Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
25 TEMMUZ 1997 CUMA CUMHURİYET SAYFA
HABERLER
• 3. karayolu
köprüsüne demiryolu
da ekleyerek tüp geçişi
'elemek' istiyorlar...
Demiryolu-Metro ve a*»***
Raylı Tüp Geçiş Projesi o>
Güzergâhlan ve Japon
Köprüsü
DOY
(1)IRTC'nın1987tanhlı
projeande öngomlen
Şemsıpaşa (Üsküdar) - Saray-
burnu güzefgâhı. Bu proje,
aynı anda Yterııkapı-Taksım
metro hattıyla da bağtantılı tnr
bütünsellik taşıyor.
(2) Ulaştırma
Bakanlığı'nca Şubat
(1996| ayında ihale edilefi
etüa-proıe çaJışması ıçın
öngörülen
Üsküdar-Yenıkapı tûp
geçış bagiantısı.
(3)20Ekım1995'te
Anakent meclısınden
geçen 1/50 000 olçeklı
Nazım piandakı,
Haydarpaşa'yı Surdışı'nda
Zeytınburnu'na bağlayar
tüp geçış güzergâhı.
'Japon hilesi'OKTAYEKİNCt
Son yıllardakı yatınmlanyla Türkı-
ye'deki otomotiv sektöründe "otomobU"
ağırlıklı geniş bir pazar payina ulaşan Ja-
pon sermayesı, şımdı de "ulaşun potitika-
sında" etkili olma çabasında.
1990'lann başlannda yine Japonlann
önerdikleri ve bu kez "Suriçi" bölgesi ile
"Üsküdar-Kadıköy" bölgesinı birleştir-
meyi öngören "3. Boğaz Köprüsü" proje-
si son günlerde yeniden gündemde.
KarayoUarTnın talebi üzerine DPTnin
1988 yılı programına aldığı açıklanan bu
"süper köprü" içın fızibılite çalışmalan-
nın da kısa adı J1CA olan Japon Mühen-
dislik ve Kredı Kurumu tarafından "ba-
ğış" (!) şeklınde yapılacağı bildiriliyor. Is-
tanbul Büyükşehir Belediyesi ise bu yön-
deki haberler üzerine 21 Temmuz 1997
günü yaptığı açıklamada "öncetikk tüp
geçjşi" savunduklarını yineleyerek. "3. ge-
çiş için gerekH proje çahşmasınında Japon
JICA ile birtikte yürütüleceğinr belirti-
yor...
Büyükşehir Belediyesi, JICA ile yapa-
cağı çalışmada "önceülde" tüp geçişi ele
alsa bile hem Japonlann, hem de karayol-
lannın 3. boğaz geçişi konusunda yine de
"köprüyü dayatüklarT bilıniyor. Japon-
lar bu dayatmalannı "kredi güçteriyle"
sürdürürken karayollan da artık "gelenek-
seF denilebılecek "otomobile bagnnh ula-
şun potitikasınT hâlâ elden bırakmıyor.
Örneğin, daha geçen Arahk (1996) ayın-
da yine Karayollan Genel Müdürü Ya-
man Kök ımzasıyla lstanbul Büyükşehir
Belediyesi'negönderilen "3. köprû" pro-
jesi için gerekli "imar planı onayT ısten-
mışti. 1. köprünün hemen güneyinden
geçmesi tasarlanan ve her nasılsa "Üskü-
dar-Levent" arasında bir "demiryolu hat-
tuıa" (!) da sadece "not" olarak yer ven-
len yenı
u
karayolu köprüsü" projesınde.
bağlantı yollan ise Boğaziçi'nin SÎTalan-
lannı parçalıyordu...
Japonlann 1990'lardan bu yana Kara-
yollan Genel Müdürlüğü arşivlerinde
"uygun bir siyasal ortamT bekleyen diğer
"süperköprü'?
projesı ise 1980'lerde Sa-
rayburnu-Csküdar arasında planlanan ve
yıllardır "bifimsd bir poJitik erid" bekle-
yen "Demiryolu Tûp Geçiş" projesinin
"iptaü" anlamına da geliyor.
Çünkü bu "Japon mucizesi" tasanm-
da, "aynı güzergâhta" hem 6 şeritli kara-
yolu var, hem de ıki hatlı demiryolu var.
Yani, sadece demiryolunu öngören tüp
geçişe bir de yine "otomobüler" eklenmiş
oluyor. Üstelik öngörülen bu dev köprii,
geçilen açıklık nedeniyle "dünyanın en
uzun köprüsü" olmak gibi eşsiz bir "ay-
ncabğT (!) da Türkiye'ye ve Istanbul'a
kazandırma iddiasını içeriyor.
Böylesi bir köprünün, temelde "trafik-
ten daha da anndınlması gereken" tarihı
Sunçı bölgesıne her gün binlerce otomo-
bilı yağmur gibi yağdıracağı bir yana,
Marmara'dan Tstanbura yaklaşırken, "Ta-
rihi Yanmada-Boğaziçi-Kızkuksi ve Cs-
küdar" panaromasını da dev cüssesiyle
ezmeye aday olması, elbette ki otomobil
lobilerini ve Japonlan hiç ilgilendirmi-
yor. Ancak, başta Karayollan ve belediye
olmak üzere, tüm "ulusal" kurumlann Is-
tanbul'u bu tür darbelere karşı korumak
temel görevlen değil midir?
Nitekim Prof. Doğan Kuban başkanlı-
ğındaki tstanbul III Numaralı Koruma
Kurulu da yine 3. boğaz köprüsü gırişim-
lerinın gündemde olduğu 1993 yılında al-
mış olduğu 23.12.1993 tarih ve 6302 sayı-
lı karannda şunu önermişti: "3. Boğaziçi
köprüsü konusu, İstanbuTun sadece tari-
hi ve dogal varlıgını değil. kent yaşamını
ve sağhklı gelişme kararlannı da büyük öi-
çüde etkileyeceğinden, aynca 1. ve 2. Bo-
ğaziçi köprüleri deneyimleri ışığında sade-
ce karayolu ulaşımını amaçlayan çözüm-
lerle kentin giderek daha çözümlenmez
sorunlarla karşüaşbğı bilindiğinden. ko-
nunun bütün ilgililer ve uzmanlar tarafın-
dan daha sağhklı tartışılması için („) bi-
limsel ve kapsamlı bir sempozyum düzen-
lenmesi gerektiğiniıı ilgüi kurumlara iletil-
mesine-."
Kurulun karanndan bu yana geçen 3.5
yıl içinde meslek odalan dışında hiçbir
kurum böylesi bir tartışma toplantısı dü-
zenlemedi. Şimdi de yine "ilgüi kunım-
lann"bilim ve meslek çevrelenne "kapa-
h" yazışma ve görüşmeleri içinde 3. bo-
ğaz geçişi tasarlanıyor. Bu "giziiKğin" te-
melinde ise hiç kuşkusuz "3. köprü dayat-
ması" yer alıyor.
Bakalım, öncelikle KarayoOan, Koru-
ma Kurulu'nun 1993'tekı karannı ne za-
man uygulayacak ve projelerin tartışıla-
cağı "sempozvumu" ne zaman düzenle-
yecek?..
Karadayı
Ukrayna'dan
döndii
• ANKARA
(Cumhuriyet Bürosu) -
Genelkurmay Başkanı
Orgeneral lsmail Hakkı
Karadayı, Ukrayna
Genelkurmay Başkanı
Korgeneral Oleksandr
Ivanoviç'in konuğu
olarak bu ülkeye yaptığı
2 günlük resmi ziyareti
tamamlayarak yurda
döndü.
