23 Kasım 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
25 TEMMUZ 1997 CUMA • • • • CUMHURİYET SAYFA HABERLERIN DEVAMI 17 Istanbul Edırne Kocaeli Çanakkale Izmir Manısa Aydın Denızli PB PB PB PB A A A A 29 30 31 30 34 35 34 35 Sınop 25 Adana Samsun PB 26 Mersin Trabzon Y 26 Diyarbakır A Gıresun _Y 27 Şanhurfa Ankara 29 Mardın Eskışehır A 31 Sıirt Konya A 31 Hakkâri Sıvas Zonguldak Y 25 Antalya 27 Van 36 Kars Yurdun kuzey ke- simleriparçalıbulut- iu, Marmara'nın ku- zeyi, Batı Karadeniz ü"|ğlnki kıyılan, Doğu Kara- " f " . V deniz ile Doğu Ana- Stockholm AVJUTRA PB 26 Berlın Y 27 PB 26 Budapeşte Y 24 PB 27 Madrıd PB 34 37 dolunun kuzey do- Londra PB 26 Vıyana Y 26 39 34 ğusu sağanak ve Amsterdam Y 24 Belgrad PB 26 yeryer gökgürültü- Brüksel Y 25 Sofya PB 26 lü sağanak yağışlı, Parıs PB 27 Roma A 29 29 27 öteki yerier az bulut- Bonn lu ve açık geçecek. M ü n ı h Y 24 Atina A 32 Y 24 Milano PB 26 Moskova Aşkabat Almatı Taşkent Bakü Bişkek Tiflis Kahire HB A PB PB PB A Y A 2/ 38 34 36 31 32 32 37 Şam 35 Parçalı buluttj Sıslı Bufutlu ^ Çok buUlu ı Yağmufiu G U N C E L CÜNE\T ARCAYÜREK • Baştarafı 1. Sayfada Demirel REFAHYOL'a uyarıcı niteliğinde bir veya beş mektup yazdı. Oysa o dönemde Anayasa'nın 104. maddesinı işletebilirdi, elbette kendine özgü nedenlerle bu maddeyi uygulamaya koymadı ya da koyamadı. Ancak şimdi hükümet açısından hu- zurbulmuş görünüyor. Anayasanın 104. maddesini artık işletiyor. 104. madde gereği "devletin önemli iki organı- nın, TSKile hükümetin 'düzenli ve uyumlu' çalış- masını" sağlamaya çabalıyor. Üçlü görüşmeye böyle de bakılabilir. 55. hükümetin anayasanın öngördüğü kurallar çerçevesınde kurulduğu, hatta bu hükümetin ış- başına gelmesi ıle "demokrasinin birzafer" kazan- dığı söylendi, söyleniyor ve gerçekleri konuşması gerekenler sustukça bu söylem sürekli yinelene- cek gibi görünüyor. Gerçi bu arada ufak tefek noktalar akla takılı- yor. örneğin "demokrasinin zaferinden" söz eder- ken, "öad/re"sözcüğüaltındadarbedokundurma- lan yapılması, bir devlet bakanının BBC'ye "yumu- şak darbe" olacağı yolunda demeçler vermesi... ANAP'ta gene) başkan yardımcısı görevinde olan Yaşar Dedelek'in "Darbeyi biz önledik" içe- rikli demeçler vermesi... Ne anlama gelıyor, anlaşılmıyor. Kamuoyu bu tartışmalann tam ortasındayken, başka bir gelişme, üstelik Başbakan aracılığıyla ka- muoyuna mal oluyor. Kesıntisız 8 yıl, ANAP grubundaki kımi dar gö- rüşlerin eleştirilerine uğruyor. Hatta hükümetten vazgeçilmesi istemine dek uzanıyor. Ikinci gün eleştirilerin dozu artınca Mesut Yıl- maz iki önemli noktaya değinıyor. Bir: "Bu hükümette kalmayı tartışmaya hazır" ol- duöunu söylüyor. îki: Aba altından sopa göstermek midir yoksa başka bir amacın ürünü müdür, kestirmekte zor- luk çekiyor insan. Şöyle bir cümle kullanıyor "Ama unutmayın ki, 'Bizdensqnra gelecek olan yapı, bundan daha sert düzenlemeler' ister." Nasıl bir zafer ki? Şimdi bir dakika durup düşünelim. Köşk'te ge- ceyarılarına dek süren üçlü toplantıda 8 yıl soru- nunun başlıca konulardan