç var,
fakat İrfan Tözüm, çocuklan seç-
meden onlan seçmeyi istemediğı-
ni belirtiyor.
Tarkan ve Mustafa Sandal
Filmde aynca, rol ahnası düşü-
nülen iki isim var ki bunlann da hay-
li tartışma yaratacağı kesın. İrfan
Tözüm, filmdeki "şarkdı" sahne-
ler için Tarkan ya da Mustafa San-
dal'ı düşünüyor. Tözüm'ün, iki is-
min de rolün altında kalkacağından
hiç şüphesi yok. Aslında bızim de
her iki ismin "sanatçı" rolünü ba-
şanyla oynadıklarmı kabul etme-
miz gerekıyor. "Tarkan'ı ve Mus-
tafa Sandal'ı dikkade izfiyorum.
Ses renklerinedebakıyorum. Bu işj
iyiyapabilecekierindeD eminim. 20
yıldır bu işi yapan Vlacit Koper ik
nasıl iyi çakşnorsam onlarla da bu
kadar iyi çahşacagımı düşünüvo-
rum. İji 3işid kurupistediğim plas-
tigi alabüeceğimden hiç kuşkum
yok." İrfan Tözüm,filmhangi isım-
leri gerektıriyorsa onu alınm di-
yor ve kendisi için Tarkan'ın ya da
sokaktaki adamın fark etmediğıni
söylüyor. "Oyuncu yok da mı pop-
çu afayorsunuz diye sorarsanız evet
yok. Her oyuncu iyi şarta söyleye-
mez. Aynca Tarkan da Mustafa
Sandal da çok iyi oyuncu. Bu ka-
dar iyi oyuncu obnasalar, kideler-
k> bu kadar iç içe olama/lardı. Bu
adamlar sadece şarkı söylemivor-
lar, çok da iyi oynuyorlar."
Tözüm, bir araya getirdiği popü-
ler isimlerin yanı sıra fiunin konu-
suyla da hayli iddialı. "Her fihn
popüler olniaya açık olmalı. Sanı-
run Türk sinemasuıda benim üze-
rinde çanşnğım konuyia daha ön-
ce kimse ilgilcnnıedi. Yılmaz Gü-
ne\ bile. Zortuldaria karşılaşacağım,
ama filmi geniş kitlelerin izlemesi-
ni istiyorum."
Mum için, "hayataçokckkS bak-
uğım 'tkili Oyunlar' ve 'Devierin
Ölümü' gibi filmlerin bir devamı"
diyen Tözüm, Mum'un "yaşayan'
bir film olacağını da vurguluyor.
İrfan Tözüm şu günlerde özel
bir TV kanalı için 'Babaevi' adlı
dizinin yapımcılığını üstleniyor.
Televizyonun, sinemanın var ol-
ması için önemli bir araç olduğu-
na değinen Tözüm; "Dünyanın hiç-
bir yerinde televizyon ohnadan si-
nema olmaz" diyerek televizyo-
nun önemini de dıle getiriyor.
Nusret Fatih Ali Han 54 yaşındaydı
Kavvali'nin en parlak
yıldızı artık söndü...
Toprak Anq
nasıl öldürüldü?
Kühür Servisi - "Babam Ustad Fatih Ali
Han'm 1964yınııdavefatetmesindenongün
sonra bir düş gördüm. Rüyamda babam ba-
na gelip şarkı söylememi isthor. Yapamam'
deyince'Bir dene' diyor. Eliyle boğazmıa do-
kununca şarkı söylemeye başlrvorum. Rü-
yamda babamın cenaze töreninde ilk konse-
rimi verdiğuni görüyorum. Herkes \iB yana
oturmuş ve be* Kuran'dan ayetler okuyo-
rum_ Gerçekten debabamın'kırkında' top-
landık ve ilk kez orada şarkı söyledim." Bu
sözler, 16 Ağustos 1997 tanhinde 54 yaşın-
dayken Londra'da hayata veda eden dünya
müziğının en önemli isimlerinden birine.
Nusret Fatih Ali Han'a ait. Geleneksel sufi
müzik ekollerinden 'kavvali'nin yaşayan en
büyük yorumcusu olarak kabul edilen Pakis-
tanlıAliHan. 700 yıl ön-
cesinden günümüze ka-
dar ulaşan bu müzığı mo-
denı bir yaklaşımla bır-
leştirerek tüm dünyayı
etkisi altına almıştı.
Islamın sufi kolunun
mistik müziği olan kav-
valiyi günümüze kadar
ulaştırma konusunda en
bü\ük pay sahibi, ken-
dilerıne Kavval Partisi
adı veren bir müzik aile-
si oldu. Ali Han'ın baba-
sı. yedi kuşak boyunca
Pakistan'ın en ünlükav-
vali yorumculannın yer
aldığı bu müzik ailesi ge-
leneğinin son temsilci-
siydi. Babasının ölümü-
nün ardından o sıralarda
tıp eğitimi gören Ah Haa
1965 yılında amcası Üs-
tad Mübarek Han'ın
grubuna katıldı. Amca-
sının 1971 yıltnda sağlık
problemlennin çıkması-
nın üzenne grubun liderliği görevi Ali Han'a
düştü. O sırada 11 kişiden oluşan Kavvali Par-
tisi ile tskandinav ülketeri. Ortadoğu, Afri-
ka ve Avrupa'da konserler veren Ah' Han, 1976
yılında Hindistan'da AmirKhusrou'nun me-
zan başında yaklaşık bir milyon kişiye. 1979
yılında ise bir kavval için en yüksek merte-
beye ulaşmış Knanaja Mueenuddin Chist-
hi'nin mezannda bır konser verdi.
Babasının ölümünün ardından ağabeyi Fa-
ruk Fatih .Ali Han, yeğeni Rahat Ali. kuzen-
leri Asad An" ve Kaukab Ali'den oluşan mü-
zik ailesinin başma geçtiği sıralarda Ali Han
aile geleneğıni sürdürmek ve kendi çizgisi-
ni bulmak konusunda büyük bir ikileme düş-
tü Sonunda dünyanm en sofistike ve komp-
leks müzıklerinden biri olan kavvaliyi günü-
• Nusret Fatih Ali Han, dil
ve din gibi yapay sınırlan
aşarak kavvali müziğini
modern bir anlayışla tüm
dünyaya tarutmayı başaran
'dünya müziğinin tanıtım
elçisi'ydi.
müze uyarlamayı seçti. Uzun bir araştırma
döneminin ardından Ali Han, kavvali müzi-
ğini antik özelliklerinden kurtardı ve kul-
landığı rock ve caz öğeleriyle 700 yıllık bu
geleneğe çok farklı bir yaklaşım getirdi.
Kavvali müzik ailesinin başına geçtikten
8 yıl sonra, daha40yaşlanndayken Ali Han.
"Shaheh-Sheh-e-Qawwali"(Kawalinin En
Parlak Yıldızı) unvanına la>ık görüldü Da-
ha sonra son yı1larda 'dünya müziğinin tanı-
tun elçisi'ne dönüşen Genesis topluluğunun
eskı lideri Peter Gabriel'in kurduğu WO-
MAD (World of Music Art Dance - Müzik,
Sanat, Dans Dünyası) ve RealVVörki PlakŞir-
keti için yaptığı albümlerle kendini Batı dün-
yasmda da kabul ettirmeyi başardı.
1985 yılında W0MAD Festivalleri kapsa-
mında verdiği konserle-
rin kaydı ile gerçekleşti-
rilen iki konser albümü-
nün yanı sıra 1988 yılın-
da "The Last Tepmtati-
on ofChrist". Deâd Man
VValking. Bandit Queen
ve Natural Born KiDers
adlı filmlerin müzikle-
rinde de yer alan Ali Han
bu çalışmalanyla ününü
perçinledi. 1989 yılında
"ShahenShah", 1990da
Kanadalı avangard-am-
bians müzik bestecisi ve
aynı zamanda albümün
yapımcılığını da üstle-
nen Mkhad Brook ile or-
tak çalışması "Mustt
Mustt", 199rde"Shah-
baaz" ve 1995 yılında
ünlü müzik dergisi Bill-
board'ın kapak konusu
olarak işlediği "Night
Song" adlı albümlerini
piyasaya çıkardı. 1990
yılında çıkardığı ve al-
Yargısı
İnfaz.Her yağmurda bir yargısız infaz yaşıyoruz. Çılgıncasına sevdiğimiz, her şeyimizle bağlı
olduğumuz, adına "Toprak", soyadına "Ana" ded
:
ğimiz en aziz varlığımızı, her sağanakfa
bir kez daha öldürüyoriar. Onu yitirince ne hürriyetin fadı kalıyor, ne bağımsızlığın, ne
demokrasinin! Ne siyasetin anlamt kalıyor, ne de siyasetçinın!
Gelin, toprağımızın ölümünden en çok sorumluluk duyması gerekenleri uyaralım! Onlar
yıllardır TBMM çatısı altındalar ve biz her yağmurda sellerle milyonlarca tabuf dolusu
vatan toprağının cenazesini kaldırıyoruz. Millet Meclısi'ndeki sorumlulara hepimiz birer
başsağlığı faksı çekelim, belki üzülür, duygulanır, kendilerine gelirler.
TÜRK ULUSU BAŞIN SAĞ OLSUN
büme aynı adı veren "Mustt Mustt" isimli
parçanın son dönemin ünlü gruplanndan
Massive Attack tarafindan yapılan remix" i
ve diğer çalışmalannınMickStOair veBaOy
Sagoo tarafindan gerçekleştirilen remiksle-
ri Avrupa ve Amerika'da en beğenilen dans
parçalan haline geldi. Yaşamının son yılla-
nnı turnelerde geçiren Ali Han, şarkılannı
Urdu, Fars, Arap ve Pencap dillennde söy-
ledi. Kavvali ustasuun son albümü olan "Mev-
lana" ölümünden kısa bir süre önce piyasa-
ya sürüldü.
Geçen günlerde kaybettiğimiz Nusret Fa-
tih Ali Han, dil ve din gibi yapay sınırlan aşa-
mk kavvali müziğini modern biranlayışla tüm
dünyaya tanıtmayı başaran dünya müziği-
nin en önemli temsilcilerinden biriydi.
Üzerinize vazife olmayan işlere karışın,
Türkiye çöl olmasın.
"Bu yağmurda da yıne toprak kaybettık, başıntz sağ olsun" mesajını ıteteceğımız sorumlutar ve faks numaralan-
TBMM Başkanı Sayın Mustab Kalemlı (0-3 12) 420 5 1 65, Başbakan Saym Mew1 Yılmaz- fO-312)417 04 76
Başbakan Yardımast Saym Bulent Ecev,t 10-312)419 54 43, Başbakan Ycrc/'mcjsı Saym Ismet Sezgın (0-3 12) 232 07 97,
RP Genei Bafkanı Saym Necmettın Erbakan 10-312) 287 74 65, DYP Genel Başkan Saym Tansu Çıller 10-312) 420 52 97,
CHP Genel Başkon, Saym Denız Baykal (0-3 12) 468 09 96, DTP Genel Başkanı Saym Husamettm Cmdoruk (0-3 12) 442 12 63,
BBP Genel Başkanı Saym Muhsin Yazıctoğh 10-312) 420 54 13, MHP Genel Başkanı Saym Devlet Bahçelı (0-312) 417 36 43
IŞILDAK VE YELPAZE
ATİLLA BİRKİYE
Mehtap Deniz'e Düştü
Yeni birdefteraçmalı, hep başucundaduran; es-
kisi bitince. Uykusuz gecelerde, ki bazılan yaz-
mak için birebirdir, başucundaki defter açılır; şa-
yet sayfaları tükenmişse, ne fark eder, bir yenisi
bulunur...
Uykusuz gecelerde, en iyisi yazmaktır. Belki de
sizi uyutmayan dolunaydır: içinizdeki "sıkıntı" bel-
ki de dolunaydandır.
Ay Beykoz sırtlanndan doğar; sanki Eylül roma-
nındaki bir betimlemedir bu görüntü; bir süre son-
ra ardında Venüs görülür; bazen önce görünen
Venüs'tür.
Venüs, Ay ve Dünya arasında inanılmaz bir iliş-
kı vardır; üçlü bir ilişkidir bu. Romantiktir. Venüs'ün
Ay'a olan aşkı açıkça görülür. Ama Ay hep Ve-
nüs'e sırtını döner: Venüs, Ay'a ulaşmaya çalışır,
ama Ay yüz vermez.
Ay'ın aşkı ise yeryüzünedir. Dünya'ya hayrandır;
milyonlarca yıl süren bir aşktır bu. adeta onun kö-
(esı gibidir. Dünya'yı her hareketinde takıp eder. Bü-
yük bir bağlılık vardır. Ne var ki Dünya da Ay'a yüz
vermez; ama hiç. Ay'ın yüzündeki hüzün ve keder
bu yüzdendır. Bu yüzdendir onun "me/an/co//"si-
nin süregelmesi.
Dünya'nın gözü ise çok uzaklardakı ilk parlayan,
ilk görünen yıldız Venüs'tedir. Hem çok büyük hem
de çok uzaktır: erişiiemez. Dünya'nın gözü zaten
hep erişiiemez olandadır.
Yazmak belki de o "sıkıntı"dan kurtulmaktır. Bir
türlü uyku tutmamış, gecenin ıssızlığında yataktan
kalkmışsınızdır. Bu tür gecelerde yazmak en iyisi-
dir. Kalemi ve defteri alırsınız. Kalem ve defter çe-
şitli açılardan sizin kurtarıcınızdır.
Eskıden öyle değil miydi? Hani daktilolu yıllar-
da. Gecenin ıssızlığında, daktiloyla yazmak ne
mümkün. ilk önce evın ıçindekılerı uyandınrdınız;
aslında, ne güzeldir evin içinde birilerinin olması;
ya da apartmandakileri uyandınrdınız; ne güzeldir
iki katlı "müstakil" evlerde oturmak.
Yazın bahçelerine, ki bahçelerinde hanımeli, fil-
bahri, frenk üzümü, meyve ağaçlan ve güller var-
dır, ay ışığı vururdu. Yaz geceleri iki katlı bahçeli
evlerin olduğu semtlerde mehtaba çıkılırdı.
Şimdi öyle değil, bilgisayar var. Romantik değil
ama en azından kimseyi uyandırmıyor. Aslında
önemli bir şeydir uyandıracak birinin olması.
Genellikle deftere yazılır: Uykusuz gecelerde,
güneşin batışında, doğuşunda, Boğaz lacivert-
ken, tekneler gri korsanken. ay kırmızı bir topken
ve bir romandaki gibi Beykoz sırtlanndan doğar-
ken, gün ağarırken, gün batarken, bir çiçek açar-
ken, bir nilüfer mesela...
Aklınıza gelen her şeyi yazarsanız, hiç kuşkusuz
ki aklınıza daha çok şey gelir...
Gerçi deftere yazılınca "hatıra", bilgisayara ya
da eski günlerdeki gibi daktiloya yazılınca "ede-
biyat" olur. Şayet, yazı sizin için bir tutkuysa, def-
terdeki bazı sayfalar, ister istemez, bir dolunay ışı-
ğının denize düşüşü gibi, bir yerlere düşüverir.
Uykusuz bir gece ardımda kalmıştı. O sabah er-
kenden balkona çıktım; balkonun demirparmak-
lıklarında üç güvercin vardı ve ben üç güvercinin
orada olduğunu bilmiyordum. Hele hele bana ba-
kacaklarını hiç bilemezdim. Baktılar ve üçü birden
havalanıp uçtu. Karşıki evin damına kondular.
O sabah, uykusuz bir gecenin sabahıydı ve o ge-
ce Ay dolunaydı. Bulutlu akşamlarda; dolunay bir-
denbire karşınıza tanıdık biri gibi çıkar. Uzun za-
mandır görmediğiniz bir dostun, birden karşınız-
da belirivermesi gibi.
Bazı uykusuz gecelerde, ki uykusuz geceler ge-
nellikle dolunaylı gecelerdir ve uykusuz gecelerin
"bazı" olmalarında büyük yarar vardır, hemen kal-
kar defterlerimden birini alır ve yazmaya başlanm.
Gerçi elyazısıyla yazılmasının edebiyat olmama
gibi bir durumu varsa da; asıl önemlisi sonradan
okunmama olasılığının yüksek oluşudur.
Bir yazıyı, yavaş yavaş yazdığınızda daha son-
ra okunur bir yazı çıkar ortaya; ama hızlı yazdığı-
nızda ise. daha sonra okunması güç bir yazı olur.
Ne var ki insan yazdıkça da hızlanır.
Hızlandıkça da yazısı okunmaz; daha sonra
okunmayan elyazıları edebiyat olmaz; birer hatıra
olarak kalır. Belki onlan edebiyat yapacak olan, da-
ha sonra onları okuyabilendir.
Bu da Venüs, Ay ve Dünya arasındaki ilişki ka-
dar karışıktır.
Her yazının bir anafikri olduğu gibi bir sıkıntısı
vardır. Bu yazının sıkıntısı da belki hızlı yazmaktır,
belki dolunaydır, belki üç güvercindir, belki de bil-
gisayara girip "edebiyat" olup olmama kararsızlı-
ğıdır, belki de defterlerde "hatıra" olarak kalma is-
teğidir, belki de bir önceki yazıdır...
Bir uykusuz geceydi ve dolunay denizi aydınla-
tıyordu; yani sizin anlayacağınız bu kez Mehtap De-
niz'e düşmüştü.
Belki de, en iyisi Saroz'a, "Mehtap ülkesine"
grtmeli...
Sezen Aksu Açıkhava'da
• Kühür Servisi - Sezen Aksu 23, 24, 25 ve 26
ağustos tarihlerinde Harbiye Açıkhava
Tıyatrosu'nda dört konser verecek. Sanatçıya
klavyede Ozan Doğulu, perküsyonda Hakan Beşer,
davulda Murat Yeter, gitarda Erdem Sökmen ve
Ercüment Ateş. vokallerde Cihan Okan, Işil Karaca
ve Tuba Önal eşlik edecek. Konser biletleri AKM
gişesinden ve konser günü Harbiye Açıkhava
Tiyatrosu'ndan temin edilebilecek.
Octavio Paz'a kanser teşhisi
• KüJtür Servisi - Meksikah şair ve düşün adamı
Octavio Paz'a prostat kanseri teşhisi kondu. Nobel
Edebiyat ödüllü 83 yaşındaki şair, geçen hafta
kendisiyle yapılan bir söyleşide en son kitaplan ve
40 şiiri üzenne konuşmuştu. Üç yıl önce bir kalp
ameliyatı geçiren şair. Military Hospital'da prostat
kanseri tedavisi görüyor.
Eskişehir Festivali'nde büyük tıstalar
• Külrür Servisi - Eskişehırliler. 11-19 ekim tarihleri
arasında gerçekleşecek "3. Uluslararası Eskişehir
Festivalf'nde gerek ses rengi gerek tekniğiyle dünyaca
ünlü bır konrr-tenor olan Axel Köhler ile tanışacak.
Festivaldeki konserinde sanatçıya klavsende Jobst
Schneiderat eşlik edecek. Aynca caz dünyasımn
önemli isimlerinden olan Yellovvjackets gnıbu,
pıyanıst Aydın Esen \e eski grubu Transfusion ve
Acıd Tnppin festıvalde yer alacak.
BLGÜN
• İFSAK'ta saat 19.30"da Tufan Kartal'ın
"Yaşamın İçinden" başlıklı saydam gösterisi
izlenebilir.
• RUMELİ HİSARI KONSERLERl kapsamında
Rumeli Hısan'nda saat 21.00'de Aşkuı Nur Yengi
dinlenebilır.