Arkadaşımız
Bağcı anıldı
• GAZİANTEP
(Cumhuriyet)-
Gaziantepli gazeteciler,
basından sansürün
kaldınlışının 89.
yıldönümünde, görev
sırasında geçırdiği kaza
sonucu yaşamını yitiren
Mil-Ha ve gazetemiz
muhabiri Kemal
Bağcı'yı mezan
başında andılar.
Gazeteciler daha sonra
Bağcı'nın yaşamını
yitirdiği kazada
yaralanan gazetecilerden
ikisıni, tedavi gördükleri
Konukoğlu
Hastanesi'nde ziyaret
ettiler. Bağcı'nın
ailesıyle dayanışma için
valiliğin gözetiminde
Gaziantep Gazeteciler
Cemiyeti tarafından
Vakıflar Bankası
Gaziantep merkez
şubesinde 2027359
No'lu bir hesap açıldı.
Ev çöktü, iki
çocuk öldü
• DİYARBAKIR
(Cumhuriyet) -
Öiyarbakır'ın, çevre il
ve ilçelerden en çok
göç alan bölgesi olan
Aziziye Mahallesi'nde
sağlıksız yapılaşma
nedeniyle bir ev çöktü.
Olay sırasında evde
oyun oynamakta olan
Leyla ve Zeynep Uçak
ile Dilnevaz Sert adh 5
yaşlanndaki kız
çocuklan çöken yapının
enkazı altında kaldı.
Mahalle sakinlerinin
kurtarma çalışmalan
sûrerken Zeynep
Uçak'ın olay sırasında
öldiiğü anlaşıldı.
Hastaneye kaldınlmak
iStenen Leyla Uçak ise
yplda yaşamım yitirdi.
Ağıryaralı Dilnevaz
Sert ise Dicle
Üniversitesi Tıp
Fakültesi Hastanesi
Acil Servisi'nde tedavi
altına alındı.
Basın özgürlüğü hemen şimdi
Basında sansürün kaldınlışının 89. yıldönümünde siyasiler yayımladıklan mesajlarda
basın özgürlüğünün önündeki tüm engellerin bir an önce kaldınlmasını istedi
Haber Merkezi - Basından san-
sürün kaldınlışının 89. yıldönü-
münde, basın özgürlüğü önündeki
tüm engellerin kaldınlması ısten-
di. Cumhurbaşkanı Süleyman De-
mirel, yayımladığı mesajda "Ba-
sıa-yayın organlannın sansüre tabi
rurulmasu sadece totaüter>e antide-
mokratik rejimlerde, kamuoyunun
bilgüenınesine vt kendisiyle ilgili ko-
nularda fıkir ve tavır sahibi olrnası-
na karşı çıkan züınivetlerdc müm-
kün olabilir" dedı. f BMM Başka-
nı Mustafa Kalemli basını sustur-
manın veva sesini kısmanın siyasal
iktidarlara hiçbir katkı getirmediği-
ni savundu. Kalemli, dün Türkiye
Gazeteciler Cemiyeti Başkanı Na-
U Güreli'ye gönderdiği mesajda,
basının hak ve özgürlük mücadele-
sinin ülkede demokrasi ve çoğulcu
rejimin yerleşmesi yolunda yadsı-
namayacak katkılar sağladığını bil-
dirdi.
Başbakan Mesut Yümaz da
amaçlannın basın özgürlüğü önün-
deki bazı yasal ve anayasal engel-
len aşarak. özgür ama sonımlu bir
basın anlayışını hayata geçirmek
olduğunu bildırdi. Yılmaz. mesa-
jında, basın özgürlüğünün var ola-
bilmesinin, demokrasinin sağhklı
işleyebilmesi, düşünce ve fıkir öz-
gürlüğünün toplumun bütün ke-
simlerinde yeterince kullanılabıl-
mesi, basının haber alma ve yayma
hakkının önündeki engelleri kaldır-
makla mümkün olabileceğinı bil-
dirdi. ANAP Merkez Karar Yöne-
tim Kurulu (MKYK) Doğu Ana-
dolu Gazeteciler Cemiyeti tarafın-
dan Erzurum'da düzenlenen "De-
mokrasi ve Medya" konulu panel-
de konuşan Ankara Gazeteciler Ce-
miyeti Başkanı Nazmi Bilgjn. Türk
medyasında sansürün kalkmadığı-
nı belırterek. "Basındakitekelieşme
sansürün ikiz kardeşidir" dedi.