biri olarak ele alındığını bizzat Başbakan açıklıyor. Ne ki, ANAP grubunun 8 yıl ateşi yükselince Başbakan sözünü ettiğimiz cümleyi kullanıyor. Ya- ni "Bizden sonra gelecek biryapının daha sert dü- zenlemeler getireceğini" söyleyerek, sivil kesimin dışındaadın^yermedjği "birbaşka kesım"den söz ediyor. Bir gazetemiz ANAP grubundan edindiği izle- nimi şöyle aktanyor: Milletvekilleri Yılmaz'ın bu sö- zünü "askeri kastetti" biçiminde algıladılar! Milletvekilleri haksız mı? Üstelik soımak gere- kiyor Yılmaz'a: "Zafer, bu koşullarda demokrasi- nin neresinde?" Bu çalkantıya "No, No, No" Güneş Taner'in son demeçleriyle yarattığı şaşkınlık ekleniyor. Siyasetten ekonomiye 10 gün içindekı olum- suz notlar umut bağlanan bu hükümet adına can sıkıcı oluyor. Enflasyonun yüzde 100 dolayında olacağını söy- leyen Bay "No, No, No" şımdilerde gafını anlıyor, yanlış anlaşıldığından dem vuruyor. Oysa çırağı olmakla övündüğü Turgut Özal'ın 1980'lerde ekonomide uyguladığı yöntemleri, koşulları tümüyle değişik 1997'de sindirmeye çalışıyor. Zamlaria sarsmak, üç haneli rakamlara tırmanan enflasyonu daha sonra hızla aşağıya çekmek! 1980-82'de başarılı olan bu yöntem uygulanır- ken 12 Eylül darbesi gelmiş. Ne parlamento, ne basın var konuşan, eleştiren, eylem, grev yapan. Dernekler, sendikalar susturulmuş. Türkiye dışa henüz açılmamış. 12 Eylül darbesinin bu koşullannda enflasyon elbette yüzde 25'lerde. Usta ölmüş, çırak hâlâ eski günlerdeki defterteri karıştırıyor. Dünün koşulları başka bugünün koşulları baş- ka Sayın Bay "No, No, No". Eskiye ragbet olsa bit pazarına nur yağardı. Geçti Bor'un pazarı... İslami sermayeye gözaltı ANKARA (Cumhuri- yçt Biirosu) - Milli Gü- venlik Kurulu (MGK). temmuz toplantısında, ir- tiçai faaliyetler için yurt- • dışından kaynak transfe- rinde kullanılan vakıflan ele alacak. İslami serma- yenin yılda yaklaşık 15 milyar dolarlık gelire sa- hip olduğuna dikkat çe- kilirken kurulun hükü- mete, vakıflarla ilgili ola- rak yasal düzenleme ya- pılması için öneride bulu- nabileceğine işaret edil- di. MGK, temmuz toplan- tısını. Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel baş- kanhğında bugün İstan- bul'da yapacak. Toplantı- da, 28 şubat kararlannın uygulanması konusunda MGK Genel Sekreterli- ği'nce hazırlanan rapo- run ele alınacağı bildiril- di. Toplantının ana gün- dem maddesinı, irtıcaı fa- aliyetleri destekledikleri vurgulanan vakıflar başta oimak üzere tslamcı ku- ruluşlann oluşturacağı kaydedildi. Türkiye"de. vaklaşık 11 bın vakıftan 5 bin kadannın irticai faali- yet içmde olduğunu kay- deden askeri yetkililer, kara para akladıklan da saptanan bu vakıflann gerçek anlamda denetle- nebılmesi için TBMM"den yasa çıkanl- ması gerektiğini belirtti- ler. Askeri yetkililer. Türkiye "deki Jslami ser- mayenin yıllık gelirinin 15 milyar dolan bulduğu- na işaret ederek. bu kayıt dışı paranm kontrolünün sağlanmasının şart oldu- ğunu, bu konuda yasal düzenleme yapılması ge- rektiğini vurguladılar. MGK'nin gündeminde yer alan konular arasında Türkiye ile KKTC'nin kısmi bütünleşmesinin de yer alacağı kaydedildi. MGK'de yapılacak gö- rüşmelerde, Avrupa Bir- liği (AB) Komisyo- nu'nun "Gündem 2000" raporunda, Kıbns Cum- hunyetı adı altında Kıbns Rum kesimı ile tam üye- lik görüşmelerinin başla- tılması önerisınin yapıl- ması üzerine Başbakan Yardımcısı Bülent Ece- vit'in gündeme getirdiği "kısmi bütünleşme"nin en üst düzeyde ele alına- cağı bildirildi. '8 yıldan korkuyorlar' ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Hükümet ortağı partiler arasında da görüş aynlığına yol a- çan 8 yıllık temel eğitim yasa tasansı, TBMM'ye sevk edildikten sonra, siyasi parti gruplan ara- sında tartışmalar alevlendi. Milli Eğitim Bakanı Hikmet Uluğbay, tasan- ya karşı kampanya başlatan RP'lileri, "gerçek- lerden korkmakla" suçladı. DTP Manisa Mil- letvekili Ayseii Göksoy, 8 yıllık temel eğitime geçişte gerekli olan kaynağı yaratmak için mil- letvekillerine 1 maaşlannı bağışlamalan çağn- sında bulundu. 8 yıllık kesintisiz temel eğitim yasa tasansı TBMM Genel Kurulu'nda gündem dışı konuş- malarda da tartışmalara neden oldu. RP Erzu- rum Milletvekili Ömer Ozyılmaz. yaptığı gün- dem dışı konuşmada, tasannın amacının imam- hatip liselerini kapatmak olduğu göriişünü sa- vundu. Özyılmaz'ın iddialanna yanıt vennek üzere kürsüye gelen Milli Eğitim Bakanı Uluğbay ise cumhuriyet döneminde hiçbir hükümetin, i- mam-hatip liselerini ihmal etmek ya da bunla- ra karşı aynmcılık yapmak gibi bir amacı olma- dığını vurguladı. 1960'h yıllarda 5 bin dolayında olan öğrenci sayısının bugün 550 bine ulaştığına dikkat çe- ken Uluğbay, "Ancak erkek teknik, kız teknik, saglık meslek liselerindeki öğrenci artışı yüzde 36'larda kalnuş. Biz diğer meslek liselerimize de imam-hatip liseleri gibi fırsat eşitliği sağlanıayı amaçuyoruz" dedi. Konuşurken RP'lilerin sık sık engelleme gi- rişimlerine ve laf atmalanna sinirlenen Uluğbay. "Neden dinkmiyorsunuz, bunlar devletin ista- tistikleri gerçeklerden mi korkuvorsumız'" dıye çıkıştı. Uluğbay, imam-hatiplerin halkın tercıhi olduğunu savunan RP'lilere, "Diğer meslek li- selerine de aynı firsat eşitiiğmi saglayacağız, hal- kımız buna göre tercihini yapacak" dıye seslen- dı. Tasanda, imam-hatiplere gidecek öğrenciler için ilköğrerim sonunda Kuran ve Arapçayı içe- ren hazırlık sınınmn konulacağını anımsatan Uluğbay. tasan ile kimsenin mağdur olmayaca- ğını vurguladı. DTP Manısa Milletvekili Ayseii Göksoy da dün düzenlediği basın toplantısında, milletve- killerine 8 yıllık eğitime maddı katkı yapmala- n çağnsında bulundu. 8 yıllık kesintisiz temel eğitim için 30 trilyon liralık ek ödenek gerektiğini vurgulayan Gök- soy, bunun karşılanabilmesi için koşullan uygun olan herkesi "bu kutsal güişime" katkıda bulun- maya çağırdı. Göksoy. "Türk halkının teveccühüile TBMM çatısında toplanan biz millerv ekillerinin öncü ol- masını teklif edivorum. 3 a>da bir aldığımız ma- aşlarumzdan bir ayuğının bu girişim için kesil- mesini öneriyorum" dedi. RP Genel Başkan Yardımcısı Şevket Kazan ıse düzenlediği basın toplantısında. 