Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
25 TEMMUZ 1997 CUMA • • • • CUMHURİYET SAYFA
HABERLERIN DEVAMI 17
Istanbul
Edırne
Kocaeli
Çanakkale
Izmir
Manısa
Aydın
Denızli
PB
PB
PB
PB
A
A
A
A
29
30
31
30
34
35
34
35
Sınop 25 Adana
Samsun PB 26 Mersin
Trabzon Y 26 Diyarbakır A
Gıresun _Y 27 Şanhurfa
Ankara 29 Mardın
Eskışehır A 31 Sıirt
Konya A 31 Hakkâri
Sıvas
Zonguldak Y 25 Antalya
27 Van
36 Kars
Yurdun kuzey ke-
simleriparçalıbulut-
iu, Marmara'nın ku-
zeyi, Batı Karadeniz ü"|ğlnki
kıyılan, Doğu Kara- " f " . V
deniz ile Doğu Ana- Stockholm
AVJUTRA
PB 26 Berlın Y 27
PB 26 Budapeşte Y 24
PB 27 Madrıd PB 34
37
dolunun kuzey do- Londra PB 26 Vıyana Y 26
39
34
ğusu sağanak ve Amsterdam Y 24 Belgrad PB 26
yeryer gökgürültü- Brüksel Y 25 Sofya PB 26
lü sağanak yağışlı, Parıs PB 27 Roma A 29
29
27
öteki yerier az bulut- Bonn
lu ve açık geçecek. M ü n ı h
Y 24 Atina A 32
Y 24 Milano PB 26
Moskova
Aşkabat
Almatı
Taşkent
Bakü
Bişkek
Tiflis
Kahire
HB
A
PB
PB
PB
A
Y
A
2/
38
34
36
31
32
32
37
Şam 35
Parçalı buluttj Sıslı Bufutlu ^ Çok buUlu ı Yağmufiu
G U N C E L CÜNE\T ARCAYÜREK
• Baştarafı 1. Sayfada
Demirel REFAHYOL'a uyarıcı niteliğinde bir veya
beş mektup yazdı. Oysa o dönemde Anayasa'nın
104. maddesinı işletebilirdi, elbette kendine özgü
nedenlerle bu maddeyi uygulamaya koymadı ya
da koyamadı. Ancak şimdi hükümet açısından hu-
zurbulmuş görünüyor.
Anayasanın 104. maddesini artık işletiyor.
104. madde gereği "devletin önemli iki organı-
nın, TSKile hükümetin 'düzenli ve uyumlu' çalış-
masını" sağlamaya çabalıyor.
Üçlü görüşmeye böyle de bakılabilir.
55. hükümetin anayasanın öngördüğü kurallar
çerçevesınde kurulduğu, hatta bu hükümetin ış-
başına gelmesi ıle "demokrasinin birzafer" kazan-
dığı söylendi, söyleniyor ve gerçekleri konuşması
gerekenler sustukça bu söylem sürekli yinelene-
cek gibi görünüyor.
Gerçi bu arada ufak tefek noktalar akla takılı-
yor.
örneğin "demokrasinin zaferinden" söz eder-
ken, "öad/re"sözcüğüaltındadarbedokundurma-
lan yapılması, bir devlet bakanının BBC'ye "yumu-
şak darbe" olacağı yolunda demeçler vermesi...
ANAP'ta gene) başkan yardımcısı görevinde
olan Yaşar Dedelek'in "Darbeyi biz önledik" içe-
rikli demeçler vermesi...
Ne anlama gelıyor, anlaşılmıyor.
Kamuoyu bu tartışmalann tam ortasındayken,
başka bir gelişme, üstelik Başbakan aracılığıyla ka-
muoyuna mal oluyor.
Kesıntisız 8 yıl, ANAP grubundaki kımi dar gö-
rüşlerin eleştirilerine uğruyor. Hatta hükümetten
vazgeçilmesi istemine dek uzanıyor.
Ikinci gün eleştirilerin dozu artınca Mesut Yıl-
maz iki önemli noktaya değinıyor.
Bir: "Bu hükümette kalmayı tartışmaya hazır" ol-
duöunu söylüyor.
îki: Aba altından sopa göstermek midir yoksa
başka bir amacın ürünü müdür, kestirmekte zor-
luk çekiyor insan. Şöyle bir cümle kullanıyor
"Ama unutmayın ki, 'Bizdensqnra gelecek olan
yapı, bundan daha sert düzenlemeler' ister."
Nasıl bir zafer ki?
Şimdi bir dakika durup düşünelim. Köşk'te ge-
ceyarılarına dek süren üçlü toplantıda 8 yıl soru-
nunun başlıca konulardan biri olarak ele alındığını
bizzat Başbakan açıklıyor.
Ne ki, ANAP grubunun 8 yıl ateşi yükselince
Başbakan sözünü ettiğimiz cümleyi kullanıyor. Ya-
ni "Bizden sonra gelecek biryapının daha sert dü-
zenlemeler getireceğini" söyleyerek, sivil kesimin
dışındaadın^yermedjği "birbaşka kesım"den söz
ediyor.
Bir gazetemiz ANAP grubundan edindiği izle-
nimi şöyle aktanyor: Milletvekilleri Yılmaz'ın bu sö-
zünü "askeri kastetti" biçiminde algıladılar!
Milletvekilleri haksız mı? Üstelik soımak gere-
kiyor Yılmaz'a: "Zafer, bu koşullarda demokrasi-
nin neresinde?"
Bu çalkantıya "No, No, No" Güneş Taner'in son
demeçleriyle yarattığı şaşkınlık ekleniyor.
Siyasetten ekonomiye 10 gün içindekı olum-
suz notlar umut bağlanan bu hükümet adına can
sıkıcı oluyor.
Enflasyonun yüzde 100 dolayında olacağını söy-
leyen Bay "No, No, No" şımdilerde gafını anlıyor,
yanlış anlaşıldığından dem vuruyor.
Oysa çırağı olmakla övündüğü Turgut Özal'ın
1980'lerde ekonomide uyguladığı yöntemleri,
koşulları tümüyle değişik 1997'de sindirmeye
çalışıyor.
Zamlaria sarsmak, üç haneli rakamlara tırmanan
enflasyonu daha sonra hızla aşağıya çekmek!
1980-82'de başarılı olan bu yöntem uygulanır-
ken 12 Eylül darbesi gelmiş. Ne parlamento, ne
basın var konuşan, eleştiren, eylem, grev yapan.
Dernekler, sendikalar susturulmuş. Türkiye dışa
henüz açılmamış.
12 Eylül darbesinin bu koşullannda enflasyon
elbette yüzde 25'lerde.
Usta ölmüş, çırak hâlâ eski günlerdeki defterteri
karıştırıyor.
Dünün koşulları başka bugünün koşulları baş-
ka Sayın Bay "No, No, No".
Eskiye ragbet olsa bit pazarına nur yağardı.
Geçti Bor'un pazarı...
İslami sermayeye gözaltı
ANKARA (Cumhuri-
yçt Biirosu) - Milli Gü-
venlik Kurulu (MGK).
temmuz toplantısında, ir-
tiçai faaliyetler için yurt- •
dışından kaynak transfe-
rinde kullanılan vakıflan
ele alacak. İslami serma-
yenin yılda yaklaşık 15
milyar dolarlık gelire sa-
hip olduğuna dikkat çe-
kilirken kurulun hükü-
mete, vakıflarla ilgili ola-
rak yasal düzenleme ya-
pılması için öneride bulu-
nabileceğine işaret edil-
di.
MGK, temmuz toplan-
tısını. Cumhurbaşkanı
Süleyman Demirel baş-
kanhğında bugün İstan-
bul'da yapacak. Toplantı-
da, 28 şubat kararlannın
uygulanması konusunda
MGK Genel Sekreterli-
ği'nce hazırlanan rapo-
run ele alınacağı bildiril-
di. Toplantının ana gün-
dem maddesinı, irtıcaı fa-
aliyetleri destekledikleri
vurgulanan vakıflar başta
oimak üzere tslamcı ku-
ruluşlann oluşturacağı
kaydedildi. Türkiye"de.
vaklaşık 11 bın vakıftan 5
bin kadannın irticai faali-
yet içmde olduğunu kay-
deden askeri yetkililer,
kara para akladıklan da
saptanan bu vakıflann
gerçek anlamda denetle-
nebılmesi için
TBMM"den yasa çıkanl-
ması gerektiğini belirtti-
ler. Askeri yetkililer.
Türkiye "deki Jslami ser-
mayenin yıllık gelirinin
15 milyar dolan bulduğu-
na işaret ederek. bu kayıt
dışı paranm kontrolünün
sağlanmasının şart oldu-
ğunu, bu konuda yasal
düzenleme yapılması ge-
rektiğini vurguladılar.
MGK'nin gündeminde
yer alan konular arasında
Türkiye ile KKTC'nin
kısmi bütünleşmesinin de
yer alacağı kaydedildi.
MGK'de yapılacak gö-
rüşmelerde, Avrupa Bir-
liği (AB) Komisyo-
nu'nun "Gündem 2000"
raporunda, Kıbns Cum-
hunyetı adı altında Kıbns
Rum kesimı ile tam üye-
lik görüşmelerinin başla-
tılması önerisınin yapıl-
ması üzerine Başbakan
Yardımcısı Bülent Ece-
vit'in gündeme getirdiği
"kısmi bütünleşme"nin
en üst düzeyde ele alına-
cağı bildirildi.
'8 yıldan korkuyorlar'
ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Hükümet
ortağı partiler arasında da görüş aynlığına yol a-
çan 8 yıllık temel eğitim yasa tasansı, TBMM'ye
sevk edildikten sonra, siyasi parti gruplan ara-
sında tartışmalar alevlendi.
Milli Eğitim Bakanı Hikmet Uluğbay, tasan-
ya karşı kampanya başlatan RP'lileri, "gerçek-
lerden korkmakla" suçladı. DTP Manisa Mil-
letvekili Ayseii Göksoy, 8 yıllık temel eğitime
geçişte gerekli olan kaynağı yaratmak için mil-
letvekillerine 1 maaşlannı bağışlamalan çağn-
sında bulundu.
8 yıllık kesintisiz temel eğitim yasa tasansı
TBMM Genel Kurulu'nda gündem dışı konuş-
malarda da tartışmalara neden oldu. RP Erzu-
rum Milletvekili Ömer Ozyılmaz. yaptığı gün-
dem dışı konuşmada, tasannın amacının imam-
hatip liselerini kapatmak olduğu göriişünü sa-
vundu.
Özyılmaz'ın iddialanna yanıt vennek üzere
kürsüye gelen Milli Eğitim Bakanı Uluğbay ise
cumhuriyet döneminde hiçbir hükümetin, i-
mam-hatip liselerini ihmal etmek ya da bunla-
ra karşı aynmcılık yapmak gibi bir amacı olma-
dığını vurguladı.
1960'h yıllarda 5 bin dolayında olan öğrenci
sayısının bugün 550 bine ulaştığına dikkat çe-
ken Uluğbay, "Ancak erkek teknik, kız teknik,
saglık meslek liselerindeki öğrenci artışı yüzde
36'larda kalnuş. Biz diğer meslek liselerimize de
imam-hatip liseleri gibi fırsat eşitliği sağlanıayı
amaçuyoruz" dedi.
Konuşurken RP'lilerin sık sık engelleme gi-
rişimlerine ve laf atmalanna sinirlenen Uluğbay.
"Neden dinkmiyorsunuz, bunlar devletin ista-
tistikleri gerçeklerden mi korkuvorsumız'" dıye
çıkıştı. Uluğbay, imam-hatiplerin halkın tercıhi
olduğunu savunan RP'lilere, "Diğer meslek li-
selerine de aynı firsat eşitiiğmi saglayacağız, hal-
kımız buna göre tercihini yapacak" dıye seslen-
dı.
Tasanda, imam-hatiplere gidecek öğrenciler
için ilköğrerim sonunda Kuran ve Arapçayı içe-
ren hazırlık sınınmn konulacağını anımsatan
Uluğbay. tasan ile kimsenin mağdur olmayaca-
ğını vurguladı.
DTP Manısa Milletvekili Ayseii Göksoy da
dün düzenlediği basın toplantısında, milletve-
killerine 8 yıllık eğitime maddı katkı yapmala-
n çağnsında bulundu.
8 yıllık kesintisiz temel eğitim için 30 trilyon
liralık ek ödenek gerektiğini vurgulayan Gök-
soy, bunun karşılanabilmesi için koşullan uygun
olan herkesi "bu kutsal güişime" katkıda bulun-
maya çağırdı.
Göksoy. "Türk halkının teveccühüile TBMM
çatısında toplanan biz millerv ekillerinin öncü ol-
masını teklif edivorum. 3 a>da bir aldığımız ma-
aşlarumzdan bir ayuğının bu girişim için kesil-
mesini öneriyorum" dedi.
RP Genel Başkan Yardımcısı Şevket Kazan
ıse düzenlediği basın toplantısında. 8 yıllık te-
mel eğitim tasansını "insan haklanna darbe in-
dirme"girişimi dıye nitelendırdi. 8 yıllık kesin-
tisiz temel eğitime karşı mücadelelerini sürdü-
receklerini kaydeden Kazan, "Bu tasan ile ama-
cın ne olduğu miUetimizce çok iyi biünmektedir.
Bilinmeyen tarafi varsa, millet tarafindan Lzlene-
cek. Genel kurul müzakerelerinde o taraf da bi-
linmiş olacaktu-" tehdidini savurdu.
Yasanın Meclıs'ten ya hıç çıkmayacağını ya
da "halkın arzusuna göre değiştirilecefini'" sa-
vunan Kazan. "Aksi >arit olursa. milletimiz en
kısa zamanda yapılacak bir seçimde bunun he-
sabını sandıkta soracakûr" göriişünü savundu.
Başbakan
9
ı dinlemediler
AYŞEYILDIRIM
Başbakan Mesut Yıl-
maz'ın talimatına rağmen
Metin Göktepe'yi öldür-
mekten yargılanan sanık po-
lisler dünkü duruşmada yi-
ne yoktular. Mahkeme,
"kasü aşacak şekilde adam
öMünnek'" suçundan ek sa-
\unmalan alınmak üzere
dört polisin daha tutuklan-
masma karar verdi. Böylece
11 sanıklı davada hakİunda
gıyabi tutuklama karan ve-
nlen sanık sayısı 9'a yüksel-
di. Diğer iki sanığın ise ge-
lecek duruşmaya katılma-
malan durumunda haklann-
da tutuklama karan verile-
ceğini bildiren mahkeme.
"sanık potislerin duruşmaya
getirilmemesinde sorumlu-
luğu olanlar hakkında suç
duyurusu"nda bulunmayı
da bir sonraki duruşmaya bı-
raktı. San basın kartı olma-
yan gazeteciler, davayı izle-
mek üzere geldikleri duruş-
mada polislerce dövüldü.
Öldüriilüşünün üzerinden
19 ay geçen Metın Gökte-
pe'nin katillerinin yargılan-
dığı davanın altıncı duruş-
ması "Basuı Bayramı"na.
-Basın özgürlüğü için mücadele güniTne rastladı.
Bu özel gün nedenıyle Afyon daha da kalabalıktı.
Yurtiçi ve yurtdışından pek çok gazetecinin yanı
sıra davanm hiçbir duruşmasını kaçırmayan CHP
Milletvekili SabriErgül, ÖDP Başkanı UftıkUras,
Emeğin Partisi Genel Başkanı Levent TûzeL eski
milletvekilleri Saiman Kaya ve Sun Sakıkın da
aralannda bulundugu politikacılar, sanatçılar, avu-
katlar ile demokrasiye gönül vermiş yurttaşlar du-
ruşmayı izlemek için dün Afyon'daydı. Dün. po-
lısler için de. tüm Göktepe duruşmalannda oldu-
ğu gibi özel bir gündü... Denizlı ve Eskişehir'den
getinlen takviye güçlerle birlikte Afyon'u özellik-
le de adliye binasının bulundugu Ordu Bulvan'nı
adeta abluka altına almışlardı.
Duruşmadan önce gazeteciler, bugün için özel
olarak yaptınlan ve üzerinde "Metin Göktepe-Ga-
zetedyim" yazılı iki metre boyundaki sembolik
dolmakalemle birlikte Anıtpark'taki Zafer Anıtı
önünde toplandılar. Basından sansürün kaldınlışı-
nı bunık bir şekilde kutlayan gazeteciler, Gökte-
pe'nin öldürülmesinı protesto ettıler. Sanatçı Ha-
•0 Ergün, yazar Erol To>. Sevim BeDi ÇGD Genel
Başkanı İsmet Demirdöğen ve gazeteci Valçuı Ba-
yerburada vaptıklan konuşmalarda, basını sınır-
layan yasalann kaldınlmasını istediler. Konuşma-
larda, 24 Temmuz basında sansürün kaldınlışının
yıldönümüyle, görevini yaparken öldürülen Gök-
tepe'nin duruşmasmın aynı güne rastlamasının
Türkiye'de basın özgürlüğünün trajikomik öykü-
sü olduğu vurgulandı. Konuşması sırasında Baş-
bakan Yılmaz'la görüşmeleri hakkında bilgi veren
Yalçm Bayer, Yılmaz'ın kısmi af dışında basında
sansürle ilgili yeni bir iyileştirme çalışmalan için-
de olduklannı ve ekime kadar tamamlayacaklan-
nı bıldirdiğini söyledi.
Gazeteciler daha sonra alkışlarla adliye binası-
na kadar yürüdüler. Duruşma öncesi Ordu Bulva-
n'nda toplanan binlerce insan, "İnadına hepüniz
birer Metin'iz". "Dava nerede bizoradayız", "Kıs-
mi af değiL basın özgürlüğü". "Analann öfkesi ka-
*Metin Göktepe-Gazeteciyim" yazılı iki metre boyunda bir kalem ve Uğur Mumcu ile Musa Anter'in de
aralannda bulundugu,öldürülen gazetecilerin fotoğraflannı taşı\ an gazeteciler, basın özgürlüğünün önün-
deki engellerin kaldınlmasını istediler. 2 metrelik kalem daha sonra gazeteci Musa Ağacık ve Yalçın Ba-
yer tarafindan TGC'nin ödül gecesinde Nail Güreh'ye verikiL (OZAN YAYMAN / UGUR GÜNYÜZ)
tilkri bogacak" sloganlan attı.
Duruşmaya her zaman olduğu gibi önce avukat-
lar, sonra aileler ve san basın kartı olan gazeteci-
ler alındı. Diğer gazeteciler sadece san basın kart-
lı gazetecilerin içeri alınmasma tepkı göstererek
ıçeri girmek istediler. Ancak polis gazetecilen tar-
takladı. Kalabalık bu durumu, "Basın içeri" sloga-
nı atıp "yuhala>-arak" protesto etti. Arbede sırasın-
da Hasan Ocak'ın annesi Emine Ocak yere düşe-
rek yüzünden hafıf şekilde yaralanırken Baba O-
cakda tartaklandı. tkı yargıcın izinli olması nede-
nıyle dünkü duruşmaya mahkeme başkanı olarak
Nilgün Uçarıle üye yargıçlar Nuran Yahnbaş ve tb-
rahim Demirtaş çıktı. Duruşma başlarken dışan-
dakı kalabalığın sloganlar atıp şarkılar söylemesi
üzenne sanık avukatlanndan Güzin Köprülü Kılıç
söz alarak dışanda çok gürültü olduğunu, mahke-
menın karar alarak gürültüyü önlemesini istedi.
Müdahil avukatlan ise, "ft)lisi basuun üzerine mi
saldırtmak istiyorsunuz" diyerek bu isteme tepkı
gösterdiler. Mahkeme, dışandaki ola>an kendilen-
ni ilgılendirmediğinı bildirdi.
Göktepe'nın ablası Meryem Göktepe, mahke-
meye bir dilekçe vererek duruşmanın daha bü>ük
bir salona alınmasını ve sanık polislerin mahkeme-
ye çıkanlmasuu istedi. Meryem Göktepe'nin ko-
nuşmasına sanık polis avukatlarının müdahale et-
mesi üzerine tartışma çıktı. Anne Fadime Gökte-
pe ise bu sırada mahkeme başkanma yaklaşarak.
"Benûn oğlum da gazeteciydi. ben onu ko> numda
besledim. Metin'in tek bir kaieminden korkup öl-
dürdüler. Metin hırsız, katil, çete değüdi'' dedi.
Anne Göktepe'nin bu çıkışıyla tartışmanın dın-
mesinden sonra söz alan müdahil avukatlanndan
Fikret tlkiz, sanık polislerin adreslerinin bir türlü
tespıt edilemediğine degindi ve Başbakan Mesut
Yılmaz'ın talimatına rağmen polislerin duruşma-
ya gelmediğini belirtti.
"Arnk biz nereye basYurahm" diye tepkisini di-
le getiren avukat tlkiz, suçluluğu hakkında kuvvet-
li belirtiler bulunması nedeniyle sanık polisler Fe-
İçişleri Bakanı Murat Başesgioğlu
' Sanık polisler salı günû teslim olacak5
ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - İçişleri Bakanı
Murat Başesgioğlu; Başbakan Mesut Yılmaz'ın bizzat
talimat vertnesine karşın gazeteci Metin Göktepe
davasımn Afyon'da yapılan dünkü duruşmasma da ge-
tirilemeyen sanık polislerin yakalanmasma çahşıldığını
belirterek "Hiç Idmseyi peşinen mahkûm ermeden,
tara£az Türk yargtsma gü\-enmeliviz'" dedi.
Başesgioğlu yaptığı açıklamada. Metin Göktepe
cinayeti konusunda 11 emniyet personelinin 14 Ocak
1997'de görevden uzaklaştınldığını anımsattı. Sanık
polislerin yakalanması için yapılan çalışmalann "titiz-
likle vürütüldüğünü" savunan Başesgioğlu, "Aynca
bugün (dün) mahkemece haklannda gıyabi tevldf karan
verilen 4 polis memuru hakkında da derhal gerekli
çahşmalar başlablacakur" dedi.
Türkiye Gazeteciler Cemiyeti'nin dün gece
Dolmabahçe Sarayı'nda düzenlenen geleneksel 'Basın
Özgürlüğü Ödülü' törenine katılan Başesgioğlu, Metin
Göktepe cinayetinin sanığı polislerin en geç salı gününe
kadar teslim olacaklannın İçişleri Bakanlığı'na bildiril-
digini söyledi. Başbakan Mesut Yılmaz ise, Göktepe
davasıyla ilgili gerçekleştirilen 5 duruşmaya bir türlü ge-
tirilemeyen sanık polislerin linç edilmekten korktuklan
için mahkemeye gelmediklerini söylediklerini belirtti.
dai Korkmaz, Murat Polat Burhan Koç ve Metin
Kuşat hakkındakı tutuklama ıstemlerinı yineledi:
Emniyet Genel Müdürlüğü ve lçişlen Bakanlı-
ğı'ndan da sanık polislerin göre% yerlerinın sorul-
masını istedi.
Müdahil a\ııkatlanndan AH Saydı da mahkeme-
nin, görevini yerine getirmeyen idan bınmler hak-
kında suç duyurusunda bulunması istemınde bu-
lundu. Sanık polislerin avukatlanndan Ahmet Ül-
ger ise katillerin ortaya çıkmasını kendılennın de
ıstediklerini belirterek. ~Ama bizim müvekkilleri-
miz suçstız. Hangi vicdan bunlann suçlu olduğunu
kabul eder. Eğer gerçek katillcr \arsa biz de onla-
nn yargüanmasını istİTOruz" dedi.
Hazırlık soruşturmasının sağlıksız yapıldığını
iddia eden Ülger, soruşturmayı yapan müfettişle-
rin ifadelerinin alınmasını istedi. Mayıs ayındaki
duruşmada hakkında tutuklama karan verilen po-
lislerden llhan Sanoğlu'nun otobüs şoförii olduğu-
nu söyleyen Ülger, "Adam otobüsten inmemiş bi-
le hakkında gnabi tutuklama karan var. Bu ada-
mı mağdur etmek adaletk, \icdanla ne kadar bağ-
daşır takdirinize bırakıyorum" dıye konuştu.
O sırada Metın'in ağabe>r
i İbrahim Göktepe'nin.
Ahmet Olger'e, "Çete başı yeter arük" diye bağır-
dığı duyuldu. Görüşü sorulan savcı Ismafl İlhan da.
müdahil avukatlann talebine katılarak dört sanık
polis hakkında da tutuklama karan verilmesini is-
tedi. Mahkeme kısa bir aradan sonra. gıyabi tutuk-
lu sanıklann tutukluluk hallerinin devamına ve tu-
tuksuz sanıklardan Fedai Korkmae, Murat Polat,
Burhan Koç ile Metın Kuşat'ın da TCK'nin 64/1
ve 448. maddelerinin uygulanması olasılığıyla "gı-
yabi tutuklanmalanna" îcarar verdi. Tutuklama ka-
ranna üye hâkim İbrahim Demırtaş, "Delillerde
değişiklik olmadığı ve ikrde mağdur olabikcekle-
ri" gerekçesiyle muhalefet şerhi koydu.
Mahkeme aynca, EmniyetGenel Müdürlüğü ve
içişleri Bakanlığı'na yazı yazarak sanık polislerin
görevde olup olmadıklannm sorutmasını, görev
yerlerinin ivedilikle bıldirilmesini istemeyi karar-
laştırdı. Gıyabi tuhiklulann
mahkemeye getirilmemesin-
de sorumluluğu olanlar hak-
kında suç duyurusunda bulu-
nulması konusunda gelecek
duruşmada karar vereceğini
belirten mahkeme, tutuksuz
sanıklar Tuncay Uzun ve
Fıkret Kavacan'ın da bır da-
haki duruşmaya gebnemele-
ri halinde haklannda tutukla-
ma karan verileceğıni bildir-
di. Duruşma 21 ağustos per-
şembe günü saat 10.00'a er-
telendı. Duruşma sonrası sa-
nık vekillerı, mahkemenin
baskı altında karar verdiğini
ileri sürdüler. Bunun üzenne
Mahkeme Başkanı Nilgün
Uçar. "Duruşma sonaermiş-
tir. Mahkemenin karaıian
><
azıldığı gibidir" dedi.
OSulukar i Gök gürûltulû
G Ü N D E M MUSTAFA BALBAY
• Baştarafı 1. Sayfada
bakış yerleşiyor:
- Bunlar da sorunları çözemez, keskin muhale-
fet yapmak gerekir...
- Sorunların çözümü için umut az olsa da, ola-
bildiğince zorlamak gerekir...
Birincisi tüketime, ikincisi üretime dönük...
Şu aşamada ikincisinin daha sağlıklı olduğunu
düşündüğümüzü vurgulayıp, devam edelim...
Arkadaşımız Işık Kansu ile fotoğrafları çoğun-
lukla gazetemizin arşiv baskısında yayımlanan fo-
to muhabirimiz Hasan Aydın geçen hafta Diyar-
bakır'daydı. Aziziye Mahallesi'ni dolaştılar. Diyar-
bakır'ı metropol-köye çeviren büyük göçün ardın-
dan insanların sefaletine tanık oldular.
Işık Kansu'nun röportajının gazetemizde yayım-
lanmasından iki gün sonra, dün CHP Diyarbakır ll
Başkanı Mesut Değer, temsilcimiz Ziya Aksoy'u
arıyor:
- Işık Bey'in röportaj yaptığı insanların oturduğu
ev çöktü. İki çocuk öldü...
Güneydoğu'nunsorunu, "etnik"m\, "ekmek"m\
sorusu yıllardırsoruluyor. Ama, en temel insan hak-
kının, "yaşama hakkı" olduğunu teslim edersek, te-
rörün altında ezilenlerin önceliğinin, "ayakta kal-
mak" olduğu ortaya çıkıyor.
Başbakan Yardımcısı Bülent EcevH'in konuya
ilişkin değerlendirmeleri biliniyor. Ama, onlar DSP
lideri olaraktı. Şimdi, doğrudan sorumlu bir kişi
olarak bakışı aynca önem taşıyor.
Ecevit'e sordum:
- Kültürel haklardan boşaltılan köylere kadar, yel-
pazesi geniş bir sorunla karşı karşıyasınız. Ne yap-
mayı düşünüyorsunuz?
"Ben bölgeye gidince, politikacı gibi değil, ga-
zeteci gibi hareket ederim. Ben konuşmam, halkı
konuştururum" dedi, devam etti:
"Benimle konuşurken tedirgin değillerdi. So-
runlannı anlattılar. Bu, önemli bir başlangıç nok-
tası. Halk, küs değil. Ama, ben kimi masabaşı ay-
dınlann söylediği gibi birinci sorunun kültürel hak-
lar olduğunu düşünmüyorum. Kusura bakmasın-
lar, düşüncelerine de saygı duyuyorum, ancak be-
nim bire bir gözlemlerim böyle. Önce, bölgeyi fe-
odal kalıntılardan kurtarmak gerekiyor..."
Ecevit'in, öncelikli olduğunu düşünmediği so-
runlan"saW("tutalım,önceliklibulduklarının çözü-
mü de önemli bir gelişme olacak.
199O'lı yıllann başıydı. Köyleri boşaltılmış, Van'a
göçmüş insanlann oturduğu bir evde, kınk-dökük
Türkçe bilen aile reisiyle konuşuyoruz:
- Köylerinizi kim boşalttı?
"Devlet..."
- Kimden yardım isteyeceksiniz?
" '
h
Devletten..." ' '
Sınıfsal... kılıfsal...
Sözü rakamlara bırakalım:
- 370 bin kişi köyünden aynlıp kentegöçtü. Bun-
lardan sadece 11 bini döndü.
- Bölgede 2076 okul kapalı. Okul çağında olup,
okula gitmeyen çocuk sayısı 117 bin.
- Öğretmen açığı 7760.
- Yanm bırakılmış, kısa sürede tamamlanabile-
cek tesiS sayısı 134.
- Işsizlik oranı yüzde 40.
- Topraksız köylünün oranı yüzde 60.
Yıllardır sorunun adını bile koymakta zorlanıyo-
ruz:
- Kürt sorunu, Güneydoğu sorunu, bölücü eşkı-
ya sorunu, terör sorunu, dış mihrak sorunu...
Susuriuk olayından, Yüksekova çetesinden son-
ra daha da netleşen bir durum var ki, sorunun
önemli halkası da, terörün iyi para getiren bir sek-
törhaline gelmesi...
Iç içe giren bu çelişkiler yumağında altta kalanın
canı çıkıyor. Altta kalan da, ne yazık ki bölge halkı
oluyor.
Bu topraklar üzerinde banş içinde birlikte yaşa-
mak genel kabulse, o zgman bu topraklar üzerin-
de üretilenin de banş içinde birlikte paylaşılması
gerekli. Bunun savaşımını vermek de ne etnik ay-
rılıktan geçiyor ne bölgesel...
Sorunun temeli sınıfsal...
Ötekiler kılıfsal...
Beşi bulamayanlar
dokuzu ııasd bulacak?
MERtHAK
AFYON- "Katillerin bu-
lunup yargılanması namus
borcumuzdur..."
Bu sözü ilk kez Uğur
Mumcu'nun katledilmesi-
nin ardından dönemin lçiş-
len Bakanı İsmet Sezgin'in
ağzından duymuştuk.
Sonra dönemin başbaka-
nı Süleyman Demirel ve
Başbakan Yardımcısı Erdal
İnönü de yineledi "namus
borcu"nu...
Metin Göktepe'nin gö-
zaltında öldürübnesinin ar-
dından da yine namus söz-
len manşetteydi.
Dün, "namus sözü"ne sa-
hip çıkamayanlann, polisi-
ne de söz geçıremediği gö-
rüldü. Başbakan Mesut Yıl-
maz'ın "Bulun ve Alyon'a
götürün" talimatı da adam
öldürmekten yargılanan ve
haklannda tutuklama kara-
n bulunan polislerin mah-
kemeye getırilmesine yet-
medi.
Yıne boş sanık sandalye-
leri jandarmalann koruma-
sı altında duruşmanın sonu-
na dek sahiplerini bekledi.
Afyon yıne farklı günle-
rinden birini daha yaşadı
dün. Birtarafta adliye bina-
sı önünde toplanan Metin'ı
sevenler. diğer yanda Öz-
gürlük Anıtı önünde topla-
nan ve iki metrelik kalem
etrafında birleşen basın
emekçilen, dostlan. Basın
emekçileri önce "bayram-
bannı" kutladılar, sonra Me-
tin "i sevenlerle buluştular.
Turan Dursun, Uğur Mum-
cu gibi öldürülen gazetecı-
ler de fotoğraflanyla dün
Afyon'daydılar...
Başbakan Yılmaz'ın tali-
matı, kentte bir beklentiye
dönüşmüştü. Ancak ne ge-
len vardı ne giden. Metin'i
sevenlerin sabn tükenmek
üzereydi. Atılan sloganlar
sanki tüm Afyon'u kaplı-
yor. poliste de tedırginliği
arttınyordu. Mahkemenin
dört polisin daha tutuklan-
masına karar vermesi de
tansiyonu düşürmeye yet-
miyordu. Çünkü kararlar
veriliyor, uygulanmıyordu.
Müdahil avukat Fikret İl-
kiz. "Geçen mahkemelerde
devletin kolunun uzun oldu-
ğu ve polislerin geririlcceği
söyleniyordu. .\ma görüyo-
ruz ki Başbakan da bu işte
etkin oknadı" derken Me-
tin'in sevenleri, dostlan, beş
polisi aylardır "bulama-
yan" yetkililerin şimdi do-
kuz polisi nasıl bulacağını
merak ediyordu...