Kayseri Cumhuriyet Meydanı'nda
toplanan gazeteciler Atatürk Anıtı
önünde saygı duruşunda bulundu-
lar. Kayseri Gazeteciler Cemiyeti
Başkanı Oktay Ensari. 24 temmu-
zun Türk medyasının önemlı birki-
lometre taşı olduğunu söyledı.
Anadolu Basın Bırlıği Genel
Başkanı Haül Zor basından sansü-
rün kaldınlışının 89. yıldönümün-
de 'ulusal' ve 'yereT basın aynmı
yapmanm "örtülüsansür" olduğu-
nu savunarak. "MUB mücadetenin
sesi olan Atatürkçü ve laik çizgisin-
den taviz vermeyen Anadolu basını
üvey evlat olarak görülüyor'' dedi.
Adana'da da gazeteciler Atatürk
Anıtı'nda basın şehitleri için saygı
duruşunda bulunduktan sonra Ba-
sın Anıtı'na giderek basın meşale-
sıni yaktılar.
Diyarbakır Dicle Üniversitesi
Kampusu'nda da basın mensupla-
nnın rahat çalışması için bir basın
bürosu oluşturuldu. Büro, gazete-
mizin Diyarbakır temsilcisi Ziya
Aksoy tarafından dün açıldı.
Demirel, TCC'nin ödül töreninde konustu
'Türkiye Göktepe
ayıbını taşıyamaz'
lstanbul Haber Servisi-Cumhurbaşka-
nı Süleyman Demirel, gazeteci Metin
Göktepe'nin gözaltında öldürülmesinin
Türkiye'nin artık taşıyamayacağı bir
ayıp olduğunu belirterek sorumlulann
mutlaka yargı önüne çıkanlacağını ve
cezasız kalmayacaklannı söyledi. Demi-
rel, bir hükümetin aleyhinde yayın yapıl-
maması için devlet gücünü medya üze-
rinde kullanmasınm son derece "vahim"
olduğunu söyledi. Türkiye Gazeteciler
Cemiyeti'nin (TGC) 24 Temmuz Basın
Özgürlüğü Mücadelesini Anma ve Ya-
şatma Günü olması ne-
deniyle verdiği gelenek-
sel "19% Yıh Basın Öz-
gürlüğü Ödülleri" dün
gece sahiplerini buldu.
Dolmabahçe Sarayı'nda
düzenlenen bir törenle
ödüller Cumhurbaşkanı
Süleyman Demirel. Sa-
ray Cezaevi'nde bulu-
nan gazeteci IşıkYurtçu
adına annesi Kamuran
Yurtçu ve gazetemizin
Genel Yayın Yönetmeni
Orhan Erinç'e verildi.
Başbakan Mesut Yü-
mazve çok sayıda baka-
nın da katıldığı törende
konuşan Demirel, gözaltında dövülerek
öldürülen gazeteci Göktepe'nin katille-
rinin mutlaka cezalannı çekeceklerini
belirterek "Umanm Türk hâkimleri de
bizim gibi düşünüyoıiardır. Bu artık bir
onur meselesidir" dedi. Demirel, gazete-
ci Işık Yurtçu'nun cezaevinde bulunma-
sından da üzüntü duydugunu vurgulaya-
rak gelecek "Basm Özgürlüğü Gü-
nü"nün şenlik havasında geçmesi için
TBMM ve devlet olarak ellerinden gele-
niyapacaklannıkaydetti. Demirel, dün-
_ • TGC Basın
Özgürlüğü ödülleri,
Dolmabahçe
Sarayı'nda
düzenlenen bir
törenle Demireî,
gazeteci Iştk Yurtçu
adına annesi
Kamuran Yurtçu ve
gazetemizin Genel
Yayın Yönetmeni
Orhan Erinç'e
verildi.
yanın her yerinde basınla hükümetler
arasında sürtüşmeler yaşandığını belirte-
rek ancak bir hükümetin aleyhinde yayın
yapılmaması için devlet gücünü medya
üzerinde kullanmasının son derece "va-
him" olduğunu ifade etti.
CHP lideri Deniz Baykal da,
Türkiye'nin artık gazeteci tutuklayan,
hukuk dışı yöntemlerle gazetecileri baskı
altına alan ve düşünce özgürlüğünü en-
gelleyen bir ülke durumunda olmaması
gerektiğini söyledi.
TGC Başkaru Nail Güreli de ödül tö-
reni öncesinde yaptığı
konuşmada cezaevinde-
ki gazetecilerin afTedil-
mesi yerine iletişim öz-
gürlüğü önündeki ya-
saklann tamamen kaldı-
nlmasını istedi. Güreli
bir başka beklentinin de
Göktepe davasının hu-
kuk devletine yakışır bi-
çimde sonuçlanması ol-
duğunu vurguladı. Bu
arada Göktepe'nin Af-
yon'da görüîen duruş-
masından gelen bir grup
gazeteci de törene aîkış-
lar eşliğinde katılaraİc
Güreli'ye üzerinde
"Ben gazetecryim. Metin Göktepe" yazı-
lı dev bir kalem maketini verdi. Kalemi
Güreli'ye sunan gazeteci Musa Ağacık,
"Dunışma sırasında polisler kalemin
ucunu kırdı. Kalemimiz kınldı, ama sa-
blmadL Mücadelemizdevam edecek" de-
di. Törende aynca 73 yıldır yayınına de-
vam etmesi nedeniyle yerel Bartın gaze-
tesi sahibi Esen HaHş'e de ödül verilir-
ken sürekli basın kartı kullanma hakkı
kazanan 22 gazeteciye de plaketleri
sunuldu.
HAFTAYA BAKIŞ
AHMET TANER JKIŞLALI
Sarımsaklasak da mı,
Yoksa...Yıl 1978.
Atatûrk'ün 100. doğum yılı yaklaşıyordu. Kültür
Bakanhğı olarak bir yasa tasarısı hazırladık. Amacı-
mız olayı kalıcı bir biçimde kutlamaktı.
Ve o tasan Meclis gündemine bile gelmedi. Ge-
lemedi.
Çünkü TBMM Milli Eğitim Komisyonu'nun gün-
demine bile giremedi.
Neden?
21 üyeli komisyonda sağcı partiler 11 üyeye sa-
hiptilerdeondan. DetnireCin, Erbakan'ın, Türkeş'in
partileri aralannda anlaşmışlardı. Başkan AP'liydi.
"Kutsal ittifak", Atatûrk'ün anılmasıyla ilgili birya-
sayı bile engelledi...
• • •
Yıl 1996.
Anayasa Mahkemesi, ünıversitelerde "türban"ın
serbest bırakılması ile ilgili bir yasayı iptal etmiş.
Danıştay'ın, YÖK'ün tutumu da aynı yönde.
Avrupa Insan Haklan Komisyonu bile, benzer
başvurulan aeri çevirmiş. Çokaçık bir karar vermiş:
"Avrupa Insan Haklan Sözleşmesi, kamuya açık
alanlarda, bir dinin ya da inanışın emrettiği şekilde
davranma hakkını kişiye mutlak olarak verdiği biçi-
minde yonımlanamaz!"
Ve REFAHYOL hükümetinin Diyanet'ten sorum-
lu Devlet Bakanı Nevzat Ercan buyuruyor:
- Tesettür Allah'ın emridir!
Bu fetvanın sahibi RP'li değil, DYP'liydi...
• • •
RP Şevki Yılmaz'ı partiden atmış.
Ama ona yönelik bir davranış karşısında, RP'li
milletvekilleri neredeyse Meclis içinde adam linç
edecek. Saldırganlann yüzlerindeki ifade -llhan Sel-
çuk'un deyişi ile- Sıvas'ta 37 kişiyi yakanlarla ay-
nı...
Gazeteci Işm Gürel'i döven RP'li, hapisten çıkar
çıkmaz önemli bir göreve getirilmış. Üstelik kendi-
sine birde lojman verilmiş. Ödüllendirilmiş... RP'nin
kapatılması davasının gerekçesı belli:
- Dini siyasete alet etmek!
Bu konudaki çok sayıdaki kanrt içinde Erbakan'ın
konuşmalan en önde geliyor. Ve hazret, sekiz yıllık
temel eğitime karşı çıkarken gene kükrüyor:
- Imam-hatip okullan cenneti kolaylaştınr...
RP kapatılırsa mallanna el konacak. Ama Türki-
ye'nin en vaıiıklı partisinin malı falan yok. Her şeyi
başka birilerine ait.
Bu neyi gösterir?
RP'nin kapatılacak şeyler yapacağını bildiği için,
önlemini peşinen aldığını. Çalacağı minareye önce-
den kılıf hazırladığını!..
• • •
Ülkerfirmasıyıllardır dinciçevretere"büyü/c"des-
tek veriyor. "Dinti" bir gazetenin on binlercesinin
parasını ödeyip bedava dağıtılmasını sağlıyor. Lis-
te uzun.
Ama Türkiye Ermenistan'a ambargo uygularken,
el altından Ermenistan'aTIR dolusu çikolata ve bis-
küvi satmaktan da çekinmiyor.
Derken Genelkuımay'ın "şeriatçılara verdiği des-
tek" nedeniyle boykot ettiği firmalann isimleri açık-
lanıyor. Ülker de doğal olarak başlarda yer alıyor..
Çıkıp da kendini, "Hayır ben laiklikten yanayım;
cumhuriyetin temel ilkelehne bağlıyım" diye savu-
namıyor.. Savunmuyor.
Ve hem de Ankara'nın göbeğinde, ömeğin Gazi
Orduevi kantininde hâlâ Ülker ürünleri satılıyor.
• • •
Işte size bir tablonun bazı parçalan!
Kimisi tutarlı, kimisi değil.. Hatta yama gibi duran
bile var.
Bir yanda, Refah'a asker yetiştiren imam okulla-
nnı korumayı sürdüren ANAP ve DYP milletvekille-
ri... öte yanda çikolatalar, bisküviler.
Kimin eli kimin cebinde!
Acaba bu tablonun parçalannı sanmsaklayıp da
mı saklamalı.. yoksa sirkeye yatınp turşusunu mu
kurmalı?..
Dunışma
sırasında
suikast
emrini
vermekle
suçlanan
Ercan
Kartal'la
itirafçı
Mustafa
Duyar
arasında
tarüşma
çıktı.
(Fotoğraf:
UĞUR
GÜNYÜZ)
Sobonacbu^eâdavasmdakavga
tstanbul Haber Servisi - Sabancı Center'da işa-
damı Özdemir Sabancı, Nilgün Hasefe ve Haluk
Görgün'ün öldürülmesiyle ilgili davanın ikincı du-
ruşmasmda itirafçı Mustafa Duyar ve suikast em-
rini verdiği iddia edilen Ercan Kartalyüzleştirildi.
Duyar'ın, daha önce polise ve savcılığa verdiği
ifadelerle çelişen bilgiler vermesi dikkat çekti. Du-
yar'ın ifadelerine sert tepki gösteren Ercan Kar-
tal. "ttirafcının ne onuru. ne namusu ne de ahlakı
olmaz. Sen yerin dibine girsen de seni cezalandıra-
cağız. Sen ömrünün sonuna kadar bir böcek gibi
yasayacaksın" diye bağırdı.
lstanbul 1 No'luDGM'dedüngörülenduruşma-
da. Kırıkkale Cezaevi'nde bulunan itirafçı sanık
Mustafa Duyar, suikast emrini verdiği ileri sürü-
len Ercan Kartal ile suikastı gerçekleştirenlere yar-
dım ettikleri iddia edilen avukat Metin Narin. Meh-
met Gökmen, Ferhan Taş, Nazlı Güngör, Ejder
Güngör ve Melek Akkaya hazır bulundu. Duruş-
maya Demir Sabancı adına katılan avukat Hasan
Cihat ErbaşpL müdahil talebinde bulundu. Mah-
keme ise Erbaşol'un müdahil talebini kabul etti.
Narin'i ise 15'e yakın avukat savundu.
Mustafa Duyar, emniyette verdiği ifadesini ka-
bul etriğini belirterek Özdemir Sabancı, Haluk
Görgün ve Nilgün Hasafe'nin öldürülmesi, Ciba-
li Karakolu'na sılahlı saldın, Maslak tl Jandarma
Alay Komutanlığı'nda nöbet bekleyen iki erin öl-
dürülmesi iddialannı kabul etriğini söyledi.
Mustafa Duyar, teslim oluşunu "sfyıısi bir ey-
lem" olarak nitelendirerek "DHKP-C ve terör ör-
gütlerinin gerçek yüzünü halka göstermek için tes-
lim oldum" dedi.
Duyar, ifadesinde şunlan söyledi:
"Örgüt Sabancı eylemi sonrasında ajitasyonlar
yaptı. Kimliklerimiz belli olunca da bizi saklama-
ya çalışü. Yanlanna gidince onlann nasıl yaşadık-
lannı gördüm. Yaşadıklan villalan gördüm. Cep-
lerindeki birkaç telefonu lüksten saymayan bu nih
hali bozuk kişilerin >aşannsu Türtdye'deld teorile-
riyle bağdaşmıyordu. Ben keodi irademle teslim
oİdum."
Kartal'ın, Duyar'ın ifadesine "Yalan söylüyor"
şeklinde bağırarak tepki göstermesi üzerine asker-
ler, Kartal'ın ağzını kapattılar. Duyar'dan sonra
söz alan Ercan Kartal, "Itirafçının ne onuru, ne na-
musu ne de ahlakı olmaz. Seni yerin dibine girsen
decezalandıracağız" dedi. Kartal'a küfürle karşı-
lık veren Duyar, "Asıl ben seni cezalandıracağun
oğhım" dedi. Duyar, daha önce polise ve savcılı-
ğa verdiği ifadelerle çelişen bilgiler verdi. Mahke-
me heyeti, Duyar ile sanıklan tek tek yüzleştirdi.
Mustafa Duyar, Mustafa Gökmen'in adının Veli
Canik,Nazlı Güngör'ün ise Muallaolduğunu söy-
ledi. Duyar'dan sonra söz alan sanık avukatlann-
dan Mihriban Kırdök, Duyar'ın kendilerine yar-
dım eden Ejder ve Nazlı Güngör'ün işyerlennin,
Duyar'ın saklandığı öne surülen Fatma Erdem'in
evine uzaklığını sordu. Duyar'ın "50 metre uzak-
hkta" yanıtına sert tepki gösteren Kırdök, "Ev ile
dükkân birjşiktir. Duyar, kendisineezbeıietilen şey-
leri sö\lemektedir" dedi. Kırdök, Duyar'ın polis-
te verdiği ifadesinde, Nurtepe'de evinde kaldığını
söylediği Mehmet Gökmen'i tanıyamamasına da
dikkat çekti.
Samİdann tutukluluk halinin devamına karar v-
eren mahkeme heyeti, Sabancı suikastı sonrasın-
da olay yerinde bulunan saç örneklerinin Adli Tıp
Kurumu'nca istenmesini kararlaştırdı.