03 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
BOYADA AVRUPANIN EN BÜYÜK MARKASI BU BOYADA Türkıye, boyada yepyenı bır markayla tanışıyor... Caparol. Böylece Türkıye. Avrupa'nın en büyuk markasının teknolojık zengınliğıne kavuşuyor. Ve Türkiye Caparol Alpina Max la tanışıyor ve Türk-Alman işbirliğinin ürünü, dünya stan- dartlarında. birinci sınıf bir plastik boyaya ka- vuşuyor. Boyada Avrupa'nın en buyük markası Caparol'ün lisansıyla, Türkiye'de en ileri üretim tesislerine sahip Betek tarafından üretilen Alpina Max. Türkiye'nin bugüne kadar görmediği, duymadığı (bir başka deyişle, özlemini çektiği) olağanüstü özellikleri taşıyor: • Alpina Max, üç katta, iki katta değil, yalnızca tek katta örter. • Alpina Max, inanılmaz oranda su kaldırma özelliğine sahiptir; yani diğer tüm boyalara oranla % 20 daha az boyayla iş görür. • Alpina Max, yüksek yayılma gücü sayesinde, uygulamada olağanüstü kolaylık sağlar. • Alpina Max çat- lamaz, kabarmaz, dökülmez. Sürtünmeye ve suya karşı olağanüstü bir dirence sahiptir. • Alpina Max'ın, Renklendirme Sistemi'yle elde edilen tam 144 rengi vardır, asla solmaz. • Alpina Max'ın tüm renkleri, Renk Standart Garantisi'ne sa- hiptir. Alpina Max'ın beyazı diğer boyaların beyaziarından. gözle görülür bir şekilde. daha beyazdır; yani gerçek beyazdır. • Alpina Max, sürülürken ve kururken asla kokmaz. • Aipina Max sürülen yüzeyler gerçek anlamda nefes alır. mft • İpJB } j ) W j §FI m m m\ \m\ \m\ \m\\m\ \m\ \m\\m CAPAROL Alpina Max BU BOYAYI KULLANAN —ARTIK— BU BOYAYI KULLANIR CAPAROL Alpina Max A T C * CUMHURİYET 12 MAYIS 1997 PAZARTESİ OLAYLAR VE GORUŞLER Yabancı Dil Bataklığı: Saplantılar ve Çözümler Prof. Dr. OZCAN BAŞKAN Ist. ve Marmara Cniversiteleri, Ingilızce Bölümü Emeklı Başkam T ürkiye'de, yabancı dil için gündemde gerçek bir "gere- kirlik" yoktur, yal- ruzca "özenti" vardır. Oysa, ortada doğal bir gereksinim bulunmalıdır. Türkiye, Ba- n dillerine, coğrafya ve kül- tür bakımından oldukça uzaktadır. "Yabancı dil bfl- mek iyidir" demekle sonuç alınmaz. Yabancı dil çalış- mak. sınav geçmek için kat- lanılan zorunlu bır dert gi- bi görülmektedir. Fakat, "kü- reseüeşme" gereği, Türkiye dış dünyaya açılmaktadır. Bu baskın etken ne kadar yabancı dil gereği yaratırsa sorun da aynı oranda çö- zümlenecektir. Bu arada. şimdiki uygulamada belli bir iyileştirme sağlanabilir. Ne var ki. ilkin bir durum saptaması gerekmektedir. Tıp dalında önce avnşünm (tahlil) yapılır, sonra tarula- yım (teşhis) konulur, en so- nunda da sağaltmı (tedavı) uygulanır. Mikrop için kiü- rür yapmadan antibiyotik- veriîırse işe fazla yaramaz. Bu yüzden ılkin şu 4 soru, saydamlıkla yanıtlanmalı- dır: "Niçin, kime, ne, nasıT öğretilecektir? Niçin: Öncelikle, amaç / araç kurab uygulanmalıdır. Hangi amaç için yabancı dil? Eğer yabancı dilin tümü hedeflenirse sonuç alına- maz. Böyle bır tümelcüik daha baştan yenik düşecek- tır. Hem okuma-yazma hem de konuşma becerileri, kısıt- lı sürede öğretilemez. Bun- lar arasında bir yeğleme ve sıralama yapılmalıdır. Tersi durumda biröğrenci. yıllar- ca yabancı dil dersi gördü- ğü halde bir turiste yol bile tarif edemez. Bu uygulama sonucu, bugün sayılan on mılyonlan bulan bir yaban- cı dil emeklikri ordusu oluş- muştur. Oysa hedefküçült- meyapılırda, sınırlı bir amaç için uygun araç kullanılırsa verimli sonuç alınabilir. Kime: Bugünkü yığmsal öğretim içinde, berkese bir yabana dil savı geçersizdir. Sınırlı olanaklardaçokkişi- ye azdil, hiç kimseye, hiç dil demektir. Oysa, azldşiyeçpk diLişeyarardilolabilir Ger- çekte. yabancı dil herkes için şart değıldir. Ömekse, Türk yasalan çerçevesinde, bir yargıç, savcı ya da savun- man, yabancı dıle gerek duy- maz. O halde, hedef öğren- ci sayısı azaltılarak tasarruf sağlanırsa, verimli bir öğ- retim yürütülebilir. Nitekim, kolej türü okullar, böyle seç- medolduklan için, bir ölçü- de daha başanlı konumda- dırlar. Ne: Dilde. sözlü ve yazüi iki ayn oluk vardır. Sözlü kullanımda zaman akışı dur- durulamaz; sanki canhyayın yapılıyor gibidir. Bir kilit sözcük bilinmezse. sözlüğe bakacak zaman yoktur. Bu yüzden, sözlü dilde, konuş- ma hızına eşit bir otomatik- lik gerekir. Bu hızlılık, an- cak özel uğraşma sonunda kazanılır. yığınsal öğretim- KARL\L4.AŞLI)lHUKn( HÂKİMLİĞİ'NDEN 1994'308 Esas 1997/171 Karar Da\acı Bayındırlık ve lskân Bakanlığı tarafından davalı Avni Akşit aleyhine açılan tapu ıptalı tescıl da- vasında, Davacmın davasının ka- bulüne Kartal Soğanlık 133pafta, 2955 ada, 6par- sel sayılı taşmmazdaki da- valı Kasım Rü$tü oğlu Av- ni Akşıt'e ait 728/1664 pa- yın tapusunun iptali ile in- tifası kamulaştırmayı ya- pan Bayındırlık ve lskân Bakanhğı'na ait otmak üzere Hazine adına tapu kutüğüne tesciline. mahke- memızden venlen ihtiyatı tedbir karannın karar ke- sinleşinceye kadar deva- mına, 650.000 TL vekâlet ücretinin davalıdan alınıp davacıya venlmesrne, da- vacı tarafindan sarf edilen 1 546.000 TL yargılama gıdennın davalıdan alınıp sarf eden davacıya veril- mesıne karar verilmış olup, davalı Avnı Akşit'in adresi, yapılan zabıta tah- kıkatına rağmen saptana- madığından ilanen tebligat yapılmasma karar veril- mış. duruşma günü ve da- va dilekçesi de ilanen teb- liğ edilmış olmakla işbu karar özetınin gazetede ya- yınını müteakıp 1 hafta sonra başlamak üzere 15 gün içinde temyiz edilme- diği takdırde kesinleşeceğı hususu adı geçen davalı Avnı Akşit'e ilanen tebliğ olunur. 2.5.1997 Basın: 19453 de bunu edindirtmek ola- naksızdır. Dahası, söyleşi alıştırması için. konuşula- cak "boş" insan bulmak ge- rekir. Buna karşılık, yazılı dilde, bir başkasına bağım- lılık yoktur. Kişi kendi ba- şma da yabancı dil etkinli- ğini sürdürebilir. Aynca, ya- zılı kullanımda sözlü dilde- ki gibi otomatiklık de ge- rekrnez, zaman sanki don- muş gibidir. Nitekim bir tüm- ce birkaç kere okunup yazı- labılir. birçok sözcüklerin anlamlanna bakılabilir. Işte bu yüzdendir kı, Türkiye ko- şullannda, birinci etkinlik "okuma" olmalıdır. Fakat, bunun yani sıra "sözlü" di- li de güçlendirmek üzere, piyes veya röportaj gibi "söy- leşptüründeki parçalarda iş- lenmelidir. Nasü: Dil, temelde bır şif- reolup soyut kavTamlar, so- rrıut sözcüklere ve tümce ya- pılanna dürümlenir. Yaban- cı dil, iki kere "^fre" veya "düğüm" sayılır. Bu çifte düğfim durumunda, önce "çetin ceviz" kınlacaktır ki, içindeki kesim yenebilsin. Işte yabancı dil öğrenmede- ki tüm zorluk, bu katmerii ^fre yüzündendir. Şifre, te- melde gramerdemektir. Ya- bancı dil öğrenmek, şifreli kasa açmak gibidir. Fakat, hangi amaçlar için, hangi kasalar gerekiyorsa, yalnız- ca onlara ilişkin şifredkfcr öğrenilmelidirler. Oysa ile- ridegerekebflirdiye, öğren- ciler tüm şifreleri açabile- cek birer kasa hırsızı gibi yetiştirilmektedirler. Sonuç- ta hiçbir kasa açılmakta de- ğildir. Sıradan "söyleşi 1 ', temel- de "ezberlenmiş" klişeler toplamıdır. Otomatikliksağ- lamak için, bu basmakalıp sözleri fazla aynştırmaksı- zm olduklan gibi bellemek yeterlidir. Ömekse, Ingiliz- ce bilmeyenler bile,»'bvyu / seni sevTyorum tümcesini doğru söylemektedirler. Fa- kat bu gibi tümceler, gramer bakımından aynştınlıp öğ- retildiği zaman, bilinçlilik devreye girmekte, o zaman da otomatikJik gerektiren konuşma becerisi tutukluk yapmaktadır. Işte yabancı dil öğretiminde en yıpraücı, en usandıncı engel, bir yer- de, dilbilimciler, dilbilgici- ler ve dil-öğretçiler tarafın- dan sergilenen bu gramer sevdasgibi görünmektedir. Kurallar dile özgü olduk- lanndan, yabancı dıldeki ya- pı özellikleri, Türkçedeki- lerle çatışırlar. Onun için de, bunlann özümlenmeleri çok zordur. Oysa, sözcükler, "di- leözgü"ormadıklan için mil- liyetleri yoktur. Bu bakım- dan, bellenmeleri çok ko- laydır. Ömekse efendi söz- cüğü Yunanca auto köken- lidir, magazin sözcüğü de Arapça hazne kökehli, ber- gamotsa, Türkçe bey armu- tu tabanlı. Dil yapısı, iske- let gibi sağlamdır, fakat can- sızdır. Sözcükler kaslar gi- bidirler, hiç değilse canlı- dırlar. Ömeğin yalnızca oto- mobfl,benzm,fiıl sözcükle- ri kullanılarak arabaya yakıt alınabilir. Fakat. tümce yapısı bilin- diği halde, eğercan alıcı bır sözcük bilinmezse koskoca bir metin bile anlaşılmaya- bilir. Tıpkı, bir ayağından iple bağlanmış koskoca bir fil gibi. Aynca, eğer gerek- lı sözcükler bilinmezlerse anadil Türkçede bile şöyle- nenleranlaşılmazlar. Ömek, "Valvüler pülmonik stenoz- da, eğer septum sağlamsa si- yanozgörülmez.r 'Batı dille- ri, terimler bakımından, Grekce/Latince kökenlere dayanırlar. Bu birimler bili- nince, yabancı dildeki söz- ler ve yazılar kolayca anla- şılabilir. Ömeğin Grekçe - scope/bakma (aygrtı): mic- roscope, telescope, perisco- pe, endoscope, arthroscope. O halde yabancı dilde terim öğretimine ağırlık verilirse, tümce yapısı kabataslak an- laşılınca, doğru anlam gene de çıkartılabilir. Çünkü, ya- zınsal olmayan metinlerde, uzunca bir tümcenin yapısı bile genellikle açık seçiktir. Örneğin "Eğer bir ...'nin -si'nde, _"B bir _ çokca _Bir- se, ozaman,o _1n_'i,biç —3e- mez." Değerlendirme: Yabancı dil uygulamasını değerien- dirmede tek ölçüt verimHlik olmalıdır. Bu da, kısaca har- canan şeyin, üretilen şeye oranbsı demektir. Ömeğin şöminede yakılan kütükten üretilen ısının çoğu bacadan çıkıp ziyan olur, oysa soba- daki odunlar daha verimli- dir. Bunun gibi, Istanbul'da- ki Boğaz'ın iki yakası ara- sında bir transadantik ça- hştırmak, verimsiz bir gü- lünç girişim olur. "Kolej" türü okullarda, fen derslen, yabancı dilde yapılmakta- dıt. Oysa, bu teknik dallar in- sana yabancı dil öğretmez. Ancak edebiyat, tarih, top- lumbilim, ruhbilim gibi in- saogil bilimler öğretebilir. Aynca, fen dersteB-*te- rim ağjrUdı'' ohıp Wsöz- cükleri bilen birisi, yalınbir gramer bilgisiyle bu konu- lara ilişkin metinleri oku- yup anlayabilir. Nitekim bu- gün "koİej" bitirmemiş bir nice bilim kişisi, yabancı dilde yayın izleyip yazı ya- zabilmektedırler. O halde. böyle bir amaç için, 7 yıllık bir süreyi boş yere harca- mak. tam bir verimsizlik ör- rjeği sayılmalıdır. Gerçekte tstenen şey, konuşma ürkek- fiğidenilen engeli aşırtmak- tır. Fakat, bunun için, yalın bir gramere dayah, yoğun bir "konuşma" dersi yeter- lidir. Ondan sonrası. artık sürekli olarak, sözcük ve fc- rim belleme işidir. Bunu sağ- lamak için de, terim ağırlık- lı metin okumaya dayah bir yabancı dil dersi sürdürülme- lidir. Kuşkusuz, bu gibi me- tinleri işlemek üzere, ger- çekten yeterlikli öğretmen- ler de aynca yetiştirilmeli- dirler. Sonuçta. yabana dilde öğ- retim bir başansızlık sim- gesidir. Çünkü örtük gerek- çe şudur: Nasü oba yaban- cı dil normal yoldan öğreti- lemiyor. O halde, hiç olmaz- sa,yabana dildeöğretim ya- pılsın ki sonunda öğrenciler bu dili biraz oLsun kullana- bilsinler. Böylesine zavallı- ca bir ön yerülgili anlayış, "ulusal onur" bakımından yüz kızartıcı olmanın öte- sinde, aynca verimsizdir bi- le. Hiç de usçul olmayan bu uygulamayı açıklamak üze- re delikli kiova ömeği verile- bilir. Içilecek olan şey. bir bardak sudur. Fakat, bunun için birbardak yerine, dili de- lik bir kova kullanılmakta- dır. Böylece, çeşmede tam doldurulan kova aka aka ge- tirilmekte, en sonunda dip- te bir bardakhk içecek su kalmaktadır. Oysa küçük bir kap kullanılsa sorun çözül- müş olacaktır. Bu bakım- dan, görünürdeki "sözde ba- şan", bır yerde "™den do- layı değil de, _'ye rağmen" edinilmektedir. Öneraer 1) TV yayınla- n sırasında. bunlann özgün yabancı dildeki ses kayıtla- n, ömekse FM bandı üzerin- den sürekli olarak yayımla- nabilir. Böylece Türkiye ge- nelindeki milyonlarca kişı. her gün. saatlerce bol bol, canh ve özgün yabancı dil dinlemiş olur. 2) Insanlar yabancı dil kopuşmak için başka birisini pek bulamaz- lar. Oysa, kendi başlanna saatlerce "söyleşi" türü ya- zılar yazıp pratik yapabilir- ler. O halde. yabancı dil öğ- retim izlencelerinde söyleşi yazdırmaön sıraya geçirtil- melidir. 3) Yabancı dil ders- len "seçmefi" yapılırsa or- tada öğretmen fazlası ola- caktır. Işte o zaman, konuş- ma derslerine iki hoca bir- den girebilir. Ancak iki öğ- retmen, kendi aralannda bir söyleşi başlatarak, sınıfta gerçek bir konuşma ortarru yaratabilirler, tek hoca bu- nu yapamaz. 4) Koşut-ders denebilecek birmodel uygu- lanabilir. Buna göre Türkçe derslerde geçen terimleri içeren yabancı dil metinle- ri özel olarak hazırlanıp bun- lar hafta hafta, dil dersinde işlenirler. Öğrencilerbir ko- nuyu o hafta Türkçede ön- ceden öğrendikleri için, ya- bancı dildeki terimleri çok daha kolay belleyecekleri gibi, dil düzengesini de bu arada özümlerler. Eğer bu işe ortaokulda başlanırsa öğrenciler liseyi yabancı dil bilerek bıtirmiş olurlar, böylece "kolej" tü- rü okullarada gerek kalmaz. Hele "ûniversite" düzeyin- de. uzmanhk dalı daha da kesin beliriendiği için, "ko- şut-ders" uygulaması çok daha başanlı olur. Sonuç olarak denebilir ki, bataklı- ğa saplanmış gibi görünen yabancı dil öğretimi, alışı- İagelmiş tutum sürdürüle- rek çözümlenemez. Yapıla- cak şey, bu arada, Batılı ya- bancı uzmanlar ve yayınev- leri tarafından konulan am- bargoolgusunu da fark edip yeni bir atılımla, Türkiye koşullanna uygun bir özgün model geliştirmektir. CUMHURtYET'TEN OKURLARA ORHAN ERİNÇ Cumhuriyet Celâlileri Çetelerin ve kişisel çıkarları için devlet parasını hortumlayıp halkı soyanların ulaştıklan boyut, Os- manlı dönemindeki Celâlîterin günürriüzde de dev- let yönetimine yön verme çabalannı yoğunlaştırdık- lannı gösteriyor. Önce Celâlî sözcüğünü tanımlayalım: Usta ga-. zeteci ve uzman tarihçi Midhat Sertoğlu, Osman- lı Tarih Lügati adlı yapıtında şöyle özetliyor: "CELÂLÎ - Yavuz Sultan Sdim devrinde (1512 - 1520) Tokat'a bağlı Turhal kasabasında Mehdî- lik iddiası ile baş kaldırarak etrafına birsürü adam toplayan ve devleti bir hayli uğraştıran Celâl adlı âsiye bağlı olanlara verilen isim. Sonralan devlete isyan edenlere ve eşkıyalara da Celâlî denilmiştir." Celâlîlerin arasında kimi ararsanız vardır. Başla- rının derdine düştükleri için binlerce yandaşı ile her gün bir kasabaya konup göçerek, halkın malını, ır- zını ayaklar attına alan vezirier önde gelir. Ama Ser- toğlu'nun "eşkıya" dedikleri de az değildir. Eviiya Çelebi, Seyahatname 'sinde onların yaptıklannı da anlatarak yazar. Karahaydaroğlu, Katırcıoğlu Mehmet, Akyakalıoğlu, Unyaganlıoğlu, Yeğen Hüseyin, Kara Memi, Burak Ali, Yeğen Hasan, Gürcü Nebi, Çomar Bölükbaşı sa^dıklarının bir bölüğüdür. Osmanlı devleti, düzeni korumak için bunlara karşı çeşitli yöntemler uygulamıştır. Başta gelen yöntem de "devlet adına silaha sanlıp" istenileni. cikdürenlerin ödüllendirilmesidir. Eviiya Çelebi, bu yön-, temin somut örneklerine de tanık olmuştur. Defterdarzade Mehmet Paşa'ya sultandan ge-, len emırde şöyle denilmiştir: "Eğer başın gerek ise bir an ve bır saat durma- yıp Varvar laininin başı veya başın. Eğer ol âsinin hakkından gelip Varvar'ın başını kutlu tahtıma gön- derip hizmetini yerine getirirsen Mısır eyaleti hiç- bir şey ödemeksizin sana vehlmiştir." Aynı gün Istanbul'dan yola çıkanlıp Varvar Ali Pa- - şa'ya ulaştırılan hattı humayûn da özetle şöyledir: "Vezirim Varvar Ali Paşa lâlam cürmün (suçun)' affolunmuştur. Defterdarzade CelâlTnin isyanı or- taya çıkmıştır. Yazım vardıkta bir an durmayıp mem- leketimin neresinde bulursan katledip ya başı ya. başın. Hizmetini yerine getirirsen, karşılığında hiç-' bir şey ödemeksizin Mısır sana ihsanım olmuş-' tur." Osmanlı'nın yaşadığı talihsizliklerin başında, ki-, şisel çıkarları bozulan ya da etkinliklerini yitiren yö- neticilerin yeniden göze girebilmek için ellerindeki olanakları devlet adına görüntüsü altında istedik- leri gibi kullanmaları gelir. Ulaştıklan görevi kaybet- memek için aynı çabayı gösterenleri de düşünür-; sek sorunun boyutu daha iyi anlaşılır. Benzer olaylara bugün de tanık olunmaktadır. • Susurluk kazasında ortaya dökülen yeşil pasa- portlarla, silah taşıma izinleri hangi ilişkilerden kay- naklanmıştır? Flash TV'nin önce 50-60 kişilik bir grup tarafın- • dan basdması, soncadayayından alıkonulması için, kimi devlet göreviileTtnfn çaba harcamaları ne an-H lama gelmektedir? »- - * Görevlerinde uzman olan bürokratları sürerelc' yerlerine dinci eğitimden geçmiş olanları getiren- lerin amacı nedir? Değiştirilemeyeceği belirtilen ilkeleri arasında 'la-' iklik'm de yer aldığı Türkiye Cumhuriyeti'nde "Şe- riatisterük" diye sokaklara dökülenlerin, laikliğin ga- rantisi olanlar tarafından desteklenmesi nasıl yo-, rumlanabilir? ; Başbakan Yardımcısı Bayan Çiller, "Osmanlı dö-; neminiyeniden şahlandıracağız" derken hangi dö- : nemi kastediyor olabilir? • • ! Futbol Ligi maçlannın televizyondan canlı olarak yayımlanması konusunda yaratılan kavganın yapay oiduğu sonunda tanıtlandı. Ancak BİMAŞ ile CINE 5 arasındaki haberdüellosu, halkın haberlere ulaş- ma hakkının yerine, halkı kendi çıkarları için yön- lendirme hakkı gibi kullanılabileceğini de gözler önüne serdi. Tekellerin gazetelerinde yer alan ha- berler, çıkar üzerine haber yapmak, hatta kurgula- mak konusundaki önemli örnekler olarak gazete- cilik öğrenrmi görenleri uyarmış olmalıdır. Spor Ser- visimiz, gerçekleri okurlarına ileterek başanlı bir sı- navdan daha geçti. • RP'nin Genelkurmay'ın düzenlediği brifingde, ir- ticanın öncelikli tehdit olarak nitelendirilmediği, bunları basının uydurduğu yönündeki açıklamala- • Arkası 10. Sayfada TtmSie Ihrtr ZuJomft einen Çefattm. %çmiertchance bei OAtrudes-^Btnz Wir suchen für unsere it fıenus, was in Ifaun sttckt. zur Vorbereitung auf verantvvortungsvolle Positionen in unserem Untemehmen KandidatenAinnen mit Oualifikationen wie Ausdauer, Zielstrebigkeit, Begeisterungsfâhigkeit, Überzeugungskraft und Konfliktfâhigkeit. Genauso aber auch Teamfâhigkeit und die Gabe, SelbstbevvuStsein nicht mit Ich-Bezogenheit zu vervvechseln. Dabei ervvarten wir nicht von Ihnen, daB Sie diesem Ideal- Profil schon jetzt 1:1 entsprechen. Uns kommt es viel mehr auf Ihr Selbstverstândnis, auf Ihr Potential an. Natüriich muG auch die fachliche Basis stimmen. Daher sollte sich Ihr VVissen, Ihre Fachkompetenz in einem überdurchschnittlichen HochschulabschluS in den Fachrichtungen Maschinenbau, Wirtschaftsingenieurwesen, Informatik oder Wirtschaftswissenschaften und sehr guten Deutschkenntnissen niedergeschlagen haben. Eine weitere Einstiegsvoraussetzung ist, dalî Sie schon vvâhrend Ihres Studiums bzw. Berufslebens fundierte Einblicke in die Industrie gevvinnen konnten. Sie ditst MtrausfonUrung amnthmen. mdchten, scftkt&ı Sit Ikn Ileıverfautgsunteriagcn (taStüariscfur LeBenslauf in (DeutscA, LkhtînU und Zeugniskppien) an: Mercedes-Benz ' "i Mercedes-Benz Türk A.Ş. Personalabteilung "Nachvvuchsgruppe" Burmalı Çeşme Sokak Askeri Fırın Yolu No: 2 Davutpaşa 34022 İstanbul
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle