27 Kasım 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 25TEMMUZ1997CUMA 12 KULTUR Avignon Festivali 51. yılını kutluyor, Avignon 2000 yılında Avrupa kültür başkenti Bu >T1 Rus tiyatrosu ağırbktaKültür Servisi - Adını Fransa'nın gü- neydoğusunda bulunan Avignon kentın- den alan ve 194O'lı yıllardan bu vana her yaz gerçekleştirilen geleneksel Avignon Festivali bu yıl 51. sanat yılmı kutluyor. Dünün 'Papalar Kenti' olarak adlandı- nlan Avignon, uzunca bır süre Batı dûn- yasmı etkisi altına alan sanatsal ve siya- si açıdan çok önemli bir din merkeziyken günümüzde uluslararası bir kimliğe ka- vuşmuş, bünyesinde çok sayıda kültürel etkınliğı banndıran \e 'sahne sanatlan- nın tartışmasız başkenti' olarak anılan imtıyazlı bır mekân halıne gelmiş. Öyle kı, bu kent, 2000 yılında Avrupa'nın kül- tür başkenti olarak lanse edilmesinın ya- nı sıra Fransa'yı bütün Avrupa'da temsil edebilecek nitelıkte tek kültür merkezi olarak da adından sıkça söz ettınyor. Tıvatro. resım, dans, sergı gibı çok çe- şıtli etkinlıklere ev sahipliği yapan bu kent, şu sıralar, Ikinci Dünya Savaşı son- rasından günümüze dek gelen en kap- samlı kültürel etkinliklerden birine sah- ne olmanın gururunu taşıyor. Her yıl ol- duğu gıbı bu yıl da tıyatroseverlere unu- tulmaz bir tiyatro şöleni sunan festival, şu sıralar verli ve yabancı basınm da gözde- si. Dünyaca ünlü pek çok tiyatro toplulu- ğunu, tiyatrocuyu ve oyunu ağırlayan fes- tivalde. tiyatronun yanı sıra dans ve mü- zik de önemli bir yer tutuyor. Festivalde ilk olarak göze çarpan bir diğer şey ise bu yıl Rus Tiyatrosu'na çok kapsamlı bir yer ayrılmış olması. Avignon Festivali kapsamında yer alan Rus tıyatrosu etkin- likleri bu yıl, Rusya Fransız Elçilıği Kül- tür Servısı, Moskova Fransız Kültür Mer- kezi, Rus Federasyonu Kültür Bakanlığı Uluslararası Tiyatrolar Birliği Konfede- rasyonu, Dışışlen Bakanlığı- Fransız Sa- natsal Faalıyetler Derneğı, Kültür Bakan- lığı Uluslararası Departmanı ve Avrupa Komısyonu'nun özel destekleri sayesin- de gerçekleştinldi. Festival bu yıl yine dopdolu Av ıgnon kentinın Papalar Sarayı, Sa- int Joseph Lisesi ve pek çok larihi mekâ- nında süren festıvalin kapsamı bu yıl yi- ne dopdolu. Gösterilerin en önemlileri arasında ılk sırayı kuşkusuz 27 at ve 12 oyuncuyla birlikte sahneye çıkacak olan 'Zingaro Tiyatrosu'nun yorumladığı 'Tu- tulma'/Eclipse adlı oyun alıyor. Barta- bas'ın sahneye koyduğu 'Tutulma', ne sözcüklerle ne de notalarla asla tanımla- namayan. ancak insanlann ve atlann vü- cutlannın armonısiyle anlam ve hareket kazanan Zingaro Topluluğu'nun sanatı- nı yansıtan, festivalin en ilgi çekicı ve en görkemli oyunu olmanın yanı sıra yeni bir us tiyatrosuna çok kapsamlı yer aynlan festival programı bu yıl da dopdolu. 