8 yıllık te- mel eğitim tasansını "insan haklanna darbe in- dirme"girişimi dıye nitelendırdi. 8 yıllık kesin- tisiz temel eğitime karşı mücadelelerini sürdü- receklerini kaydeden Kazan, "Bu tasan ile ama- cın ne olduğu miUetimizce çok iyi biünmektedir. Bilinmeyen tarafi varsa, millet tarafindan Lzlene- cek. Genel kurul müzakerelerinde o taraf da bi- linmiş olacaktu-" tehdidini savurdu. Yasanın Meclıs'ten ya hıç çıkmayacağını ya da "halkın arzusuna göre değiştirilecefini'" sa- vunan Kazan. "Aksi >arit olursa. milletimiz en kısa zamanda yapılacak bir seçimde bunun he- sabını sandıkta soracakûr" göriişünü savundu. Başbakan 9 ı dinlemediler AYŞEYILDIRIM Başbakan Mesut Yıl- maz'ın talimatına rağmen Metin Göktepe'yi öldür- mekten yargılanan sanık po- lisler dünkü duruşmada yi- ne yoktular. Mahkeme, "kasü aşacak şekilde adam öMünnek'" suçundan ek sa- \unmalan alınmak üzere dört polisin daha tutuklan- masma karar verdi. Böylece 11 sanıklı davada hakİunda gıyabi tutuklama karan ve- nlen sanık sayısı 9'a yüksel- di. Diğer iki sanığın ise ge- lecek duruşmaya katılma- malan durumunda haklann- da tutuklama karan verile- ceğini bildiren mahkeme. "sanık potislerin duruşmaya getirilmemesinde sorumlu- luğu olanlar hakkında suç duyurusu"nda bulunmayı da bir sonraki duruşmaya bı- raktı. San basın kartı olma- yan gazeteciler, davayı izle- mek üzere geldikleri duruş- mada polislerce dövüldü. Öldüriilüşünün üzerinden 19 ay geçen Metın Gökte- pe'nin katillerinin yargılan- dığı davanın altıncı duruş- ması "Basuı Bayramı"na. -Basın özgürlüğü için mücadele güniTne rastladı. Bu özel gün nedenıyle Afyon daha da kalabalıktı. Yurtiçi ve yurtdışından pek çok gazetecinin yanı sıra davanm hiçbir duruşmasını kaçırmayan CHP Milletvekili SabriErgül, ÖDP Başkanı UftıkUras, Emeğin Partisi Genel Başkanı Levent TûzeL eski milletvekilleri Saiman Kaya ve Sun Sakıkın da aralannda bulundugu politikacılar, sanatçılar, avu- katlar ile demokrasiye gönül vermiş yurttaşlar du- ruşmayı izlemek için dün Afyon'daydı. Dün. po- lısler için de. tüm Göktepe duruşmalannda oldu- ğu gibi özel bir gündü... Denizlı ve Eskişehir'den getinlen takviye güçlerle birlikte Afyon'u özellik- le de adliye binasının bulundugu Ordu Bulvan'nı adeta abluka altına almışlardı. Duruşmadan önce gazeteciler, bugün için özel olarak yaptınlan ve üzerinde "Metin Göktepe-Ga- zetedyim" yazılı iki metre boyundaki sembolik dolmakalemle birlikte Anıtpark'taki Zafer Anıtı önünde toplandılar. Basından sansürün kaldınlışı- nı bunık bir şekilde kutlayan gazeteciler, Gökte- pe'nin öldürülmesinı protesto ettıler. Sanatçı Ha- •0 Ergün, yazar Erol To>. Sevim BeDi ÇGD Genel Başkanı İsmet Demirdöğen ve gazeteci Valçuı Ba- yerburada vaptıklan konuşmalarda, basını sınır- layan yasalann kaldınlmasını istediler. Konuşma- larda, 24 Temmuz basında sansürün kaldınlışının yıldönümüyle, görevini yaparken öldürülen Gök- tepe'nin duruşmasmın aynı güne rastlamasının Türkiye'de basın özgürlüğünün trajikomik öykü- sü olduğu vurgulandı. Konuşması sırasında Baş- bakan Yılmaz'la görüşmeleri hakkında bilgi veren Yalçm Bayer, Yılmaz'ın kısmi af dışında basında sansürle ilgili yeni bir iyileştirme çalışmalan için- de olduklannı ve ekime kadar tamamlayacaklan- nı bıldirdiğini söyledi. Gazeteciler daha sonra alkışlarla adliye binası- na kadar yürüdüler. Duruşma öncesi Ordu Bulva- n'nda toplanan binlerce insan, "İnadına hepüniz birer Metin'iz". "Dava nerede bizoradayız", "Kıs- mi af değiL basın özgürlüğü". "Analann öfkesi ka- *Metin Göktepe-Gazeteciyim" yazılı iki metre boyunda bir kalem ve Uğur Mumcu ile Musa Anter'in de aralannda bulundugu,öldürülen gazetecilerin fotoğraflannı taşı\ an gazeteciler, basın özgürlüğünün önün- deki engellerin kaldınlmasını istediler. 2 metrelik kalem daha sonra gazeteci Musa Ağacık ve Yalçın Ba- yer tarafindan TGC'nin ödül gecesinde Nail Güreh'ye verikiL (OZAN YAYMAN / UGUR GÜNYÜZ) tilkri bogacak" sloganlan attı. Duruşmaya her zaman olduğu gibi önce avukat- lar, sonra aileler ve san basın kartı olan gazeteci- ler alındı. Diğer gazeteciler sadece san basın kart- lı gazetecilerin içeri alınmasma tepkı göstererek ıçeri girmek istediler. Ancak polis gazetecilen tar- takladı. Kalabalık bu durumu, "Basın içeri" sloga- nı atıp "yuhala>-arak" protesto etti. Arbede sırasın- da Hasan Ocak'ın annesi Emine Ocak yere düşe- rek yüzünden hafıf şekilde yaralanırken Baba O- cakda tartaklandı. tkı yargıcın izinli olması nede- nıyle dünkü duruşmaya mahkeme başkanı olarak Nilgün Uçarıle üye yargıçlar Nuran Yahnbaş ve tb- rahim Demirtaş çıktı. Duruşma başlarken dışan- dakı kalabalığın sloganlar atıp şarkılar söylemesi üzenne sanık avukatlanndan Güzin Köprülü Kılıç söz alarak dışanda çok gürültü olduğunu, mahke- menın karar alarak gürültüyü önlemesini istedi. Müdahil avukatlan ise, "ft)lisi basuun üzerine mi saldırtmak istiyorsunuz" diyerek bu isteme tepkı gösterdiler. Mahkeme, dışandaki ola>an kendilen- ni ilgılendirmediğinı bildirdi. Göktepe'nın ablası Meryem Göktepe, mahke- meye bir dilekçe vererek duruşmanın daha bü>ük bir salona alınmasını ve sanık polislerin mahkeme- ye çıkanlmasuu istedi. Meryem Göktepe'nin ko- nuşmasına sanık polis avukatlarının müdahale et- mesi üzerine tartışma çıktı. Anne Fadime Gökte- pe ise bu sırada mahkeme başkanma yaklaşarak. "Benûn oğlum da gazeteciydi. ben onu ko> numda besledim. Metin'in tek bir kaieminden korkup öl- dürdüler. Metin hırsız, katil, çete değüdi'' dedi. Anne Göktepe'nin bu çıkışıyla tartışmanın dın- mesinden sonra söz alan müdahil avukatlanndan Fikret tlkiz, sanık polislerin adreslerinin bir türlü tespıt edilemediğine degindi ve Başbakan Mesut Yılmaz'ın talimatına rağmen polislerin duruşma- ya gelmediğini belirtti. "Arnk biz nereye basYurahm" diye tepkisini di- le getiren avukat tlkiz, suçluluğu hakkında kuvvet- li belirtiler bulunması nedeniyle sanık polisler Fe- İçişleri Bakanı Murat Başesgioğlu ' Sanık polisler salı günû teslim olacak5 ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - İçişleri Bakanı Murat Başesgioğlu; Başbakan Mesut Yılmaz'ın bizzat talimat vertnesine karşın gazeteci Metin Göktepe davasımn Afyon'da yapılan dünkü duruşmasma da ge- tirilemeyen sanık polislerin yakalanmasma çahşıldığını belirterek "Hiç Idmseyi peşinen mahkûm ermeden, tara£az Türk yargtsma gü\-enmeliviz'" dedi. Başesgioğlu yaptığı açıklamada. Metin Göktepe cinayeti konusunda 11 emniyet personelinin 14 Ocak 1997'de görevden uzaklaştınldığını anımsattı. Sanık polislerin yakalanması için yapılan çalışmalann "titiz- likle vürütüldüğünü" savunan Başesgioğlu, "Aynca bugün (dün) mahkemece haklannda gıyabi tevldf karan verilen 4 polis memuru hakkında da derhal gerekli çahşmalar başlablacakur" dedi. Türkiye Gazeteciler Cemiyeti'nin dün gece Dolmabahçe Sarayı'nda düzenlenen geleneksel 'Basın Özgürlüğü Ödülü' törenine katılan Başesgioğlu, Metin Göktepe cinayetinin sanığı polislerin en geç salı gününe kadar teslim olacaklannın İçişleri Bakanlığı'na bildiril- digini söyledi. Başbakan Mesut Yılmaz ise, Göktepe davasıyla ilgili gerçekleştirilen 5 duruşmaya bir türlü ge- tirilemeyen sanık polislerin linç edilmekten korktuklan için mahkemeye gelmediklerini söylediklerini belirtti. dai Korkmaz, Murat Polat Burhan Koç ve Metin Kuşat hakkındakı tutuklama ıstemlerinı yineledi: Emniyet Genel Müdürlüğü ve lçişlen Bakanlı- ğı'ndan da sanık polislerin göre% yerlerinın sorul- masını istedi. Müdahil a\ııkatlanndan AH Saydı da mahkeme- nin, görevini yerine getirmeyen idan bınmler hak- kında suç duyurusunda bulunması istemınde bu- lundu. Sanık polislerin avukatlanndan Ahmet Ül- ger ise katillerin ortaya çıkmasını kendılennın de ıstediklerini belirterek. ~Ama bizim müvekkilleri- miz suçstız. Hangi vicdan bunlann suçlu olduğunu kabul eder. Eğer gerçek katillcr \arsa biz de onla- nn yargüanmasını istİTOruz" dedi. Hazırlık soruşturmasının sağlıksız yapıldığını iddia eden Ülger, soruşturmayı yapan müfettişle- rin ifadelerinin alınmasını istedi. Mayıs ayındaki duruşmada hakkında tutuklama karan verilen po- lislerden llhan Sanoğlu'nun otobüs şoförii olduğu- nu söyleyen Ülger, "Adam otobüsten inmemiş bi- le hakkında gnabi tutuklama karan var. Bu ada- mı mağdur etmek adaletk, \icdanla ne kadar bağ- daşır takdirinize bırakıyorum" dıye konuştu. O sırada Metın'in ağabe>r i İbrahim Göktepe'nin. Ahmet Olger'e, "Çete başı yeter arük" diye bağır- dığı duyuldu. Görüşü sorulan savcı Ismafl İlhan da. müdahil avukatlann talebine katılarak dört sanık polis hakkında da tutuklama karan verilmesini is- tedi. Mahkeme kısa bir aradan sonra. gıyabi tutuk- lu sanıklann tutukluluk hallerinin devamına ve tu- tuksuz sanıklardan Fedai Korkmae, Murat Polat, Burhan Koç ile Metın Kuşat'ın da TCK'nin 64/1 ve 448. maddelerinin uygulanması olasılığıyla "gı- yabi tutuklanmalanna" îcarar verdi. Tutuklama ka- ranna üye hâkim İbrahim Demırtaş, "Delillerde değişiklik olmadığı ve ikrde mağdur olabikcekle- ri" gerekçesiyle muhalefet şerhi koydu. Mahkeme aynca, EmniyetGenel Müdürlüğü ve içişleri Bakanlığı'na yazı yazarak sanık polislerin görevde olup olmadıklannm sorutmasını, görev yerlerinin ivedilikle bıldirilmesini istemeyi karar- laştırdı. Gıyabi tuhiklulann mahkemeye getirilmemesin- de sorumluluğu olanlar hak- kında suç duyurusunda bulu- nulması konusunda gelecek duruşmada karar vereceğini belirten mahkeme, tutuksuz sanıklar Tuncay Uzun ve Fıkret Kavacan'ın da bır da- haki duruşmaya gebnemele- ri halinde haklannda tutukla- ma karan verileceğıni bildir- di. Duruşma 21 ağustos per- şembe günü saat 10.00'a er- telendı. Duruşma sonrası sa- nık vekillerı, mahkemenin baskı altında karar verdiğini ileri sürdüler. Bunun üzenne Mahkeme Başkanı Nilgün Uçar. "Duruşma sonaermiş- tir. Mahkemenin karaıian >< azıldığı gibidir" dedi. OSulukar i Gök gürûltulû G Ü N D E M MUSTAFA BALBAY • Baştarafı 1. Sayfada bakış yerleşiyor: - Bunlar da sorunları çözemez, keskin muhale- fet yapmak gerekir... - Sorunların çözümü için umut az olsa da, ola- bildiğince zorlamak gerekir... Birincisi tüketime, ikincisi üretime dönük... Şu aşamada ikincisinin daha sağlıklı olduğunu düşündüğümüzü vurgulayıp, devam edelim... Arkadaşımız Işık Kansu ile fotoğrafları çoğun- lukla gazetemizin arşiv baskısında yayımlanan fo- to muhabirimiz Hasan Aydın geçen hafta Diyar- bakır'daydı. Aziziye Mahallesi'ni dolaştılar. Diyar- bakır'ı metropol-köye çeviren büyük göçün ardın- dan insanların sefaletine tanık oldular. Işık Kansu'nun röportajının gazetemizde yayım- lanmasından iki gün sonra, dün CHP Diyarbakır ll Başkanı Mesut Değer, temsilcimiz Ziya Aksoy'u arıyor: - Işık Bey'in röportaj yaptığı insanların oturduğu ev çöktü. İki çocuk öldü... Güneydoğu'nunsorunu, "etnik"m\, "ekmek"m\ sorusu yıllardırsoruluyor. Ama, en temel insan hak- kının, "yaşama hakkı" olduğunu teslim edersek, te- rörün altında ezilenlerin önceliğinin, "ayakta kal- mak" olduğu ortaya çıkıyor. Başbakan Yardımcısı Bülent EcevH'in konuya ilişkin değerlendirmeleri biliniyor. Ama, onlar DSP lideri olaraktı. Şimdi, doğrudan sorumlu bir kişi olarak bakışı aynca önem taşıyor. Ecevit'e sordum: - Kültürel haklardan boşaltılan köylere kadar, yel- pazesi geniş bir sorunla karşı karşıyasınız. Ne yap- mayı düşünüyorsunuz? "Ben bölgeye gidince, politikacı gibi değil, ga- zeteci gibi hareket ederim. Ben konuşmam, halkı konuştururum" dedi, devam etti: "Benimle konuşurken tedirgin değillerdi. So- runlannı anlattılar. Bu, önemli bir başlangıç nok- tası. Halk, küs değil. Ama, ben kimi masabaşı ay- dınlann söylediği gibi birinci sorunun kültürel hak- lar olduğunu düşünmüyorum. Kusura bakmasın- lar, düşüncelerine de saygı duyuyorum, ancak be- nim bire bir gözlemlerim böyle. Önce, bölgeyi fe- odal kalıntılardan kurtarmak gerekiyor..." Ecevit'in, öncelikli olduğunu düşünmediği so- runlan"saW("tutalım,önceliklibulduklarının çözü- mü de önemli bir gelişme olacak. 199O'lı yıllann başıydı. Köyleri boşaltılmış, Van'a göçmüş insanlann oturduğu bir evde, kınk-dökük Türkçe bilen aile reisiyle konuşuyoruz: - Köylerinizi kim boşalttı? "Devlet..." - Kimden yardım isteyeceksiniz? " ' h Devletten..." ' ' Sınıfsal... kılıfsal... Sözü rakamlara bırakalım: - 370 bin kişi köyünden aynlıp kentegöçtü. Bun- lardan sadece 11 bini döndü. - Bölgede 2076 okul kapalı. Okul çağında olup, okula gitmeyen çocuk sayısı 117 bin. - Öğretmen açığı 7760. - Yanm bırakılmış, kısa sürede tamamlanabile- cek tesiS sayısı 134. - Işsizlik oranı yüzde 40. - Topraksız köylünün oranı yüzde 60. Yıllardır sorunun adını bile koymakta zorlanıyo- ruz: - Kürt sorunu, Güneydoğu sorunu, bölücü eşkı- ya sorunu, terör sorunu, dış mihrak sorunu... Susuriuk olayından, Yüksekova çetesinden son- ra daha da netleşen bir durum var ki, sorunun önemli halkası da, terörün iyi para getiren bir sek- törhaline gelmesi... Iç içe giren bu çelişkiler yumağında altta kalanın canı çıkıyor. Altta kalan da, ne yazık ki bölge halkı oluyor. Bu topraklar üzerinde banş içinde birlikte yaşa- mak genel kabulse, o zgman bu topraklar üzerin- de üretilenin de banş içinde birlikte paylaşılması gerekli. Bunun savaşımını vermek de ne etnik ay- rılıktan geçiyor ne bölgesel... Sorunun temeli sınıfsal... Ötekiler kılıfsal... Beşi bulamayanlar dokuzu ııasd bulacak? MERtHAK AFYON- "Katillerin bu- lunup yargılanması namus borcumuzdur..." Bu sözü ilk kez Uğur Mumcu'nun katledilmesi- nin ardından dönemin lçiş- len Bakanı İsmet Sezgin'in ağzından duymuştuk. Sonra dönemin başbaka- nı Süleyman Demirel ve Başbakan Yardımcısı Erdal İnönü de yineledi "namus borcu"nu... Metin Göktepe'nin gö- zaltında öldürübnesinin ar- dından da yine namus söz- len manşetteydi. Dün, "namus sözü"ne sa- hip çıkamayanlann, polisi- ne de söz geçıremediği gö- rüldü. Başbakan Mesut Yıl- maz'ın "Bulun ve Alyon'a götürün" talimatı da adam öldürmekten yargılanan ve haklannda tutuklama kara- n bulunan polislerin mah- kemeye getırilmesine yet- medi. Yıne boş sanık sandalye- leri jandarmalann koruma- sı altında duruşmanın sonu- na dek sahiplerini bekledi. Afyon yıne farklı günle- rinden birini daha yaşadı dün. Birtarafta adliye bina- sı önünde toplanan Metin'ı sevenler. diğer yanda Öz- gürlük Anıtı önünde topla- nan ve iki metrelik kalem etrafında birleşen basın emekçilen, dostlan. Basın emekçileri önce "bayram- bannı" kutladılar, sonra Me- tin "i sevenlerle buluştular. Turan Dursun, Uğur Mum- cu gibi öldürülen gazetecı- ler de fotoğraflanyla dün Afyon'daydılar... Başbakan Yılmaz'ın tali- matı, kentte bir beklentiye dönüşmüştü. Ancak ne ge- len vardı ne giden. Metin'i sevenlerin sabn tükenmek üzereydi. Atılan sloganlar sanki tüm Afyon'u kaplı- yor. poliste de tedırginliği arttınyordu. Mahkemenin dört polisin daha tutuklan- masına karar vermesi de tansiyonu düşürmeye yet- miyordu. Çünkü kararlar veriliyor, uygulanmıyordu. Müdahil avukat Fikret İl- kiz. "Geçen mahkemelerde devletin kolunun uzun oldu- ğu ve polislerin geririlcceği söyleniyordu. .\ma görüyo- ruz ki Başbakan da bu işte etkin oknadı" derken Me- tin'in sevenleri, dostlan, beş polisi aylardır "bulama- yan" yetkililerin şimdi do- kuz polisi nasıl bulacağını merak ediyordu...
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle