Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
Cumhuriyet
İmtiyaz Sahibi: Berin Nadi
Genel Yayın Yönetmem. Orhan Erinç #
Genel Yayın Koordinatörü: Hikmet
Çetinkaya 0 Yazıişleri Müdürlerı
IbrahimYıldız, Dinç Tayanç(Sonımlu)
# Haber Merkezı Müdürü Hakan Kara
# Görsel Yönetmen. Fikret Eser
Dış Haberler: Şinasi Danışoğlu • Isühbarat.
Cengiz Yüdınm 0 Kültür Handan Şenköken
# Spor Abdûlkadir Yücelman • Makaleler
Sami Karaören • Duzeltme Abdullah Yazıcı
• Fotoğraf Erdoğan Köseoğlu • Bılgı-Belge-
Edibe Buğra • Yurt Haberlen Mehmet Faraç
YaymK.unılu: ÜhaııSdçuk(Başkan).
Orhan Erinç, Oktay Kurtböke.
Hikmet Çetinkaya. Şükruı Soner,
Ergnn Bakı. DinçTıyjuıç, tbrahim
Yıldız, Orhan Bursalı, Mustafa
Balbay, Hakan Kara.
Ankara Temsılcısı: Mustafa BalbayO Haber Müdüru Doğan
AJan Ataturk Bulvan No 125, Kat 4. Bakanlıklar-Ankara
Tel 4195020 (7 hat), Faks: 4195027 • Lzmır Temsilcısı.
SerdarKız>k,H.ZıyaBK 1352 S. 23 Tel. 4411220, Faks:
4419117•AdanaTemsılcısı Çetin Yiğenoğlu, tnönüCd
119 S. No 1 Kat 1, Tel 363 12 11, Faks- 363 12 15
Koordinatör Ahmet Korursan #
Muhasebe: Bülent Yener 9
Idare HüseyinGürcr#L)letnıe
Önder Çelik • Bılgı-lslem: Nail
tnal 9 Bılgisayar Sıstem:
Mürmet Çikr
MEDYA C: • Yönetım Kumlu
Başkanı - Genel Mudur Gülbin
Erduran # Koordınator Rcha
I^Onan • Genel Mudur Yardımcısı
MİM Akdağ Tel 514 07 53 -
5139580-5138460-61,Faks 5138463
YayımU>an \e Basan: Yenı Gûn Haber Ajansı, Basın ve Yayıncılık A.Ş
Tûrkocagı Cad 39 41 Cağaloglu 34334 Ist PK 246 lslanbul Tel (0,212) 512 05 05 f20hat) Faks (0/212)513 85 95 12MAYIS1997 Imsak: 3.57 Güneş: 5.43 Öğle: 13.08 Ikindi: 17.00 Akşam: 20.19 Yatsı: 21.57
Şarkıcıların
sesleri
kopyalanacak
• LONDRA(AFP>
Ölmüş. pop \e rock
şarkıcılannın seslerinin
bilgisayar aracıhğıyla
kopyalanabileceği
bildirildı. Böylece artık
hayatta olmayan
şarkıcılara, yaşarlarken
hayal edemeyecekleri
şarkılar söylettirilebilecek.
fngiltere'nin başkenti
Londra'daki Oxford
Üniversitesi fonetik
araştırmacılanndan Ken
Lomax'ın geliştirdiği bir
yöntemle seslenn özgün
elektronık kayıtlanndaıı
örnekler kopyalandı,
bilgisayarda aynştınldı ve
sonra farklı biçimlerde
sentezlendi. Geçen hafta
Londra Müzik Şovu'nda
buluşunu sunan Ken
Lomax. "Eğer gercekten
istiyorsanız Elvis
Presley'e Spıce Girls'ün
bir parçasını
söyletebılirsiniz" dedi.
Milli Parklar
Foıtu
Yönetmeliği
• ANKARA (AA)-Milli
park alanlanmn tesisi.
korunması, bakımı,
onanmı ve tanıtımıyla
yönetim ve işletme
harcamalan için kurulan
Milli Parklar Fonu'nun
oluşum ve kullanma
esaslannı düzenleyen
yönetmelik, Resmi
Gazete'nin dûnkü
sayısında yayımlandı.
Bahar
müzayedesi
• İstanbul Haber Servisi -
Askeri Müze Kültür
Sitesf nde Atrium Sungur
Sanatevi tarafından
gerçekleştirilen '12. Bahar
Müzayedesi'nde, ressam
Hikmet Onat'ın
"Cihangir'de Akşam" adlı
yağlıboya tablosu 5.5
milyar liraya satıldı.
Müzayedede Halid
Naci'nin "Boğaz
Sırtlannda Kuşçu" tablosu
750 milyon liraya, Necdet
Alay'ın "İstanbul ve
Takalar" tablosu 700
milyon liraya, Hüseyin
Cahit Derman'a ait
"Büyükada"da Ressamlar"
tablosu 600 milyon liraya
alıcı buldu
Tpavertenlene
yasak
• DENİZLİ(AA)-
Denizli Valisi Yusuf Ziya
Göksu. Pamukkale'deki
travertenler üzerinde
dolaşma yasağırun 15
mayıstan itibaren
uygulanacağım açıkladı.
İstanbul'da açılan
Uluslararası Turizm
Fuan'nda kurulan
"Pamukkale Standı"nın
büyük ilgi gördüğünü
belirten Göksu,
travertenlerin
temizleneceğini
kaydederek özel kıyafet
gıyecek 10 kişilik bir
ekibin, alanda sürekli
denetimlerde bulunacagını
bildirdi.
Diinyada açlık
tehlikesi
• ANKARA (ANKA)-
Dünya nüfusunun giderek
arttığı, buna karşıhk tanm
alanlanmn yanlış
kentleşme ve sanayileşme
sonucunda giderek
azalmasının insanlan
açlıkla karşı karşıya
getirdiği açıklandı. Türk-tş
\e Tarlm-İş tarafindan
crtaklaşa hazırlanan
"Tanm ilaçlan ile
calışırken ahnacak
tedbirler" broşüründe,
crtaya çıkan açlık
sorununun artık küresel
bir felaket haline geldiği
vurgulandı.
Tanıtım filmine
ediil
• ANKARA (AA)-
"urizm Tanıtma
Müşavirliği tarafından
"ürkıye'nin tanıtımı
anacıyla hazırlatılan
"Tatil Ülkesi Türkiye"
adlı reklam filmi, Houston
Uluslararası Reklam
Filmlen Yanşması'nda 4
bin 500 film arasından
"En ıyi bilgi veren ve
ünıtan reklam fılmi"
calında binncilik ödülü
kazandı.
Yunanlı gazeteci Paulina Lampsa kadınlarm demokrasiye yaptıklan katkılan anlattı
^Politikada erkek kriterleri geçerlfLEYLA TAVŞANOĞLU
Paulina Lampsa sivil toplum kuruluşla-
nnda uzmanlaşmış, bir yandan da gaze-
tecilik yapan Yunanlı bir kadın. Yunanis-
tan Dışişleri Bakan Yardımcısı George
Papandreu'ya sivil toplum kuruluşlany-
laılışkilerbağlamındadanışmanlıkyapı-
yor. Paulina Lampsa Türkiye'yle Yuna-
nistan arasında geçen yıl patlak veren Kar-
dak krizinden hemen sonra Türk ve Yunan
aydınlan arasında Yunanistan'ın Nafplion ken-
tinde bir fikir alışverişi toplantısı da düzenle-
dı. Istanbul'da yapılan "Akdenizii Kadınlar
ve Demokrasi'' konferansına konuşmacı ola-
rak katılan Paulina Lampsa'yla kadınlann de-
mokrasiye katkılan ve Türk-Yunan uz-
laşmazlığında kadınlann oynayabi-
lecekleri olumlu rolleri konuştuk.
Lampsa'yla konuşmamız somlu-ya-
nıtlı şöyle geçti:
- Yunanistan'da kadın haklan ne
dunımda?
Lampsa: Bir kadın, başbakan ya da başbakan yardımcısı
olmayı başardığında bir erkek mantalitesine sahip oluyor. Bu kadınlar,
bazen kadın haklarım desteklerlerse erkekler tarafından bir yana itilmek
korkusuna kapılıyorlar. Bu nedenle de tam bir erkek gibi davranıyorlar.
LAMPSA-1980 yıhndan sonra kadınlann hu-
kuksal haklannı iyileştirme yolunda epeyce
adım atıldı. Çünkü çok güçlü kadın haklan ör-
gütleri vardı. Hükümetin politikası da buna yar-
dımcı oldu. Üstelik o zamanki Başbakan And-
reas Papandreu'nun eşi Margarita Papand-
reu'nun kadın haklanyla ilgili geniş çalışmalar
yapması bu gelişmeye yardım etti.
Ama 1980'lerdeki bu iyileşme döneminin ar-
dından bugün bir geriye dönüşü görüyorum.
Avnıpa standartlanna göre çok iyi bir yasal sis-
temimız var. Ama hâlâ pek çok alanda kadın-
lar erkeklerle eşit durumda değil. Bu alanlardan
birisi de karar mekanizması. Karar mekanizma-
sındakı kadın oranında Yunanistan, öbür Avru-
pa ülkelerine kıyasla en düşüklerden birisi.
- Bu oran yüzde kaç?
LAMPSA - Yüzde 5.7. Örneğin hükümette
çok az sayıda kadın bakan var. Ama en önemli
bakanlıklardan binsı olan Kalkınma ve Turizm
Bakanlığf mn başındakı de bir kadın olan Vas-
sos Papandrcu. Vassos Papandreu daha önce de
Avrupa Komisyonu Başkanlığı yapmıştı.
Ne yazık ki bugün Yunanistan'da kadın ha-
reketi artık eskisi gibi güçlü olmadığı ıçin du-
rumun degişmesi amacıyla fazla bir şey yapı-
lamıyor. Ustelik, kadının profesyonel ve aile
yaşamı arasında uyum kurmasını sağlayabile-
cek bir altyapı düzeni de yok. Bu nedenle ço-
cuklu bir kadının yüksek emellere sahip ohna-
sı çok zor.
-Yunanistan'da kadın haklan örgiitüsavisıne-
dir?
LAMPSA - Pek çok kadın haklan örgütü var.
'Korumacılar'
doğayı talan ediyor
ASUMAN ABACIOĞLU
tZMİR - İzmir 1 No'lu Ko-
ruma Kurulu, SİT alanlannı ya-
pılaşmaya açma kurumu gibi
çalışmakla suçlandı. Kunıl, Se-
ferihisar ve Alaçatfda Teos an-
tik kentini de içeren bölgelerin
StT derecesini düşürerek yapı-
laşmaya olanak sağladı. Ku-
rul'un, bu uygulamasıyla "ko-
rumacılığa aykın" davranma-
nm yanı sıra yasalan da çigne-
diği bildirildi.
Kurul'un, alanlan 3. Derece
Arkeolojik SlT'e düşürme ka-
rarlannı, Ankara Üniversitesi
Dil Tarih ve Coğrafya Fakülte-
si Öğretim Üyesi CoşkunOzgü-
nel ile Adnan Menderes Üni-
versitesi Edebıyat Fakültesi Öğ-
retim Üyesi Prof. Dr. Abdullah
Yaylalı'nın raporlanna dayan-
dırdığı belirtildi.
Yapılaşmaya açılan SİT alan-
lannda bazı kooperatiflerin ya-
kında konut üretimine başlaya-
caklan öğrenildi. lddialara gö-
re Istanbul'daki bazı sermaye
gruplanrun bölgeden büyük ara-
ziler satın almalannın ardından
sit dereceleri düşürüldü.
İzmir ÇevTe Hareketi Avukat-
lan'ndan Rıfat Bozkurt İzmir 1
No'lu Kururun Seferihisar ve
Alaçatı'daki StT derecesini dü-
şüren kararlannın "hukuka ay-
tan" olduğunu söyledi. Her iki
bölgerün de 1995 yılında alınan
korumacı Çeşme Yarımadası
SİT kararlan kapsamına girdi-
ğini söyleyen a\xıkat Bozkurt, 21
sayılı ilke karanna göre hakkın-
da yüzlerce dava açılan Çeşme
Yanmadası StT kararlannın da-
valar sonuçlanıncaya kadar gö-
rüşülmemesi gerektığini vurgu-
ladı.
SİT derecesi dûşürûlemez
Sefenhisar ve Alaçatı'yı da
kapsayan Çeşme Yanmadası ge-
nel SİT kararlan hakkında yü-
zün üzerinde dava açıldığını. bu
nedenle 21 sayılı ilke karanna
göre Seferihisar ve Alaçatı'da-
ki SİT kararlannın değiştirileme-
yeceğini kaydeden Avukat Boz-
kurt, "KuruL bu bölgelerde StT
derecesini düşüremez. 21 sayılı
ilke karan yürürlükte olduğu
için Seferihisar ve Alaçatı'nın
StT derecesini düşüren kurul
karaıian hukuka aykın. Nor-
makk\ Yüksek kurul vebölge ku-
rulunda. Çeşme Yanmadası ka-
rarlarryia ilgili hiçbirgörüşme ya-
pümaması gerekKıor'' dedi.
Ama bunlardan pek azı etkin. Birkaçı da bazı
siyasi partilerin organlan. Doğal olarak da eğer
o siyasi parti kadın sorunlanyla ilgüeniyorsa et-
kin oluyorlar. llgilenmiyorsa etkm olmuyorlar.
Şimdı olumlu bir çalışma yapıldı ve siyasi par-
tilerden bir grup kadın parlamenter kadın sorun-
lanyla ilgilenen bir örgüt kurdu. Son Avrupa Par-
lamentosu seçimlerinde bütün partilerden kadın-
lar basın toplantılan düzenleyerek Avrupa Par-
lamentosu'na seçilecek bütün kadın adaylan
desteklediler. Bu çok olumlu sonuçlar verdi,
çalışmalar sürüyor.
- Papandreu"nun eski eşi Margarita Papand-
reu'nun da bir kadın örgütü vardı. O etkin mi?
LAMPSA - Evet. Ama Margarita Papandreu
daha çok uluslararası alanda çahşıyor.
- Kadınlann yerel yöaetimlere seçflnıe oranı
nedir?
LAMPSA - Parlamentoya seçilme oranlan
yüzde 5.7. Bu zaten kötü bir oran. Yerel yöne-
timlere seçihne oranı ise yüzde 3.6. Avrupa Par-
lamentosu'na seçihne oranı bunlara kıyasla ba-
yağı iyi, yüzde 16.
Adalette, dış politikada, bürokraside çok!
az kadın var. Ama buna karşılık iş kadınla-
n sayısı yüksek. Şimdi iş kadrnlan ve kadın
yöneticiler bir örgüt kurdular. Bu örgüt özer
sektörde kadın kariyerini geliştirmeyi amaç-
lıyor. Ama daha çok yeni. Bir yıl kadar ön-
ce kuruldu.
- Türkrye'de bir kadın başbakan yardım-
cısı var. Ama ne yazık ki kadın sorunlan onu
hiçflgilendirmiyor.Bir kadının bu mevkide
bulunması ve kadın sorunlanyla zeırece fl-
gilenmemesi konusunda ne düşünüyorsu-
nuz? Bunun nedeni ne olabOir?
LAMPSA - Kadınlann bu tür mevkilere
çok zorluklarla geldikleri toplumlarda bir
kadın, başbakan ya da başbakan yardımcı-
sı olmayı başardığında bir erkek mantalite-
sine sahip oluyor. Bu kadınlar, bazen de ka-
dın haklannı desteklerlerse erkekler tarafın-
dan bir yana itilmek korkusuna kapılıyorlar.
Bu nedenle de tam bir erkek gibi davranı-
yorlar. Buna benzer pek çok örnek var.
- Peki, bir kadın erkek mantalitesryle dav-
ranu-sa uzun vadede başanh olabiMr mi?
LAMPSA - Bunlarerkekler dünyasında ba-
şanh olabilirler.
- Peki politikada kadın söylemindeki ka-
dınlann başan şansı ne olabilir?
LAMPSA - Politika ya da dış polıtikaya
ne kadar çok kadın girerse o kadar değişik-
likler olur. Başanh olurlar diye düşünüyo-
rum. Ama bundan önce bir uzlaşma ve ko-
nuya daha banşçı bir yaklaşım gerekli.
BugüÜ politikada başanda erkek kriterle-
ri geçerli. Ama bunu değiştirmek ve kadın-
lann ömeğin dış politikada savunma ala-
nında olumlu katkılarda bulunmalan istenir-
se ancak önemli sayıda kadının bu alanlara
girmeleriyle o politıkalann rengi değişebi-
lir. Bunun sonucunun ne olabileceğini ke-
sin olarak söyleyemem, ama bana öyle ge-
liyor ki düşünce ve yaklaşım biçimi daha ba-
nşçı ve uzlaşmacı olacaktır. Bu da kadının
yapısmdan kaynaklanacak bir şeydir.
Tayyip Erdoğan, semti 'New York'a' benzetmek istiyor
Kasımpaşa'ya
6
vefasızhk'
OKTAY EKtNCİ
Büyükşehir Belediye
Başkanı Recep Tayyip Er-
doğan'a "tstanbulhı" kim-
liğini veren tarihi Kasnnpa-
şa semti, kentsel ve kültü-
rel değerlerini tümüyle yok
edecek bir "yağma plânı-
nın" tehdidi altında.
1980'li yıllarda da Bed-
rettin Dabn tarafindan gün-
deme getirilen, ancak uz-
man çevrelerin ve meslek
odalannın yoğun tepkile-
rini çeken MİA (Merkezi tş
Alanı) Planı, 1995 yılında
onaylanan Nâzım Plan'da
da reddedilmiş olmasına
rağmen bu kez Beyoğlu Be-
lediye Başkanhjjp'nca onay-
landı.
Dalan'ın plarandakı MİA
yerine«ÎA(Bölgesel tş Ha-
nı) teriminin kullanılarak
devreye sokulduğu sapta-
nan planda: Dolapdere, Ka-
sunpaşa, Piy alepasa Buh-a-
n ve çe\Tesı, Istanbul'un
Şişli ilçesinden sonra ikin-
ci büyük ~gökdelenlerveiş
merkezkri" bölgesi olarak
tasarlanıyor.
Planın Büyükşehir Be-
lediyesi'ncedeonaylanma-
sı durumunda, yine Şişlı
için gündeme getirilen ve
eleştirilen "Manhattanöz-
lemi", bu kez RP'li Beyoğ-
lu Belediyesi'nce yaşama
geçirilecek.
' Üstelik bölgedeki Os-
manh dönemine ait tarihsel
mirasın "ûzerinde" gerçek-
leşecek olan bu büyük rant
yapılaşması sonucunda, ay-
nı plandaki ana ulaşun ka-
rarlan yüzünden Tarihsel
Yanmada da yeni trafik
yüklen altında ezilecek...
Istanbul'da Haliç'in ku-
zeyindeki en eski yerleş-
melerden olan Kasımpaşa,
kentin Bizanstan ahnışın-
da da önemli görev üstlen-
miş ve Fatih, gemilerini bu-
radaki KozlucaDeresi'nden
Haliç'e indirmişti. Bugün
Kozluca Deresi artık yok,
ama Kasımpaşa'nın 500
yıllık "tersane semti" ol-
ma özelliğinden kaynakla-
nan kültürel dokusu tümüy-
le yitirilmiş değil.
Tarihteki 2. yıkım
Kasımpaşa'dakı semt sa-
kinleri ve ODP üyesi mi-
marlar tarafindan oluşturu-
lan "yerel izleme komite-
si"nin saptamalanna göre
bölgeyi istanbul yerine
"New York görüntüsüne"
sokmaya niyetlenen imar
planı, 19. yüzyıldan bu ya-
na "ildnci büyük yıkunı"
getirecek.
tlk yıkım aslında imar
içerikli değildi ve büyük
bir "yangmın" ürünüydü.
1821'deki tarihe geçen bu
büyük felaket sonucunda,
Kasımpaşa'daki Osmanlı
kent dokusunun hemen tüm
ahşap binalan yok olmuş,
ancak anıtsal yapılarla ki-
mi kâgir binalar ve tersane-
nin bazı tesisleri kurtula-
biknişti. tzleyen dönemler-
de ıse yeniden o eski gör-
kemli doku elde edilemedi
ama, Kasımpaşa yine ah-
şap evleri, özgün sokakla-
n, büyük bostanlan, zen-
gin bahçeleri ve "bahriye
küHürüyle" Istanbul'un ta-
rihsel kımliğini tamamla-
yan önemini her zaman için
korudu.
İzleme komitesinin yap-
tığı incelemede. şimdi bu
e-posta : tan (g vol. com. tr
kimliğin elde kalan son de-
ğerlerini de yağmaya kur-
ban etmeye aday olan son
imar planı, 1821 'deki yan-
gından sonra bugünlere ka-
labilen son "kültürel doku-
yu" da tümüyle gözden çı-
kanyor.
Bu gelişmeler üzerine
semt sakinleri, ÖDP ve Mi-
marlar Odası'nca başlatı-
lan "imlıa planına direniş"
kampanyasında "Kasunpa-
şah olabflmekiçin'1
yağma-
cılara değil önce yöre hal-
kına hizmet ermek gerekti-
ğinin altı çiziliyor.
Kasımpaşalılann, kendi
aralannda "kent yenfleme
kooperatifleri" kurarak, ya-
şadıklan semtin değerleri-
ni koruyan bir imar süreci-
ne "örgüflü olarak kaûlma-
lan" da öngörülen direniş
kampanyasında, tstan-
bul'un tüm duyarlı kesim-
lerine şu çağn yapılıyor:
"Kasımpaşa'da yüksek
yoğunhıkhı rant yapuaşma-
sına olanak sağlamak için;
sadecc kenti yıkmakla kal-
mayan, bölge halkının da
buradan sürülmesini ve ye-
rine sermaye güçierinin el
koymasım hedefley en bu
imar planına karşı semti-
mizi biz imar etmek ve ko-
rumak üzere destek bekü-
yonız. Bu nedenle İstan-
bul'dayaşayan herkesi, met-
ropolün bir sakini olarak
Belediyç'nin onayladığı pia-
na itiraz eöne>e çağmyo-
ruz_.w
Bakalrm hemen her fır-
satta "Kasımpaşafc7
' olmak-
la övünen Recep Tayyip Er-
doğan, hiç değilse bir yurt-
taş olarak bu çağnya nasıl
yanıt verecek? Kasımpaşa-
lılann asıl destek bekledik-
leri duyarlı tstanbullular
için belirledikleri "irtibat
tdefonu" ise: (0212)29350
76.
SÖYLEŞİ ATTİLÂİLHAN
Hangi Temel Amaç'?..
Bir de ne var; Avrupa Biriiği'ne katılmak söz ko-
nusu oldu mu, 'siyaset esnafı'nm ağzında bir
lâf: "Türkiye Cumhuriyeti'n/n temel amacı, Batı-
lı ülkelerin arasında olmaktır." Hanidir Mustafa
Kemal'in sözlerini irdeliyoruz; böyle bir sözüne
rastladınız mı? Onun, 'Garp' ile 'Medeniyeti' dik-
katleyayırdığı ne kadar gerçekse; Türkiye Cumhu-
riyeti'ne 'temel amaç' olarak, 'Batı'ya katılmayı' de-
ğil, 'muassır medeniyet seviyesine' ulaşmayı gös-
terdiği, o kadar gerçektir. Avrupa'nın, Türklere bu-
run kıvırdığını, gayet iyi bilir:
"...asırtardan beri düşmanlanmız Avrupa ak-
vamı arasında Türklere karşı kin ve husumet fi-
kirleri telkin etmişlerdir. Garp zihnryetlerineyer-
leşmiş olan bu fikirler, hususi birzihniyet vücu-
da getirmişlerdir. Bu zihniyet herşeye ve bütün
hâdisata rağmen mevcuttur. Ve hâlâ Avrupa'da
Türk'ün her türiü terakkiye hasım bir adam ol-
duğu, mânen ve fikren inkişâfa gayr-ı müsart bir
adam otduğu zannedilmektedir. Bu vahim bir ha-
tadır..." (Hâkimiyet-i Milliye, 27 Eylül 1923)
Avrupa ülkelerinin, bugün Türkiye'ye layık gör-
dükleri muamele, çok mu farklı? Birtarihte, Gâzi'nın
Türkiye'ye uygun gördüğü dış politikayı şöyle özet-
lemişim:
"...Gâzi Mustafa Kemal'in dış politikası üç
esas üzerine kurulmuştu: 1 - Sovyetler'le yakın
dostluk ve işbiriiği, 2- Balkan Antantı, 3- Saada-
bad Paktı! Biraz dikkatlice bakıiırsa, Gâzi'nin Tür-
kiye'yi Batı'ya karşı 'korumaya' aldığı fark edi-
lir Balkan Antant ile Balkaniar'daki eski Osman-
lı vilayerJeri (yeni ajan / devletletj Türkiye'nin şem-
siyesi artına alınmış, Saadabad Paktı'yta da Gü-
ney'deki eski Müslüman vilayetlerte yakınlık
sağlanmıştır..." (Meydan, 22 Mart 1994)
Doğru çıkan kehânet...
Gâzi ölüncüye kadar Batı ile anlaşmayapma-
dı, nasıl yapsındı ki, Musul için Ingirtere, Oni-
ki Ada için Italya, Hatay için Fransa ile ihtilaf ha-
lindeydi: Ingiltere'nin 'Dizbağı Nişanı'm reddet-
miş; kral VIII. Edward, gönlünü edebilir miyim di-
ye, ayağına kadar gelmişti. Mustafa Kemal, Le-
nin'in ölümünden, Sultan Galiyef'in 'tasfiyesi' ve
Moskova Davalarından sonra Moskova'ya eski-
si kadar güvenmiyordu. Stalin, Trotskiy'i sürdüğü
zaman, onu Heybeliada'da ağırtamış; Sovyetler'in
giderek nasıl bir 'tehlike' oluşturacağını, ne türlü 'hi-
leler' yaptığını, o yıllarda kendisini ziyaret eden
Amerikalı General MacArthur'a söylemişti:
"...Rusya'nm yakın komşusu ve bu memleket-
le en çok harbetmiş bir millet olarak biz Türk-
ler orada cereyan eden hadiseleri yakından ta-
kip ediyor ve tehlikeyi bütün çıplaklığıyia görü-
yoruz. Uyanan Şark milletlerinin zihniyetlerini
mükemmelen istismar eden, onlann milli ihti-
raslannı okşayan ve kütleyi tahrik etmesini bi-
len bolşevikler, yalnız Avrupa'yı değil, bütün
Asya'yı tehdit eden başlıca kuvvet halini almış-
lardır." (1935, Söylev ve Demeçleri, III, s.)
Gâzi'nin 'kehâneti' doğru çıkmıştır. Bunu, son yıl-
larda Moskova'da toplanmış olan Rusya Türk
Halklan II. Kongresi'nde (20/21 Nisan 1991) Kurul-
tay Başkanı Refahil Muhammedinof açıkça be-
lirtmiştir:
"...SSCB'deki Türk cumhuriyetleri, gerçek
manada 'sömürge' durumundadıriar. Bazısı fe-
deral, özerk ya da egemen olsa bile, farket-
mez, gerçek manada, ekonomik manada ege-
menlikleri yoktur. Biz 'tam ve gerçek egemen-
lik' için mücadele edeceğiz..." (Cumhuriyet, 13
Haziran 1991)
Gâzi bunu sezdiği ve bitdiği halde, 'Batı'ya ka-
tılmayı ' hiçbir vakit 'temel amaç' olarak görmemiş,
söylememiştir. Kimin söylediğine gelince...
Meğer kim neye inanmıs?
Ismet Pasa, 'muhalefetini' DP'nin 'Sistem'e uy-
gun bir politikayı yürütemeyecekleri üzerine kur-
muştu; 27 Mayıs öncesi derneçleri, bu çizgiyi iz-
ler; (Bkz: Yaraya Tuz Basmak / Bilgi Yayınevi) san-
ki VVashington'a, kendisinin bunu daha iyi yapa-
bileceğini, anlatmak ister? 'Kafadan atmadığtmı' gös-
termek için, size bir örnek:
"...biz ikinci Cihan Harbi'nin başından beri
Türkiye'nin müdafaasını Batı âlemi ile aynı saf-
ta görmüşüzdür. ikinci Cihan Harbi'nden son-
raki yeni şartlar altında memleket müdafaası-
nın Batı demokrasileri içinde kalmamız suretiy-
le mümkün olacağına inanmışızdır. Memnuni-
yet verici husus şudur ki, demokratik hayata gir-
memizden sonra bu telâkki bütün siyasi parti-
lere malolmuştur..."
"...Birteşik Amerika NATO'dan evvel yardım-
cımız, NATO içinde müttefikimiz, CENTO için-
de rttrfakın teşvikçisi ve bunlardan başka ikti-
sadi, mali alanlarda kuvvetli desteğimiz olmuş-
tur. Amerika ile münasebetterimizin milletten mH-
lete olduğu gerçeği zedelenmemelidir..." (Cum-
huriyet, 26 Şubat 1960)
Batı'ya iltihakı 'temel amaç' sayanın, kim oldu-
ğu, sanınm anlaşıldı: üç ay sonra gelecek olan 27
Mayıs darbesi, radyolardan ilk önce 'NATO'ya ve
CENTO'ya bağlı' olduğunu açıklayacaktır. Aynen
Ismet Paşa'nın dediği gibi!
http:// www. prizma.net tr/ A İLHAN
httpV/www.ada.com.try-bilgiyay/yazar/ailhan.htlm