27 at ve 12 oyuncuyla birlikte sahneye çıkacak olan Zingaro Tiyatrosu'nun yorumladığı. Bartabas'ın sahneye koyduğu 'Tutulma', en ilgi çekici ve en görkemli oyunu olmanın yanı sıra özgün bir müzikal olma özelliğini de taşıyor. E. Lessing'in yazıp Denis Marleau'nun yönettiği 'Bilge Nathan', Olivier Py'ın hem yazıp hem sahneye koyduğu 'Orphee"nin Yüzü', Philippe Genty'nin hem yazıp hem yönettiği 'Dedale' gibi ilginç gösterilerin yanı sıra bu yıl Istanbul Tiyatro Festivali'nde izlediğimiz Hanna Schygulla da Avignon'da sahneye çıkacak. çelişkiyi berabennde getiren, renklerin olmadığı, sadece siyah ve beyazın kavga- sının hüküm sürdüğü, gölge ve ışığın sü- rekli çarpıştığı özgün bir müzikal olma özelliğini de taşıyor. Festivalde yer alan bir diğer oyun, E.Lessingın yazıp Deniş Marteau'nun yönettiği 'Bilge Nathan'/Nathan LeSage- adlı oyun. 1779 yılında, Lessing'in öl- meden iki yıl önce yazdığı bu oyun, Fran- sız thtilali'nden on yıl öncesinı yansıtı- yor ve o dönemin baskın değerlennin adeta bir tablosunu çiziyor. Festivalde üçüncü sırayı genç yetenek Olivier Py'ın hem yazıp hem sahneye koyduğu 'Orp- hee'nin Yüzü' / Le Visage D'Orphee adlı müzikal çalışma alıyor. Olivier Py aynca 1995 yılında gerçekleştırdiği 24 saatlik gösterisi 'Hizmetçi' / La Servante ıle de dikkatleri üzerine çekmiş ve burada da başanlı bir kompozisyon çizmışti. Olivier Py'ın ardından festivalde bü- yük yankı uyandıran bir diğer isim ise ül- kemizde de yapıtlannı izleme olanağını bulduğumuz Philippe Genty. Etkinliğe, hem yazıp hem yönettiği 'Dedale' adlı özgün bir çalışmayla katılan Genty, çalış- malannda, izleyicıye, her an her şeyin mümkün olabileceği gizemli bir 'kaos' sunarken, bunu, bütün mantık, fizık ve öyküleme kurallarına karşı geliştırdiği dört boyutlu bir tür meydan okuma ola- rak nitelendirıyor. Festivalde adı geçen bir diğer önemli kişi de, Time Magazine dergısınce 'Avrupa'nın en büyüleyici oyuncusu' olarak tanımlanan Hanna Schygulla. Bu yıl 9.Uluslararası İstanbul Tiyatro Festivali'nde izlediğimiz ünlü oyuncu, festival kapsamında Jean Marie Senia'nın besteleri eşliğinde RainerWer- ner Fassbinder,Jean Claude Carriere, Pe- ter Handke, Heiner Müller ve Charles Baudelaire gibi ısimlerin metmlerinden derlenen 'QuelQue Soit Le Songe' adlı bir resital sunacak. Festivalde aynca. Alfred Jerry'nin 'Kral Ubu'sundan Jane Tay- lor'm tiyatroya uyarladığı, Willam Kent- ridge'm yönettiği Güney Afrika Handsp- ring Kukla Tiyatrosu'nun yorumladığı 'Ubu And The Trurh Commission / Ubu ve Gerçek Komisyonu'. Edward Brezilyalı caz ve samba grubu Georgia Dias Istanburda Kültür Servisi -1 stanbul kültür sanat ya- şamı temmuz sonunda Brezilya ezgileny- le zenginleşecek. Marmara Grubu Sosyal ve Stratejik Araştırmalar Vakfi müzikse- verlen Georgia Dıas Grubu ile buluştura- cak. 29 temmuz akşamı saat 21 OO'de Açık- hava Sahnesi'nde gerçekleşecek konserin gelıri vakfin eğitimıni üstlendiğı öğrenci- ler yaranna kullanılacak. Beş kişıden oluşan Georgia Dias Grubu Brezilya'nın dünya çapında tanınan en iyi gruplanndan biri olarak kabul ediliyor. Brezilya müzığine tvvist ritimleri ekleyerek oluşturduğu yeni stili ile müzik dünyasın- da sağlam bir yer edinen grubun oluştur- GeorgiaDias duğu yeni müzik türü 1996-97 yıllannda Güney Amerika ve Avrupa'daki caz kulüp- lerinde büyük ilgi gördü. Grubun bütün üyeleri uzun yıllardır ulusal müzikleri üze- rine araştırmalar yaparak AvTupa'da "Rumbata, Joia, Batida. Tv\isted Brasüian ve Brasilian Jazz" türü müzikleri ıcra edi- yor ve çeşith okullarda bu müziklerin eği- timini veriyor. Birçok müzik türünün aynı pota içınde eridiği Amsterdam'da Güney Amerika kö- kenli müzik türünün özel bir yeri var. Ün- lü solistleri Georgia Dias önderliğindeki grup bu türün oldukça popüler bir ömeği haline gelmiş durumda. Gnıp konserlerin- de hızlıritürüeriyledinleyicilerini Rio Kar- navalı 'na taşıyor. 1995 yılında çıkardıkla- n 'Inspiration' adlı CD ile listelere üst sı- ralardan giren topluluk, bu yıl piyasaya çı- karacaklan yeni albümlerinin çalışmalan- nı sürdürüyor. Grubun müzik ve beste ça- lışmalannı üstlenen Georgia Dias ve per- küsyon sanatçısı Thomas Gemetsen sam- ba. maracatu, baiao, samba ve Brezilya ca- zı üzerine çalışmalar yapıyor. Londra, Amsterdam, Madrid, Montreal, Roma kon- serlerinin yanı sıra bu yıl Rio Karnava- h'ndaki 'Brezilya Halk Festivali'ne de ka- tılan grup Türkıye'de ilk kez konser vere- cek.Grup Georgia Dias, Thomas Gerret- sen, Ricardo Vılas Boes. Antonio Vrvoto ve ChrisSmalt'tanoluşuyor. Konserin 1 mil- yon lira değenndeki biletleri Vakkoroma mağazalan, CRR gişesi ve Açıkhava Tiyat- rosu gişelerinde temin edilebilir. Kültür Servisi - Geçen yaz "Don Ki- şot, Bir Deiinin Düşleri" adlı baleyi 1stan- bullu sanatseverlerle buluşturan Genç Pamukbank Sanat Etkinlikleri kapsa- mında bu yıl da tngiltere'nin önde gelen bale toplulukJanndan 'Northern Bale Ti- yatrosu'nun "Romeo ve JııKef adlı ya- pıtı sahnelenecek lstanbul'da. 35 kişilik Northem Bale Tiyatrosu, 2-5 eylül ta- rihleri arasında Harbiye Açıkhava Sah- nesi'ne taşınacak. Sanat yönetmenliğinı Christopher Gable'ın üstlendiği **Romeo ve Juliefin koreografı Massûno Moricone. Şef John Pryce ve Gavin Sutheriand yönetiminde 27 kişilik Northern Bale Tiyatrosu Or- kestrası eşliğinde sahelenecek olan gös- teride Juliet'i Jane Regan ve Charİotte Broom. Romeo'yu ise Denis Malinkine ve Daniel De Andrade canlandıracak. Romeo ve Juliet Açıkhava'da • îngiltere 'nin ünlü bale topluluklarından Northern Bale Tiyatrosu 2-5 eylül tarihleri arasında 'Romeo ve Juliet'i lstanbul'da sahnelevecek. Balede aynca Jeremy Kerridge (Mercu- to), Madelaine Brennan (dadı), Stephen Walter (Tybalt), Amava Iglesias (Lady Capulet) rol alıyor. Shakespeare'in 400 yıldır değennı yitırmeden sınemadan müzığe pek çok yapıta esin kaynağı olan 'Romeo ve Juliet' adlı yapıtı güncelliği- ni tüm zamanlar ve mekânlar için geçer- li 'sevgi ve hoşgörü arayışı' temasını ış- lemesine borçlu. Gençliğe karşı yaşlılığın. sevgiye kar- şı nefretin, yaşama karşı ölümün öykü- sü olan yapıtta bırbirine düşman olan Montague ve Capulet ailelenne mensup bu ıkı gencin, tüm düşmanlıklara karşın filizlenen ölümsüz aşklan anlatılıyor. Romeo ile Juliet, sınır tanımayan tutku- lanyla sonunda ölüme yazgilı olduklan- nı bile bile çağımıza ulaşan bir aşk öy- küsü yaratıyorlar. Bond'dan uyarlanan ve Cario Brondt ta- rafindan yorumlanan 'Check L'p 1', An- tonio Tabucchi'nin eserinden tiyatroya uyarlanan ve Didier Bezace tarafmdan sahneye konan 'Pereira Pretend'. Home- ros'a yönelik coşkun koşuklardan derle- nen ve Laurent PeUj- tarafından sahneye konan 'Des Heros et Des Dieux' / Kahra- manlar ve Tannlar, Martvaux'nun 'La Dispute'/Tarnşma'sından tiyatroya uyar- lanan v e Stanislas Nordey tarafından yö- netilen aynı adlı oyun, Lothar Trofle'un Michel Roskine tarafından sahneye ko- nan oyunu 'Les 81 Minutes De Mademo- iseDe A.' / Matmazel Vnın 81 Dakikası gi- bi oyunlar yer alıvor. 4 ayn yönetmen 4 gösteri Neden Rus tiyatrosu ağırlıkta? Çün- kü tiyatro geleneğiyle. başta Avrupa'nın tamammı olmak üzere tüm Batı dünyası- nı olumlu yönde etkileyen bu ulus, günü- müzde toptan bir değişim ıçerisinde. Bu büyük çalkantıyla doğru orantılı olarak, Rusya'da tiyatro sanatmın genel yapısı, sahneye yönelik metınler, dramaturjiler, çalışma yöntemlen. bunlann yanı sıra çokluk oyunculann içınde bulunduğu du- rumlar. ideolojik olduğundan çok mali birtakım güçlükler nedenıyle sürekli gün- deme gelen konular arasında. Rus tiyat- rosunun geçirdiği köklü değışımleri bü- yük bir titizlikle gözlemleyen Avignon Festivali yetkilileri, endişe verici çöküş- lere olduğu kadar, yenıden yapılanmaya yönelik yapılançalışmalaradaduyarlı bir yaklaşım sergileyerek, bu yıl festival kap- samında Rus tiyatrosuna ayncalık tanıdı- lar. Seçimmi, ufak hacımlı tiyatro salonla- n için oluşturulmuş gösteriler doğrultu- sunda yapan Avignon Festivali kapsamın- da, Rus Tiyatrosunun ayırt edici özellik- lerinı ortaya koyan oyunlara ağırlık veri- yor. Bu tür ovunlar aynı zamanda Rus- ya'nm içınde bulunduğu yeni ekonomık durumu da oldukça iyi yansıtıyorlar. Bu yeni anlayışa. çok sayıda oyuncunun bu- lunduğu Piotr Fomenko Tiyatro Atölye- si"nin çalışmasını örnek olarak verebili- nz. Topluluk, aynı oyuncularla, dört ayn tiyatro yönetmeni tarafından sahneye ko- nan dört gösteri sunuyor. Bir diğer çalışma. büyük tiyatro usta- sı Anatoü Vassiliev tarafından gerçekleş- tiriliyor. Avignon Festivali'ne 1988 yılın- da davet edilen Vassiliev de ilham kayna- ğı aynı, ancak birbırinden çok farklı iki gösteri gerçekleştinyor. Bunlar dışında, çahşmalannı büyük Rus tiyatro kurum- lan dışında yürüten üç önemli ismi de unutmamak gerekir. Bunlardan birincisi, festivalde Gogol'den uyarla- ^ ^ ^ ^ — dığı bir oyunu yöneten Va- leri Fokine, ikincisi Dosto- yevski'nin ünlü 'Suç VfeCe- za'sından' yola çıkılarak sahneye konulan bir oyunda ünlü komedyen Oksana Missina yı yöneten Kama Guinkas, üçüncüsüyse Gür- cü asıllı olan ve kukla tiyat- rosuyla festivale renk katan Rezo Gabriadze ısıamu 4.ULUSLARARASI «°s«"t İSTKNBUİ. »>fi CAZ FESTİVRLİ 7 -19 Tenmn 1997 Istanbul Kültür ve Sanat Vakfı 4. Uluslararası Istanbul Caz Festivali programında yer alan 11.7.1997 tarihii "Goran Bregoviç Oüğün ve Cenaze Müziği Orkestrası" konserinin gerçekleştırilmesındeki değerli katkıları için Turkcell Iletişim Hizmetleri A.Ş.'ye teşekkür eder. TURKCELL 0 5 Î2 Kesmtısız ılenşjm ka)na&ı Fest'val Sponsoru Kurumsal SporuortAr ^ CYAK SİGORIA ?=©«= V Bu ılan Cumhuıtvei Gaıetesı'n MÎMAR StNAN ÜNtVTRSİTESİ "M.Y.O. İHKİB MODA KONFEKSIYON BÖLÜMÜ"NDEN DUYURU GENÇ TASAREVICILARA ULUSLARARASI FffiSAT... 500 YIL ÖNCEYDİ... YIL 1498... PORTEKİZLİ DENİZCİ VASCO de GAMA, HİNDİSTAN'A ULAŞT1. BATI İLE DOĞL İLK KEZ KARŞILAŞTI- VE BUGÜ1N; 500 YIL ÖNCEKİ KUCAKLAŞMA KUTLAMYOR... 22 Mayıs - 30 EyKil 1998 tanhleri arasında. Lizbon EXPO 98 Dünya Fuan'nda, UNESCÜ tarafından, "Uluslararası Genç Moda Tasanmcılan Yanşması" gerçekieştirilecek. Yanşmanın teması: "GELECEK KUŞAKİÇN BİRLEŞİK BİR DÜNYA. ZAMAN ÖTESL OKYANUS ÖTESİ" Ülkemizi temsil edecek 3 tasanmı belırlemek üzere T.C. Dışışlen Bakanhğı koordınasyo- nunda düzenlenecek ulusal yanşma; - 18 yaşını doldurmuş ve 30 yaşından gün almamış, - Daha önce uluslararası bir isme sahıp olmayan. - Moda alanında herhangi bir fırmayla profesyonel bağlantısı olmayan tüm genç tasanmcıla- ra açıktır. TASAR1M TESLİMÎ İCİN SON BAŞVURU 10 EYLÜL 1997 Bilgi ve başvuru: İTKİB tstanbul Tekstil ve IConfeksiyon lhracatçı Birlikleri / Fuarlar Şb. Tel. 0.212-274 30 30/10 hat. Basın: 31891 9 oyun yer alıyor Festivalin Rus tiyatrosu- na aynlan bölümünde do- kuz oyun yer alıyor. Bunlar sırasıyla: 'Une Aventure' / Yazar: Manna Tsvetaeva, Yönetmen: Ivan Popovski / Piotr Fomenko Tiyatro Atölyesı 'Coups et Brebis' / Kurüar ve Kuzular,' Yazar: Alexandre Ostrovski, Yö- netmen Piotr Fomenko' Pi- otr Fomenko Tiyatro Atöl- yesi 'L'n Mois A La Cam- pagne'/Taşrada Bir Ay, Ya- zar: Ivan Tourguenıev, Yö- netmen Serguei Geovatch / Piotr Fomenko Tiyatro Atölyesi 'La Nuit Des Rois/ Krallann Gecesi' ' Yazar: William Shakespeare. Yö- netmen: Eugeni Kamenko- vitch Piotr Fomenko Tiyat- ro Atölyesı Incil'in 'Eski Ahit" kitabından derlenen 'Les Lamentations De Jere- mieV Jeremie'nin Ağrtlan/ Müzik: Vladmir Martinov, sahneye koyan ve yöneten: Anatqli Vassiliev / Mosko- va Dram Sanatlan Okulu 'Amphitryon'' Yazan: Mo- liere, Yönetmen: Anatoli Vassiliev / Moskova Dram Sanatlan Okulu 'Chant Pb- ur La VolgaVVolga İçin Şar- kı / Sahneye koyan, yazan, kuklalan, dekoru, heykelle- ri ve müziği yapan: Rezo Gabiadze' Dijon Bourgog- ne Ulusal Tiyatrosu, St. Pe- tersbourg Ulusal Satir Ti- yatrosu, Milano Performans Sanatlan ve Berlin Hebbel Tiyatrosu. Dostoyevski'nin 'Suç ve Ceza'smdan yola çı- kılarak derlenen 'KJ.Du Crime' / Yazan: Daniel Gu- ink , Yöneten: Kama Guin- kas Tiyatrosu' Oksana Mis- sina. Öleg Raiev, Anna Ra- ieva ve Dana Kınoutshenko 'Chambre DHotel Dans La Vlüe De NN' / NN Şehrinde- ki Otel Odası Nicolai Go- gol'un 'Ames Mortes' /Ölü Ruhlar'mdan sahneye uyar- layan ve yöneten: Valen Fo- kine / Moskova Meyerhold Sanat Merkezi. YAZI ODASI SELEVl İLERİ Işıklar, Sular, İstanbul llkokul ders kitaplarımızdan birinde miydi, yoksa evimizdeki bir kitapta mıydı; belki de Istanbul'u an- latan bir kitap, Bedri Rahmi Eyuboğlu'nun "Pul Pui" şiiriyle başhyordu: "Yedi tepeye kurulmuş I Pul pul "Gümüş gümüş balıklan I Pul pul "Işıktan sudan örûlmüş I Canım Istanbul" Ezberlemiş, ne kadar çok sevmiştim bu şiiri. O za- man neler duyumsayıp sevdiğimi arük hatıriamıyo- rum. Belki kırk yıl geçti. Geçenlerde, Yapı Radyo'daki soyleşi programım- da Willy Sperco'nun Yüzyıtın Başında Istanbul kita- bından yola çıkarak bir Boğaziçi gezinmesini dile ge- tirmeye çalıştım. Galiba şiiri yeniden dudağımın ucunda buluvermem o konuşmadan. VVİIIy Sperco, Çelik Gülersoy belirtiyor, "lstan- bul'da yüzlerce yıl yaşamış olan, levanten kökenli, Venedikli bir ailenin bireylerinden." Türkler, Dün ve Bugün adlı kapsamlı bir eser yazmış. Fransızca bu eserin bir bölümü de yukanda andığım adla, 1987'de Gülersoy'un Istanbul Kütüphanesi yayınlan arasın- da yer almıştı. Sperco, dünkü Boğaziçi'ni ihtiyaryüzyılımızın baş- langıcında görüyor. sonra 1950'lere kadar uzanıyor. Boğaziçi'nde olağanüstü güzellikler görüyor. Son- ra bu güzelliğin yıkımlarta yüz yüze gelmesini saptı- yor. Ve nihayet 1950'leri şöyle tanımlıyor "Ancak ahşap yalılar, yeşil ve mavi sulara yansı- yan modem tarzda inşa edilmiş süslü evlerin hepsi harap olmuş, eski saraylar tütün depolan haline gel- miştir. Tavanlan yaldız işlemeli ve tablolarla bezen- miş salonlarda, ayna ve fresklehe kaplı duvarlann sı- caklığında, haremlerde, güzelpaşa hanımlannın ya- şadığı bu yeher şimdı ışçı kadınlar, kokulu altın san- sı tütün yaprakiannı dizerek ihracata hazırianıyortar." Biraz merhametsız bir yaklaşım. Eski saraylann tü- tün deposuna dönüştürülmesi mimari tarih bilinci açısından elbette bağışlanır gibi değildir. Ama o ya- nm yamalak aristokrasi savunusu da benim sinirimi oynatıyor. Bununla birlikte VVİIIy Sperco'nun anlatımını büs- bütün gözden ırak tutamam. Remime Köymen'in dilimize çevirdiği bu kitapta Istanbul renkleri ve ışık- lan, ışıltılanyla belirir. Bakın, yukanki alıntıda, "yeşil ve mavi" sular, deniz anlatılmış, hem de bir iki çizik- tirmeyle. O denizin herhalde son tanıklanndan biriyim. özel- likle Boğaziçi'ni yeşil ve mavi sulanyla, bazan da he- le güzün, beyaz köpüklü mor, hırçın sulanyla hatırlı- yorum. Kadıköyü yakasının sulan bu kadar geniş bir renk yelpazesine açılamazdı. Mehmed Rauf'un Eylûl (1900) romanında Boğa- ziçi denızi gerçekten de birçok alacaya bürünür. Ye- şil-mavi-mor derken, denizin siyah bile kestiği olur, sonra lâcivert, gümüşî, kurşunî... Moda'nın, Fenerbahçe'nin, Suadiye ve Cadde- bostan'ın denizi hemen hep yeşil, çağla bademi ve camgöbeğiydi. Daha dingin denizler olduklanndan hemalde. Kadıköyü'nün denizi, renk, alaca darlığına karşılık, ışık bolluğunda yüzerdi. Bedri Rahmi şanki oradan esinlenerek söylemiş şiirini. Işıklann Üsküdar'dan, Kızkulesi'nden başlayarak sularda yansıyışı, sulara damla damla dökülüşü bir rüyanın geçit töreni ola- bilirdi ancak... Zaten Istanbul renk, ışık ve sular kentiydi. Henüz bir canavarmışçasına dört bir yanına, korulanna, or- manlanna, tepelerine, ıssız köşelerine yayılmamış bu kent, ister inanılsın ister inanılmasın, daha ışıklı, da- ha ışıltılrydı. Bugün bedbaht gecekondulann san ampullü kör ışıklan, boş yere göz yakmak isteyen floresanlan 'ışık- lar kenti' izlenimi uyandırmıyor. Tersine, ışıksız, ışıltı- sız bir kentin tuhaf hüznünü yaşatıyor. Sular çoktan bitti. Sular artık tek renk: Öldürülmüş denizin çürük mavisi... Boğaziçi'nde yaz, manolya yaprağının koyu yeşi- li ve manolya çiçeğinin uçuk sanmsı beyazıydı. Kadıköyü Yoğurtçu Parkı'nda sonbahar başlangı- cı, öbek öbek ateşçiçeklerinin ateş kırmızısıyla çıka- gelirdi. Denizde, hele Boğaziçi'nde, sonbahar balıkçılann lüfer avıyla, Tanpınar'ın deyişiyle bir "ateş opera- s;"na dönüşür, sonbahar bir ışık denizinde yüzmeye koyulurdu. Bu renkler, bu ışıklar şimdi belleğimizde kaldı. Takvimde İz Bırakan: "Yeni modalar ve Amerikalılara benzeme hevesiy- le Türkiye 'de pek çok insan çiklet çiğner. Sinema gi- rişinde çocuklar 'Amerikan çikletü' diye bağınrtar. Her markadan çiklet vardır. Bunlar Amerika 'dan it- hal edilir ve fiyatı orada bir kuruşken Türkiye'de elli kuruştur." VVılly Sperco, Yüzyılın Başında Istanbul. K U L T U R » Ç İ Z İ K K A M İ L M A S A R A C I
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle